20240907
🇹🇷📺 RTÜK, Türk ordusunu karalayan Netflix dizisini #Famagusta engelliyor! 🚫🎬 Dizi Yunanistan dışında yayınlanmayacak.
20240905
🎞50.yıl Belgeseli - Kıbrıs Türkünün gerçekleri
Rum teröristler tarafından acımasızca katledilen Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin aziz hatıralarına büyük saygısızlık içeren hayal ürünü bir diziyi değil; Bakanlığımızın hazırladığı, uydurma senaryolar yerine tamamen yaşanmış gerçeklerin anlatıldığı “50’nci Yıl Belgeseli”ni İngilizce… pic.twitter.com/vjieIqIi8c
— T.C. Millî Savunma Bakanlığı (@tcsavunma) September 5, 2024
20240123
🎥 Film: Bandırma Füze Kulübü 🇹🇷🚀
20231015
🎥 🇹🇷Milli Dizi: KURTULUŞ

🎞 Kurtuluş 1. Bölüm (Şu Çılgın Türkler)
🎞 Kurtuluş 2. Bölüm (İki Ateş Arasında)
🎞 Kurtuluş 3. Bölüm (Diriliş)
🎞 Kurtuluş 4. Bölüm (Kan Seli)
🎞 Kurtuluş 5. Bölüm (Sonun Başlangıcı)
🎞 Kurtuluş 6. Bölüm (SON)
İstiklal Savaşı'nı anlatıldığı, bir milletin yeniden diriliş ve zafer öyküsü.
Oyuncu Kadrosu: Rutkay Aziz, Altan Erkekli, Ayda Aksel, Mahmut Cevher, Mehtap Anıl, Yaşar Cemil Akın, Nurettin Şen, Savaş Dinçel, Taner Barlas, Uğur Polat, Yaman Tarcan, Levent Ülgen, Koray Ergun, Kutay Köktürk, Münir Akça, Hikmet Karagöz, Kenan Bal, Yüksel Arıcı, Cezmi Baskın, Müşfik Kenter, Alev Sezer, Haluk Kurtoğlu, Mehmet Aslantuğ, Aşkın Nur Yengi, Ege Aydan, Ali Sürmeli, Altan Gördüm, Kenan Işık
#Kurtuluş #TRT #Nostalji
Bu milli dizimiz
20231007
Filmiyle Türkiye'nin gündemine oturan Ayla'nın yeni fotoğrafları
— Haber Global (@HaberGlobal) October 8, 2023
20210325
İstanbul filmi - drone çekimiyle
2020 Pandemi döneminde İstanbul’a gelen Timelab Stüdyo’nun harika drone çekimleri ile yaptığı *İstanbul* filmi nihayet yayınlandı... pic.twitter.com/lTAZrlN9GO
— Tansu YEĞEN (@TansuYegen) March 25, 2021
20201015
20191101
🇹🇷🎥 ’Her festival ülkesinin filmlerine ağırlık vermek zorunda’
1.11.2019 02:00
56. Antalya Altın Portakal Film Festivali Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu, ‘Birinci görevimiz kendi sinemamızı hem yurt içinde hem yurt dışında tanıtmak olmalı’ dedi.
Farklı festivallerde jüri üyeliği yapan ve yazıp yönettiği “Siyah Beyaz” isimli filmi 2010’da sinemaseverlerle buluşturan Ahmet Boyacıoğlu, yaptığı açıklamada, 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin açılışına yaklaşık 10 bin kişinin katıldığını söyledi. Boyacıoğlu, festival filmlerine de ilginin yoğun olduğuna dikkati çekerek, ulusal yarışmaların tekrar başlatılmasının yanı sıra birçok önemli değişiklik yaptıklarını dile getirdi. Festivalin endüstri bölümü Antalya Film Forum’da yaklaşık 90 yabancı katılımcının yer aldığını ve toplamda 450 bin liralık ödül verildiğini aktaran Boyacıoğlu, “Bunları çok önemsiyoruz çünkü hakikaten kentte bir benzeri olmayan ödüller bunlar. Ayrıca bu 90 konuk bu filmleri tanıyor. Bir kısmı dağıtımcı, bir kısmı yapımcı, bir kısmı festival yöneticisi. Yani bu filmlerimizin dünyaya açılması konusunda ciddi bir adım olacak herhalde o konukların burada olması” diye konuştu.
