20241118

Türk dünyasında ‘ortak marş’ heyecanı |

 

Türk dünyasında ‘ortak marş’ heyecanı | 

Kültür Sanat Haberleri

17/11/2024

Ortak alfabenin ardından, Türk devletleri arasında ‘ortak marş’ ve ‘ortak sanat sözlüğü’ de gündemde. Çalışmaya önderlik eden Prof. Dr. Erhan Özden, milli ve manevi değerleri pekiştiren, herkeste karşılığı olan kelimelerle oluşturulacak marşın yakın zamanda, sözlüğün de birkaç yıl içinde hayata geçirileceğini söyledi.

Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeler arasında ortak alfabenin hayata geçirilmesinin ardından ortak marş ve ortak sanat sözlüğü projeleri üzerinde çalışılmaya başlandı. Sanat alanındaki kelimelerle ortak sanat sözlüğü hazırlamak konusunda adım atan Türk devletleri, milli ve manevi değerleri pekiştiren ortak bir marş hazırlayacak. Söz kısmında ise herkeste karşılığı olan ortak kelimeler kullanılacak. Türk dünyasında her ülkenin kendine ait ve kendi kimliğini yansıtan milli marşı bulunuyor. Ortak marşta ise Türk milletinin geçmişten ilham alınmış kendine özgü yapısı söz ve melodiyle anlatılacak. Ortak marş ve ortak sanat sözlüğü ile ilgili bilgi veren Türk Devletleri Sanat Üniversiteleri Birliği Dönem Başkanı ve Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Özden, “Türk Devletleri’ne üye olan soydaşlarımızın ortak olarak anlayabileceği dilde yazılmış, bize ilham verecek bir marş hazırlanacak. Yani milli ve manevi duygularımızı pekiştirecek, müziğin birleştirici gücünü ortaya koyacak ortak bir marş” dedi.

SANAT ALANINDA DA ORTAK BİR DİL

Marşın yanı sıra İbn-i Sina’nın tıpla ilgili eserinde olduğu gibi sanat alanında da ansiklopedik bir çalışma yapılacağını ifade eden Özden, “Sanatın bütün alanlarında ortak bir literatür kazandırma amacıyla çalışılmaya başlanmış bir sözlük… Türk Devletleri Sanat Üniversiteleri Birliği’nce kurulan heyetin çalışmasıyla uzun soluklu bir zaman diliminde ortaya çıkacak” ifadelerini kullandı.

KELİMELERİN KÖKENİNE İNİLECEK

Birbirinden bağımsız sanat alanlarında bir sözlük bütünü oluşturulacağını belirten Özden, ansiklopedinin her bir alanının farklı bir sanat dalına ait bir sözlük olacağının altını çizdi. Sanatın temsil gücünü ortaya koyan bu sözlükte yer alacak kelimelerin karşılığı, Türk halklarında bulunacak. Kelimelerin kökenine inerek Türk dünyasındaki ortak dil birliğine paralel olarak ortak sanat literatürü ve sanat dili birliği tesis edileceğini aktaran Özden, “Herhangi bir sanat alanındaki terimlerin bütün Türk Devletleri’nde kullanılan kelimeleri ve ilerleyen süreçte ortak bir kelime, ortak bir payda, kısaca ortak bir terimsel literatürde buluşma amacıyla ortaya çıkmış olan bir çalışma” ifadelerini kullandı.

BESTEYİ KİMİN YAPACAĞINA HEYET KARAR VERECEK

Prof. Dr. Özden, sözlük çalışmasının “birkaç yıl içerisinde” marşın ise bundan daha kısa bir sürede tamamlanmasını beklediklerini söyledi. Marşın, kurulacak heyetin ortak görüşleri doğrultusunda belirlenecek bir besteciye yaptırılacağını aktaran Özden, “Bunun söz kısmı da sözlük kısmında çalışılacak bütün sanat dallarındaki herkese hitap eden, herkeste karşılığı olan kelimelerin daha çok kullanıldığı bir marş şeklinde karşımıza çıkacak” dedi.

Alıntı: www.yenisafak.com/hayat/turk-dunyasinda-ortak-mars-heyecani-4657465?utm_source=twitter&utm_medium=social&utm_campaign

20241117

"🇭🇺 Macaristan milli marşında neden Türkler var? Macarların Türklere bakışı

 

💐Son Sümer Kraliçesi Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti 💐

 


 

Türk Devletleri Teşkilatı ortak marş yapmayı planlıyor.

