20230429

Kut'ül Amare zaferinin 107. yılı kutlu olsun

 




Osmanlı günümüzde Avrupa’da devlet olan nereleri fethetti ve ne kadar kaldı?

 


 Osmanlı günümüzde Avrupa’da devlet olan nereleri fethetti ve ne kadar kaldı?

Bildiğimiz üzere Osmanlığı İmparatorluğu, 1299-1923 yılları arasında varlığını sürdürmüş bir Türk devletidir. 16. yüzyıla doğru dünyanın en güçlü imparatorluğu haline gelmiş ve 600 yıl boyunca doğu ve batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür.

20. yüzyıl çeyreğine kadar varlığını sürdürürek bir çok yeri himayesi altına almış ve işgal etmiştir. Peki yıllarca Avrupa siyasetine ve tarihine yön vermiş Osmanlı Devleti, nereleri fethetti ve bu yerlerde hükümdarlığını ne kadar sürdürdü ?


Bulgaristan – 545 yıl

Kosova – 539 yıl

Sırbistan – 539 yıl

Karadağ – 539 yıl

Bosna-Hersek – 539 yıl 

Hırvatistan – 539 yıl

Makedonya – 539 yıl

Romanya – 490 yıl

Moldova – 490 yıl

Arnavutluk – 435 yıl

Gürcistan – 400 yıl

Yunanistan – 400 yıl

Ukrayna – 308 yıl

Güney Kıbrıs R.Y. – 293 yıl

Kuzey Kıbrıs T.C. – 293 yıl 

Rusya(Güney Toprakları) – 291 yıl 

Slovenya – 250 yıl

Voyvodina(Banat) – 166 yıl 

Macaristan – 160 yıl

Azerbaycan – 25 yıl 

Polonya(Lehistan) – 25 yıl 

Belarus(Himaye) – 25 yıl 

Litvanya(Himaye) – 25 yıl 

Letonya(Himaye) – 25 yıl 

İtalya(Güneydoğu Kıyıları) – 20 yıl 

Slovakya(Uyvar) – 20 yıl 

Ermenistan – 20 yıl

Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/fotogaleri/osmanli-gunumuzde-avrupada-devlet-olan- nereleri-fethetti-ve-ne-kadar-kaldi-385311?sayfa=3

Türklüğün değeri

 




20230413

🇹🇷Türkiye’nin yerli ve milli otomobili 🚗TOGG'un kaç modeli var? TOGG modelleri, özellikleri ve segmentleri!

Türkiye’nin yerli ve milli otomobili TOGG bugün gerçekleştirilecek çekilişle sahiplerini buluyor. 16-27 Mart tarihleri arasında yapılan başvurularda 60 bin TL ön ödeme yapan kişiler çekilişe katıldı. Canlı yayında gerçekleştirilen çekilişte “TOGG’un kaç modeli var?” sorusu merak edilip araştırılmaya başlandı. TOGG’un şu an için 2023 yılında yalnızca T10X SUV modeli piyasaya çıkacak.

TOGG’un kaç modeli var TOGG modelleri, özellikleri ve segmentleri

TOGG model isimleri bugün gerçekleştirilecek çekilişle beraber gündeme geldi. Bursa'nın Gemlik ilçesinde yer alan fabrikada üretilen TOGG’ların bu yıl yollara çıkması planlanıyor. Bu yıl T10X modelinin piyasaya çıkacağı tahmin edilirken diğer TOGG modelleri de önümüzdeki yıllarda tanıtılacak ve üretime başlanacak. Peki, TOGG’un kaç modeli var? İşte merak edilenler…

TOGG’UN KAÇ MODELİ VAR?

Yerli otomobil TOGG’un toplamda 5 modeli bulunuyor. Bu yıl satılan T10X modeli C-Segment SUV olarak piyasaya çıkacak. Onun haricinde 

  • TOGG T10S C-segment Sedan, 
  • TOGG T8CX C-segment Xcoupe,
  •  TOGG T8X B-segment SUV 
  •  TOGG 10V C-segment MPV 

olarak satılacak.   

