Türk Deniz Kuvvetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Deniz Kuvvetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20250427

🇹🇷🛫Bayraktar TB3'ten önemli başarı

 


  • Testlere 4. Prototip de katıldı
  • TCG ANADOLU GEMISINE INiS-KALKIS TESTLERINI BASARIYLA TAMAMLADI 
  • TCG ANADOLU GEMISINDE ILK KEZ 2 MILLI SIHA KONUSLANMIS OLDU

20210302

21 parça ağır İngiliz Savaş Gemilerine karşı savunma yapan Çanakkale'nin meşhur Türk Donanma gemileri

 21 parça ağır İngiliz Savaş Gemilerine karşı savunma yapan Çanakkale'nin meşhur Türk Donanma gemileri. Nusret Mayın Döşeme gemisi, Hamisiye, Midilli, Yavuz, Muavenet Kruvazörleri şimdi beşi bir yerde. 5 li Bronz Set. 



20200813

🎞⚓️🌊🇹🇷Türkiye Cumhuriyeti Doğu Akdeniz'de hakları ve menfaatleri için büyük mücadele vermektedir.

 

20200530

Yunanistan'a anladığı dilden yanıt: Ne-Mutlu-Türküm-Diyene


Türk Donanması, Milli Savunma Bakanlığı’nın emri ile 'Ne Mutlu Türküm Diyene' şeklinde, dört ayrı saha adı ile tek manada yayınladığı Navtex ile Girit'in Güneyi’nde, Gavdos Adası’nın hemen aşağısında, kırmızı alanları kapsayan yerlerde, askeri tatbikatlar icra edecek.

Türk Deniz Kuvvetleri, Girit Adası’nın güneyindeki 4 bölgede Navtex ilan etti. Buna göre Türkiye’nin belirlediği yerler askerî bölge olarak kabul edilecek. Bu bölgelerin “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” olarak kodlanması dikkat çekti.

Navtex, denizlerde askerî ya da sivil herhangi bir faaliyette bulunmak isteyenlerin önceden mesaj yayımlayarak deniz trafiğini uyarması anlamına geliyor.

'TÜRKİYE ANLADIKLARI DİLDEN İSİM VERMİŞ'

Türkiye’nin denizde tatbikat yapacağı sahalara verdiği isimleri, Amiral Cem Gürdeniz SuperHaber internet sitesine değerlendirdi.

Gürdeniz, ”Türkiye çevre denizlerimizde tatbikat yapacağı sahalara istediği ismi verebilir. Burada önemli olan, sahanın yeri ve faaliyetin yapılacağı zamanın önceden ilanıdır. Türkiye Ege Denizi’nde yapacağı dört ayrı tatbikat sahasına sırayla, 'Ne Mutlu Türküm Diyene' isimlerini vermiştir. Bu sahalar uluslararası usuller gereği navtex üzerinden ilan edilmiştir. Yunanlıların daha önce, kendi sahalarına 'Konstantinapolis' ve 'Pontus' gibi isimler verdiklerini hatırlıyorum. Türkiye bu kez onlara, anladıkları dilden tatbikat sahası isimleri vermiş” dedi.


‘YUNAN ŞOKTA’

Emete Gözügüzelli ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Yunan şokta! Türkiye ilk kez Ne–Mutlu–Türküm–Diyene şeklinde dört ayrı saha adı ile tek manada yayınladığı Navtex ile Girit’in güneyinde Gavdos adamızın hemen aşağısında, kırmızı alanları kapsayan yerlerde bugün ve yarın askeri tatbikatlar icra edecek” dedi.


20200419

🗣💬 ⚓️ Atatürk ve denizcilik

🇹🇷⚓️ 🚢 MİLGEM Nedir ? Türk Savaş Gemisi üretimi

MİLGEM Nedir ? 

MİLGEM ya da tam adıyla Millî Gemi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal bir savaş gemisi programıdır.

MİLGEM Projesinde bugün gelinen durum itibarı ile gemi inşa ve donatımında kullanılan malzeme, cihaz ve sistemler değer olarak %70 oranında yerli sanayi imkânları ile karşılanmıştır, bu oran kalem bazında %80 dolaylarındadır.

Küçük boyutlu alımlar için 212 firma ile çalışmalar yürütülmüş, hizmet ve materyal tedariki konusunda özel sektör sanayicisi ile toplam 75 firma ile ana sözleşme yapılmış ve yaklaşık 9200 kalem malzeme tedarik edilmiştir.

