20171124

Ermenilerin Azerbaycan Türklerine Karşı Terör ve Katliamları (XX. Yüzyıl Başları) / Doç. Dr. Sani Tofigoğlu Hacıyev

Ermenilerin Azerbaycan Türklerine Karşı Terör ve Katliamları (XX. Yüzyıl Başları) / Doç. Dr. Sani Tofigoğlu Hacıyev

1988 yılından itibaren Ermenilerin Azeri Türklerine karşı yaptığı baskı ve zulüm yoğunlaşarak Azerbaycan halkının zor günler geçirmesine sebep olmuştur. Dış ülkelerde yaşayan Ermenilerin oluşturduğu lobiler ve Ermeni yanlısı güçlerden ve Azerbaycan dahilinde hakimiyete gelmek isteyen kuvvetlerin birbirleri arasındaki çekişmelerden de istifade ederek Ermeniler, yapılan doğrudan yardımlar sayesinde, talep ettikleri Dağlık Karabağ’ı ve benzer 7 yerleşim birimini -Azerbaycan toprağının %20’sini- işgal etmişlerdir. Bir milyondan fazla insan ata yurtlarından koparılarak sürgün ve kaçkın olarak yaşamaya zorlanmış, binlerce Azerbaycan vatandaşı Ermeni güçleri tarafından katledilmiştir. Bu hareket Ermenilerin Azeri Türklerine karşı yaptıkları tarihteki ilk hareket değildi. Daha önceleri XX. yüzyılın başlarında -1905-1906 ve 1918-1920 yıllarında- da benzer saldırılarda bulunmuşlardır. Bu sebeple Ermenilerin tarihte yaptıkları bu tecavüzkar saldırıları dünyanın yönetiminde söz sahibi olan büyük ülkelerin de bilmesi zaruridir.

Bilindiği gibi, XIX. yüzyılın başlarında Rusya Güney Kafkasya’yı işgal ederek Azerbaycan’ı İran ile paylaşmıştı. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın 26 Mart 1998 yılındaki bildirgesinde de açıklandığı gibi Gülistan ve Türkmençay antlaşmaları tarihi Azerbaycan topraklarının bölünmesini sağlamıştır.1

Çarlığın sadık kulları görünümündeki Ermeni ırkçılarının Büyük Ermenistan ideallerini gerçekleştirmek için Rus hükümeti 1828 yılında Nahçıvan ile Erivan Türk Hanlıklarının arazileri üzerinde “Ermeni Vilayeti”adıyla bir yönetim tesis etti. Fakat, Çarlık yönetimi Ermeni ırkçılarının amaçlarını anlayarak hemen 1850 yılında tesis ettikleri bu yönetimi lağvetti.

Ermeniler tarihin dönüm noktaları sayılan karışıklıklardan menfaatleri doğrultusunda istifade etmesini bilmişlerdir. Nitekim, 1905-1907 yıllarında Rus Devrimi zamanında Ermeni milliyetçiliği de yeniden canlandı.

Soykırım bildirgesinde de belirtildiği gibi “Büyük Ermenistan” kurma hülyalarından hareket eden Ermeni saldırganları 1905-1907 yıllarında Azeri Türklerine karşı açıkça geniş ölçüde kanlı saldırılarda bulundular.

Bakı’da başlayan kırgın, Şuşa, Zengezur, Nahçıvan, Erivan ve Karabağ’da devam etti. Bunun neticesinde binlesrce Türk öldürüldü.2
1905-1907 yılları arasında devrim hareketi başladığında Çarlık, Güney Kafkasya’daki devrim taraftarı hareketi önlemek için Kafkasya’da karışıklığın devamını sağlamak maksadıyla Ermenilerin Türklere karşı olan saldırılarını teşvik etti. 6 Şubat 1905’te Bakı’da başlayan katliam daha sonra Erivan, Nahçıvan, Şuşa şehirlerine de sıçradı. Hatta meşhur Ermeni milliyetçisi Kafkas uzmanı Voronsov-Daşkov, milli savaşlarının ilk savaşçılarının her yerde Ermeniler olduğunu itiraf etmişti.3
Gürcü yazar Kavibi bu konuyla ilgili “Daşnaksütyun” sıklıkla komşu Tatar (Azeri Türkleri) köylerine baskınlar düzenleyip onların da cevap vermesini istiyorlardı. Daşnaksütyun istikbalde özerk Ermenistan kurmaya zemin hazırlamak için Ermeni ahaliye az ya da çok önemli topraklar sağlamaya çalışırdı” demektedir.4

Taşnakların silahlı birlikleri bu tarihlerde ortaya çıkmıştı. Bunlar korumasız köylere baskınlar yaparak bütün ahaliyi katletmek, evleri tamamen yakmak taktiğiyle saldırıyorlardı. Büyük Azeri tarihçisi M. S. Ordubadi, Ermeni saldırılarını “Ermenilerin Türkiye arazisinde Ermenistan kurmak idealleri boşa çıkınca Ermeni liderleri Erivan bölgesinde, Gence bölgesinin yaylak ve dağbasar bölgelerini Kars sancağı ile birleştirip Ermeni saltanatını tesis etmek için savaş yoluyla aynı topraklarda yaşayan Türkleri öldürerek yalnızca Ermenilerin yaşadığı bir toprak haline getirmeye çalıştılar”5 şeklinde değerlendirmektedir.

1905 yılı faciasının başlangıcı Bakı’daki Şubat hadiseleriydi. Şubat’ta Ermeniler büyük güçlerle hücuma geçtiler, ancak, Azeri Türkleri tarafından mukavemetle karşılaşınca evlere, bahçelere gizlenerek sokaklardan geçen masum inlanlırın üzerine ateş açtılar. Özellikle Ermeni katilleri Krasilnikov, Mayılov, Korsakov’un evlerinden ve Madrid otelinden sokaklara ateş açtılar. Balahanı’da büyük çatışmalar ve yangınlar oldu. Maalesef zamanın hakim unsurları bu katliamı önlemek için hiçbir şey yapmadılar.6 Çatışma ve buna bağlı yangınlar 10 Şubat’a kadar devam etti. 6-10 Şubat olayları neticesinde bin civarında Azeri ve Ermeni öldü. Bu hadiselerde mağlup olan Taşnaklar hırslarını Bakı yöneticisi Nakaşidze’ye yönelttiler ve o, 11 Mayıs’ta Ermeni teröristlerin bombası ile öldürüldü.7

