Deniz, Kara ve Hava Harp Okulu'nda mezuniyetinde bir ilk. Üç okul birincisi kız öğrenciler oldu. Teğmenlerimize vatan görevinde başarılar diliyoruz.
Şule Perinçek @suleperincek
Deniz, Kara ve Hava Harp Okulu'nda mezuniyetinde bir ilk. Üç okul birincisi kız öğrenciler oldu. Teğmenlerimize vatan görevinde başarılar diliyoruz.
Şule Perinçek @suleperincek
Bahaneler ardı ardına sıralanmış. Eğri oturup doğru konuşsunlar. Türklerin kahramanca savaşması ve yurdunu cesaretle, büyük bir fedakarlıkla savunması sonucunda yenildiniz🔴 Yunanlıların Gözünden Türk Kurtuluş Savaşı! pic.twitter.com/0Nn9KrXanx
— Conflict (@ConflictTR) August 30, 2024
Milli Savunma Bakanlığı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin dönüm noktalarından biri olan Başkomutan Meydan Muharebesi'ne dair özel bir video paylaştı. Paylaşımda, "Türk ordusunun kazandığı bu zafer, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgelerinden biri oldu"… pic.twitter.com/X0yPNMKeX6
— Ulusal Kanal (@ulusalkanal) August 30, 2024
Atatürk 30 Ağustos için ne dedi?
Atatürk'ün 30 ağustos için söylediği sözler merak ediliyor. 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar'da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kazanılan Büyük Taarruz’un 102. yıldönümünü büyük bir gurur ve coşkuyla kutluyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu büyük zaferin ardından iki yıl sonra, 30 Ağustos 1924’te Dumlupınar’da yaptığı konuşmada, zafer yolunda yaşananları detaylı bir şekilde anlatarak Cumhuriyet tarihimizin önemli anlarını paylaşmıştı. İşte, Atatürk’ün 30 Ağustos konuşması...
Büyük Taarruz’un ilk büyük resmi kutlaması, Cumhuriyet’in ilanından sonra 30 Ağustos 1924’te Dumlupınar’da yapıldı. Bu törende Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, zafere giden süreci ayrıntılı bir şekilde anlatırken, tarihe geçen şu sözleri sarf etti: “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz…” İlk kutlamanın detayları, dönemin Hakimiyeti Milliye Gazetesi’nde geniş bir şekilde yer aldı. Günün anlam ve önemine istinaden Atatürk'ün 30 Ağustos hakkındaki sözleri merak ediliyor.
🎞 Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 30 Ağustos 1924'de Zafertepe Çalköy’deki konuşması…
İşte Atatürk'ün 30 Ağustos 1924 konuşması...
Atatürk'ün 30 ağustos için söylediği sözler
"Efendiler!
Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa verdiği kıymetli açıklamalarla burada hazır olanlara Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı’nın ve kesin sonuç veren 30 Ağustos Savaşı’nın oluş şekli hakkında bir fikri özetlemişlerdir. Beş gün aralıksız geceli gündüzlü süren en büyük Meydan Savaşı”nın gerçek içeriği bugün verilen açıklamalardan fazla, yarın tarihin hakemleri tarafından, araştırmacıların inceleme araştırma ve kararları okunduğu zaman daha açık, daha belirgin bir şekilde anlaşılacaktır. Beni milletim, Türk milleti, güvenine lâyık görerek bu hareketlerin başında bulundurdu. Bu görev ve işimin mutlu anısını duygulanarak sevinçle ve gururla saklıyorum. Görevlerini milletin vicdanından gelen gerçek ihtiyacına, yalnız onun yüksek fikrine uygun olarak yapmış olanlara özel bir vicdan rahatlığı ile bugün önünüzde bulunurken duyduğum mutluluğu ifade edemem.
Atatürk'ün 30 Ağustos esprisi
Tarihçi yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, Ankara'da gerçekleştirilen "Hürriyet ve Bağımsızlık Fikrinin Ölümsüz Abidesi 30 Ağustos Zaferi" başlıklı söyleşide başkentlilerle bir araya geldi. Ortaylı, etkinlikte Atatürk'ün 30 Ağustos Zaferi ile ilgili yaptığı espriyi de katılımcılarla paylaştı.
