EVLİYA ÇELEBİ KARABURUN'A GELDİ Mİ?
Evliya Çelebi seyahatnamesinin 9. cildinde anlattığı üzere, İzmir'e geldikten sonra Urla'ya geçmiş, burayı da gezdikten sonra "20 adet Rum kızanı ve serdar Pîrî Beşe'den 40 nefer yeniçeri yoldaşı kılavuz alıp toplam 60 nefer yiğit leventle Urla'dan çıkıp bağ, bahçe ve zeytin ormanları içinde batıya doğru deniz kıyısı ile bir saat geçip Karaburun yolu deniz kıyısında kalıp biz sol tarafta Çarpan Boğazı adlı amansız yola" yönelmiştir. Yolda eşkiyalarla çarpışırlar üstüne üstlük. Sonunda Karaburun'a ulaşırlar.
Karaburun Kazası hakkında şunları yazar Çelebi: "Sığla Sancağı toprağında 150 akçe âsumanî kazadır ve İzmir mollasının arpalığıdır. 1 camii, 1 hamamı ve 7 dükkânı var. Sâfî zeytinli İrem gibi köylerdir. Büyük şehri, sarayları, imaretleri ve başka büyük yapıları yoktur.
Halkı leventçe esvap giyer, cesur ve yiğit tüfenkli adamları vardır. Defalarca Venedik donanmasına karşı koymuş adam lardır. Ve bir hardal tanesi ganimet vermeyip kâfirden baş dil almışlardır. Serdarı ve kethüdayeri yoktur ve harap kaleleri çoktur. Bu kaza İzmir Körfezi'nin ağzına kurulmuştur. İzmir'e kadar 100 mildir. Mahsuldar zeytinli dağları ve bağları vardır. Bu kazada olan bol ve lezzetli zeytin yeryüzünde yoktur, ancak Mora Adası'nda Koron Kalesi'nde ve Şam-ı şerifte ola.
Bir gece burada konuk olup sabah kadıdan 20 tüfenkli yiğit yoldaş aldık. Bizimle gelen 20 Rum kızanları ile 40 kişi olup sabahleyin Allah'a güvenip 4 saatte Allah saklasın atlar ile gitmek imkânsız olup yaya giderek Çeşme'nin ulu yoluna çıktık. Turna Boğazı adlı tehlikeli dar boğazın sonunu yüz bin sıkıntı ile geçtik. O dere içinde atlarımıza binip yine batıya 5 saat gidip, Çarpan Ilıca'sına ulaştık."
Çelebi'nin bundan sonraki durağı ise Sakız adasıdır.
Bu Karaburun bizim Karaburun mu?
Ege Üniversitesi 2013 yılında yayınladığı "Kent ve Seyyah: Evliya Çelebi'nin Gözüyle İzmir ve Çevresi" başlıklı 3 ciltlik kitabının son cildinde bulunan İbrahim Şahin'in makalesinde, Çelebi'nin güzergahı baştan sona elden geçirilmiştir. Şahin makalesinde, Çelebi'nin söz ettiği Karaburun kazasının, bizim bildiğimiz Karaburun olmadığını, Mordoğan olduğunu belirtir.
"Çelebi’nin Seyahatnâme’de Karaburun Kazası olarak bahsettiği yerleşim biriminin günümüzdeki Karaburun İlçesi olmadığını düşünüyoruz. (...) Karaburun Kazası diye bahsettiği yerin bugünkü Eski Mordoğan Köyü olduğu tezimizi kuvvetlendirecek başka bilgiler de mevcuttur. ”Bir câmi‘i ve bir hammâmı ve yedi dükkânı var” (IX. Kitap: 56) ifadesi içinde geçen cami, büyük ihtimalleEski Mordoğan Köyü’nde Ayşe Kadın Camisi olarak bilinen camidir. Usta kitabesi olmayan cami için yöre halkı, bu caminin bölgenin en eski camisi olduğunu söylemektedir. Köyde yaptığımız incelemeler sırasında yöre halkı, 30-40 yıl öncesine kadar nalburcu, demirci vb dükkânların bulunduğunu, civardaki köylerin de işlerini bu dükkânlarda gördüklerini anlatmışlardır. Burası, caminin 10 m kadar yukarısında, bir küçük kayanın dibi olup yol genişletme çabaları sırasında dükkânların izleri kaybolmuştur. Çelebi’nin “bir hammâmı var” diye bahsettiği yapıdan iz kalmamış olup buranın erken dönemlerde yıkıldığı anlaşılmaktadır. Yörede konuştuğumuz yaşlıların bugünkü Mordoğan Beldesi’nin eski yerinin Eski Mordoğan Köyü olduğunu, köyün yörenin en eski yerleşim birimlerinden olup eski dönemlerde burasının Karaburun Yarımadası’nın merkezi olduğunu söylemeleri de düşüncemizin doğruluğunu ispat eder niteliktedir. Çelebi’nin bahsettiği Karaburun Kazası’nın bugünkü Eski Mordoğan Köyü olması durumu, seyyahın Karaburun ziyareti ile ilgili vermişolduğu saat hesaplarına da uymaktadır.”