FESTİVALLER DÖNÜŞÜYOR
Boyacıoğlu, 33 yıldır sinema sektörünün içerisinde olduğuna işaret ederek, “Birçok festivale gittim, hala da gidiyorum. Yılda yaklaşık 10 festivale jüri üyesi olarak ya da konuk olarak katılıyorum. Artık festivallerin genel yapısı ciddi bir dönüşüm yaşadı” değerlendirmesinde bulundu. Festivalde belgesel, kısa ve uzun metraj yeni filmleri, hem Türk sinemaseverlere hem de yabancı konuklara tanıtmayı amaçladıklarını vurgulayan Boyacıoğlu, “Artık Fransız sinemasının Cannes’daki görünürlüğü inanılmaz derecede artıyor. Aynı şekilde Berlin’de de görünür bir şekilde Alman sineması artıyor” ifadelerini kullandı.
‘GÖREVİMİZ KENDİ SİNEMAMIZI TANITMAK’
Dünyadan da film örneklerinin festival takipçileriyle buluşturulduğunu hatırlatan Boyacıoğlu, “Bence doğrusu budur. Her festival kendi ülkesinin filmlerine ağırlık vermek zorunda. Çünkü ben zaten Cannes’da veya Berlin’de bu filmlerin çoğunu izliyorum. Bir yabancı için Türkiye’ye gelip de Cannes’da, Berlin’de gösterilmiş filmleri izlemenin hiçbir anlamı yok” yorumunu yaptı. Boyacıoğlu, yabancı katılımcıların da Türkiye’deki yeni filmlere baktığını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Uluslararası yapımlar bence bir festivalin içinde yüzde 30-40’lık bir bölüm teşkil etse yeter. Çünkü bizim toplam 66 filmimiz var. Bunlardan sadece 20 tanesi uluslararası. Bu da yeterli bence. Çünkü kısa, uzun ya da belgesel olsun, birinci görevimiz kendi sinemamızı hem yurt içinde hem yurt dışında tanıtmak olmalı.”
Alıntı/Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/her-festival-ulkesinin-filmlerine-agirlik-vermek-zorunda-kultur-sanat-kasim-2019
20191029
🎞 Rusların çektiği 'Cumhuriyet Filmi'
RUSLARIN ÇEKTİĞİ CUMHURİYET FİLMİ... (Tanıkların anlatımıyla)— Serkan Koç (@serkankoc_) October 29, 2019
🇹🇷🤝🇷🇺
Öyküsü çok ilginç!
ABD Bşk. Roosevelt, “Senin Filmini çekelim” diye mektup yazdı, Atatürk ise Ruslardan “Cumhuriyet Filmi” istedi...
İşte tarihi değerdeki o film...
👇🎬👇🎬👇🎬👇https://t.co/YAIO2OLX0z
20190927
🇹🇷🎥 'Türkler Geliyor: Adaletin Kılıcı' filmine görkemli kadro!
Türkler Geliyor: Adaletin Kılıcı filmine görkemli kadro!
Medyatava Özel
20 Aralık'ta vizyona girecek filmin merakla beklenen kadrosu açıklandı.
20190811
20190420
20190406
🎞 🇹🇷 Naim Süleymanoğlu'nu anlatan film
Kırcaalı-Mestanlı'nın Ahlatlı köyünden çıkıp— TrakyaBalkan (@TrakyaBalkan) April 5, 2019
dünya çapında başarılara imza atan hemşerimiz
Naim Süleymanoğlu'nu anlatan film.
Kameranın arkasında çok kez çalıştığım dostum Özer Feyzioğlu var yönetmen olarak, yapımcı Mustafa Uslu.