 


📰✍️ Çok güzelsin ama, kimse seni sevmiyor - Gaffar Yakınca

 

Bu bayram Bursa’dan Balıkesir’e oradan İzmir’e kadar köy köy gezme imkanım oldu. Tarife gelmeyecek kadar güzel manzaralar gördüm, yaşadığım ülkeye bir kez daha aşık oldum.

Türkiye’nin her mevsimi güzel ama, baharın yeri bir başka. Çünkü bahar, geçiş mevsimi ve Türkiye de bir geçiş coğrafyası. Yani çeşitliliğin üzerine bir kat daha renklilik ve çeşitlilik biniyor.

Başka milletler çok daha kısır coğrafyalarını parlatmak için ellerinden geleni yapmışlar. İsviçre’nin, Çekya’nın, Yunanistan’ın, İtalya’nın hatta Hollanda’nın bile doğal güzellikleri, çok özel mucizelermiş gibi algılanıyor. Bizim cennet doğamız ise ancak köye gidince görülebilen “şaşırtıcı bir sürpriz” olabiliyor.

Zahirdeki sebebi basittir: Onlar ülkelerinin güzelliğini anlatmak için destanlar, şiirler yazmaktan, filmler çekmekten, resimler heykeller yapmaktan bir an bile vazgeçmiyorlar. Bizde ise bırakın bir sanat eserinin ülkemizin güzelliklerini anlatmasını, bunların kazara bir yapıtın içine girmesi bile mümkün olmuyor. Anadolu, kırk yıldır edebiyatımızda güzellikleri ile yer bulamıyor, sinemamız taşrayı anlatırsa sadece sıkıntısını anlatıyor, doğamız bestecilerimizin aklına gelmiyor, müziğe konu olamıyor… Plastik sanatlara ise hiç girmiyorum… En küçük ulusların bile yüzlerce pastoral ressamı varken bizim coğrafyamızı anlatan ressamlarımızın isimleri bile bilinmiyor.


Bir ülkenin sevilmesinin yolunun turizm reklamlarından geçtiğini zannetmemiz ne acı! Türkiye, her yıl turizm tanıtma faaliyetlerine yüz milyonlarca lira para harcıyor. Şüphesiz bunlar da çok gerekli işler ama sadece tanınmanıza yarıyor, sevilmenize, özlenmenize, imrenilmenize hizmet etmiyor. Bu saydığım ikinciler için coğrafyanızın fotoğrafını videosunu göstermeniz, havalı reklam filmleri çekmeniz yetmiyor, başka bir şeyler gerekiyor.

O “başka bir şey” ise aslında çok basit bir formüle dayanıyor: Önce siz ülkenizi ne kadar çok sevdiğinizi anlatmayı başarabilmelisiniz. Resimleriniz ile, edebiyatınız ile, sinemanız ile memleketinize duyduğunuzu aşkı anlatmalı, ülkenin taşından toprağından önce bu eserleri tanıtmalısınız. Bunu yapmayı başarabilirseniz, anlattığınız hisler yabancılara da geçiyor.

İnsanların Paris sevgisi sadece tanıtımdan mı ileri geliyor sanıyorsunuz? Paris’e dair yazılan sayısız şiir, roman, öykü, piyes, sayısız resim, onlarca beste, ve yüzlerce film sayesinde Paris, Paris oluyor. Fransız sanatçılarının, Fransız entelektüellerinin kendi şehirlerine duydukları aşk, tüm dünyayı saran bir duyguya dönüşüyor. İnsanlar en özel günlerinde Paris’te olmak istiyor, üzerinde Paris yazan giysiler giyiyor, hatta onu görmeyen kişiler bile onun hayalini kuruyor.



Turizmi ve kültürü, ticarete ait marka vb. kavramlar ile izah etmeye çalışan bir zihnin yapısı, işin bu tarafını kavrayamıyor. Çok reklam yapılırsa çok turist gelir deyip defteri kapatıyor. Oysa sorun çok turist gelmesi değil, çok para kazanmanız da değil. Dünya üzerinde olabildiğince çok sayıda insanın kalbini kazanmanız.

