Ermeni soykırımı yalanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ermeni soykırımı yalanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20250219

📚📖 Şimdiye kadar neden arşivlerini açmadılar, belgeleri ve fotoğrafları gizlediler?

Lübnan ve Amerika’dan bazı Ermeni ailelerin Erivan arşivine bağışladığı belge ve fotoğraflar Ermenilerin Anadolu’da katliam yaptığını ortaya koyuyor. 

''Ermenistan neden milli arşivini açarak Türk tarihçilerinin de bulunduğu bir kurulda sözde soykırımın çalışılmasına yanaşmadı?'' sorusunun en önemli cevabı budur.
Bu fotoğrafların arkasında 
“şu kadar Türk öldürmüş dedem Arpaçyan yada silahşör Gaspar” 
gibi bilgiler var.! Dolayısıyla Doğu Anadolu’da asıl soykırımı kiliselerde silah depolayan dedelerinin Müslüman halka karşı yaptığını Ermeniler biliyorlar.



Amerika’da büyük bir fonu elinde tutan Ermeni diasporası arşivlere dayalı bir kurul çalışmasına destek vermediği gibi Ermenistan’a hiçbir zaman maddi yardım da etmedi. Özetle, Ermeni tezlerinin en tutulmaz tarafı soykırım suçlamalarının iddia ve iftiradan öteye gidememesidir.

Öte yandan; Afrika’da kıtır kıtır el-kol kesmiş Belçika varken, Herero halkını denek olarak kullanmış Almanya varken, Kikuyu halkını katletmiş İngiltere varken, Malagasy halkını uçaklardan atmış Fransa varken, Libya’da katliam yapmış Mussolini varken önce gerçek SOYKIRIM nedir+4
bunu konuşmak gerekir. Filistin’de 2025 yılında soykırıma göz yuman hatta destekleyen Amerika ve Batılı emperyalist güçler bu konularda ne kadar hakikatin yanında ise sözde Ermeni soykırım iddialarını dillendirenler de ancak o kadar samimi ve tutarlıdır..


Barış içinde yaşayan köyler, Batı’nın açgözlü imparatorluk projelerinin kurbanı oldu. Batı’nın Afrika Talanı, Cape Town’dan Mombasa’ya, Lagos’tan Nairobi’ye uzanan bir direniş ve yıkım hikâyesi. Halim Gençoğlu 'nun kaleminden… 🔗: kronikkitap.com/kitap/batinin-


20240204

S o y k ı r ı m Türklere yapıldı

 

SOYKIRIM TÜRKLERE YAPILDI

IĞDIR Tuzluca’ya bağlı Gedikli Köyü’nde yapılan kazıda Ermeni çetelerince katledilen Türklerin bulunduğu toplu mezar ortaya çıkarılmıştı.1915-1919 arası katledilen 96 kişinin kemikleri Ermenilerin Doğu Anadolu’da Türklere uyguladığı katliamların en büyük kanıtlarından sadece biri.

Toplu mezarlarda hep TÜRKLER var

ABD başkanı Joe Biden’in 1915 olaylarıyla ilgili yaptığı açıklamadaki sözde ‘soykırım’ ifadesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Ankara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Ermenilere ait bir tane dahi toplu mezar olmadığını söyledi. Ermeni çeteleri tarafından 1918 yılında katledilen 3 bin Türk’ün anısına merkez Yakutiye ilçesinde yaptırılan Yanık Dere Şehitliği’nde konuşan Doç. Dr. Eğilmez, “Erzurum’da sadece bu alanda 3 bin sivil can verdi; çünkü o sırada savaşabilecek birçok kişi cephede mücadele veriyordu. Kadın, erkek, yaşlı, çocuktan oluşan 3 bin insanın katledildiği yerdeyiz. ABD’nin 250 yıllık tarihi, zulüm ve soykırımlarla doludur” dedi. Biden’in yaptığı açıklamanın yok hükmünde olduğunu söyleyen Doç. Dr. Eğilmez, “Sözde Ermeni Soykırımı’, emperyalizmin en büyük yalanıdır. Açıklamada ortaya atılan sözde “soykırım” iddiası, uluslararası hukukun talep ettiği dayanaklardan ve bilimsel kanıtlardan yoksundur” diye konuştu. Doç. Dr. Eğilmez şunları söyledi: “Olayların 24 Nisan’da başladığı savaş öncesi ve sonrasında 1,5 milyon Ermeninin katledildiği söylenmeye başlandı. Tarihi de geçin, bu olayın Matematiksel izaha bile yok. 1,5 milyon Ermeni’nin katledilmesi için 5 ay içinde günde 10 bin insanın ölmesi lazım. Bunu o dönemde sağlayabilecek bir teknoloji, bir silah söz konusu değil. Hadi bunları da geçtin, Türkler bu kadar Ermeni’yi öldürmüş olsun. En az 10 bin tane toplu mezara konulması gerekir. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda Ermenilere ait bir tane dahi toplu mezar ortaya çıkarılmamıştır.”

ABD Başkanı Biden’in 500 binden fazla Türkü katleden Ermeni canileri görmezden geldiğini vurgulayan Emekli Büyükelçi Onur Öymen “Bilim adamlarına itibar etmiyorlar. Türkleri de ‘kıymeti yokmuş’ gibi görüyorlar. AİHM’in bu konuda kararı var” dedi.

Tek kanıt gösteremediler

EMEKLİ Büyükelçi Öymen, “Tarihçiler olayların soykırım sayılabileceğine dair herhangi bir kanıt olmadığını söyleyip ABD yönetimini uluslararası ilişkileri olumsuz yönde etkileyeceği konusunda uyardı” dedi.

Hiçbir Türk ölmemiş gibi

ÖYMEN “1915’de Ermenilerin alçakça öldürdüğü Türklerle ilgili hiçbir şey söylemedi. Sanki Türkler o tarihte Ermeniler tarafından öldürülmemiş. Oysa belgelerde 500 binden fazla Türk katledilmiş” diye konuştu.

 Ermeni mezarı niye yok!

TARİHÇİ Doç. Dr. Savaş Eğilmez de, Ermenilere ait bir tane dahi toplu mezar olmadığını söyledi. Eğilmez, “1,5 milyon Ermeni’nin katledilmesi için 5 ay içinde günde 10 bin insanın ölmesi lazım” dedi.

