20200208

Karaman Türkleri M.Ö. 400'lerden beri Anadolu'daydı - Papa Eftim kimdir?


Karaman Türkleri MÖ.400 lerden beri Anadolu'da idi. 
Karaman Türklerinin Hristiyan dinine mensup olanları Karamanca adıyla anılan Türkçenin Grek Alfabesi ile yazımını kullandılar. 

Bu cümlenin iki taraftan da okunuşu aynı:

 “ΝΗΨΩΝ ΑΝΟΜΗΜΑΤΟΝ ΜΗΝ ΜΟΝΑΝ ΩΨΗΝ” 
manası...
Samsun Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi Araştırmacısı Emine YILMAZ'ın incelediği CANİK DEVGERİŞ KÖYÜ nde bulunan eski çeşmenin duvarındaki bu yazı Karamanca'dır. Manası; 

“SADECE YÜZÜNÜ DEĞİL, GÜNAHLARINI DA YIKA”

Anadolu’da Karaman ismine ilk kez MÖ 400'de rastlıyoruz.
Anadolu’ya yerleşen Türklerin bir bölümü, Hristiyanlığı kabul edip Grek harflerini öğrenmişler ve bu alfabe ile bir edebiyat meydana getirmişlerdir.
Türkçe konuşan, Hristiyanlığın Ortodoks mezhebini benimsemiş bu Türklere “Karamanlı Türkleri veya Karamanlı” adı verilmiştir.
Karamanoğulları Devletinin bu adla anılmasının sebebi, devletin kurulduğu yörenin Doğu Roma döneminden beri Karaman adı ile anılmasındandır.
Anadolu’da hala kullanılan bu dua ve ilahiye dikkat edelim. 
Yattım Allah, kaldır beniNur içine daldır beniCan bedenden çıkmadıkçaİmanla uyandır beni
Yattım sağıma, döndüm solumaMelekler şahit olsun dinime imanıma...
Bu dua da Hristiyan Karamanlının duası ;
“Aman Panaiyam, tatlı panaiyam sağdan sola yokla panaiyam. Yoklayasında bekleyesin. Hristos efendinin kilitleri başıma yastık. Yattım sağıma döndüm solumamelekler şahad olsun datlı canıma, gümüş dinime, altın imanıma" 
Anladınız mı?
TÜRKiYE’DE BULUNAN GREK HARFLİ TÜRKÇE KİTABELER VE KARAMAN TÜRKLERİNİN DİLİ adlı çalışma; 
"Turkish Discriptions with Hellenic script in Turkey and Language of 
Karaman Turks" 
Prof.Dr Necati DEMİR tarafından neşredilmiştir.

 
Karamanlılar Devletinin başlıca şehirleri; Adana, Afyon, Aksaray, Ankara, Aydın, Denizli, Halep, Isparta, İstanbul, İznik,  Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Konya, Kütahya, Manisa, Nevşehir, Niğde, Samsun, Sivas, Trabzon, Tokat, Zonguldak, Yozgat ilk dikkatleri çekenlerdir. 
Nevşehir Salnamesi, Sf 10'da geçen,
"Gerçi Rum isek de Rumca bilmez Türkçe söylerizNe Türkçe yazar okuruz ne de Rumca söylerizÖyle bir mahludi tarikatimiz vardırHurufumuz Yonanice Türkçe meram eyleriz" 
herşeyi açıklar niteliktedir.

Yunanistan'da yaşayan Karamanlılar' dan
Konya Havası
"Amaaaaan, haniya da benim elli gram pırasam prasam,
Bir mum yaksam Konyalı'yı arasam vay vay..."
Türk türkü söyler.

Türkünün tamamı
(Yunanistanda Yaşayan Karamanlı Türkler)






Bu konuda çok sayıda bilgisel yapmıştım. 
Onlardan birini buraya ekliyorum,  merak eden konunun detayına vakıf olsun.


ELVEDA KAPADOKYA'DAN, 
Karamanlılar ( Türk Hristiyanlar)

Anadolu'da yaşamalarına rağmen Yunanca bilmeyen ve sadece Türkçe konuşan gruba ‘‘Karamanlı’’ denilirdi...

