Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20240720
20210212
20201225
20200702
Kıbrıs Türklerinin acıları - Lefkoşa'nın Mathiati Köyü'ndeki vahşet
208 Türk'ün yaşadığı Lefkoşa'nın Mathiati Köyü'ndeki vahşet Gibbons tarafından şöyle anlatılmaktadır:
Alıntı: Sosyal Medya
Asst.Prof.Dr.Emete Gözügüzelli @EGozuguzelli
Rumlar bebeklerin bile beyinlerine kurşun sıktı
22 Temmuz 2019
NACAK GAZETESİ- Kıbrıs Barış Harekatı’nın tanıklarından olan gazeteci Kurtar Çakın, Kıbrıs’ta yaşananların unutturulmaması gerektiğini söyledi.
Kıbrıs’taki Türklere yönelik Muratağa, Sandallar ve Atlılar katliamlarını dünyaya duyuran gazeteci Kurtar Çakın, 45 yıl önce tanıklık ettiği anları AA’ya anlattı.
“Kurtar Çakın’ın Objektifinden 45’inci Yılında Kıbrıs” fotoğraf sergisinin açılışı için Gaziantep’e gelen Çakın, katliam yapılan Atlılar ve Muratağa köylerine ilk giden gazeteci olduğunu ifade etti.
O dönem Günaydın Gazetesi’nde görev yaptığını, yaşanan olaylar üzerine Kıbrıs’a gittiğini anlatan Çakın, gittiğinde Atlılar’da, Muratağa’da durumun çok kötü olduğunu belirterek,
Çakın, gördüklerinin kendisini derinden etkilediğini, anıların kendisinde üzüntüden başka bir şey çağrıştırmadığını aktararak,
“ÇOĞU GAZETECİ ARKADAŞIMIZ ESİR DÜŞTÜ”
“Kıbrıs’ı yeni kuşağa, genç kuşağa unutturmayalım”
diyen Çakın, şöyle devam etti:
Kurtar Çakın, sergiyi KKTC’de de açtıklarını, Kuzey Kıbrıslı gençlere geçmişte yaşanan acı günleri anlatmaya çalıştıklarını vurguladı.
Çakın, Mehmetçik’in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde olduğu sürece benzeri olayların yaşanmayacağını dile getirerek,
Alıntı/Kaynak: https://kibrisvolkan.net/rumlar-bebeklerin-bile-beyinlerine-kursun-sikti-15373.html
"(...) İlk dakikalarda üç Türk ciddi olarak yaralandı. Türkler beyaz, küçük evlerinden sokağa fırladıklarında, küfreden ve çığlıklarla gülen kalabalık,bunları yol boyunca iteklemeye ve tekmelemeye başladı. Dipçik darbeleriyle yerlere yıkılan dehşete kapılmış Türkler, sokaklarda sürüklenirken; kalabalık evlere doluşup, ocaklardan yanan kütükleri çekip perde ve yatakları yakmaya başladı. Yıllar boyunca güneşte kurumuş ahşap çatı kirişlerini önce dumanlar, sonra da ateş sardı. Gürültüyle uyanıp ağlamaya başlayan emzikli bebeleri sıkıca tutmuş, çoğu gecelikli ve ayakları çıplak olan kadınlar, yürüyebilen ve pantolon veya mavi çizgili pijamalarının paçalarını tutmuş çocuklarıyla birlikte,yaralılarını sürükleyen Türkler alevler içindeki sokaklarda itilip kakılıyorlardı. Rum gençler histerik bir biçimde evlere ateş ediyor, kısılmış sesleriyle çılgıncasına bağırıyorlardı. Ateşler evlerin bir kısmını bütünüyle kaplamadan gruplar halinde içlerine doluşup eşya ve Tavukları havaya atıp, gıdaklar ve çırpınırlarken ateş ediyorlardı; gövdeleri bir tüy bulutu halinde parçalanıyordu.''