TCG HEYBELİADA (F-511) 
TCG BÜYÜKADA (F-512) 
TCG BURGAZADA (F-513) 
TCG KINALIADA (F-514) 
Şuan görev başındadır...

Neden F ile başlıyor kodlar?

Fırkateyn olduğu için.

Milgem korvetlerinde neden vls yok ? Hava savunması çok yetersiz değil mi bu şekilde ?

Fırkateynlerde oluyor o genelde. 
Korvet olduğu için çok silah yüklenmemiş sadece Ram var bir de Oto Melera topu yakın hava desteği verebiliyor.

Alıntı: Sosyal medya : Dz.Yzb. @YzbDz

20200411

📚📖 🇹🇷 Ege'de Türkiye'ye ait 150 adacık var

Ege'de Türkiye'ye ait 150 adacık var

Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı, yeni kitabında Türkiye'nin Ege'de 150 civarında adacık ve kayalık üzerinde Osmanlı'dan bu yana gelen hakları olduğunu ortaya koydu. 

LÜTFİ KAPLAN

Türkiye ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki hakları konusunda yazdığı makaleler ve kitaplarla dikkat çeken Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı, Ege sorununda ufuk açıcı yeni bir kitabını daha yayınladı. Yaycı kitabında, Türkiye’nin Lozan Barış Antlaşması ile devrettiği ada ve adacıklar dışında Ege Denizi’nin muhtelif bölgelerinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan kendisine intikal eden Kardak dahil 150 kadar ada, adacık ve kayalık üzerinde hakkı olduğunu savundu. 

TEK TARAFLI TALEPLER

Yaycı’nın “Yunanistan Talepleri: Ege Sorunları: Soru ve Cevaplarla” kitabı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından 25 bin adet basılarak okuyucuların dikkatine sunuldu. Yaycı 226 sayfalık kitabında özetle, “Yunanistan’ın tek taraflı talepleri” olduğuna vurgu yaptı. Yunanistan’ın adaları silahlandırmak, karasularını ve hava sahasını artırmak, FıR’ı egemenlik hakkı gibi kullanmak, devredilmemiş adaları sahiplenmek gibi tek taraflı taleplerde bulunduğuna yer verdi.


ÇÖZÜM EGAYDAAK

Yaycı, “Bu sorunların temeli Yunanistan’ın Megali İdea çerçevesindeki politikaları ile oluşan Ege’deki jeopolitik dengesizliktir” diyerek, “egemenliği devredilmemiş adalar” ile “Yunanistan’ın karasularının genişletilmesi gayretlerine” vurgu yaptı. Yaycı kitabında özetle şu detaylara yer verdi: “Esasen, diğer sorunların çözümü ancak EGAYDAAK olarak tabir edilen adaların egemenliğinin belirlenmesi sorununun çözümüne bağlı olarak mümkün olabilecektir. Sadece karasuları açısından bakıldığında bile, Trakya yüzölçümünün yarısı kadar karasularına sahip olan EGAYDAAK’ların aidiyetini belirlemeden deniz yetki alanları sınırlandırması yapmak telafisi imkânsız kayıplara neden olabilecektir. Zira Ege’de yaşanan sorunlar birbirleri ile bağlantılı olmakla birlikte sorunların birisi hakkında verilecek karar diğerlerini de etkileyecektir.


150 ADACIK TÜRKİYE’NİN

Osmanlı İmparatorluğu’nun devrettiği ada, adacık ve kayalıklar dışında, Ege Denizi’nde bulunan tüm ada, adacık ve kayalıklar “O’nun halefi” sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin hâkimiyetindedir. Türkiye, Lozan Barış Antlaşması ile devrettiği ada ve adacıklar dışında Ege Denizi’nin muhtelif bölgelerinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan kendisine intikal eden Kardak dahil 150 kadar ada, adacık ve kayalık üzerindeki hâkimiyetini sürdürdüğünü beyan etmektedir. Çoğu oldukça büyük birer ada olan bu coğrafi formasyonları basit bir kayalık sorunu olarak görmek mümkün değildir.” 

Arama kurtarma sahası kıta sahanlığıdır

Kitapta ayrıca, “Türkiye’nin arama kurtarma sorumluluk sahasının öngördüğü münhasır ekonomik bölge/kıta sahanlığı sınırları ile örtüşmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Zira MEB/Kıta sahanlığında devletlerin yetki ve sorumlulukları arama kurtarma sorumluluğunu da yüklenmelerini de gerektirmektedir. Keza Karadeniz’de Türk Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası MEB ile örtüşmektedir” ifadelerine yer verildi.

