İrlandalılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İrlandalılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20230223

🇮🇪🍀İrlanda tarihinin en büyük yardımını neden Türkiye'ye yaptı?

 

İrlanda tarihinin en büyük yardımını neden Türkiye'ye yaptı? İşte cevabı

İrlanda, tarihinin en büyük yardım sevkiyatını yaparak Türkiye'ye 110 ton acil durum malzemesi gönderdi. Peki İrlanda neden tarihinin en büyük yardımını Türkiye'ye yaptı? İşte İrlanda'nın bugünkü vefalı davranışının sebebi olan, Osmanlı'nın, İrlanda'nın en büyük felaketindeki yardım öyküsü...

İrlanda tarihinin en büyük yardımını neden Türkiye'ye yaptı? İşte cevabı

18 Şubat 2023 13:51

Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7.7 ve 7.6'lık, asrın felaketi olarak nitelendirilen büyük depremler hem Türkiye'de hem de Suriye'de büyük yıkıma yol açtı. Milyonlar insanın etkilendiği afetin ardından, dünyanın hemen hemen her bölgesinde büyük bir yardım seferberliği başlatıldı.

İRLANDA CUMHURİYETİ'NDEN TARİHİNİN EN BÜYÜK YARDIMI

İrlanda Cumhuriyeti de bu süreçte Türkiye'nin yardım çağrısına yanıt veren ülkeler arasında yer aldı. İrlanda, tarihinin en büyük yardım sevkiyatını gerçekleştirdi. Tam 110 ton acil durum malzemesi Türkiye'ye gönderilmek üzere hazırlandı.

İrlanda Dışişleri Bakanı Michael Martin içinde 700 çadır, 900 termal battaniye, 3 bin lamba, 3 bin hijyen kiti, 3 bin mutfak seti ve 3 bidonun bulunduğu yardımlarla en az 42 bin kişinin ihtiyaçlarının giderileceğini söyledi. Yapılan yardımlar Adana'ya yönlendirildi. İrlanda ayrıca Suriye için de ek bir acil yardım planı hazırladı.

Peki İrlanda neden tarihinin en büyük yardım sevkiyatını Türkiye'ye gerçekleştirdi? İşte İrlanda'nın bugünkü vefasının kaynağı olan, Osmanlı'nın, İrlanda'nın tam 173 yıl önce yaşadığı tarihinin en büyük felaketindeki yardımının öyküsü...

BÜYÜK KITLIKTA OSMANLI YARDIM ELİNİ UZATMIŞTI

İrlanda'da bundan tam 173 yıl önce, ağıtlara ve kitaplara konu olan patateslerin bir mantar nedeniyle tarlada çürümesiyle başlayan bir kıtlık meydana geldi.

19. yüzyılda "Büyük Kıtlık" veya "Patates Kıtlığı" olarak bilinen 7 yıl süren açlık, o dönem İngiliz yönetimi altında olan İrlanda'da bir milyondan fazla kişinin ölümüne yol açtı ve halkın belleğinde derin izler bıraktı.

Kıtlığın en şiddetli yaşandığı yıl ise mahsulde herhangi bir iyileşmenin görülmediği 1847 yılı olmuştu. Tarih kitaplarına "Kara 47" olarak geçen o yıl yardım çok uzaklardan, umulmadık bir yerden, Osmanlı'dan gelmişti.

SULTAN ABDÜLMECİD YAPTIĞI YARDIMLA TARİHE GEÇTİ

O dönem İstanbul'da Sultan Abdülmecid, İrlanda'dan gelen diş hekiminin anlatımıyla, ülkede yaşanan büyük kıtlık durumdan haberdar oldu. Sultan Abdülmecid, rlandalılara yardım etmek için acilen 10 bin sterlin (şu anki değeriyle yaklaşık 8 milyon lira) yardım teklifinde bulundu. Ancak o dönem İngiltere Kraliçesi Victoria, 2 bin sterlin yardım yapmıştı ve İngiltere, Kraliçe'nin yardımını aşan bir miktarı kabul etmek istemedi. Bunun üzerine Sultan Abdülmecid, istemeyerek yardımı azalttı ve İrlanda'ya bin sterlin gönderdi. Bunun yeterli olmadığını bilen Sultan, daha fazla yardım için çare aradı.

