20241015

Türk atlılara yol gösteren 'Mavi Kurt'


Tibet Çin Tang hanedanlığı döneminde ve sonraki dönemlerde de Türk Kağanlar tarafından yönetilmiştir. Bunun izlerini Tibet manastılarındaki fresklerde görebilirsiniz. Duvar resimlerinde Türk Atlılara MAVİ KURT yol gösterir. 

Phyang Guru Lhakhang







🎞️ Yılbaşı Alışverişi (1976) | TRT Arşiv

 

🎞️ Geçmiş Yıllardan İzmir Görüntüleri 1980-1979

 

  ''1970'li, 1980'li yıllarda, Zeki Müren'i, Ferdi Tayfur'u, Ajda Pekkan'ı, Nejat Uygur'u, Bal Arıları vb. eğlenceyle dolu bir yerdi İzmir vardı... O günlere dönmek elbette imkânsız, bir kere insanların sosyal yaşantıları ve bakış açıları, giyimleri, tarzları bambaşkaydı… Yaz akşamları haftada en az bir kez sinema izlemeye gidilirdi. Küçük Kulüp’ü, Hayal’i, Zafer sinemaları, kışın Şenocak'ı, Bizim’i, Konak’ı, Sema’ ve Çınar sinemaları çoğu kez kapalı gişe oynardı! Komşuluk ilişkileri öylesine samimi ve ayrımsızdı ki, aileler komşularıyla birlikte tuttukları vasıtayla büyükler, küçükler, delikanlılar genç kızlar ve çocuklar hep birlikte deniz keyfi dahi yapardı. 

 Bu güzelliklerin yanında bir de sıkıntılı günleri vardı izmir'in! ''Anarşi''  
*('EMPERYALİZM 1980 DARBESİNE TÜRKİYE'Yİ HAZIRLAMAK İÇİN HER YOLU DENEMİŞ! BAŞARMIŞ DA! HER 10 YILDA BİR TÜRKİYE'Yİ HİZYA SOKMAYA SOKMAYA ÇALIŞAN BATILI EMPRYALİST DEVLETLER TÜRKİYE'Yİ ÖNCE EKONOMİK SONRA SİYASİ VE KÜLTÜREL KISKACA ALIP BOĞMAK İSTERKEN... )

 1970-1980'de Ülke cadde ve sokaklarında yok yok! Polisler, askerler, öğrenciler, işçiler, silahlar, tanklar, çatışma, darp, kovalamaca, sıkı yönetim, sokağa çıkma yasağı, ekmek kuyrukları, akaryakıt kuyrukları... O günlerin bir siyasetçisinin deyimiyle, Ülke 70 sente muhtaç durumda idi. 1970'lerde, 1980'li yıllarda o zamanki adıyla “anarşi” ülkede kol geziyordu. “Anarşizm” kurulu düzene karşı kullanılan bir ideoloji idi! Bir müddet sonra anarşizm terör olaylarına dönüştü! Ülkede, siyasetçiler, gazeteciler, aydınlar öldürülmeye başladı! O yıllarda ekonomik kriz, sıkıyönetim, sokağa çıkma yasakları yaşandı. ''