İyi olmuş olmasını en çok istediğim filmlerden. pic.twitter.com/Eq3E3ON3xF
20190301
🎥 🇹🇷 Ayla ve Türk sinemasının kabuğundan çıkamama problemi
Senaryo : Yiğit Güralp
Görüntü : Jean Paul Seresin
Yapımca : Mustafa Uslu
Kurgu : Mustafa Presheva
Ülke : Türkiye, Güney Kore
Oyuncular : İsmail Hacıoğlu, Ali Atay, Kim Seol, Çetin Tekindor, Meral Çetinkaya, Taner Birsel, Damla Sönmez, Murat Yıldırım, Altan Erkekli, Mehmet Esen, Büşra Develi
Ayla bana göre 2017 yılının en çarpıcı filmlerinden biriydi. Maalesef bunu içeriğiyle ve kalitesiyle değil de, Türk sinemasındaki genel sorunları yansıtması ve tartışmaya açık bırakmasıyla başardı.
Türk sineması birkaç örnek dışında çok uzun bir süredir nitelikli film sıkıntısı çekiyor. Bol aksiyonlu kötü mafyatik filmler, birbirini tekrar eden romantik komediler ve içi boş bile denmeyecek yurdum insani temalı bol küfürlü parodiler, hala temellerini sağlam oturtamamış Türk sinemasını esir almış durumda. Çünkü ülkemizde başarı kıstası bir eserin kalıcı ve nitelikli olmasıyla değil de günün sonunda kasanın içindekiyle ölçülür hale geldi. Hal böyle olunca Ayla gibi büyük bütçeli ve referansları kuvvetli oyuncuların rol aldığı filmler biz sinemaseverleri çölde vaha bulmuşçasına heyecanlandırabiliyor. Bir de bunun üstüne film henüz vizyona bile girmeden çıkan dedikodular (en iyi yabancı film dalında Oscar adaylığı) bu heyecanımı pekiştirdi ve bir an önce Ayla’nın Avrupa da gösterime girmesine odaklandım.
TÜRK FİLMİ VE OSCAR
Bilenler bilir bir filmin iyi ve ya kötü olmasının kriteri o filmin o heykelciği kazanması değildir. Oscar kazanmak benim gibi düşünenler için çok büyük bir önem taşımaz fakat Akademi Ödülleri bir filmi dünya çapında muteber kılabilecek güce sahiptir. Yönetmeninden senaristine o filmde emeği gecen birçok kişiye hayal edemeyecekleri ünü kazandırabilir ve bu başarı bütün ülke sinemasına yansır. Nuri Bilge Ceylan ve filmlerini göz önünde bulundurursak, kendisi Avrupa çapında tanınan ve sektörde çok saygın yeri olan bir isim. Aslında bunun da temel nedeni Avrupalı yönetmenler gibi yabancılaşma ve yalnızlık gibi bu coğrafyada geçerli temaları iyi bir şekilde çekmesi ve yansıtabilmesidir. Cannes film festivalinde aldığı ödüller ve adaylıkları onu Avrupa çapında bir üne kavuşturdu. Son filmi Ahlat Ağacı jüri ve seyirciler tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı. Fakat bir kaç denemeye rağmen asla Oscar adaylığına sahip olamadı. Bu durumu oradaki sistemin farklı işlediğiyle ilişkilendirebilirim çünkü Akademinin kendi içinde değişik kuralları ve lobileri vardır. Bu nedenle Oscar’a uzanabilmek veya aday bile olabilmek çok zordur.
Bugüne kadar ülkemizin yabancı film dalında Akademiye gönderebildiği tek film 1964 yapımı Metin Erksan‘in ünlü filmi “Susuz Yaz.” Üstünden geçen 54 yıl içinde adaylığımız dahi yokken ve bu başarıyı elde etmenin bu kadar kolay olmayacağı açıkken Ayla’nın yapımcıları PR stratejilerini bu temeller üzerine kurdu. Beklentiyi artırdı. Tabii bunda da başarılı oldular. Film Türkiye´de yaklaşık 5,5 milyon kişi tarafından izlendi. Yapımcıları filmden yaklaşık 60 milyon lira hasılat elde etti. Peki, Ayla gerçekten başarılı ve iyi bir film mi?