TOGG T10X ÖZELLİKLERİ

Araç gücünü lityum iyon pillerden almaktadır. Tek şarj ile batarya kapasitesine göre 300 km ve 500 km menzile sahip iki farklı güç paketi sunulacaktır. Aracın bataryalarının 30 dakikadan kısa sürede %80 şarj edilebilmesi planlanmaktadır.[10] Araçta yer alacak rejeneratif fren sistemi ile yavaşlamalarda motorların dinamo gibi çalışması ve pili tekrar şarj ederek menzili %20'ye kadar uzatması planlanmaktadır.

Aracın arkadan itişli 200 HP ve dört tekerden çekişli 400 HP olmak üzere iki farklı motor gücünde üretilmesi planlanmaktadır. Son hızı 180 km/sa olacak aracın 400 HP versiyonunda 0-100 km/sa hızlanması 4,8 saniye, 200 HP versiyonunda ise 7,6 saniyedir.

Aracın 4G/5G internet bağlantısı ile fabrikadan güncellemeleri otomatik olarak alabilmesi, arıza durumunda araca uzaktan müdahale edilebilmesi planlanmaktadır. Aracın 3. seviye otonom sürüş özelliklerine sahip olacağı açıklanmıştır.

Togg yüklü TIR'lar yollarda


Yerli ve milli otomobil Togg’un sevkiyatı Bursa Gemlik'teki Teknoloji Merkezi'nden sürüyor.

🇹🇷⚓️🚢TCG Anadolu: Türkiye’nin en büyük savaş gemisi ve Dünyanın ilk SİHA gemisi

 


Uzmanların gözünden TCG Anadolu - DOSYA

Türkiye'nin ilk SİHA ve en büyük savaş gemisi olarak kayıtlara geçen TCG Anadolu Gemisi TSK'ya teslim edildi. Uzmanlar, TCG'nin Türkiye savunması açısından ne anlama geldiği konusunda önemli tespitlerde ve değerlendirmelerde bulundu.
  13.04.2023, 01:18
       
Türkiye’nin çok maksatlı amfibi hücum gemisi TCG Anadolu 10 Nisan 2023 itibarıyla Deniz Kuvvetlerinin hizmetine girdi. Türk donanmasının amiral gemisi niteliği taşıyan ve Türkiye’nin en büyük savaş gemisi olan platformun hizmete alınışıyla Türkiye caydırıcı gücünü ve güç aktarımı kapasitesini yeni bir seviyeye taşırken Türk savunma sanayii için de aşılan bir başka önemli eşik oldu.

TCG Anadolu’nun bir platform olarak neyi temsil ettiğini, Türk savunma sanayii ve denizcilik sektörü için anlamını, Türk deniz gücü ve ulusal savunmasına ne tür katkıları olacağını uzmanlar cevapladı.

 Prof. Dr. Murat Yeşiltaş
SETA, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi

TCG Anadolu, Türkiye’nin bir deniz gücü olma stratejisi yolunda atılmış en önemli adımların biri. Türkiye uzun zamandan beri deniz kuvvetleri stratejisinde kapsamlı bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu stratejinin en önemli sütunu Türkiye’nin deniz kuvvetlerini modernleştirmek ve stratejik seviyede platformları milli imkan ve kabiliyetler üreterek TSK’nın envanterine sokmak. İkinci önemli sütun ise Türkiye’yi bölgesinde en önemli deniz gücü haline getirerek açık denizlere yönelen bir donanmaya kavuşmak. Bu bakımdan TCG Anadolu Türk deniz gücü tarihi açısından yeni bir döneme işaret ediyor. Bu haliyle 2015 Deniz Kuvvetleri Komutanlığı stratejisinde belirtilen Türkiye’nin denizlerdeki varlığına dair tarihsel stratejik kültürünün yeniden daha önemli hale gelmesi bakımından ve deniz gücü postürü açısından da TCG Anadolu yeni bir dönemin başlangıcı anlamına geliyor. Askeri, güvenlik ve dış politika seviyelerinden ise askeri caydırıcılığın tahkim edilmesi demek. Özellikle Türkiye’nin yakın deniz alanlarında varlık göstermesi bakımından kuvvet çarpanı ve en prestijli kazanımlarından biri.