Bir başka ifadeyle Kayseri, Konya, Kapadokya, Sivas, Yozgat başta olmak üzere bütün Anadolu'da hatta Karadeniz' de, dağınık bir halde yaşayan Romalı Türk Hristiyanlar idiler. 

Bizans(Roma) zamanında Balkanlar üzerinden Anadolu'ya gönderilen Kıpçaklar'ın, Oğuzlar'ın ve Peçenekler'in soyundan geliyorlardı. Bir kısmı da paralı asker olarak geldikleri Roma'nın orta Anadolu da boş topraklarına yerleştirilmişlerdi. Müslümanlar arasında Hasan, Hüseyin, Ahmed, Mehmed gibi isimlerin yaygın olduğu 17 ve 18. Y.y da Osmanlı vergi kayıtlarında Karamanlılar'ın eski Türkler'e mahsus adlar kullandıkları ve Aslan, Kaplan, Durmuş, Tursun, Budak, Sefer, Karaca, Karagöz, Kaya, Yağmur, Aykut, Ayvaz, Bahadır, Pazarlı, Bayram, Beyrek, Beytemür, Sultan, Hanım, Meryem, Elmas, Benli, Döne yahut Devletyar, Baravun gibi isimler taşıdıkları görülürdü. 
Anadilleri Türkçe olan Karamanlılar, Yunanca bilmezler, dualarını bile Türkçe ederler ama  Türkçe'yi Grek harfleriyle yazarlardı.

Karamanlika dediğimiz bu dil sadece Anadolu'dan değil Bulgaristan'dan, Gagauzların yerleşim bölgelerinden 7.yy'dan itibaren karsımıza çıkmaktadır. 1896'da yayınlanan ‘‘Kayseria Mitropolitleri ve Málumat-ı Mütenevvia’’ isimli şiir kitabından bir dörtlük, Karamanlılar'ın bu karmaşık yapısını çok güzel anlatıyordu:
‘‘Rum isek de Rumca bilmez, Türkçe söyleriz Ne Türkçe yazar okuruz, ne de Rumca söyleriz.Öyle bir mahlut-ı hatt tarikatimiz (karışık yazı biçimimiz) vardır Hurufumuz Yunanice, Türkçe meram eyleriz’’.
Karamanlılar, 1923'de Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından sonra yürürlüğe giren (gayrimüslim dini tebayı esas alan) zorunlu mübadeleye tábi tutuldular. Türkiye ve Yunanistan, İstanbul Rumları ile Batı Trakya Müslümanları dışında kalan bütün Rum Ortodoks ve Müslüman azınlığın karşılıklı olarak değişimine karar vermişlerdi ve bu zorunlu mübadele maddeleri Türk Karamanlılar'a da uygulandı. Ortodoks Hristiyan ama Türk olan ve asırlardır Anadolu'da yaşayan onbinlerce Karamanlı, dilini bile bilmedikleri Yunanistan'a gönderildi. Mübadeleden sonra Karamanlılar hakkında çok sayıda araştırma yapıldı ve bu araştırmalar Karamanlılar'ın Yunanlı değil, Türk olduklarını yeniden gösterdi. Karamanlılar'ın Türkiye'de yaşadıkları yıllarda, 1584'ten mübadeleye kadar Türkçe ama Yunan harfleriyle Türkçe bastıkları ve Karamanlika dilinde çok sayıda kitaplar da araştırma konusu oldu.

Bu kitapların kataloğu, Yunanistan'da ‘‘Karamanlidika" 
4 ciltlik olarak yayınlandı.

Nüfusu 200 bini bulan KARAMANLILAR dan hiç değilse  Yunanistan’a gönderilmekten bir takım aileler muaf tutuldu.

Atatürk'ün emriyle muaf tutulan bu Hristiyan ailelerden birisi de  Keskin Metropoliti idi.

Kurtuluş savaşında Ankara’ya destek veren ve Atatürk ile dost olan Yozgat Akdağmadenli olup görev yeride Keskin olduğu için;  Keskinli de denilen Eftim Karahisaridis ve ailesi, mübâdeleden muaf tutuldular.
 
Türk hükûmeti tarafından İstanbul Karaköy’de bağımsız Türk Ortodoks Patrikliği ilan edildi.