Bakı olaylarından sonra bütün Güney Kafkasya’da Ermeni ve Azeriler arasındaki ilişkiler gerginleşti. Mayıs’ın başlarında Ermeniler Nahçıvan kazasında birçok Azeri Türkünü öldürdüler, birçoğunu da yaraladılar. 26 Kasım’a kadar taraflar arasında zaman zaman ateşkes ilan edildi. Ancak, her defasında Ermenilerin fitnesi barışa karşı yönelmişti. 26 Kasım gecesi Rus Kazakları Ermeni güçlerle birleşerek saldırıya başladılar. Müslümanların pazar yerini yakıp dağıttılar. Şehirde yaşayan Müslümanlar şehrin yöneticisi General Paskeçiç’e Kazakları şikayet etseler de o hiçbir önlem almadı ve şehri gizlice terk etti.8

24 Mayıs’ta Erivan’da çatışmalar başladı. Askerlerin yardımıyla Ermeni mahallelerinde yaşayan Azeri aileleri tehlikesiz yerlere göç ettirildiler. Kendi evlerinde kalmakta olan Azeri Türklerinden 4 kadın, 2 çocuk ve 5 erkek Ermeniler tarafından öldürüldü. O zaman Azeri gönüllüler silahlanarak Ermenilere karşı harekete başladılar. Silahlanan bu Azeri birlikleri Ermenilere karşı başarılı olunca, yerleşim bölgelerinde bağımsız yönetimler için seçimler başlattılar. Bunu fırsat bilen Ermeniler bütün Erivan’da hücuma geçip onlarca köyü yakıp çok sayıda Azeri Türkünü katlettiler.9 Cebrayıl kazasında da korkunç olaylar yaşandı. Taşnaklar, Divanalı ve Veyselli köylerini mahvettikten sonra büyük kuvvetlerle Gacar köyüne saldırdılar, ancak, yaklaşık iki yüz civarında kayıp vererek geri çekilmek zorunda kaldılar.10

1905 yılının karışık noktalarından biri de Şuşa idi. Şuşa’da 16-20 Ağustos tarihlerinde kanlı çatışmalar devam etti. Rus Kazakları ve Rus piyade birliği Ermeni gönüllüleriyle birlikte Azerilerin evlerine baskınlar yaptılar. Ancak Azerilerin müdafaası karşısında Rus Kazakları karargahlarına, Ermenilerin bir kısmını evlerine bir kısmını da yerleşim birimlerinin dışına çıkardılar. General Galaşaçanov Azeri Türklerine gelerek barış için aracı oldu.11

20 Ağustos’ta Ermeniler Bakı’da yeniden saldırılara başladılar. 10 Eylül’de Voronsov Daşkov barış görüşmeleri için Bakı’ya geldi. 14 Eylül’de şehirde ateşkes ilan edildi.12 19-23 Kasım 1905 tarihleri arasında Gence’de çatışmalar oldu ancak asıl katliam 23 Kasım günü oldu.13 1906 yılının Haziran ayında Zengilan’da Ermeniler 5 köyü dağıttılar.14 Bu köylerin asıl sahipleri Gatar köyünde saklanmışlardı. Ermeniler bu köyü muhasaraya aldıkları zaman Saharov’un komutasındaki Rus Kazakları Azerileri koruyacaklarını vaad ederek Azerilerin yeterince silahlanmasını da önlediler. Kazaklar köyün içine girdiklerinde ahalinin çoğunun silahlandığını görerek ” siz evlerinizde rahat oturunuz, Ermenilerin silahlı saldırılarına kesinlikle karşılık vermeyiniz, hükümet elbetteki bunları cezalandıracaktır” diyerek onları aldatmışlardır. Rus Kazaklarının Ermenilere yaptıkları yardıma rağmen Azeri Türkleri Gatar köyünü muhafaza edebildiler.

Taşnaklar, Zengezur bölgesinde ayrı bir vahşilik sergilemişlerdir. 9-15 Ağustos 1906 tarihleri arasında devam eden katliamlar neticesinde 200 civarında Azeri Türkü katledildi ve 20’den fazla Azeri köyü yakılıp yıkıldı. Ohçu Şabadek köyünde Ermeniler halıların üstüne 15 Türk gencinin kesilmiş başını yığmışlardı.15

20 Şubat 1906’da Tiflis’te Voronsov Daşkov’un başkanlığında barış görüşmeleri başladı. Ancak, görüşmeler karşılıklı ithamlara dönüştü.16 1905 yılında Ermeni teröristler Azeri aydınlarına karşı saldırılarda bulundular. 29 Ağustos’ta Batum’da “Daşnakstyun” komitesinin kararı ile Azeri eğitimci hukukçu Memmedgulu bey Kengerli öldürüldü. O, bir kısım gence Paris’te eğitim yaptırmayı istiyordu.17
Cavanşir kazasında da çok kanlı olaylar oldu. 3 Ekim 1905’te Ermeniler Sırhavend köyüne baskın yaptılar. İnsanlar ormanda saklanmak için kaçtılar, fakat, yolda Hamazasp’ın liderlik ettiği 400 kişilik Ermeni süvarileri tarafından vahşice katledildiler. Hamazasp’ın yanında komiser A. İ. Mikoyan bulunmaktaydı. Hamazasp, daha sonra Azeri Türklerine karşı yapmış olduğu katliamlar sebebiyle “Daşnakstyun” komitesince general rütbesiyle taltif edildi.18

İstanbul’u, boğazları ve hatta Doğu Anadolu’yu kontrol etme isteğinde olan Rusya Birinci Cihan Harbi arifesinde Türkiye ile savaş durumunda Yakın Doğu’daki askeri siyasi stratejisinin bir parçası olarak Ermeni silahlı kuvvetlerini oluşturup yönlendirmeyi planlamıştı. Savaş başladığında Rusya dünyanın muhtelif yerlerinden Ermenileri Rus ordusu ili birlikte Türkiye’ye karşı savaşa çağırdı. 1914 yılının sonunda 4 Ermeni silahlı birliği kurulmuştu.19 Bu gönüllü Ermeni birliklerinin kurulmasında Rusya’nın Tiflis’teki valisi Aleksandr Hatisyan’ın büyük rolü olmuştur.