Tabii kalbini kazanmamız gerekenler sadece yabancılar değil. Kendi insanımızın da bu coğrafyayı sevmesini sağlamamız gerekiyor. İnsanımız, gördüğü doğal güzellikler karşısında hayrete düşüyor, “ne kadar güzel bir yer” diyerek hayranlığını dile getiriyor. Ancak bir süre konakladığı o güzel yerleri bırakıp evine dönerken çöpünü, pisliğini arkasında bırakıyor. Sevse bunu yapar mı sanıyorsunuz? Acı gerçek şu ki insanımız, ülkemizin doğasından etkileniyor ama onu sevmiyor. Memleketin toprağına, ağacına, hayvanına aşk beslemiyor. Onu kullanıp atılacak değersiz bir eşya gibi görüyor.

İhtimal, bunun da altında estetik eğitiminin ve sanat üretiminin yetersizliği yatıyor. Ülkemizin doğal güzellikleri hangi dolayımlar ile halka ulaşıyor dersiniz? Ya TRT’de belgesel olarak veya yol yapımı, baraj yapımı sırasından bir ihtilafa konu olduğunda! Aydınlar, sanatçılar memlekete aşk ile yaklaşan işler üretmiyorsa, memleketi yüceltip baş tacı etmiyorsa halk ne yapsın?

Aydınlık, 15 Nisan 2024

Twitter : @GaffarYakinca
Facebook : Gaffar Yakınca
Instagram : Gaffar.Yakinca
YouTube: Gaffar Yakınca
http://www.gaffaryakinca.com/2024/04/14/cok-guzelsin-ama-kimse-seni-sevmiyor/

20241116

📲 Sosyal Medyadaki Atatürk sayfam: 'Atatürk'ü Anlamak'

 

📲 Atatürk'ü Anlamak


by Alp İçöz
Takip etmeniz dileğiyle
(Takipçi sayımız 4.000) 
10 Kasım 2024

📖1533 yılında yapılan tablodaki ayrıntı: Anadolu'nun üzerinde "Türkiye" ("Turchia") yazıyor.



Alman ressam Hans Holbein'ın 1533 yılında yaptığı dünyanın en ünlü tablolarından biri olan "Elçiler". Ortadaki dünya küresinde Anadolu'nun üzerinde "Türkiye" ("Turchia") yazıyor. 

Anadolu TÜRKİYE’dir!! Yani TÜRKLERİN TOPRAĞI…


20241110

⚽️🇹🇷10 Kasım ve Futbol... Galatasaray'dan ve Fenerbahçe'den10 Kasım'a özel koreografi ve müzikler

 



 🎞️ RAMS Park'ta muhteşem taraftarımızdan muhteşem #10Kasım koreografisi! ♾️


Galatasaray'dan 10 Kasım'a özel koreografi ve müzikler
Kasım 10, 2024

Galatasaray'ın evinde Samsunspor'u ağırladığı maç öncesi tüm statta Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sevdiği müzikler çalındı.

Süper Lig'in 12. haftasında Galatasaray sahasında Samsunspor'u konuk ediyor. Mücadele öncesi RAMS Park'ta 10 Kasım Atatürk'ü anma programı kapsamında Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sevdiği müzikler dinletildi.

Sarı-kırmızılı kulüp, Atatürk'ün ölüm yıl dönümü nedeniyle uzun süre stat hoparlörlerinden marşlar yerine Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sevdiği şarkı ve türkülere yer verildi.

10 Kasım'a özel koreografi

Galatasaray taraftarı, Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının 86'ncı yıl dönümü için koreografi düzenledi.

İki tribünde kartonlarla yapılan koreografide Kuzey Tribünü'nde iki büyük Türk bayrağı arasında Ulu Önder Atatürk'ün silueti oluşturuldu. Doğu Tribünü'nde ise "Dün, bugün, yarın, daima Atam izindeyiz" yazıldı.

Galatasaraylı futbolcular da ısınma sırasında üzerinde Atatürk'ün fotoğrafının yer aldığı tişörtler giydi.

Konuk takım da Atatürk'ü andı

Samsunsporlu futbolcular da ısınmaya önünde Atatürk'ün fotoğrafının yer aldığı tişörtlerle çıktı.

Deplasman tribününü dolduran ve özellikle siyah giyen kırmızı-beyazlı taraftarlar, maç öncesi beyaz kartonlar ve büyük bir Atatürk resmiyle koreografi yaptı. Taraftarlar, "Kasımda aşk başkadır çünkü bize ölümsüz bir aşkı anlatır" yazılı pankart açtı.

