20250629
📚📖 'Türk Korkusu' ve 'Türk Saplantısı'
Dr. Mustafa İLHAN @mustilhan
Osmanlı’nın beklenmedik akınlarının yarattığı tedirginlikten dolayı Avrupa’da şöyle denirmiş;
''Bir sabah horozlar Türkçe ötmeye başlayacak!''
Zuhal @zuhalldmn
Osmanlı'nın o dönemdeki etkisi ve algısı hakkında güzel bir örnek gerçekten
20250628
📖 Gazi Osman Paşa komutasındaki Türk ordusunun yaptığı, askerlik tarihinin en büyük ve şanlı savunmalarından biri
Plevne’de Osman Paşa, 150 bin kişiye karşı 40 bin kişilik ordusuyla mücadele etti.
Gazi Osman Paşa komutasındaki Türk ordusunun yaptığı, askerlik tarihinin en büyük ve şanlı savunmalarından biridir
93 Harbi Osmanlı-Rus Savaşı başladığında (1877) Osman Paşa Vidin ve Rahova bölgelerinin korunmasıyla görevliydi. Rusların Berkofça Dağları’nı aşmaya başlamasından sonra Osman Paşa’ya Plevne’ye hareket emri verildi.
Ruslar, Tuna’yı aştıktan sonra Plevne’ye geldiler. Kolaylıkla galip olacaklarını ve süratle İstanbul önlerine varacaklarını ümit ediyorlardı.
20 Temmuz 1877’de şehre saldırdılar. Fakat Osman Paşa’nın Plevne’yi kahramanca savunması onları hayal kırıklığına uğratmıştı.
Plevne’nin etrafına siperler kazdırmış, kuvvetçe çok üstün olan Rusları, farklı zamanlarda üç defa yenmiştir.
Aradan aylar geçmesine, hiçbir yerden yardım gelmemesine rağmen, savunmadan bir an şaşmamış, yapılan teslim olma tekliflerinin hepsini reddetmiştir.
Rusların Plevne’yi savaşarak alamayacağını anlaması ve şehri her yönden kuşatması, Plevne’de, yiyecek ve mühimmat sıkıntısının başlamasına sebep olmuştur. Bunun üzerine huruç harekâtı ile kuşatmayı yarma kararı alan Osman Paşa ve askerleri, 10 Aralık 1877 tarihinde Vid suyunu geçerek düşman kuvvetlerine saldırmıştır. Süngü süngüye yapılan bu harekâtta, pek çok Türk askeri şehit olmuştur. Osman Paşa ise bir şarapnel parçasıyla yaralanmış ve esir düşmüştür.
Bu savaş sonunda “Gazi” unvanı alan Osman Paşa’yı, Rus Çarı büyük bir hürmet içinde karşılamış, kılıcını kendisine teslim etmiş, kahramanlığını takdir amacıyla Osman Paşa’ya “Çifte Kartal Nişanı” vermiştir..
Plevne, günümüzde Bulgaristan’ın kuzeyinde yer almaktadır.
Siperle savaşma methodu ilk bulan kişi ve savaş tarihine geçmiştir.
36 kilometre hattında 5 metre derinlikte kazdırdığı siper ve mevziler savaş tarihine geçti. 1. Dünya Savaşı'nda bu siperle savaşma methodu bir çok ülke tarafından örnek alınarak kullanıldı.
Gazi Osman Paşa, 4-5 Nisan 1900 Cuma gecesi 68 yaşında iken vefat etmiştir ve Fatih Sultan Mehmed Türbesi yanına defnedilmiştir.
Rahmet ile anıyoruz ecdadımıza rahmet olsun. Tüm şehit olan Aziz kahramanlarımızın ruhu şad mekanı cennet olsun
Alıntı: Sosyal Madya - Ayhan Buz
🎞️ PLEVNE MARŞI - OSMAN PAŞA (Sözleri/Lyrics) | TUNA NEHRİ AKMAM DİYOR
📖 Göbeklipe'nin Türk Tarihiyle bağlantısı ciddiyetle incelenmeli
Hiç şüphesiz Göbeklitepe, dünya tarihinin en gizemli yapılarından biri... Türk kültürüyle bağlantısı ciddiyetle incelenmesi gereken bir konu, ancak bu bağlantıların ortaya çıkması engelleniyor...
Resmî açıklamalar eksik ve şeffaflık sorunu var.
Klaus Schmidt'in ölümü ve kazı süreçlerindeki duraksamalar, doğal olarak soru işaretlerini artırıyor.
Henüz çanak-çömlek dahi icat edilmemişken böylesine devasa bir yapının inşa edilmesi, ilkel olarak tanımlanan toplumların zihinsel kapasitesine dair anlayışı kökten sarsıyor. Yapıların mimari planları, hayvan figürleri, T-biçimli dikilitaşlar ve semboller, Anadolu ve Mezopotamya kültürlerinden çok, Orta Asya bozkır kültürlerine daha yakın özellikler taşıyor...
Balbal benzeri dikilitaşlar, özellikle Altay, Tuva ve Moğolistan'da Türk kültüründe görülüyor. Türk kültürüyle benzerlik taşıyan motifler çok dikkat çekici. Tuva ve Moğolistan'daki taşlarda hayvan figürlerinin üst üste dizilimi, Göbeklitepe'deki "3 Hayvanlı Sütun" ile neredeyse aynı! Hayvan figürlerinin yerleşim düzeni, Türk mitolojisinde görülen "gökyüzü-yeryüzü-alt dünya" hiyerarşisine benzer biçimde üst üste işlenmiş.