Kurtuluş Savaşı'na dindaşları Yunanlılar yerine Türkler'e destek vererek Atatürk'ün takdirini kazanan Karamanlılar yani Türk Hristiyanları temsilen Papa Eftim ve ailesi böylelikle mübadeleden muaf tutuldular.

Yeri gelmişken kısa bir hatırlatma yapmalıyım; Osmanlının zor döneminde dindaşımız Araplar, 1916 büyük Hicaz Ayaklanması ile Osmanlıya isyan edip İngilizlerin tarafına geçmişti oysa Karamanlılar dindaşı Yunanlıların yanında olmak yerine Türk Kurtuluş Savaşını desteklemişlerdi.
Yine; Hırıstiyan oldukları için ve Bizans İmp. bağlı olduklarından İmparatorun isteği ve talebi üzerine Bizans ordusuna katılıp Malazgirt'e kadar gelen GAGAUZLAR da,  Türklerin tarafına geçip savaşın seyrini değiştirmişlerdi. İşte buna SOYCULUK, TÜRK SOYCULUK BİLİNCİ denir...

Bunun tarihte 1-2 istisnası da vardı maalesef. Örn: Araplar İran'a, Türkistan'a saldırıp Türkleri peri perişan edip köle haline getirip, Türklerin kafasını kılıçla kesip direklere asarken! Göktürklere saldırıp, zayıflatıp yıkan, Uygur ve Kırgızlar'ın durumu da çok dramatiktir.

Konumuza dönersek; Ne var ki üç-beş aileden ibaret cemaatinden başka kimsesi bulunmayan Eftim için zor yıllar savaş bitmesine rağmen sona ermeyecekti. Türkiye'de Atatürk'ün de ölümüyle maalesef iyice korunmasız kalacaklardı.

Cemaatsiz kilisenin Kurtuluş Savaşı Madalyalı kahramanı Papa Eftim'de ölünce, yerine oğlu Turgut, sonra da kardeşi Selçuk Erenerol geçti. Bugün torunları Paşa Erenerol ile "ERGENEKONCU Sevgi Erenerol"  TBMM tarafından verilen resmi statülerini devam ettirmektedirler.

Resmi görev ise Karaköy'de bulunan binalarla birlikte Anadolu'nun kadim topluluğu, Türk Ortodoks Hristiyanların inanç ve kültürlerini yaşatmaktır. ...

Mübâdele sonrasında anlaşılacağı üzre, Türkiye'de İstanbul dışında Hristiyan Türk kalmazken Yunanistan'a gidenler için de hayat hiç kolay olmadı.
Nasıl mı?

Yunanistan’a giden Karamanlıların baziları, ciddi uyum sorunları yaşadılar ve Helen asıllılar tarafından dışlanarak ‘Tourkiki Sporon’ (Türk Tohumu) diye anıldılar. Pek çoğu "Rebetika" yani tutunamayanlardan oldular. 
3. hatta 4.  kuşaktan sonra ancak  tutunabildiler...

Ancak Anadolu’dan geldikleri yerleri yaşatmak içinde yeni yerleşim yerlerine köylerinin kentlerinin ismini verip başına da ‘Nea’ (Yeni) kelimesini eklediler. Yunanistan'a farklı köy ve mahallelerde, başlarda Hellenlere fazla karışmaksızın, kendi dil ve kültürlerini bu şekilde muhafaza ederek yaşadılar. Bugün artık büyük ölçüde uyum kurmuşlardır. 

Gerek Karamanlıların gerek diğer mübadillerin Yunanistan' da kurulan Küçük Asya Araştırma Merkezi'nde bütün kültürleri kayıt altına alınmış böylece bugünlere ulaşmıştır. 

1924’te Selânik’te yayınlanan bir kitaptan 99 kıta o acı günleri dile getirir:
"İsmet Paşa, Venizelos geldiler,Trampa yapmaya karar verdiler.Acep bunu bir ferde mi sordular?Dünya kurulalı görülmemiştir.Türkiye’den aldırdılar bizleri,Kan ağlıyor hepimizin gözleri..."
Rumeli’yi geride bırakıp gözyaşları ile hicret eden Müslümanlar gibi; 
Karamanlılar da, Anadolu’yu, atalarının asırlardır yaşadığı vatanlarını düşünmeden bir an geçirmediler. İki ülke arasındaki münasebetler düzelmeye yüz tuttukça da, mübâdelenin her iki tarafındakiler serbestçe gidip anayurtlarını ziyaret etme imkânı buldular. 

