20200117

✍️🇹🇷📚 Türkoloji Nedir? Dünyada ve Türkiye'de Türkoloji çalışmaları


Türkoloji Nedir?
Türkoloji (Osmanlıca Türkiyat) veya Türklükbilimi, Türk halkları ve özellikle Türk dil ve lehçeleriyle ilgilenen bilim dalı.

  • Türk dilini, edebiyat, tarih, din ve Türk toplumlarının manevi, maddi kültürünü sistematik şekilde toplar ve araştırır. 
  • Geçmiş ve günümüz Türkçesi ve Türk toplumları ana konusunu oluşturur. 
  • Bu bilimde uzmanlaşan kişilere Türkolog denir.


Şarkiyat, Türkiyat ve Türkoloji

Türkoloji Batı’nın “Doğu”yu öğrenme/değerlendirme çabası olan oryantalizm/şarkiyatçılık bağlamında bir sistematik kazanmıştır. İlk Türkoloji Kürsüsü 1795’te Paris’te “Ecole des Languages Orientales Vivantes”da kurulmuştur. Bunu Şarkiyat ve Türkoloji ile ilgili enstitüler takip etmiştir. Moskova’da (1814) Paris’te (1821) ve Londra’da (1906) kurulan bu tür kuruluşların yayımladığı çok sayıda bilimsel eser, dergi, makale ve bültenler mevcuttur.

Türkoloji, yani  Türklük bilimi, Türk’e ait olan bütün maddi ve manevi değer üzerinde çalışan bir bilim dalı olduğu hâlde, Türkiye’de bu çalışma alanına olan ilgi oldukça azdır. Zaten Türkoloji, öncelikle Batılı bilim adamlarının çalışmalarıyla sistemli bir hâle gelmiş, çok sonraları Türkiye’de bu bilim dalına ilgi uyanmıştır. Türk dili ve tarihine ışık tutan en önemli belgeler olan  Orhun Yazıtları‘nın bulunup okunmasının hep Batılı bilim adamları tarafından gerçekleştirilmesi,  Türklük bilimini çok geç fark ettiğimize bir örnektir.

Her ne kadar Türkoloji‘yi geç fark etmiş ve bu alandaki çalışmalarda Batılı bilim adamlarına göre geç kalmış olsak da, iki yüzyıl gibi bir süreç içerisinde Türklük biliminin özellikle Türkiye’de ve diğer Türkî cumhuriyetlerde ciddi anlamda geliştiğini görmek mümkündür. Hem bu gelişmenin seyrini hem de Türkoloji’nin çalışma alanını daha iyi görebilmeniz için konuyu aydınlatacak bilgileri sizlere sunuyorum:

Dar anlamda Türk Dili ve Lehçelerini, geniş anlamda ise Türkleri ve Türklükle ilgili olan bütün konuları inceleyen bilim koludur. Türk Dili, tarihi, kültürü, edebiyatı… gibi konuların tümü, Türklük Bilimi’nin kapsamı içindedir.

Türklük Bilimi çalışmalarını iki bölüm hâlinde değerlendirebiliriz. Bunlardan 

  • birincisi “Türklerin” yaptığı çalışmalar, 
  • diğeri ise “Türk olmayanların” yaptıkları çalışmalardır. 

Türkler, soylu ve köklü bir ulus oldukları için yazılı tarihimizin başladığı Orhun Yazıtları‘ndan önceki döneme ait bilgilerimizin tümü, dış kaynaklardan alınmıştır. 

Bu kaynaklardan en önemlileri “Latin – Bizans” kaynaklarıdır. Bütün Avrupa halkları, Türkler hakkındaki bilgileri 4. yüzyıl ile 6. yüzyıl arasında yaşamış olan Priskos, Apolinaris ve Jordanes gibi Latin veya Bizans kökenli yazarlardan öğrenmişlerdir.