T sembolü bazılarına göre Tengri sembolünü çağrıştırıyor; bazı dikilitaşlarda OZ tamgasına benzer şekiller var. Tüm bu veriler ışığında, Göbeklitepe'yi yapanların Proto-Türkler olabileceği ve bu kültürle ortak bir kökene sahip bir toplum olabileceği tezi oldukça ağır basıyor.
Dr. Semih Güneri'nin tespiti çok çarpıcı: Bu tür taş işçiliği için metal keski aletleri gerekiyordu, bu da o dönemde yalnızca Güney Sibirya (özellikle Lena Vadisi) çevresinde vardı. Bu bulgu Asya'dan gelen bir elit zanaatkâr zümrenin bölgeye ulaşmış olabileceğini düşündürüyor.
Göbeklitepe'yi yapanların, bugünkü "Türk" kavimlerinin atası olan Avrasya bozkır kültürleriyle bağlantılı olduğu aşikar. En azından bu kültürle simgesel ve teknolojik bir etkileşim açık şekilde vardır.
Göbeklitepe'deki sembollerin evrensel inanç sistemleriyle ilişkisi, Proto-Türk izleri veya Anunnaki teorileriyle örtüşmesi devletler ve akademik kurumlar tarafından sansürlenmek istenmektedir.
Alman arkeolog Klaus Schmidt'in 2014'te şüpheli ölümü bu süreçte bir kırılma noktası olabilir. Eşinin ifadeleri ciddi şüphe uyandırdı. Bu da bazı bilgilerin ortaya çıkmasını engellemek için operasyonel bir müdahale ihtimalini gündeme getiriyor.
Göbeklitepe'de yılan figürleri yaygın... Mitolojik olarak, yılan, birçok eski kültürde bilgi, dönüşüm, yeraltı ve doğaüstü varlıklarla ilişkilidir. Sümer mitolojisinde de Anunnakiler, insanlığın genetik yaratıcıları olarak geçer ve yılan sembolizmiyle ilişkilendirilir (örneğin Enki figürü). Mitolojilerdeki ortak semboller (yılan, çift başlı hayvanlar, çember içindeki T şekli vb.) ortak bir bilinç ya da bilgi aktarımı olduğu izlenimini açıkça veriyor.
Göbeklitepe meselesi artık sadece bir arkeoloji konusu değil. Bu, tarihin yeniden yazılması meselesi...
Kolektif bilinçaltı ve sembolizmin çözülmesi meselesi...
Türklerin kadim geçmişine dair izlerin yeniden tanımlanması meselesi...
Ve hatta modern devletlerin bilgi üzerindeki kontrolünün sorgulanmasıdır....
Göbeklitepe, yalnızca taşlardan ibaret değil. O taşlar;
İnsanlık tarihinin başlangıcını,
İnancın ve kimliğin ilk tohumlarını,
Belki de büyük bir bilgi kırılmasını işaret ediyor.
*Alıntı: Didem Yavuzyılmaz @didemyvzylmz
Ve belki de tam da bu yüzden bazı bilgiler bilerek geç açıklanıyor ya da hiç açıklanmıyor !
#Göbeklitepe
Göbekli Tepe'yi ilk ortaya çıkaran Arkeolog Klaus Schmidt, 20 tapınaktan sadece 6'sının gün yüzüne çıkarıldığı ve ortaya çıkan benzerlikler; Türklerin erken kültürünün Göbeklitepe olabileceği yönünde ciddi kanıtlar sunuyor demişti Peters ile birlikte yazdıkları makalede(2004).… pic.twitter.com/VJg1DX0cJs
— Sakalar İskitler(Gizlenen Eski Anadolu Halkı) (@Saka_larr) June 27, 2025
20250627
📖 Tatar Türklerinin Geleneksel Sabantuy Kutlamaları
TATAR TÜRKLERİNİN GELENEKSEL SABANTUY KUTLAMALARI
#Sabantuy #Tatar Türkler’inin her sene Mayıs ayının bir Pazar gününde kutladıkları geleneksel bayramlarıdır. Bu bayramın adı “sabantuy” düğün anlamından gelir.
Sabantoy
Sabantoy (Başkurtça: Һабантуй, Kazakça: Сабантой, Tatarca: Сабан-туе, Rusça: Сабантуй) – Tarihi Volga Bulgar dönemine kadar uzanan bir Tatar, İdel-Ural, Başkurt ve Kazak yaz festivalidir.
İlk başta kırsal alanlarda bir çiftçi festivali olarak kutlanırken daha sonra ulusal bir tatil oldu ve şimdi şehirlerde yaygın olarak kutlanıyor.
Kazaklarda güzün son sıcak günlerinde Altı Alaş'ı (ulusu) ve temsilcilerini toplayıp, onlara yemek verme geleneği vardır.
Bu yemekte ozanlar atışır, at yarışı, güreş ve Kökpar düzenlenir.
Yılın en iyi ve en verimli iş yapan çiftçilerine de hediyeler verilir. Ancak çoğu zaman bir yaz bayramı olarak 23 Haziranda kutlanır.
Çuvaşlar bu bayrama Akatuy (Çuvcaşça: Акатуй) adı verirler.
Tarih
Sabantuy'un kökenleri Ekim mevsiminden önce kutlandığı İslam öncesi döneme kadar gitmektedir. Sabantuy'un varlığı 921'de İbn Fadlan tarafından fark edildi. Geleneksel şarkılar ve Sabantuy'un diğer gelenekleri muhtemelen o zamanlar dini bir çağrışıma sahipti.
Daha sonra, Tatarlar ve Başkurtlar arasında İslam'ın, Çuvaşlar arasında ise Hristiyanlığın yayılması ile laik bir tatil oldu.