Ayrıca iki takım seremoniye "Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı, özlem ve minnetle anıyoruz" yazılı pankartla çıktı. Ayrıca İstiklal Marşı öncesinde saygı duruşunda bulunuldu.


📰✍️Gâzî Mustafa Kemâl Atatürk’e saygımın perspektifi, bilinen klasiklerden hayli farklıdır..!


Gâzî Mustafa Kemâl Atatürk’e saygımın perspektifi, bilinen klasiklerden hayli farklıdır..!

Eğer îzahatine girersem yazı oldukça uzar.
Ârif olanların anlayacağı birkaç not arz edeyim.
Îzahati bir başka vakte bırakayım.

- Oldukça muhafazakâr, hatta Atatürk muhalifi bir çevrede Ataput muhalifi olarak
yetiştim.

- Büyüdüğümde asıl put oluşturma ve cehâletin geleneksel söylemlere kayıtsız şartsız
tapmak olduğunu anladım ve Allah’ın da Kur’an da buyurduğu gibi doğruya ulaşmanın
ilmî yöntemlerini öğrenmeye karar verdim
. İlmî yöntemlerle Osmanlıya ve Cumhuriyete
baktığımda tüm tarafların olağanüstü hamaset, yalan, sahte, kolpa övgü ve sövgü
ürettiğiyle karşılaştım.


- Büyüklerim ve çevrem mâsum duygularla toz konduramadıkları Osmanlı aşkını
nesillerine aktarmayı geleneksel sorumluluk ve olması gereken olarak bilmekteydiler.
Çünkü Osmanlı kutsalları idi.

- Araştırmalarımda çok boyutlu ve farklı bakış açılardan yaptığım incelemelerde gördüm
ki 1910 lu yıllarda yıkıldığını söylenen Kutsal İmparatorluğumuzun aslında çok önceden
yıkıldığını söylemek kimsenin işine gelmemişti.
Konunun aslını söylemek ihânet kabul
edildiğinden hâinler de ânında yok edildiğinden söylemeyi aklından geçirenin de
yüreğinin yetmediğini tahmin etmek zor değil.

- Genç yaşlarımda İran, Pakistan, Afganistan ve Ortadoğu ülkeleri ve her biri kendini
fırkai nâciye (Allah katında kurtulmuş grup) îlân eden binbir çeşit İslâmîyet ve binbir
çeşit cemaat gördüm.

Ben kimim ki..?
Benim gördüklerimin daniskasını Atatürk’ün gördüğünü ve ona göre pozisyon aldığını
anladım.

- Atatürk’ün, inandığı doğru gereği aldığı pozisyonun ve özel hayatının hasetler ve haddi
aşanlarca kendi hevâ ve heveslerine katkı sağlaması amacıyla fırsata dönüştürülmek
istendiğini tesbit ettim.
Hatta bugün bile belli profillerin Atatürk ve padişah düşmanlığını
geçim ve itibar kapısı yaptığını görüyorum. Bu coğrafya halkını sömürmeyen ve peşkeş
çekmeyen yegâne devlet adamının Atatürk olduğunu gördüm.
Anneciği Zübeyde
hanım’ın orijinal vasiyeti
ni okuyunca kulağıma üfürülen hakkındaki dedikodular da
aklıma gelince üzüntümü anlatamam. Emsâli olmayan, Müslüman kadınlara nasib
olmayan muhteşem bir vasiyet ortada iken oğlunu sevmeyenlerin olmadık iftiraları bir
mâsum Müslüman Anneye yöneltmiş olmaları Allahsızlığın zirvesiydi.

- Atatürk’ün derin iş birliği yaptığı samimi dindar insanların âilelerini tanıdım, onlarla
oturup kalktım, meşvere ettim.


- Tekrar ediyorum; Atatürk’ün derin iş birliği yaptığı samimi dindar insanların âilelerini
tanıdım, onlarla oturup kalktım, meşvere ettim..!
Bu kişilere ve âilelerine Atatürk'ün gösterdiği samimi muhabbeti, verdiği büyük makam
ve büyük rutbeleri kendilerinden dinleyip öğrendim.

- Eserine çok boyutlu ve kapsamlı baktığımda Atatürk’ün muhteşem bir şahsiyet
olduğunu anladım.