Türkler hakkındaki bilgilerin önemli bir kaynağı da “Çin” kaynaklarıdır. Milattan önceki dönemlerden itibaren, Çince yazılmış belgelerde Türkler ile ilgili önemli bilgiler bulunmaktadır. Çin kaynaklarında “Türk” adı, “T’u-küe” biçiminde geçmektedir. Hatta “Orhun Yazıtları” bile, Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarının batı yüzlerindeki Çince metinlerden yola çıkılarak çözülmüştür. “Tang Sülalesi Tarihi” ve “Yeni Tang Sülalesi Tarihi” adlı eserlerde de, Bilge Kağan ve Kül Tigin’den bahsedilmiştir. Ayrıca Çinli şair “Ye-lü-Zhu” da şiirlerinde Yazıtlar‘dan bahsetmektedir.

Pian del Carpine, Villem Van Ruysbroek, Marco Polo, İbni Batuta… başta olmak üzere, çeşitli gezginlerin yazdıkları da Türkler’in geçmişi hakkında bilgi edindiğimiz kaynaklardandır. 14. yüzyılın başlarında Türk Dili üzerine, Avrupa’da İtalyanlar ve Almanlar tarafından “Codex Cumanicus” adlı eser yazılmıştır. Osmanlı Türkleriyle Avrupalılar arasında yaşayan savaşlar ile birlikte, Avrupa’da Türklük Bilimi araştırmaları artmaya başlamıştır. Johann Schildtberger, Philipp Johann von Strahlenberg ve Pietro Ferraguto gibi kişiler, Avrupa’da başlayan Türklük Bilimi’nin öncülerindendir.

Pietro Ferraguto, 17. yüzyılda “Grammatica Turca” adlı eseriyle Türk dilinin gramerini ilk defa sistemli olarak tespit etmiştir. 
Türklük Bilimi ile ilgilenen 

  • savaş tutsaklarının yanı sıra, 
  • Türklerle siyasi ve ticari ilişkiler içinde bulunan bazı kişiler 
  • ve türlü amaçlarla kurdukları kurum ve kuruluşlarla Hristiyanlık propagandası yapan bazı misyonerler de 

Türkler hakkında araştırmalar yapmışlardır.

Avrupa’daki ilk Türkoloji kürsüsü, Paris’te 1795 yılında açılan “Ecole des Langues Oriantales Vivantes“ta kurulmuştur. Ancak “Türkoloji kürsüsü” niteliğinde olmasa da Türkler hakkında araştırma yapan ve daha önce kurulmuş bazı okullar da vardır. Bu kurum ve okulların en eskisi, 1627′de Roma’da kurulan “Collegium de Propaganda Fide“dir. Daha sonra Paris, Rusya, İtalya, Almanya ve İngiltere’de benzer okul ve enstitüler kurulmuştur. Çalışmaların değerlendirildiği ilk “Doğu bilimcileri” kurultayı ise, “Congres International Orientales” adıyla 1873 yılında Paris’te yapılmıştır.

Türklerle ilgili bilgi kaynaklarının çoğalması ve bu konularla ilgilenenlerin artmasıyla, Türklük Bilimi çalışmaları 18 – 19. yy’da hız kazanmış ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde Türklük Bilimi araştırma merkezleri kurulmuş, üniversitelerde Türklük Bilimi (Türkoloji) bölümleri açılmıştır.

Ziya Gökalp, Avrupa’da ortaya çıkan Türklük Bilimi çalışmalarını, iki boyutta değerlendirmiştir. Bunlardan 


  • birincisi Fransızcada “Turquerie” denilen “Türkperestlik, Türk severlik“tir. Auguste Comte, Mismer, Pierre Loti, Lamartine… gibi kişiler, bu duruşla Türklerle ilgili dostça yazılar yazmışlardır. 
  • İkinci boyut ise; Türklük Bilimi, Türkiyat veya Türkoloji adıyla bir bilim kolu olarak gelişmiştir. Özellikle Rusya, Almanya, Macaristan, Danimarka, Fransa, İngiltere… gibi ülkelerde eski Türkler, Hunlar ve Moğollar araştırılmıştır.