Alıntı/Kaynak: https://www.aksam.com.tr/guncel/egede-turkiyeye-ait-150-adacik-var/haber-1062793

20200131

📚📖 “Doğu Akdeniz’in Paylaşım Mücadelesi ve Türkiye”

Dz.K.K.Kurmay Başkanı Tümamiral Dr. Cihat Yaycı’nın “Doğu Akdeniz’in Paylaşım Mücadelesi ve Türkiye” isimli yeni kitabı çıktı. 

20191213

🎞 Akdeniz'de dengeleri sarsan adımlar hızlandı

Türkiye ve Libya mutabakatı Doğu Akdeniz'de Türkiye karşıtı denklemleri sarstı. Görüşmelerin "Libya ile sınırlı kalmayacağı" mesajını veren Türkiye, sahada da güçlü adımlar atıyor. Yavuz, Rum kesiminin sözde 7. parselinde, Fatih ise karpaz açıklarında ikinci sondajını yaptı. Üçüncü sondaj gemisi ise yolda. Tüm bu gelişmeler karşısında panik halinde olan Yunanistan Libya mutabakatına itirazını Birleşmiş Milletler'e sundu.


20191201

✍️ Donanma diplomasisi, Libya Mutabakatı ve Akdeniz Kalkanı Harekatı - Cem Gürdeniz

Donanma diplomasisi, Libya Mutabakatı ve Akdeniz Kalkanı Harekatı
Cem Gürdeniz

Tarih boyunca, savaş gemileri ve onlardan oluşan donanma, denizci devletler tarafından savaş dönemi haricinde dış politika ve güvenlik politikalarının bir aracı olarak, yani Donanma Diplomasisi, Ganbot Diplomasisi, Deniz Kuvvetleri Varlığı ya da Bayrak Gösterme rollerinde kullanılmışlardır.

DONANMA DİPLOMASİSİ VE ULUSAL GÜÇ

Söz konusu kavramlar yazılı tarih kadar eski kavramlardır. İngiliz düşünür John Stuart Mill “arkasında duracak bir donanmamız yoksa diplomasimiz bir hiçtir” demişti. Stratejist Sir Julian Corbett’e göre donanmaların ilk vazifesi, diplomatik gayretleri desteklemek ya da engellemektir. Trafalgar kahramanı ünlü Amiral Horaito Nelson daha da ileri giderek “Sizin mürekkep ve kalemlerinizden nefret ediyorum. İngiliz savaş gemilerinden oluşan bir donanma Avrupa’nın en iyi müzakerecisidir” demişti. Sovyetler Birliğinin en uzun süreli Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevini yürütmüş olan Amiral Gorshkov, donanmaların devletlerin savaş yeteneğinin gerçek göstergeleri olduğunu savunmuş, barış zamanı siyasi hedeflere erişmede en önemli araç olarak Donanmayı göstermişti.

TÜRKİYE UYGULAMALARI

Cumhuriyet Donanması da bu rolü, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk döneminde başlamak üzere bugüne kadar etkinlikle oynamıştır. 
  • Donanma sayesinde 1936’da Boğazları geri aldık
  • 1974’de Kıbrıs’ta yeni bir düzen kurduk. 
  • 1975 sonrası Ege ve Doğu Akdeniz’de jeopolitik çıkarlarımızı sadece korumadık, aksine geliştirdik.

Bugün Donanmamızın dış ve güvenlik politikası aracı olarak en yaygın kullanım örneğini donanma diplomasisi ve ganbot diplomasisi alanında görüyoruz. Donanma diplomasisi gerek liman ziyaretleri gerek ortak tatbikatlar ve harekatlara iştirakler ile kendini gösterir. Örneğin Deniz Kuvvetlerimizin soğuk savaş sonrası Karadeniz’de BLACKSEAFOR ya da Karadeniz Uyumu Harekat girişimlerine sahildarları çekebilmesi donanma diplomasisine güzel örneklerdir. Son gelişmeler ışığında Kasım 2019 başından itibaren Pakistan’ı Doğu Akdeniz’deki çıkarlarımızı korumaya yönelik, 1 Mart 2006’dan bu yana uygulanan Akdeniz Kalkanı Harekatına dahil edebilmek ve hatta bu harekata Ürdün’den gözlemci getirmek çok büyük bir başarıdır. Gelecekte Hazar sahildarlarından dost, müttefik ve kardeş ülkeleri de Akdeniz Kalkanı Harekatında görmek dileğimizi hatırlatarak emeği geçenleri kutluyorum.

