Farabi
Tanım
Farabi 870’de Vesiç şehrinin Farab köyünde Türk menşeli bir asker ailenin çocuğu
olarak dünyaya gelmiştir. Tam adı Ebu Nasr Mehmed bin Mehmed bin Tarhan bin Uzluğ el
Farabi’dir.
Çocukluğunda Farab’da dini ve tabii bilimler alanında ilk eğitimini almış, daha
sonra Buhara, Semerkant, Merv ve Belh gibi dönemin ünlü ilim merkezleri olan şehirleri
dolaşmıştır.
Bağdat’ta İbnü’s-Serrrac’tan dil, Ebû Bişr Mattâ bin Yunus’tan mantık, Harranlı Yuhannâ bin Haylândan felsefe eğitimi almıştır. Aristoteles’e ait tüm tercüme ve şerhleri
okuyan Farabi’yi sıradan bir Aristotelesçi olmaktan Harran’daki eğitim süreci çıkarmıştır.
Bağdat’taki siyasal kargaşa ortamından dolayı Şam’da ilmi faaliyetlere devam etmiştir. Büyük
krallıklar, parçalanmış küçük beylikler, şehir devletlerinden yola çıkarak siyasal toplulukları
Medine (şehir devleti), millet ve dünya devleti şeklinde sınıflandırmıştır (Ülken, 2004, s.110,
Bayraklı, 2000, s.12). İlim ve öğrenme amacıyla Merv Rey, Taşkent, Buhara, Bağdat, Harran,
Halep, Şam, Mısır gibi geniş bir coğrafyada uzun bir ömür süren Farabi, Şam’da 950 yılında
vefat etmiştir (Olguner, 2019, s.28).
Siyasetle ilgili başlıca eserleri şunlardır (Farabi, 1999, s.119; Farabi, 1987, ss.36-37; Farabi,
2017, s.71):
-Arâü Ehlil Medineti’l Fazılâ (Erdemli Şehrin İnsanlarının Görüşlerinin İlkeleri):
Felsefi görüşlerini açıkladığı eseridir.
-Es-Siyasetü’l-Mediniyye: Erdemli ve cahil kişilerin çözümlenmesidir.
-Tahsilü’s Sa’âde (Mutluluğun Kazanılması): Sosyal, siyasi, etik problemleri inceleyen
eseridir.
-Füsûlü Müntezeat: Toplum ve bedenin ayrı parçalardan birer birlik oluşturması, karşılıklı
işbirliği içinde yardımlaşmasıdır.
-El Medinetü’l Fazılâ: Erdemli şehir ve erdemli olmayan şehirlerin işlendiği eseridir.
-Et-Tenbih alâ Sebili’s Sa’âde (Mutluluk Yoluna Yöneltme): Ahlaki ve akli erdemlerle
ilgili açıklamaları içerir.
-Kitâbu’l Mille: Politika felsefesinin ilk amacının mutluluk, diğer amacının ise mutluluğa
ulaştıracak erdemlerin toplum içinde nasıl yayılacağını belirttiği eseridir.
-Fusulü’l- Medeni: Siyaset ve ahlâk sorunlarına dair görüşlerini kısa bölümler şeklinde
açıkladığı eserdir.
-İhsâu’l-Ulûm: Bilimlerin Sayımı adlı eser töre bilimini tanımlar. Ahlâk bilimine de değinir.
Ahlak biliminin toplumu düzenleyen yasalar yapmak amacıyla iyi eylemleri ve bunların
nedenlerini araştırdığını belirtir (El-At’î, 1998, s.197).
-Kitabü’l Cedel: Teorik ve pratik felsefe konularını birbirinden ayrıştırır, pratik felsefenin alt
dalı olan, değer yargılarına değinen konuları inceler.
-Felsefetü Aristotalis: Aristoteles’in ahlâk, siyasetle ilgili eserlerini eleştirdiği bir yapıttır.
-Kitabu’l Hurûf (Harfler Kitabı): Bu eserinde dil-mantık ilişkisi, toplum-felsefe ilişkisi gibi
konuları işler.
-Telhisu Nevamis-i Eflâtun (Eflâtun’un Yasalarının Özeti): Platon’un yasalar isimli eseri
için yazdığı kısa özettir
Kaynak/Alıntı: https://www.academia.edu/44869366/Farabi?sm=b
Demokaan Demirel, (Doç. Dr.),
Kocaeli Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, 43100,Kocaeli/Türkiye
demokaand@gmail.com , ORCID ID: 0000-0001-5454-9507
İçerik
📖 Farabi’ye göre; insan irade sahibi ve dünyanın parçası olan bir varlıktır. İradi bir varlık
olan insan kâinatın parçası olan insandan sonra gelir. Doğal bir varlık olarak insan kendi
türünden başka hiçbir türe hizmet etmez (Farabi, 2012, s.73).
📖 İnsanlar genel eğilimleri ve eğitimleri doğrultusunda toplumsal sınıflarda yer edinirler.