Sultan Abdülmecid, üç gemiyle İrlanda'ya yiyecek, ilaç ve diğer acil ihtiyaçların götürülmesini emretti. Bu tarihi yardım operasyonu gizli şekilde yapıldı. İngiliz donanmasının herhangi bir yabancı geminin başkent Dublin veya Cork kenti limanlarına yanaşmasına izin vermeyeceğinin bilinmesinden dolayı Osmanlı gemileri, yardımı daha kuzeydeki Drogheda limanına götürmek zorunda kaldı.

İrlanda tarihinin en büyük yardımını neden Türkiye'ye yaptı? İşte cevabı - Resim : 1


Aradan geçen 173 yıla rağmen İrlandalılar tarafından hatırlanmaya devam Osmanlı İmparatorluğu'nun cömertliği, bazı anıt ve görsellerle ölümsüzleştirilmiştir.

1995'te dönemin Drogheda Belediye Başkanı Frank Godfrey ve dönemin Türkiye'nin Dublin Büyükelçisi Taner Baytok tarafından belediye binası duvarına "1847 Büyük İrlanda Kıtlığı, Türkiye halkının İrlanda halkına karşı cömertliğinin tanınması ve anısına" yazılı bir plaket çakıldı.


İrlanda tarihinin en büyük yardımını neden Türkiye'ye yaptı? İşte cevabı - Resim : 2

DROGHEDA KASABASININ ARMASINDAKİ AY-YILDIZ

Drogheda kasabasının armasına da o dönem ay yıldız eklendi. Nitekim 2010'da dönemin İrlanda Cumhurbaşkanı Mary McAleese, Ankara'ya yaptığı bir ziyaret sırasında "İrlanda halkı bu eşine az rastlanır cömertliği asla unutmadı. Drogheda halkı armalarına sizin güzel amblemlerinizi, güzel ay ve yıldızı eklediler." diyerek şükranlarını dile getirdi.

Ancak yardımın ve İrlandalıların minnettarlığının en önemli kanıtını, Drogheda yetkilileri tarafından imzalanan bir mektup oluşturuyor. mektupta, "Zat-ı Şahaneleri Osmanlı Mülkünün Sultanı Abdülmecid Han'a, aşağıda imzası bulunan biz İrlanda eşrafı, siz zat-ı devletlerinin mağdur ve perişan İrlandalılara karşı gösterdiğiniz alaka ve geniş kereminiz dolayısıyla minnet ve en derin şükranlarımızı arz için müsaade istirham ediyoruz." ifadeleri kullanılmıştı. İrlandalıların kendilerini ve ailelerini açlıktan kurtarmak için kendilerinden "daha az belaya uğrayan diğer ülkelerin kerem ve ihsanına el açmaktan başka çaresi kalmadığı" kaydedilen mektupta, "Siz zat-ı alileri yapılan bu çağrıya cevap verdiniz. Onlarca soydaşımızı yok olmaktan kurtaran bu vakitlice ve cömert yardımınız için İrlanda ahalisi adına zat-ı şahanelerine minnet ve şükranlarımızı arza müsaade rica ediyoruz." ifadesine yer verilmişti.

O dönem dini bir dergide "Bir Hayırsever Sultan" başlıklı yazıda Osmanlı Padişahı'nın cömertliği övüldü. Yazıda, "İlk defa çok kalabalık bir İslam nüfusunu temsil eden bir Müslüman hükümdar, Hristiyan bir ulusa kendiliğinden sıcak bir şefkat gösterirdi. Böyle bir şefkat, insanlığın tüm ortak hayır kurumlarında görülsün ve bundan böyle hilal ve haçın takipçileri arasında sürdürülsün." ifadesi kullanıldı.

İrlanda milliyetçisi bir dergide de Sultan'dan "iyi, müşfik ve cömert bir adam" şeklinde bahsedilerek, İslam'a inanan birinin, İsevilere yönelik bu tavrının kendileri için bir örnek oluşturduğu ortaya kondu.

İrlandalı romancı James Joyce da Abdülmecid'in yardımından edebiyat tarihinden önemli yere sahip olan Ulysses adlı romanında bahsetti. Romanda, karakterlerden birine, açlık zamanında İngilizlerin tavrını eleştirirken "Büyük Türk bile kuruşlarını gönderdi." dedirtildi.

