Pages /KAYNAKLAR

20250811

🗺️ Urartu uygarlığı aydınlanıyor! Van'da Ayanis Kalesi'ndeki önemli keşif

Urartu uygarlığı aydınlanıyor! Van'da önemli keşif

Urartu'nun mühürlü kalesi Ayanis'te, 38 yıldır süren kazılarda, arkeolojik açıdan önemli buluntular gün yüzüne çıkarılıyor. Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı, Ayanis ve Garibin Tepe'de elde edilen buluntuların bölge tarihine ışık tuttuğunu söyledi.

Doğukan Şahin

Eşsiz Buluntular Sergileniyor



Ayanis'teki Haldi tapınağından çıkarılan, mitolojik figürlerle süslü bronz bir miğfer ve mimari kaplama levhası, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde açılan "Arkeolojinin Altın Çağı" sergisinde sergileniyor. Prof. Dr. Işıklı, bu eserlerin Urartu arkeolojisi için benzersiz örnekler olduğunu ve sergide yer almaktan gurur duyduklarını ifade etti.

"Kazılar Yüzlerce Yıl Sürebilir"

Işıklı, Ayanis kazılarının, ülkenin en uzun soluklu kazılarından biri olduğunu belirterek, bir arkeolojik çalışmaya ömür biçmenin zor olduğunu söyledi. Kazıların yüzlerce yıl daha devam edebileceğini düşündüğünü ifade eden Işıklı, teknoloji ve yaklaşımlardaki gelişmelerin süreci daha da zenginleştireceğini belirtti.

Kazı çalışmalarının hızlanmasında yerel yönetimlerin ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğinin büyük önem taşıdığını ekledi. Bu yıl içerisinde tapınak alanının bazı kısımlarının ziyarete açılması hedefleniyor.



Ayanis'in Korunmuş Hazine Değeri

Prof. Dr. Işıklı, Ayanis Kalesi'nin tarih boyunca yaşanan tahribat ve yağmalardan şans eseri korunmuş olduğunu belirtti. 

"Kalenin adeta mühürlenerek yıkılması sayesinde altındaki Urartu dönemi olduğu gibi korunmuş durumda," diyen Işıklı, bu sayede yaklaşık 10-15 bin civarında eserin ortaya çıkarıldığını ve bu eserlerin Van Arkeoloji Müzesi'ndeki envantere kazandırıldığını söyledi. 

Van Arkeoloji Müzesi'nin, dünya üzerindeki en zengin Urartu eserlerine ev sahipliği yaptığını da sözlerine ekledi. 


Alıntı: https://www.aydinlik.com.tr/fotogaleri/urartu-uygarligi-aydinlaniyor-vanda-onemli-kesif-540696

20250810

📖 Atatürk'ün İlk Görüşte Âşık Olduğu Dimitrina Kovaçev'e Kavuşamamasının Hüzünlü Hikâyesi


"Bir kız sevdim ama bana vermediler. Gençliğimi bıraktım Sofya'da."
~ Mustafa Kemal Atatürk ~ 

Tarihte nice aşk öyküleri vardır. Ama beni Atatürk'ün bu cümlesi her zaman dağıtır. Atatürk, Ankara'da Bulgar Kooperatif Tiyatrosu'nun oyuncularıyla sohbet ederken, "Gençliğimi bıraktım Sofya'da" der… "Bir kız sevdim ama bana vermediler…" İşte bu cümle benim boğazımda her zaman bir düğüm; gözümde bir damla yaş... Sevdan yarım kaldı belki Atam, Kavuşamadın ona... Ama vatan aşkın sardı seni, Koca bir sonsuza.... Hadi gelin gerçek, hüzünlü ve yarım kalan bir aşk öyküsüne doğru yolculuğa çıkalım...

 

Atatürk'ün İlk Görüşte Âşık Olduğu Dimitrina Kovaçev'e Kavuşamamasının Hüzünlü Hikâyesi

Denis Donikyan

Günlük yaşamın içinden kimi normal süreci büyük isimlerle bağdaştıramayız. Örneğin; bir milletin kurtuluş mücadelesinin baş kahramanı, ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün imkansız bir aşk yaşama ihtimali bize çok uzak gelir. Onu bir aşk hikayesi içerisinde çaresiz görebileceğimize inanamasak da Ata'mızın başından böyle bir aşk geçmiş. Mustafa Kemal Atatürk ve Dimitrina Kovaçev'in büyük aşkı, yüreğinizi sızlatacak...
‘‘Bir kız sevdim ataşeyken, vermediler. Gençliğimi bıraktım Sofya'da.’’ 

