20240701

Türk-İslam Filozofu Farabi


Farabi

Tanım

Farabi 870’de Vesiç şehrinin Farab köyünde Türk menşeli bir asker ailenin çocuğu 
olarak dünyaya gelmiştir. Tam adı Ebu Nasr Mehmed bin Mehmed bin Tarhan bin Uzluğ el 
Farabi’dir. 

Çocukluğunda Farab’da dini ve tabii bilimler alanında ilk eğitimini almış, daha 
sonra Buhara, Semerkant, Merv ve Belh gibi dönemin ünlü ilim merkezleri olan şehirleri 
dolaşmıştır. 

Bağdat’ta İbnü’s-Serrrac’tan dil, Ebû Bişr Mattâ bin Yunus’tan mantık, Harranlı Yuhannâ bin Haylândan felsefe eğitimi almıştır. Aristoteles’e ait tüm tercüme ve şerhleri 
okuyan Farabi’yi sıradan bir Aristotelesçi olmaktan Harran’daki eğitim süreci çıkarmıştır. 

Bağdat’taki siyasal kargaşa ortamından dolayı Şam’da ilmi faaliyetlere devam etmiştir. Büyük 
krallıklar, parçalanmış küçük beylikler, şehir devletlerinden yola çıkarak siyasal toplulukları 
Medine (şehir devleti), millet ve dünya devleti şeklinde sınıflandırmıştır (Ülken, 2004, s.110, 

Bayraklı, 2000, s.12). İlim ve öğrenme amacıyla Merv Rey, Taşkent, Buhara, Bağdat, Harran, 
Halep, Şam, Mısır gibi geniş bir coğrafyada uzun bir ömür süren Farabi, Şam’da 950 yılında 
vefat etmiştir (Olguner, 2019, s.28). 

Siyasetle ilgili başlıca eserleri şunlardır (Farabi, 1999, s.119; Farabi, 1987, ss.36-37; Farabi, 
2017, s.71): 

-Arâü Ehlil Medineti’l Fazılâ (Erdemli Şehrin İnsanlarının Görüşlerinin İlkeleri): 
Felsefi görüşlerini açıkladığı eseridir. 
-Es-Siyasetü’l-Mediniyye: Erdemli ve cahil kişilerin çözümlenmesidir. 
-Tahsilü’s Sa’âde (Mutluluğun Kazanılması): Sosyal, siyasi, etik problemleri inceleyen 
eseridir. 
-Füsûlü Müntezeat: Toplum ve bedenin ayrı parçalardan birer birlik oluşturması, karşılıklı 
işbirliği içinde yardımlaşmasıdır. 
-El Medinetü’l Fazılâ: Erdemli şehir ve erdemli olmayan şehirlerin işlendiği eseridir. 
-Et-Tenbih alâ Sebili’s Sa’âde (Mutluluk Yoluna Yöneltme): Ahlaki ve akli erdemlerle 
ilgili açıklamaları içerir. 
-Kitâbu’l Mille: Politika felsefesinin ilk amacının mutluluk, diğer amacının ise mutluluğa 
ulaştıracak erdemlerin toplum içinde nasıl yayılacağını belirttiği eseridir. 
-Fusulü’l- Medeni: Siyaset ve ahlâk sorunlarına dair görüşlerini kısa bölümler şeklinde 
açıkladığı eserdir. 
-İhsâu’l-Ulûm: Bilimlerin Sayımı adlı eser töre bilimini tanımlar. Ahlâk bilimine de değinir. 
Ahlak biliminin toplumu düzenleyen yasalar yapmak amacıyla iyi eylemleri ve bunların 
nedenlerini araştırdığını belirtir (El-At’î, 1998, s.197). 
-Kitabü’l Cedel: Teorik ve pratik felsefe konularını birbirinden ayrıştırır, pratik felsefenin alt 
dalı olan, değer yargılarına değinen konuları inceler. 
-Felsefetü Aristotalis: Aristoteles’in ahlâk, siyasetle ilgili eserlerini eleştirdiği bir yapıttır. 
-Kitabu’l Hurûf (Harfler Kitabı): Bu eserinde dil-mantık ilişkisi, toplum-felsefe ilişkisi gibi 
konuları işler. 
-Telhisu Nevamis-i Eflâtun (Eflâtun’un Yasalarının Özeti): Platon’un yasalar isimli eseri 
için yazdığı kısa özettir

Demokaan Demirel, (Doç. Dr.), 
Kocaeli Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, 43100,Kocaeli/Türkiye 
demokaand@gmail.com , ORCID ID: 0000-0001-5454-9507 


İçerik 
📖 Farabi’ye göre; insan irade sahibi ve dünyanın parçası olan bir varlıktır. İradi bir varlık 
olan insan kâinatın parçası olan insandan sonra gelir. Doğal bir varlık olarak insan kendi 
türünden başka hiçbir türe hizmet etmez (Farabi, 2012, s.73). 