Alıntı

20210502

Levon Panos Dabağyan: Bir Türk Ermenisi olarak ve de bir tarihçi kimliğiyle söylüyorum; Türkler, Ermenilere asla soykırım yapmamıştır!”




Levon Panos Dabağyan: Bir Türk Ermenisi olarak ve de bir tarihçi kimliğiyle söylüyorum; Türkler, Ermenilere asla soykırım yapmamıştır!”


Ermeni asıllı Türk Tarihçi ve Yazar Levon Panos Dabağyan, Ermenilerin soykırım yalanlarına karşı açıklamalarıyla dünya Ermenilerine adeta ders vermişti.

Türk tarihinde Ermenilere yapılmış bir soykırımın olmadığını dile getiren Ermeni asıllı Türk Tarihçi ve Yazar Levon Panos Dabağyan’ın, “Bir Türk Ermenisi olarak ve de bir tarihçi kimliğiyle söylüyorum; Türkler, Ermenilere asla soykırım yapmamıştır” açıklaması tarihe iz düşmüştü.

Türkiye’nin bir soykırım yapmadığını, yaşananların asılsız emperyal güçlerin iddiaları olduğunu ifade eden Dabağyan, “Türkler soykırım yapsaydı ben şu anda burada olmazdım. Biz bu vatan için ciğeri yananlardanız.” İfadesiyle tepki göstermişti

2017 yılında hayatını kaybeden Ermeni asıllı Türk Tarihçi ve Yazar Levon Panos Dabağyan’ın Ermenilerim soykırım yalanları için yaptığı son açıklamalarda da şu sözleri kullanmıştı:

-TEBA-I SADIKA-
“Tarihte Ermeniler, gayrimüslimler içinde Türklere en yakın millettiler. Ermenilere -teba-ı sadıka- adı verilmişti. Türkler ile Ermenilerin bin yıl beraber yaşadı. 1. Dünya Savaşı sırasında birbirlerine düşürüldü. Osmanlı’nın direklerinden biri Ermenilerdir. O direği nasıl kırdılar? Ermenilerin arasına Katolikliği soktular. Bunu Fransızlar yaptı. Protestanlığı soktular, bunu da İngilizler yaptı. Ama Ermenilerin aslı Gregoryan’dır.

MALAZGİRT’TE DE ERMENİLER TÜRKLERİN TARAFINDAYDI
Ermeniler, Selçuklular döneminde de Malazgirt Meydan Savaşı sırasında Türklerin tarafında yer aldı.
Tüm bunlar, tarih kitaplarında yer almasına rağmen her iki halka da anlatılmıyor.”
“SOYKIRIM DİYE BİR ŞEY YOKTUR TEHCİR VARDIR”

Açıklamalarında Türkler ile Ermenilerin çeşitli oyunlarla birbirlerine düşürüldüğüne dikkat çeken Dabağyan, “Ermeniler, 1915’te tehcire tabi tutuldular. Ama Batılıların dediği gibi soykırım diye bir şey yoktur, tehcir vardır. Tehcir sırasında dönemin ittihatçı çeteleri Ermenileri öldürdü. Hatta evlerinde Ermeni gizleyen Türkler de kötü muamele gördü.Tehcir konusunun Türkiye ile Ermenistan arasında bir konu olduğu sıklıkla dile getiriliyor. Tehcir, Ermenistan ile Türkiye’yi ilgilendiren bir konu değil, Türk Ermenisi ile Türkiye’yi ilgilendiren bir konudur.” Demişti.

FRANSA’YA SOYKIRIM SUÇLAMASI

22 Aralık 2011 tarihinde Fransız Meclisinin soykırım yalanının yasa tasarısı haline getirilmesi çalışmalarına da o dönemde tepki gösteren Dabağyan, “Fransa ile yaşanan sıkıntılar da var. -Bir komisyon kurup, Fransa’ya gidip bunları anlatalım.- diyorlar. Fransa, Adana’ya Fransız üniformalarıyla Ermenileri getiren ve Türkleri öldürten değil miydi? Biz gidip neyi anlatacağız. Adamlar her şeyi biliyor, çünkü kendileri hazırladı. Fransızlar, Türkiye ile Ermenistan arasında iyiye giden ilişkileri bozmaya çalışıyor.” İfadesiyle Fransa’nın da Türklere karşı işlenen soykırımda payının olduğunu açıklamıştı.

BİRBİRİMİZİ SEVMELİYİZ

Zaman zaman “Birbirimize tahammül etmemiz gerekiyor” şeklinde ifadeler kullanıldığını, ancak Türkler ile Ermenilerin birbirine tahammül etmesi değil, birbirini sevmesi gerektiğini dile getiren Dabağyan, Türkiye Ermenilerine Atatürk’ün ölümünden sonra kimsenin sahip çıkmadığını da ifade etmişti.

ASALA CİNAYETLERİ

Son dönemde Cemal Paşa’yı da Ermenilerin öldürdüğüne ilişkin iddiaların bulunduğunu anlatan Dabağyan, Cemal Paşa’yı Bolşeviklerin öldürdüğünü, katillerini kovalayan itfaiye erinin Ermeni olduğunu, onun da öldürüldüğünü kaydetmişti. Asala cinayetlerine de dikkat çeken Dabağyan, Asala cinayetlerinin temeline inilmediğini ifade etmişti.

EL ELE VERİP, BU VAKAYI ORTADAN KALDIRMALI

Zaman zaman “Bu işi tarihçilere bırakalım” dendiğini de kaydeden Dabağyan, “Bunun tarihçilerle bir ilgisi yok. Türk Ermenisi ile Türkler el ele verip, bu vakayı ortadan kaldırmalı.” Demişti.

Ermenilerin tarihine de işaret eden Dabağyan, “Biz aynı Türk gibiyiz. Aynı kanı taşıyoruz. Bayındır boyu biziz.” İfadesini kullanmıştı.

ERMENİLERDEN DÖNME ALEVİLER

Dabağyan, Anadolu’da Ermenilerden dönme Aleviler bulunduğunun bilindiğini ve bunların tekrar Hristiyan yapılmak istendiğini de iddia etmişti.

“SEN TÜRK DEĞİLSİN” DEMEK HAKARETTİR

“Sen Türk değilsin” demenin kendilerine bir hakaret olduğunu ifade eden Dabağyan, “Madem ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, o zaman Türküm. Amerika’daki Ermeniler Amerikalı oluyor da niye Türkiye’deki Ermeniler Türk olmuyor?” Diyerek tepkisini dile getirmişti.