Kaynak/Alıntı:
- Hasanoğlan Köy Enstitüsü AkifTanrıkulu

VİDEO İLE İLGİLİ YORUM
@erdalsoner4438
Video Konak Meydanının eski üst geçitleriyle başlıyor. Günümüz Konak Meydanıyla alakası yok, 45 yıl önceki meydanla şu anki meydan arasında siyahla beyaz kadar fark var. Trafik yok meselâ şu an.
02:45 ekmek kuyruklarını görüyoruz, tam olarak neresi belirsiz ama bence Yeşilyurt tarafları. 
03:24 Yeşilyurt hastane caddesi. 100 metre ilerde sağda devlet hastanesinin ana giriş kapısı var. Bu cadde aynen duruyor ama trafikten ilerlemek büyük dert. 
04:25 Kamil Tunca caddesi burası. Otobüsün gittiği yönde şu an ilerlerseniz 10 km kadar sonra İzmir garajına ve devamında Pınarbaşı'na çıkar. 
04:44 yeniden Konak Meydanı trafiği. Şu an burası palmiyelerle dolu yürüyüş alanı. Ben 1980 doğumlu olduğum için hayal meyal hatırlarım meydanın bu hâlini. 
05:33 ile Konak iskele ve Konak-Karşıyaka vapurlarını görüyoruz. 
07:29 sonrası anarşi dönemi ve eylemciler Konak Meydanından Kordon yönüne doğru yürüyorlar. 08:04 eylem Cumhuriyet meydanına ulaşmış. Eski Efes otelinin önü burası, şimdi Swissotel Efes var otel olarak. Cumhuriyet meydanında hâlâ eylemler yapılır. Şu an palmiyelerle çevrili, o dönemde yokmuş.

20240913

📖 Hakas tarihi, gelenekleri ve Türk runik alfabesi

Hakas Devlet Üniversitesi Tarih 1. sınıf öğrencileri için Sibirya Türklerinden Hakasların atalarının MÖ 7.yy'da inşa ettiği kurganların arasında düzenlenen kabul etkinliğinde, geleceğin tarihçilerine Hakas Şamanizmi, Hakas tarihi, gelenekleri ve Türk runik alfabesi anlatıldı.


Alıntı: Nuray Bilgili

🌱🌳🌲Kahramanmaraş’ta ağaçlandırma çalışmaları🌱🌿🌳

 




 

Nostalji: 🇹🇷🎥 1953 Avrupa 3. Güzeli Belgin Doruk....

 

🇹🇷🎥 1972 Yılında Avrupa Sinema Güzeli Seçilen Hale Soygazi. İtalya.


🇹🇷 1951 Türkiye Güzeli Günseli Başar. Miss Europe 1952 Avrupa Güzeli. İtalya.
🇹🇷 1950 Türkiye Güzeli birincisi Güler Arıman. Avrupa seçmelerinde. İtalya.
🇹🇷1967 Türkiye Güzeli Yelda Gurani. Miss World Turkey. 1967 Avrupa Güzeli Dördüncüsü.

📖 Memlüklü Türk Beyi

Memlüklü Türk Beyi. 

Sağ eli ile Kadeh tutar, Türk usulü bağdaş kurup oturmuştur. Türk Kağan duruş biçimidir. Büyük yakalı kaftanı ve kollarındaki pazubantlar Türk giyim özelliğidir, rütbe işaretidir. Aslanlı Taht Türklere özgüdür, Budist gelenekten gelir.

Nuray BİLGİLİ  @NurayBLGL1



20240911

İstiklal Harbi'nden 9 Eylül İzmir'İn Kurtuluşu'na ve Portakal bahçesine...

 İzmir'e çıktıkları gün "Zito Venizelos" diye bağırın derler, sıraya dizdikleri Türk subaylara. Bağırmadıkları için süngülerler, tekmelerler. Bir İtalyan subay "Vahşet korkunçtu. Tekmelerle dizlerinin üzerine çökmüş yaşlı bir Türk subaya Yunan asker eliyle biraz su verdi. O suyu içerken arkasına geçti ve süngüyü soktu sırtına." Padişahın emriyle direnmedi Türk ordusu işgal güçlerine. Başkomutanlık meydan muharebesi sırasında haberler gelir arada "Türk ordusu yenildi, Mustafa Kemal esir alındı." Gazeteler manşet yapar, 'Mustafa Kemal Esir.' O mazlum millet üzüntü içindedir. Kaçarken Yunan ordusu Turgutlu, Manisa yakarak geçerler. Taş taş üstünde bırakmazlar, tecavüzler, yağmalar korkunçtur. Bugün İzmir'e girdi kahraman ordumuz. Tüm savaş boyunca cephede, bazen cephe ilerisindedir Atatürk. Topçuların önüne geçer. "Komutanım topçuların önündeyiz, geri çekilelim." dediklerinde "Onlar geride kalmış" der gülümser. Heyecanla top birliklerini ileri taşırlar. O yüzden yiğit yazarım hep. İzmir'e giren ilk birlikler arasında Ahmet Dedemin ağabeyi Mehmet Dedem de vardı. Bizim ailede hiç asker kaçağı, çürük yoktur. 