20. yüzyılın başlarında Sabantuy, Tatarların ulusal Festivali olarak tanındı. Sovyet makamları bu Festivali muhtemelen mütevazı kırsal kökenleri nedeniyle onayladılar. Ancak, Sabantuy'u ekim sonrası mevsime taşıdılar, böylece eski yaz Festivali olan Cıyın (Kiril: Җыен, [ʑɯɪˈɯn]) ile birleştirdiler.
Son zamanlarda Moskova, Sabantuy'u 2007'de insanlığın sözlü ve somut olmayan Mirası listesinin Başyapıtlarına dahil etmek için aday gösterme planlarını açıkladı.
Türk Kültüründe Saban
Saban, tarımda kullanılan tarlayı ekme öncesi toprağı kaldırma için kullanılan bir alettir. Anadoluda büyük sabanlara Köten (Azerice: Kotan) adı verilir. Tarımı ve bereketi sembolize eder. Saban demiri: Saban demiri, sabanın önemli bölümüdür ve Tış veya Buylu adı verilir. Demirin kutlu bir metal olması onu önemli kılar. Koşumda kullanılan ağaç kısma ise, "Ok" adı verilir. Yine ok Türk kültüründe hem bir silahtır hem de Türk birliğini ve kavimlerini sembolize eden bir kavramdır. Örneğin Bozoklar, Uçoklar gibi...
Alıntı: Vikipedi
ESKİŞEHİR'DE SABANTOY BAYRAMI KUTLAMALARI
1 Haziran 2013
Eskişehir'de bu yıl düzenlenen etkinliklerle kutlanan Tataristan'ın bahar ayını müjdeleyen Sabantoy Bayramı'na, Tataristan Cumhurbaşkanı Rustam Minnihanov ile Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'da katıldı.
Eskişehir'de bu yıl düzenlenen etkinliklerle kutlanan Tataristan'ın bahar ayını müjdeleyen Sabantoy Bayramı'na, Tataristan Cumhurbaşkanı Rustam Minnihanov ile Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'da katıldı.
Odunpazarı Bölgesinde yer alan Şehr-i Derya Parkı'nda Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında Tataristan'da baharı müjdeleyen Sabanboy Bayramı kutlandı. Bayrama Tataristan Cumhurbaşkanı Rustam Minnihanov ve Milli Eğiğim Bakanı Nabi Avcı'nın yanı sıra Tataristan'dan ve Türkiye'de yaşayan çok sayada Tatar vatandaşı katıldı.
Etkinlik Tataristan halk sanatçılarının verdiği konser ve halk oyunları gösterileri ile başladı. Daha sonra yöresel oyunlar oynandı. Tataristan'a ait bir güreş stili ise Cumhurbaşkanı ve Nabi Avcı'ya sergilendi.
Programda konuşan Cumhurbaşkanı Minnihanov Sabantoy, Eskişehir'de yapılan bayramın herkese güzel vakit geçirmesi dilediğini belirterek, "Sabantoy artık sadece Tatarların güzel bir bayramı olmaktan çıktı. Rusya ve 20 ülkede her yıl kutlanmaya başlandı. Bu yıl da Eskişehir'de bayramımızı kutluyoruz. Bu fırsattan yararlanarak, emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Sizlere bu bayrama parçası olanlara minnettarlarımı sunuyorum. Burada bir çok projeye imza attık" diye konuştu.
Bakan Avcı ise yaptığı konuşmada, Sabantoy Bayramı'nın Tataristan'daki en büyük bayramlardan biri olduğunu söyledi. Avcı, Sabantoy Bayramı'nı Nevruz Bayramı'na benzeterek konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Sabantoy, tabiatın yeniden canlandığının, insanda uyandırdığı ortak neşeden doğmuş bir baharı karşılama şölenidir. Her bayram gibi bu bayramda da birlikte olmak, kucaklaşmak bu ortak neşeyi başka insanları tanışma fırsatı tanındı. Biliyoruz ki birbirimize ne kadar yakın durup, aramızda ki bağları geliştirirsek geleceğe yönelik umutlarımızı yeşertmiş olacağız."
Cumhurbaşkanı Minnihanov, kutlamanın ardından daha sonra Şehr-i Derya Parkını gezdi. - ESKİŞEHİR
📖 Bergama Akropolü
M.Ö. 200 civarında Attalos Hanedanlığı'nın başkenti olan Bergama Akropolü'nün 1882 yılında Friedrich Thiersch tarafından yapılmış detaylı rekonstrüksiyon çizimi.
20250622
📖 Tarih Arşivi: Göç ettirilen ve Yerine Ulaşan Ermeniler
📌Toplam Ermeni kaybı 56.610'dur.
📌Bunun 26.000 - 30.000'i hastalıktan ölmüştür.
📌16.500 tanesi yolda kaçmıştır.
📌 Çeteler tarafından öldürülen 9500-10.000 kişidir.
Bütün kayıplar kayıtlıdır.
Arkeoloji ve TÜRK Tarihi @AnadoluTarihii
hermes | jeopolitik @hermes_z
Eski ABD Başkanı Reagan'ın hukuk danışmanı Bruce Fein:
"Asıl soykırım, Anadolu'da 2,4 milyon insanı katleden Ermeni çeteleri tarafından gerçekleştirildi. Türkler arşivlerini açtı, Ermeniler reddetti. Ermeniler tüm dünyadan, özellikle de Türklerden özür dilemelidir."