(H. Scott Gibbons,
Peace Without Honour,
Ankara 1969, s. 31)
Alıntı: Sosyal Medya
Asst.Prof.Dr.Emete Gözügüzelli @EGozuguzelli
Rumlar bebeklerin bile beyinlerine kurşun sıktı
22 Temmuz 2019
NACAK GAZETESİ- Kıbrıs Barış Harekatı’nın tanıklarından olan gazeteci Kurtar Çakın, Kıbrıs’ta yaşananların unutturulmaması gerektiğini söyledi.
Kıbrıs’taki Türklere yönelik Muratağa, Sandallar ve Atlılar katliamlarını dünyaya duyuran gazeteci Kurtar Çakın, 45 yıl önce tanıklık ettiği anları AA’ya anlattı.
“Kurtar Çakın’ın Objektifinden 45’inci Yılında Kıbrıs” fotoğraf sergisinin açılışı için Gaziantep’e gelen Çakın, katliam yapılan Atlılar ve Muratağa köylerine ilk giden gazeteci olduğunu ifade etti.
O dönem Günaydın Gazetesi’nde görev yaptığını, yaşanan olaylar üzerine Kıbrıs’a gittiğini anlatan Çakın, gittiğinde Atlılar’da, Muratağa’da durumun çok kötü olduğunu belirterek,
“Manzara o kadar kötüydü ki yorumlamak bile imkânsız… İnsanlar, bebeler, kadınlar, çocuklar, genç, ihtiyar demeden köyün ahalisi kafalarına mermi sıkılarak, yakılarak toprağa gömülmüşlerdi. Bilmiyorum ben bunu anlatamıyorum. O katliamı bire bir yaşadığım için vücudumun bütün düzeni bozuluyor. Çok kötü günlerdi.”dedi.
Çakın, gördüklerinin kendisini derinden etkilediğini, anıların kendisinde üzüntüden başka bir şey çağrıştırmadığını aktararak,
“O kadar insanı katletmişler. Beyinlerine kurşun sıkmışlar, yakmışlar, gömmüşler. Paramparça…Kollar ayrı kesilmiş, kafalar ayrı kesilmiş, bacaklar ayrı kesilmiş. 6 aylık bebeklerin bile beyinlerine kurşun sıkılmış. Orada çok acı şeyler yaşadık.”diye konuştu.
“ÇOĞU GAZETECİ ARKADAŞIMIZ ESİR DÜŞTÜ”
“Kıbrıs’ı yeni kuşağa, genç kuşağa unutturmayalım”
diyen Çakın, şöyle devam etti:
“Askerimiz orada bu zaferi nasıl kazandı? Dünyada ilk defa denizaşırı bir kuşatmayı Türk ordusu yaptı. Biz bunu anlatamadık, hala anlatamıyoruz. Bunu genç kuşağa elimizdeki mevcut fotoğraflarla, açılacak sergilerle anlatmamız lazım. Çoğu gazeteci arkadaşımız Kıbrıs’ta esir düştü. Dolayısıyla elimizdeki mevcut filmler Rum kesiminin eline geçti. Bazı arkadaşların da elinde benim açtığım sergi kadar herhalde birkaç fotoğraf daha çıkabilir. Bunları toparlarsak genişletilmiş bir sergi konumuna getirebiliriz. Bütün çabam gençlerin Kıbrıs davasını bilmeleri, öğrenmeleri, okumalarıdır.”
Kurtar Çakın, sergiyi KKTC’de de açtıklarını, Kuzey Kıbrıslı gençlere geçmişte yaşanan acı günleri anlatmaya çalıştıklarını vurguladı.
Çakın, Mehmetçik’in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde olduğu sürece benzeri olayların yaşanmayacağını dile getirerek,
“Mehmetçik orada olduğu sürece Allah’ın izniyle bu tip şeylerle karşı karşıya kalmayız. Kıbrıs’ta en büyük güvencemiz ordumuz.”şeklinde konuştu.