"Hocam bu resim niye?" derseniz. Yıl 1937, İçel'de portakal bahçelerini geziyor. Ölümüne bir yıl kalmış, hala çiftçinin yanında, toprağının derdinde bir Yiğit. İzmir'den düşmanın kaçtığı gün bugün. Allah hepsinden razı olsun. Hakkınız ödenmez.

Ahmet Şerif İzgören  Ahmet Şerif İzgörenAhmet Şerif İzgören •


📍 Çankırı'daki "Çorakyerler Omurgalı Fosil Lokalitesi"nde 9 milyon yıl öncesine ait fil kemikleri bulundu

 📍 Çankırı'daki "Çorakyerler Omurgalı Fosil Lokalitesi"nde yapılan kazı çalışmalarında yaklaşık 9 milyon yıl öncesine ait fil kemikleri bulundu. 

Kazı Başkanı Prof. Dr. Ayla Sevim Erol, "Şu anda kazıda bir filin üst kol kemiği ile ayak kemiklerini çıkarıyoruz. Çorakyerler'de iki farklı fil türüne ait fosillere rastladık. Bunlardan biri iri 'konobelodon' türü, diğeri ise daha küçük 'choerolophodon' türü" dedi. Kazı çalışmalarının tarihinin önce 8 milyon yıl olarak belirlendiğini, ancak son bulgularla bu sürenin 9 milyon yıla kadar uzandığını vurgulayan Erol, gelecek yıl İspanya’dan bir uzmanla yapılan tarihlendirme çalışmalarıyla bölgenin daha detaylı bir şekilde tarihlendirileceğini ekledi. Bu bulgular, Çorakyerler’in zengin fosil yataklarıyla Türkiye’nin paleontolojik mirasına büyük katkı sağladığını gösteriyor. 

Kaynak: AA (10.09.2024)





20240907

Aziz Vlas Mezarı Projesinin tarihi gerçeklerle örtüşmediğini ortaya koyan bilimsel çalıştayın sonuç bildirgesi

 


TÜRK DEGS / TURK MAGS
📌Sivas Belediyesi tarafından tertiplenen ve Aziz Vlas Mezarı Projesinin tarihi gerçeklerle örtüşmediğini ortaya koyan bilimsel çalıştayın sonuç bildirgesi aşağıda sunulmuştur.




Alınt:Kaynak: https://x.com/turkdegs/status/1832105455751197047





🎞️"Biz Anadolu'yu, bir Hristiyan devletten aldık. Bizans'ın Müslüman tebaası yoktu."

 

Kaynak: @DusunurYed60228


🇹🇷📺 RTÜK, Türk ordusunu karalayan Netflix dizisini #Famagusta engelliyor! 🚫🎬 Dizi Yunanistan dışında yayınlanmayacak.

🎞️ Netflix, Kıbrıs'taki şehitlerimizi ve Kanlı Noel gibi Yunan mezalimini hiç yokmuş gibi gösteren Yunan propaganda dizisini uluslararası yayından kaldırdı!


20240906

🇹🇷⚓️🚢Türk denizciliğinin Akdeniz hâkimiyeti ve ABD ile anlaşma



Türklerin denizciliğini küçümseyenler, Akdeniz hakimiyeti falan abartılı diyenler, deniz gazilerimizi hor görenler bu anlaşmadan haberdar mıdır sizce? İşte bundan tam 229 sene evvel 5 Eylül 1795 tarihinde ABD'yi haraca bağladığımız anlaşmanın orjinal metni. 