Kaynak: https://www.ulusal.com.tr/dunya/irlanda-tarihinin-en-buyuk-yardimini-turkiyeye-yapti-irlanda-tarihinin-en-buyuk-yardimini-neden-turkiyeye-yapti-irlanda-osmanli-yardimi-15017410

20200508

İrlanda takımı Drogheda United corona virüsü yardımına, Osmanlı'yı hatırlatarak teşekkür etti



İrlanda takımı Drogheda United corona virüsü yardımına, Osmanlı'yı hatırlatarak teşekkür etti
İrlanda ekibi Drogheda United, corona virüsü (Covid-19) salgınıyla mücadelesinde, Türkiye'den gönderilen koruyucu ekipman yardımı için teşekkür mesajı yayımladı. Armasında ay yıldız bulunan ve Trabzonspor'un da kardeş takımı olan Drogheda United, mesajında 173 yıl önce Osmanlı Devleti'nin İrlnda'ya yaptığı yardıma da atıfta bulundu.


Corona virüsü (Covid-19) salgını ile mücadelede Türkiye'den koruyucu ekipman yardımı alan İrlanda'nın futbol takımı Drogheda United, bu yardımlar karşısında Türkiye'ye teşekkür etti. Armasında ay yıldız taşıyan ve Trabzonspor'un kardeş takımı olarak bilinen Drogheda United teşekkür mesajını iletirken, 173 yıl öncesindeki büyük kıtlıkta Osmanlı Devleti'nin İrlanda'ya yaptığı yardımları da hatırlattı.

1845 yılında İngiliz sömürgesi olan İrlanda, 6 yıl süren büyük bir kıtlık yaşadı. 1 milyona yakın İrlandalı hayatını kaybetti. Açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle 2 milyon kişi ise göç etmek zorunda kaldı. İrlanda halkının yaşadığı felaketi İrlanda asıllı doktoru Joseph'ten öğrenen Sultan Abdülmecid, 1847 yılında İngiliz Kraliçesi Victoria'dan gizli olarak erzak yüklü gemileri İrlanda'ya gönderdi. Sultan Abdülmecid'in gönderdiği yardım 31 Mart 1847'de Dublin'e ulaştı. 10-14 Mart 1847 tarihleri arasında ise 3 gemi dolusu tahıl yardımı Dublin ve Cork limanları yerine sefaletin en yoğun yaşandığı Drogheda'ya gönderildi.


Ay yıldız arması taşıyorlar

Osmanlı Devleti'nden gelen yardımlar sayesinde hayatta kalan Droghedalılar, yardım gemilerinin taşıdığı ay yıldızlı sancağı o günden beri hiç unutmadı. Şehirlerini temsil eden Droghedalılar, Drogheda United takımının armasında ay yıldızı kullandı. 1923 yılındaki Lozan görüşmeleri sırasında Avrupalı tüm delege ve temsilciler Türkiye aleyhine oy verirken, sadece İrlandalı temsilci her oylamada Türkiye lehine oy vermişti.

Trabzonspor'un kardeş takımı

Drogheda United takımı 2012 yılında kendisiyle aynı renkleri taşıyan Trabzonspor'u kardeş takım ilan etti.

173 yıllık dostluk

İrlandalılar ile Türkler arasındaki 173 yıllık dostluk, tüm dünyayı saran corona virüs salgınında da devam etti. Türkiye, İrlanda'ya hayati öneme sahip sağlık malzemelerinden oluşan yardım kolilerini uçakla gönderirken Drogheda United takımı sosyal medya hesabından gönderdiği teşekkür mesajında, üzerinde Türkiye ve İrlanda bayraklarının yer aldığı yardım kolilerinin fotoğrafını paylaştı. Yayınlanan fotoğrafta kolilerin üzerinde Mevlânâ'nın "Ümitsizliğin ardında nice ümitler var, karanlığın ardında nice güneşler var" sözlerine yer verilmesi dikkat çekti.


