Pages /KAYNAKLAR

20171106

Alpagu (Alpago) nedir? 'Yalnız Savaşçı' / Türk Mücadele Sanatı


Alpagu:   Kara-Yüs ve Köl Tigin Yazıtında geçen bu unvan savaşçı manasına gelmektedir.


ALPAGU NEDİR?
Alpagu Türk Milletinin öz malıdır ve Alpaguyu ben yada bir başkası icat etmemiştir. Alpaguya tek başınada kimse sahip çıkamaz. Çünkü Alpagu bu milleten öz ata sporlarının bir araya getirilerek ortaya konmuş bir mücadele sanatıdır.        Diğerlerinden farkı nedir ? Bu bana defalarca soruldu ve cevabım hiç ama hiç değişmedi. Farkı şudur. Alpagu icad edilmiş bir mücadele sanatı değildir. Tarihin içinden süzülüp gelen ve zaman içinde unutulmak üzere olan Türk Mücadele Sanatlarını canlandırmak vede canlı tutmak amacı ile bu sporların özünü değiştirmeden her birinin günümüz şartlarında uygulanabileceği şekli ile bir araya getirip tek çatı altında tek spor olarak ortaya koyarken temel sporuda aslına dokunmadan muhafaza edip zaman zaman seminer ve kurslarımızda sporculara öğretmek gerekirse maçlarını düzenleyip bu branşlarıda yaşatmak alpagunun amaçlarındandır.Türklerin doğasında bulunan mücadele ruhunu en iyi ve doğal şekilde yansıtmak ve yaşatmak, Gelenek ve görenekleri usulünde öğretilerimizi sunmak Alpagu Mücadele Sanatının tek ve yegane amacıdır.
            İşte alpagu Mücadele Sanatının diğerlerinden farkı budur. Yoksa tüm mücadele sanatlarının temelinde bir yumruk ve bir tekme yatar. Bunu değiştirebilecek hiçbir şey yoktur. Eğer bir sanatı ortaya koyuyorsanız diğerlerinden ne farkı olduğunuda ortaya koymalısınız. Bir TUĞ Töreni bile alpagunun diğerlerinden ne kadar farklı olduğunun göstergesidir. Yada bir çayıra inme töreni diğer hiçbir Mücadele sanatında olmayan bir törendir.
            Duyuyorumki bir çok Türk branşı ortaya atılmış ve günümüzde bu branşlar bir şekilde varlığını sürdürmek istiyorlar. Ben bu şahısların yaptıklarına karşı değilim ve inanın onları kutluyorum bu medeni cesaretlerinden ötürü. Çünkü o kişilerin adı Ahmet yada mehmet olmasaydı bunun yerine Yasuka, Takamura, Yoşhin gibi Doğu kökenli isimler olsaydı ortaya koydukları branşık sonundada Kai Kan veya Do olsaydı şimdi bizim camiamız ve basın onların peşinde ve onların övücüleri olurlardı. Binlercesi bu sporu öğrenmek için sıraya girmiş para akıtıyor olurlardı. Bu paraların nereye gittiğine milli servetin nasıl ülkemiz dışına kaçtığına bakılmaksızın o kişinin milliyetinin bayrağı karşısında baş eğip selam durmanın ezikliği görülmeksizin körü körüne sadece yabancı hayranlığından o sporu benimser bizim camiamız.
                Bir Sayokan ı bir Ata mücadele Sporunu, Bir Cenk Sanatını, Bir Sanguçi yi tebrik ederim. Medeni cesaretlerinden dolayı kutlarım. ALPAGU olarak yoluma çıkan tüm engellere rağmen beş kuruş para almadan yoluma devam edeceğim. Ben yıllarımı buna harcadım ve buna devam edeceğim. Benim reklama ihtiyacım yok, benim milletini sevene ihtiyacım var. Benim şimdiye kadar verdiğim seminerlere katılanlar hiçbirşey için para ödemediler. Sadece seminer ve kurs merkezlerine ödenecek kira bedeline katkıda bulundular. Alpagu ile ilgili aldıkları kurs, seminer, belge ve materyallere bir kuruş ödeyen olmadı. Bu Alpagu Mücadele Sanatının gönül sanatı olduğunun bir göstergesidir. Tek amacımız ATA Sporlarımızı yaşatmak, Federe olarak maçlarımızı resmi platformda yapmaktır. Milli Formayı giyip Milli Marşımızı okutmaktır. 
           İşte anlayamadığınız belkide anlamak istemediğiniz ALPAGU MÜCADELE SANATI bu.
Saygı ve Sevgilerimle  
Alpagu Coşkun DURMUŞ