- O öyleydi, bu böyleydi.. Geçiniz efendim. Herkes kendi ameline baksın. Hele ahret
inancı olanlar ahrete kendi amelleriyle gideceklerini bilmeleri gerektiğinden ona göre
fayda üretip paylaşsın. Kimse düşmanlık, fitne ve hamâset gibi boş işler yapmasın.


- Atatürk’ün, kâfirun sûresinin 6. âyetinde buyrulduğu üzere 'sizin dininiz size, benim
dinim bana' mucibince âmel ettiğini gördüm.


- Hiç, ama hiç kimsenin, rahmeti ve mağfireti sonsuz Allah’ın yerine geçerek racon
kesmesini kabul etmedim, etmem.

- Yazının başında belirttiğim gibi, yazmakla bitiremeyeceğim bir dünya tasbit ve analiz
ışığında Gâzî Mustafa Kemâl ATATÜRK’ü vefâtının 86. yılında ve her dâim şükran,
saygı, muhabbet ve rahmet duâlarıyla andım ve anıyorum. Mekânı cennet olsun.


Büyük, kıymetli ve güzel insan..
Onu bu millete lutfeden Allah'a sonsuz şükürler olsun, Âmîn..

Mehmet Akif HUT🇹🇷 🌊 Gezgin⛵ 🐂 Çoban🐄 Mapuche🌿
@akifhut

https://x.com/akifhut/status/1855345639443583154

📰 🇹🇷Atatürk Zamanı - Dr. Doğu Perinçek. #10 Kasım 🇹🇷

 


Atatürk Zamanı 
Dr. Doğu Perinçek 

 Türkiye'miz, büyük karara, büyük çözüme gidiyor. Üretim Devrimi'nin eşiğindeyiz. Bölücü terör yurtiçinden ve sınır ötesinden temizlenecek, vatan bütünlüğü sağlanacaktır. En son büyük önder Atatürk'ün önderliğinde doruğa ulaşan Milli Demokratik Devrimimiz tamamlanma aşamasındadır. 

 Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin imparatorluk birikimini ve tarih yapan olanca yeteneğini azami ölçülerde seferber etti. Bugün de milletimizin ve Üretim Devrimine önderlik eden emekçi sınıfların yüksek yeteneğini seferber etme zamanıdır. Bugünkü aşamada Türk devriminin önderliği emekçi halkındır. Vatan Partisi bu görevin başındadır. 

 Zaman Atatürk zamanıdır. Gün Atatürk günüdür. Saat Atatürk saatidir. Bu nedenle Atatürk bir anı değil, önümüzdeki ışıktır. 

 Önümüzde yine zorluklar var. Önümüzde yine zorluklardan devrimle çıkma görevi var. Bu nedenle önümüzde büyük #devrimci Atatürk var. 

 Türk devrimi, son iki yüzyılda Rusya, Çin, Hindistan ve İran ile birlikte Asya çağının öncülerindendi. Şimdi Asya çağının son büyük atılımını yaşıyoruz. Önümüzde Asya'nın Atlantik emperyalizmine karşı kesin zaferi var. #Türk devrimi bu zaferin öncüleri arasında seçkin bir yere sahiptir. Atatürk, "Asyaî bir milletiz" demişti. Asyalıyız ve Asya çağının kapısını açan mücadelenin ön mevzisindeyiz. 

 Bugün Atatürk'ü anmak, zorlukların üzerine yürümektir. Devrimci olmaktır. Asyalı olmaktır. Asya çağının kurucularından olmaktır. 

 O, her zaman bilincimizde, her zaman yüreğimizdedir. Atatürk, her zaman bağımsızlık isteyen devletlerin, kurtuluş isteyen milletlerin, devrim isteyen halkların bilincindedir. ,

Dr. Doğu Perinçek
Aydınlık Gazetesi

📚Atatürk"ün Bütün Eserleri - 30 cilt


10 Kasım'da Atatürk'ü ATABE ile anıyoruz!

Mustafa Kemal Atatürk'ün 1903-1938 yılları arasında söylediği, yazdığı ve altına imza attığı her şeyin belgeli olarak derlermiş hali 

"Atatürk"ün Bütün Eserleri" 30 cilt 

olarak sizlerle. 

Kaynak Yayınları. @kaynakyayin



Atatürk’ün el yazısıyla

 



Birgül Ayman Güler @birgulaguler

İnsanı, toprağı, egemenliği ile devlet mirasımızın adı-unvanı, Atatürk’ün el yazısıyla sabit. Saygı ve şükranla🌹

20241109

🇹🇷🌲🌳Ormanlarımızdan ve ağaçlandırma çalışmalarından kesitler...