Avrupalıların dışında, Arap ve Fars kökenli bazı tarihçiler de Türklerle ilgili bazı araştırmalar yapmışlardır. Ebu Hayyan ve İbn Mühenna gibi Arap dilcileri, Memluk Türkçesi üzerinde çalışmışlardır. İranlı tarihçi Cüveyni ve Fahrettin Mübarekşah, 12. ve 13. yüzyıllarda Göktürklere ait yazıtlardan söz ederler.

Türklük Bilimi’nin ikinci gelişim çizgisi yerli kaynaklara dayanmaktadır. Bu kaynaklara göre, Türklük Bilimi çalışmaları, 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan “Divan-ü Lügati’t Türk” adlı eser ile başlar. Kaşgarlı’dan sonra ilk çalışmalar Ali Şir Nevai‘nin “Muhakemetü’l-Lügateyn“; Bergamalı Kadri’nin de “Müyessiretü’l-Ulâm” adlı eseriyle devam etmiştir.

19. Yüzyıldan Sonra Bizde Türkoloji

Bizde Türklük Bilimi’nin 19. yüzyıldan sonraki önemli temsilcileri şunlardır: 

  • Ahmet Vefik Paşa, 
  • Süleyman Paşa, 
  • Ahmet Cevdet Paşa, 
  • Fuat Paşa, 
  • Ali Süavi, 
  • Şemseddin Sami, 
  • Veled Çelebi, 
  • Bursalı Tahir, 
  • Ahmet Mithat Efendi, 
  • Abdurrahman Fevzi Efendi…

19. Yüzyılda Türklük Bilimi çalışmaları ile siyasi Türkçülük bir arada yürümektedir. Her ne kadar yöntemleri, amaçları ve yaklaşım biçimleri farklı olsa da, Türklük Bilimi çalışmaları her zaman siyasi Türkçülüğe malzeme olabilecek veriler ortaya koymuştur.

Türkoloji araştırmaları, bizim için “milli” bir özellik taşımakla birlikte, artık önemli ölçüde “uluslararası” nitelik de kazanmıştır. Bugün ABD, Almanya, Çin, Danimarka, İngiltere, İran, İtalya, Macaristan, Rusya, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi onlarca ülkede, birçok Türkolog çalışmalar yapmaktadır.

20. Yüzyıl ve Cumhuriyet Döneminde Türkoloji çalışmaları

Kaşgarlı ile başlayıp Osmanlı Türkleriyle gelişmeye devam eden Türkoloji çalışmalarının “bilimsel bir disiplin” içerisinde ele alınması oldukça yakın bir dönemde gerçekleşmiştir. Ziya Gökalp’in sosyolojik incelemeleri Türkoloji çalışmalarına bir ivme kazandırmış ve Fuat Köprülü‘nün 1924 yılında İstanbul Edebiyat Fakültesi’ne bağlı olarak kurduğu “Türkiyat Enstitüsü” ile Türkoloji artık önemli bir aşamaya kavuşmuştur.

Ulu Önder Atatürk‘ün, özellikle Türk Dili, tarihi ve coğrafyası üzerinde araştırmalar yapılması için “Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi“, “Türk Dil Kurumu” ve “Türk Tarih Kurumu“nu kurması, Türklük Bilimi ile ilgili çalışmalara çok büyük katkı sağlamıştır. Ayrıca “Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü“, “Türklük Bilimi Araştırmaları Merkezleri” ve üniversitelerimizde ilgili yeni bölümlerin açılması ile Türkiye, Türkoloji çalışmalarının odağı konumuna gelmiştir.