Alıntı/Kaynak: https://kibrisvolkan.net/rumlar-bebeklerin-bile-beyinlerine-kursun-sikti-15373.html
20200503
🎞 Komutanlar Rauf Denktaş'ı anlattı
Ulusal davalarda her zaman en önünde yer alan kahramanlardan merhum Rauf Denktaş’ı komutanlar da unutmadı. Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ile emekli Korgeneral Hasan Kundakçı, Denktaş'ı anlatan birer yazı kaleme aldı
Kıbrıs'ta BM’nin gözünün önünde yaşanan katliamlardan, insan hakları ihlallerinden bir kaçı...
''Siz istediğiniz kadar geçmişi unutturmaya çalışarak Rumun değirmenine su taşıyın, biz unutturmayacağız. 1964 Hayat Mecmuasından...BM’nin gözünün önünde yaşanan katliamlardan, insan hakları ihlallerinden bir kaçı...''
Dr. Yurdagül Atun
@YBeyolu
20200421
20200113
20191114
📰 ✍️ KKTC'nin kuruluşunun 36. yılı kutlu olsun
Kıbrıs’ta Denktaş ruhu
İsmet Özçelik
Bugün 15 Kasım. KKTC’nin kuruluşunun 36. yılı. Kıbrıs’a her gidişimde halkla sohbet ederim. Özellikle de 1960’lı yılları yaşayanlarla.
Çok acılar çekmişler.
Kayıplar vermişler.
Evleri Rum kesiminde kalmış olanları dinledim.
Türk tarafına nasıl kaçtıklarını anlattılar.
Araba bagajında, yatakların içinde...
45 YILDIR KAN AKMADI
Derken 1974 müdahalesi geldi.
Kıbrıslı Türkler rahatladı.
Can güvenliği sorunları kalmadı.
Aradan 45 yıl geçti.
45 yılda dökülen bir damla kan yok.
ABD, AB bu gerçeği görmüyor.
Sürekli fitne peşinde.
ANNAN PLANI
Annan Planı gündeme geldi.
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş karşı çıktı.
“Emekler boşa gider.
Ada Rumların egemenliğine girer” dedi.
Ama inandıramadı.
Referanduma gidildi.
Amerikancılar, AB’ciler, FETÖ’cüler, liboşlar, ...
Hepsi destekledi.
Ak Parti de Annancıydı.
Türkiye’den giden ekipler “Yes be annem” diye dolaştı.
“Denktaş’ı bitirmekten” söz edildi.
Türkiye’nin desteğiyle “evet” çıktı.
ALLAH RUSLARDAN RAZI OLSUN
Rumlar “evet” demek için BM’den karar istedi.
Daha fazlasını istiyorlardı.
BM Rumların istediği kararı aldı.
Rusya kararı veto etti.
Bunun üzerine Rumlar “hayır” oyu kullandı.
Annan Planı hayata geçmedi.
Denktaş sonucu, “Allah Ruslardan razı olsun” diye yorumladı.
AB RÜZGARI
Kıbrıs’ta oyun bitmiyor.
Annan Planı olmadı, AB rüzgarı başlattılar.
Kıbrıs’ın tamamı AB’ye girecek;
Kıbrıslı Türkler zengin olacaktı.
Reklamdan sonra devam ediyor
Kimse yemedi...
ESER KALMAMIŞ
Kasım ayı başında yine KKTC’deydim.
Başbakan Ersin Tatar’la görüştüm.
Kıbrıslılarla bir araya geldim.
Annan Planı’nı ağzına alan yok.
AB havucuna da kimse inanmıyor.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın sözleri tartışılıyor.
Tepki çok.
“Yes be annem”den eser kalmamış...
ÇÖZÜM
Çözüm konusunda kafalar net.
Kıbrıs’ta iki halk var.
Türkler ve Rumlar.
İki de devlet.
Bütün hesaplar bu gerçeğe göre yapılmalı.
İki devletli dostluk.
Başka yolu da yok.
TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ
Eskiden Türkiye’nin KKTC’nin güvenliğini sağladığı konuşulurdu. Şimdi KKTC’nin Türkiye’nin güvenliği açısından önemi konuşuluyor.
Adanın tamamının Rumların kontrolüne geçmesi durumunda Türkiye’nin güvenliğinde ortaya çıkacak zafiyete vurgu yapılıyor.
NEREDEN NEREYE
1963 olayları.
Johnson’un İnönü’ye mektubu.
İnönü’nün, “Yeni şartlarla yeni bir dünya kurulur. Türkiye de bu dünyada yerini bulur” sözleri...
1974 müdahalesi.
1983’de KKTC’nin kuruluşunun ilanı.
Üzerinden 36 yıl geçti.
Osman Kutup.
Mağosalı bir esnaf.
Yaşamı, Kıbrıs Türkü’nün mücadelesi.
Dükkanında görüşürken sık sık geçmişe daldı.
Zaman zaman gözleri doldu, konuşamadı.
Sohbetin sonunda;
“Çok sıkıntı çektik, ama umudumuzu hiç yitirmedik” dedi.
Kıbrıs sancılı günlerden geçerek bugüne geldi.
Bazı yanlışlar oldu, ama dönüldü.
Şu anda Ada’da Denktaş’ın ruhu hakim.
Ankara, Lefkoşa da yan yana.
Şimdi hedef belli:
KKTC’yi tanıtma zamanı..!
İsmet Özçelik
Bugün 15 Kasım. KKTC’nin kuruluşunun 36. yılı. Kıbrıs’a her gidişimde halkla sohbet ederim. Özellikle de 1960’lı yılları yaşayanlarla.
Çok acılar çekmişler.
Kayıplar vermişler.
Evleri Rum kesiminde kalmış olanları dinledim.
Türk tarafına nasıl kaçtıklarını anlattılar.
Araba bagajında, yatakların içinde...
45 YILDIR KAN AKMADI
Derken 1974 müdahalesi geldi.
Kıbrıslı Türkler rahatladı.
Can güvenliği sorunları kalmadı.
Aradan 45 yıl geçti.
45 yılda dökülen bir damla kan yok.
ABD, AB bu gerçeği görmüyor.
Sürekli fitne peşinde.
ANNAN PLANI
Annan Planı gündeme geldi.
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş karşı çıktı.
“Emekler boşa gider.
Ada Rumların egemenliğine girer” dedi.
Ama inandıramadı.
Referanduma gidildi.
Amerikancılar, AB’ciler, FETÖ’cüler, liboşlar, ...
Hepsi destekledi.
Ak Parti de Annancıydı.
Türkiye’den giden ekipler “Yes be annem” diye dolaştı.
“Denktaş’ı bitirmekten” söz edildi.
Türkiye’nin desteğiyle “evet” çıktı.
ALLAH RUSLARDAN RAZI OLSUN
Rumlar “evet” demek için BM’den karar istedi.
Daha fazlasını istiyorlardı.
BM Rumların istediği kararı aldı.
Rusya kararı veto etti.
Bunun üzerine Rumlar “hayır” oyu kullandı.
Annan Planı hayata geçmedi.
Denktaş sonucu, “Allah Ruslardan razı olsun” diye yorumladı.
AB RÜZGARI
Kıbrıs’ta oyun bitmiyor.
Annan Planı olmadı, AB rüzgarı başlattılar.
Kıbrıs’ın tamamı AB’ye girecek;
Kıbrıslı Türkler zengin olacaktı.
Reklamdan sonra devam ediyor
Kimse yemedi...
ESER KALMAMIŞ
Kasım ayı başında yine KKTC’deydim.
Başbakan Ersin Tatar’la görüştüm.
Kıbrıslılarla bir araya geldim.
Annan Planı’nı ağzına alan yok.
AB havucuna da kimse inanmıyor.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın sözleri tartışılıyor.
Tepki çok.
“Yes be annem”den eser kalmamış...
ÇÖZÜM
Çözüm konusunda kafalar net.