Osmanlı, o dönem ABD'yi muhatabı görmediği için anlaşma, George Washington ile Cezayir Dayısı Hasan Paşa arasında imza edilmiş. 

  • Anlaşma ile Garp Ocakları, Akdeniz'e giren ABD gemilerine el koymamayı taahhüt ediyor. ABD de daha önce el konulan gemi ve esirlerine karşılık 585.000 dolar fidye vermeyi, ayrıca her sene 12.000 Cezayir altını ödemeyi kabul etmiş. 
  • Dahası Akdeniz'de yaptıkları her ticaretin yüzde 5'ini de Garp Ocakları'na ödemeye mecbur kalmışlar. 
  • Bu anlaşma, hem ABD'nin kendi tarihinde haraç vermeyi kabul ettiği hem de İngilizce dışında bir dilde imzaladığı (Arapça harflerle yazılmış Türkçe metin) tek anlaşma.

20240905

🌃İstanbul Manzaraları

 

🏞Nallıhan Kuş Cenneti

 

        Nallıhan Kuş Cenneti 1959 yılında hizmete giren Sarıyar Barajı’nın kuzeyinde Aladağ Çayı’nın Sarıyar Barajı ile birleştiği yerde oluşmuş yapay bir sulak alan ekosistemidir. Ankara ili, Nallıhan ilçesi, Davutoğlan köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Nallıhan Kuş Cenneti, Ankara ve Eskişehir illerine 130 km, İstanbul’a 300 km, Bolu’ya 100 km, Beypazarı ve Nallıhan ilçelerine ise 30 km mesafededir.

        Nallıhan Kuş Cenneti ülkemizin önemli kuş alanlarından biridir. Barındırdığı kuş varlığı nedeniyle “Nallıhan Kuş Cenneti” olarak tanımlanmıştır. Aladağ Çayı’nın Sarıyar Barajı ile birleştiği yerde, kuşların daha yoğun olarak görüldüğü 425 ha’lık alan 1994 yılında Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olarak tefrik edilmiş ve avcılık yasaklanmıştır. Sahada avcılığın yasaklanması, insan faaliyetlerinin sınırlandırılması ve kamuoyunda farkındalık düzeyinin artmasıyla, kuşlar güvenle üreyebilecekleri ve barınabilecekleri bir alana kavuşmuştur.

        Aladağ Çayı ve çayın baraja döküldüğü yerde oluşan söğütlükler, sazlıklar ve ılgınlar ile geniş tarım arazileri, kavaklıklar, bozkır alanları, kayalık yarlar ve tepelikler gibi ekolojik karakteri farklı yaşam alanları ve zengin besin varlığı değişik türden kalabalık kuş gruplarının alanda barınmasına imkan sağlamaktadır.

        Bugüne kadar Nallıhan Kuş Cenneti’nde 191 kuş türü gözlenmiştir. Sadece Nallıhan Kuş Cenneti değil, Sarıyar Barajı’nın tamamı kuş yaşamı açısından önemlidir. Sarıyar Barajı kışın binlerce su kuşunun alanda barınmasına imkan sağlamaktadır. Ülkemizde uzun yıllardır yapılan Kış ortası su kuşu sayımları (KOSKS) sırasında bazı yıllar barajda kışlayan su kuşu sayısının 50.000’i geçtiği gözlenmiştir. Alanda kışlayan kuşların önemli bir kısmını yeşilbaş, angıt, elmabaş patka, sakarmeke, karabatak ve karabaş martı türleri oluşturmaktadır. 