GANBOT DİPLOMASİSİ VE DIŞ POLİTİKAMIZ

Diğer taraftan Donanma diplomasisinin bir üst seviyesi olan Ganbot diplomasisinde ateş gücü kullanım niyeti açıktır. Bu uygulama, uluslararası bir sorunun kendi lehimizde sonuçlanması, ya da bu sorun nedeniyle oluşabilecek maddi veya manevi zararların geciktirilmesi için barış veya kriz zamanında deniz kuvvetlerinin kısıtlı bir şekilde kullanımı veya kullanım tehdidini içerir. Tarih boyunca güçlü donanmalara sahip devletlerin en esnek dış politika ve güvenlik politikası aracı olan Ganbot diplomasisi kriz ortamında zorlayıcı diplomasi aracı olarak kullanılır. Türkiye, gerek Ege, gerekse Doğu Akdeniz krizlerinde Ganbot diplomasisini başarıyla yürüten bir devlet olarak öne çıkmıştır. Bugün Doğu Akdeniz deniz yetki alanları ve Kıbrıs sorunlarında sağlanan duruşun ardında uygulanan Ganbot diplomasisi yatmaktadır. Bu çerçevede Akdeniz Kalkanı Harekatı kapsamında kıta sahanlığımıza giren yabancı sismik araştırma gemileri ya da sondaj platformları saha dışına sürülmüş; Mavi Vatan ve Deniz Kurdu Serisi tatbikatlar ile donanmamızın ateş ve manevra gücü Türkiye aleyhinde ABD ve AB gücünü arkasına alan Kıbrıs Rumları ve Yunanistan merkezinde şekillenen ittifaklar sistemine caydırma sağlayarak, meydan okumuştur. 2002 yılından günümüze kadar 15’ten fazla yabancı bayraklı gemi ya da sondaj platformunun Türk Donanması tarafından engellendiğini hatırlatayım. Bu gücü arkasına alan Dışişleri Bakanlığı kendine güvenerek BM’ye haklı tezlerimizi yere sağlam basarak deklare edebilmiş; AB ve ABD’nin akla ziyan demarş ve Türkiye karşıtı açıklamalarına anında karşılık verebilmiştir.

LİBYA MUTABAKATI: BİR DÖNÜM NOKTASI

Bu süreçte Donanma diplomasisinin en önemli somut başarılarından birisi de 27 Kasım 2019 tarihinde Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj ile imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası”dır. Doğu Akdeniz’deki Mavi Vatanımızın sınırlarının tespitinde milattır. Bu başarıda en büyük pay sahibi Libya-Türkiye kıyıdaşlığı tezini ortaya koyan Amiral Cihat Yaycı’dır. Bu gelişme gerçek anlamda bir oyun değiştiricidir. Gerek Türkiye, gerek Libya ve Yunanistan cephelerinde çok önemli yeni süreçleri tetikleyecektir. AB ve ABD’den ciddi tepkiler beklenmelidir. Şüphesiz, Libya’da Hafter güçlerine emperyal destek artacaktır. İç cephemizde bu anlaşma Türkiye’nin MEB ilanı konusunda elini güçlendirecek, Dışişleri Bakanlığımızın MEB ilanı konusundaki durağanlığını şüphesiz bozacaktır.

BAŞARILAR DÖNEMİ DEVAM ETMELİDİR

Kasım ayı içinde Doğu Akdeniz konusunda gerek Pakistan ve Ürdün’ün Akdeniz Kalkanı Harekatına dahil olması ve gerekse Libya ile MEB sınır mutabakat muhtırasının imzalanması son derece önemli ve büyük gelişmelerdir. Benzer şekilde Hükümetin Suriye ile en yakın zamanda bir sınırlandırma anlaşması yapılması için yeni bir süreci başlatması Mavi Vatan’a en büyük katkıyı sağlayacaktır. Diğer yandan Akdeniz Kalkanı Harekatına kardeş ve dost ülkelerin davet edilmesi ve özellikle Hazar kıyıdaşı denize çıkışı olmayan Türk Cumhuriyetlerine savaş gemisi kiralanarak bu harekata davet edilmeleri teşvik edilmelidir. Bu gelişmelerin Yunanistan tarafından Haçlı-İslam kamplaşması gibi gösterilmeye çalışıldığı da bir gerçektir. Türkiye’nin laik bir cumhuriyet olduğu gerçeğinden hareketle bu tuzağa asla düşülmemelidir. Yunanistan’ın yaptığı bu çığırtkanlığa Mısır ve Filistin’in Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı blokta Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi yanında yer alması ve söz konusu blokta İsrail’in de yer aldığı gerçeği hatırlatılmalıdır.


