Pages /KAYNAKLAR

20180819

Aydınlanmacı ve Hümanist Tevfik Fikret ve Darwin / Bilim ve Ütopya

 

Tevfik Fikret ve Darwin | Bilim ve Ütopya

Tevfik Fikret, doğanın, toplumun, genel olarak evrenin sürekli olan evrimsel bir gelişme içinde olduğuna inanıyordu ve bu evrenin kendi dışında bir güç tarafından yönetilmediğini kabul ediyordu. Fikret, evrimsel gelişmenin maddeden ve maddeden kaynaklanan doğa yasaları tarafından yönlendirildiğini savunuyordu.




































Avrupa'da 15. yüzyılda ortaya çıkmaya başlayan Rönesans kültürü, din merkezli düşünce dünyasını sarsmış, bilimsel düşünce ağırlık kazanmıştı. Bu dönemde yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler daha sonraki yüzyıllarda sanayi devrimine ve buna bağlı olarak burjuva devrimlerine zemin hazırlamıştı. 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde Avrupa'da din ve kilise merkezli feodal düzen yıkılmış, aklın ve bilimin ön planda tutulduğu kapitalist ulus devletler oluşmuştu. Bu devletler hızla gelişen sanayilerine yeni hammadde kaynakları ve pazarlar bulmak için dünyanın sanayileşememiş bölgelerini sömürgeleştirmeye başladılar. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu, emperyalizmin hedef tahtasında yer alan ülkelerden biriydi. Bir yandan kapitülasyonlar aracılığıyla sömürülmekte, diğer yandan yine aynı devletlerin saldırıları sonucunda sürekli toprak kaybetmekteydi. Dış tehditler yüzünden tehlikeye giren padişahlık ve derebeylik düzeni varlığını sürdürebilmek için, taviz veriyor, huzursuzlukları ve muhalefet hareketlerini bastırıyordu. Osmanlı'yı, içine düştüğü bu durumdan kurtarmak isteyen aydınlar, padişahlığın istibdadı altında eziliyordu. Halkın büyük çoğunluğu ise yoksulluğun ve cehaletin pençesindeydi.

Osmanlı'nın içinde bulunduğu bu ko- şullar Tevfik Fikret'i ilerici, özgürlükçü ve devrimci bir düşünür olarak şekillendirmişti. Tevfik Fikret, gençliğinde dindar bir insandı, fakat yaşı ilerledikçe bir yaratıcıyı ve dini yadsıyan materyalist bir görüşü savunmaya başladı. Buna en güzel örnek, “Tarih-i Kadime Zeyl” adlı şiirindeki şu mısralardır:

Okudum ben de ilahi kitabı Dinledim ben de ilahi hitabı Ben de sizin gibi cami cami Dolaşıp namaz kıldım;

Bilmeden, görmeden iman ettim, Nefsimi dinime kurban ettim; Sevdim Allah'ı da Peygamber'i de; O alay kaldı bugün hep geride.

(Tarih-i Kadime Zeyl)
Yine aynı şiirde geçen şu mısralarsa Tevfik Fikret'in her şeyin pozitif bilimlerle açıklanabileceğine, dinlerin mucize olarak gösterdiği olayların dahi insan zekâsının ve bilimin gelişmesi ile açıklanabileceğine olan inancını gösterir:

Saydığın harikalar, mucizeler
Birer zeka büyüsüdür ki insan
Sürekli açıyor sırlarını;
Mucize gösterenler unutmuş yarını.

(Tarih-i Kadime Zeyl)

Fikret'in, pozitif bilimlerin her şeyi açıklayabileceğini savunmasında Charles Darwin'in Türlerin Kökeni adlı eserinde ortaya attığı “Evrim Kuramı” da etken oldu.

Bu kuramda Darwin, doğada basitten karmaşıklığa doğru sürekli bir değişim olduğunu ve bu değişimin doğa yasalarına bağlı olduğunu savunur. Darwin, doğayı ve canlıların ortaya çıkışını bir yaratıcı olmadan, tamamen doğa yasaları ile açıklıyordu. Bundan dolayı dönemin din adamları ve kilise tarafından şiddetli bir eleştiriye maruz kalmıştı. Fakat aydınlanmacı, materyalist düşünürler ve bilim adamları bu kuramın önemini görüp savunup geliştirmişlerdi.

Osmanlı'da da Baha Tevfik, Asaf Nef'i, Bedi Nuri gibi ilerici düşünürler evrim kuramını benimsemişlerdi. Tevfik Fikret de Darwin'den ve evrim kuramından etkilenen aydınlardan biriydi. Fikret, evrim kuramını sadece doğa ve hayvanlar için geçerli görmemiş aynı zamanda bu kuramı insanlara ve tarihe de uygulamıştı. Fakat bunu, dönemin birçok Batılı aydınının yaptığı gibi ırkçı, emperyalist politikalara ve kapitalizme bilimsel bir temel oluşturacak şekilde yapmamıştı, yani “Sosyal Darwinizm” olarak bilinen akımın bir parçası olmamıştı. Sosyal Darwinistlere göre, “üstün ırkların” “aşağı ırkları” sömürmesi ya da yok etmesi insanlığın gelişmesi için gerekliydi. Aynı şekilde bir toplum içinde hasta, engelli ve zayıf bireylerin korunması veya desteklenmesi toplumun ilerlemesi açısından bir engeldi. Tevfik Fikret ise, doğal seleksiyonu ve hayatta kalma kavgası gibi kavramları toplumsal hayata uygulamaya kalkmamış, sadece evrim fikrinin, yani zaman içerisinde gelişme fikrinin toplumların tarihinde de geçerli olduğunu ileri sürmüştü.