2000’ler sonrası en iyi yabancı film dalında Oscar kazanmış en iyi 5 film:
1. Die Fälscher (Avusturya)
2. El secreto de sus ojos (Arjantin)
3. Das Leben der anderen (Almanya)
4.The Salesman (İran)
5. Mar adentro ( İspanya)
TÜRK SİNEMASI İÇİN UMUT VERİCİ AMA KLİŞELERDEN KURTULAMAYAN VASAT BİR FİLM
Ayla’da İkinci Dünya Savaşı sonrasında çıkan Kore Savaşı’nda, Güney Kore’de gerçeklesen bir saldırı esnasında ailesini kaybeden küçük bir kız ve zor şartlar altında onu sahiplenen bir Türk subayı Süleyman’ın günümüze kadar uzanan hikâyesi anlatılıyor. Aslında Ayla için, ‘bir sevgi filmi’ de diyebiliriz. Film boyunca küçük yaşına rağmen oyunculuğunu çok samimi ve tatlı bulduğum küçük Koreli kızın kendini bütün bir tabura sevdirmesini bazen gülerek ama çoğu zaman duygulanarak izliyoruz. Esasen ilk duyduğumda hadi bakalım tepkisi verdiğim ve çok ilginç bulduğum bir hikâyeydi. Çünkü genel olarak ülkemizde tarihsel anlamda senaryolaştırılmaya muhtaç çok fazla ilginç öykü ve olay var. Türk sineması için bu tarz filmlerin daha çok desteklenmesi gerektiğini düşündüğümden dolayı çok sert eleştirenleri anlamıyorum. Maalesef ülkemiz birçok konuda olduğu gibi sinema sektöründe yavaş yavaş ilerliyor dolayısıyla böyle böyle filmler çekerek, zamanla niteliğin de artacağı kanaatindeyim.
Ayla´ya gelecek olursak, beni bir parça hayal kırıklığına uğrattı. Öncelikle bana göre iyi film, onu izledikten bana bir şeyler katan, dünya görüşümü küçük de olsa değiştirebilen ve bana bir şeyleri sorgulatabilen filmdir. Ayla, maalesef bu kriterlerime uyacak bir şey vermiyor bana. Birçok konu açıkta kalıyor ve bazı karakterleri film boyunca oturtamamış veya derinleştirememiş film ekibi. Sinemada şöyle bir kural var; bir şeyi yapıyorsan iyi bir şekilde yap, tüm detaylarıyla işle ve seyirciyi doyur ya da tamamen bırak. Mesela Murat Yıldırım’ın oynadığı komünist asker karakteri… Belli ki, oradan bir mesaj vermek, hikâyeye derinlik katmak ve yeni bir çatışma yaratmak hedeflenmiş. İzlerken içimden, “çok sağlam temelleri olan asıl hikâyenin yanında buna ne gerek vardı” diye sormadan edemedim. Çünkü iki konuyu bağlamaya zaman bile yetmiyor. Açık bırakılıyor ve karakter boşlukta kalıyor. Bu sebeple, Murat Yıldırım’ın oyunculuğuna da yazık edilmiş oluyor.
İkinci sorun ise, filmde çok ciddi kurgusal hatalar olması. Güney Kore bölümlerini beğendim diyebilirim, kendini izlettiriyor fakat olay günümüze geldiğinde birçok detay açıkta kalıyor. Sanki filmi iki yönetmen çekmiş ve iki bölüm de birbirinden apayrı bir sinematografiye ve anlatıma sahip…
Ve gelgelelim en çok eleştirdiğim noktaya. Artık bıkmadık mı, olayları tek taraflı anlatıp, “biz her zaman iyiydik, karşı taraf çok kötüydü” gibi ucuz hamaset kokan anlatımlara? Bu bir filmin kalitesini o kadar düşürüyor ki bunu Amerikanlar da yapsa Fransızlar da yapsa bu kötü duruyor. Çünkü bir olgunun iyi ve ya kötü olduğuna filmin yönetmeni veya yapımcısı değil seyircinin kendisi karar vermeli. Ayla’da ise bize resmen “Bu iyidir bakın” ve “Bu da kötüdür” deniyor, ama karşı taraf hakkında hiçbir bilgi verilmiyor.