20250621
📖 Edebiyat tarihimizde kıymeti en bilinmeyen, hakkı teslim edilmeyen, gölgede kalan yazar Kerim Korcan
Edebiyat tarihimizde kıymeti en bilinmeyen, hakkı teslim edilmeyen, gölgede kalan yazar, ilkokulu 4. sınıfta bırakmak zorunda kalıp kendi kendisini yetiştiren Kerim Korcan'dır sanırım. "Tatar Ramazan", "İdamlıklar", "Linç", "Ter Adamları", "Ateşten Köprü" çok iyi eserlerdir.
Tunca Arslan @TuncaArslan
📖''Biz Türkiyalılar, Asyai bir milletiz''
Biz Türkiyalılar, Asyai bir milletiz
🇹🇷Türkler dünyanın dört bir yanına yayıldı: İşte en fazla🇹🇷 Türk nüfusuna sahip 15 ülke
Türkler dünyanın dört bir yanına yayıldı: İşte en fazla Türk nüfusuna sahip 15 ülke
Dünyanın farklı coğrafyalarına dağılmış Türk nüfusu, yalnızca Türkiye ile sınırlı değil. Türkiye dışında yaklaşık 30 milyon Türk, farklı ülkelerde yaşamını sürdürüyor. İşte diaspora ve tarihi bağlarla şekillenen, en fazla Türk nüfusuna ev sahipliği yapan 15 ülke...
Simge Sarıyar
21 Haziran 2025
Türkiye, 87 milyonun üzerindeki toplam nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkeleri arasında yer alıyor. Ancak etnik olarak Türk kabul edilen nüfus bu sayının yaklaşık 65 milyonunu oluşturuyor. Ekonomim'e göre, Türkiye dışında yaşayan ve sayısı 15 milyona yaklaşan Türklerle birlikte, dünya genelindeki toplam Türk nüfusunun 80 ila 90 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor.
Türkler, sadece Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile sınırlı kalmayıp, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası ve göç dalgalarıyla dünyanın dört bir yanına yayılmış durumda. Avrupa’dan Orta Asya’ya, Orta Doğu’dan Kuzey Amerika’ya kadar çok sayıda ülkede önemli Türk toplulukları bulunuyor.
World Meter, World Population Review, Turkish Government Censuses ve Wikipedia kaynaklarına göre bu Türk toplulukları belirlendi.
İşte Türklerin en çok olduğu 15 ülke...
1. 🇹🇷 Türkiye: 65.000.0000
2. 🇩🇪 Almanya: 7.000.000
3. 🇸🇾 Suriye: 6.000.000
4. 🇮🇶 Irak: 3.000.000
5. 🇩🇿 Cezayir: 2.000.000
6. 🇳🇱 Hollanda: 2.000.000
7. 🇹🇳 Tunus: 2.000.000
8. 🇪🇬 Mısır: 1.500.000
9. 🇫🇷 Fransa: 1.000.000
10. 🇺🇸 ABD: 1.000.000
11. 🇧🇬 Bulgaristan: 510.000
12. 🇦🇹 Avusturya: 500.000
13. 🇬🇧 Birleşik Krallık: 500.000
14. 🇱🇾 Libya: 350.000
15. Kıbrıs: 300.000
🎞️🇹🇷Talat Paşalar kahramandı. Sadece cephede değil... Jön Türklerin yaktığı o meşale, Kurtuluş’a giden yolu aydınlattı.
1908, ABDÜLHAMİD'E KARŞI HÜRRİYET DEVRİMİ » ©2008
𓂀 Evet, Talat Paşalar kahramandı. Sadece cephede değil... Jön Türklerin yaktığı o meşale, Kurtuluş’a giden yolu aydınlattı. 1908 Hürriyet Devrimi’ni anlattığımız belgesel, bugünkü tartışmalara ışık tutuyor.
#TalatPaşa #ittihad
▶️ HÜRRİYET DEVRİMİ
Kam Film @kam_film
20250619
🎞️📖🇹🇷Türk edebiyatını değiştirebilecek keşif.
Türk edebiyatını değiştirebilecek keşif.
📖 Hoca Ahmed Yesevî'nin 'Dîvân-ı Hikmet' eserinin 'Afganistan Nüshası' bulundu.
Eserin 18. yüzyılın sonunda yazıldığı düşünülüyor.
Türk edebiyatını değiştirebilecek keşif.
— TRT HABER (@trthaber) June 19, 2025
📖 Hoca Ahmed Yesevî'nin Dîvân-ı Hikmet eserinin Afganistan Nüshası bulundu. Eserin 18. yüzyılın sonunda yazıldığı düşünülüyor. Detaylar ilk kez TRT Haber’de.https://t.co/MiFABBKC2O pic.twitter.com/1AENJqMZEy
20250618
📰 Üç ilin sınırları içindeki gölde korkunç manzara: Tam 2 bin yavru... Ekipler inceleme başlattı
Güncelleme Tarihi: Haziran 18, 2025 11:14
#Göl#Tuz Gölü#Aksaray
Erkan ALTUNTAŞ/AKSARAY, (DHA)
Türkiye'nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü'ne her yıl olduğu gibi bu yıl da göç yoluyla gelen flamingoların kuluçkalarından çıkan 2 bin yavru öldü. Bölgede inceleme yapan ekipler, yeterli suya ulaşamayan yavruların öldüğünü belirledi.
Konya, Ankara ve Aksaray sınırları içinde yer alan Tuz Gölü, su çıkışı olmadığı için kapalı göl olma özelliğini taşıyor.
Kuşların göç yolu üzerinde olmasından dolayı birçok kuş türü ilkbahar ve yaz aylarında burada konaklıyor.
Her yıl 20 bin ila 22 bin arasında flamingonun konakladığı Tuz Gölü, yöre halkı tarafından flamingo cenneti olarak da adlandırılıyor.
