Pages /KAYNAKLAR

20180104

Ah Türkçem… / Sanem Özge Yüce

28 Aralık 2017
Ortadoğu’da süren karışıklık ve iç savaşlar sonucu ülkesini terk eden milyonlarca mülteci ülkemize geliyor. Yardım etmek sevaptır, gelsinler elbette. Ülke olarak zaten kapılarımızı sonuna kadar açtık. Sosyal yardımlar, maddi yardımlar, manevi yardımlar… Gerek devlet kurumları olarak gerekse bizler vatandaş olarak yardım elimizi hiç çekinmeden taşın altına koyduk. Koyduk da yardım politikasını belirli bir hat üzerinde çizmeyenler yüzünden memleketin dört bir yanında isyan hareketleri başlatılmaya çalışılıyor. Neden? Çünkü burası Türkiye. Din, Bayrak, Vatan konusunda hassas bir yer. Ancak bazı mülteciler ne yazık ki ülkelerinden kaçıp geldiklerini, burada misafir olduklarını, burasının kendi vatanları olmadıklarını unutuyor. Hovarda davranışlar da halkımızı çileden çıkartıyor. Taşkınlıkları bir kenara bırakacak olursak bir de “zengin mülteciler” var. İş yerleri açıyor, ticaretlerine devam ediyorlar. Hatta bu zengin mülteciler için bizim vatandaş da gözünü karartıp iş yerleri tabelalarını Arapça yazan isimlerle değiştiriyor. Ah Türkçem… 
Küreselleşen dünya sisteminde sınırların kaldırılması ideali yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı. Topraklarımız, dilimiz, dinimiz ve vatanımız tehlike bölgesinin ortasında kaldı. Peki bu konuda neler yapılıyor? Ülkemizin nadir yerlerinde gururlu belediyeler “Türkçe tabela” zorunluluğu ile iş yerlerine sadece Arapça değil İngilizce ve farklı dillerdeki tabelaları da kaldırıyor. Helal olsun. Bu hareketi Bolu Belediyesi ve elbette diğer tüm belediyelerden de bekliyorum. Bu konu ırkçılık gibi bir şey değil asla. Görmüyor musunuz? Bizim her hoşgörümüz bizim dini ve milli hassasiyetlerimizi yerin dibine sokuyor. O yüzden Türkçe’yi kurtaralım, sonra dinimizi gerçek şekilde yaşayalım ve vatanımızın müdafaası için çalışalım.