Ukrayna’da bozulan dengeler açısından Karadeniz, Türk-Yunan gerilimi açısından Ege ve Akdeniz, enerji jeopolitiği açısından da Doğu Akdeniz’de bölge içi ve dışı aktörlere karşı hareket serbestisi sağlayacak bir platform olarak düşünebiliriz TCG Anadolu’yu. Askeri harekat doktrinleri bağlamında da TCG Anadolu’nun yeni bir dönemi işaret ettiği söylenebilir. Özellikle TB3 ve muhtemelen KIZILELMA gibi insansız hava platformlarının konuşlanabilecek olması açısından TSK’nın donanma stratejisinde yeni bir hareket konseptinin hayata geçirilmesine imkan tanıyacaktır. Bu haliyle Türkiye’nin askeri ve insani operasyonlardan askeri gücünü bölgesel ölçeğe taşıma imkanı sunan bir kuvvet çarpanı olarak ele almak mümkün.

Dr. Deniz Kutluk
E. Tümamiral

TCG Anadolu savaş gemisinin ihtiyaç görülmesi on yıllık bir iç tartışma döneminin sonunda alınan karar ile netleştirilmiştir. İlk düşünceleri Soğuk Savaş sonrası silahlanma ruhunu yansıtır ki o dönemde NATO da ilk defa amfibi güce erişim yolundaydı ve bunun gerekçesini de (tehdit kalmadığından) insani yardım amaçlı olarak ortaya koyuyordu. Bizde de insani yardım düşüncesi akıllarda bulunmuştu. Netice itibarıyla bu bir amfibi hücum gemisidir. Savunulan muhasım (düşman) kıyılarına güç kullanılarak (deniz piyade gücümüzün) çıkartılmasını sağlar. Bu amaçla üzerinde kendisini koruyacak hava gücünü de bir ölçüde taşır (F-35 B uçakları ile yapılması düşünülen bu koruma ABD ile yaşanan anlaşmazlık sonucu şimdilik belirsizlik içindedir ve geçici düzenlemelerle bir dönem yaşanacak gibi görülmektedir). Ayrıca gemi-kıyı intikali denen nihai hücum safhasının gereksinimi olan denizden ve havadan hücum taşıması yapacak zırh korumalı denizde ve karada gidebilen araçları, hızın daha önemli olduğu anlar için ise gemi güvertesinden deniz piyadelerini karaya taşıyacak helikopterleri barındırır. Hava savunması yeterli olmalıdır. Denizaltı savunmasının da organik olarak sağlanması ihtiyacındandır ki kimi helikopterler bu amaçlı belirlenmektedir. Üzerinde barındırdığı askeri hava vasıtalarıyla (darbe helikopterleri, SİHA ve F-35 alternatifi VTOL/STOL uçaklar) ateş gücü desteğini kullanarak düşman sahiline çıkarttığı veya çatışma sonucunda hasmane eylemlerin olduğu sahillerde sıkışmış kalmış insan topluluklarının tahliye edilmesini de sağlayabilir. Doğal afet etkisi ile de daha barışçıl şartlarda bu sivil toplulukları sıkıştıkları mahallerden kıyı-gemi hava köprüsü kullanarak gemi bünyesine tahliye edebilir, ilk yardım desteğini de sağlayabilir. İki kelime ile ifade etmek gerekirse TCG Anadolu denizden güç yansıtmayı (power projection) temsil etmektedir.

Proje tamamen hazır hale geldiğinde ve daimi konuşlandırılacak hava ve deniz unsurlarının altyapısı tamamlandığında amfibi hücum gücümüze önemli bir artı değer kazandıracaktır. Bu değerleri; daha uzun menzillere erişerek düşman kıyılarına hücum gerçekleştirebilmek, sürpriz etkisini artırmak, öz savunmasını optimize etmek, denizden kıyıya güç yansıtması oluşturmak, caydırıcı gücümüzde net bir artış meydana getirmek ve diğerleri diye sayabiliriz.