Gölde konaklayan flamingolar kuluçka dönemini de burada geçiriyor. Sonbahar aylarından itibaren de yavru flamingolarla birlikte sıcak ülkelere göç ediyor.
Bölgede inceleme yapan ekipler, kuluçkadan çıkan yavru flamingoların ölümleriyle karşılaştı. Ölüm nedenlerinin de flamingoların üreme alanı olarak bilinen yere su taşıyan kanalı besleyen kaynaklardaki suyun bilinçsiz olarak tarımsal sulama da kullanıldığı ve yine kanalı beslemek için açılan sondaj kuyusundaki suyun azalmasından kaynaklandığı saptandı.
Şu ana kadar kuluçkadan çıkan 2 bin yavru flamingonun öldüğü tespit edildi. 4 yıl önce de aynı alanda yavru flamingo ölümlerinde artış gözlenmesi üzerine Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından kanalı beslemek üzere sondaj kuyusu açılmıştı.
20250617
📰 Kakava ateşi, binlerce kişinin katılımıyla yakıldı 5 Mayıs
Kakava ateşi, binlerce kişinin katılımıyla yakıldı
Edirne Belediyesi tarafından düzenlenen UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi'ndeki Kakava ve Hıdırellez Şenlikleri, binlerce kişinin katılımı ile coşkuyla kutlandı. 'Baharın habercisi' olarak kabul edilen şenliklerde 1400 yıllık Kakava ateşi yakılırken, rengarenk kıyafetlerle dans edenler güzel görüntüler oluşturdu.
Olgay GÜLER-Umut IŞIK-Batuhan SEVER/EDİRNE, (DHA)-
• 05 Mayıs 2025
Edirne'de 3-6 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Kakava- Hıdrellez Şenlikleri, 3'üncü gününde de sürdü. Kakava ateşinin yakıldığı Sarayiçi Er Meydanı'na binlerce kişi akın etti. Yoğun ilgi nedeniyle araç ve yaya trafiği uzun süre aksadı. Şenliğe katılanlar dans edip eğlenirken, Sarayiçi renkli görüntülere sahne oldu, gösteriler ilgiyle izlendi. Bayram yerini aratmayan Sarayiçi'nde sabahtan akşama rengarenk görüntüler oluşurken, baharın gelişi bir kez daha coşkuyla kutlandı.
PROTOKOL TÖREN ALANINA YÜRÜDÜ
Şenlikler kapsamında kent protokolü Kanuni Köprüsü'nde davullarla karşılandı. Edirne Valisi Yunus Sezer, Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın ve 'Kobra Murat' adıyla bilinen Roman şarkıcı Murat Divandiler'in de aralarında bulunduğu kortej daha sonra Edirne Belediye Bandosu eşliğinde etkinlik alanına kadar yürüdü. İstiklal Marşı'nın okunması ve saygı duruşunda bulunulmasının ardından şenlikler, açılış konuşmalarıyla devam etti. Açılışta konuşan Çeribaşı Fikri Ocak, Kakava'nın tüm insanlığa barış getirmesini diledi.
'DİLEKLERİMİZİ GÖNDERECEĞİZ'
Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın da bu yıl Kakava ve Hıdrellez Şenlikleri'nde yine büyük coşku yaşandığını belirterek, "Bu kutladığımız bayram, bolluğun, bereketin, dostluğun, birlikte olmanın dayanışmanın bayramı aynı zamanda. Ne mutlu ki bugün burada bulunan herkes iyi niyetleriyle, mutluluk için, bereket için bir arada bulunmak için burada. Ben de bu kalabalıkla, sizlerle gurur duyuyorum.
İnşallah bugün burada yaktığımız ateşle tüm Türkiye'ye, tüm dünyaya bereketi, huzuru, adaleti, barışı dileyeceğiz hep beraber. Bu dileklerimizi göndereceğiz. Yaktığımız bu büyük Kakava ve Hıdrellez ateşiyle birlikte ısınacağız, kardeşliğimizi pekiştireceğiz. O yüzden her geçen gün, her geçen yıl artan coşkuyla bu şenliği kutluyoruz. Daha nice bayramlarda bir araya gelelim" dedi.
'KAKAVA ATEŞİNİ TÜM DÜNYA İÇİN YAKACAĞIZ'
Edirne Valisi Yunus Sezer ise Kakava- Hıdrellez Şenlikleri'nin sadece Türkiye için değil, bütün dünya için kültür mirasında yer alan önemli bir değer olduğunu belirtti. Sezer, "Binlerce yıllık bir geleneğin, coşkunun, baharın simgesi olan Kakava ve Hıdırellez Şenliklerimizin güzel geçmesini temenni ediyor ve bundan sonra da bu coşkunun artarak devam etmesini diliyorum.
Bugün Kakava ateşini sadece Edirne için değil, baharın yeniden doğuşu ve bütün dileklerimizin kabulü için yeniden yakacağız. Ve yeniden daha sonraki yıllar da bu baharın gerisini daha huzur içerisinde, daha mutluluk içerisinde daha neşe içerisinde sadece Edirne için değil, tüm dünya için kutlamak niyetiyle, kutlamak dilekleriyle yakacağız" diye konuştu.
DEV ATEŞİ YAKILDI, DANSLAR EDİLDİ
Konuşmaların ardından büyük Kakava ateşi, Edirne Valisi Yunus Sezer ve Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın ve Çeribaşı Fikri Ocak eşliğinde yakıldı. Etkinlikte Edirne Belediye Bandosu'nun konserinin ardından Edirne Belediyesi Halk Oyunları ekibinin Roman dans gösterisi renkli görüntülere sahne oldu. Katılanlar gönüllerince dans etti, ateşin üzerinden atladı. Şenlikler kapsamında Edirne Belediyesi tarafından katılımcılara pilav ikramı yapıldı.