Toplumsal sınıflamanın ortaya çıkmasında organizmacı anlayış etkili olur. Farabi organların
görevini, sıralanışını ele alır, bedendeki hiyerarşik sıralamanın toplumda da devamlılığını
savunur. Bedende hâkim organ kalptir ve diğer organlar kalbin emirlerine göre çalışır.
Toplumda da yönetici kalbe karşılık olarak gelir. Yöneticinin emirleriyle şehirdeki tüm
birimler uyum halinde çalışır (Farabi, 2017, s.92). Toplumsal yapıda yaptıkları işler
bakımından beş sınıf bulunur. Bunlar; en faziletli olanlar, din temsilcileri, mütercimler, ölçüm
işleriyle uğraşanlar, mücahitler (askerler), zenginler (tüccarlar ve çiftçiler) şeklinde sıralanır
(Farabi, 1987, s.49).
📖 Farabi’ye göre, toplumsallaşma süreci belli aşamaları izler. Bu aşamalardan ilkinde ev
topluluğu/aile yer alır. Evlerin birleşmesiyle sokak, mahalle ya da köyler oluşur. Mahalle veya
köyler ise bir araya gelerek kentleri oluşturur. Kentlerin birleşmesiyle ulus/ümmet, ulusların
birleşmesiyle de evrensel bir dünya toplumu teşekkül eder. Erdemli kentlerin birleşmesiyle
oluşan ulus, erdemli kentten daha üstündür. Erdemli ulusların birleşmesiyle oluşan erdemli
evrensel toplumda erdemli ulustan üstündür (Farabi, 2012, s.70).
📖 Aristoteles’e ilk muallim diyen felsefe dünyasında Farabi “İkinci Muallim” olarak
kabul edilir. Bunun başlıca sebebi Yunan felsefesi mantığını kendi kültürüyle uyumlu
kılmasıdır. Farabi’nin felsefesinin amacı mutluluktur. İnsan, Hayvan-ı Natık, düşünen akleden
bir canlı olarak gerçekleri ancak akıl yoluyla kavrayarak mutluluğa erişecektir (Cevizci, 2019,
s.240, Bircan, 2020, s.488). Felsefe birey için bilginin son sınırlarına, var olanların
sebeplerinin bilgisine ulaşmayı amaçlar. Bu bilgiye ulaşılmasıyla en üst düzey yaşam
biçimine de kavuşulmuş olur. Aristoteles’te olduğu gibi Farabi felsefi açıdan mutluluğun
temel koşulunu kurumsal bilgilere bağlar (Farabi, 1986a, s.27, Aristoteles, 2015, s.120).
Kitabü Tahsili’s-Saâde adlı eserinde felsefenin en üstün bilgeliği yeğlemek olduğunu
belirterek felsefeyi bilimlerin bilimi, bilimlerin anası, bilgeliklerin bilgeliği, sanatların sanatı,
olarak niteler. Kitâbü’l Mille’de ise felsefe politik bir kavram olarak ele alınır, erdemli törenin
içerdiği görüş ve eylemleri tanıttığı belirtilir, başkanlık işinin felsefenin altında yer aldığı
iddia edilir (Farabi, 1999, ss.88-89, Farabi, 1997, ss.13-14).
📖 Farabi’ye göre felsefe iki türdür: Birincisi; nazari felsefedir. İkincisi; ameli-siyasi
felsefedir. Nazari felsefe, matematik, fizik, metafiziği içerir. Ameli/siyasi felsefe ikiye ayrılır:
Ahlâk sanatı ve siyaset ilmi.
Ahlâk sanatı, iyi fiiller, iyi fiillerin ahlâkı oluşturması, ahlâkın elde edilmesini içerir.
Siyaset ilmi şehir halkına yönelik iyi fiillerin mümkün kılınması ve korunmasıyla ilgilidir.
Filozof en yüksek hikmeti arayan bir kişi olarak nazari ilimlere sahiptir ve bu ilimleri imkânı
ölçüsünde değerlendirir. Farabi’ye göre, filozofun seçkinliği bütün insanlara ve dinlere
nispetledir. Mutlak anlamda seçkinler, mutlak anlamda hakiki filozof olan kişilerdir.
Seçkinlerden sayılan diğer insanlar (fakih ve kelamcı) ancak filozoflara benzediği için bu
gruba dâhil edilir (Özcan, 2014, ss.159-186, Farabi, 2008, s.71).
📖 Farabi pratik felsefenin içinde ahlak ile siyaseti yan yana kabul eder. Siyaseti, Mutlak
Siyaset ve Cahiliye Siyaseti olarak ikiye ayırır. Mutlak siyasetin tek, cahil siyasetin ise çok
sayıda olduğunu söyler. Erdemli siyasetle fazıl (ideal) devletin, cahil siyasetle erdemli
olmayan devletlerin ortaya çıktığını ileri sürer (Mücahid, 2012, s.85).
