Kurt, Türk destan ve efsanelerinde merkezi bir nokta teşkil eder. Çevik, hareketli ve güçlü bir hayvan olduğu için çeşitli dönemlerde Türk’ün hayat ve savaş gücünün bir simgesi olarak belirtilmiştir. Göktürk destanlarında da kurt motifi özenle işlenmiş, Türklerin yeniden çoğalışları bu motife bağlanmıştır. Göktürk kağan sülalesi olan Aşına ailesinin atası bir dişi kurt idi. Oğuz Kağan Destanında bir ışık içinden çıkarak konuşan kurt, üç yerde Oğuz ordusuna yol göstermiştir. Göktürk kağanları, atalarının anısına saygı olarak, otağlarının önüne altından kurt başlı bir tuğ dikerlerdi. Böylece kurt başlı sancak, Türklerde kağanlık (hakanlık) alameti olmuştur. Ancak bu gelenek yalnızca Göktürklere özgü olmayıp, kökeni Asya Hun Türklerine ve Türklerin eski atalarına kadar uzanır. Kurt adıyla ilintili 18 adet bitki adı, 19 adet yer adı, 27 adet kişi adı, 23 adet deyim, 22 adet deyim tespit edilerek bunların anlamları ve nerede kullandıkları belirtilmektedir.
Kurt, özellikle destanlarda Türk milletinin yaşama azmini ve savaş gücünü temsil etmektedir. Türkler, anayurtlarında birlikte yaşadıkları kurda tanrısal bazı nitelikler atfetmişler, sonra kendilerinin de birer bozkurt olduğunu düşünmüşlerdir. Soylarını kurda dayandıran Türkler, hükümdarlarını da kurtlara benzetmişlerdir. Destanlarda, efsanelerde, edebi romanlarda kurt isminin geçmesi, kurdun Türk tarihine ve edebiyatına ne derece nüfuz ettiğini ve Türkler için ne derece vazgeçilmez bir sembol olduğunu göstermektedir.
Özetle; Türklerin kurt soyundan geldiği inancından yola çıkarsak, kurdun neden bu kadar önemli ve özel bir hayvan olduğunu anlayabiliriz.
Kaynak Tarih @kaynaktarih