BİZDEN NİYE MİLLETVEKİLİ OLMUYOR?

Türkiye’deki Ermenileri siyasi açıdan Patrikhane’nin temsil etmesinin yanlış olacağını da kaydeden Dabağyan, “Patrikhane bizi dini açıdan temsil eder, dünyevi açıdan ise bizi Çankaya ve TBMM temsil eder. Bizden niye milletvekili olmuyor?” sorusunu yöneltti.

Dabağyan, Türkiye Ermenilerinin tarihine ilişkin bir kitap yazdığını belirterek, Türk Hükümetinin, bu kitabı İngilizce’ye çevirerek gerçekleri görmeleri için Avrupalılara göndermesini istemişti.

LEVON PANOS DABAĞYAN KİMDİR?

Levon Panos Dabağyan Türkiye ermenisi araştırmacı ve yazar. 11 Kasım 1933 yılında İstanbul Aksaray’da dünyaya gelmiştir. 1967 yılında Yeni İstanbul Gazetesi ile gazetecilik mesleğine başlamıştır. Bazı Ermeni gazetelerde çalıştıktan sonra birçok yerel gazetelerde görev yapmıştır. Yazar 7 Mayıs 2017 yılında hayatını kaybetmiştir.

Levon Panos Dabağyan, Alparslan Türkeş ve Milliyetçi Hareket Partisi ile ilgili kitap yazan ilk Ermeni’dir.

Kaynak: TÜRKİYE HABER AJANSI

20201101

✍️🇦🇿 Hepimiz Azeriyiz! - Onur Caymaz



Hepimiz Azeriyiz!
Onur Caymaz

Cemal Süreya, yazı hayatının düşünceyle başladığını söylediği Vedat Günyol’u şöyle anlatır: “Çok iyi öğrenim görmüştü. Birkaç dil biliyordu. Kendisinden yararlanmak istediler. Bugün Türkiye’nin en zengin avukatı olabilirdi. Ne yaptı? Tercüme Bürosu’nda görev aldı. Orta öğretim kurumlarında yabancı dil öğretmenliğini yeğ tuttu. Evet, düşünce. Yücel dergisindeki kitap tanıtma yazılarında sanat yapıtlarında hep ana düşünceyi, dünya görüşünü yakalama ve her şeyi ona göre değerlendirme çabası içindeydi.” İhale takipçiliği, evet efendimcilik, param olsun da rezil bile olurumculuk tarzı meslekler yerine dergi çıkarmayı, çeviri yapmayı seçmiştir.

Dünya görüşü diye bir şey var değil mi? Sahici aydın Günyol, daha sonra çıkaracağı Yeni Ufuklar dergisinin 1955 yılı Kasım sayısında Bölmeli Kafalar başlıklı bir başyazı kaleme alır. Burada, bugün bile kendine aydın diyen (insanın kendini böyle tanımlamasındaki trajedi Macbeth’e eşdeğer) kitleye nefis “ayar verir.” Vegan köfteden (vegansak neden köfte), sahildeki pet şişeye dek akla gelen her konu, her “katliam”, “soykırım” için harekete geçerken yani imza toplarken (başka şey yapamazlar), Azerbaycan’da Ermeni ordusunun katlettiği sivillere dair tek söz etmemiş bu kişilere ne denebilir? 

Bu kalabalığın meşhur sloganı “hepimiz Ermeniyiz” olduğu için mi Azerbaycan’a ses etmediler? Sanmam. O slogandaki inceliği görmüyor değilim. Peki bu yanda ölenler? Memleketin aslan evladı Hrant Dink için canı yanan insanın, Azerbaycan’da katledilen iki aylık bebe için ses çıkarmaması mümkün mü? Diyeceksin ki herkes her şey hakkında konuşmak zorunda mı? Değil tabii efendim. Sorumluluktan, somutun sınavından, gerçeğin çölünden tüymenin en güzel yolu da budur zaten. Oysa gizli ve neredeyse sözsüz bir anlaşmayla bizde çoğu aydın her zaman “bir taraf”ın insanıdır, düşüncenin değil. Bir şehit ailesi için tek laf etmemiş usta yazar, hayatını “gerilla” için konuşmaya, Türkler onun bunun malına çöktü tarzı tapu kaydı solculuğuna harcar durur!

Günyol da tam bu durumu özetler işte. Kendilerine aydın diyenlerin bir kısmının en büyük sorununu. Bu kimselerin kendine ait bir “duyarlı olunacak konular” listesi var, doğru. O listenin dışına çıkan “insani” sorunlar, ciddi sükut suikastıyla karşılanır. Bak Günyol’a, ne diyor: “Adına aydın dediğimiz kişiler var, birbirleriyle uzlaşmaz düşüncelere kafalarında yer vermeyi düşünce özgürlüğü sayıyorlar.” Oysa, “kültürlü bir kafanın övünebileceği biricik şey, birbiriyle uzlaşmaz düşüncelere yer vermemek, çelişmezlikleri ortadan kaldırmak, kısaca, düşüncelerini bir düzene sokabilmek yetkisi değil mi?”

Aydın olabilmek, düşünceleri metot üzere toplamayı gerektiriyor. Hayata bakarken perspektif oluşturabilmek. Berkin Elvan’a üzüldüğün kadar Eren Bülbül’e; Ali İsmail’e üzüldüğün kadar Aleyna öğretmene de yanabileceğin bir düşünce sistemi... Çocuk ölümü ya da genç ölümü, siyaset tanımaz şeydir. Aydının sistemi, insanlık olmalı. Ermenistan’dan, AB’den gelecek üç kuruşluk fon ya da PKK’lı “yoldaşlar” kızmasın diye sıkı sıkıya kapanmış dudaklar, kendine aydın adını takanlara yakışmaz. Düşüncesini söylemekten caymayan, düşüncesi için özür dilemeyen; fobik derler, faşist derler diye çekinmeyen kişidir oysa aydın.