Biz maalesef hikâye anlatmayı hala beceremiyoruz, tam olarak. Yaptığımız filmlerin de teknik açıdan iyi ama anlatım açısından vasat olmasının bir nedeni de bu. Çünkü prodüksiyon satın alınabilir bir şey artık. Çoğu iyi filmin görüntü yönetmeni yabancılardan oluşuyor fakat anlatım satın alınabilecek bir olgu değil, yetenek isteyen bir iş…
Filmin sonuna hikâyenin gerçek kahramanlarını koymalarını ise çok olumlu ve sıcak buldum. Onların bugünkü hallerini görmek çok görkemli bir duygu seli yaşatıyor izleyicilere. Oyunculukları çok başarılı buldum diyebilirim, her biri kendi çapında zaten iyi olan oyuncular ve filmi belli bir yere kadar toparlamışlar. Taner Birsel, Çetin Tekindor, İsmail Hacıoğlu ve Mehmet Esen´i alkışlıyoruz. Ali Atay ise henüz Leyla ve Mecnun´daki rolünden sıyrılamamış bir görüntü veriyor ve eğreti duruyor. Fahir Atakoğlu’nun yaptığı müzikler başarılı ama biraz fazla buldum.
Artık sinemamızın biraz daha kabuğunu kırması, bazı sınırları yıkması gerekiyor. İşte tam da bu yüzden Ayla maalesef klişelerden kurtulamamış ve çok daha iyisi olabilecekken vasatı aşamamış. Birçok hatası ve açığı olmasına rağmen Ayla gibi filmlerin sayısının artması ve desteklenmesi gerekiyor ki, zamanla hatalarımızdan öğrene öğrene sinemamız da dünya çapında üne kavuşsun ve nitelikli bir sektöre dönüşsün.
Yolumuz açık olsun.
Görsellerin kaynağı:https://boxofficeturkiye.com/film/ayla-2013844?filmop=resim
Alıntı/ Kaynak: https://tunadergi.com/kultur-sanat/sinema/ayla-ve-turk-sinemasinin-kabugundan-cikamama-problemi
20181206
🎥 'Selvi Boylum Al Yazmalım... ' Yazarı Cengiz Aytmatov...
Selvi Boylum Al Yazmalım...— TRT HABER (@trthaber) 5 Kasım 2018
Beyaz perdenin ölümsüz eserini herkes bilir. Yazarının Cengiz Aytmatov olduğunu ise sadece meraklıları. Türkan Şoray, Kadir İnanır ve Ahmet Mekin ile filmi ve Cengiz Aytmatov'u konuştuk.https://t.co/khNTa4jcPW pic.twitter.com/spQSf4EJRE
20181124
🎞 🇹🇷 'Dersimiz: Atatürk' - Genç Türk Marşı 🎼
📺 🎞 Film: 'Dersimiz Atatürk' 🇹🇷 (2015)
(Video'da çok reklam araya girmesine rağmen izlemeye değer.) Blog editörü
Eray SEZER
🎞️ I am not Turkish but 🇹🇷 ( Ben Türk değilim ama..) akımından... 🇹🇷Türkçe sözlü şarkılar
“Türk değilim ama…” akımı büyük ilgi görüyor - Son zamanlarda sosyal medyada "I am not Turkish but" yani "Türk değilim ama...

-
Bu yazımızda Milli Edebiyat Dönemi'nin en önemli şairlerinden biri olan Mehmet Emin Yurdakul'un "Cenge Giderken" şii...
-
Ülkemiz yer şekilleri bakımından oldukça farklı özelliklere sahiptir. Yer şekillerindeki farklılık iklimlerin bölgelere göre değişiklik...
-
Kendilerini "trakya'nın yerlileri" olarak kabul eden, 1300'lü yıllardaki ilk osmanlı fetihleriyle birlikte trakya'ya ...