Kıbrıs’ta iki halk var.
Türkler ve Rumlar.
İki de devlet.
Bütün hesaplar bu gerçeğe göre yapılmalı.
İki devletli dostluk.
Başka yolu da yok.
TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ
Eskiden Türkiye’nin KKTC’nin güvenliğini sağladığı konuşulurdu. Şimdi KKTC’nin Türkiye’nin güvenliği açısından önemi konuşuluyor.
Adanın tamamının Rumların kontrolüne geçmesi durumunda Türkiye’nin güvenliğinde ortaya çıkacak zafiyete vurgu yapılıyor.
NEREDEN NEREYE
1963 olayları.
Johnson’un İnönü’ye mektubu.
İnönü’nün, “Yeni şartlarla yeni bir dünya kurulur. Türkiye de bu dünyada yerini bulur” sözleri...
1974 müdahalesi.
1983’de KKTC’nin kuruluşunun ilanı.
Üzerinden 36 yıl geçti.
Osman Kutup.
Mağosalı bir esnaf.
Yaşamı, Kıbrıs Türkü’nün mücadelesi.
Dükkanında görüşürken sık sık geçmişe daldı.
Zaman zaman gözleri doldu, konuşamadı.
Sohbetin sonunda;
“Çok sıkıntı çektik, ama umudumuzu hiç yitirmedik” dedi.
Kıbrıs sancılı günlerden geçerek bugüne geldi.
Bazı yanlışlar oldu, ama dönüldü.
Şu anda Ada’da Denktaş’ın ruhu hakim.
Ankara, Lefkoşa da yan yana.
Şimdi hedef belli:
KKTC’yi tanıtma zamanı..!
Alıntı/Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/kibris-ta-denktas-ruhu-ismet-ozcelik-kose-yazilari-kasim-2019
20190605
✍️ Kıbrıs ezberini Türkiye bozmalı - Soner Polat
Kıbrıs ezberini Türkiye bozmalı
Ulusal Kanal
Soner Polat
Amiral Mustafa Özbey Genelkurmay Başkanlığı’nda ilk “Yunan-Kıbrıs Daire Başkanlığı” yapmış, kalıpların dışına çıkabilen çok başarılı bir subaydır. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş’ın askeri danışmanlığını da yapmıştır. Sorunun doğasını bildiği için söyledikleri bugün için hazine değerindedir. 2’nci Kıbrıs Konferansı 1-3 Nisan 2019’da gerçekleştirilmiştir. Amiral Özbey’in gelecek kuşaklar için de ders niteliğinde olan sunumundan bazı kesitleri sizlerde de paylaşmak istiyorum.
Ara başlıklar bana aittir:
EMPERYALİZM İÇİN ÜÇÜNCÜ HEZİMET
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı; Çanakkale Savunması ve Kutsal Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, Türkiye'nin emperyalizme tattırdığı üçüncü yenilgidir. İçinde bulunduğumuz zaman; seyirci koltuğunda oturup, emperyalizmin bizim için yazdığı senaryoda bize verdiği figüran rolünü kabullenmek değildir. 21’inci yüzyılın tarihini yazanlar, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB)’ne giriş sürecini özel bir önemde ve kırılma anı olarak tarihe not düşeceklerdir.
AB TÜRKİYE’Yİ İSTİSMAR ETTİ!
AB, Türkiye’nin birliğe katılımını, asla stratejik bir vizyon ve öngörü olarak ele almadı. Bu süreci, Türkiye’yi "kontrol altında tutmak" ve daha da önemlisi, Kıbrıs’ı Türkiye’nin ses çıkaramayacağı bir yöntemle Birliğe almak için kullandı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) 2004 yılında tüm Kıbrıs’ı temsilen AB üyesi yapılırken, Türkiye’ye "AB giriş müzakerelerine başlıyoruz" havucu verildi. Bunu kabul etmek tarihi bir hata oldu! O gün yapılan stratejik hatanın bedelini bugün çok ağır şekilde ödüyoruz. AB’nin geliştirmeyi beceremediği küresel Avrasya vizyonunu Çin, "Bir Yol Bir Kuşak" projesi ile uygulamaya soktu. Jeopolitik yasa bir kere daha kendini tekrar etti: jeopolitik boşluk kaldırmaz. Çin Avrasya’daki bu boşluğu doldurdu.