Savaş yıllarında Ermenilerin ilk silahlı saldırısı Zeytun’da oldu. Daha sonra, Kayseri, Diyarbakır, Van ve diğer yerlerde Ermeni silahlı birlikleri Müslüman Türk ahaliye karşı her türlü zülm ve ihanette bulundular. Rus ordusu Andranik’in yönettiği Birinci gönüllü Ermeni silahlı birliği Van şehrine yakınlaştığında buradaki Taşnak birlikleri vilayetin birçok yerinde isyan ettiler. Ermeniler civar köylerdeki Müslümanları kadın, yaşlı ve çocuk ayırt etmeden öldürdüler. Rusların önünde gelen Ermeni gönüllü birlikleri iki gün boyunca yerli Müslüman Türk ahaliyi katlettiler.20
Ermeni isyanları karşısında şaşıran Osmanlı hükümeti tedbir almaya mecbur kaldı. Cephede durumu sabitlemek için Van, Bitlis, Erzurum ve cepheye yakın başka şehirlerden Ermenileri Suriye ve Mezopotamya bölgesine tehcir etti. Ancak, üzerinde yaşadıkları topraklara ve devlete isyan ihanet karşısında hükümet tarafından zaruri bir tedbir olan bu tehcir Ermenilerin tellalları tarafından bir soykırım olarak dünyaya takdim edilmeye çalışılmıştır. Ermeniler bu teçhirde 2.000.000 Ermeni’nin planlı bir şekilde öldürüldüğünü iddia etmektedirler. Halbuki, Birinci Dünya Savaşı’nda Anadolu’da yaşayan Ermenilerin toplam nüfusu 1.300.000 idi. Daha sonra bunlardan da tahminen 400 ila 800 bin civarında Ermeni nüfusu Kafkasya’ya, Avrupa’ya ve Amerika’ya gitmişlerdir. Ancak bir milyon Ermeni Filistin ve Suriye’ye göçürülmüştü. Muteber kaynaklarda Birinci Dünya Savaşı’nda Anadolu’da toplam 300 bin Ermeni’nin değişik sebeplerle öldüğü belirtilmektedir. Bunların bir kısmı da kayıptır, kaldı ki bu sayıya Ruslarla birlikte Van’dan kaçan Ermeniler de dahildir. 11 Aralık 1918 yılında Ermeni temsilciler heyetinin başkanının Fransa Dışişleri Bakanına yazdığı mektupta da bu rakamı göstermiştir. Mukayese etmek için şunu belirtmeliyiz ki, Birinci Dünya Savaşı’nda Anadolu’da yaşayan ahali arasındaki ölüm 1.600.000 idi.21 Bu ölümler Rus askeri birliklerinin önünde ve arkasında hareket eden Ermeni silahlı katil birliklerinin faaliyeti sonucuydu.

Böylelikle, Ermenilerin Türkiye topraklarında devlet kurma hülyaları gerçekleşemedi. Böyle olunca, Ermeniler Rusya’daki Şubat Devremi ve Ekim İhtilali neticesinde Kafkasya’da hakimiyet buhranlarından istifade ederek kendi faaliyetlerinin ağırlığını bu bölgeye çevirdiler.
Ermeni milliyetçileri kendi stratejik maksatlarını Ermeni devleti için Güney Kafkasya’da arazi temini yönünde sevkettiler. Ermenilerin çoğunluğunun silahlanması, Rus ordusu ile paralel ya da onun içinde bulunan Ermeni lejyonlarının kurulmasıyla Ermeniler Azerilere karşı üstün duruma geçtiler. Bir diğeri, Kafkas savaşının askeri şartlarında Rusya’ya karşı Türkiye’nin bulunduğu sırada Azerilerin teşkilatlanması veya askeri kuruluşlar oluşturması oldukça zordu.

Şunu da belirtmeliyiz ki, Şubat Devrimi’nden sonra Rusya’da hakimiyete gelen geçici hükümet ve Ekim İhtilali’nden sonra hakimiyete gelen Sovyet hükümeti de Kafkasya’da Çarlığın yürüttüğü siyaseti devam ettirerek, bölgeyi elden çıkarmak istemiyordu.

Savaş sonunda iktisadi yönden tamamen çökmüş olan Sovyet Rusyası, Bakı petrolü olmadan ayakta duramazdı. Lenin, S. Şaumyan’ı “Kafkasya Olağanüstü Hal Komiseri” tayin edip bölgeye göndermişti.22 Şaumyan, önce Tiflis’i çalışma merkezi olarak seçmişti. Ancag 1918-ci il Şubat’ın 25-de Tiflis’de Zagafgaziya Seymi açılmış ve Zagafgaziya hökumeti teşkil olunmuşdu.23 S. Şaumyan, kendi faaliyetlerini Bolşeviklerin mevkilerinin güçlü olduğu Bakı şehrine aldı. 1917 yılının Mart ayında yapılan işçi parlamentosu Sovyet’ine Ekim ayında yeni yapılan seçimlerde “Musavat” partisi oyların %40’ını almıştı. Koministler ve Daşnaklar da hayli oy aldılar. Bolşevikler ve Daşnaklar Azerileri, ilk etapta Musavat’ı iktidardan uzaklaştırmak için ittifak ettiler. Musavat’ın yeni seçilmiş olan Sovyet’in terkibine dahil olmaktan imtina etmesi Bakı’da hakimiyetin Bolşevikler ve perde arkasında ise esas Daşnakların eline geçmesine ortam hazırladı.

Kısa müddet zarfında Bakı petrol kuyularında çalışan Rus işçileri ve Ermenileri toplayarak 18 Mart 1918’de Ermeni ve Ruslardan oluşmuş Bakı işçi, asker milletvekilleri Bakı Sovyet yönetimini kontrolleri altına aldılar ve Şaumyan Sovyet’in başkanı oldu. Hakimiyeti ele geçirmek için Bolşeviklere “Musavat”ın önüne geçecek ve onlara darbe vuracak güçler gerekliydi. Bunu da Daşnakların silahlı kuvvetlerini yardıma çağırarak sağlamış oldular. Bunun sonucunda 1918 yılının Mart aylarının sonunda Nisan aylarının başlarında Bakı’da ve diğer Azerbaycan şehirlerinde toplu katliamlar oldu.

Müslüman ahiliyi katletmek ve Bolşeviklerin hakimiyeti ele alması için hazırlıklar bitmişti. Fabrikalarda ve madenlerde Kızıl Ordu’ya gönüllüler yazılırken muhtelif sebepler öne sürülerek Azeri Türklerini kabul etmiyorlar, Ermenileri ise hevesle yazıyorlardı. Cepheden dönen Ermeni askerlerini her yolla Bakı’da bulundurmak için gayret sarf ediyorlardı. Eli kanlı cellat Hamazasp kendi silahlı birliğini “Kızıl Ordu’nun 3. bölüğüne” çevirmişti.24

Bu sırada Müslümanların tek askeri birliği Lenkeran’da gönüllülerden oluşmuş “Dikaya Diviziya” idi. Bu sebeple Bolşeviklerin ve Daşnakların ilk darbesi ona indirildi. Hacı Zeynelabidin Tağıyev’in bu gönüllü birlikte hizmet eden ve elim bir şekilde ölen oğlu Mehemmed’in cenaze merasimine giden arkadaşlarını -General Talışinski başta olmak üzere- hepsi Şaumyan’ın emriyle toplu halde garda tutuklandılar. Bu Bakı’da ve Azerbaycan’ın muhtelif şehirlerinde tepkilere sebep oldu.25