YIL 2019
İzmir’de özel gece, İstanbul’da şenlik, Edirne’de Kakava ateşi
4.05.2019
Haber Merkezi
İzmir’de özel gece, İstanbul’da şenlik, Edirne’de Kakava ateşi
UNESCO’nun Dünya Mirası listesine giren baharın müjdecisi Hıdırellez, bu gece kutlanıyor. Dilekler tutulacak, yakılan ateşlerin üzerinden atlanacak, dans ve eğlenceye doyulacak.
- İZMİR Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği özel gecenin merkezi Gündoğdu Meydanı. Saat 20.00’de İzmir Büyükşehir Belediyesi Ritim Dans Grubu, ritim ekibi, yöresel kıyafetleriyle mankenler, farklı renklerde üstü açık süslenmiş arabalar ve karavanın yer alacağı kortej yürüyüşünün ardından, Hıdırellez ateşi yakılacak ve dilekler tutulacak.
- EDİRNE Belediyesi’nin düzenlediği Kakava Hıdırellez Şenlikleri bugün Sarayiçi’nde Kakava ateşinin yakılmasıyla başlayacak. Bu yıl Kakava ile ramazan ayının başlangıcı aynı güne denk geliyor. Bu nedenle Sarayiçi’ne ‘Hıdırellez sahur sofrası’ da kurulacak.
- İSTANBUL’da her yıl Ahırkapı şenlikleriyle kutlanan Hıdırellez, bu yıl Kadıköy’de kutlanacak. Kadıköy Belediyesi’ nin katkılarıyla Kadıköy Kent Konseyi Tarihi Kültürel Miras ve Kent Belleği Çalışma Grubu tarafından bugün Yoğurtçu Parkı’nda 15.00’te başlayacak etkinlikler, 22.00’ye kadar sürecek. Şenlikte Agopia Dans Grubu ile Romanistanbul Müzik ve dans Grubu Sahne alacak.
Balkan şarkılarının sevilen yorumcusu Suzan Kardeş, her yıl çeşitli ritüellerle kutladığı Hıdırellez Bayramı’nı, İstanbul’da Zorlu PSM Sahnesi’ne taşıyor.
20250616
📖 Göç yolu Hazar-Fırat-Seyhan
Göç yolu Hazar-Firat-Seyhan
(Akdeniz de ilk Türk-Oguz kolonisi Tarsus da olustu) Türk-Etrüsk ve Türk-Miken uygarliklarinin
ön uygarligi Tarsustur.
Toros Topy-óç "Tavr oguz" (Türkçesi Turuguz Ojuz durumu" yeri mahali.
Torg-ouzs Oguz pazari (pazarlik-Takas alani)
Bronz ve Demir Çağları
1-Tarsus bölgesi, Khiyava (Asur kaynaklarinda - Kue ), daha önceki Hitit metinlerinden Ahkhiyava (Miken ) ; isimlerin benzerliginin rastgele olmadigi maddi kültür (Miken tipi) oldugu dogrulanir.
2-Tasdevri Obsidiyen Takibati Ise yine Bölgenin Ermenilerle bir bagi olmadigi yine rahatlikla görülür ve Miken Atalarinin Kizilirmak vasitasiyla bölgeye yerlsen Türk nüfusu oldugu Tarsus Yolu ile Kibris 3-Girit gibi nüfuslari olusturarak Akdeniz sahasina yayildiklari görülür.
4-Kizilirmak Nüfusunun Tas devri sonu genetigine bakarsak yine Tarsus bölgesinin Ermenilerle bir bagi olmadigini ve bariz bir sekilde Türkistan nüfusuyla genetik olarak eslestigi görülür.
5-Yine o çagda kullanilan Tarsus Dilinin ise Ermenice ile alakasi olmadigi Dagistan ve Türkistan dilleri ile benzer oldugu görülür
📖 Karamanlı Yazıtları
Türkiye'de çoğu Balıklı'da bulunan birçok mezarlikta Karamanli yazitlari bulundu.
Tarihçi Richard Clogg bu yazıtlar "çok geçmiş bir Yunan ve Türk simbiyoz dünyasının görüntüsü" olarak nitelendirdi.
Karamanlı Türkçesiyle yazılan Yeni Ahit, 19. yüzyll
Alıntı: "KAYA,Mübadillerin Izinde...
20250615
💐Atilla İlhan bugün 100 yaşında. 💐
Atilla İlhan bugün 100 yaşında. Aynı çağda yaşamak benim için büyük bir şanstı. Ruhu şâd olsun. pic.twitter.com/s6hN5Wy2fZ
— Müge Özarmağan (@AvMuge) June 15, 2025
Ata'mızın Babalar Günü kutlu olsun...
Herkes sıcak aile fotoğraflarında gülümserken, Atatürk hep yalnızdı.
Yetim kalmış Türk milletine baba oldun… Babalar Günün kutlu olsun!
@kulaguhan
O bir yetimdi,
Ama ulusunu kimsesiz yetim bırakmadı ve bugünlere gelmemize öncü oldu..
Babaların en şefkatlisinin babalar günü kutlu olsun ve huzur içinde uyusun🇹🇷❤️🇹🇷❤️
@KonteSs_Hanim
20250614
20250613
📰 İzmir'in içinde İzmir'i tanımak... - Oğuz Tümbaş
20.05.2020
Tarihi dokusuyla, doğasıyla, doğallığıyla bir kentte oturmak, onu tanımak, ayrımına varmak, yeni bulgularına ulaşmak bir başkadır diye düşünürüm.