Türkiye’nin amfibi hücum gücü, TCG Anadolu ile birlikte yüzde 60 civarında artırılacaktır. Bu anlamda bölgesel deniz gücü rekabetinde muhatap aktör kuvvetlerin işi zorlaşacaktır. Benzer şekilde Kıbrıs’ın güvenliğinin sağlanması ve Türkiye’nin ulusal çıkarlarının korunmasında, geminin amfibi hücum niteliğinden dolayı TCG Anadolu muhtemel hasmane girişimlere karşı caydırıcılık sağlayacaktır.

Devletler ilgi-etki alanları denklemi ile jeostratejik anlamda dış politika hedeflerini ölçer ve kararlaştırır. Bu erişim gücü TCG Anadolu’nun varlığı ile artırılmış ufuklar bulacak gibi görünmektedir. Elbette dost ve müttefiklerimize de başta insani yardım sağlamak olmak üzere önemli destek sağlayıcı bir platform kazanılmaktadır. Sahip olduğu komuta kontrol sistemleriyle şimdiden NATO içinde kimi kritik görevler için seçilmiş olduğuna dair de duyumlarımız mevcuttur.

Murat Aslan
SETA, Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Türk Deniz Kuvvetlerine TCG Anadolu gemisinin teslim edilmesiyle Türkiye’nin siyasi ve askeri duruşunda yeni bir evreye girilmiştir. Türkiye artık müşterek bir askeri gücünü uzak diyarlara sevk edebilir. Nitekim büyük devletlerin küresel siyasete askeri bağlamda nüfuz etmesi etkili kuvvet sevkine dayanır. Örneğin ABD için süper devlet olmanın kriteri sadece nükleer silahlara sahip olmak veya normları şekillendirmek değildir. Süper devletin aynı zamanda dünyanın istenen bölgesine askeri gücünü nakledebilmesi gerekir. Örneğin ABD, askeri gücünü bir çatışma bölgesinde altı gün içinde hazır bulundurmak ister. Süper devlet(ler)e tabi olmamak adına Türkiye’nin de asgari düzeyde bir askeri gücünü dünyanın bir noktasına gerektiğinde intikal ettirebilmesi gerekir.

TCG Anadolu gemisinin kazandırdığı kabiliyeti “Türk siyasi çıkarları için, istenen yer ve zamanda özel kuvvetler, deniz, deniz piyade ve hava gücünden müteşekkil müşterek bir kuvvetin sevkine ve konumlanmasına imkan tanımak” şeklinde özetlemek mümkün. Bu nedenle Türkiye, TCG Anadolu görev kuvvetiyle kendi yakın coğrafyasının yanında 9 bin mil mesafeye uzanan ilgi alanı ve ötesinde müstakil bir harekat icra edilebilir. Ayrıca bu tip kabiliyetlerin caydırıcı bir işlevi olduğunu da unutmamak gerekir.

Türkiye böyle bir ihtiyacın en güzel örneğini 2020’de Libya’da tecrübe etti. Türk Hava Kuvvetlerinin uçuşta geçen süre ve görev yükünün kısıtlılığı nedeniyle icra ettiği görevler sınırlı kaldı. Nitekim Libya’da görev ifa etmek için F16’ların en az altı saat havada kalması, bu kapsamda en az iki defa yakıt ikmali yapması ve bu esnada önleme yapabilecek tehditlere mukabelede bulunması gerekiyordu. Bu nedenle siyasi hedefin gerçekleşmesinde askeri kabiliyetlerin geliştirilmesi çabaları hızlandırıldı.