Ortaylı, konuşmasında şunları ifade etti:
"Ağustos zaferlerinin en sonuncusu 30 Ağustos'tur; 26 Ağustos-30 Ağustos arası, toplam 4 gündür. Geri kalan ise tamamen ricat eden bir orduyu kovalamaktan ibarettir. Gazi Paşa 14 gün süre istemişti. Ancak 13 günde bitti, 'Demek ki yanılmışız bir gün' diye espri yapmıştır."
Kaynak: Duygu Yeşilgöz / Sözcü
Yunan generallerin 'Mustafa Kemal' şaşkınlığı
Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle, 26 Ağustos sabahı başlayan Büyük Taarruz, başından sonuna kadar tarihe geçen pek çok olaya sahne olmuştu. Büyük Taarruz'un 102. yıl dönümünde o günlere damga vuran olaylardan biri...
Büyük Taarruz esnasında birçok Yunan askeri esir alınmıştı. Bu askerlerin arasında generaller de vardı. Türk ordusu taarruzun üçüncü günü Dumlupınar'a ulaşmıştı. Fırka kumandanı Kazım Paşa, esir alınmış dört yunan generalini Mustafa Kemal Paşa'nın huzuruna getirdi.
Generallerden biri karşısındaki kişinin Mustafa Kemal Paşa olduğuna inanmakta güçlük çekti. Hayretle sordu:
"Bu Mustafa Kemal Paşa bizim bildiğimiz Mareşal Mustafa Kemal midir?"
"Başkumandanlık muharebesini bizzat kendisi idare etmiştir" yanıtını alınca bir müddet sustu ve dudaklarından şu sözler döküldü:
"Zafer, galibiyet, şeref ve bu topraklar, her şey sizin hakkınızdır. Bizim Hacıanestis İzmir'den kıpırdayamadı."
Yaşar Özer
“Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu; Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”
-Atatürk
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve bağımsızlığımız uğruna şehit olmuş tüm kahramanlarımızı saygıyla yad ediyorum.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu ve ebedi olsun!
Selçuk Erenerol @selcukerenerol
Aydın’ın köşk ilçesinde, Türkiye’nin en iyi on tandır restoranı arasında bulunan Uğur restoranda, tandır kebabı yedik. Burada et açık ateşle, alevle değil, taşların sıcaklığıyla 10-12 saatte pişiyor. Kuyu kebabı da denen bu pişirme usülü, bin yıllık bir yörük geleneği. Böyle pişen etin muhteşem bir tadı var. Restoran sahipleri Sait Bey ve oğlu Volkan bey’i gönülden kutluyorum.
''Toplumsal ve kültürel yapıdaki köklü dönüşümler, sanayileşme olgusunun ortaya çıkardığı sorunlar, köylerden kentlere ve yerleşme birimlerine göçler, teknoloji ve iletişim alanındaki hızlı gelişmeler, bunlara bağlı yan etkenler, kökü 70’lerden önceye dayanan bir oluşumun devamını oluşturmuştur. Bu dönemde hızlı ve dengesiz kapitalistleşmenin de etkisiyle kendilerini farklı yollarla ifade etmek isteyen aşırı uçlar, “sağ”, “sol”, “İslâmcı”, “milliyetçi” gibi ideolojik söylemlerle kutuplara ayrılmıştır.
Bunun yanında siyasi partiler içerisinde de gözlenen bu çeşitlilik ve bölünmüşlük gündelik hayata da yansımış, aynı düşüncede olanlar kendi kültür derneklerini, yayın organlarını, tiyatro gruplarını ve ortak giyim biçimlerini oluşturmuşlardır. Toplumdaki kutuplaşmanın boyutlarını göstermesi bakımından, 70’lerin sonlarına doğru her ilde, her mahallede “sağcı”/“solcu” örgütlerin elinde bulunan “kurtarılmış bölgeler” in oluşturulması, insanların siyasi tercihlerinden dolayı kolaylıkla hedef haline gelmesi tipik bir örnek olmuştur.