DURUM TESPİTİ
Emperyalizmin Yunan ve Rum tarafına sağladığı kayıtsız şartsız destek, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de kesintisiz sürecektir. Çünkü emperyalizm jeopolitik tercihini yapmıştır. Yunanistan ve Kıbrıs Rumları için konu ideolojiktir. O ideoloji de Helenizm’dir. Türk tarafının temel algı sorunu burada başlamaktadır. Helenizm genetik şartlanmışlığı içindeki Rum kesiminin Kıbrıs’ta çözüm için ortak bir paydaya yaklaşması imkânsızdır. Türk tarafı için tek seçenek, Kıbrıs Rum devleti içinde, kendilerine sunulacak "azınlık hakları" ile yetinmek olacaktır.
AB için KKTC'de yaşayan halkın hiçbir kıymeti yoktur. Yunanistan ve GKRY’nın, yaşadıkları ekonomik iflastan sonra aldıkları borçların karşılığı olan milli varlıkları yoktur. Türkiye ve KKTC’nin denizdeki mal varlığı üzerinden ödeme yapma peşindedir. Emperyalizm için bu teklif, "Türkiye’siz bölgesel tasarım" için ideal koşulları oluşturmaktadır. Bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye’nin süreci çok iyi yönettiğini söylemek, gerçekçi bir tespit olmayacaktır. Şunu asla unutmayalım: Türkiye için AB yok; KKTC için de federal çözüm artık çöp değerindedir.
NE YAPMALI?
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin deniz yetki alanlarını henüz ilan etmemiş olması, karşı taraf lehine tek yanlı bir teamül ve algı yaratmaktadır. İvedi ilan edilmelidir. Sismik araştırma ve delme işlemleri, mütekabiliyet ilkesi dikkate alınarak, ivedi tartışmalı sahalara kaydırılmalıdır. BM gözetiminde yapılan toplumlar arası görüşmelere katılım olmayacağı resmen beyan edilmelidir. Gelecekte yapılacak görüşmelerin ancak eşit ve egemen iki tüzel kişilik arasında yapılabileceği kayıtlara geçirilmelidir.
KKTC ile yeni dönemi müşterek olarak değerlendirecek siyasi görüşmeler resmen başlamalı, ileri bütünleşmenin parametreleri belirlenmelidir. KKTC’deki askeri varlık gözden geçirilmeli ve caydırıcılığı artıracak şekilde güçlendirilmelidir. Deniz üssü kurulması öncelikle projelendirilmelidir.
KKTC’yi yönetenler; "Federasyon’dan başka çözüm yok" şeklinde özetlenebilecek "öğretilmiş çaresizlik modeli” psikolojik harekât yöntemini artık terk etmelidir. KKTC halkına kendi kaderlerini belirleyecekleri siyasi projelerini hazırlayıp sunmalıdır. Kıbrıs Türk’ü 140 yıldır bedel ödeyerek büyük bir mücadele verdi. Şimdi ise özgürlüğü, toprakları ve deniz alanları elinden alınmak isteniyor. Karşılığı ise zaten ellerinde var olan AB pasaportu! Bu ise Avrupa’da birkaç kuşak içinde eriyip tükenmek anlamına geliyor.
Amiral Soner Polat ulusal.com.tr
Ulusal Kanal
Soner Polat
Amiral Mustafa Özbey Genelkurmay Başkanlığı’nda ilk “Yunan-Kıbrıs Daire Başkanlığı” yapmış, kalıpların dışına çıkabilen çok başarılı bir subaydır. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş’ın askeri danışmanlığını da yapmıştır. Sorunun doğasını bildiği için söyledikleri bugün için hazine değerindedir. 2’nci Kıbrıs Konferansı 1-3 Nisan 2019’da gerçekleştirilmiştir. Amiral Özbey’in gelecek kuşaklar için de ders niteliğinde olan sunumundan bazı kesitleri sizlerde de paylaşmak istiyorum.