📖 Farabi, siyaset ilminin mutluluğu araştırdığını, gerçek ve sahte mutluluk arasında
ayrım yaptığını belirtir. Siyaset erdemli eylemlerin korunması için gerekli teorik ve pratik
düzenlemeleri yapar. İnsani eylemleri inceler. Buna göre, gerçek mutluluk ancak ahiret
hayatında mümkün olacak, zenginlik, şeref ve hazlar gibi durumlar bu dünyaya ait geçici bir
mutluluk türü olacaktır. Bunun dışında siyaset ilmi erdemli şehirlerin erdemsiz şehirlere
dönüşmemesi için gerekli kanun ve sebepleri araştırır. Erdemli şehri güven altına alan fiilleri,
ilk başkanın ölümünden sonraki durumları ele alır ve bu durumlarla ilgili çıkarımlar yapar
(Farabi, 1986b, ss.52-56).
📖 Farabi varlığı açıklarken altı varlık mertebesinden ve bunlara dayanak oluşturan altı varlık
ilkesinden bahseder. Ayırdığı varlık mertebelerinden ilk üçü cisim olmadığı gibi cisimde de
bulunmaz. Birinci mertebede bulunan ilk sebep birdir, tektir. İlk varlığı ancak akıl türünden
varlıklar bilebilir. Ayrık/mufârık akılların hepsi ilk varlığı düşünür ve bilir, onların bu
düşünmesinden her birinin altında bulunan başka bir akıl taşar (sudûr eder). Farabi’nin sudûr
(varlık) teorisi felsefi miras ile kendi inanç ve kültürünün bir sentezidir. Bu teori bir yönüyle
Yunan astronomlarının özellikle Batlamyus’un evrenin dokuz gök küresinden oluştuğu
şeklindeki teoriden, Aristoteles’in feleklerin hareketi hakkındaki yorumundan ve Plotinus ile
İskenderiye ekolünden esinlenmiştir (Bozkurt, 2016, ss.112-113).
📖 İlk varlık dışındaki her varlık ilk varlığın derecesinden aşağıda olduğu için ilk varlığı
bilmesi eksik olur (Farabi, 1992, s.9). Aristoteles’te olduğu gibi Farabi maddeyi eksik bir şey
olarak görür. Tanrı’nın sürekli bir mutluluk halinde olduğunu ileri sürer. Bu O’nun kendisini
idrak etmesinden kaynaklanır. Tanrı bir aşk ve sevgi objesi olarak kendi özünü de sevecektir
(Farabi, 2012, s.15). Tüm varlıklar ilk nedenden taşmak suretiyle meydana gelir. “Ondan
varlığa gelen şeyin varlığı, ancak varlığını, başka bir şeyin varlığına borçlu olan bir taşma
sonucudur ve bu bakımdan ondan başka olan herhangi bir şeyin varlığı hiçbir biçimde onun
nedeni değildir (Farabi, 2017, s.39)”.
📖 İkinci mertebede, ikinci dereceden sebepler, üçüncü mertebede “Faal Akıl” yer alır.
Geri kalan üçü cisimde bulunur; ancak cisim değildir. Bunlar nefis, suret ve maddedir. Bu
ilkelere semavi cisim, düşünen canlı, düşünmeyen canlı, bitkiler, madenler ve dört unsur (ateş,
hava, su, toprak) denk gelir (Farabi, 2012, s.1). Ay üstü âlem mükemmelliğin, tamlığın
bulunduğu bir âlemdir. Ay altı âlem ise eksikliğin başladığı bir âlemdir. Buradaki varlıkların
varlığı başta kusurludur. Faal akıl bu birbirinden kopuk gibi görülen iki âlemi birbirine bağlar
(Farabi, 2017, ss.45-50). Faal aklın görevi insanın yüksek olgunluk seviyelerine erişmesiyle
mutluluğu yakalamasıdır. Faal akıl ile buluşma insanın uhrevi alanla ilişkiye girdiği ve ilk
nedenden bilgi aldığı bir mertebedir. Bu makama yükselmiş insanı Farabi Tanrısallıkla
özdeşleştirmektedir (Farabi, 2012, s.28, Uysal, 2003, s.154). Farabi burada bir başka bir akıl
türünden, Müstefad Akıl'dan da bahseder. Eşyaya ait suretleri kavrayan insan aklı faal akıldan
gelecek saf suretleri de kavrar. Böylece insan fizik ötesi âleme girerek akıllar âlemine geçiş
yapar (Olguner, 2019, s.109). Farabi insandaki düşünme yetisinde ameli akıl ile nazari akla
vurgu yapar. Sanatsal ve pratik nitelikli ameli akıl duyularla, tecrübeyle alakalıdır. Nazari akıl
insanı mutluluğa ulaştırmak için varken, ameli akıl nazari akla hizmet etmeyi amaçladığı için
mevcudiyet kazanmıştır (Farabi, 2017, s.81).