Güzellik nedir? Kadınlar neden makyaj yapar? Halkın bu sorulara verdiği cevaplar (1977)
🎞️ Ülkü Giray'ın yorumuyla Türk Dili (1995)- TRT Arşivi
1931-1941 Yılları Arasında Liselerde Okutulan Temel Eser
1931 yılında ilk basımı yapılan ve 1941'e kadar liseler de okutulan dört ciltlik Tarih kitapları, Atatürk'ün Avrupamerkezci Tarih tezlerine karşı ulusal-devrimci teorisini inşa etme amacıyla başlattığı Tarih çalışmalarının en önemli ürünlerinden biridir. Lise Tarih kitapları, Devrimci kuşakların ideolojisini belirleyen temel eser olmakla birlikte, Kemalist Devrim'in ideolojisini incelemek isteyenler için de, eşi bulunmayan bir kaynaktır. Tarih kitapları, evrenin ve insanın yaratılmış teorisini çürütüyor ve bu süreçleri bütünüyle bilimsel verilerle açıklıyor. Cumhuriyet'in lise öğretimi, İslamiyet'in dışından yazılmış bir İslam Tarihini içeriyor. İslam, Doğa üstü bir kuvvetin değil, fakat tarihsel-sosyolojik gelişmelerin ürünü olarak inceleniyor...
Bu kitapta, özgün metnin tarihsel havasının korunmasına dikkat edildi. Bu nedenle yalnız bugün bilinmeyen sözcükler değiştirildi. Tarih kitabı, yeni kuşaklara ilk yayımlandığı yazı karakteriyle, sayfa düzeniyle ve ciltle sunuluyor. O zamanın yoksul Türkiye’sinin devrimci eğitime verdiği önem, kitabın yalnız içeriğine değil, kâğıt, baskı ve cilt kalitesine de yansımıştı.
Kemalist Eğitimin Tarih Dersleri
I.CİLT
• İnsanlık tarihine giriş
• Kâinatın ve tabiatın oluşumu
• İnsanın Evrimi
• Türk tarihi ve medeniyeti
• Çin, Hun, İskit, Hint, Kalde, Elam, Asur, Mısır, Anadolu, Fenike, İbrani, İran, Ege, Etrüsk medeniyetleri
II.CİLT
• İslam tarihi
• Ortaçağ Asya ve Avrupa'sında Türk medeniyetleri
• İlk Müslüman Türk devletleri
• Ortaçağda Anadolu'da Türk devletleri
III.CİLT
• Osmanlı Devleti'nin kuruluşu, yükselişi ve gerilemesi
• 14. asırdan 19. asrın sonuna kadar Avrupa
• Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılması ve yıkılışı
IV.CİLT
• Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu
• İstiklal Harbi
• Devrimler ve reformlar
Kaynak: https://www.kaynakyayinlari.com/kemalist-egitimin-tarih-dersleri-seti-p362251.html
AÇIKLAMA:
15. yüzyılın önemli bilim insanlarından olan Ali Kuşçu,
Bahtiyar Aydın'ın incelemesi "Sakalar/İskitler-Gizlenen Kök Atalarımız", 11. baskıyı yaptı
AÇIKLAMA:
Hiç düşündünüz mü?
Neden Atatürk’ün ilk araştırdığı konu Sakalar/İskitlerdir?
Neden İskitlerin Anadolu’daki varlığı şimdiye kadar gizlenmiştir?
İskitler kökenleri itibarıyla geçmişten günümüze en çok tartışılan kavimlerden biri. İskitlerin Türk, İranî, Slav kökenli bir kavim olduğuna dair araştırmacılar tarafından farklı değerlendirmelerde bulunulmaktadır.
Sibirya’dan Çin Denizi’ne, Moğolistan’dan Tuna Nehri’ne, Afganistan’dan Hindistan’a, Azerbaycan’dan, İran’dan Anadolu’ya, Trakya’ya, Mısır’a, Filistin’e kadar uzanan, tarihin gördüğü en büyük konfederasyondu ve bünyesinde çeşitli kavimleri barındırıyordu Sakalar ya da İskitler.
Atlı Çoban Kültürü’ne mensup olan İskitler “Pazırık Halısı” ve “Altın Elbiseli Adam” gibi üstün nitelikli sanat ürünleri üretmişlerdi.