Gemiye konuşlandırılacak S/İHA’lar düşük radar izi ve uzun menzilli hassas mühimmat kullanma kabiliyeti nedeniyle TCG Anadolu gemisini emsallerinden ayırıyor. Ayrıca Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir’in geçtiğimiz günlerde açıkladığı arayıcı başlığa sahip loitering mühimmatın ve hava savunma sistemlerinin gemiye entegrasyonu önemli kazanımlar. ABD’nin Türkiye’yi F-35 programından çıkarmasıyla oluşan boşluğun Türk SİHA’larıyla doldurulması ise müthiş bir siyasi anlama sahip. Ayrıca gemiye konuşlandırılacak S/İHA’ların hem taarruz hem de istihbarat görevleri icra edebilmesi mümkün. Gemiye konuşlandırılacak taarruz helikopterlerinin ateşle manevra icra edebilmesiyse müthiş bir yetenek. Türk Deniz Kuvvetleri için üretilen yeni tip milli mühimmat ise geminin bekasına maliyet etkin katkılar sağlıyor.

Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen unutulmaması gereken husus TCG Anadolu tipi gemilerin münferit değil görev kuvvetleri şeklinde teşkil edilmesi. TCG Anadolu gemisine denizaltı, lojistik, hava savunma, muharip veya mayın arama gibi diğer tipte gemilerin eşlik etmesi gerekmekte. O halde Türk Deniz Harp programı tamamlandığında Türk Mavi Vatanı’ndan okyanuslara açılmak ve müttefik ülkeler ile birlikte veya müstakil görev icra etmek artık mümkün olacak. Şüphesiz böyle bir kabiliyet NATO görevlerini de destekleyecek nitelikte.

Enver Ünal
Lider ELD Mühendisi, E. Dz. Kd. Alb.

Önemli siyasi, askeri, ekonomik gelişmelerin yaşandığı ve askeri güç destekli diplomasinin ön plana çıktığı çağımızda deniz gücünün kullanımı ve donanma stratejileri önemli araçlar olarak ortaya çıkmaktadır. Geleneksel tehditlere karşı ülke savunması maksatlı kullanımın yanında devletler arası rekabet ve güç gösterisinde, asimetrik tehditlere karşı deniz güvenliğinin sağlanmasında, sınırlandırma ihtilaflarının bulunduğu deniz alanlarındaki ekonomik çıkarların korunmasında ve denize mücavir afet bölgelerinde insani yardım faaliyetlerinin yürütülmesinde deniz stratejisi ve bu kapsamda bir milli güç unsuru olarak deniz kuvvetleri aktif rol üstlenmektedir.

Türk Deniz Kuvvetlerinin “Ana vatanda güvende olmak için denizde güçlü olmak, dünyada söz sahibi olmak için tüm denizlerde var olmak” stratejik hedefi doğrultusunda milli güce dayalı etkin bir deniz gücüne sahip olunması ve bu kuvvetin dünya denizlerinde Türkiye’nin alaka ve menfaatlerini elde edecek şekilde kullanılması açısından TCG Anadolu büyük önem taşımaktadır.

TCG Anadolu’nun hizmete girmesiyle birlikte mevcut yetenekleri ile halihazırda “orta ölçekli bölgesel güç aktarım yeteneğine sahip deniz kuvveti” olan Türk Deniz Kuvvetleri “orta ölçekli küresel güç aktarım yeteneğine sahip deniz kuvveti” kategorisine yükselmiş olacaktır. Bu kapsamda ana vatandan uzak deniz alanlarında, milli ya da çok uluslu harekata aktif olarak katılabilme, TSK unsurlarını “orta ölçekli güç aktarım” konsepti içinde intikal ettirerek güç aktarımı/amfibi harekat yapabilme ve denizde komuta kontrol merkezi görevlerine destek olma yeteneği kazanılmış olacaktır.

TCG Anadolu sahip olduğu özelliklerle Deniz Kuvvetlerimize önemli bir kuvvet çarpanı olarak katılacaktır. Bu sayede 2015’te yayımlanmış “Türk Deniz Kuvvetleri Stratejisi” dokümanı ile öngörülen hedeflerden birine daha ulaşılmış olunacaktır.

Deniz kuvvetleri çatışma durumunda; erken ihbar-ikaz, keşif, gözetleme ve istihbarat ihtiyaçlarının karşılanması, deniz ulaştırma hatlarının açık bulundurulması ve korunması, harekat alanında deniz kontrolünün tesis edilmesi, karada konuşlu kritik hedeflerin imha edilmesi, bölge hava savunmasının desteklenmesi, güç aktarımı yapılması, gerektiğinde amfibi harekat icra edilmesi gibi faaliyetlerle müşterek harekata katkı sağlamaktadır.