Ayakta kalabilen evlerini, kiliselerini, bağ bahçe ve sokaklarını gördüler. Her iki taraf içinde "Ötekileştirilenler" birbirlerini tanıdı, anlamaya çalıştı. Hatta Hatta karşılıklı mübadele sırasında geride bıraktıkları evlatlarını ve diğer ırkdaşlarını gördüler. "Ortak yaşam aynı sokaklarda bir asır sonra yeniden kurulabilir mi? " sorusuna yanıtlar arandı. 

Mübâdelenin üzerinden bir asıra yakın zaman geçmesine rağmen  torunları tarafından acıların ilk günkü tazelikte bugün  yaşatılması çalışılmaktadır...

Diğer ortak yaşamlar konularında taraflar düşünce ve deneyimlerini, hayalkırıklıklarını ya da şaşkınlıklarını paylaşmamayı tercih etmektedir... 
Özellikle Türk Hristiyanlara (Karamanlılar) yapılan eziyetler bir insanlık ayıbı olarak bugünlere kadar gelmiştir.

Yunanistan' dan Türkiye'ye gelenlerin de başlarda yaşadıkları uyum zorlukları yerini yeni bir ülke kurmanın heyecanıyla önemsenmemiştir.

TÜRKİYE tarafındaki müslüman mübadiller ilk andan itibaren ekonomik, askeri, siyasi ve sosyal alanda önemli görevler üstlenmişlerdir.

Umarız bundan sonra "kim kime ne yaptı kim, daha çok acı çekti? " konuları bir tarafa bırakılır. Her iki tarafta da yarınlara umutla ve güzelliklerle bakılır.
Acılar yerini aydınlık bir geleceğe bırakır...

Bunun için öncelik olarak yapılması gereken Yunan politikacıların Türk düşmanlığı üzerinden yürüttüğü büyük kısmı yalanlara dayanan politikalarından vazgeçmesi yerinde olacaktır.  Yunan politikacıları Yunan nüfusunun en az yarısının Türk olduğunu bilmiyor olamaz. 
O halde?...

Fatma İlik 

----

PAPA EFTİM Kimdir?

Yazan:Nurten Ertul

Papa Eftim, Karamanlılar (Türk Hristiyanlar) konusunda adını sıkça zikrettik.
Hemen akla gelen soruları bu konuda cevaplandıralım.

1-1884 yılında Yozgat'ın Akdağmadeni'nde doğmuştur. Asıl adı Pavli Karahisarlıoğlu'dur.
2-Kilise eğitimini Osmanlı döneminde alan Eftim, 1912 yılında diyakos, 1915 yılında ise papaz ve 1918 yılında da Keskin metropoliti olmuştur. Eftim, bu dönemde Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne bağlı olarak çalışıyordu. Kendini şöyle tanıtıyordu:
"Ben Türk dostu Eftim değil; TÜRK oğlu Türk Eftim'im. Her zaman, her yerde Türk olduğumu beyan ettim. Bir yabancı TÜRK dostu olabilir. fakat benim gibi, halis bir Türk vatandaşının, yabancı bir TÜRK dostu gibi gösterilmesi, O'nun milliyetinden şüphe edilmesine delâlet eder ki! bundan incinmemek imkânsızdır. Bana TÜRK demeyip TÜRK dostu diyenleri hiç bir surette affedemem."
Papa Eftim, bu memlekete bir ordu kadar hizmet etmiştir. K. ATATÜRK


3-Papa EFTİM, Kurtuluş Savaşında Atatürk'ün yanında yer almaya bir anda karar vermedi. Anadolu'da bağımsız bir kilise kurulması fikri 1800'lerin sonunda dönemin aydınlarınca sesli dillendiriliyordu. Kayseri merkezli Türkçe konuşan vatandaşlar için bağımsız bir Anadolu Ortodoks Hristiyan Patrikliği için  padişah 2.Abdülhamit'e baş vuruldu. 