 


Orman Mühendisi @0rmanmuhendisi

Karaçam ağaçları uygun koşulları bulduğunda fazlasıyla şaşırtır. 
Ülkemizin hemen hemen her yerinde yetişebilme kabiliyeti onu çok özel yapar. 400 ile 2500 rakımları arasında yetişebilmesi onun karakterini anlatması bakımından çok önemli. 

Karaçam, toprak isteği bakımından kanaatkâr bir türdür. Derin topraklarda kazık kök, sığ ve sert topraklarda ise kalp kök sistemi geliştirir. Kuraklığa, sıcaklığa ve kış soğuklarına karşı oldukça dayanıklıdır. 

Fotoğrafta gördüğünüz karaçam ağacı 650 yaşında. Ülkemizde bu tür ağaçlar farklı kategorilerde değerlendirme yapılarak anıt ağaç niteliği kazanır.

📍Kastamonu/Azdavay


20241107

Türk Devletleri Teşkilatı'nın Bayrağı Değişti

''Yıldızın sekiz farklı köşesi, merhamet, şefkat, sabır, sır tutma, cömertlik, sadakat, şükretmek ve doğruluğu temsil ediyor. Sekiz sayısının sonsuzluğu simgelediğini, sonsuz mutluluk, bereket ve aşkı temsil ettiğini de söylemek mümkün.Özgüven ve kararlılık anlamında da kullanılan''

LİN LİN @lin_lin



20241105

Türkçemizde ''Oha'' sözü



Oha!

Oha; kağnıya, arabaya veya çifte koşulmuş manda, öküz gibi hayvanları durdurmak için söylenen bir seslenme sözü olarak tanımlanan bir ünlem. Ama günümüzde bu söz insanlara da söyleniyor. 
 
İşyerinde çalışan genç arkadaşların kibar ağızlarından bu kaba sözün bir şaşırma ünlemi olarak çıktığını farketmiştim. Yani "vay canına", yani "waaav" (İngilizce), yani "vay anasını" (futbol yorumcusuca), yani "abooo" (Kıpçak Türkçesi), yani "bıyyy" ve "vışşş" (Doğu'lu yerel ağızlar) gibi...  

Bu arada "vay", Farsça üzüntü bildiren ünlemmiş aslında. Vah ve eyvah ile ilişkiliymiş.
Üzüntü, esef ünlemi zamanla nasıl şaşma ünlemine dönüşmüşse, hayvanları durdurma seslenmesi de öyle olmuş. Günümüzün insanı da artık şaşırma becerisini kaybetmiş, her durumu kanıksamış bir vasatlığı yaşıyor. Ama diğer ünlemleri de ısrarla şaşkınlık ünlemine dönüştürüyor. Demek ki bir şeylere şaşırıyor görünmek, birileri veya birşeyler için üzülüyor görünmekten daha kolay oluyor günümüzde.

Murat Güzeldere
















20241102

1912'de Osmanlı'daki Ermeni nüfusu

Ermeni Nüfusu Patrikhane kayıtları:
1912'de Osmanlı'daki Ermeni nüfusunun 1.018.000 olduğunu gösterir rapor.
Bu rapora bazı illerin dahil olmadığı görülüyor. Onların da dahil olduğu sayımlar Osmanlı arşivinde mevcuttur.

👇⤵️


Osmanlı arşivinden de teyit edelim.
1892'de kurulan bugünkü Devlet İstatistik Enstitüsü' karşılığı resmi dairenin ikinci "genel müdürü" Fethi Franco adlı bir Musevi, üçüncüsü de 1897-1903 yılları arasında görev yapan Mıkırtıç Şınabyan adlı Osmanlı vatandaşı bir Ermeni’ydi.
⤵️




Ondan sonra da 1908' e kadar bir Amerikalı. Yani bu istatistikte rakamların bilinçli olarak çarptırılmış olması olanaksızdır.

Altta bu 1914 Osmanlı nüfusunun illere göre dağılımı:

👇⤵️




1893 tarihli nüfus sayımına göre, Osmanlı topraklarındaki Ermeni nüfus 1.001.465, bir sonraki 1906 sayımına göre de 1.120.748' dir.