Bu özellikleriyle deniz kuvvetleri barış, kriz ve çatışma durumlarının gereklerine göre uygun bölgelerde konuşlanarak şu görevleri icra etmektedir:
  • Ana vatana yönelik tehlikeleri en uzak mesafede bertaraf etme
  • İkili ya da çok uluslu iş birliği girişimlerini destekleme
  • İlişkilerin geliştirilmesine ve bölgesel/küresel istikrarın idamesine katkı sunma
  • Etkili bir kriz yönetiminde oynadığı rol ile diğer aktörlerin davranışlarını şekillendirme
  • Deniz hak ve menfaatlerini koruma
Bir ülkenin deniz kuvvetlerini kullanma şekli o ülkenin dış politika karakterini ortaya koymaktadır. Deniz kuvvetlerinin görev spektrumu aşağıdaki görev türlerini içermektedir:
  • Deniz kontrolü ve güç intikali
  • Denizden karaya darbe harekatı
  • Denizlerin serbestçe kullanımının engellenmesi ve deniz ulaştırmasının korunması
  • Deniz güvenlik harekatı ve yetki alanlarının kontrolü
  • Bayrak ve varlık gösterme, barışı destekleme harekatı
  • Muharip olmayanların (sivillerin) tahliyesi harekatı
  • İnsani yardım, doğal afet ve arama-kurtarma harekatı

TCG Anadolu sahip olduğu özelliklerle belirtilen tüm görevlerin yerine getirilmesinde önemli bir platform olarak ulusal güvenlik ve savunmaya azami düzeyde katkı sağlayacaktır.

Sibel Düz
SETA

TCG Anadolu’nun (L-400, çok maksatlı amfibi hücum gemisi) inşa serüveni 2016’da başladı. Bu projeyi 
  • LCM (mekanize çıkarma aracı), 
  • ZAHA (zırhlı amfibi hücum aracı), 
  • LCVP (zırhlı personel taşıma aracı) vasıtaları ile taarruz helikopterleri, 
  • çok maksatlı orta yük nakliye helikopterleri, 
  • havadan erken ihbar helikopterleri, 
  • genel maksat helikopterleri 
  • ve gemiye konuşlu insansız hava araçlarının 
etkin kullanımını hedefleyen bir prestij projesi olarak nitelendirmek mümkün.

TCG Anadolu, tabur büyüklüğünde bir muharip kuvveti barındırabilmesi hasebiyle bir ileri üs niteliğinde TSK’nın operasyonel elastikiyetine katma değer katacak. Öyle ki olası çıkarma harekatlarında mobil bir üs vazifesi görecek olan TCG Anadolu, çıkarma unsurlarının sevki, unsurlara yakın hava desteği, NATO ve BM görev gruplarında komuta kontrol görevleri icra edebilecek; Deniz Kuvvetlerinin klasman atlayarak küresel güç aktarım kabiliyetine sahip bir kuvvete dönüşmesini tescilleyecektir. Bu bağlamda NATO ve BM görevlerinde de Türkiye’nin rolünü yükselten bir prestij platformu olduğunu vurgulamak gerekir.

Hatırlanacağı üzere NATO tarafından Libya’ya yönelik olarak başlatılan NATO Birleşik Koruyucu Harekatı’na (Operation Unified Protector, OUP) TSK unsurları da iştirak etmişti. TSK’nın dört fırkateyn, bir denizaltı, bir lojistik destek gemisi, altı F-16 hava savunma uçağı, iki KC-135 tanker uçağı, özel kuvvet karargah personeli ile gemilerde konuşlu helikopterler, su altı taarruz (SAT), amfibi ve su altı görev timleri ile katılım sağladığı operasyon sırasında yaşanılan zorluklar, benzer bir insani yardım ve tahliye operasyonunda Türk Deniz Kuvvetlerinin nitelikli bir hava gücüne ne ölçekte ihtiyaç duyabileceğini göstermiş oldu. Nitekim yakın zamanda gerçekleşen Kahramanmaraş depremlerinde de insani operasyonlarda askeri ve savunma teknolojileri kapasitesinin önemi bir kez daha ortaya çıktı.