Bu cümleleri Mustafa Kemal Atatürk’ün imkansız bir aşk uğruna kurduğuna kim inanabilir, değil mi? 

Güzel başlayan; ancak kötü biten bir hikaye bu. Hikayenin sonunda Ata’mızın yüzü ne yazık ki gülmüyor. Yarım kalan ne hayalleri vardı, kim bilir? Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ataşelik görevi icabı gittiği Sofya’da ilk görüşte aşkın ne demek olduğunu hissedişine tanık olacağız bu hikayede. Ve hikayenin bir diğer önemli kahramanı, Kovaçev Ailesi’nin büyük kızı Dimitrina Kovaçev olacak…

Sofya’da ilk görüşte aşk
Mustafa Kemal Atatürk

Mustafa Kemal Atatürk, 27 Ekim 1913'te Sofya Askeri Ataşeliği görevini icra etmek üzere Sofya’ya gider. O zamanlar Sofya’nın yabancısıdır, ne etrafı bilir ne de kimseleri tanır. Günlerden bir gün, bir yemek daveti alır. Bu daveti hem kaliteli vakit geçirmek hem de yeni insanlar tanımak adına güzel bir fırsat olarak gören Ata’mız davete icabet etmeye karar verir. Davete katılan Atatürk, içeri girer girmez çok güzel bir kız görür. Bu kız, Atatürk’e ‘‘ilk görüşte aşk’’ı tattıracak Dimitrina Kovaçev’den başkası değildir. Tarihte ‘‘Miti’’ ismiyle de tanınan Dimtirina Kovaçev, Eski Savunma Bakanı Bulgar General Stilyan Kovaçev’in kızıdır. Asil bir ailenin eğitimli, güzeller güzeli kızı Miti’nin dönemin gözde bekarlarından olduğu aşikardır.

Dimitrina Kovaçev

Miti’yi görür görmez aşık olduğunu hisseden Ata’mız ne yapacağını bilemez bir haldeyken, arka fonda çalan vals müziği imdadına yetişir. Aşkın ve müziğin verdiği cesareti arkasına alan Mustafa Kemal, kendinden emin bir şekilde Miti’nin yanına gider ve kendisine dans teklifinde bulunur. Ata’mızın cesur davranışından etkilenen Miti, bulundukları ortam gereği bir o kadar cesur sayılabilecek bir yanıt verir; dans teklifini kabul eder. Mustafa Kemal ve Dimitrina’nın bu sürpriz yakınlaşması davet salonunda buz gibi rüzgarlar estirir, salon; meraklı bakışlar ve dedikodularla adeta çalkalanır. 

Atatürk ve Kovaçev Ailesi tanışıyor
Kovaçev Ailesi

Ertesi gün Kovaçev Ailesi ilk iş kızlarını karşısına alıp konuşmak ister. Ailesine Atatürk ile tüm gece dans ettiğini söyleyen Miti, Ata’mızın deniz mavisi gözlerinden aldığı güçle Atatürk’e duyduğu aşkı itiraf eder. Bu itirafın üzerine aile, Atatürk’ü eve çağırmaya karar verir. Amaç, genç delikanlıyla çay içip tanışmak değildir elbette. Ailenin yegane umudu, Ata’mızın niyetini öğrenip kızlarını bu sevdadan vazgeçirmektir.

Mesut günlerin ömrü kısa
Dimitrina Kovaçev

Kovaçev Ailesi Atatürk’ün kararlı, istekli ve kendinden emin duruşundan çok etkilenir; genç adamın kızlarına olan ilgisine güven duyar. Böylelikle aileden ilişkiye onay çıkar. Atatürk ile Miti, birbirilerini tanımak üzere vakit geçirmeye başlar. Çok mutlu olan ikili, birlikte yapılabilecek tüm aktiviteleri yapmaya özen göstererek günden güne yakınlaşır. Gel gelelim Stilyan Kovaçev’in Bulgar Çarı’nın önemli adamlarından biri olması, bu mutlu tablonun ömrünün kısa sürmesine sebep olur. Her ne kadar Atatürk bu durumu umursamasa da Çar, Miti’nin Atatürk gibi bir Türk askeriyle birliktelik yaşamasından fazlasıyla rahatsızlık duymakta; bu rahatsızlığını Kovaçev Ailesi’ne açıkça dile getirmekteydi. Üstelik Çar’a göre Atatürk’ün Miti hamlesi, kabul edilemez bir askeri meydan okuma anlamına da geliyordu. Bu aşk, mümkünatsızdı. 