Türkçenin ve Türk kültürünün envanterini kaydetmek için, dönemin çok kısıtlı kaynaklarına rağmen, özverili araştırmacıların çabalarıyla, 

  • Derleme Sözlüğü, 
  • Tarama Sözlüğü, 
  • Türkçe Sözlük, 
  • Yazım Kılavuzu 
  • ve benzeri eserler 
bilimsel alana kazandırılmıştır.

2000 sonrası Türkoloji

Türkiye’de 100’e yakın Türk dili ve edebiyatı bölümünde “Türk dilbilimcisi” unvanıyla Türkolog yetiştirilmektedir. 

Her yıl mezun olan binlerce Türk dili ve edebiyatı bölümü mezunu kişinin Türklük bilimi yerine edebiyatçı olarak nitelendirilmesi ve bölümlerin de Türkoloji konusunda bilinçsiz olması neticesinde Türkoloji adında yeni bölümler ve enstitüler kurulmuştur.

Türkiye dışında da Türkoloji bölümleri vardır. 57 ülkedeki 223 merkezde akademik eğitimin yanında ticari ve turistik amaçlarla da Türkçe öğretimi yapılmaktadır. Türkiye dışında Türkçe öğretilen merkez sayıları şöyledir:

Amerika Birleşik Devletleri (20), Afganistan (1), Almanya (13), Arnavutluk (1), Avustralya (1), Azerbaycan (1), Belarus (6),Belçika (4), Bosna-Hersek (2), Bulgaristan (6), Çin Halk Cumhuriyeti (2), Danimarka (1), Endonezya (2), Estonya(2), Filipinler (1), Finlandiya (2), Fransa (2), Güney Kore (6), Güney Kıbrıs Rum Kesimi (1), Gürcistan (1), Hollanda (3), Irak (2), İngiltere (6), İran (1), İspanya (4), İsveç (2), İsviçre (1), İtalya (3), Japonya (6), Kazakistan(1), Kırgızistan (8), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (6), Litvanya (2), Lübnan (1), Macaristan (2), Mısır (3), Moğolistan (1), Moldova (3), Özbekistan (1), Pakistan (1), Polonya (2), Romanya (8), Rusya (14), Sırbistan (1), Singapur (1), Suriye (2), Tayland (2), Tayvan (2), Türkmenistan (1), Ukrayna (13), Ürdün (4), Yakutistan (1), Yugoslavya (1), Yunanistan (5). 
Türkiye dışında 48 ülkede Türkçe yabancı dil olarak okutulmaktadır.