20191120

✍️ Büyük 🇹🇷Türk aydını ve subayı Amiral Soner Polat'ın aziz hatırasına

Fotoğraf: Amiral Soner Polat komutanımız 
bir aylığına karadeniz görevi gereği yola çıkarken, 
saygıdeğer eşi Sevgi Polat hanım'ın çektiği bir fotoğrafı.

DENİZE KARŞI 
Elveda ey özgür doğa! Son kez önümde,Tozmavi dalgalar yuvarlıyor,Ve mağrur güzelliğinle ışıldıyorsun.Bir dostun iç karartan homurtusu gibi, Ayrılık anında ümitsiz seslenişi gibi, Son kez işitiyorsun üzgün uğultunu, Yalvaran, çağıran seslerini.Ey ruhumun can attığım sınırı! Ne kadar çok dolaştım kıyılarında.Sessizce ve başım dumanlı, Gizli niyetimin hüznü ruhumda.Nasıl da severdim seslerini,Boğuk gürültünü, derin yankılarını,Akşamları sessizliğini,Asi atışlarını........................Dünya boşaldı... Şimdi beni, Alıp da nerelere götürmek istersin Deniz? Dünyanın kaderi hep böyle: Nereden bir damla iyilik gelse,Ya aydınlık, ya zorbalık orada nöbette.Hoşçakal deniz! Unutmayacağım çoşkulu güzelliğini.Ve uzun zaman duyacağım, Uğultunu, akşam saatlerinde.Ormanlara, ıssız çöllere gidiyorum, senle dolu.Kayalıklarını götürüyorum oraya.Koylarını, pırıltını, gölgeni.Ve dalgalarının konuşmasını.

Şiir; Amiral Soner Polat komutanımızın tutkuyla sevdiği Şair Aleksandır Sergeyeviç PUŞKİN' den.Öylesine severdi ki, hatta Puşkinden söz etse, " çok erken yaşta ölmeseydi düelloda nice güzel şiirler yazardı" demişti... O ayrılık anında, sanki kalbinde bu şiiri okur gibi hüzünle bakmış...

-Selcuk Tut
Alıntı: Sosyal medya

20191118

✍️ 🇹🇷 🚢⚓️ Atatürk’e en büyük armağan: Atmaca Güdümlü Mermisi - Cem Gürdeniz


Atatürk’e en büyük armağan: Atmaca Güdümlü Mermisi
Veryansın TV

Yarbay Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları esnasında bir yabancı gazeteciye şu beyanatı veriyordu: 
“… Deniz Kuvvetinden yoksun bir kara kuvveti olarak yarımadamızı kara kuvvetlerini çekinmeden getirebilecek bir Deniz Kuvvetine karşı hiçbir zaman savunamayız.” 
Haklıydı. Konuşmasından kısa bir süre önce, 12 Nisan 1915 günü saat 10 sıralarında Conkbayırı’nda 57’nci Piyade Alayına 
'’Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum’’ 
demişti. Zira karşısında, istilacı kuvvetini Akdeniz ve Ege Denizlerini aşarak, çekinmeden Gelibolu Yarımadasına getiren bir armada vardı. Donanmasızlığın ne olduğunu en iyi bilen komutandı. Osmanlı, bu gücü denizde durduramamıştı.