Ara başlıklar bana aittir:
EMPERYALİZM İÇİN ÜÇÜNCÜ HEZİMET
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı; Çanakkale Savunması ve Kutsal Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, Türkiye'nin emperyalizme tattırdığı üçüncü yenilgidir. İçinde bulunduğumuz zaman; seyirci koltuğunda oturup, emperyalizmin bizim için yazdığı senaryoda bize verdiği figüran rolünü kabullenmek değildir. 21’inci yüzyılın tarihini yazanlar, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB)’ne giriş sürecini özel bir önemde ve kırılma anı olarak tarihe not düşeceklerdir.
AB TÜRKİYE’Yİ İSTİSMAR ETTİ!
AB, Türkiye’nin birliğe katılımını, asla stratejik bir vizyon ve öngörü olarak ele almadı. Bu süreci, Türkiye’yi "kontrol altında tutmak" ve daha da önemlisi, Kıbrıs’ı Türkiye’nin ses çıkaramayacağı bir yöntemle Birliğe almak için kullandı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) 2004 yılında tüm Kıbrıs’ı temsilen AB üyesi yapılırken, Türkiye’ye "AB giriş müzakerelerine başlıyoruz" havucu verildi. Bunu kabul etmek tarihi bir hata oldu! O gün yapılan stratejik hatanın bedelini bugün çok ağır şekilde ödüyoruz. AB’nin geliştirmeyi beceremediği küresel Avrasya vizyonunu Çin, "Bir Yol Bir Kuşak" projesi ile uygulamaya soktu. Jeopolitik yasa bir kere daha kendini tekrar etti: jeopolitik boşluk kaldırmaz. Çin Avrasya’daki bu boşluğu doldurdu.
DURUM TESPİTİ
Emperyalizmin Yunan ve Rum tarafına sağladığı kayıtsız şartsız destek, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de kesintisiz sürecektir. Çünkü emperyalizm jeopolitik tercihini yapmıştır. Yunanistan ve Kıbrıs Rumları için konu ideolojiktir. O ideoloji de Helenizm’dir. Türk tarafının temel algı sorunu burada başlamaktadır. Helenizm genetik şartlanmışlığı içindeki Rum kesiminin Kıbrıs’ta çözüm için ortak bir paydaya yaklaşması imkânsızdır. Türk tarafı için tek seçenek, Kıbrıs Rum devleti içinde, kendilerine sunulacak "azınlık hakları" ile yetinmek olacaktır.
AB için KKTC'de yaşayan halkın hiçbir kıymeti yoktur. Yunanistan ve GKRY’nın, yaşadıkları ekonomik iflastan sonra aldıkları borçların karşılığı olan milli varlıkları yoktur. Türkiye ve KKTC’nin denizdeki mal varlığı üzerinden ödeme yapma peşindedir. Emperyalizm için bu teklif, "Türkiye’siz bölgesel tasarım" için ideal koşulları oluşturmaktadır. Bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye’nin süreci çok iyi yönettiğini söylemek, gerçekçi bir tespit olmayacaktır. Şunu asla unutmayalım: Türkiye için AB yok; KKTC için de federal çözüm artık çöp değerindedir.
NE YAPMALI?
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin deniz yetki alanlarını henüz ilan etmemiş olması, karşı taraf lehine tek yanlı bir teamül ve algı yaratmaktadır. İvedi ilan edilmelidir. Sismik araştırma ve delme işlemleri, mütekabiliyet ilkesi dikkate alınarak, ivedi tartışmalı sahalara kaydırılmalıdır. BM gözetiminde yapılan toplumlar arası görüşmelere katılım olmayacağı resmen beyan edilmelidir. Gelecekte yapılacak görüşmelerin ancak eşit ve egemen iki tüzel kişilik arasında yapılabileceği kayıtlara geçirilmelidir.
