📿 Bir Kavuk Var ki Baş Tacı: Gelenekten Geleceğe
Tiyatro sahnesinde başa takılan sıradan bir kavuk değildir bu...
O kavuk, yeri geldi karanlık dönemlerde geleneksel tiyatroyu ayakta tuttu, yeri geldi susanlara inat güldürerek düşündürdü.
Ama her şeyden önce bir emanetti.
🎭 Tuluat geleneğimizin büyük ustası Kel Hasan Efendi, 1929’da vefatından önce bu kavuğu sadece bir kişiye değil, bir felsefeye teslim etti:
“Vereceğin adam, tuluatı senden alıp gelecek nesillere taşıyacak bir muhalif komik olmalı.”
Çünkü bu kavuk, sadece komiklik değil; direnç, özgürlük, gelenek, zeka ve doğaçlama demekti. Ve o günden bugüne bir elden diğerine, usulca ve saygıyla devredildi…
👑 İşte "Kavuklu" silsilesi:
1️⃣ Kel Hasan Efendi (1865–1929)
Başlattı… Tuluatın temellerini attı. Kavuğu vasiyetle bıraktı.
2️⃣ İsmail Dümbüllü (1897–1973)
Onunla sokaklar güldü, kahkahalarla doldu. 40 yıl taşıdı kavuğu.
3️⃣ Münir Özkul (1925–2018)
"Mahmut Hoca"yı tanırsınız ama o aslında sahnede kavuğun ağırbaşlı ustasıydı. 20 yıl emaneti taşıdı.
4️⃣ Ferhan Şensoy (1951–2021)
Tiyatroya muhalefeti, mizaha zekayı ve cesareti getiren adam. 27 yıl boyunca bu emanetin en dik duran ismiydi.
5️⃣ Rasim Öztekin (1959–2021)
Kalbiyle oynadı, kalbini verdi. Hastalığı nedeniyle emaneti 4 yıl sonra devretti.
6️⃣ Şevket Çoruh (1973– )
Bugünün kavuklusudur. Sadece dizilerde değil, sahnede kurduğu tiyatrosuyla da geleneği yaşatmaya devam ediyor.
🎬 Bu kavuk, bir taç değil.
Ama ondan daha kıymetli.
Çünkü bir halkın gülerek direnme biçimini, sahneye duyduğu sevgiyi ve ustadan çırağa aktarılan namusu temsil ediyor.
“Geleneksel Türk Tiyatrosu” yaşasın, yaşatılsın!
Hem de kelimesi kelimesine değil, ruhuyla…
Mekanları Cennet Olsun.🤲