Öte yandan TCG Anadolu’nun hem barış hem de savaş zamanlarında icra edebileceği farklı görev profilleri ve barındırdığı hava platformları Türk Deniz Kuvvetlerinin hava gücü kapasitesini önemli ölçekte etkileyecektir.

Bilindiği üzere geminin uçuş güvertesinde 10 helikopter veya 11 SİHA konuşlandırılabilecek, hangarda ise 19 helikopter veya 30 SİHA taşınabilecektir. Bu hava platformları arasında Türk havacılık sektörü adına öncül platformlar olan kanatları katlanabilen Bayraktar TB3 SİHA, muharip insansız uçak sistemi Bayraktar KIZILELMA ve HÜRJET hafif taarruz uçağı yer alıyor.

Hatırlanacağı üzere Türkiye’nin F-35 Lightning II programından çıkarılması, TCG Anadolu’nun Mart 2021’de insansız muharip hava araçları ile donatılması kararına vesile olmuştu. Mobil güverteye iniş yapabilmek için güçlendirilmiş bir gövde tasarımı ve iniş takımına sahip olan hatta katlanabilir kanat aerodinamik tasarımı bu ihtiyaca yönelik şekillendirilen TB3 projesi de bu vesileyle öne sürülmüştü. TCG Anadolu’nun mühendislik serüveni bu bağlamda Türkiye’nin ulusal güvenlik ve savunma stratejisine yönelik tasavvurlarından da yola çıkarak öğretici bir ders niteliğinde. Yerlilik oranı yaklaşık yüzde 70 olan projenin başta silah sistemleri ve savaş yönetim sistemi olmak üzere elektronik harp sistemleri, kızılötesi arama ve takip sistemi, elektro optik arama sistemi, lazer ikaz sistemi, torpido savunma sistemi, radarlar, muhabere sistemleri, seyir sistemleri ve bilgi dağıtım sistemleri yerli ve milli sanayimiz tarafından geliştiriliyor. TCG Anadolu bu teknik donanımları sayesinde 
  • amfibi harp, 
  • güç aktarımı, 
  • alternatif helikopter/SİHA gemisi, 
  • bayrak gösterme,
  •  insani yardım, 
  • tahliye operasyonları, 
  • arama kurtarma faaliyetleri, 
  • doğal afet ve tıbbi destek vazifeleri
 icra edilebilecek. TCG Anadolu, Türkiye’nin caydırıcılığını güçlendiren, askeri güç projeksiyonunu nitelendiren projelerde alternatif ve yerli çözümlerin önemini, ulusal güvenlik ve savunmanın bağımsızlığını simgeleyen bir sembol aynı zamanda.

Alıntı: https://www.dunyabulteni.net/gundem/uzmanlarin-gozunden-tcg-anadolu-dosya-h552868.html


20230404

🎞🇦🇿Azerbaycan Rüzgarı - 1 Nisan 2023 - Seide Ömer - Esed Cahangir - Ulusal Kanal

Kardeş Azerbaycan'ın kadim tarihi, kültürü, medeniyeti Saide Ömer'in sunduğu 

🇦🇿Azerbaycan Rüzgarı'nda. 


 Konuklar: 
 • Esed Cahangir

Atatürk’ün Akılcılık ve Bilime Verdiği Önem, Akılcılık Bilim İçin Çalışmaları

Atatürk akılcılığa ve bilime neden önem vermiştir, önem verdiğini gösteren hangi çalışmaları yapmış, hangi sözleri söylemiştir?

Atatürk ve Bilim

Atatürk’ün Akılcılığa ve Bilime Verdiği Önem

Atatürk akıl ve bilim kavramlarını hep bir arada kullanmaya özen göstermiş ve bunu da bilinçli bir şekilde yapmıştır. Özellikle “Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir.” sözleriyle de pekiştirmiştir.