Zaten bundan önce, Şaumyan’ın emriyle bir kısım silahlı birlik Hacıgabul’dan geçerek Salyan’a ve daha sonra da bazı kuvvetler deniz yoluyla Lenkeran’a gönderilmişti. Resmi maksat Bakı Sovyet’ine dahil olmayan “Dikiya Diviziya”yı silahtan arındırmaktı. Ancak, Daşnaklar yol boyunca köyleri tahrik ve taciz etmeye başladılar. Özellikle, Astara’da onlarca ev tahrip edildi ve yakıldı. Mukavemet göstermek isteyenler acımasızca öldürüldüler. 30 Mart’ta Şaumyan’ın emri doğrultusunda Lenkeran’a dönen Azeri savaşçılarının olduğu “Evelina” gemisi Bakı limanında tutuldu. Komutan mukavemet göstermeye çalıştıysa da askerlerin silahları toplatıltı. Musavat Partisi’nin temsilcileri ile Azeri askerlerin bulunduğu “Avetik” gemisi de Şaumyan’ın emriyle Ermeni silahlı birlikleri tarafından ateşe verildi. Aynı gün Avakyan “Astoriya” otelinde Daşnaklara silah dağıtmaya başladı. Bu günlerde S. Lalayev’in birlikleri Şamahı’da Müslüman ahaliye baskınlar düzenlemeye başladılar.26

Bu durumda Musavat tamamen tecrit edilmiş oldu. Panislamizmle korkutulan Menşevikler ve Komünistler de Daşnak ve Bolşevikleri müdafaa ettiler. Aynı zamanda Şaumyan ve onun emrindekiler Müslüman ahaliyi silahsızlandırmak için her şeyi yapıyorlardı. Şaumyan’ın iştirakı ile yapılan istişareden sonra N. Nerimanov, Tezepir camisine giderek Müslümanları sakinleştirmeye çağırdı ve Sovyet hakimiyetinin gücünün bu tür fevri davranışlara son verdirecek kadar gücü olduğuna halkı inandırmaya çalıştı. Musavatçıların güya kalede kalan Rusları öldürdükleri yolundaki uydurma haberlere inanan Hazar Denizcileri şehrin Müslümanların yaşadığı mahallelerine ateş açtılar.27
Şehirde Müslüman ahalinin toplu katliamları başladı. Önceleri tarafsızlığını ilan etmiş olan Daşnaklar hızla oluşmuş duruma milli bir hüviyet kazandırmaya çalıştılar. Onlar da Salyan kazarmasından şehrin Müslüman mahallelerine ateş açmaya başladılar. Aynı zamanda süvariler ve piyade birlikleri de hücuma geçtiler.28

Hadiselerin şahidi olan Yahudi A. N. Kvasnik, Ermeni silahlı birliklerinin evlere girerek buldukları Azerileri hemen kurşuna dizdiklerini belirtmişti. Onlar için her şey mübahtı. Ellerine fırsat geçtiğinde kadınlara tecavüz ediyorlardı. Ermeniler Müslümanları büyük kitleler halinde “Rekord” ve “Mailov” birimlerine kovuyorlardı. Çoğunu da yolda öldürüyorlardı. Daşnaksütyun Partisi güya esirlerin dokunulmazlığını koruyordu. Aslında Ermeni grupları birbirinin ardınca binaya girip sağlam Müslümanları seçerek arka avluda onları kurşuna diziyorlardı. Ermeniler ateşkes ilanından sonra da durmuyorlar Müslümanları öldürmeye devam ediyorlardı.29

1 Nisan günü Azerbaycanlı ahalinin temsilcileri Bakı Sovyeti’ne bizzat Şaumyan’a müdafaasız Müslümanların katliamını durdurması isteği ile müracaat ettiler. Ancak, Azeri Türklerinin katliamı 3 Nisan’a kadar devam etti. Yalnız, Caparidze’nin sert müdahalesi ve onu savunan 36. Türkistan Alayı’nın ciddi istekleri ve Rus Hazar denizcilerinin Bakı Sovyetinin emrinden çıkacakları hususundaki haberleri bu kitle katliamlarını durdurdu. Ardahan ve Krasnovodsk askeri gemileri şehir limanlarına yanaşarak Müslümanların katliamları durdurulmazsa şehrin Emenilerle meskun mahallelerini topa tutacaklarını bildirdiler.30
Daşnak Partisi’nin Bakı’da Bolşeviklerle sıkı alakalarının neticesinde Daşnakların yardımıyla Bolşevikler 1918 yılının Mart ayında “Musavat”ı darmadağın ettiğini o zamanın Daşnaksütyun liderlerinden biri olan O. Kaçaznun da itiraf etmiştir: “… biz idari tedbirlerle Müslüman yerleşim birimlerinde düzen kuramadık ve silah zoruyla, askeri güçlerle, toplu katliamlarla yapmaya çalıştık ve hatta bunda da yeterince başarılı olamadık”.31 1918 yılının Mart’ında Azeri Türklerini sadece Bakı’da kırmadılar. Daşnaklar Şamahı kazasında da büyük vahşilikler sergilemişlerdir. Şehir yakılmış tarihi binalar Cuma Camii gibi. mahv edilmiştir.32 Şamahı’yı zabtetmek için meşhur Daşnak savaşçıları olan T. Emirov ve S. Lalayev gönderilmişti. Bunlar Bakı’da yaptıkları katliamlarla tanınmışlardı.

Kazada 40 civarında Azeri köyü dağıtılmış, binlerce genç Müslüman tutuklanarak katledilmişlerdir.33 Lalayevcilerin vahşiliklerine insan aklı eremezdi. Hatta Bakı Sovyet’i, Kojemyako’nun başkanlığında bir de askeri tahkikat komisyonu kurulmuştu. Komisyon Müslüman ahalinin katledilmesiyle ilgili Lalayev’in aleyhinde bir de rapor tanzim etmiştir. Ancak, Kojemyako, Lalayev’i cezalandırmak için çağırdığı zaman buna Şaumyan engel olmuştu.34