DENİZGÜCÜ TEORİSYENİ ATATÜRK

Ana savaş lojistiği, Karadeniz’de Rusya üzerinden ve denizden gelen büyük bir Kurtuluş Savaşı sonunda yeni Cumhuriyeti kurduğunda ana vatanın denizcileşmesi ve bu süreçte savunmasının denizde en uzaktan,  başlatılması gereğini ve gerçeğini çok acı tecrübeler yaşayarak öğrenmiş bulunuyordu. TCG Hamidiye Kruvazörü ile 1924 yılında yaptığı Karadeniz gezisinde geminin jurnaline yazdığı aşağıdaki cümleler, Cumhuriyetin denizlere yönelişinin ayrılmaz parçası olan strateji ve kuvvet oluşturma süreçlerinin bina edileceği, teorik alt yapıyı oluşturuyordu. 
“Hudutlarının mühim ve büyük aksamı deniz olan Türk Devletinin Donanması da mühim ve büyük olmak gerektir. O zaman Türk Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve Kaadir bir Türk Donanmasına malik olmak gayedir.”  Atatürk, aynı seyahatte gemi komutanına “Dış̧ pazarlardan satın alınan gemilerle donanma yapılamadığını siz de biliyorsunuz…Evvela çekirdek bir donanma tedarik etmekle yetinip, deniz sanayi ve ticaretimizi geliştirmeliyiz. Bundan sonra memleket sanayiinden fışkıracak donanmayı yapmak da kolay olacaktır”, diyordu.1 Kasım 1937 günü de, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden beşinci dönem açılış konuşmasında da aşağıdaki sözleri söylüyor, bir nevi vefatından tam bir yıl önce denizcileşme ülküsünü millet iradesinin temsil edildiği yerde Cumhuriyete ve millete haykırıyordu: ‘’Toprakların üç bir yanı  deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer… Denizciliği Türk’ün büyük ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.”   

82 YIL SONRA GELEN GÖRKEMLİ BAŞARI

Gelelim bugünlere. Önce 27 Eylül 2011 tarihinde ilk MİLGEM Ada sınıfı korvet TCG Heybeliada % 70 yerlilik oranı ile donanmaya teslim edildi. Henüz ana silahı olan uzun menzilli gemiye karşı güdümlü mermileri milli değildi. ABD yapımı Harpoon mermileri yüklüydü. Ateş gücü de milli olmalıydı. Ve oldu. 3 Kasım 2019 Pazar sabahı, Türk Donanma Tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi yaşandı. Karadeniz’de yapılan test atışında Türk denizci ve mühendislerinin geliştirdiği ATMACA Gemiye Karşı Milli Güdümlü Mermi, su üstü hedefini başarıyla imha etti. 250 km menzile sahip, ateşle ve unut tipi bir güdümlü mermi olan Atmaca, 1970’lerden bu yana tüm fırkateyn, hücumbot ve bazı denizaltılarımızda bulunan ana silah, ABD Yapımı Harpoon’dan çok daha fazla yeteneğe sahip.

BAĞIMSIZ HAREKAT YETENEK ARTIŞI

Harpoon mermisini ABD’nin karıştırabileceği ve istemediği durumlarda müdahale edebileceği gerçeğini göz önüne alırsak, Atmaca’nın bağımsız hareket yeteneği ile egemenliğimize ne kadar büyük katkı sağlayacağı unutulmamalıdır. Artık, Türk deniz gücü, uzun menzilden su üstü hedeflerine angajman yeteneğinde, Harpoon mermilerine olan bağımlılıktan kurtulmuştur. Atmaca’nın başarılması, Anadolu kıyılarının yaklaşık 250 km.si, yani mavi vatan içine girerek ya da yaklaşarak,  risk veya tehdit oluşturacak suüstü unsurlarının imha edilmesi, kıyılarımıza yaklaştırılmaması demektir. Atmaca, ‘’Savunma Denizden Başlar’’ doktrininin ulusal güce dayanarak başarılması demektir. İlk denemenin Milli Gemi (MİLGEM) Ada sınıfı korvet projesinin 4. gemisi TCG Kınalıada’da icra edilmesi son derece dikkat çekicidir. Dünyaya, dosta düşmana, çok büyük bir mesajdır. 21. Yüzyılda Türk denizcileşmesinin, Mavi Vatan egemenliğinin büyük bir manifestosudur.

BÜYÜK GURUR YAŞIYORUZ

Duyduğumuz gurur ve sevinci bu satırlarda ifade etmek mümkün değildir. Gerek MİLGEM gerekse Atmaca projelerinin en büyük itici gücü 20.Deniz Kuvvetleri Komutanı merhum Oramiral Özden Örnek’i rahmet ve minnetle anıyorum. Ayrıca projenin ana yüklenicisi Roketsan ve destekleyici firmalar ile Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkezi (ARMERKOM)’un mevcut ve geçmişteki mühendislerini yürekten kutluyorum. Türk milletine ve mavi vatana çok büyük bir armağan sundular.  Bu aşamadan sonra beklentimiz denizaltılarımızdan ateşlenecek Atmaca güdümlü mermileri ile milli torpido Akya ve Gezgin (cruise) füzesinin en kısa zamanda aynı başarı ile denenmesi ve donanma envanterimize katılmasıdır.