Örnek mi gerek. Duyarlılık hastalığına, empati marazına kapıldığından değil, anası Ermeni olduğundan sahici Ermeni olan Cem Karaca’nın, Karabağ adlı şarkısına kulak ver. Şarkı 1992 yılında yayımlanan Nerede Kalmıştık albümünde. Söz müzik, Cem ustaya ait... Almanya sonrası Türkiye'ye dönüşünde çalıştığı müzisyenler Cahit Berkay ve Uğur Dikmen'in yardımlarıyla hazırlanıyor albüm. Pop müziğin patladığı sıralarda çıkış şarkısı da yine politik göndermeli Raptiye Rap Rap’tı, hatırla. Karabağ’a döneyim. Aydın namusunu hatırlar belki kimileri: “Karabağ'da talan var / Ak gerdana saldıran var / Demirsen durun gedim / Gözü yolda kalan var / Demirsen durun durun gedim / Gözü yolda kalan var / Şeyh Ahmet Yesevi'nin yaktığı ateş / Ateş değil sanki şerbet iç dolu dolu / Şeyh Ahmet Yesevi'nin yaktığı ateş / Ateş değil sanki şerbet iç dolu dolu / Bin bir nakış söyler yerde kilimler / Ata yurttan Balkan'a ille Anadolu, ille Anadolu / Bu asla bir turan değil muhteşem bir tufandır / Kavuşan elâlem değil Can ile Canan'dır / Şimdi türkü söylemenin işte tam zamanıdır / İki gözüm bu işin yok sağı solu, yok sağı solu...”

Haydar Aliyev, altmışlarda yurtdışında yapılan toplantıda anısını anlatıyor; “Karabağ'da,” diyor “soyunup nehre girdim, bir Ermeni de gelip kıyafetlerimi çaldı.” Oradan bir aydın (!) arkadaş tepki gösterip o zamanlar Karabağ'da Ermeni yoktu diyor. Aliyev’in cevabı net: “İşte ben de size tam bunu anlatmaya çalışıyorum!” Durum biraz böyle işte. Kaldı ki Dağlık Karabağ Özerk Cumhuriyeti, etrafındaki işgal altında diğer bölgelerle birlikte, Azerbaycan topraklarının %20’sidir ki burayla birlikte Ermenistan topraklarının %60’ını oluşturur. Varsın görmesinler!

Dünyanın ABD destekli en büyük grubu soykırım lobisinin işi olacak, Ermenistan’ın Hocalı katliamıyla bölgeden Bakü’ye sürdüğü binlerce Azeri’den hiç söz edilmez. Tarihin cilvesi olmalı. Hocalı vardır tabii. Hiç konuşulmaz aydınlar tarafından. Evet, aydın namusudur, ben Sumgayıt’ı da anabilirim korkmadan ama dilinden soykırım düşürmeyenlerin Hocalı dediğini, Bosna dediğini hiç göremem. Ne bileyim, o kadar rahat biri hiç olamadım. Tiksindim bu aydınlardan ben!

Alıntı/Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/haber/hepimiz-azeriyiz-222194


20200820

ABD'li profesör tarihi gerçeği ortaya koydu: Osmanlı karşıtı o belge uydurmadır

 

ABD'li Profesör Michael Gunter, "Ermenilerin öldürülmesinin Osmanlı Devleti'nin resmi politikası olduğunu kanıtlayan hiçbir gerçek belge yoktur. Örneğin, kasıtlı katliamları kanıtladığı iddia edilerek sunulan meşhur Andonian Belgeleri uydurmadır" ifadelerini kullandı.

2020-08-20

ABD'li profesör tarihi gerçeği ortaya koydu: Osmanlı karşıtı o belge uydurmadır

1915 olayları hakkında araştırmalar yapan Sosyoloji ve Siyaset Bilimi Profesörü Michael Gunter, Hristiyan Ermenilerin, Batı'da sempati kazanması nedeniyle Ermeni iddialarının dünya gündeminde sürekli tartışıldığını söyledi.

Hristiyan Batı'nın tarih boyunca Müslüman Türkleri düşman olarak gördüğünü dile getiren ABD'li profesör, ''Ermeniler Batı dillerini Türklerden daha iyi konuştukları için mesajlarını Batı'ya daha iyi ulaştırabildiler" dedi.

ABD'deki Türk ve Ermeni tezlerinin savunucuları arasında akademik bir diyalog başlatılabileceğini umduğunu vurgulayan Gunter, Türk-Amerikalıların bunu yapmaya istekli olacaklarına ancak Ermeni-Amerikalıların bunu yapmaya asla istekli olmadıklarına dikkat çekti.

Ermenilerin öldürülmesinin Osmanlı Devleti'nin resmi politikası olduğunu kanıtlayacak nitelikte hiçbir belge bulunmadığını aktaran Gunter, "Örneğin, kasıtlı katliamları kanıtladığı iddia edilerek sunulan meşhur Andonian Belgeleri uydurmadır." diye konuştu.

Osmanlı Devleti'nin batı kesimlerindeki birçok Ermeni'nin sınır dışı bile edilmediğine dikkat çeken Gunter, "Dahası, bazı şiddet yanlısı Ermeniler de masum Müslümanları öldürdüler ve gerçekte de bunu onlarca yıldır aralıksız yapıyorlardı. Soykırımın uluslararası hukukta yasal olarak var olabilmesi için önceden tasarlama kanıtlanmalıdır ve bu meselede bu kanıtlanamamıştır." ifadelerini kullandı.

Alıntı: Yeniakit Publisher

https://www.yeniakit.com.tr/haber/abdli-profesor-tarihi-gercegi-ortaya-koydu-osmanli-karsiti-o-belge-uydurmadir-1365076.html

20200424

🗣💬 Atatürk'ün Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin soruya yanıtı...


ATATÜRK "ERMENİ SOYKIRIMI" İDDİALARINA İLİŞKİN SORUYA NE YANIT VERMİŞTİ? 


26 Şubat 1921’de Amerikalı gazeteci Clanence K. Streit, Kurtuluş Savaşı’nın önderini merak edip, tüm dostlarının ikâzlarına rağmen Amerika’dan Ankara’ya gelir.


Yüce Atatürk, İstiklâl mücadelemizdeki haklılığımızı tüm dünyaya duyurmak için Amerikalı gazetecinin bu ziyaretine çok önem verir. Amerikalı gazetecinin tüm merak ettiği soruları cevapladıktan sonra konu Ermeni tehcirine gelir. Büyük Önder yıllar önce der ki:


“ERMENİ AHALİSİNİN TEHCİRİ HUSUSUNDA…’

Mustafa Kemal, gazeteci Streit’in “Harbi Umumi esnasında yapıldığı mütemadiyen ağızlarda dolaşan Ermeni katliam ve tehciri hakkında hükümetinizin resmi görüşü nedir?” sorusuna şöyle yanıt vermişti:

“Rus ordusu 1915’te bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Ermeni Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. 

Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu. Bu cinayetleri işleyen ve saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini bazı büyük devletlerin daha barış zamanından beri kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan istifade ederek ve bu maksada yönelik olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinden yapıyorlardı. İngiltere’nin barış zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda’ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya kamuoyu, Ermeni ahalisinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz. Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan çoğu, şayet İtilaf devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi, evlerine dönmüş olurlardı.” 
Gazeteci Streit’in “Ermeniler ve Rumlar tarafından Türklere karşı vukuu rivayet edilen katliam hakkında ne gibi malumat verebilirsiniz?” sorusuna ise Atatürk şu yanıtı vermişti:
“Gerek Umumi harp sırasında gerek Mütareke’den sonra Ermeniler ve Rumlar tarafından Müslüman ahaliye yapılan zulümler üzerinde durmak uzun bir hikaye olur. Brest-Litovsk Antlaşması’nın yapılmasını müteakip Rusların Doğu vilayetlerimizi tahliyeye başladıkları sırada Ermeni çetelerinin yapmış oldukları katliam ve tahribat kafi derecede herkesin malumudur. Sivas’ta benimle görüşmüş olan, daha sonra bu bölgeleri ziyaret etmiş eden ve buralarda Ermeni çetelerinin davranışları hususunda tafsilatlı gözlemlerde bulunarak daha sonra kendisine bu konuda anlatmış olduğum şeylerin doğru olduğunu Amerikalı General Harbord, Amerikan kamuoyunun kendisinden faydalı malumat temin edebileceği bir şahidimizdir. Taşnaklar daha sonra da Kars ve Oltu bölgelerinde Alexandropol Antlaşması’nın yapılmasına kadar cinayetlerine devam etmişlerdir” 
diyerek yanıtlamıştı. Atatürk, “Wilson Ermenistan sınırları hakkındaki fikriniz nedir?” şeklindeki soruyu da şöyle yanıtlamıştı: 
“Ermenistan birkaç günden beri tekrar Taşnakların eline düşmüştür. Alexandropol Antlaşması’nı samimiyetle tatbik mevkiine koyacak her Ermeni hükümeti dostluğumuza güvenebilir. Milyonlarca Türk’ü binlerce Ermeni’nin hakimiyetine terk etmeye kalkışan Wilson projesi sadece gülünçtür” 
diye cevap vermişti.

Kaynak: Clarence K. Streit-Bilinmeyen Türkler, çeviri Heath W. Lowry, sayfa 213

🎞 Osmanlı Devleti, Ermenileri toptan yok etme amacıyla hareket etmemiştir!



20200423

24 Nisan ''soykırım'' yalanı anma günü















''Tehcire bilinçli olarak “soykırım” diyenler emperyalist planın mirasçısıdırlar.''

Çarlık Rusyası, Fransa ve Amerikan misyonerlerinin eğittiği, kışkırttığı Ermeni çetelerinin saldırıları ile başlayan süreçte yüzbinlerce Türk ve Ermeni sivil hayatını kaybetti. Tehcir mecburiyetti. Tehcire bilinçli olarak “soykırım” diyenler emperyalist planın mirasçısıdırlar.


Ceyhun Bozkurt @cyhnbzkrt

🎞 Kazım Karabekir Paşa'nın kızı Timsal Karabekir'den sözde soykırım tepkisi

20200315

Talat Paşa, 99 yıl önce bugün 15 Mart 1921 tarihinde Berlin'de öldürülmüştü.


 Talat Paşa, 99 yıl önce bugün 15 Mart 1921 tarihinde Berlin'de öldürülmüştü.

 Ermeni Milliyetçiliğinin Serüveni başlıklı kitabımda cinayetten çok kısa bir süre önce Talat Paşa'nın bir Sovyet istihbaratçısıyla görüşmesinin ayrıntılarını yazmıştım.
Dr. Mehmet Perinçek

20200204

📖🗣Fransız yazar incelediği tüm bilgilerin 'Ermeni soykırımı' iddialarını çürüttüğünü belirtti (2017)


Erzurumajans (2017)
Fransız Yazar Yves Benard, incelediği tüm bilgilerin 'Ermeni soykırımı' iddialarını çürüttüğünü belirtti.

-Fransız Yazar Yves Benard, incelediği tüm bilgilerin 'Ermeni soykırımı' iddialarını çürüttüğünü belirterek, "Soykırım yoktur, iki taraf içinde katledilmişler vardır. Şuna ikna oldum ki aslında Türkler, Ermenilerden daha fazla katliam kurbanı olmuştur" dedi.

Fransa'da Pantheon Yayınevi tarafından kısa bir süre önce Yazar Yves Benard'ın araştırmalarından derlenen "Türk-Ermeni Görüş Ayrılığına Yeni Bakış" (Divergences turco-armeniennes) adlı 165 sayfalık bir kitap yayımlandı.

Kitabın yazarı Yves Benard, Türkiye'yi karış karış gezerek, derin bir araştırmaya yapmış ve kendini gönülden bağlı hissettiğini ifade ettiği Türk toplumu hakkında adalet yerini bulsun istiyor. 

Kitabıyla ilgili açıklama yapan Fransız yazar, "Bu kitabı yayınlatmakta çok zorlandım. 2009 yılında çıkardığım ilk kitap sadece bir hafta yayınlanabilmişti. Çünkü yayınevi üzerinde çok büyük baskı vardı. Korktular ve yayını durdurmaya karar verdiler. Şimdi, öyle görünüyor ki artık daha kolay yayınlanabilecek bir konu. Bu sefer çok kolaylıkla bir yayınevi buldum. Oysaki ilk kitabım için en az 60 yayıneviyle irtibata geçmiştim. O dönemde yayınevlerinin yarısı olumsuz yanıt vermiş, diğer yarısı ise yanıt vermeye bile gerek duymamıştı" ifadelerini kullandı.