Sofya’da başlayan aşk Sofya’da bitti
Mustafa Kemal Atatürk

Atatürk, vakit kaybetmeden Miti’ye evlenme teklifi eder; ancak nafile… Miti, Ata’mıza düşünmeden ‘‘Evet’’ cevabını vermiş olsa da Kovaçev Ailesi, Çar’ın etkisiyle, bu birlikteliğe ve evliliğe kesinlikle karşı hale gelir. Tüm tehditlere rağmen kendilerine karşı gelen herkese meydan okumaya ısrarla devam eden ikili, Stilyan Kovaçev’in Atatürk’e söylediği kısa ve net bir cümle sonrasında aşklarının bittiğini resmen kabul etmek zorunda kalır: ‘‘Bu evliliğin olması mümkün değildir. Bundan böyle kızımla görüşmemeniz icap eder.’’

Yalan haberler ipleri tamamen kopardı 
Mustafa Kemal Atatürk

Atatürk’e ulaşabileceği tüm yollar kapatılan Miti’nin bu süre zarfında çok kez tehdit edildiği de bilinenler arasındadır. Öte yandan Ata’mız da dünyası başına yıkılmış halde Miti’ye duyduğu aşkla baş başa kalmıştır. Atatürk’ten koparılan Miti, kısa süre içerisinde bir başkasıyla nişanlanmaya zorlanır; ancak bu nişanı kesinlikle kabul etmez. Ailesini intihar etmekle tehdit ettiği bilinen Miti, bir başkasıyla olmanın fikrine dahi katlanamayacağını açıkça belli etmiştir. Miti, ailesinin kendisine uygun gördüğü evliliği reddetse de bu haber, General Kovaçev tarafından Atatürk’e elbette bu şekilde aktarılmaz. Atatürk, Miti’nin nişanı kabul ettiği ve yakında evleneceği duyumunu alır. Bunun üzerine iyice hüzne kapılan Ata’mız, görev süresinin dolmasını da fırsat bilerek Sofya’yı derhal terk eder. 

Sonra neler oldu?
Atatürk’ün, Dimitri Kovaçev’den sonra başka ikili ilişkiler yaşadığı, fakat yakın çevresine hiç kimselerin Miti gibi olamayacağını sık sık tekrar ettiği bilinmekte. Anlaşılacağı üzere Atatürk, Miti’ye derin bir aşk beslemenin yanı sıra nişanlanıp evlenme hazırlıklarına girmesinden ötürü de büyük bir kalp kırıklığı yaşamış.

18 yaşından 30 yaşına dek Atatürk’ten ısrar ve umutla haber bekleyen Miti; ailesinin baskılarına daha fazla dayanamayarak bir avukatla evlenmeyi kabul eder. Miti, eşine saygı duysa da sevgi asla duyamaz; çünkü kalbi Ata’mızda kalmıştır. İki kız evladı olan Miti, ağır şekilde hastalanır; 7 Ağustos 1966’da hayata gözlerini yumar. Miti'nin ölmeden önce başında bekleyen kız kardeşi Olga'ya: ‘‘Biliyor musun? Rüyamda gördüm onu. Sanıyorum ki nihayet Mustafa Kemal'e kavuşacağım.’’ dediği bilinmektedir.

Dev aşkın filminin çekileceği açıklanmıştı. 
Mustafa Kemal Atatürk ve Dimitrina Kovaçev

Atatürk ve Dimitrina’nın tarihe kazınan yarım kalmış aşkının, Dilberay filminin ortak yapımcılarından Fikri Harika Prodüksiyon tarafından filminin çekileceği açıklanmıştı. Eğer proje iptal edilmezse ‘‘Dimitrina’’ adıyla 27 Ekim 2023’te gösterime girecek.

Kaynaklar: 1, 2, 3

Alıntı/Kaynak: https://www.webtekno.com/mustafa-kemal-ataturk-ve-dimitrina-kovacev-h122205.html


..........