       Aladağ Çayı’nın baraja döküldüğü yerde oluşmuş söğütlük, balıkçı türleri için ülkemizdeki en önemli üreme habitatlarından biridir. 5 ha’lık söğütlük alanda; 190 çift küçük akbalıkçıl, 170 çift gri balıkçıl ve 140 çift gece balıkçılı üremektedir. Gri balıkçıl yuvalamak için söğüt ağaçlarının üst ve orta dallarını tercih ederken, küçük akbalıkçıl yuvalama alanı olarak üst dallara yakın ve/veya orta dalları kullanmaktadır. Gece balıkçılı ise söğüt ağaçlarının en alt dallarını kullanmaktadır. Her söğüt ağacında 8 ile 15 arasında yuva  yapmaktadırlar. Koloninin yakınlarındaki söğüt ağaçlarında ise kuluçkaya yatan 2 çift kara çaylak kaydedilmiştir. Kuş Cenneti’ndeki sazlık alanda ise küçük batağan (>5 çift), bahri (2 çift), alaca balıkçıl (2 çift), angıt (20-30 çift), yeşilbaş (15-20 çift), sakarmeke (10 çift) kuluçkaya yatmaktadır.

        Kuş Cenneti’nin arka sırtlarında yer alan ve doğu ve güney yönünde uzanan kayalık yarlar kara leylek ve yırtıcı kuş türleri için önemli üreme habitatları oluşturmaktadır. Bu bölgede 4 çift kara leylek, 1 çift kızıl şahin, 2 çift kukumav ve kaya kırlangıcı ile kaya sıvacı kuşunun üredikleri  kaydedilmiştir. Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları Güncellemesi’nde ise bölgede 20 çift kara çaylak ve kara leyleğin ürediği belirtilmiştir (2004). Alanda şimdiye kadar geniş çaplı bir üreme çalışması yapılmamış olmasından dolayı bu rakamların daha da fazla olduğu tahmin edilmektedir. Yapılacak detaylı bir üreme çalışması sonucunda başta yırtıcılar olmak üzere alanda kuluçkaya yatan çok sayıda kuş türünün tespit edileceği düşünülmektedir.Alanda üreyen, kışlayan, beslenen ve barınan kuş popülasyonları için Aladağ Çayı’nın varlığı ve baraj su seviyesindeki mevsimsel salınım büyük önem taşımaktadır. Kuş Cenneti’nde üreyen balıkçıl ve leylek türlerinin hemen tamamı Aladağ Çayı ve Çay’ın etkilediği alanlarda beslenmektedir.  Kuşların üreme dönemi olan Mayıs- Temmuz ayları arasında barajdaki su seviyesinin yükselmesi ağaçlarda ve sazlıklarda kuluçkaya yatan kuşlar için güvenli ve korunaklı ortamların oluşmasını sağlarken, alanda kuşların besinini oluşturan kurbağa, böcek, balık vs. canlıların popülasyonlarının artmasını da sağlar. Kurak geçen yıllarda özellikle balıkçıl ve leylek türlerinin popülasyonlarında düşüşler görülmesinin nedeni baraj sularının alana ulaşamaması ve kuşların beslenmesi için uygun ortamların oluşmamasıdır. Bu nedenle alandaki kuş varlığının devamlılığı için Aladağ Çayı’nın korunması ve ilkbaharda baraj sularının söğütlüklerin bulunduğu alana yayılması hayati önem taşımaktadır.

        Alan jeolojik yapısı ile adeta bir açık hava laboratuarı niteliği sunmaktadır. Ayrıca, çökelme ortamının özelliklerini yansıtan sarı, kahverengi ve kırmızımsı tabakaların üst üste tekrarlanması ile görsel açıdan da olağanüstü bir peyzaja sahiptir.Nallıhan Kuş Cenneti gerek her mevsim barındırdığı kuş topluluklarıyla, gerekse jeolojik ve peyzaj değerleriyle doğa fotoğrafçılığı ve kuş gözlemciliği için ideal bir ortam oluşturmaktadır. Nüfus yoğunluğu bakımından Türkiye’nin ikinci büyü şehri olan başkent Ankara’ya günübirlik ziyaret mesafesinde olması ve alandaki alt yapı imkanları gerek günübirlik doğa fotoğrafçılığı ve kuş gözlemciliğine yönelik ziyaretler, gerekse Ankara’daki her düzeydeki öğrencilere doğa koruma bilincinin geliştirilmesine yönelik eğitim faaliyetleri için ülkemizdeki en uygun bir kaç sulak alandan biri olma özelliğine sahiptir.