"İtiraf etmeliyim ki, bir soykırımın olduğunu zannediyordum"

Araştırmalarının yaklaşık 5 yıl sürdüğünü, ilk olarak gittiği Türkiye'de birkaç ay kaldığını ifade eden Benard, "Türkiye'nin doğusunu karış karış gezdim. Tüm şehirlerin ismini çok iyi hatırlamıyorum ama gezdiklerim arasında Erzurum, Diyarbakır, Trabzon ve birçok küçük kasabayla köy de vardı. Oralarda çok sayıda insanla tanıştım. Hatta Ermenilere de sorular yöneltmek istedim. Ancak onlar reddettiler. Ermeniler tarafından bu konuyla ilgili yazılmış çok sayıda kitap var. Ben daha çok onların çıkardığı kitaplar hakkında bilgilenmiştim. Önce Türkleri konuşturdum. Kütüphaneleri gezdim, çok fazla araştırma yaptım. Ben Fransız'ım ve itiraf etmeliyim ki, bir soykırımın olduğunu, yaşandığını zannediyordum. Ancak bu fikrimi çok çabuk değiştiren belgelere ulaştım. Okuduklarıma inanamadım, İnsanoğlunun bu tür şeyler yapabilmesine inanmak çok zor. Ve belgelere ulaştıkça fikrim de değişmeye başladı" dedi.

"Kitabım zaten birçok kanıt getiriyor"

Benard, "Elbette katledilen Ermeniler oldu, ancak öncesindeki aylarda Ermeni Taşnak üyeleri; kadınlardan, çocuklardan ve yaşlılardan oluşan Türk sivilleri katletmişti. Erkekler ise cephede savaşıyordu. Unutmayalım ki bütün bunlar 1914-18 savaşı sırasında yaşandı. Erkekler savaşırken kadınlar çocuklar ve yaşlılar köylerde kalmıştı ve katledildiler. Ardından da köyleri Ermeni Taşnak üyeleri tarafından yakıldı. Yani Türklerin sonradan biraz da olsa intikam aldığını anlayabiliriz. Bu insanidir, normaldir. Ermeniler de katledilmiştir. İncelediğim tüm belgelerle şuna ikna oldum ki aslında Türkler Ermenilerden daha fazla katliam kurbanı olmuştur. Ermeniler kayıpları için 1.5 milyondan söz ediyorlar. Yakında her halde bu sayıyı 2 milyona çıkarırlar. Ancak, aslında en fazla 400 bin Ermeni hayatını kaybetmiştir. Ancak bu 400 bin içerisinde doğal olarak ölenler de vardır. Unutmayın ki o günlerde açlık yaşanmış ve soğuk hava şartları da ölümlere neden oldu. O dönemde nüfus kaydı yapan Ermeniler, bu sayıları veriyordu. Dolayısıyla 400-500 binden bugün 1.5 - 2 milyon gibi bir rakama ulaşmak biraz şaşırtıcı. Ermeniler o zamanlar hiçbir zaman bu rakamları vermediler. Sonuç olarak bir yandan aslında bir soykırımın yaşanmadığına inanıyorum. Yani böyle bir niyet olmadı ve böyle bir şey programlanmadı. Ve Ermeniler de yaklaşık 400 bin kişilik bir kayıp oldu ve savaş şartlarıydı. Her yerde kayıp vardı, Türklerde de, Fransızlarda da. Ne yazık ki 400 bin gibi bir rakam o dönem için normaldi " ifadelerini kullandı.

"Kitabım zaten birçok kanıt getiriyor"

"İnanıyorum ki, artık bu konuyla ilgili kitaplar yazmak çok daha kolay olacak" diye devam eden Benard, "Kitabım zaten birçok kanıt getiriyor. Gazetecilerle, din adamlarıyla, diplomatlarla. Gerçekten feci şeyler anlatıyorlar. Artık konuyla ilgili blokajın kalkacağına inanıyorum ve daha kolay konuşulabilir olacağını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de belli yaştaki insanlara ulaşmanın kolay olmadığını söyleyen Benard, "Asıl onların çok konuşacakları şeyler vardı. Ancak görüşmelerimiz kendilerine geçmişteki çok zor anları hatırlatıyordu. Bana konuşan kadınlar ve erkekler hep ağlıyordu. Ben de bu durumdan çok duygulandım. Mesela bir Azerbaycanlıyla görüştüm, güçlü kuvvetli görünmesine rağmen çocuk gibi hüngür hüngür ağlıyordu. Ben de bu durum karşısında gözyaşlarımı tutamadım" dedi.

Yves Benard'ın ilk kitabı "Ya Bize Yalan Söyledilerse?", Kasım 2009'da raflardaki yerini almış ancak çok kısa bir süre sonra yayınevi, yazarın kitapta Ermeni soykırımını inkar ettiğini, bu nedenle Fransa'da bu tezi destekleyemeyeceklerini bildirerek kitabın dağıtımını durdurma kararı almıştı. Yves Benard, Ekim 2017'de çıkardığı yeni kitabında belgeleri konuşturmanın daha sağlıklı olduğunu ifade ediyor. Fransızlar tarafından tanınmayan diplomatlar, gazeteciler, subaylar, din adamları ve teröristlerle yapılan görüşmeler Türk-Ermeni meselesi üzerine başka bir bakış getiriyor.

Alıntı/Kaynak: http://www.erzurumajans.com/mobile/fransiz-yazar-benard--ermeni-soykirimi-yoktur_68527h.html?fbclid=IwAR105E5wI_hwDHRRLaaCI2lk3gYSju9IFPxGU1a1PeJfsidA8XEfweT5jwM

20191219

"Ermeni soykırımı yoktur" dedi sansüre uğradı


Ulusal Kanal

Gazete Duvar haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz, dikkat çeken bir özür yazısı kaleme aldı. Sitede, “Bir özür yazısı: İnkarcılığa reddiye” başlığıyla, Ali Duran Topuz imzalı yayınlanan özür metninde, “Gazete Duvar, inkarcılığı reddeden bir yayın anlayışına sahip. Ermeni Soykırımı meselesinde de bu böyle. Fikir özgürlüğünün bizi inkarcılığı kabul etme, göz yumma, yayılmasına yardımcı olma borcu altına soktuğuna inanmıyorum” ifadeleri kullanıldı. Özür metninin devamında, sitenin yazarlarından Gülgün Türkoğlu’nun yazısının okunmadan girdiği, yazısının yayın politikasına aykırı olduğu belirtildi ve “Çok üzgünüm. Üzdüğüm, şaşırttığım, yanılttığım herkesten özür dilerim” denildi.