Dipnot: 

Mustafa Kemal ile Miti'nin sık sık buluştuğu Bulgarya Pastanesi'nde, henüz bu aşk alevlenmeden önce, bir gün Mustafa Kemal tek başına otururken, "La Vie Est Breve" isimli Fransız şiirini Türkçe'ye çevirerek yaveri Salih Bozok'a yazdığı mektuba ekler. Bu şiir çok sonra Fikret Kızılok tarafından şarkılaştırılmış ve içinde Miti ile Paşa'nın aşkından söz eden dizelere de yer verilmiştir. Şiirin aslı ve Mustafa Kemal tarafından yapılan tercümesi şu şekildedir: "la vie est bréve – hayat kısacık un pen de reve – azıcık hayal un oen d’amour – azıcık aşk et puis bonjour – derken merhaba… la vie est vaine – hayat anlamsız un pen de peine – biraz ızdırap un pen d’espair – ve umut yalnız et puis bonsoir – derken Allahaısmarladık…" youtu.be/CX5QiuMIDhw?si

14) Gerçek bir aşk hikayesi. "Ters Işıkta Aşk" DİMİTRİNA ve Mustafa Kemal'in unutulmaz aşkına adanmış bir şarkı... 👇👇👇

Fikret Kızılok - La vie est Breve

Fikret Kızılok'un Bir Devrimcinin Güncesi albümünden bir şarkı. Nakarat olan Fransızca şiiri Türkçe'ye bizzat Atatürk çevirmiş ve sonlarda bahsedilen Dimitrina'nın ise Atatürk'ün Sofya'daki sevgilisi, bir Bulgar generalinin kızı Dimitrina Koçareva olduğu söylenmekte.

Fikret Kızılok'un Bir Devrimcinin Güncesi albümünden bir şarkı. Nakarat olan Fransızca şiiri 
Türkçe'ye bizzat Atatürk çevirmiş ve sonlarda bahsedilen Dimitrina'nın ise Atatürk'ün Sofya'daki sevgilisi, bir Bulgar generalinin kızı Dimitrina Koçareva olduğu söylenmekte.
la vie est bréve - hayat kısacık.. un pen de reve - azıcık hayal, un oen d'amour - sevgi, azıcık.. et puis bonjour - derken merhaba... la vie est vaine - hayat anlamsız.. un pen de peine - biraz ıstırap un pen d'espair - ve umut yalnız et puis bonsoir - derken elveda...

sofya'da hayat güzel geçiyordu fransızcamı geliştirmiştim ne de olsa davetli sürgün hayatı diplomatik misyonların davetleri, ziyafetler, açılışlar, akşam yemekleri memleketim için ne gerekiyorsa, buradan yapmaya çalışıyordum arkadaşlarımla yazışmayı hiç aksatmadım zaman, bizim zamanımızı bekliyordu la vie est breve un peu de reve un peu d'amour et puis bonjour la vie est vaine un peu de peine un peu d'espoir et puis bonsoir bir gün, sofya'nın müzikli bir çay bahçesinde birden yanıbaşıma bir bulgar köylüsü geldi garson, onunla ilgilenmekten hoşlanmadı köylü: "bulgaristan, benim çalışmamla yaşatılıyor bulgaristan benim tüfeğimle korunuyor verin çayımı pastamı, alın parasını" dedi ben de köylüden yana çıktım "benim de köylüm böyle olmalı,"dedim "işte böyle olmalı!" la vie est breve un peu de reve un peu d'amour et puis bonjour la vie est vaine un peu de peine un peu d'espoir et puis bonsoir dimitrina, general ratçov patrov'un kızıydı onunla sık sık beraber olmak durumundaydık babası bulgar müdafaa vekiliydi davet eder, her seferinde gelirdim kızıyla dans ederdik ondan çok hoşlanırdım konu dönüp dolaşıp siyasete gelince "kadın erkek eşitliği" derdim dimitrina... seçim hakkı, seçilme hakkı, kadınların her türlü özgürlüğü olmalı dimitrina da "bu avrupa'da bile yok ki mustafa türkiye'de ne zaman olur?" "çok yakında," derdim " dimitrina... hem de çok yakında... kadınlar, yeniden doğuracaklar kendilerini." (Kaynak: ekşisözlük, onsevisgen)

20250809

🏛️Burdur'daki Sagalassos Antik Kenti’nde yeni kilise kalıntısı keşfedildi.

 


 

📰✍️ Uygur Mutfağı / Nedim Atilla

....

Sinciang'daki Uygur Türkleri şehircilik, tarım ve ticarette oldukça ileri gitmişler. Türkçenin Çağatay Lehçesi'ni konuşan, yüzölçümü olarak Türkiye'den 2,5 kat daha büyük topraklara sahip olan Uygurların önemli şehirleri, başkent Urumçi ve değerli sözlüğümüz 'Divan-ı Lügat-it Türk'ün yazarının memleketi Kaşgar...
...

