Ön-Türk mezar taşları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ön-Türk mezar taşları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20200223
20190101
Turukku Krallığı Türk müydü? Anadolu'da Türk Adı
Turukku Krallığı Türk müydü? Anadolu'da Türk Adı
6 Kasım 2016 07:59 tsi
Turukku Krallığı Türk müydü? Anadolu'da Türk Adı
Fransız bilginlerinin yürüttüğü kazı şimdiki Irak'ın "Suriye sınırı yakınında, Fırat çayının batı yakasında, eski Mari şehrinin arşivini ortaya çıkarmıştı.
Çivi yazısı ile yazılmış tabletlerin (kil levhaların) metinleri 1950 yılından başlayarak, Georgies Dossin tarafından Louvre Müzesi haberlerinde seriler halinde yayımlandı.
Yirmiden fazla metinde turukku şeklinde okunmuş boy adı vardı.
Bu adın Türklerle ilgili olduğunu ilk kez söyleyen H. Z. Koşay iki tablette turukku sözü olan satırı belgelemiş ve 1982 yılında Bükreş'te bir bilimsel bültende yayınlamıştır.
1989 yılında S. Bayram, turukku sözü olan daha 11 tablet olduğunu kaydetmiştir.
Azerbaycan tarihçilerinden Z. Yampolski, Yusif Yusifov, S. Əlyarov (1996) da Asur metinlerinde geçen turukku veya turukki boyunu Türk saymış ve bu adın çeşitli zamanlarda ve çeşitli dilli yazılarda türük//török//turuk//türki şeklinde kullanıldığını kaydetmişler.
"Gut"lar, M.Ö. 2400 yılları civarında Sumer ülkesine gelip Akad krallığına son vermiş ve bir krallık kurup 150 yıl kadar hüküm sürmüşlerdir. Sümer (Kenger) çiviyazılı metinlerine göre bunların 12 tane kralları vardır.
Bunlardan 4 tanesi kendi zamanlarında yazılan Sumer belgelerinde, diğer 8 tanesi ise kral listelerinde mevcut. Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde 1937 yılında Sümeroloji profesörü olan Benno Landsberger ve aynı fakültede Türkolog olan von Gobain, kral adları üzerinde çalışarak Gut/Kut krallarından 10 tanesinin isminin Türkçe olduğunu kanıtlamıştır.
Bu kral adları şöyledir:
1) Yarlagan,
2) Tirigan,
3) Şarlak veya Çarlak,
4) Lasirap veya Laşirap,
5) Elulummeş,
6) İnimabakeş,
7) Nikillagap,
8) İngişi veya İnkuşu,
9) İgeşuaş,
10) İbate veya İbati
1) Yarlagan,
2) Tirigan,
3) Şarlak veya Çarlak,
4) Lasirap veya Laşirap,
5) Elulummeş,
6) İnimabakeş,
7) Nikillagap,
8) İngişi veya İnkuşu,
9) İgeşuaş,
10) İbate veya İbati
Landsberger, 1937 yılında toplanan ikinci tarih kongresinde sunduğu bildiride bunları açıklamıştır.
Bunlardan Yarlagan yargılayan, haber veren, emir veren anlamında. Orhun Abideleri’ndeki “Yargan” adına benziyor. Tirigan, Türkçedeki “tiriga” kelimesini hatırlatıyor: diri, canlı, güçlü anlamında. Türkçede “-agan”, “-egen” ekleri, isimlerden sıfat yapıyor.
Tirigan=kuvvetli, güçlü olan. Sumercede aynı anlamda “dirig” keimesi var. Elulumeş, ülkeyi büyük yapmış, anlamında. Şarlak, çarlak ise Türkçede kanatlı hayvan anlamına geliyor. Anadolu’da şelalelere “şarlak” deniyormuş.
Landsberger’in bu tespitlerinden sonra yapılan başka çalışmalarda da Türkçe ile ilişkili kelime ve ekler bulunmuştur.
Gut/Kut’lar, Babil Kralı Hammurabi zamanında da ortaya çıkmışlardır (M.Ö. 1750). Gutlar; Subarlar, Turukkular birleşerek Hammurabi ile savaşmışlardır.
Hammurabi ölünceye kadar onlarla savaşmak zorunda kalmıştır. Sadi Bayram’ın "Kaynaklara Göre Güneydoğu Anadolu’da Proto-Türk İzleri" adlı kitabında verilen bilgiye göre Turukkularla ilgili bilgiler bugünkü Suriye topraklarında bulunan Mari (yeni adı Tel-Hariri) adlı yerde bulunan belgelerden elde edilmiştir.