Odatv 'de yer alan habere göre, Gülgün Türkoğlu ise, yazısının kaldırılması ve “özür metni” yayınlaması nedeniyle Gazete Duvar sitesinden istifa etti.

Gülgün Türkoğlu, Gazete Duvar’dan kaldırılan ve özür metni yayınlanan yazısında, “Ermeni Soykırımı” iddialarının gerçek olmadığını kaleme almıştı. Türkoğlu, Türkiye’nin konuyla ilgili arşivlerini açtığını, buna karşın Ermeni tarafının arşivlerini açmamakta direttiğini belirttiği yazısında, Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik hakaretlere de sert yanıt verdi.

Gazete Duvar, “Ermeni Soykırımı yoktur” demeyi ifade özgürlüğü olarak görmezken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2015 yılında "Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” sözünü, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiş ve bu yönde karar vermişti.

İşte Gazete Duvar sitesinin özür dileyerek yayından kaldırdığı 
Gülgün Türkoğlu’nun yazısı:

“Ermeni Tehciri"

Çivisi çıkmış dünya… Çivi nerede duruyordu da çıktı acaba? Bir mecazla ifade bulmuş olsa da ondan kopulduğunda dünyayı sallayacak bir merkez var demek ki! Gelenek, bu merkezin Hak duruş olduğunu söyler. Mevleviler saatlerce dönseler de bir ayakları sabit durur. Bir pergel misali; daireyi tamamlayıp dururlar, dünyayı turlarlar sarsılmadan; bir ayak her daim Hakta. İnsanın kendinden öte gidebildiği bir dünya var mıdır? Dünyalarımız küçük olsa da hepimizin hesabı Hak duruşa mesafemizden kesilir kanımca.
Eğri oturalım mı bilmem ama doğru konuşalım; doğrudan söyleyiverelim. Ondan da önce Artik Penik’in ölüm yatağında alınan görüntü kaydını izleyelim. Kendini bir dava uğruna yakmış bir insanın, ölmeden hemen önce söylediklerinden daha sahici ne olabilir? Cânım Artik Penik, sözlerinin etki edeceği gönül, yok artık bizlerde! İsa, bize “Fahişeye ilk taşı, hiç günah işlememiş olanınız atsın” dese, arsızca hepimiz taşlarız; hem de birbirimizin fahişelik yaptığını bile bile. Solculuk desen emperyalizmle dans peşinde. Birlikte yaşamayı beceremedik.
Bir karıncayı öldürmek bile olanaksızken, insanların katledilmesini olağan görmek, soysuzluktur. Yaşanan acılara saygı göstermek, bizi duyguda birleştirir ve bu çok değerlidir. Akıl boyutundaysa nesnelliğin aranması haktır. İçlerinden türemiş soysuzların, halka yaptıkları zulüm nasıl yadsınabilir? Tarafsız olabilmek belki de bir avuç dolusuna nasip olur böyle bir konuda; bedeli ağır bir tarafsızlıktır Artin’inki. Kendini yakışından beş gün sonra vefat edeceği hastane yatağından, tükenmekte olan soluğuyla, ekilen nifak tohumlarının, bu coğrafyada karşılığı olmadığını yalvarırcasına dile getirir. Soykırım iddiasının kabul ettirilmeye çalışılmasının, boş bir uğraş olduğunu yazan, ASALA benzeri terörist, faşist ellerden çıkan kurşunla yaşamını yitiren yurttaşımız Hırant Dink’in çığlığı da buna benzerdir. Tıpkı, Adana konuşmasından cımbızlanan cümlelerle Ermeni düşmanı olduğuna hükmedilen Atatürk gibi, o da çok kıymetli bir yazısından cımbızlanan cümlelerle ölüme mahkum edilmiştir.
Soykırım yapıldığı iddia edilen tarihlerde, Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu durum ve koşullar hatırlanmalı:
 Düzenli orduları lağvedilmiş
Parası, sanayisi olmayan
Söz gelişi değil, fiili olarak, emperyalist ülkelerce dört bir yanından sarılmış
Topraklarının hangi ülkeler arasında, ne şekilde paylaşılacağına kağıt üzerinde karar verilmiş 
Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilgi ile çıkacak, çok yoksul ve yıpranmış bir halk.
Türklerin Ermeni Tehcir Tezi, karşılıklı katliamların yapıldığını kabul eder. Bu önemli bir kavramsal ayrımdır. Karşılıklı katliam olduğundan, doğru tanım Mukatele’dir. Rus arşivleri, Ermenilerin arasında halkı kışkırtan Rus, İngiliz ve Fransız ajanlarının bulunduğunu ispatlamaktadır. 1915 Mayıs ayına dek, 120 binden fazla Türkün, Ermenilerce katledildiği Fransız, İngiliz ve ABD arşivlerinde yer almaktadır. Ermeni vatandaşlara yapılan saldırıların failleri olan 1673 görevli, Divan-ı Harb’e sevk edilmiş; kimi idam edilmiş, kimi hapis cezasına çarptırılmıştır.
Yukarıda anlatılan şartlarda boğuşan halk, bölünme tehlikesine karşı, ülkeyi savunmuş ve zafer kazanmıştır. 1915 yılından, sözde soykırımdan önce, ülkeyi bölmek amacı güden emperyalist devletlerle yaptıkları işbirliğiyle, çeşitli vilayetlerde katliamlar yaptıkları yabancı arşivlerce de doğrulanan bölücülere karşı bir önlem alınmayacak mıydı? 1912-1914 yıllarında, Rus, İngiliz ve Fransız desteğiyle, altı ilimizde “Ermeni Islahatı” başlatılmıştır. Örneğin; bu, altı kente, ikişer vali atanması girişimi, bölme çabasıydı. 1914 yılında, bir milyon kadar Müslüman, Tiflis ve Erivan’dan Türkiye’ye sürülmüştür. Bunlardan topraklarımıza ulaşabilenlerin sayısı, 702 bindir.
Ussal bir dizge, bir iddianın öncelikle ispatına muhtaçtır. Soykırım öncelikle ispat edilmelidir. Bir soykırım yapıldığını kanıtlayabilecek bir belge mevcut değildir. İspat edilememiş bir suça istinaden Türkiye mahkum edilmiştir. Bu tutum, Birleşmiş Milletler Antlaşması’na aykırıdır. Soykırım çok ciddi bir iddiadır. Nesnel düzeyde, olguların incelenmesinde kavramların doğru kullanılması beklenir. Bu çerçevede, yanlış kullanım değil, art niyetli kullanım vardır.
Osmanlı arşivleri açıldı; neredeyse tamamına İnternet’ten erişim olanaklıdır. Ermeni arşivlerininse tamamı bir türlü açılmamaktadır. Örneğin: Taşnak Partisi ile dönemin Rusya’sı arasında yapılan yazışmalar, Boston‘daki Taşnak Arşivi’nde bulunmaktadır. Bu arşiv açılmamıştır; yazışmaların bazılarının, birer kopyasıysa Rus arşivlerinde bulunmaktadır. Tarihçiler, bu yazışmaların, soykırım iddiacılarının, iddialarını tamamen geçersiz kılacak nitelikte olduğunu bildiriyorlar. Benzer bir biçimde, Kudüs Patrikhane arşivi, Erivan 1923 öncesi arşivi açılmamaktadır. İzin verme konusunda nasıl da “seçici” davranıldığı, yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından dile getirilmektedir.
Türk tarafının, 1919 yılında, İspanya, Danimarka ve İsveç’ten ikişer tarafsız hukukçu gönderilmesi suretiyle, olayın incelenmeye açılması teklifi reddedilmiştir. Türkiye’nin konuyla ilgili komisyon kurma teklifleri, sistematik bir biçimde reddedilmektedir. 2005 yılında, iki taraf nihayet Viyana’da biraraya gelebilmişler, belge değişimine başlamışlardır. Fakat, Ermeni tarafı bu görüşmelerden aniden çekilmiş, vazgeçmiştir.
20 Mart 1982’de Boston’daki The Armenian Weekly gazetesinin başyazarı ve editörü olan James H.Taşçiyan, Atatürk hakkında var olduğu iddia edilen haberin yalan olduğunu yazmış, fakat ne gariptir ki hemen işinden olmuştur.
Dünya tarihinde bir benzerine rastlanmamış Kurtuluş Savaşımızın, emperyalist ülkeleri hiç beklemedikleri bir mağlubiyete uğratmışlığının damaklarında bıraktığı acı lezzetin bir uzantısı olmalıdır soykırım iddiası.
Yaşamı, “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle belirlemiş bir kişinin ırkçı olabileceğini düşünmek, bilinçsizliktir. Anzak annelerine, öylesine seslenebilmiş bir kişinin soykırımcı, kafatasçı olduğunu düşünmek us düşmanlığıdır; bilgisizlik kaynaklı kötülüktür.
Atatürk’ün, Ermeni sorununun asıl köküne işaret eden konuşmasından bir alıntıyla bitirelim: 
‘Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin menfaatinden ziyade dünya kapitalistlerinin menfaatine göre halledilmek istenen mesele, Kars Antlaşması ile en doğru surette çözülmüştür. Tekrardan eskisi gibi iki çalışkan halkın dostluğu kurulmuştur.’”
 