Meşhur Daşnak katili Hamzasp Guba yerleşim biriminde daha da büyük vahşilikler sergiledi. Nisan ayında Bolşeviklerin temsilcisi D. Gelovani 187 silahlı askerle Guba’ya gelip kendini yerleşim yerinin komiseri ilan etmişti. Gubalılar Sovyet hakimiyetini kabul etmişlerdi. Ancak birkaç gün sonra dağlık kesimde yaşayan çevredeki Lezgi köylerinden şehre yapılan saldırılar sonucu şehri elinde tutamayan Gelovani şehri terk etmiş, bu arada kendisiyle birlikte Hırıstiyan sakinleri (bunların çoğu Ermeniler idi) de götürmüştü. Lezgiler, geri çekilenleri de takip ederek bir kısmını öldürdüler. Daha sonra Lezgi birlikleri de Guba’yı terk ettiler ve şehirde normal hayat devam etti.35

İki hafta sonra Şaumyan, diğer komiserlerle anlaşmadan Hamazasp’ın birliğini Guba’ya gönderdi. Bu birlik tahminen 2.000 kişiydi ve yalnızca Ermenilerden oluşmuştu. Hamazasp’ın kendisi Gubalılara kendisinin “Ermeni halkının kahramanı ve menfaatlerinin müdafii” olduğunu beyan etti. Ayrıca, Guba’ya düzeni sağlamak maksadıyla değil iki hafta önce bu bölgedeki çatışmalarda öldürülen Ermenilerin intikamını almak için gönderilmişti. Ona deniz sahilinden Şah Dağı’na kadar olan bütün bu bölgede yaşayan Müslümanları yok etme (Şirvan’da olduğu gibi) ve evlerini yurtlarını yakıp yıkma emri verilmişti.36

1 Mayıs 1918’de Hamazasp’ın silahlı güçleri Guba’yı muhasara edip top, roket ve tüfeklerle saldırdı. Silahlı güçler hiçbir mukavemetle karşılaşmadan şehre girdi. Ermeniler sokaklarda rastladıkları insanları kadın, çoluk çocuk, yaşlı genç ayırt etmeden acımasızca öldürdüler. Evlere girerek bütün aileyi birden yok ettiler hatta kundaktaki çocuklara dahi acımadılar. Kerbelayı Memmed Tağı oğlu 14 kişilik ailesiyle, Memmed Resul hanımı ve üç çocuğu ile birlikte, Memmed Resul’ün karnını yararak, çocuklarının ise başlarını keserek katlettiler. Bunlara benzer birçok aileyi topluca öldürdüler. Ermeni askerler erkeklerden kendileri için Müslüman kadınlar getirmeyi istiyorlardı. Bu isteklere razı olmayanlardan Ali Paşa Kerbelayı Meherrem ve onun oğlu -babanın gözü önünde oğlunun gözü çıkarılarak, işkencelerle öldürüldüler. Bunun sonucunda Guba’da genel toplam itibarıyla 2.000 kadın, çoluk, çocuk, yaşlı, genç Ermeniler tarafından katledildi. Ermeniler yüzü aşkın kadın ve kıza tecavüz etmiş, paralarını, altınlarını ve kıymetli eşyalarını ise gasbetmişler, yüzlerce evi yakıp yıkmışlardır.37

Hamazasp’ın güçleri Guba’ya giderken demiryolunun her iki tarafında da bulunan Müslüman köylerine baskınlar tertip etmiş, evleri yerle bir etmiş, kaçamayan insanları ise öldürmüşlerdi. 122 Türk Müslüman köyü, Deveci, Se’dan, Çarhana, Siyezen ve başka birçok köy dağıtılmış ve yakılmıştır. Bazen, ahali Ermenilerin yanına beyaz bayrakla temsilciler göndermişler ancak, Ermeniler onlarla daha hiç konuşmadan kurşuna dizmişler ve bu temsilcileri gönderen köyleri yakmışlardır. Mesela, Alihanlı yerleşim biriminde temsilci olarak Ermenilerin yanına giden köy muhtarı Mirze Mehemmed Dadaş oğlu ve Gülhüseyn Meherrem oğlunu öldürmüşlerdir. Deveci Pazar ve Kızıl Burun köylerinin sakinleri 15 kişiyi barışın sembolü olan tuz ve ekmekle Ermenilerin yanına göndermiş ancak, Ermeniler dostluğu ve barışı kabul etmeyerek temsilcileri öldürmüşlerdir. Ermeniler birçok camiyi yıkmış, sayısız Kur’an’ı parçalayıp yakmışlardır.38

Bütün bunlara rağmen, günahsız kan akıtan Bolşevik Daşnak ittifakı kendi hakimiyetini yalnız Bakı ve çevresine yayabildiler. 1918 yılının Şubat’ında Güney Kafkasya’da Rusya Müessisler Meclisi’ne seçilmiş olan milletvekilleri Tiflis’te Transkafkasya Birliği’ni oluşturup Güney Kafkasya Federatif Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etmişlerdi. Transkafkasya hükümeti Rusya ile Almanya ve müttefikleri arasında 5 Mart 1918’de yapılan Brest Litovsk antlaşmasını tanımadığını bildirip antlaşma şartlarında Türkiye’ye geçmesi gereken Kars, Batum ve Ardahan’ı diğer işgal altındaki Türk topraklarını da boşaltmaktan imtina ettiğinden Trabzon’da ve daha sonra Batum’da sülh görüşmeleri yapıldı. Transkafkasya temsilciler heyetine dahil olan Ermeni ve Gürcü temsilcileri muhtelif yollarla görüşmeleri uzatarak işgal altındaki Türk topraklarından çekilmekten imtina ediyorlardı. Bunun neticesinde Osmanlı ordusu askeri harekata yeniden başlamak durumunda kaldı ve Sarıkamış, Kars ve Batum şehirleri işgalden kurtarıldı.

Düzenli Osmanlı askeri birliklerinin önünden kaçan Ermeniler yol boyunca geçtikleri yerlerdeki Türk ahaliyi de katletmeye başladı. Çok kısa bir zaman zarfında Kars vilayetine bağlı 82 Müslüman köyü yakıldı, ahalisinin bir kısmı öldürüldü kalanı ise bitap haldeydi. Ermenilerle birlikte Kars’ı terk eden Yunanlılar şöyle yazmaktadır: “Türk Ordusu karşısında geri çekilen Ermeni kaçaklar etraftaki Müslüman köylerini yer yüzünden silerek her şeyi ateşe verdiler, insanları kılıçtan geçirdiler, tasavvur edilemez işkenceler yaptılar. ‘Galip’ Ermeni ordusu kaçarken askeri ganimetleri yani süngü ucuna takılmış kundaktaki çocukları ve geçtikleri yolların kenarlarında çıplak soyundurdukları Müslüman kadınlarını takıyorlardı. Bu cehennem azabından aklını kaybetmiş kadın ve çocukların yürekler parçalayan iniltilerini, kocaların ümitsiz nalelerini dinlemek için insanın kalbi taş olmalıdır. Seksen iki köyden ibaret bir sancak bu tasvir edilen felakete düçar olmuştur”.39