KELİME ANLAMI NEDİR?
Alpagu Göktürkçeden gelen bir terimdir ve anlamı Düşmana tek başına saldıran cesur asker- Yanlız Kurt - Askeri alanda en üst rütbe - Yanlız savaşçı  gibi çok güzel anlamları vardır.
Alpagu açılımı ise;

A-L-P-A-G-U
A  -  
ADALET
L   - LİYAKAT
  - PERFORMANS
A   - AKILCI
G   - GÜÇLÜ
  - UYUMLU

 
 Yukarıda Alpagunun harf harf açılımı yapılmıştır.
Alpagu ;

KOBOS   -  Çin ve çevresindeki Türk topluluklarının kendi aralarında geleneksel olarak yaptıkları ve yaşattıkları savunma sanatıdır.
TURON   -  Orta Asya ve Kore civarında yaşayan Türklerin kendi aralarında yaptıkları ve Taekwondo ya ilham olan bir türk sevunma sanatı.
HUN BOXU- Hun türklerinin geleneksel savaş sanatı. Kick Box a benzerliği dikkat çeker ancak kick boxtan binlerce yıl evveli olan bir sanattır.
ABA GÜREŞİ - Türklere ait olan ve halen Güney kısımlarında devam eden geleneksel Türk sporudur.
KUŞAK GÜREŞİ - Halen Nogay ve  Tatar vatandaşlarımız Eskişehir ve çevre illerinde rastlanan düğün ve festivallerde sıkça karşılaştığımız bir geleneksel spordur.
TEREKEME DÖVÜŞÜKars ve çevresinde sıkça rastlanan ancak gayet sert bir savunma sanatı olarak bildiğimiz bu ata sporumuz halen ayakta ve yok olmaya direnen bir sporumuzdur.
KURAŞ Kuraş Judo ya benzerliği ile öne çıksada Japon kaynaklarında Kuraş ın Judonun atası olduğu zaten yazılıdır.
GÜREŞ 
Binlerce yıldır atalarımızın bugünlüre taşadığı ve Kırk Pınar ile süslediği bir ata sporumuzdur. Ancak bu sporun bizim literatürümüze giriş tarihi Atalarımızın Çin üzerine yaptıkları seferler ile başlar. Çin Seddinin yapıldığı tarihlere dayanır. Çinli kaynaklarda Güreş eski çince bir deyim olup Pasif anlamını taşır. Bizlerden aldıkları savaş sanatı karşılığında bizlere güreşi öğrettiklerini idda ederler.
DEPÜK Depük Türklerin 2000 yıldan beri kaynaklarında yer alan bir tür futboldur. Çok yakında kuralları ile birlikte sizlere tanıtacağımız Depük sporunun Türkiyedeki tek temsilcisi Alpagu Martial Arts ve depük sporunun tanıtımı ile görevli Abdulkerim ALÇI hocamızdır. 2012 yılı Türk Sporunda Depük ün literatüre giriş yılı olacak ve atalarımızın en sevdiği oyunlardan birini tekrar Türk milletine kazandıracağız.
ŞALVAR GÜREŞİ Türk Milletinin milli sporları arasında olan şalvar güreşi Aba Güreşine çok benzer ve şalvar giyilerek yapıldığı için bu isimle anılmıştır.

Alpagu yukarıdaki 10 türk sporunun teknikleri ile oluşmuş ve modernize edilmiştir.