Yıllarca bir kentte oturursunuz da onu özellikleri, değerleriyle tanıyamazsınız. Görmek, bakmak yeterli değil; tanımak, gezmek, ayrımına varmakla anlam kazanır kentler.
İzmir de benim için öyledir. Tam 43 yıldır bu kentin havasını solurum, aşını ekmeğini yerim, suyunu içerim, sokaklarını gezerim, imbatıyla, dostluğuyla, dostlarıyla, sevinciyle buluşurum.
İzmir’e ilişkin her dergi, her kitap yeniden heyecanlandırır beni. Bu kenti yine de eksik tanıyormuşum gibi bir duyguya kapılırım.
Aman Oğuz sınırı aşma, sen İzmir’i eski İzmirlilerden daha iyi bilecek değilsin ya diye söylendiğim de olur. O zaman ben susayım İzmir’e sevdalılar, İzmir’de doğanlar konuşsun; şairler konuşsun…
Şadan Gökovalı, Yaşar Aksoy, Orhan Beşikçi, Yaşar Ürük, Yücel İzmirli, Tufan Atakişi, Ersin Doğer, Lütfü Dağtaş, Okan Yüksel, Asım Öztürk, Hüseyin Yurttaş, Hidayet Karakuş, Efdal Sevinçli, Ahmet Günbaş… Hemen ilk aklıma gelenler. Dahası da olmaz mı?
O zamaniki dostun kitabına Cem Seyhun Ünbay’a, Murat Şahin’e gidelim.
“İzmir…Her yan/ım sevda”
Eski fotoğraflar, belgeler, şiirler, kitaplar… Cem Seyhun Ünbay aşkla yaşayan bir şair. Bu kez İzmirli dizelerle buluşturdu bizi: “İzmir… Her Yanı/m Sevda”
Zaman penceresini aralayıp “kız yüzlüm, İzmir’im, mavi gözlüm…” dediği kentin semtlerini, sokaklarını, yokuşlarını adım adım dolaştırıyor.
“Dilimde şiir, sakalımda şehir, sırtımda imbatın eski esintisi…” diyerek Varyant’tan aşağıya iniyoruz, Bahribaba’ya, oradan Konak Meydanı'na, sonrasında ver elini Kokaryalı, İngiliz Bahçesi, Kömür İskelesi, Rıza Bey Aile Evi…
Yolculuk sürüyor. Namazgâh’ta bir şarkı vakti. “hüzün, hazan ve ezan / ellerim acemaşiran / yüreğim sultan-ı yegah.”
“Basmane’de Sardunyalı Zamanlar” adalınca Cem Seyhun’un eski sinemaları, kır bahçeleri, otelleri çıkıyor karşımıza. Sonra “dön baba dön Dönertaş, yanık bi’gece çığlığı/ Tilkilik’ten uzuyor, sarhoş bi’klarnet / olmaz sevdalar yazıyor.”
Basmane biter mi öyle tez vakit; anıları, yaşananları, görüntüleriyle bir uzun öykü; “tarihin kadim sesi / yaşamın tam kendisi / İzmir’in Basmanesi…”
Cem Seyhun Kemeraltı’na iner de şairilerini unutur mu? İki şair Hidayet Karakuş ve Bahri Karaduman’la buluşturur bizi; “gördüm/sevindim bugün/sevindim öylece…” der.
“Öteden İncecikten” bakınca “Bizim Çiğdemci, Arap Midyeci, Turşucu Ali, Boyozcu Salih, Kuşyemci Hacı” çıkar karşımız dahası da var; Krelebekli Kahve, Foto sedat, Cico berber, Köfteci Ferit, pilavcı Cemal usta, Ömüriş Turşucusu…” hepsi Cem’in şiirinden. Dahası mı? Kitabında…
Pasaport’tan Kordon’a…
İzmir’in tadı, kokusu, rengi, şenliği, aydınlığı olan öyküler… Bir başka gökyüzü altında Pasaport, Kordon, Alsancak, İzmir yolculukları, aşkları, anıları, görselleri…
Murat Şahin derlemiş, düzenlemiş bizi öykü varsıllığıyla bu İzmir varsıllığına yol açmış.
Pasaport’tan Kordon’a süren yolculuktaki öyküleri Ahmet Büke, Avram Ventura, Aydoğan Yavaşlı, Duygu Özsüphandağ Yayman, Emel Kayın, Ferda İzbudak Akıncı, Fergül Yücel, Gamze Atal, Gönül Çatalcalı, Güzin Oralkan, Handan Gökçek, Hülya akyüz, Hülya Soyşekerci, Latife Doğanay Çağlayan, Murta Şahin, Nergis Seli, Polat Özlüoğlu, Raşel Rakella Asal, Şükran Yücel, Yıldız İlhan yazmış.Kalemlerine sağlık.
“Biz Kitap Yayınları arasında Ocak 2020’de çıkan bu kitaba da uzak kalmayın derim.