Tevfik Fikret hümanist bir aydındı. İnsanların, sırf hasta veya zayıf oldukları için öldürülmesi veya bazı toplumların “aşağı ırk” olarak değerlendirilip sömürülmesi ve yok edilmesi ve bunun doğanın kanunu olarak görülmesi Tevfik Fikret için kabul edilemezdi. O, sosyal Darwinistler gibi, savaşların ve insanların ezilmesinin nedenini, evrimin bir parçası olarak  değil, insanların henüz evrimleşmemiş olmasında görüyordu. 

Fikret, evrim sürecinin sonunda tüm insanların özgür ve eşit olduğu, savaşların, zulmün olmadığı, tüm insanların kardeş olarak yaşadığı, millet gibi ayrımların olmadığı bir dünyanın kurulacağını hayal ediyordu:

Toprak vatanım, insan soyu milletim… İnsan
İnsan olur ancak, bunu iz'anla anladım.

İnsanoğlu birbirinin kardeşi… Hülya!
Olsun ben o hülyaya da bin canla inandım.


(Haluk'un Amentüsü)


Tevfik Fikret'in hayal ettiği bu dünyada savaşlar, ordular, sınırlar yoktur, bütün insanlar tek bir ulustur, bütün insanların vatanları ortaktır. Fikret, bu dünyanın bilim ve bilimsel düşünce ile kurulacağına inanıyordu:
...
Aklın büyüleyen mucizeleri önünde
Batıl geçecek yerlere hüsranla, inandım.
Karanlık sönecek, doğruluğun ışığı birdenbire Bir yanardağ gibi patlayacak, inandım.
Kollar ve boyunlar çözülüp bağlanacak hep Yumruklar, o gürültülü zincirle, inandım.
Bir gün yapacak fen şu siyah toprağı altın; Her şey olacak bilginin gücüyle… inandım.

(Haluk'un Amentüsü)


Fikret, evrimin toplumlar ve tarih için olduğu kadar dinler için de geçerli olduğunu kabul ediyordu:

Yaratılışta gelişme evvelden beridir; bu olgunluğa
Tevrat ile, İncil ile, Kuran'la inandım.

(Haluk'un Amentüsü)




Haluk'un Amentüsü adlı şiirinde geçen bu mısralarda, yaratılışta gelişme evveldendir, yani evrim başlangıçtan beri vardır ve devam edecektir, der. Buna üç kutsal kitabı örnek gösterir. Çünkü İncil'le Tevrat, Kuran'la İncil aşılmıştır. Her din bir öncekinden daha yetkin olduğunu iddia eder.

Tevfik Fikret, doğanın, toplumun, genel olarak evrenin sürekli olan evrimsel bir gelişme içinde olduğuna inanıyordu ve bu evrenin kendi dışında bir güç tarafından yönetilmediğini kabul ediyordu. Fikret, evrimsel gelişmenin maddeden ve maddeden kaynaklanan doğa yasaları tarafından yönlendirildiğini savunuyordu.

Tevfik Fikret, evrim konusuna şiirlerinde değinmenin yanı sıra Charles Darwin'in portresini de yapmıştı. Fikret, Osmanlı'da, bilindiği kadarıyla, Darwin'in portresini yapan tek ressam olmuştu. Bu portreyi yapmış olması da evrim düşüncesini bilinçli bir şekilde araştırıp incelediğinin bir kanıtıdır. Fikret'in evrim kuramına bakışında belki de en önemli nokta, bu kuramı toplumsal alana uygulamış olması ve bunu yaparken, dönemin bir çok Avrupalı düşünürü gibi ırkçılığa yönelmemiş olmasıdır.

Kaynakça:
1)KARAVELİ Orhan, Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği (İstanbul, Doğan Kitap, 2007). Bu yazıda kullanılan Tevfik Fikret'in dizeleri bu eserden alınmıştır.
2)FUAT Mehmet, Tevfik Fikret, ‹stanbul, Yapı Kredi Yayınları, 1999.
3) Sabiha Sertel, İlericilik-Gericilik Kavgasında Tevfik Fikret, İstanbul, Cumhuriyet Kitapları, 2006.
4) ÖKTEM, Doç. Dr. Ülker, Darwin'in Evrim Kuramı ve Tanzimat'taki Etkileri, Bilim ve Ütopya, Nisan 2008, Sayı 166.
Harun ÇAKAN
Biyolog
Ankara Üniversitesi DTCF Bilim Tarihi ABD Doktora öğrencisi

Bu yazı Bilim ve Ütopya'nın aralık 2008 sayısında yayımlanmıştır.

Alıntı  / Kaynak: https://www.bilimveutopya.com.tr/tevfik-fikret-ve-darwin