Bu noktada Prof. Dr. A. Haluk Çay'ın yorumlarına yer verelim:
"M.Ö. 2350-2150 yılları arasında Mezopotamya'da büyük bir devlet kurmuş olan Akad hükümdarlarından Naram Sin'e ait "Mücadelenin kralı" anlamında "Şartamhari metni" olarak bilinen yazılı kaynak Anadolu'daki Türk varlığı bakımından oldukça önemli bilgileri ihtiva etmektedir."
"M.Ö. 2350-2150 yılları arasında Mezopotamya'da büyük bir devlet kurmuş olan Akad hükümdarlarından Naram Sin'e ait "Mücadelenin kralı" anlamında "Şartamhari metni" olarak bilinen yazılı kaynak Anadolu'daki Türk varlığı bakımından oldukça önemli bilgileri ihtiva etmektedir."
"Bu belgenin üç kopyası olup, ilki Mezopotamya'da Babil'de, ikinci Mısır'da Tel el-Amama'da, üçüncüsü ise Anadolu'da Hattuşaş'ta (Boğazköy) ortaya çıkarılmıştır. Hattuşaş arşivinde "Kbo-III, 13" sıra numarası ile tesbit edilmiş olan bu yazılı belge Hitit (M.Ö. 1750-1200) çivi yazısıyla, Akadça orijinalinden kopya edilerek taşa kazınmıştır."
"H.G. Gütebock tarafından deşifre edilen bu belge, Anadolu hakkında ilk tarihi bilgileri vermesi bakımından çok kıymetlidir. Bu tarihi belgede, Akad Kralı Naram-Sin'e karşı 17 Anadolu kralının güçlerini birleştirerek harekete geçtikleri ancak yenik düştükleri anlatılmaktadır.
Akad Kralı Naram-Sin tarafından yazdırılan bu tablette, Akad Kralı kendisine karşı ayaklanan 17 şehir devletinin (Sümerlerden kalan) adlarını verirken Hatti Kralı ile birlikte, bu ittifakta Türki Kralı İlşu-Nail ismini de belirtmektedir.
M.Ö. 2250'li yıllarda; hem de Türk adıyla Anadolu'da bir devlet olduğunun kanıtı olan bu yazıtın 15. satırında geçen bu ifade; Türklerin milattan önce bile Anadolu'da bulunduğu tezini doğruluyor.
Bu belgenin 2 önemli noktası vardır.
1- İlk Türk adıyla kurulan devlet, Göktürk Devleti değildir.
2- Türkler Anadolu'da en az 4500 yıldır vardırlar. Sümerce-Türkçe arasındaki yüzlerce ortak kelimeyi delil kabul etmeyenler için bile; M.Ö. 2250'lerde, Anadolu'da bir Türk devletinin varlığı belgelidir. İşin bir diğer ilginç yanı, bu Naram-Sin'in Hz. İbrahim döneminde yaşayan Kral Nemrut olduğuna dair söylentilerdir.
Önce Sümerlerin, daha sonra da Asurlular ve Babillerin egemenliğinde kalan Mari şehri, bugünkü Suriye sınırları içerisindeki Tell Hariri kentidir.
Bugün Louvre Müzesi’nde sergilenen Akadca yazılmış bu tabletlerin metinleri Fransıza tercümeleriyle birlikte Georges Dossin tarafından 1950 yılından itibaren yayınlanmaya başlanmıştır.
Dört cilt halinde yayınlanan bu Mari tabletlerinin 13 tanesinde toplam 22 defa “Turuku”, “Turukku”, “Turukki, ve “Turuk” biçiminde bir kavim adı geçmektedir.
Bu tabletlere şöyle birkaç örnek vermek mümkündür:
16 numaralı tablet : “...Uyuyanları uyandıran ve uyandırdıklarına hiç tayın vermeyen Turukkular gibi yapacağız”.
21 numaralı tablet : “...Bu akından beri Turukkular’ın sayısı fazla görünmüyor. Fakat artabilir. Onlar gelmeye devam edecekler.”
22 numaralı tablet : “...Bana yazdığın Turukkular’la ilgili haberler değişti.”
23 numaralı tablet : “... Bana Turukkular hakkında yazmıştın. Turukkular’ın çıkış hareketinde bulundukları gün çok meşgul olduğumdan sana haber veremedim.”
87 numaralı tablet : “...Kral bana herşeyden önce, Turukkular’ın hücum ettiklerini, Nithim’i kuşattıklarını yazdı.”