Alanda gözlenen türlerin durumları:

  • Yerli tür: Yerli türler bütün yıl boyunca bölgede bulunurlar. Göç etmezler. 
  • Yaz ziyaretçisi: Kışı Afrika gibi güney bölgelerde geçirip üremek için bölgeye gelen türlerdir.
  • Kış ziyaretçisi: Kuzey bölgelerde üreyip kışı geçirmek için alana gelen türlerdir.

        Geçiş türü: Ülkemizde üremeyen ya da kışlamayan türlerdir, sadece ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde ülkemizden geçerken görülen türlerdir.

Alıntı: http://www.nallihan.gov.tr/kus-cenneti

🎞50.yıl Belgeseli - Kıbrıs Türkünün gerçekleri

 




 

20240903

Cumhurbaşkanlığı Forsu’nun özelliği

Cumhurbaşkanlığı Forsu, Ortada bir Güneş ve 16 yıldızdan ibarettir. Yani Toplam 17 Yıldız vardır. Bu Fors Atatürkün Emriyle, Deniz Matbaası Baş ressamı Hüsnü Tengüz'e yaptırılmıştır. Gördüğünüz yıldızlar Osmanlı İmparatorluğu da dahil, diğer Türk Devletlerini ifade eder.

@NurayBLGL1 Nuray Bilgili

20240831

Deniz, Kara ve Hava Harp Okulu'nda mezuniyetinde bir ilk. Üç okul birincisi kız öğrenciler oldu.

 

Deniz, Kara ve Hava Harp Okulu'nda mezuniyetinde bir ilk. Üç okul birincisi kız öğrenciler oldu. Teğmenlerimize vatan görevinde başarılar diliyoruz.

Şule Perinçek @suleperincek


20240830

🎞 İşgalci 🇬🇷Yunanlıların gözünde 🇹🇷Türk Kurtuluş Savaşı?


Bahaneler ardı ardına sıralanmış. Eğri oturup doğru konuşsunlar. Türklerin kahramanca savaşması ve yurdunu cesaretle, büyük bir fedakarlıkla savunması sonucunda yenildiniz

🎞 Başkomutan Meydan Muharebesi

 

Atatürk'ün 30 ağustos için söylediği sözler

Atatürk 30 Ağustos için ne dedi?

Atatürk'ün 30 ağustos için söylediği sözler merak ediliyor. 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar'da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kazanılan Büyük Taarruz’un 102. yıldönümünü büyük bir gurur ve coşkuyla kutluyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu büyük zaferin ardından iki yıl sonra, 30 Ağustos 1924’te Dumlupınar’da yaptığı konuşmada, zafer yolunda yaşananları detaylı bir şekilde anlatarak Cumhuriyet tarihimizin önemli anlarını paylaşmıştı. İşte, Atatürk’ün 30 Ağustos konuşması...

Büyük Taarruz’un ilk büyük resmi kutlaması, Cumhuriyet’in ilanından sonra 30 Ağustos 1924’te Dumlupınar’da yapıldı. Bu törende Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, zafere giden süreci ayrıntılı bir şekilde anlatırken, tarihe geçen şu sözleri sarf etti: “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz…” İlk kutlamanın detayları, dönemin Hakimiyeti Milliye Gazetesi’nde geniş bir şekilde yer aldı. Günün anlam ve önemine istinaden Atatürk'ün 30 Ağustos hakkındaki sözleri merak ediliyor. 