Bazı önemli Türkologlar


  •     Adile Ayda (1912–1992)
  •     Agop Dilaçar (1895–1979)
  •     Ahmet Caferoğlu (1899–1975)
  •     Ahmet Temir (1912–2003)
  •     Albert von Le Coq (1860–1930)
  •     Aleksandr Borovkov (1904-1962)
  •     Aleksandr Mihayloviç Şerbak (1926-2008)
  •     Anatoly Khazanov (1937- )
  •     Anna Vladimirovna Dybo (1959- )
  •     Andrey V. Anokhin (1867–1931)
  •     Annemarie von Gabain (1901–1993)
  •     Ármin Vámbéry (1944–1991)
  •     Aydın Məmmədov (1832–1913)
  •     Bahaettin Ögel (1923–1989)
  •     Bekir Çobanzade (1893-1937)
  •     Benjamin P. Yudin (1928-1983)
  •     Bernát Munkácsi (1860–1937)
  •     Chokan Valikhanov (1835–1865)
  •     Christopher Beckwith (1945- )
  •     Dimitri Kantemiroğlu (1673-1723)
  •     Ebu’l Gazi Bahadır Han (1605–1664)
  •     Édouard Chavannes (1865–1918)
  •     Edward Gibbon (1737–1794)
  •     Ekrem Čaušević
  •     Étienne de la Vaissière
  •     Franz Altheim
  •     Gabdulkhay Akhatov (1927–1986)
  •     Gerard Clauson (1891–1974)
  •     Gerhard Doerfer (1920–2003)
  •     Gerhardt Friedrich Müller (1705–1783)
  •     Gunnar Jarring (1907–2002)
  •     Gustaf John Ramstedt (1873–1950)
  •     Gustav Haloun (1898–1951)
  •     Günay Karaağaç
  •     Gyula Mészáros (1883–1957)
  •     Gyula Németh (1890–1976)
  •     Hagani Gayıblı
  •     Hamilton J. R.
  •     Harold Walter Bailey (1899–1996)
  •     Hasan Bülent Paksoy
  •     Jalairi Kadir Galy
  •     Jan Jakob Maria de Groot (1854–1921)
  •     Jean-Paul Roux (1925–2009)
  •     Johannes Benzing (1913–2001)
  •     Josef Markwart
  •     Joseph de Guignes (1721–1800)
  •     Julius Klaproth (1783–1835)
  •     Irène Mélikoff (1917–2009)
  •     Karl Wittfogel (1896–1988)
  •     Kimal Akishev (1924–2003)
  •     László Rásonyi (1899–1984)
  •     Leonid Kızlasov (1924-2007)
  •     Lev Nikolayeviç Gumilyov (1912–1992)
  •     Liu Mau-tsai (Liu Guan-ying)
  •     Bazin Louis (1920-2011)
  •     Marcel Erdal
  •     Martti Räsänen (1893–1976)
  •     Matthias Castrén (1813–1852)
  •     Mehmet Fuat Köprülü (1890–1966)
  •     Mikhail Artamonov (1898–1972)
  •     Mirfatyh Zakiev
  •     Ahmet Nejdet Sançar (1910–1975)
  •     Nicholas Poppe (1897–1991)
  •     Nikolai A. Baskakov (1905–1995)
  •     Nikolai M. Yadrintsev (1842–1894)
  •     Orazak Ismagulov
  •     Osman Fikri Sertkaya (1946-…)
  •     Otto Donner (1835–1909)
  •     Paul Pelliot (1878–1945)
  •     Peter Zieme
  •     Philip Johan Tabbert (1676-1747)
  •     Philip Johan von Strahlenberg
  •     Rásonyi László (1899–1984
  •     Hüseyin Nihal Atsız (1905–1975)
  •     René Girard (1904–1968)
  •     René Grousset (1885–1952)
  •     Reşit Rahmeti Arat (1900-1964)
  •     Robert Mantran (1917–1999)
  •     Saadet İshaki Çağatay (1907–1989)
  •     Saul Abramzon (1905–1977)
  •     Sergey Malov (1880–1957)
  •     Talat Tekin
  •     Tibor Halasi-Kun (1914–1991)
  •     Vasily Bartold (1869–1930)
  •     Vasily Radlov (1837–1918)
  •     Vilhelm Thomsen (1842–1927)
  •     Vladimir Dal (1801–1872)
  •     Walter Bruno Henning (1908-1967)
  •     Walther Heissig (1913–2005)
  •     Wang Guowei (王国维, 1877–1927)
  •     Wikander S.Stig Wikander (1908–1983)
  •     Willi Bang (1869–1934)
  •     Wilhelm Radloff (1837-1918)
  •     Yavuz Akpınar
  •     Yevgeny Polivanov (1891–1938)
  •     Yury Zuev (1932–2006)
  •     Zeki Velidi Togan (1890–1970)
  •     Zeynep Korkmaz
  •     Ziya Gökalp (1886–1924)

Alıntı/Kaynak: https://www.krkariyerrehberlik.com/siyasi-tarih/turkoloji-nedir.aspx#kapat

📰✍️🇹🇷Milli Devlet Devrimci İradeyle korunur ve güçlenir -Ercan Dolapçı

Milli devlet devrimci iradeyle korunur ve güçlenir İşgale uğradık, ordumuzu örgütledik, emperyalizmi yendik, Cumhuriyetimizi, millî devletim...