Denizli Gazeteleri
Haşem Bilgi Teknolojileri
Ergül AYKOL
23-03-2018
Atatürk Mehmet Akif’in bilgisine ve sanatına saygı duyardı. İstiklal Marşı şiir yarışması yapıldığında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Mehmet Akif’in şiirini 12 Mart 1921 ‘de İSTİKLAL MARŞI olarak kabul etti.
Bu yarışmayı kazanana 5.000 lira ödül verilmesi kararlaştırılmıştı. Mehmet Akif o kadar gereksinimi olmasına karşın bu ödülü kabul etmedi. Milleti için bu şiiri içinden geldiği gibi yazmıştı. Bunun için ödül almayı aklından geçirmedi.
Mehmet Akif, Bursa’ya gittiğinde, Osman Gazi’nin türbesinin bulunduğu bu güzel kentin Yunanlılar tarafından işgal edildiğini görmüş, çok üzülmüştü. Gözlerinden yaşlar döküyordu. Ünlü Bülbül şiirini bu ortamda yazmıştır. Bülbüle:
“Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin,
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül nedir derdin?”diye seslenmiştir. Kendisinin yuvasının olmadığını, vatanının işgal edildiğini dile getirmek istemiştir.
Akif memleketin işgalden kurtarılacağına inanıyordu. Bu inancını şu dizelerle belirterek, Türk milletine seslenmiştir:
“DOĞACAKTIR SANA VADETTİĞİ GÜNLER HAKKIN,BELKİ YARIN, BELKİ YARINDAN DA YAKIN.”
İstiklal Savaşının kazanılacağına neden bu kadar inandığını soran arkadaşına:
“Başımızdaki adamı kim görse inanırdı!” diye karşılık vermişti.
Mehmet Akif, Atatürk’e inançla bağlıydı. Nitekim Türk İstiklal Savaşı, onun inandığı gibi, büyük kurtarıcının önderliğinde kazanıldı.
Atatürk 1920 yılında Mehmet Akif’e Burdur’dan milletvekili olması için öneride bulundu. Mehmet Akif, Atatürk’ün bu ricasını geri çevirmedi. Burdur Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine girdi.
Atatürk Büyük Zaferden sonra; Türkçeye ve Arapçaya bu kadar vakıf, bilgili, yetenekli, sanatçı bir kişi olan Mehmet Akif’e Kur’anı Türkçeye çevirmesi teklifinde bulundu.“Her Türk, Kuranı gerektiğinde, kendisi okuyarak, anlamalı.” diye düşünüyordu. Böylece cahil, bilgisiz, yobaz bir takım kişilerin, kendilerini hoca diye tanıtıp,halkı aldatmalarının önüne geçilebilirdi. Gerçek din bilginlerine Atatürk’ün saygısı vardı. Fakat bazı çevrelerin etkisiyle Akif bu öneriyi kabul etmedi. Sonradan Elmalılı Hamdi Yazır bu görevi başarı ile yerine getirmiştir. O’nun Türkçe Kur’an tefsiri halen en önemli kaynak olarak İlahiyat Fakültelerinde okutulmaktadır.
Günümüzün büyük din âlimlerinden Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk, Atatürk’ün Elmalılı Hamdi Yazır’a hazırlattığı bu Kur’an tefsirinin bütün giderlerini kendi cebinden karşıladığını yazıyor. Önceleri bu husus kitabın başlangıcında belirtiliyormuş. Fakat sonraki baskılarda, kitabın giderlerinin Atatürk’ün cebinden karşılandığı ibaresinin bir takım kişilerce ortadan kaldırıldığını yine Rahmetli Prof. Öztürk açıklamıştı.
Mehmet Akif Mısır’da 11 yıl kalıyor. Arkadaşına yazdığı bir mektupta :“Burada 11 yıl kaldım, 11 dakika daha kalmaya tahammülüm kalmadı. Her şeyin güzeli bizde. Dinin de ibaretin de iyisi bizde. Ömrümün kalanını mümkün olsa da Allah ona verse.” biçiminde Atatürk’e sevgi ve saygısını dile getiriyor.
Kısa süre önce 12 Mart 2018’deİstiklal Marşının kabulünün yıldönümüydü. Bu vesile ile ölümsüz marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’u da , Yüce Atatürk’ü de bir kez daha saygı ile anarım.