Aydınlık Gazetesi
Muazzez İlmiye Çığ’ı Mersin’deki evinde ziyaret ettik ve Hayrettin Karaca’yı sorduk. Çığ, gözleri dolu dolu, ‘Vatan aşığıydı. Okumayı ve okutmayı çok seviyordu’ dedi.
Yusuf Çelik / Mersin
Bize suyu, havayı, ormanı, ağacı, toprağı sevdiren Hayrettin Karaca’yı sonsuza uğurladığımız gün Mersin’deki evinde ziyaret ettik Muazzez İlmiye Çığ’ı... Lafa “Başımız sağ olsun, başın sağ olsun” cümlesiyle girdik, itiraz etti.
“Başın sağ olsun demeyeceksin, Vatan sağ olsun diyeceksin” dedi.
GİDERAYAK
Muazzez İlmiye Çığ, yakın dostu Hayrettin Karaca’yı gözleri dolarak anlattı:
“Biraz geç tanıştık. Olsun, iyi ki tanışmışız. Çok iyi bir insandı. Vatan aşığıydı. Uzun uzun siyasi sohbetler ederdik. İlk kez bir kitap fuarında tanıştık. Her kitaptan on adet alıyordu, birisini kendine ayırıp diğerlerini dağıtıyordu. Okumayı ve okutmayı çok seviyordu. Bir gün bana ‘Gel seninle birlikte bir televizyon programı yapalım’ dedi. Güldüm ‘Sen aklını mı yedin, ben 90 yaşındayım, hayatımda televizyon deneyimim de yok’ dedim. Fakat çok ısrar etti. ‘Giderayak’ isminde bir program yaptık ve çok tutuldu. Programa giderken her hangi bir konu belirlemiyorduk. Bir o konuşuyor, bir ben konuşuyorum. Kim sözü çabuk kaparsa o konuşuyordu. Bir bakıyorduk ki süremiz dolmuş. Gençlere vatan sevgisi, toprak sevgisi, ağaç sevgisini aşıladığımıza inanıyorum.”
KORSAN EYLEMDE
Hayrettin Karaca, bir gün Muazzez İlmiye Çığ’a o yıllarda çok tartışılan yabancılara toprak satışına karşı korsan eylem yapmayı teklif etti. Karaca 87, Çığ ise 95 yaşındaydı. 24 Aralık 2008 tarihinde TBMM’nin Çankaya kapısı önünde kar yağışı altında ellerinde dövizlerle eylem yaptılar. Bir yandan da battaniyeleriyle soğuktan korunmaya çalışıyorlardı. Dövizlerde ise “Tarım alanları satılamaz”, “Şehit kanlarıyla sulanmış vatan toprağını satamazsınız” yazıyordu. Muazzez İlmiye Çığ o günü anlattı:
“Bana ‘Gel seninle birlikte bir korsan eylem yapalım’ dedi. Gittik Meclisin önünde oturma eylemi yaptık. Hava çok soğuktu, dostlar bize battaniye getirdiler. Ancak polis apar topar bizi götürdü. Yine bir gün vatana, toprağa ağaca, suya dikkat etmek için Belgrat ormanlarında bir klip çektik. Sekiz kişiydik, herkes bir döviz taşıyordu. Rol gereği Hayrettin benim elimdeki dövizi almaya çalışıyor, ben ise vermek istemiyorum, bayağı harp yapıyoruz. Çünkü o dövizde ‘Türkiye’ yazıyordu. En son bende kaldı. Vermedim, veremezdim. Çok güzel işler yaptı rahat uyusun” dedi.
DİYARBAKIR ANNELERİ
Diyarbakır annelerine de değinen İlmiye Çığ “Anneler direniyorlar ve bazıları evlatlarına kavuştu. Ben buna çok sevindim. Demek ki direnirsen kazanırsın” dedi.
Alıntı/Kaynak: Aydınlık Gazetesi