📖 İnsanlar genel eğilimleri ve eğitimleri doğrultusunda toplumsal sınıflarda yer edinirler. 
Toplumsal sınıflamanın ortaya çıkmasında organizmacı anlayış etkili olur. Farabi organların 
görevini, sıralanışını ele alır, bedendeki hiyerarşik sıralamanın toplumda da devamlılığını 
savunur. Bedende hâkim organ kalptir ve diğer organlar kalbin emirlerine göre çalışır. 
Toplumda da yönetici kalbe karşılık olarak gelir. Yöneticinin emirleriyle şehirdeki tüm 
birimler uyum halinde çalışır (Farabi, 2017, s.92). Toplumsal yapıda yaptıkları işler 
bakımından beş sınıf bulunur. Bunlar; en faziletli olanlar, din temsilcileri, mütercimler, ölçüm 
işleriyle uğraşanlar, mücahitler (askerler), zenginler (tüccarlar ve çiftçiler) şeklinde sıralanır 
(Farabi, 1987, s.49). 

📖 Farabi’ye göre, toplumsallaşma süreci belli aşamaları izler. Bu aşamalardan ilkinde ev 
topluluğu/aile yer alır. Evlerin birleşmesiyle sokak, mahalle ya da köyler oluşur. Mahalle veya 
köyler ise bir araya gelerek kentleri oluşturur. Kentlerin birleşmesiyle ulus/ümmet, ulusların 
birleşmesiyle de evrensel bir dünya toplumu teşekkül eder. Erdemli kentlerin birleşmesiyle 
oluşan ulus, erdemli kentten daha üstündür. Erdemli ulusların birleşmesiyle oluşan erdemli 
evrensel toplumda erdemli ulustan üstündür (Farabi, 2012, s.70). 

📖 Aristoteles’e ilk muallim diyen felsefe dünyasında Farabi “İkinci Muallim” olarak 
kabul edilir. Bunun başlıca sebebi Yunan felsefesi mantığını kendi kültürüyle uyumlu 
kılmasıdır. Farabi’nin felsefesinin amacı mutluluktur. İnsan, Hayvan-ı Natık, düşünen akleden 
bir canlı olarak gerçekleri ancak akıl yoluyla kavrayarak mutluluğa erişecektir (Cevizci, 2019, 
s.240, Bircan, 2020, s.488). Felsefe birey için bilginin son sınırlarına, var olanların 
sebeplerinin bilgisine ulaşmayı amaçlar. Bu bilgiye ulaşılmasıyla en üst düzey yaşam 
biçimine de kavuşulmuş olur. Aristoteles’te olduğu gibi Farabi felsefi açıdan mutluluğun 
temel koşulunu kurumsal bilgilere bağlar (Farabi, 1986a, s.27, Aristoteles, 2015, s.120). 
Kitabü Tahsili’s-Saâde adlı eserinde felsefenin en üstün bilgeliği yeğlemek olduğunu 
belirterek felsefeyi bilimlerin bilimi, bilimlerin anası, bilgeliklerin bilgeliği, sanatların sanatı, 
olarak niteler. Kitâbü’l Mille’de ise felsefe politik bir kavram olarak ele alınır, erdemli törenin 
içerdiği görüş ve eylemleri tanıttığı belirtilir, başkanlık işinin felsefenin altında yer aldığı 
iddia edilir (Farabi, 1999, ss.88-89, Farabi, 1997, ss.13-14). 

📖 Farabi’ye göre felsefe iki türdür: Birincisi; nazari felsefedir. İkincisi; ameli-siyasi 
felsefedir. Nazari felsefe, matematik, fizik, metafiziği içerir. Ameli/siyasi felsefe ikiye ayrılır: 
Ahlâk sanatı ve siyaset ilmi. 
Ahlâk sanatı, iyi fiiller, iyi fiillerin ahlâkı oluşturması, ahlâkın elde edilmesini içerir. 
Siyaset ilmi şehir halkına yönelik iyi fiillerin mümkün kılınması ve korunmasıyla ilgilidir. 
Filozof en yüksek hikmeti arayan bir kişi olarak nazari ilimlere sahiptir ve bu ilimleri imkânı 
ölçüsünde değerlendirir. Farabi’ye göre, filozofun seçkinliği bütün insanlara ve dinlere 
nispetledir. Mutlak anlamda seçkinler, mutlak anlamda hakiki filozof olan kişilerdir. 
Seçkinlerden sayılan diğer insanlar (fakih ve kelamcı) ancak filozoflara benzediği için bu 
gruba dâhil edilir (Özcan, 2014, ss.159-186, Farabi, 2008, s.71). 

📖 Farabi pratik felsefenin içinde ahlak ile siyaseti yan yana kabul eder. Siyaseti, Mutlak 
Siyaset ve Cahiliye Siyaseti olarak ikiye ayırır. Mutlak siyasetin tek, cahil siyasetin ise çok 
sayıda olduğunu söyler. Erdemli siyasetle fazıl (ideal) devletin, cahil siyasetle erdemli 
olmayan devletlerin ortaya çıktığını ileri sürer (Mücahid, 2012, s.85). 