Erivan bölgesinde yerleşen Ermeni askeri birlikleri istikbaldeki müstakil Ermenistan için arazi temin etmek amacıyla Azerbaycan Türklerini toplu katliamlarla yok ettiler. 80.000 civarındaki Azeri Türkü atayurtlarını terk etmek zorunda kaldı.40

1918 yılının Mart ayına kadar Erivan bölgesinin, Erivan kazasında toplam 3015 kooperatifi olan 32 Azeri köyü dağıtılmış ve sakinleri terke mecbur bırakmışlardı. 1908 yılının bilgilerine göre bu köylerde 10298 erkek 8707 kadın toplam 19005 kişi yaşamaktaydı. Bölgenin Sürmeli kazasında 5. 493 kooperatif ve işletmesi olan 75 köy dağıtılmış ve sakinleri tarafından terk edilmişti. Yine 1908 yılı bilgilerine göre bu köylerde 21.889 erkek 19.458 kadın toplam 42.347 kişi yaşamaktaydı. Eçmiedzin kazasında 5979 işletmesi olan 84 köy dağıtılmıştı. 1908 yılının bilgilerine göre 18.967 erkek 16.658 kadın toplam 35.784 kişi yaşamıştır. Erivan bölgesinin Novobayazid kazasında 668 işletmesi olan 7 köy dağıtılmıştır. Böylelikle bütün bölgede 15.155 işletmesi bulunan 199 köy dağıtılmış ve sakinleri köylerini terke mecbur bırakılmıştır. 1908 yılı bilgilerine göre aynı köylerde 100. 626 kişi yaşamaktaydı. 10 yılda ahalinin tahminen %30 arttığı dikkate alınırsa bölge üzerinde 135 bin kişinin yaşadığı Müslüman köyünün dağıtılması ve ahalisinin zorla dağıtılması demektir.41

Ermenilerin, Kafkasya Müslümanlarına tecavüzünün arttığı bir zamanda Türk askeri birliklerinin ilerlemesi Azeri Türklerinin tamamen yok edilmesini önlemiştir. Osmanlı ordusunun hareketi aynı zamanda Transkafkasya Federasyonu’nun dahilinde bulunan anlaşmazlıkları da keskinleştirmiş oldu ve dağılmasını hızlandırdı. 26 Mayıs 1918’de Gürcistan, 28 Mayıs’ta ise Azerbaycan ve Ermenistan bağımsızlıklarını ilan ettiler. Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ikili anlaşmanın özel öneme sahip olan dördüncü maddesine göre ülkenin güvenliğini sağlamak için ihtiyaç halinde Osmanlı hükümeti Azerbaycan Cumhuriyeti’ne askeri yardım vermeyi taahhüt etmekteydi.42 Bu anlaşma Azeri Türklerinin varlığını koruyup muhafaza etmek için zaruri bir adım idi. Karabağ’ın dağlık kısmında huzuru bozan Ermeni birliklerinin lağvedilmesi ve Bakı’nın işgal kuvvetlerinden temizlenip huzur ve sükunun sağlanması için dördüncü maddenin özel bir önemi vardı.
Osmanlı hükümeti, Azerbaycan’a ordu gönderilmesine Almanya’nın itiraz etmemesi hususunda gerekli girişimlerde bulunarak Osmanlı ve Azeri gönüllülerinden oluşan ‘İslam Ordusu’ kuruldu.

Haziran’ın başlarında artık Türk askeri birlikleri Gence istikametine doğru harekete geçmişti. Türk ordularının bir kısmı Kars ve Aleksandropol’dan geçerek Karakilise-Dilican-Kazak ve Ağstafa yoluyla, bir kısmı da Güney Azerbaycan Karabağ istikametinden hareket etmişti. Mürsel Paşa’nın komutasında 5. kolordu Haziran ayının başlarında Gence’ye girdiler. Türkiye’nin Kafkasya’daki ordularının baş komutanı Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa, kendi karargahıyla birlikte Gence’ye geldi.43

Türk ordusunun Azerbaycan’a doğru hareketi bu bölgede hakim unsur olmaya çalışan Sovyet Rusyası’nda ve onun kontrolündeki Bakı HKS’de ciddi rahatsızlıklara sebep oldu. V. İ. Lenin, özellikle Mayıs ayının sonlarında S. G. Şaumyan’a gönderdiği telgrafta “Bakı’nın uluslararası durumu oldukça zordur, bu sebeple Jordaniya ile ittifak halinde olmanızı tavsiye ederim’ şeklinde direktif verdi.44 Bu talimata uygun olarak S. G. Şaumyan 6 Haziran’da Gürcistan’a giderek N. Jordaniya ile görüşüp Türk askerlerine karşı mücadele teklif etti. Bu takdirde Gürcistan’a muhtariyet verilebileceğini vaad ediyordu.45 Aynı şekilde Almanya da Türk askerlerinin Gürcistan topraklarından geçmesine izin verilmemesini istiyordu. 10 Haziran tarihinde Borçalı üzerinden Azerbaycan’a doğru hareket eden Türk birliklerinin karşısına Alman-Gürcü birlikleri çıktı. Pek de büyük olmayan bir çatışma neticesinde Türk ordusu General Kressin’in komutasındaki Alman-Gürcü ittifak güçlerini geri püskürterek çok sayıda esir aldı. Bu hadiseden sonra Gürcistan hükümeti de Tifliste bulunan Azerbaycan hükümetinden Tiflis’i terk etmesini talep etti ve Azerbaycan hükümeti 16 Haziran’da Gence’ye taşındı.46

Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyetinin kurulmasını istemeyen Bakı Halk Komiserleri Sovyeti 12 Haziran’da Gence’ye hücum emri verdi. Bakı Sovyeti ordusunun askerlerinin ve subaylarının çoğu Ermeni (doğrudan Hamazasp gibi) idi. Onlar yol boyunca bulunan Müslüman köylerinin ahalisine acımasızca zulm ettiler. Bu yüzden ahali de onlara düşmanlık besliyordu. Şaumyan, Enzeli’deki general Beçerahov’dan yardım istedi. Beçerahov, kendine bağlı Rus Kazak birliği ile Bakı’ya geldi, fakat, Beçerahov cepheyi çok çabuk terk ederek Kafkasya’ya gitti.

Lenin, Sovyet Rusyası’nın kendi ağır durumunu dikkate almadan Lenin Birliği olarak anılan 1. Devrim Ordusunu Batı cephesinden ayırıp Bakı Sovyetinin yardımına gönderilmesi hususunda emir vermişti.47 Ancak, buhran içindeki Sovyet Rusyası da Bakı Sovyetine lazım olan yardımı gönderemedi.