Takımın resmi Twitter hesabından yapılan paylaşımda, "1847'de, kıtlık zamanında Türk devleti İrlanda'ya 3 gemiyle yiyecek gönderdi ve bu gemiler Drogheda'ya gelmişti. Aynı devlet bu hafta da kişisel koruyucu ekipman gönderdi" denildi. "Teşekkürler Türkiye" ifadesiyle bitirilen paylaşım binlerce beğeni aldı.

https://www.sabah.com.tr/spor/futbol/2020/04/22/irlanda-takimi-drogheda-united-koruyucu-ekipman-yardimi-icin-osmanliyi-hatirlatarak-tesekkur-etti

20190625

🇮🇪 Kelt müziğinin efsanesi: ''Tarih ve Kültür zenginliğinizden🇹🇷 büyüleniyorum''



Kelt müziğin efsanesi, Kanadalı şarkıcı, besteci ve 'müzikli seyehat yazarı' Loreena McKennit'ten Türklere: 
''Tarih ve Kültür zenginliğinizden büyüleniyorum''




ERSOY İRŞİ 

Kelt müziğin efsanesi, Kanadalı şarkıcı, besteci ve 'müzikli seyehat yazarı' Loreena McKennit üç konserle Türkiye'ye geliyor. Sanat yaşamında 30 yılı geride bırakan dünyaca ünlü şarkıcı konserleri öncesinde Aydınlık'ın sorularını yanıtladı.
Ekletik Kelt müziğin dünyaca ünlü temsilcisi, şarkıcı, besteci ve 'müzikli seyehat yazarı' Loreena McKennit, uzun bir zamandan sonra üç konserle Türkiye'ye geliyor. 30 yılı aşkın sanat yaşamı boyunca birçok ödüle sahip olan, dünyaca ünlü müzisyenlerle birlikte sahne alan McKennit İzmir, Ankara ve İstanbul'da sahne alacak. Mistik şarkılarıyla dünya çapında geniş bir kitleye seslenen sanatçı, 29 Haziran'da İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda, 30 Haziran'da Congresium Ankara ve 1 Temmuz'da İstanbul'da Volkswagen Arena'da Türk müzikseverle buluşacak. Efsane sanatçı Türkiye konserleri öncesinde sanatına ve kendisine ilişkin merak edilenleri Aydınlık'a anlattı.

- Müziklerinizi yaparken size ilham veren nedir?

Loreena McKennitt: Doğa en büyük esin kaynağım ve onun bize öğretebileceği her şeyi özümsemeye, her şeyden ders almaya çalışıyorum. Türler arası bir bütünlük ve uyum içinde yaşamaya çabalıyorum, mümkün olduğunca daha az zarar vererek… Şarkı yazarken ya da beste yaparken genel geçer bir kural yok… Önce müzik de gelebilir, sözler de… Bazen aklıma sözler üşüşüyor, hemen bir deftere not alıyorum, sonra zaman içinde onlarla oynuyorum, geliştiriyorum. Bazen de ufak melodiler geliyor, kendiliğinden. Bir rahatlama anında ya da trende seyahat ederken, araba ya da bisiklet sürerken… Doğaya yaklaştıkça yaratıcılığınız artıyor.

- Türkiye hakkında neler hissediyorsunuz, düşünceleriniz nelerdir?

Loreena McKennitt: Türkiye ve ülkenin güzel insanlarıyla ilgili söylenecek çok şey var. Türkiye’ye zaman zaman seyahatlerim oluyor. Misafirperver karşılamalarınız, içtenliğiniz, alçakgönüllülüğünüz beni çok mutlu ediyor. Tarih ve kültür zenginliğinizden söz etmiyorum bile… Büyüleniyorum. Coğrafya olarak muazzam bir çeşitliliğe sahip, ülkenin her bölgesi başka güzel… Türk insanında çok derin ve kendiliğinden gelen bir müzik algısı var. Müziğime karşı gösterdikleri ilgi ve sevgi de beni çok mutlu ediyor. İnsanın emeğinin böyle karşılık bulması çok güzel bir his. Birlikte yine çok güzel üç akşam yaşayacağımıza inanıyorum.

-Türk müzik kültürünü nasıl buluyorsunuz, takip ettiğiniz Türk müzisyenler var mı? 