 🎞 Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 30 Ağustos 1924'de Zafertepe Çalköy’deki konuşması… 

İşte Atatürk'ün 30 Ağustos 1924 konuşması...

Atatürk'ün 30 ağustos için söylediği sözler

"Efendiler!

Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa verdiği kıymetli açıklamalarla burada hazır olanlara Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı’nın ve kesin sonuç veren 30 Ağustos Savaşı’nın oluş şekli hakkında bir fikri özetlemişlerdir. Beş gün aralıksız geceli gündüzlü süren en büyük Meydan Savaşı”nın gerçek içeriği bugün verilen açıklamalardan fazla, yarın tarihin hakemleri tarafından, araştırmacıların inceleme araştırma ve kararları okunduğu zaman daha açık, daha belirgin bir şekilde anlaşılacaktır. Beni milletim, Türk milleti, güvenine lâyık görerek bu hareketlerin başında bulundurdu. Bu görev ve işimin mutlu anısını duygulanarak sevinçle ve gururla saklıyorum. Görevlerini milletin vicdanından gelen gerçek ihtiyacına, yalnız onun yüksek fikrine uygun olarak yapmış olanlara özel bir vicdan rahatlığı ile bugün önünüzde bulunurken duyduğum mutluluğu ifade edemem.

Atatürk'ün 30 Ağustos esprisi

Tarihçi yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, Ankara'da gerçekleştirilen "Hürriyet ve Bağımsızlık Fikrinin Ölümsüz Abidesi 30 Ağustos Zaferi" başlıklı söyleşide başkentlilerle bir araya geldi. Ortaylı, etkinlikte Atatürk'ün 30 Ağustos Zaferi ile ilgili yaptığı espriyi de katılımcılarla paylaştı.

Ortaylı, konuşmasında şunları ifade etti:

"Ağustos zaferlerinin en sonuncusu 30 Ağustos'tur; 26 Ağustos-30 Ağustos arası, toplam 4 gündür. Geri kalan ise tamamen ricat eden bir orduyu kovalamaktan ibarettir. Gazi Paşa 14 gün süre istemişti. Ancak 13 günde bitti, 'Demek ki yanılmışız bir gün' diye espri yapmıştır."

Kaynak: Duygu Yeşilgöz / Sözcü

Yunan generallerin 'Mustafa Kemal' şaşkınlığı

 

Yunan generallerin 'Mustafa Kemal' şaşkınlığı

Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle, 26 Ağustos sabahı başlayan Büyük Taarruz, başından sonuna kadar tarihe geçen pek çok olaya sahne olmuştu.  Büyük Taarruz'un 102. yıl dönümünde o günlere damga vuran olaylardan biri...

Büyük Taarruz esnasında birçok Yunan askeri esir alınmıştı. Bu askerlerin arasında generaller de vardı. Türk ordusu taarruzun üçüncü günü Dumlupınar'a ulaşmıştı. Fırka kumandanı Kazım Paşa, esir alınmış dört yunan generalini Mustafa Kemal Paşa'nın huzuruna getirdi.

Generallerden biri karşısındaki kişinin Mustafa Kemal Paşa olduğuna inanmakta güçlük çekti. Hayretle sordu:

"Bu Mustafa Kemal Paşa bizim bildiğimiz Mareşal Mustafa Kemal midir?"

"Başkumandanlık muharebesini bizzat kendisi idare etmiştir" yanıtını alınca bir müddet sustu ve dudaklarından şu sözler döküldü:

"Zafer, galibiyet, şeref ve bu topraklar, her şey sizin hakkınızdır. Bizim Hacıanestis İzmir'den kıpırdayamadı."

Yaşar Özer

 

Türk atlılara yol gösteren 'Mavi Kurt'

Tibet Çin Tang hanedanlığı döneminde ve sonraki dönemlerde de Türk Kağanlar tarafından yönetilmiştir. Bunun izlerini Tibet manastılarındaki ...