Aynı zamanlarda Azerbaycan hükümeti yardım için Türkiye’ye baş vurdu. Birleşmiş Türk-Azeri birlikleri Göyçay yakınlarında 27 Haziran-1Temmuz tarihleri arasında devam eden çatışmalarda Bakı Sovyeti’nin ordusunu darmadağın ettiler.48

Ermeni milliyetçileri, hatta Andranik Bakı Sovyetine yardım etmek arzusunda olduklarını bildirdiler. Nahçıvan’da Müslüman ahaliyi kırmakla meşgul olan Andranik bu bölgeyi Rusya’nın bir parçası olarak ilan eder, kendisinin de merkezi Rus hükümetine bağlı olduğunu beyan eder.49 Şaumyan, Andranik’in bu teklifi üzerine derhal Moskova’ya haber verir. 20 Haziran’da Ukrayna cephesinden Petrov’un 800 kişilik birliği ve bazı kuvvetler Rusya’dan Bakı’ya gelir.50

Bakı Halk Komiserleri Sovyeti’nin Türk-Azerbaycan ordularına karşı mukavemet gösteremeyeceğini anlayan Bakı Sovyetinin Komünist-Daşnak çoğunluğu İngiliz askerlerinin Bakı’ya davet edilmesi hususunda 30 Haziran’da karar alırlar. Bolşevikler hakimiyetten düşerler. Yönetime Komünist-Daşnak Birliği diktatörlüğü geçer. Komiserler gemilere binip Heşterhan’a doğru giderler. Fakat, yeni yönetimin emriyle onlar geri döndürülerek hapse atılırlar.

13 Eylül 1918’de “Sevan” adlı yük gemisinde Heşterhan’dan Bakı’ya gelen Rus temsilciler heyeti Sentrokaspi hükümetine hapsedilmiş Bolşevik komiserleri azad etmeyi, Rusya’nın petrol techizatının devam ettirilmesini teklif etmiş, karşılığında Heşterhan’da bulunan birlikleri ve askeri malzemeyi Bakı’ya göndermeyi teklif etti.51

Türk-Azerbaycan ordularının karşısında dayanamayan Sentrokaspi diktatörlüğü yardım için İran’da bulunan İngiliz askeri birliğinin komutanı Denstervil’e müracaat etti. Denstervil binden fazla asker ve iki zırhlı otomobille Enzeli’den Bakı’ya geldi.52

Ağustos’un sonunda Türk-Azerbaycan ordusu cephenin Lökbatan bölgesinde hücuma geçtikleri zaman İngilizler karşılarına geçmek için harekete geçtiler, ancak, başarısız oldular. Ahaliden mağlubiyeti gizlemeye çalışan İngilizler şehrin sokaklarında marşlar çaldırdılar. Geceleyin İngilizler müttefiklerinden gizlice gemilere binip 14 Eylül günü Enzeli’ye ulaştılar. 14 eylül’de Türk-Azeri ordusu Bakı’ya girdi.53
Azerbaycan’a karşı olan Ermeni tecavüzü 1918 yılının ortalarından itibaren genişlemiştir. İlan edilmemiş üstü kapalı bir savaşın bütün unsurları yaşanmaktaydı, Zengezur, Karabağ, Erivan bölgelerinin bütün kazaları ve bu arazilerde komşu olan topraklarda Ermenilerin bulunduğu yerler vardı ve bu yerler Ermenilerce istikbaldaki Ermenistan’ın toprakları olarak düşünülmekteydi.
9. Kolordu komutanı Rüştü Paşa I. Kafkasya irtibat komutanlığına 20 Haziran 1918 tarihli raporunda, Erivan’ın 10 km doğusundaki Ağcakala köyünden Şorbulak yoluyla Erivan’a göç eden Müslümanların 17-18 Haziran 1918 tarihlerinde Şorbulak ve Tohmak köyü arasında Ermeniler tarafından tamamıyla yok edildiğini bildiriyordu.54

9. Ordu komutanı Şevki Paşa, Baş Komutanlığa gönderdiği 27 Aralık 1918 tarihli telgrafında Yanun adlı Ermeni’nin yönetiminde 1.200 kişilik bir kuvvetle 5 Aralık 1918 tarihinden itibaren Nahçıvan civarındaki Müslümanlara zulm etmeye başlayarak Nahçıvan’ın 40 km kuzey batısındaki Almalı bölgesinin 688 ve bu köyün 12 km kuzey batısında Ağuş adlı mevkide 516 kişiyi katlettikleri, genç kadınları ayırdıktan sonra 200 kişiyi bir yerde toplayarak yaktıklarını bildirmişti.55
1918 yılının Haziran-Temmuz aylarında katil Andranik kendi eli kanlı birlikleri ile Nahçıvan’ı ele geçirdi ve oradan Zengezur ve Karabağ’a doğru saldırıya geçti. Andranik, Ermeni hükümetinin 4 Temmuz 1918 tarihinde Batum’da Türkiye ile yapılan antlaşmayı “ihanet” olarak adlandırdı. Ermenistan’ın Daşnak hükümeti ile alakasını kestiğini ve “Türk işgalceleri” ile silahlı mücadeleye devam edeceğini ilan etti.56 Ancak, Andranik, Türkiye ile açıkça savaşa girmeye de cüret edemedi ve bütün savaş kabiliyetini silahsız müdafaasız Azerbaycan köylerini yakıp yıkmak ve ahalisini katletmeye yöneltti Şaumyan’dan destek alan Andranik katillerinin hareket alanını genişletti. Onun ilk kurbanları Zengezur’un sakinleri, sonra Karabağ’ın ahalisi oldu. Belirtmeliyiz ki, o zaman Nahçıvan, Şarur, Derelyez, Sürmeli kazaları ve Erivan kazasının önemli bir kısmı Azerilerle meskun idi. İstitastiki bilgilere göre bahsi geçen kazalarda Müslüman ve Ermenilerin oranı şu şekildeydi; Nahçıvan kazası 62,5’a-36,7; Şarur-Derelyez kazası 72,3’e-27,1; Sürmeli kazası 63’e-30,4, Erivan kazası 60,2’ye-37,4 hatta bazı yerleşim birimlerinde (Vedibasar, Millistan gibi) Azeri Türklerinin yoğunluğu %’90’a ulaşmaktaydı.57

Özellikle bu yerler Ermeni silahlı birliklerinin baskınlarına daha çok maruz kalmaktaydı. Olaylara şahit olanların verdiği bilgilere göre “Andrinik’in silahlı birlikleri Müslüman çocuklarını ateşlerde yakar, hamile kadınların karnını yarıp, insanların kafataslarına çivi çakar, kadınların yüzlerine haç işareti çizerlerdi.58