Loreena McKennitt: Türk müziği konusunda çok nitelikli bir bilgim olmasa da duyduğum çok hoş melodiler oldu. Daha çok zaman ayırıp daha fazla dinleyince olağanüstü güzelliklerle karşılaşacağıma inanıyorum. Halk müziği ezgileri kulağıma çok hoş geliyor. Arif Sağ, Belkıs Akkale tanıdığım halk müziği sanatçılarından. Batı müziğini ve yerel tınıları çok güzel harmanlayan Barış Manço da bildiğim isimlerden. Yine herkesin bildiği gibi 1990’ların sonunda “Tango To Evora” şarkımı yorumlayan Nilüfer… Onun seslendirdiği bu yorum sayesinde Türkiye’de daha çok dinleyici benim müziğimden haberdar oldu.



-Müzik yaşamınızda sizi etkileyen, örnek aldığınız isimler, müzisyenler oldu mu?

Loreena McKennitt: Başarılarından, yeteneklerinden, karakterlerinden ya da içgörülerinden dolayı beğenebileceğiniz çok kişi oluyor. Hepsini saymak mümkün değil ama birkaçını söyleyecek olursam… Nelson Mandela bunlardan biri mesela… Ya da 20. yüzyılda kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren tüm liderler… Bunun yanı sıra kibar, merhametli, inandıkları uğruna savaşan insanlara hayranlık duyuyorum. Müzik konusunda etkilendiğim isimler arasında ise Joni Mitchell, Simon ve Garfunkel, Gordon Lightfoot, Alan Stivell ve Planxty grubunu sayabilirim.

-Türkiye konserlerinizde müzikseverleri neler bekliyor?

Loreena McKennitt: Ağırlıklı olarak Lost Souls albümümden söyleyeceğim ama çok sevildiğini bildiğim eski şarkılarımdan da birkaçını seslendireceğim konserlerde. Türkiye’nin özlediğim yerlerini göreceğim ve dinleyicilerle buluşacağım için çok mutluyum. Türkiye’nin müziksever insanlarını konserlere bekliyorum.

-Önümüzdeki dönemde hedefleriniz nelerdir, yeni projeleriniz olacak mı? 

Loreena McKennitt: İklim değişikliğinin vardığı boyutları göz önüne alacak olursak bunu bir ölçüde düzeltmek ya da yavaşlatmak için çok az zamanımız var. Dolayısıyla kariyerimi bir süre askıya alma düşüncem var. Bir süre performanslara ara vereceğiz. Hayattaki önceliklerim ailem ve yaşadığımız toplum olacak. Enerjimi ve sahip olduklarımı bu doğrultuda değerlendirmeyi düşünüyorum.

-Eserlerinizde mistik ögelere yer veriyorsunuz. Sizce insanın duygu dünyası üzerinde müziğin etkisi nedir?

Loreena McKennitt: Hepimizin kayıpları, kırılganlıkları, arızaları var. Ve müzik bizim tüm bu farklı ihtiyaçlarımıza ilaç gibi geliyor. Bunu işitsel bir terapi olarak da adlandırabiliriz. Birçok insan da özellikle belli tür müziklerin yatıştırıcı, sakinleştirici etkisi üzerinde hemfikirdir. Birçok kişi müziği aynı zamanda bir meditasyon takviyesi olarak görüyor. Müziğin insanların duygu durumları üzerindeki etkisi gerçekten büyüleyici.

-Siz Kelt müziğinin dünya çapında dinleyiciyle buluşmasında önemli paya sahipsiniz? Peki, Kelt müziğinin Anadolu ile bağı üzerine neler söylersiniz? 

Loreena McKennitt: Geleneksel müzikleri ilk keşfettiğimde arkasındaki kökleri öğrenmek bana çok cazip geldi. Kelt müziğinde beni bu dünyadan alıp götüren bir güç var. Müziğin beni saran bir etkisi var. Bazı erken dönem Kelt kabilelerinin Anadolu’dan çıktığına ve St. Paul’ün Galatlar’a yazdığı mektuplarda da bundan söz edildiğine inanılıyor. O dönemden bu yana bir kültürel evrim sürecinin devam ettiğini düşünmek insanı gerçekten büyülüyor.

Alıntı/Kaynak Aydınlık Gazetesi

20190425

Çanakkale'de başka bir düşman figürü: İngiliz ordusundaki İrlandalı askerler.