Akılcılık, gerçekleri insan aklı ile anlama yeteneğidir. Bu anlayış temelde insanların doğru karara varması ve başarılı uygulamalar yapması için sağlam fikirlere sahip olması mantığına dayanır. Eğer fikirler anlamsız, mantıksız ve bir takım zararlı inanç ve geleneklerle dolu olursa toplumlar felaketlere sürüklenebilir.

“Fikirler manasız, mantıksız, boş sözlerle dolu olursa, o fikirler hastalıklıdır. Aynı şekilde sosyal hayat akıl ve mantıktan uzak, faydasız, zararlı ve bir takım inançlar ve gelenekler dolu olursa felce uğrar.”
Atatürk

Atatürk “Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar. Bir insan başının ifade etmeyeceği hiç bir şeyi düşünemiyorum.” diyerek akılcılığı ön planda tutmuştur.

Bu açıdan Atatürkçülüğün de en önemli özelliği akılcı davranış ve anlayışı her şeyin üzerinde tutmasıdır. Atatürkçülükte sorunlar, duygusal ve dogmatik açıdan çözülmez, sorunlar hakkında peşin hükümler verilmez.

Ortaya çıkan sorunlara çare bulmak için öncelikle;
sorunu inceleme ve gözden geçirme
gerçeklere ve ihtiyaçlara uygun kararlar verme,
verilen kararların akıl ve mantık yoluyla çözüme götürme yollan izlenmelidir.

“Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.” 
Atatürk
Atatürk’ün akılcılığında; hayata egemen olan kuvvet yaratma ve icat etme yeteneği olarak belirlenmiştir. Eğer sorunların çözümünde yer alanlar inceleme ve çalışmalarda yaratıcılığı kullanmazlarsa gerçek anlamda bilimselliği kullanmamış olurlar.

Atatürk’ün yol gösterdiği akılcılıkta bizler nelere dikkat etmeliyiz;
  • İnsan zekası ile bilim ve teknolojiyi bir bütün olarak ele almaya
  • Araştırma ve incelemelerde bulunmaya
  • Karara ulaşmada kullanılan bilgi ve yöntemlerde gerçeklere bağlı kalmaya
  • insan ilişkilerinde bencilliğe yer vermemeye
  • Bağnazlığa, yobazlığa ve akıl dışılığa yer vermemeye
  • Bilimsel çalışmalara yaratıcılığa katkı sağlamaya
Atatürk kendisi de bu düşünceleri rehber edinmiş ve askeri ve devlet adamlığı özelliklerine bilime katkı sağlamayı da etkilemiştir. Bu düşünce doğrultusunda ülkemizdeki pek çok araştırma kurum ve kuruluşlarına öncülük etmiştir.

Araştırmalar İçin Kurduğu kurum ve kuruluşları şöyle sıralayabiliriz;
1921 – (Ankara) Veteriner ve Araştırma Enstitüsü
1924 – (Adana) Pamuk Araştırma Enstitüsü
1924 – (Rize) Çay Araştırma Enstitüsü
1926 – (Eskişehir) Tarımsal Araştırma Enstitüsü
1929 – (Ankara) Refik Saydam Hıfsızsıhha Enstitüsü
1935 – Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA)

“Bütün ilerlemeler, insan fikrinin eseridir. Fikri harekete geçirmek birinci işimiz olmalıdır.”
-Atatürk
Atatürk’ün ilgilendiği alanlardan biri de okul hayatından beri sevdiği matematik ve geometridir. Kendisi bu alanda eskiden beri kullanılan terimlerin Türkçe karşılıklarını getirmiştir.

Alıntı/Kaynak: https://www.nkfu.com/ataturkun-akilcilik-ve-bilime-verdigi-onem-akilcilik-bilim-icin-calismalari/


📰✍️🇹🇷Milli Devlet Devrimci İradeyle korunur ve güçlenir -Ercan Dolapçı

Milli devlet devrimci iradeyle korunur ve güçlenir İşgale uğradık, ordumuzu örgütledik, emperyalizmi yendik, Cumhuriyetimizi, millî devletim...