Alıntı/Kaynak: http://www.ulusal.com.tr/medya/ermeni-soykirimi-yoktur-dedi-sansure-ugradi-h243613.html?fbclid=IwAR0f0HRoskz5eDJenKkhDiWi7PiQNca4V-8otupahsv7h-KF34LY3AJROkw

20191209

🎞 🇹🇷Atatürk'ü hedef alan 🇩🇪📺 Alman televizyonuna sert yanıt

Alman Devlet Televizyonu'nun, Atatürk'ü hedef almasıyla ilgili Atatürkçü Düşünce Derneği İstanbul'da basın açıklaması yaptı. Ardından Alman Konsolosluğunun önüne siyah çelenk bırakıldı.

🇹🇷 🖥 🖱Sözde soykırım iddialarına karşı "1915.gov.tr" sitesi kuruldu


Ermen Soykırımı yalanına karşı Türkiye çeşitli alanlarda mücadele ediyor. O mücadele alanlarından biri de elektronik ortam oldu. Cumhurbaşkanlığı, sözde soykırımı çürüten verilerin olduğu "1915.gov.tr" adıyla bir internet sitesi hazırladı. Sitede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin "Perinçek-İsviçre" ile "Ali Mercan ve Arkadaşları" davasında verdiği tarihi kararlar da yer aldı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı sözde Ermeni soykırımı yalanına karşı bir site düzenledi. Siteye 1915.gov.tr adresinden ulaşabilirsiniz.


  
 

Resmi sitede bu kararların peş peşe sıralanması bunun öneminin kavranmakta olduğunu göstermektedir.

Cumhurbaşkanlığının hazırladığı sitede 
  • 1915'te neler yaşandığı, 
  • konuya ilişkin yapılan resmi açıklamalar 
  • ve sorular 
yer aldı. Bunlarla birlikte 
  • sözde Ermeni soykırımı iddialarına karşı kazanılan hukuk zaferleri de 
ayrıntılarıyla birlikte anlatıldı.

Sitede 1915 olaylarına dair Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in İsviçre davasında kazandığı kararlar da yer alıyor.

Sadece Perinçek'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde kazandığı zaferle sınırlı tutulmadı mahkeme kararları. 28 Kasım 2017'de Vatan Partili Ali Mercan ve arkadaşlarının AİHM'de kazandığı dava da sitede anlatıldı.

Soykırım yalanına ilişkin video ve fotoğraflar da sitede sergilendi.

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Cengiz, Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan siteyi Ulusal Kanal'a değerlendirdi. Hükümete öneriler sundu.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın hazırladığı site ziyaretçilerini bekliyor.

HABER: ÇİYDEM DEMİR
KAMERAMAN: UĞUR PİDECİ
ulusal.com.tr



Alıntı/Kaynak: http://www.ulusal.com.tr/gundem/soykirima-iddialarina-karsi-1915govtr-sitesi-kuruldu-h245218.html

🎞️ I am not Turkish but 🇹🇷 ( Ben Türk değilim ama..) akımından... 🇹🇷Türkçe sözlü şarkılar

“Türk değilim ama…” akımı büyük ilgi görüyor -  Son zamanlarda sosyal medyada "I am not Turkish but" yani "Türk değilim ama...