Atatürk:''Ne Mutlu Türküm diyene'' ... arşivi derleyen: Alp İçöz
Pages /KAYNAKLAR
▼
20171212
Türkiye’ye özgü canlılar tehlike altında: Türkiye biyoçeşitlilik yönünden zengin, ama koruma yönünden zayıf
--------
Not:
Aşağıdaki yazının sahibi yazısına 'Vatan sevgisi' girişi ile başlamalıydı. Vatanını seven, ona ait her şeye sahip çıkar. Batılıların İklim Değişimi projelerinde yer almak düşüncesi etrfında değil, 'memleketinin doğasına sahip çık' diye bir proje başlatarak sahip çıkmalıydı bu genç Türk kadını. Ama onun da suçu yok belki de. Böyle uyutuldu Türk çocukları, gençleri. Türkiye'deki eğitim sistemi ya Batılı yozlaşma ya da din yobazlığı girdabında gericilikle Atatürk'ün devrimlerindeki amaçtan uzaklaştırıldı. Buna sonvermek için, önce 'cennet vatan' demeli Türk insanı.
Blog Editörü - Alp Icoz
-------
Türkiye’ye özgü canlılar tehlike altında: Türkiye biyoçeşitlilik yönünden zengin, ama koruma yönünden zayıf
Ergem Şenyuva
Biyoçeşitlilikte 34 adet tanımlanan belirgin noktalardan;
Akdeniz, Iran-Anadolu ve Kafkas biyoçeşitlilik noktalarını içinde
barındıran Türkiye, coğrafi ve ekolojik yapısı ile farklı çeşitlilikte
canlıların ve türlerin bir arada bulundukları nadir ülkelerden biri.
Yalnız Türkiye maalesef biyoçeşitlilik konusunda kendi değerini
bilmiyor.
Türkiye biyoçeşitlilik konusunda dünyanın en şanslı ülkelerinden
biri olmakla beraber, plansız ve hızlı büyüme yüzünden doğal habitati
koruma konusunda da bir geride.
Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nde ne kadar zengin bir ülkede
yaşadığımızı anlamak için tehditleri ve iyi haberleri sizler için
derledik.
1- Türkiye’de 10.000’den fazla bitki, 80.000’den fazla hayvan türü
bulunmakta ve bunların bir çoğu endemik, yani bulunduğu bölgenin
ekolojik şartları yüzünden sadece belirli bir bölgede yaşayan/yetişen,
dünyanın başka yerinde yaşama/yetişme ihtimali olmayan, yöreye özgü
hayvan/bitki türleri.
2- Türkiye’nin %7.2si koruma altında. Ancak bu alan ülkemizdeki
tehdit altındaki türlere bakıldığında yetersiz kalıyor. Koruma altında
olan türlerin bazıları bilimsel veriler göz ardı edilerek “avcılar”
arasında yapılan anketle sayıları artmış olarak kabul edilebiliyor.
3- Türkiye’de yaban hayati koridoru koruma çalışmalarında güzel
şeyler de oluyor. Kuzey Doğa Derneği kurucusu Doç. Dr. Şekercioğlu doğal
bitki örtüsünün arttırılması ve korunması gerektiğini savunarak Orman
ve Su İşleri Bakanlığından Türkiye’nin ilk yaban hayat koridorunun
açılmasını talep etti ve bu proje şimdi hayata geçiyor.
Orman, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele, Doğa Koruma Milli Parklar
Genel Müdürlüklerinin harekete geçtiğini ve ayıların göç güzergâhındaki
Sarıkamış’tan Gürcistan sınırına kadar uzanan 162 kilometrelik alanı
ağaçlandıracaklarını anlatan Doç. Dr. Şekercioğlu, böylece 28 bin
hektarlık yeni bir muhafaza ormanı ortaya çıkacağını belirtti.
Milyonlarca ağaç dikileceğini kaydeden Doç. Dr. Şekercioğlu, böylece
Sarıkamış’tan Şavşat’a göç eden boz ayıların hiç ormandan çıkmadan
yıllık göçlerini Sarıkamış’tan Gürcistan sınırına kadar yapacaklarını,
daha sonra Sarıkamış’a geri dönüp kış uykusuna yatacaklarını söyledi.
4-Türkiye’de biyoçeşitlilik konusunda şu anda Türkiye’de beğenerek
takip ettiğimiz Kuzey Doğa Derneği’nin projeleri biyoçeşitlilik adına
geniş bir çerçeveyi kaplamakta. Kuzey Doğa Derneği’nin projelerini buradan inceleyebilirsiniz.
Kuzey Doğa Derneği doğa koruma eğitimleri, bilimsel araştırma,
kapasite geliştirme ve doğa turizmi yoluyla yörede gelir getirici
faaliyetlerin geliştirilmesi odaklı çalışmalar düzenliyor.
5-Türkiye’de biyoçeşitliliği korumadaki en büyük tehditler
2/B arazilerinin inşaata açılması, ağaçsızlaşma, barajlar var. Çoğu 2/B
ormanlık alan veya doğal bitki örtüsüne sahip ve bu araziler kentleşme
ve doğal yaşam alanları ile bir sınır noktası olduğundan bu alanların
inşaata açılması doğal yaşamın alanını daha da kısıtlıyor ve canlıları
büyük tehdit altında bırakıyor.
Bununla beraber ağaçsızlaşma ve orman yangınları da başka bir
tehdit. Özellikle ağaçlık alanların kesilmesi ile inşaa edilen yazlık
evler, golf alanları kıyı bölgelerde olduğu için, oldukça fazla
çeşitlilik içeren kıyı habitatlarının dengesini bozmakta.
Türkiye’nin kilit biyoçeşitlilik noktaları ve barajlar, sulama kanaları (Eken et al.)Barajlar ise giderek büyüyen sorunlardan biri. Plansız ve ÇED
raporları bilimsel verileri dikkata almayan bu yapılar, Türkiye’de
biyoçeşitliliğin önündeki en büyük tehdit olarak görülüyor. En az
410 kilit biyoçeşitlilik bölgesi sulama projeleri ve barajlar yüzünden
tehdit altında. Nehirlerin can suyunun değişmesi, barajlar ve sulama
kanalları yapılırken açılan yollar ve üretilen hafriyat Türkiye’ye özgü
ve başka yerlerde bulunmayan canlıları tehlike altında bırakıyor.
6-Yale Üniversitesi’nin geçtiğimiz yıl yayınladığı Çevre İndeksi’nde
Türkiye 99’u sırada yer alıyor. Ancak aynı çalışma, Türkiye’yinin
biyoçeşitliliği ve habitatı koruması için yaptığı çalışmaların
yetersizliği sonucu 177. sıraya koyunca bu haber ve çalışma, Çevre
Bakanlığı’ndan büyük tepki aldı, Yale’in yalanları başlığı altında tepki gösterilmişti.
Türkiye’nin biyoçeşitliliği ve kendine özgü konumu bizi bu konuda en
değerli ülkelerden biri yapıyor. Ancak Türkiye’nin
biyoçeşitliliği koruma adına katedilecek yolunun çok uzun olduğu
acı bir gerçek.