4-1900'lerde İstanbul 'da bulunan Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi' ni Anadolu özellikle de Türkçe anadilli hristiyanları hakir gördüğü, ana dilde ibadet hakkı vermediği gibi pek çok konulardan dolayı rahatsızlardı. Bu yüzden Kiliselerden ayrılma fikri o zamanlardan itibaren canlıydı.

5-Yıllar sonra Kurtuluş Savaşı patlak verdiğinde bu bilince sahip Karamanlı Hristiyanlar, Papa EFTİM liderliğinde Atatürk'ün yanında yer aldılar. Bu dönem Papa Eftim'in iki toplum arasında kurduğu köprü sayesinde özellikle Anadolu Hristiyanları'nın can can güvenliğini sağlama konusunda etkili oldu. 

Hatta mübadele sırasında da Anadolu da can ve mal kayıplarının olmaması için çabaladı. Döneminde evet Türk tarafındaydı. Aynı zamanda taraflar arasında sulh konusunda da çabaladı.

6-Papa EFTİM 1923 de ne yaptı? Olaylar nasıl gelişti? 
Millî Mücadeleyi destekleme kararı alan Papa Eftim, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne karşı yayımladığı beyannamede şöyle diyordu:
 "Fener Patrikhanesi, dinî ve ruhani vazifesini ihmal ederek, şanlı Türk milletinin, şanlı biz evlatlarını hilelerle Yunanlı yapmaya kalkışması ve Avrupa'ya böyle göstermesi, Türk milletinin aleyhine şikâyetlerde bulunması, Allah'ın emrine ve hakikatine muhaliftir."

7-  Fener Rum Patrikhanesi "Papa Eftim'e nasıl davrandı?
Bir tamim göndererek Türk hükümetinin verdiği görevlere kesinlikle uyulmamasını hatırlatmıştır. 
Eftim, bunu dikkate almayarak Sivas Kongresi'ne katılmış ve MUSTAFA Kemal ile tanışmıştır.


Türk Ortodoks Patrikhanesi, 1921'de alınan bir bakanlar kurulu kararıyla ve Mustafa Kemal'in emriyle 1922'de Kayseri'de "Müstakil Rum Patrikhanesi" adıyla kuruldu.

Mübadele sonunda cemaatinin çoğu dağılınca Papa Eftim ve ailesi istanbul Karaköy'deki Panayia Kafatiani Kilisesi'ne yerleşerek çalışmalarını oradan yürüttü.

8-ATATÜRK'E göre, Türk İstiklâl Savaşına bir ordu kadar hizmet eden Papa Eftim 1968 yılında vefat etmiştir. Bir nevi açık müze olan Mezartaşına Atatürk'ün bu sözü de  kazınmıştır.

Türk Ortodoks Patrikhanesi 1968-1991 arasında oğlu Turgut Erenerol, 1991-2002 arasında ise diğer oğlu Selçuk Erenerol tarafından yönetilmiştir. 2002'den beri Selçuk Erenerol'un oğlu Paşa Erenerol tarafından yönetilmektedir.

9-Papa Eftim'i ve Türk bağımsız Kilisesini 1923 yılından beri Fener Rum Ortodoks Kilisesi tanımamış, her iki kilisenin de ilişkileri ruhani dünya temsilcilerine yakışmayan ölçüde düşmanlık doludur.

Kısaca ilişkiler Ortaçağ Kilise Savaşları gibidir. Oysa bugün her iki kilisede cemaat sıkıntısı çekmekte, yani inanan arayışı içindedir...

....

....,

Silifke'den Yunanistan'a giden 'Karamanlı Yörükleri'nin Türkçe muhabbeti o biçim...

Öz kültür, kök kültür böyle bir şeydir, üzerinden 960 sene geçse de unutulmaz değil ki 96 senede unutulsun.

Alıntı/ Kaynak: Sakalar İskitler (Gizlenen Eski Anadolu Halkı) @iskitlilerden

Türk dünyasında ‘ortak marş’ heyecanı |

  Türk dünyasında ‘ortak marş’ heyecanı |  Kültür Sanat Haberleri 17/11/2024 Ortak alfabenin ardından, Türk devletleri arasında ‘ortak marş’...