Sizce Turukkular, Türklerden başka kim, hangi topluluk olabilir?
Gerçek Türk Tarihi nedir ve Neden Gizlendi?
İsminde Türk geçen İlk Türk devleti Göktürkler değil, Turukku Krallığı
Biz Türkler Anadolu’ya 1071’de girdi diye biliyoruz ama…
Ön-Türk uygarlığı okullarda öğretilmiyor.
Çünkü okullarda okutulan tarih kitapları, 1939’dan itibaren yörüngesine girdiğimiz Batılı ülkelerin çıkarları doğrultusunda yazılmaya başladı.
19. ve 20. yüzyıl başlarında Batılı araştırmacılar tarafından ortaya çıkarılan Ön-Türk uygarlığıyla ilgili buluntular, ilk başta Avrupa’da Türkofiliya modasına yani Türk severliğe sebep olmuştu.
Türklerin Anadolu’ya ilk girişi Hıristiyan tarihçilerin ve Tanzimatın frenkleşmeci tarihçilerinin iddia ettiği gibi 1071 Malazgirt Zaferi ile olmamıştır. 1071 Türklerin Anadolu’ya ilk değil son girişiydi. Ancak bu buluntular Batı’nın Türkleri Anadolu’dan sürüp Asya’ya geri gönderme ideasına uymadığı için, bugüne kadar hep sümen altı edildi ve Ön-Türkler Atatürk’ün ölümünün hemen ardından okul kitaplarından çıkarıldı.
Dünya tarihinde Türk adıyla bilinen ilk devlet de Göktürkler değil, milattan önce 4000-2000 yılları arasında Mezopotamya bölgesinde kurulan Turukku Krallığı ile Anadolu’da kurulan Turki Krallığı’ydı.Türkiye’de, çoğu son yıllarda ünlü Ön-Tükçe araştırmacısı Kazım Mirşan tarafından okunan çok sayıda yazılı kaya bulundu.Bulunan Ön-Türk damgası ve kaya resimleri,Orta Asya’daki ve Avrupa’da bulunanlarla aynı. Ancak bu bilgiler hala resmi olarak kitaplara geçmiyor.
- Ünlü Fransız Türkolog Jean Paul Roux da, Anadolu’daki Türk varlığını milattan önceki yüzyıllara kadar götürmenin mümkün olduğu görüşünü savunur. Batılı araştırmacılar bunları 19. yüzyılda keşfetti diyorsunuz. Sonra Batı neden gizlemeye karar verdi bu bilgileri?
Avrupa kendi tarihini antik Grek tarihine, onu da Sümer tarihine dayandırır. Ancak köklerini dayandırdıkları Sümerlerin Orta Asya’dan Mezopotamya’ya göçtüğünü ispat eden deliller, Avrupa’nın kendi kendini hadım etmesidir.
-Bu sebeple Türklerin gerçek tarihini gizliyorlar.Sümerlerle Ön-Türklerin nasıl bir bağlantısı var peki?
Kazım Mirşan Bizans’ın ilk kurulduğu dönemlerde de Ön-Türkçe konuşulduğunu ileri sürüyor. Kanıtı ise Trabzon’daki Rum kilisesinde Bizans alfabesiyle Türkçe yazılmış yazılardır.
Rus arkeolojisinin atası Nikolsky de “Sümerlerin ana vatanı Aşkabat kenti yakınıdır. Sümer dili Hint Avrupa dili olmayan ve fakat bitişken bir dildir. Avrupa dil grupları ile alakası yoktur” der. Sümerce’de 300’den fazla bugünkü Türkçe ile aynı anlama gelen söz var.
-Alman sümerolog Fritz Hommel da 1900’lerin başında iki dili anlam, fonetik ve gramer açısından incelemiş ve “Sümerce Türkçedir” demiştir.Ön-Türklere ait kanıtlar Anadolu’da nerelerde bulunuyor?
Erzurum, Mutki ve Hakkari Yüksekova’daki yazıtlar Türklerin binlerce yıldır bu coğrafyada olduğunun kanıtı. Örneğin Afyon yakınlarındaki Frigya vadisi denen bölgedeki yazılıkaya anıtının üzerindeki binlerce yıldır orada duran Ön-Türk alfabesi ile yazılmış yazıları bilim adamlarımız hala okunamayan bir Ön-Grekçe diye geçiştiriyor.