ODUN KÖFTESİ

Hamur işlerinin yoğun olduğu bir mutfak Uygur mutfağı... Bugün Anadolu'da yaşayan Uygur yemekleri arasında, Salihli'de Uygurların Orta Asya'dan getirdikleri 'odun köftesi' ilk sıralarda yer alıyor. Uygur yemeklerinin tamamında olduğu gibi, bu köftede de koyun eti ve kuyruk yağı kullanılıyor. 'Odun köftesi'nde kıyma 10 dakika bir kaşık unla yoğruluyor. Kıvama geldikten sonra şişlere sarılıyor. Önceden hazırlanan meşe dalı odunlar ocakta yakılıyor. Köfte odunun közünde pişiriliyor. Odun yanda yanmaya devam ediyor.

SAMSA

Orta Asya'dan gelirken yanımızda getirdiğimiz ve bugün Türkistan'da hala yaşayan yemeklerin biri de 'samsa'... Bugün Türkistan'da çocuklara bile 'Samsa' adı konduğuna göre, tahmin edin yemeğin ne kadar sevildiğini. Samsa, koyun etinin satırla kıyılması ile hazırlanan bir yemek; önce yumurta, tuz ve Uygurların Hıdrellez günü bitkilerdeki çiyden topladıkları maya ile hazırladıkları karışımı yoğurarak yumuşak bir hamur elde etmek gerekiyor. Hamur, azıcık tereyağı ilavesiyle yeniden yoğruluyor. 10-15 dakika bekletilen hamurdan ceviz büyüklüğünde bezeler elde ediliyor ve uygun bir zemin üzerinde açılan bezelerin içine de alabildiği kadar satır kıyması koyuluyor. İçi doldurulan bezelerin ağzı kese gibi büzülüyor ve sonra da fırınlanıyor. Bir de 'katsamsa' var... İlkinden farkı susam yağı kullanılması; şimdilerde bulmak zor olduğu için, evde yapacak olursanız zeytinyağı da kullanabilirsiniz... Katsamsa yapılırken, hamur yağlanır ve katmer gibi sarılıp dürüm yapılır.


TOKAÇ

Tokaç ise hem tokları hem de açları doyuracak nitelikte, lezzette bir pide... Uygurların Anadolu'da yaşattığı bir başka yemek ise 'çörüçe'... Börek ile mantı karışımı bir hamur işi. Soğanlar ince ince kıyılır, kıyma ile karıştırılır, tuzu ve baharatları ilave edilerek iyice yoğrulur. Daha sonra un, tuz ve su ile sertçe bir hamur elde edilir, hamur bir süre dinlendirilir. Öte yandan soğan yağda pembeleştirilir, domates ve salça ilavesiyle biraz kavrulduktan sonra, 12 kase su eklenir. Tuz ve baharatlar ilave edilerek 15-20 dakika kısık ateşte kaynamaya bırakılır. Hamurdan iki eşit beze yapılır, oklava ile mantılık yufka açılır; Kayseri mantısının hemen hemen iki katı büyüklüğünde karelere bölünür ve içine yeteri kadar daha önce dinlendirilen kıymadan hazırlanmış iç malzemesi koyularak ikiye katlanır. Tekrar ikiye katlarken de, orta parmak ile ortasında göz kalacak şekilde sarıp kulakları dik, kendi eksenine sarılmış küçük mantılar yapılır. Mantılar, kaynamakta olan suya atılır, bir-iki taşım kaynatılır. Piştikten sonra ateşi kısılır; sivri biber, sarımsak, maydanoz incecik kıyılıp ilave edilir; karabiber ve acılı-ekşili soslar ile servis yapılır.