📖 Farabi, siyaset ilminin mutluluğu araştırdığını, gerçek ve sahte mutluluk arasında 
ayrım yaptığını belirtir. Siyaset erdemli eylemlerin korunması için gerekli teorik ve pratik 
düzenlemeleri yapar. İnsani eylemleri inceler. Buna göre, gerçek mutluluk ancak ahiret 
hayatında mümkün olacak, zenginlik, şeref ve hazlar gibi durumlar bu dünyaya ait geçici bir 
mutluluk türü olacaktır. Bunun dışında siyaset ilmi erdemli şehirlerin erdemsiz şehirlere 
dönüşmemesi için gerekli kanun ve sebepleri araştırır. Erdemli şehri güven altına alan fiilleri, 
ilk başkanın ölümünden sonraki durumları ele alır ve bu durumlarla ilgili çıkarımlar yapar 
(Farabi, 1986b, ss.52-56). 

📖 Farabi varlığı açıklarken altı varlık mertebesinden ve bunlara dayanak oluşturan altı varlık 
ilkesinden bahseder. Ayırdığı varlık mertebelerinden ilk üçü cisim olmadığı gibi cisimde de 
bulunmaz. Birinci mertebede bulunan ilk sebep birdir, tektir. İlk varlığı ancak akıl türünden 
varlıklar bilebilir. Ayrık/mufârık akılların hepsi ilk varlığı düşünür ve bilir, onların bu 
düşünmesinden her birinin altında bulunan başka bir akıl taşar (sudûr eder). Farabi’nin sudûr 
(varlık) teorisi felsefi miras ile kendi inanç ve kültürünün bir sentezidir. Bu teori bir yönüyle 
Yunan astronomlarının özellikle Batlamyus’un evrenin dokuz gök küresinden oluştuğu 
şeklindeki teoriden, Aristoteles’in feleklerin hareketi hakkındaki yorumundan ve Plotinus ile 
İskenderiye ekolünden esinlenmiştir (Bozkurt, 2016, ss.112-113). 

📖 İlk varlık dışındaki her varlık ilk varlığın derecesinden aşağıda olduğu için ilk varlığı 
bilmesi eksik olur (Farabi, 1992, s.9). Aristoteles’te olduğu gibi Farabi maddeyi eksik bir şey 
olarak görür. Tanrı’nın sürekli bir mutluluk halinde olduğunu ileri sürer. Bu O’nun kendisini 
idrak etmesinden kaynaklanır. Tanrı bir aşk ve sevgi objesi olarak kendi özünü de sevecektir 
(Farabi, 2012, s.15). Tüm varlıklar ilk nedenden taşmak suretiyle meydana gelir. “Ondan 
varlığa gelen şeyin varlığı, ancak varlığını, başka bir şeyin varlığına borçlu olan bir taşma 
sonucudur ve bu bakımdan ondan başka olan herhangi bir şeyin varlığı hiçbir biçimde onun 
nedeni değildir (Farabi, 2017, s.39)”. 

📖 İkinci mertebede, ikinci dereceden sebepler, üçüncü mertebede “Faal Akıl” yer alır. 
Geri kalan üçü cisimde bulunur; ancak cisim değildir. Bunlar nefis, suret ve maddedir. Bu 
ilkelere semavi cisim, düşünen canlı, düşünmeyen canlı, bitkiler, madenler ve dört unsur (ateş, 
hava, su, toprak) denk gelir (Farabi, 2012, s.1). Ay üstü âlem mükemmelliğin, tamlığın 
bulunduğu bir âlemdir. Ay altı âlem ise eksikliğin başladığı bir âlemdir. Buradaki varlıkların 
varlığı başta kusurludur. Faal akıl bu birbirinden kopuk gibi görülen iki âlemi birbirine bağlar 
(Farabi, 2017, ss.45-50). Faal aklın görevi insanın yüksek olgunluk seviyelerine erişmesiyle 
mutluluğu yakalamasıdır. Faal akıl ile buluşma insanın uhrevi alanla ilişkiye girdiği ve ilk 
nedenden bilgi aldığı bir mertebedir. Bu makama yükselmiş insanı Farabi Tanrısallıkla 
özdeşleştirmektedir (Farabi, 2012, s.28, Uysal, 2003, s.154). Farabi burada bir başka bir akıl 
türünden, Müstefad Akıl'dan da bahseder. Eşyaya ait suretleri kavrayan insan aklı faal akıldan 
gelecek saf suretleri de kavrar. Böylece insan fizik ötesi âleme girerek akıllar âlemine geçiş 
yapar (Olguner, 2019, s.109). Farabi insandaki düşünme yetisinde ameli akıl ile nazari akla 
vurgu yapar. Sanatsal ve pratik nitelikli ameli akıl duyularla, tecrübeyle alakalıdır. Nazari akıl 
insanı mutluluğa ulaştırmak için varken, ameli akıl nazari akla hizmet etmeyi amaçladığı için 
mevcudiyet kazanmıştır (Farabi, 2017, s.81). 

İzmir'in göbeğinde! Smyrna antik tiyatrosu ortaya çıkıyor

 İzmir'in göbeğinde! Smyrna antik tiyatrosu ortaya çıkıyor İzmir'in tarihi miraslarından Smyrna Antik Kenti'nin 20 bin kişilik a...