ALPAGU Coşkun DURMUŞ
World Alpagu Martial Arts President



ALPAGO (ALPAGU)
Alpagu; terimsel olarak Yalnız Savaşçı anlamına gelmektedir. Alpagu ‘yu anlaya bilmek için tarihsel sürecini iyi analiz ederek ortaya koymak, bu konudaki yazılı kaynakların hiç yok denecek kadar az olmasından dolayı neredeyse imkânsızdır. Ancak; Türk milletinin tarihi sosyolojik, kültürel ve ordu yapısı incelendiğinde ana hatlarıyla ortaya koymak mümkün olabilir. Bu makalenin genel amacı da bu olacaktır.

Secere-i Terakkime ve Eski Ahit ‘te Türklerin tarihi Hz. Nuh ‘un oğlu Yafes ‘in oğullarından Törük (TÜRK) ile başladığı rivayet edilmektedir. Bu bakımdan daha halen araştırılan Ön Türk tarihini de bu sürecin dışında tutarak Hun İmparatorluğunu başlangıç noktası kabul etmek durumundayız. Teoman Han ‘ın oğlu Mete Han babasını tahttan indirerek devletin başına geçtiğinde ilk işi düzenli bir ordu kurmak oldu. Ondalık sisteme göre kurduğu ordu sistemi günümüzde neredeyse tüm dünya orduları tarafından benimsenmiştir. Uluönder Mustafa Kemal Atatürk de Kara kuvvetlerinin armasına 209 yani Mete Han ‘ın düzenli orduyu kurduğu tarihi seçmiştir. O günden bu yana ordu sistemi aynı kalmış; Hakana bağlı Alpagu ‘ların sadece isimleri değişe gelmiştir. Hun İmparatorluğu zamanında Alpagu ismiyle anılırlarken Osmanlı İmparatorluğu zamanında Serden Geçti, Deliler ya da Akıncı isimleriyle anılmıştır. Günümüz Türkiye ‘sinde en çok bilineni Bordo Bereliler olsa da başka bir gizli isim adı altında çalıştıkları aşikardır. Hakanın bir emriyle Çin Sarayındaki savaş planlarını çalmaktan tutunda, Çin Ordu Karargâhını basmaya ya da gelen ordunun karşısına bir başına çıkmaya kadar her türlü görevi alan ALPAGULAR… Savaşa gidip yenilerek sağ kalmayı en büyük onursuzluk kabul eden ÖLÜM SAVAŞÇILARI…