ATATÜRK’E EN BÜYÜK ARMAĞAN

2019 yılının 10 Kasım törenlerinde, Mustafa Kemal Atatürk’e bu başarıdan büyük hangi mesaj verilebilir? Atam, artık Mavi Vatanı kendi barutumuz, kendi silahımız, kendi gemimiz ile koruyabiliyoruz. Ana vatanda  artık hiç bir komutan, senin  12 Nisan 1915 tarihinde Conkbayırı’nda 57. Alaya vermek zorunda kaldığın emri vermek durumunda kalmayacak. Sadece Türkiye değil, Türk dünyasına bugünleri gösterdiğin için sana şükrediyoruz. Senin önderliğinle kurtuluş, kuruluş ve devrimler sağlanmasıydı bugünün nesilleri bu büyük gurur ve mutluluğu yaşayamayacaktı.

Atam dediğin gibi, 
‘’Toprakların üç bir yanı  deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer…’’ 
Söz veriyoruz kudret ve yeteneğimizin sınırlarını şartlar ne olursa olsun zorlayacağız.

Aziz hatıran önünde tazim ve takdir ile eğiliyorum.



20191110

✍️ Atatürk, MİLGEM ve Atmaca Güdümlü Mermisi - Cem Gürdeniz

Atatürk, MİLGEM ve Atmaca Güdümlü Mermisi
Cem Gürdeniz


Yarbay Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları esnasında bir yabancı gazeteciye şu beyanatı veriyordu: “...Deniz Kuvvetinden yoksun bir kara kuvveti olarak yarımadamızı kara kuvvetlerini çekinmeden getirebilecek bir Deniz Kuvvetine karşı hiçbir zaman savunamayız.” Haklıydı. Konuşmasından kısa bir süre önce, 12 Nisan 1915 günü saat 10 sıralarında Conkbayırı’nda 57’nci Piyade Alayına “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” demişti. Zira karşısında, istilacı kuvvetini Akdeniz ve Ege Denizlerini aşarak, çekinmeden Gelibolu Yarımadasına getiren bir armada vardı. Donanmasızlığın ne olduğunu en iyi bilen komutandı. Osmanlı, bu gücü denizde durduramamıştı.

DENİZGÜCÜ TEORİSYENİ: ATATÜRK

Ana savaş lojistiği, Karadeniz’de Rusya üzerinden ve denizden gelen büyük bir Kurtuluş Savaşı sonunda yeni Cumhuriyeti kurduğunda ana vatanın denizcileşmesi ve bu süreçte savunmasının denizde en uzaktan, başlatılması gereğini ve gerçeğini çok acı tecrübeler yaşayarak öğrenmiş bulunuyordu. TCG Hamidiye Kruvazörü ile 1924 yılında yaptığı Karadeniz gezisinde geminin jurnaline yazdığı aşağıdaki cümleler, Cumhuriyetin denizlere yönelişinin ayrılmaz parçası olan strateji ve kuvvet oluşturma süreçlerinin bina edileceği, teorik alt yapıyı oluşturuyordu. “Hudutlarının mühim ve büyük aksamı deniz olan Türk Devletinin Donanması da mühim ve büyük olmak gerektir. O zaman Türk Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve Kaadir bir Türk Donanmasına malik olmak gayedir.” Atatürk, aynı seyahatte gemi komutanına “Dış pazarlardan satın alınan gemilerle donanma yapılamadığını siz de biliyorsunuz... Evvela çekirdek bir donanma tedarik etmekle yetinip, deniz sanayi ve ticaretimizi geliştirmeliyiz. Bundan sonra memleket sanayiinden fışkıracak donanmayı yapmak da kolay olacaktır” diyordu.1 Kasım 1937 günü de, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden beşinci dönem açılış konuşmasında da aşağıdaki sözleri söylüyor, bir nevi vefatından tam bir yıl önce denizcileşme ülküsünü millet iradesinin temsil edildiği yerde Cumhuriyete ve millete haykırıyordu: “Toprakların üç bir yanı deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer... Denizciliği Türk’ün büyük ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.”