Bahtiyar Aydın bu çalışmasında antik Batı ve antik Doğu kaynaklarından yararlanarak İskitleri konargöçer yaşam tarzı, yazısı, beslenme kültürleri, töreleri, inançları açısından inceliyor ve Türklerin ve İskitlerin aynı topluluğa mensup Turani bir halk olduğu sonucuna varıyor.
“Türk Devlet Teorisi Ön Türklerin Atlı Çoban Kültürü’yle başlar. ‘Atlı Çoban Kültürü’nden devlet mi olur?’ diyen Batılılar, yıllardır coğrafyalarındaki arkeolojik kazılarda kendi atalarına ait bir at kemiği aramaktadır.
Bu çalışmada, İskitlerin dili, yazısı, parası, inancı, töresi, beslenmesi, yaşam tarzı, sanatı, kadınların konumu ve coğrafyası ortaya konularak, İskit-Oğuz aynılığı da karşılaştırılmıştır.”
(Bahtiyar Aydın)
TÜRKİYE'DE İNGİLİZ,FRANSIZ VE KIZILHAÇ BELGELERİNE GÖRE ANADOLU'DA YUNAN ZULMÜ VE SOYKIRIM!
Kızılhaç Uluslararası Komite Delegesi Maurice Gehri:
➡️"Yunan işgal güçleri iki aydan beri yarımadadaki Müslüman halkı bütünüyle yok etme çabasına girişmişti."
Ortalama 5 milyon TL değerinde eser var: Zamanda yolculuğa çıkaran 'Nostaljik Müze'
Uzun zamandır Beylükdüzü'nde hayatını sürdüren Hakan Çelik, 20 yıldır yurdun dört bir yanından topladığı günlük hayatta kullanılan 10 bine yakın eşya için "Nostalji Müzesi" açtı. Çelik, siyah beyaz televizyon, önlük, sıra, oyuncak, kıyafet gibi birçok eşya ve objenin yer aldığı müzeye nostalji sevenleri bekliyor.
DHA Yayınlanma: 20.02.2022
Ortalama 5 milyon TL değerinde eser var: Zamanda yolculuğa çıkaran 'Nostaljik Müze'
Beylükdüzü'nde yaşayan, idari işler müdürlüğü yapan 38 yaşındaki Hakan Çelik, küçüklüğünden bu yana biriktirdiği nostaljik eşyalardan oluşan koleksiyonunu evine sığdırmakta zorlanınca müze açmaya karar verdi. 5-6 yıllık bir çalışmanın ardından Çelik, Beylikdüzü'nde 4 katlı bir binanın 3 katını müzeye çevirdi.
Çelik, Türkiye'nin dört bir yanından topladığı 60'lı, 70'li, 80'li ve 90'lı yıllara ait 10 bine yakın eşya, obje ve kıyafeti 'Nostalji Müzesi'nde bir araya getirdi.
1980'LERDEN GÜNÜMÜZE SİYAH BEYAZ TELEVİZYON
Müzede; 1980-1990 yılları arasında kullanılan eşyaların bulunduğu bakkal, 1980 -1990'lara ait okul eşyalarının olduğu sınıf, 1980'lere ait ev eşyalarının olduğu oda, 1960'lardan 2000'li yıllara ait değişik oyuncak ve 1970'lerden günümüze gelen tabelaların olduğu bölüm yer alıyor.
Görenleri; zamanda yolculuğu çıkaran, anıları, çocuklukları hatırlatan, internetin ve telefonların hayatımızda şimdiki kadar yer kaplamadığı zamanlara götüren Nostalji Müzesi haftanın 7 günü 10.00 ila 20.00 saatleri arasında ziyaretçilerini bekliyor. 17 Ocak'ta kapılarını açan müzeye ziyaretçiler tam bilet 20 lira, indirimli, öğretmen, öğrenci ve 65 yaş üstü 15 lira ödeyerek girebiliyor.