“ Düşman ordularının karşısına bir başına dikilmek.” Cümlesi ilk okunduğunda abartı hissi verebilir ancak; 1915 yıllarında Çanakkale savaşlarında düşmanı tek başına durduran Yahya Çavuş gibileri düşünüldüğünde gerçek bütün azametiyle görülecektir. Bu gerçek Türk Milletiyle Alpagu arasındaki bağdır. Bu bağ ölümü kabulleniş şeklidir. Binlerce yıldır Türkler Ordu-Millet olarak yaşamışlardı. Ordusu hiçbir zaman paralı asker olmayıp kendi öz evlatlarıyla teşkil edilmiş, ordunun yetmediği yerdeyse millet topyekun ordu olmuştur. Çiçi Yabgu ‘dan Mustafa Kemal Atatürk ‘e kadar böyle süregelmiştir. Çiçi Yabgu bağımsızlık savaşı öncesi yaptığı konuşma da “Hepinizin bildiği gibi zor zamanlar yaşıyoruz.’Cesarete karşı hayranlık duymak ve bağımlı olmayı yüz kızartıcı saymak bizim geleneğimizdir. Atalarımızdan toprakla birlikte devraldığımız devletimizi feda edemeyiz. Mücadele edecek savaşçılarımız hala mevcut iken devletimizi korumalıyız. Boyun eğmeyeceğiz, çünkü bu, şan ve şerefle yaşamış olan ecdadımıza karşı yapılması mümkün hıyanetlerin en büyüğüdür. Atalarımız bize geniş ülkelerle birlikte hürriyet ve istiklal emanet ettiler. Savaşçı ve süvari hayatımız sayesinde yabancıları titreten bir millet olduk. Korumakla mükellef olduğumuz bütün bu emanetleri adi bir ömür uğruna feda edemeyiz. Hepinizin bildiği gibi savaşta yiğitlerin kaderi ölümdür. Biz ölsek de kahramanlığımızın şanı yaşayacak, çocuklarımız ve torunlarımız diğer kavimlerin efendisi olacaklardır!’ derken; daha dün gibi Çanakkale ‘de Mustafa Kemal Atatürk ‘ün “Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum! Biz ölene kadar arkadan gelecek kuvvetler düşmanı durduracaktır! Süngü tak! Yere yat!” sözleri birebir örtüşmektedir. Görüldüğü gibi milletin ve devletin bekası uğruna ölmek; Ölüme koşarcasına gitmek… Türk olmayanlar ise bunu “Ölmeye bu kadar meraklı bir millet görmedim.” Diyen …..’nın sözlerini; düşüncelerine tercüman kabul etmişlerdir. Milletinin bağımsızlığı için ölüme hazır bir ordu; ordunun olmadığı zaman ise kendi bağımsızlığı içim ölmeye hazır bir millet. İşte Alpagu ‘yu Alpagu yapan anlayış budur. Yani ölüme bakış açısı. Ölümden korkmayan, savaş sanatı konusunda çok donanımlı biriyle mücadeleye girmek pek de akıllı bir davranış olmayacaktır. Türk Milletinin ölüme bu bakış açısıyla yaklaşmasının sebebi yine tarihsel süreç içerisinde açıklanabilir. Bilindiği gibi hun İmparatorluğu ve onun devamı kabul edilen Gök Türk İmparatorluğunda Gök Tengri inancı mevcuttu. Töre bu inancın gereklerini içeren kurallar bütünü olarak kabul görmektedir. Ön Türkler ‘inde buna benzer tek tanrılı bir inanca sahip oldukları kuvvetli ihtimaller içindedir. Dünyanın dört bir yanına dağılmış Runik yazılar ve tamgalar Türkler hakkında çok ilginç bilgilere ulaşmamızı sağlamaktadır. OZ tamgası Alpagu ‘yu anlamamızı sağlayacak önemli bir bilgidir. Oz Tanrı katından dünyaya inen kişi oğlunun O ‘nun töresini yaşayarak tekrar O ‘nun katına çıkmasını yani yer yüzünde töreyi yaşamasını, yani Gök Tengri ‘nin koyduğu kurallarını yaşamasını ve bu yolda can vermesini temsil eder. İslamiyet ‘deki Şehitlik mertebesini anımsatan Ozlaşmak tarihsel süreci içerisinde Türk Milleti ‘nin inançları doğrultusunda yaşamayı benimsemiş olduğunun işaretidir. Alpagular da bu anlayış içerisinde ölüme kucak açmışlardır. Oz tamgasıyla ilgili son olarak; dört kola yüklenen evrensel anlamın dört temel element ateş, su, hava ve toprak olması; Alpagu ‘da ki temel formlarında bu isimlerle anılması çok manidardır.

Savaş Teknikleri;
Alpaguların isimleri gibi savaş teknikleri de zamana ve teknolojik gelişmelere göre değişikliğe uğramıştır. Silahlı ve silahsız olarak ikiye ayrılan Alpagu teknikleri Silahlı olan eğitimini de geleneksel ve modern olarak ikiye ayırmak mümkündür. Silahsız Alpagu teknikleri en temel tekniklerdir ki bu gün federasyon çalışmalarıyla savunma sporları arasındaki yerini alma çabasındadır. Grand Master Cosgun Durmuş hocamızın bu çabaları içerisinde yer alan Alpagunun tanım ve tarihçesini sunan Alpago kitabından yola çıkarak, Dünyadaki tüm savunma sporlarının atası olduğu iddia edilen Alpagu Teknikleri; Kuraş, Kemer Güreşi,Aba Güreşi, Kobos, Hun Boksu, Turon, Terekeme gibi tekniklerin hakimiyetidir.