KKTC ile yeni dönemi müşterek olarak değerlendirecek siyasi görüşmeler resmen başlamalı, ileri bütünleşmenin parametreleri belirlenmelidir. KKTC’deki askeri varlık gözden geçirilmeli ve caydırıcılığı artıracak şekilde güçlendirilmelidir. Deniz üssü kurulması öncelikle projelendirilmelidir.
KKTC’yi yönetenler; "Federasyon’dan başka çözüm yok" şeklinde özetlenebilecek "öğretilmiş çaresizlik modeli” psikolojik harekât yöntemini artık terk etmelidir. KKTC halkına kendi kaderlerini belirleyecekleri siyasi projelerini hazırlayıp sunmalıdır. Kıbrıs Türk’ü 140 yıldır bedel ödeyerek büyük bir mücadele verdi. Şimdi ise özgürlüğü, toprakları ve deniz alanları elinden alınmak isteniyor. Karşılığı ise zaten ellerinde var olan AB pasaportu! Bu ise Avrupa’da birkaç kuşak içinde eriyip tükenmek anlamına geliyor.
Amiral Soner Polat ulusal.com.tr
20190602
🎞 Türkiye, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs
Emekli Tümgeneral Beyazıt Karataş: Dünyanın en kalabalık askeri gücü Akdeniz'de.@ergn_diler @Bekir_Hazar @ahaberdeyazboz pic.twitter.com/hhBak8z5rV— A Haber (@Ahaber) 1 Haziran 2019
20190521
''Anavatan, Yavru Vatan ve Mavi Vatan bir bütündür, ayrılamaz.''
''Kıbrıs adamız, Kıbrıs davamız ve Doğu Akdeniz Doğal Gaz kaynakları. Fatih sondaj gemisi Türkiye’nin deniz yetki alanında olan kıta sahanlığında SONDAJ gerçekleştirmektedir.''
20190424
🎞 Kıbrıs’ta Türklere yapılan soykırımlar
Kıbrıs’ta Türklere yapılan soykırımlar 1963-74 arası ama öncesi de var! Bu soykırım çukurları BM askerleri gözü önünde açıldı! Soruyorum tek bir tane BM raporu var mı? Rum-Yunan’ı kınayan var mı? Utanmadan Türkiyeye populizm yapıyorlar!Türkiye’nin garantörlüğü daha da önemli oldu pic.twitter.com/Q6e4yehnUI— Asst.Prof.Dr.Emete Gözügüzelli (@EGozuguzelli) April 24, 2019
20181115
20181113
20180828
20180113
Efsanevi hürriyet savaşçısı Rauf Denktaş'ın 6'nci ölüm yıl dönümü
Kuzey Kıbrıs denilince akla efsanevi hürriyet savaşçısı Rauf Denktaş gelir. Bugün Denktaş'ın 6'nci ölüm yıl dönümü. Vatan aşığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı saygıyla anıyoruz
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
🎞️ I am not Turkish but 🇹🇷 ( Ben Türk değilim ama..) akımından... 🇹🇷Türkçe sözlü şarkılar
“Türk değilim ama…” akımı büyük ilgi görüyor - Son zamanlarda sosyal medyada "I am not Turkish but" yani "Türk değilim ama...

-
Bu yazımızda Milli Edebiyat Dönemi'nin en önemli şairlerinden biri olan Mehmet Emin Yurdakul'un "Cenge Giderken" şii...
-
Ülkemiz yer şekilleri bakımından oldukça farklı özelliklere sahiptir. Yer şekillerindeki farklılık iklimlerin bölgelere göre değişiklik...
-
Kendilerini "trakya'nın yerlileri" olarak kabul eden, 1300'lü yıllardaki ilk osmanlı fetihleriyle birlikte trakya'ya ...