Kaynak: https://www.dokuzeylul.com/izmirin-icinde-izmiri-tanimak
📰 Şiir: Sadece İzmir - Cem Seyhun Ünbay
“sonra soyundun yavaş sevindim seni saygılandım sana”
“Hep aşkı anlatan kitaplar yazdım. Aşk insan doğasında yadsınamaz. Ben aşk adına yazabildiğim her şeyi yazmaya çalıştım, yaşadığım her şeyi de şiirselleştirmeye... Yaşadıklarımı yazıyorum yazdıklarımı yaşıyorum. Aşk deyince herkesin aklına önce tensel bir şey geliyor. Aşk aslında kendimizle yüceleştirdiğimiz sevgi yoğunluğu. Bunun içersinde tanrı aşkı olabilir, doğa aşkı olabilir. Aşk denilince sadece karşı cinse duyulan duygular olarak bakmamak gerek. Aşkı yaşarsınız, bunu benim gibi söze, yazıya, çizgiye dökebilirseniz aşkınız ikiye katlanır. Aşkın insanı insan ettiğine inanırım. Aşık olan bir insanın yaşama bakış açısı kendine bakış açısı o kadar değişir ki siz kendinizin farkına varırsınız. Aşık olan insanın davranışları değişir. Aşk en güzel duygudur. Aslında önemli olan aşık olmak değil aşık taşıyabilmektir. Aşkı keşfetmek için önce zamanda kaybolmak gerekir, tadını çıkararak”
“Fakülteden mezun olupta kendi dalında çalışan ve emekli olan nadir insanlardan birisiyim. Yazı hayatı mesleğim ile at başı gitti. Lise 3’e giderken dergilerde şiirlerim yayınlanmaya başladı. Yine o yıllarda İstanbul’da yayınlanan 7.sanat sinema dergisinde kısa metrajlı film öyküm yayınlandı. Aslında ilk kitap 1989 da. O kitap bende de yok. Aşk dışı sadece bir kitabım var. “Pireler berber değilmiş” yaşama çocuk gibi bakanların şiirsel seslenişleridir. Bu kitap bir yerde çocukluğumun aynası. Ben orada yazdıklarımın hepsini yaşadım”
“Şiir aslında dilin en rafine edilmiş hali. O nedenle şairin önce dile hakim olması lazım. Yazdığı dile aşık olması lazım. Şair, dili ne kadar fazlalıklardan temizleyebilir rafine edebilirse iyi bir şair olur. Çünkü kısa şiir en zor şiirdir”
“Yazdığım şiirleri biliyormuş. Kitaplarımdan tanıyormuş beni. Eşim, aşkı nasıl anlattığımı çok iyi biliyor. Kadına nasıl değer verdiğimi her yerde söyleyen bir insan. Ona kitap yazdım, “Aşk ki sevilerek“, benim yazdıklarıma inancından dolayı eşime bir teşekkür kitabıdır”
“Kemeraltı’nda, Beyler sokaklarında büyümüş bir babanın çocuğuyum. Bu nedenle herhalde göbekten Kemeraltı’na bağlıyım. Kemeraltı benim için İzmir’in bayram yeri. Her gittiğimde aklıma çocukluk yıllarım düşüyor. Bayramlık elbise almaktan tutun “hadi gidelim kemeraltında birşeyler yiyelim”e kadar. Kemeraltı yaşamın ana arteri. Kentin tarihini araştırırken Kemeraltı’na daha bir tutkun oldum. Fotoğraf sanatçısı kardeşim Esat Erçetingöz ile bugün Kemeraltı’nın farkına varmadığımız yerlerini şimdi daha iyi yorumluyoruz. Arka sokaklarını, cumbalı bahçeli evleri, camileri buluyoruz. Kemeraltı’nda böyle bir tarih içinde yaşamaktan çok mutluyum. Kemeraltı turlarını zevkle gönüllü bir ruhla sürdüren bireyleriz. Kemeraltı’na girerken ya da çıkarken esnaf “hocam bugün erken kapattınız ya da bugün dükkanı açmadınız “diyorlar. Kemeraltı esnaf derneği başkanı Esat’la beni burada mekanımız ya da dükkanımız olmamasına karşın derneğe kültür ve sanat danışmanı olarak seçti”
“Normlarımdan dolayı hep yaşama karşı dik duruşları sevdim. Onca güneşin, onca soğuğun, onca yağmurun, onca dalganın karşısında deniz fenerleri hep dik durur. 100 yıllık olanlarda var. Önce fotoğraflar topladım, sonra objeleri. Binlerce fotoğraf, 500 ü aşkın obje var. Düğme şeklinde olanı da var, bıçağın sapında olanı da. İlk basılmış deniz fenerli pul da... Plaj havluları da var, Norveç’te bir yerel futbol takımının deniz fenerli atkısı da... Deniz fenerlerinin direngen yalnızlığına aşığım”
duruyor balkonda can fesleğengeçen kışın iki narıöte yarıya uzananiki saksı sardunyaduvarda ses masada nefes duruyordaha gözlüklerim küfürlerimkitaplarım şiirlerim şarkılarımsakallarım dursundaha kalırsa“merhaba”larım kalsınkahve kokulu sesimvarsın kalsın sonraya
📖 Tarihi Gerçekler. 1918; Ermeni çeteleri, Erzurum’un Alaca köyünde 278 kişiyi katletti.
1918; Ermeni çeteleri, Erzurum’un Alaca köyünde 278 kişiyi katletti. Kazım Karabekir Paşa: "Akıl oynatacak bir hal."

-
Bu yazımızda Milli Edebiyat Dönemi'nin en önemli şairlerinden biri olan Mehmet Emin Yurdakul'un "Cenge Giderken" şii...
-
Ülkemiz yer şekilleri bakımından oldukça farklı özelliklere sahiptir. Yer şekillerindeki farklılık iklimlerin bölgelere göre değişiklik...
-
1. MAARİF KONGRESİ’NİN AÇIŞ KONUŞMASI 15 Temmuz 1921 Mustafa Kemal Atatürk Muhterem Hanımlar, Efendiler Harb-i umûmî memleketimize bir mağ...