25 Nisan 1915’te başlayan Gelibolu kara muharebelerine dair popüler anlatılar genelde daima Türklerin karşısındaki düşman figür olarak ANZAK imgesine odaklanır. Oysa, burada genelde atlanan bir ayrıntı vardır: İngiliz ordusundaki İrlandalı askerler.

İngiliz genelkurmayı I. Dünya Savaşı başlayınca insan kaynağı olarak tüm sömürgelerinin yanında İrlanda’dan da geniş çaplı olarak yararlandı. Tüm savaş boyunca 200.000’den fazla İrlandalı Batı cephesinde, Sina'da, Filistin’de ve elbette Gelibolu’da İngiltere adına savaştı.



3. İrlandalıların Türklerle ilk karşılaşması 25 Nisan 1915'te gerçekleşti. Yarımadanın güneybatı ucundaki çıkarma sahası olan Ertuğrul koyunda (V plajı) çıkarma görevi alan birlikler arasında Kraliyet 1. Dublin ve 1. Munster silahendazları da vardı.


 İrlandalı 1. Dublin ve 1. Munster taburları, çıkarma gemisine dönüştürülen River Clyde gemisinden Seddülbahir sahiline çıkacak birlikler arasındaydı. Bu çıkarma İngiliz ordusu adına hezimetle sonuçlandı. İrlandalıların çoğu sahile ayak basamadan vuruldu. Kayıplar korkunçtu.


Örneğin 1. Munster’dan Yarbay Tizzard günlüğüne 25 Nisan çıkarma harekatında Dublin taburunun 15 dakikada 21 subay ve 560 asker kaybettiğini yazmıştı. Yzb. G.W. Geddes’e göre, 1. Dublin taburunda subayların %96’sı, diğer kadronun %63’ü ya yaralı, ya ölü ya da kayıptı.
İrlanda 1. Inninskilling taburu da aynı gün İkiz Koyu’na (X Plajı) ayak bastı. O günden sonra dokuz ay boyunca neredeyse aralıksız çarpıştı. Savaş boyunca toplam mevcudu 2105'e ulaşan taburda savaşı sıyrık bile almadan bitiren sadece 2 subay ve 118 diğer rütbeden asker vardı.

Bu taburlar çıkarma sonrası Ağustos'a kadar güney sektöründeki Kirte, Kerevizdere muharebeleri gibi önemli muharebelerde yer aldılar. Ağustos'a gelirken, Müttefikler gittikçe uzayan savaşı bitirmek için yeni bir çıkarma harekatına karar verdi. Bu harekatın hedefi Suvla'ydı.

Bu çıkarmaya katılacak birlikler arasında İrlandalı gönüllülerden oluşan 10. Tümen de vardı. Bu tümen düzenli ordunun bir parçası olarak değil, Lord Kitchener’in orduya katılım çağrısı üzerine toplanmış bir birlikti.

 

10. Tümen’in yanında daha önce güneyde çarpışmış Munster, Inniskilling ve Dublinliler de çarpışmalara katılacaktı. Çıkarma 6 Ağustos gecesi başladı. Günlerce süren çarpışmalar Türk birliklerinin kahramanca direnişi sonucunda daha öncekiler gibi siper çarpışmasına döndü.



İrlandalılar Suvla cephesinde de korkunç kayıplara uğradı. 1. Munster’dan Yzb. Guy Nightingale, 22 Ağustos günü için “makineli tüfek ateşiyle hepsi biçildi … Yaralıların çoğu diri diri yandı, bir daha asla görmek istemeyeceğim berbat bir görüntüydü bu.” diye not düşmüştü.


İrlanda taburları Gelibolu muharebeleri boyunca yarımadada kaldı, ve Ocak 1916’daki tahliye sonrasında savaşa farklı yerlerde devam etti. Ancak muhtemelen hiçbiri, aralarından bazılarının vatanları Dublin'de kendi insanlarına karşı savaşmak zorunda kalacağını düşünmüyordu.