82 YIL SONRA GELEN GÖRKEMLİ BAŞARI

Gelelim bugünlere. Önce 27 Eylül 2011 tarihinde ilk MİLGEM Ada sınıfı korvet TCG Heybeliada % 70 yerlilik oranı ile donanmaya teslim edildi. Henüz ana silahı olan uzun menzilli gemiye karşı güdümlü mermileri milli değildi. ABD yapımı Harpoon mermileri yüklüydü. Ateş gücü de milli olmalıydı. Ve oldu. 3 Kasım 2019 Pazar sabahı, Türk Donanma Tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi yaşandı. Karadeniz’de yapılan test atışında Türk denizci ve mühendislerinin geliştirdiği ATMACA Gemiye Karşı Milli Güdümlü Mermi, su üstü hedefini başarıyla imha etti. 250 km menzile sahip, ateşle ve unut tipi bir güdümlü mermi olan Atmaca, 1970’lerden bu yana tüm fırkateyn, hücumbot ve bazı denizaltılarımızda bulunan ana silah, ABD Yapımı Harpoon’dan çok daha fazla yeteneğe sahip.

BAĞIMSIZ HAREKAT YETENEK ARTIŞI

Harpoon mermisini ABD’nin karıştırabileceği ve istemediği durumlarda müdahale edebileceği gerçeğini göz önüne alırsak, Atmaca’nın bağımsız hareket yeteneği ile egemenliğimize ne kadar büyük katkı sağlayacağı unutulmamalıdır. Artık, Türk deniz gücü, uzun menzilden su üstü hedeflerine angajman yeteneğinde, Harpoon mermilerine olan bağımlılıktan kurtulmuştur. Atmaca’nın başarılması, Anadolu kıyılarının yaklaşık 250 km.si, yani mavi vatan içine girerek ya da yaklaşarak, risk veya tehdit oluşturacak suüstü unsurlarının imha edilmesi, kıyılarımıza yaklaştırılmaması demektir. Atmaca, “Savunma Denizden Başlar” doktrininin ulusal güce dayanarak başarılması demektir. İlk denemenin Milli Gemi (MİLGEM) Ada sınıfı korvet projesinin 4. gemisi TCG Kınalıada’da icra edilmesi son derece dikkat çekicidir. Dünyaya, dosta düşmana, çok büyük bir mesajdır. 21. Yüzyılda Türk denizcileşmesinin, Mavi Vatan egemenliğinin büyük bir manifestosudur.

BÜYÜK GURUR YAŞIYORUZ

Duyduğumuz gurur ve sevinci bu satırlarda ifade etmek mümkün değildir. Gerek MİLGEM gerekse Atmaca projelerinin en büyük itici gücü 20. Deniz Kuvvetleri Komutanı merhum Oramiral Özden Örnek’i rahmet ve minnetle anıyorum. Ayrıca projenin ana yüklenicisi Roketsan ve destekleyici firmalar ile Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkezi (ARMERKOM)’nin mevcut ve geçmişteki mühendislerini yürekten kutluyorum. Türk milletine ve mavi vatana çok büyük bir armağan sundular. Bu aşamadan sonra beklentimiz denizaltılarımızdan ateşlenecek Atmaca güdümlü mermileri ile milli torpido Akya ve Gezgin (cruise) füzesinin en kısa zamanda aynı başarı ile denenmesi ve donanma envanterimize katılmasıdır.

ATATÜRK’E EN BÜYÜK ARMAĞAN

2019 yılının 10 Kasım törenlerinde, Mustafa Kemal Atatürk’ü bu başarı ile anmaktan daha görkemli ne olabilir. Atam, artık Mavi Vatanı kendi barutumuz, kendi silahımız, kendi gemimiz ile koruyabiliyoruz. Ana vatanda artık hiç bir komutan, senin 12 Nisan 1915 tarihinde Conkbayırı’nda 57. Alaya vermek zorunda kaldığın emri vermek durumunda kalmayacak. Sadece Türkiye değil, Türk dünyasına bugünleri gösterdiğin için sana şükrediyoruz. Senin önderliğinle kurtuluş, kuruluş ve devrimler sağlanmasıydı bugünün nesilleri bu büyük gurur ve mutluluğu yaşayamayacaktı.

Atam dediğin gibi, “Toprakların üç bir yanı deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer...Söz veriyoruz kudret ve yeteneğimizin sınırlarını şartlar ne olursa olsun zorlayacağız.

Aziz hatıran önünde tazim ve takdir ile eğiliyorum.

📰 İngiltere Kralı Edward'ın Ziyareti (4 Eylül 1936)

İngiltere Kralı Edward'ın Ziyareti (4 Eylül 1936) İngiltere Kralı VIII. Edward İstanbul'a gelirken uğradığı Çanakkale'de 3 Eylül...