LEĞMEN

MUTFAĞIN ŞİFRESİ
Dünyanın herhangi bir yerinde bir restoranın adında ya da yemeklerinde 'leğmen' sözcüğüne rastlarsanız, bilin ki o yerin Uygurlar ile uzak ya da yakın mutlaka bir ilişkisi vardır! Leğmen; baklavalık un, tereyağı, tuz, su ile hazırlanan ve çok da emek isteyen bir hamur işi... Yapılışını Uygur kökenli bir dostumuz şöyle anlattı: 'Un ve bir tatlı kaşığı tuz, kulak memesi kıvamına gelinceye kadar su ile yoğruluyor. Hamur düz bir zemin üzerinde yassı hale getirilerek 2 cm eninde kesiliyor ve dinlenmeye bırakılıyor. Birkaç dakika dinlendirilen hamur, yağlanarak zemin ile el arasında yuvarlatılarak 1,5-2 metrelik şeritler oluşturuluyor. Yayvan bir kabın içine sıra ile içten dışa doğru sarılarak yerleştiriliyor. Her katın arası eritilmiş tereyağı ile yağlanıyor... Leğmenler, dizme işlemi bittikten sonra, üzeri kapatılarak dinlenmeye bırakılıyor. Bu arada 3-4 litre suya bir çay kaşığı tuz atılıp kaynatılıyor. Uzun şeritler halinde sarılan hamur, bir ucundan tutularak çekilmeye ve inceltilmeye başlanıyor. İnceltilen hamur elde yün çilesi gibi sarılarak birbirine dolaşması engelleniyor. Ardından düz bir zeminde çilenin iki ucu kesiliyor ve tencereye atılıyor. Bir-iki taşım kaynayan hamur servis tabağına alınıyor. Üzerine istenilen sos ilave edilerek servis yapılıyor.'

MANTI

Bir de otlu mantıdan söz etmeden geçmek olmaz... Çok iri ama içi otlarla doldurulan mantılar bunlar, tarifleri Anadolu'da yaşayanlarla aynı. Sizleri 'Uygur Mutfağı' hakkında biraz olsun bilgilendirmeye çalıştım; katledilen kardeşlerimizin zengin bir kültürün parçası olduklarını kanıtlamak için... Onların ev sevdiği yemeklerden biri olan yağ mantısına 'hoşem' diyorlar... Dünyanın bu haline bakıp da 'Hoşem' demek mümkün mü? ådet olduğu üzere, yazımı bir yemek tarifi ile sonlandırıyorum.

Havuçlu yutağza

MALZEMELER: 4 adet orta boy havuç, 2 yemek kaşığı tereyağı, 2 orta boy kuru soğan, 1 yemek kaşığı şeker.

YAPILIŞI: İnce ince kıyılan soğanlar yağda pembeleştirildikten sonra, rendelenmiş havuç ile kavrulur. Soğuduktan sonra da, çok ince açılmış mayalı ya da mayasız hamura sarılarak rulo haline getirilir. Buhar tenceresinde pişirilerek servis yapılır.

Kaynak: <http://www.aksam.com.tr/2009/08/09/yazar/13639/nedim_atilla/uygur_mutfagi.html>

uygurca Arşiv
Soghuq Seylerni Teyyarlash (uygurca)
Narin Chöp (uygurca)

Shiri Kawap (uygurca)
Tawa kawap (tava kebap) (uygurca)
Zix Kawap (şiş kebap) (uygurca)
Qoruma Kawap (kavurma kebap) (uygurca)
Béliq Kawipi (balık kebap) (uygurca)
Béliq Dümlimisi (balık demleme) (uygurca)
Tuxum Poshkili (uygurca)
Talqan (uygurca)
Bolaq Yapma (uygurca)
Toxu Göshi Qordiqi (uygurca)
Béliq (balık) Pishurushning Ikki Usuli (uygurca)
Mantı (Tört Xal) (uygurca)
Pöre Étish Usuli 3 (uygurca)
Töt Xil Qorumini Qorush (uygurca)
LENGMEN (4 çeşit) (uygurca)
Chöchüre (uygurca)
Ügre (uygurca)
Bowaqlargha Bulmaq (uygurca)
: Atush Chöp (uygurca)
Qordaq (uygurca)
Mayliq toqash (uygurca)
Yer Merizi (mogu) Gösh Qorumisi (uygurca)
Chong Piltilik Yutaza Étish (uygurca)
Göshnan Pishurush (uygurca)

http://uyguryemekleri.blogcu.com/archive/2007/11/

Etli Havuçlu Pilav

20250808

📚📖 "Türkçenin Sınırlarında Nöbet" - ✍️ Kemal Ateş

 


Albert Camus, "Dilimin sınırları vatanımın sınırlarıdır" demişti. 

Türkçe uzmanı-yazar Kemal Ateş, bugün neredeyse kendi yurdunda var olma savaşı veren Türkçenin güncel sorunlarına değiniyor, dilin dile kırdırılmasına karşı koyuyor. 

Yeni kitabımız "Türkçenin Sınırlarında Nöbet"