İrlanda tugaylarının Ertuğrul koyunda ayak basmasından bir yıl sonra, 24 Nisan 1916 günü İrlandalı milliyetçiler Dublin’de İngiliz hakimiyetine karşı ayaklandı. Tarihe Easter Rising (Paskalya Ayaklanması) olarak geçen bu ayaklanma, İrlanda bağımsızlığının taşlarını döşedi.


O yılın 24 Nisan günü İrlanda Cumhuriyetçi Kardeşliği'nin 1600 kadar destekçisi Dublin’de şehir postanesi başta olmak üzere bazı binaları ele geçirdi. Postaneye üç renkli bayrak çekildi. Ama ilk başta tüm İrlanda’da başlaması düşünülen isyan Dublin’le sınırlı kaldı.


Ayaklanmanın liderlerinden Patrick Pearse, postanenin basamaklarında İrlanda bağımsızlığını ilan eden duyuruyu okudu. Ne var ki isyancılar Dublin halkından bekledikleri desteği bulamadı. İngiliz ordusu bir hafta içinde karşı saldırıya geçti ve isyan bastırıldı.
 

Bu harekata katılan İngiliz birliklerinin arasında, 12. Inniskilling taburu ve Dublin silahendazlarından üç tabur da vardı. İrlandalı askerler, İrlandalı milliyetçilere karşı İngiliz bayrağı altında çarpıştı.


Mayıs ayında isyanın 15 lideri idam mangasının karşısına çıkarıldı. Ancak, İngilizlerin sert tedbirleri beklenenin tam tersi bir tepki uyandırdı. İsyan başladığı sırada İrlandalı milliyetçilere destek vermeyen Dublinliler, İngilizlerin sert yöntemlerini sorgulamaya başladı.


İrlandalıların Britanya hakimiyetini sorgulamalarında Gelibolu’da yaşanan korkunç kayıpların rolü olduğu söylenir. Ilımlı milliyetçiler savaşta Britanya’yı desteklemenin kısmi bağımsızlığı getireceği yönündeki fikirlerini Büyük Harp sonrasında artık terk ettiler.

İrlandalı şair Katharine Tynan şöyle der: “… insanın yüreğine gün be gün darbeler iniyordu. Çoğu arkadaşımız Suvla’da mahvolmak üzere 10. Tümen’le gitmişti. İlk kez öfke çöktü, çünkü hayatlarının boşa harcandığını ve yiğitliklerinin bilinmeden kalacağını düşünüyorduk.”

Üç yıl sonra 1919’da Canon O’Neill adında İrlandalı bir papaz, bu duygulardan hareketle bir ağıt kaleme aldı. Foggy Dew (Sisli Çiy) adındaki bu ağıt, zamanla Paskalya İsyanı’nın güçlü Kelt müzik geleneğiyle anlatıldığı bir şarkı haline geldi. Bu şarkının en dikkat çekici yönü


Gelibolu'ya göndermeler içermesiydi. O'Neill'a göre İrlandalılar İngilizler için değil, kendi vatanları için kan dökmeliydi. İrlanda askerleri “küçük ulusların özgür olabilmesi” için Suvla’da ve Seddülbahir’de kan dökmüştü, ıssız mezarları Suvla’nın dalgalarıyla yıkanıyordu.
  

22. Buradaki bağlantıda dinleyebileceğiniz örnek, Amerikalı Kelt punk grubu The Tossers'a aittir. youtube.com/watch?v=_PLCtf…

 
 
Kaynaklar:

YORUMLAR:


Turgut Turan @TurgutT23017985
İrlanda bağımsız mevzuunda katolik protestan ayrımı çok küvvetli rol oynamıştır hala da oynuyor

Yanıt:

İbrahim Ethem @demirciakincisi
İrlanda-Ulster ( K. İrlanda) ayrımında dediğiniz nokta bilhassa belirgindir tabii, haklısınız. Ama İrlandalıların Kelt kökenlerini yeniden diriltme çabaları da burada oldukça önem taşıyor.

Alıntı: Sosyal Medya


İbrahim Ethem 
@demirciakincisi

🎞️ I am not Turkish but 🇹🇷 ( Ben Türk değilim ama..) akımından... 🇹🇷Türkçe sözlü şarkılar

“Türk değilim ama…” akımı büyük ilgi görüyor -  Son zamanlarda sosyal medyada "I am not Turkish but" yani "Türk değilim ama...