Rahmetli Servet Somuncuoğlu da,2012’de Türk Dünyası tarih dergisinde yayınlanan bir makalede HakkariYüksekova Gevaruk yaylasında kayalardaki binlerce yıllık Ön-Türkçe yazıtları fotoğraflayan, Anadolu’daki binlerce yıllık Türk varlığını belgeleyen önemli araştırmacılardan biriydi
- Türkler M.Ö. 2000'de Hakkari'deydi Yani Türkler milattan önce de Hakkari’de yaşıyordu. Öyle mi?
Prof. Veli Sevin Hakkari taşlarını Orta Asya’daki dikili taşlarla karşılaştırmış ve milattan önce 2000’lere ait olan bu taşların Ön-Türk mezar taşları olduğunu iddia etmiştir.
Taşlar gerek ikonografik, gerekse felsefi açıdan Avrasya bozkır inanışlarına yakın özellikler taşıyor. Kırgızistan, Kazakistan, Altay, Sibirya, Tuva yöresi ve Moğolistan’da geniş alanlara yayılan dikilitaşların en çarpıcı özelliği de tıpkı Hakkari’dekiler gibi iki ellerinde kap tutan savaşçı figürü kullanılması. Bu taşlar, Türklerin milattan önceki yıllardan itibaren Anadolu’da medeniyet kurmuş olduklarının açık kanıtıdır.
Ayrıca Fırat kıyısında Mari bölgesinde ele geçirilen bir diğer tabletlerin (MÖ.4000-2000) 13 tanesinde Fransız Arkeoloji Enstitiüsü’nün 1933-1939 yılları arasında yaptığı kazılarda ortaya çıkarılan Mari şehrindeki kraliyet sarayında Asurlulara ait MÖ. 1870-1740 yılları arasında yazılmış bir çok çivi yazılı tablet bulunmuştur.
TURUKKU adlı bir kavimden söz edilmektedir. Sadi Bayram, bu tabletlerin Türkçe tercümelerini yayınlamıştır.
Önce Sümerlerin, daha sonra da Asurlular ve Babillerin egemenliğinde kalan Mari şehri, bugünkü Suriye sınırları içerisindeki Tell Hariri kentidir.
Bugün Louvre Müzesi’nde sergilenen Akadca yazılmış bu tabletlerin metinleri Fransıza tercümeleriyle birlikte Georges Dossin tarafından 1950 yılından itibaren yayınlanmaya başlanmıştır.
21 numaralı tablet : “...Bu akından beri Turukkular’ın sayısı fazla görünmüyor. Fakat artabilir. Onlar gelmeye devam edecekler.”
22 numaralı tablet : “...Bana yazdığın Turukkular’la ilgili haberler değişti.”
Bu tabletlere şöyle birkaç örnek vermek mümkündür:
16 numaralı tablet : “...Uyuyanları uyandıran ve uyandırdıklarına hiç tayın vermeyen Turukkular gibi yapacağız”.
Dört cilt halinde yayınlanan bu Mari tabletlerinin 13 tanesinde toplam 22 defa “Turuku”, “Turukku”, “Turukki, ve “Turuk” biçiminde bir kavim adı geçmektedir.
23 numaralı tablet : “... Bana Turukkular hakkında yazmıştın. Turukkular’ın çıkış hareketinde bulundukları gün çok meşgul olduğumdan sana haber veremedim.”
87 numaralı tablet : “...Kral bana her şeyden önce, Turukkular’ın hücum ettiklerini, Nithim’i kuşattıklarını yazdı.”
Güneydoğu Anadolu’da yaşayan, savaşçılıkları ile Orta Asya Türk akıncılarını andıran, ana merkezden yaklaşık 400 km. uzaklaşıp, düşman ordugâhlarına saldıran bu Turukkular, Türk’ten başka kim olabilir ?
Alıntı /Kaynak: -Türkcü hareket shf'dan Alıntıdır-
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
🎞️ I am not Turkish but 🇹🇷 ( Ben Türk değilim ama..) akımından... 🇹🇷Türkçe sözlü şarkılar
“Türk değilim ama…” akımı büyük ilgi görüyor - Son zamanlarda sosyal medyada "I am not Turkish but" yani "Türk değilim ama...

-
Bu yazımızda Milli Edebiyat Dönemi'nin en önemli şairlerinden biri olan Mehmet Emin Yurdakul'un "Cenge Giderken" şii...
-
Ülkemiz yer şekilleri bakımından oldukça farklı özelliklere sahiptir. Yer şekillerindeki farklılık iklimlerin bölgelere göre değişiklik...
-
Kendilerini "trakya'nın yerlileri" olarak kabul eden, 1300'lü yıllardaki ilk osmanlı fetihleriyle birlikte trakya'ya ...