"10 BİNE YAKIN PARÇA VAR"
Koleksiyonun 20 yıllık olduğunu anlatan Hakan Çelik, "20 yıldan fazladır bu ürünleri topluyorum ben ama son 5 -6 yıldır 'kafe mi kursam, koruma altına alacağım bir müze mi kursam' diye düşünüyordum. Müze nasıl kurulur, bunu araştırdım. 5-6 yıl içerisinde de müze kurma fikri kafamda oturdu. Müzemizde şu anki odamız mesela 1980-90'lar okul dönemi. Aynı şekilde 1900'ün başından itibaren binlerce oyuncağımızın olduğu bir oyuncak bölümümüz var. Yine 1980'ler, 1990'lara ait bir bakkal bölümümüz var. 80'ler ev bölümümüz var müzemizde. Kafe alanımızda yine eski devlet kurumlarımıza ait tabelaların olduğu, 1970'lerden bu yana olan birçok tabelanın olduğu bir bölüm var. Müzemizde yaklaşık olarak 10 bine yakın parça var. 5 bin civarı oyuncağımız var. Geri kalan parçalar; bakkal parçası, okul parçası derken bir 5 bin de ortalama o kadar var" dedi.
"BURADA ORTALAMA 5 MİLYON TL DEĞERİNDE ESER VAR"
Çelik, "Çocukluk dönemimdeki oyuncakları toplayarak başladım. Değişik markalardaki oyuncaklarımı topladım. Sonra dedim ki, 'bizim evde çamaşır makinası vardı'. Çamaşır makinasını aldım. 'Oturduğum sıraları toplayayım' dedim. Bu şekilde kafamda yavaş yavaş odaları konseptleri oluşturduk. Burada ortalama 5 milyon TL değerinde eser var" diye konuştu.
"YAŞADIKLARI ANILARI ÇOCUKLARINA AKTARIYORLAR"
Gelen ziyaretçilerin çok mutlu ayrıldığını dile getiren Çelik, "Ziyaretçilerimiz en çok bakkal ve okul bölümümüzden etkileniyor. Çocukluklarını yaşıyorlar. Gelen ziyaretçiler kendi çocuklarını da yanında getiriyorlar. Kendi çocukluklarında yaşadıkları anıları çocuklarına aktarıyorlar. Okullar çok gelmeye başladı. Hemen hemen 10 gün içindeki randevularımız dolu. İnsanların gözleri doluyor. Çocukluğuna gittikleri için teşekkür ediyorlar. Hatıra defterimiz var bizim. Deftere yazarken nerdeyse defter ıslanacak gözler o şekilde doluyor. Çok mutlu şekilde ayrılıyorlar" ifadelerini kullandı.
"YURDUN HER YANINDAN BİR ÜRÜN VAR BURDA"
Çelik, "Türkiye'nin her yerini dolaştım. Birçok iline gittim. Köy köy dolaştım. Konya Ereğli'den Ağrı'nın oraya kadar gittim. Trabzon, Edirne... Yurdun her yanından bir ürün var burada. Pendik'ten gelen var. Silivri'den gelen var. İstanbul'un birçok noktasında şu anda buraya gelen insan var. İnsanların tepkileri çok hoş. Biz doğru yaptığımıza inanıyoruz. Buraya gelenler çok mutlu ayrılıyorlar. Yazın çok güzel etkinliklerimiz olacak. Bahçede açık hava sinemamız olacak. Eski filmler ve eski film makinasıyla eski ahşap sandalyelerde izleyecekler. Misket oyunlarımız olacak. Geçmişini, çocukluk yıllarını özleyen herkesi, bütün nostalji sevenleri ben buraya davet etmek istiyorum. Gerçekten bu müzede çocukluk anılarına tekrar dönecekler, mutlu şekilde buradan ayrılacaklar" dedi.
Müzeyi öğrencilerine gezdiren Türkan Karakaş ise "Yaş itibarıyla, geldiğimde, bu manzarayla karşılaştığımda eski anılarım tazelendi. Köy ortamında, küçük bir ilçede yaşadım. Şu an bu müzede gördüğüm her şey çocukluğuma dair hatırladığım şeyler. Öğrencilerimizle buraya gelmeden önce bir ön çalışma yapmıştık, neler göreceğimizi. Anılarımızı tazelemek, eskiyi yad etmek bizler için çok çok önemliydi. Teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
Alıntı: https://www.cumhuriyet.com.tr/yasam/ortalama-5-milyon-tl-degerinde-eser-var-zamanda-yolculuga-cikaran-nostaljik-muze-1909272