1915 yılında da çok büyük bir değişiklik olmadığını düşünerek Ermeni nüfusun en fazla 1.250.000 olduğunu varsayabiliriz.
⤵️


1914 nüfus sayımında var olan 1.161.169 Ermeni nereye gitti?



1914 nüfus sayımında var olan 1.161.169 Ermeni nereye gitti?

Gelin ABD, Ermeni ve İngiliz belgelerine göz atalım ve Batının soykırım diye kıçını yırttığı "Ermeni soykırımı" var mı bakalım?

Dünden devam..
BELGE 2: ABD arşivinden


Amerikan arşivi belgesi-1922: (İngiliz kaynaklarıyla teyit edilmiş bir belge)

İlgili alanların çevirisi:

Dünyadaki Ermenilerin yaklaşık sayısını gösteren, Kasım 1922 raporu:
"Tehcir edilen 817.873 Ermeni mülteci gönderildikleri yerlere vardı.
⤵️

Aşağıda belirtilen toplam rakamın 817,873'ü Türkiye'den gelen mültecilerdir.
Mültecilere ilişkin rakamlar, 1921 yılında İstanbul'daki İngiliz Büyükelçiliği ve Yakın Doğu Yardım Cemiyeti temsilcileri tarafından sağlanan bilgilere dayanmaktadır”.
⤵️


11 Eylül 1915’te ABD’nin Mersin Konsolosu Edward Nathan yazdığı raporda; Osmanlı Devletinin bu tehcir faaliyetini gayet intizamlı bir şekilde yaptığını, şiddete yer vermediğini ve yardıma muhtaç olanlara yardımda bulunduğunu belirtmiştir.
⤵️

Aradaki fark; 
  • hastalıktan ölenleri, 
  • yolda çetecilerin kafilelere saldırması sunucu ölenleri 
  • ve Ermeni çetelerine katılıp da ölenleri temsil etmektedir. 
Ermenilerin propagandaları gerçeği yansıtmamaktadır. Bilimi kullanın.

Tarih ve istatistik önemli.
⤵️

Gelin ABD, Ermeni ve İngiliz belgelerine göz atalım ve Batının soykırım diye yırtındığı "Ermeni soykırımı" var mı bakalım?

BELGE -3: Ermeni Patrikhanesi Arşivi
👇⤵️

Kaynak: 
@hermes_z

Türk milleti bir bölünmez bütündür.

Sorma bana oymağımı, boyumu
Beş bin yıldır millet gibi yaşarım
Sorma bana ailemi, soyumu
Soyum Türk’tür, soy büyüğüm hünkârım.

Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı
Türk’üm, bu ad her unvandan üstündür
Yoktur Özbek, Nogay, Kırgız, Kazanlı
Türk milleti bir bölünmez bütündür.


Arkeoloji ve TÜRK Tarihi
@AnadoluTarihii



20241018

🎞🇧🇬Bulgaristan 🇹🇷Türkleri Soyları ve Kökenleri



''Balkanlar da Bulgaristan Türkleri ve soyları nereye dayanır? 
Bulgaristan Türkleri alevi mi? yada Bulgaristan Türkleri Türk mü? 
Bulgaristan Türklerinin ilk ataları kimdir ve Pomaklar Türk müdür? 
bu soruların cevabını bulacağınız Kumanlar, Kıpçaklar ve Peçeneklere uzanan osmanlı döneminde ki iskanlara Deliormandan Kırcaaliye Bulgaristan Türklerini ele alacağız...

Bulgaristan türklerinin nüfusu günümüzde bulgaristan'ın %10-15 kadardır bulgaristan türklerinin yemekleri anadolu yemeklerine çok benzerken köklerinin kınık avşarlara dayandığı aşikardır bununla birlikte sarı saltuk döneminde ve sonrasında tokat, çorum, yozgat'dan gelen türkmenler de ciddi bir nüfus oluşturmuştur. günümüzde selanik göçmenleri, bulgaristan göçmenleri ve balkan göçmenleri benzer kültürlere sahiptir. Yeni bir edevlet uygulaması ile günümüzde 1800'lü yıllara kadar soyunuzu edevlet soy ağacı uygulaması ile edevlet girişi yaparak öğrene bilmektesiniz.’'

Tarih ve Bilim vitae magistra

🎞️ Stadyumda Cumhuriyetimizin 100. Yılı için koreografi görseli ve marşlar

🎞️ Galatasaray - Beşiktaş Cumhuriyetimizin 100. Yılı için koreografi görseli ve marşlar