KURAŞ:

Özbek halkının geleneksel güreş türleri 3500 yıl öncesine dayanan dönemi kapsamaktadır. “Kuraş” sözcüğü Özbekçe’den tercüme edildiğinde “Güreş” anlamına gelmektedir. Kuraş ile mücadele ve toplumsal spor olarak çoğu eski doğu literatür kaynaklarında karşılaşmak mümkündür. Bin yıl önce ortaya çıkan “Alpomış” Destanında bile “Kuraş” en sevilen ve saygıyla karşılanan, ayrıca söz konusu dönemlerde Özbekistan’ın tarihi topraklarında yaygın olan bir spor türü olarak ifade edilmektedir. Çoğu eski ve orta çağ filozof ve tarihçileri kendi el yazmaları ve kitaplarında “Kuraş”dan bahsetmektedir. Doğunun büyük alimi ve fikir adamı İbni Sina, “Kuraş”ın vücudu ve ruhu desteklemenin en iyi yöntemlerinden biri olduğunu yazmıştır. Ancak Kuraş’ın ilk olarak nerede ve ne zaman ortaya çıktığı ile ilgili net bir bilgi şu ana kadar yoktur.

KEMER GÜREŞİ:

Orta Asya, Kafkaslar ve Anadolu ‘da Türkler tarafından halen icra edilen bu sporun tarihi bilinmemekle beraber, Türkler ‘den başka bir millet de uygulaması yoktur. Kemer Güreşleri bu gün Tatar şenliklerinin vazgeçilmez bir geleneğidir. Denge üzerine kurulu bir yakın dövüş tekniğidir.

ABA GÜREŞİ :

Bu gün Moğolistan ‘da büyük rağbet görerek devam eden yakın dövüş tekniğidir. Özel abalar giyilerek; denge üzerine kurulu icra edilir. Kendine has teknikleriyle tarihi bilinmeyen Aba Güreşi özbeöz Türk Savaş Sanatıdır.

KOBOS :

Kama, Kılıç, Tuğ (Mızrak) silahlarıyla ya da silahsız icra edilen Türk Savaş Sanatı ‘dır. Genetik hafızamızda yer alan ALPAGU (Yalnız Savaşçı) ‘nun ruhunu temsil eden ana branştır.
Temelinde silahlı ve silahsız savaş tekniklerine hakim olma aynı zamanda ruh, akıl, beden ve evren dengesini sağlama amacını güder. Bu yetenekleri kazanan ALPAGU da savaş sanatının icrasının en belirgin özelliği olarak DOĞAÇLAMA gözlenir.

HUN BOKSU:

Bu gün Avrupa ve Amerika ‘da Kung-fu ‘nun geleneksel bir kolu kabul edilen adında anlaşılabileceği gibi HUN-GARY Kung-fu ‘nun temelini oluşturan Hun Boksu, Hun Türkleri zamanında Silahlı ve silahsız savaş sanatı olarak kullanılmaktaydı.

TURON : 

Genel olarak Türkler tarafından unutulmaya yüz tutmuş ancak, Rusya ‘da spor kulüplerinde Türkler tarafından halen yaşatılmaya çalışılan savaş sanatıdır. Karate tekniklerine benzerlik göstermesi sebebiyle günümüzde Karate elbiseleriyle ancak kendine has tekniklerle icra edilmektedir.

TEREKEME :

Modern Karatenin temelinde yatan Türk savaş sanatıdır.Tarihsel süreci Büyük Hun İmparatoru Atilla ‘nın amcası Rua ‘ya dayandığı tahmin edilmektedir.

Görüldüğü gibi tarihi çok eskilere dayanan ve savaş sanatının ustası olarak bilinen Türk Milleti ‘nin genetik hafızasındaki bu karma teknikler, Alpago ‘nun bilgi birikimini gözler önüne sermektedir. Bu bilgi birikimi akıl, ruh ve beden uyumuyla savaş alanında millete hizmet amacıyla ortaya konulduğunda, Alpago ‘nun bir Ölüm Savaşçısı olarak karşımıza çıkması kaçınılmazdır.