1918 yılının yazında Nahçıvan’ı işgal eden Andranik bu kazayı “Sovyet Rusyasının ayrılmaz bir parçası” ilan etmiş, kendine bağlı birlikle Merkezi Sovyet hükümetinin ihtiyarına girdiğini bildirmişti.59 Anranik, daha sonra Ağdam ve Yevlah’ı işgal etmişti, Bakı HKS ile ilgi kurmak istiyordu.60

İzvestiya gazetesinin 24 Temmuz 1918’de ve takip eden birkaç gün sürecindeki sayılarında Andranik’inin hareketi hususunda haberler vermiş ve hatta “halk kahramanı” adıyla mülakatlar yayınlanmıştı.61
S. P. Ağayan, milli çatışmaların ortaya çıkması hususunda asıl fitne merkezinin “Türk yöneticileri ve toplarının bulunduğu Yayıcı, Nehrem ve Cehri köyleridir” şeklinde bahsetmektedir. Güya Türkler 19 Temmuz 1918’de Nahçıvan’ı işgal ederken şehirde ve çevredeki köylerde dehşetli katliamlar yapmışlardır. “Belirtmek lazımdır ki, bu çarpışmalar esnasında Andrinik’in bazı askerleri tarafından baskılar olmuştu, ancak, bu gibi olaylar bizzat Andrinik’in kendisi tarafından yapılmıştır”.62

Düzenli Türk ordularının karşısında aciz kalan Andranik, Ermenistan’ı terk ederek dışarıya gitmişti. Ermenistan’da Sovyet hakimiyeti kurulduktan sonra Andranik, “Sovyet Ermenistanı’nın karşısında önemli bir işaret gibi” kendi kılıcını Erivan müzesine göndermişti. O kendi silahlı birliğine “640. Ermeni Özel Darbe Birliği” adını vermişti. Andranik’in, elamanları aynı zamanda Karabağ’ın Ermeni ahalisini silahlı isyana teşvik ediyordu. Andranik üç kez Zengezur’dan Karabağ’ın dağlık kesimlerine geçmek için hareket etti. Fakat, her defasında Zabuk deresinde Azerbaycan savunma birliklerinin mukavemeti ile durdurulmuştu. Ancak, O, kendi beyanatlarında artık Zengezur’u, Karabağ’ı ve Gence bölgesinin Dağlık Karabağ’dan kuzeyde olan kısımlarının payıtahtı Şuşa olmakla birlikte “Küçük Ermenistan” ilan etmişti.63 İstikbaldeki “Küçük Ermenistan’ın” topraklarında olan Azerbaycanlı ahali aralıksız teröre maruz kalmıştı. Diğer Ermeni “halk rehberleri” Hamazasp, General Dro, Albay Doluhanov ve diğerleri de Andranik’den geri kalmıyorlardı.

Cavanşir, Şuşa, Cebrayıl ve Zengezur kazalarında Azerbaycanlı ahali Ermeni milliyetçilerinin hareketlerinden çok zararlar görüyordu. Fevkalade Tahkikat Komisyonu’nun üyesi Mihaylov’un dilekçesinde belirtilir ki, Ermeni silahlı birliklerinin Cavanşir kazasında Müslüman ahaliye karşı baskınları 1917 yılının Aralık ayında başlamıştır. Cavanşir kazasında Ermeniler Müslüman köylerine baskı yapıyor, mallarını eşyalarını alır, yerli ahaliye ise dağlara ve geriye göç etmeye imkan vermiyorlardı. Ümidsiz duruma sevkedilmiş Müslümanlar ne pahasına olursa olsun büyük kayıplara maruz kaldılar. Bir çok kaçkın onları takip eden Ermeniler tarafından öldürüldüler.64

Bunların yanında Ermeni birlikleri 1918 yılının ilkbaharında ve yazında Terter havzası çaylarının karşısını keserek mecrasını değiştirmiş, rahat ve huzur içinde yaşayan Müslüman ahaliyi sudan mahrum etmişlerdir.65 Bu Azerbaycanlı ahaliyi sıkıştırmak taktiklerinin birinci merhalesi idi. 1918 yılının ikinci yarısından itibaren tazyik ve sıkıştırmalar toplu katliamlar, baskınlara ve bütün köylerin sakinlerinin baştan sona yok edilmelerle yer değişti. Ermeniler, Cebrayıl kazasında Azerbaycanlılar yaşayan Düdükçü, Helefli, Totor, Sirik, Nusaslı, Eyvapzlı, Melikli köylerini yağma edip yakmış, onlarca insanı öldürmüşlerdir.66
Zengezur kazasında, Azeri köylerinin birbirinden uzak ve adeta Ermeni köyleriyle çevrili olması, diğer taraftan Andranik’in yönettiği çok sayıda askeri gücün olması Azeri Türklerinin durumunu çok ağırlaştırıyordu. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin topraklarına dahil olan ve muhtemel ki, Ermenistan hükümetinden emir alan Andranik Müslüman ahaliden Ermenilere tabi olmalarını ya da topraklarını terk etmelerini istedi. Hiçbir yerden yardım almayan ve tecrit olmuş Azeriler, Ermenilere tabi olmadılar. Ermeniler, Müslümanlara karşı sınırsız kötülükler yaptılar. Hatta, Müslümanlar gönüllü olarak kendi topraklarını terk ettikleri halde bile Ermeniler köyleri yakıp, köy sakinlerini öldürüp, hayvanları ve taşınır malları yağma ettiler.

Fevkalade Tahkikat Komisyonu’nun bilgilerine göre 1918 yılının ilkbaharı ve sonbaharı içinde Zengezur kazasında 105 Azeri köyü dağıtılmış, yakılmış ve mahv edilmişti.67 Hesaplara göre bu zaman zarfında 3257 erkek, 2276 kadın ve 2196 çocuk öldürülmüş, 1060 kişi yaralanmış, 794 kadın ve 485 çocuk yaralanmıştı. Toplam 10.086 insan öldürülüp, yaralanmıştır. 50. 000 Azeri hayatta kalabilmek için Zengezur’u terk etmek mecburiyetinde bırakılmıştır.68

Bugadı köyünde 15 güzel kız Ermeni savaşçılarına verilmiş olmasına rağmen işkencelerle öldürülmüşlerdir. Aynı köyde 400 köylü camiye sığınmış oldukları halde Ermeniler pencereden içeriye bombalar atarak öldürmüşler sonra da içindeki insanlarla birlikte camiyi yakmışlardır. Yine bu köyde Ermeniler birçok kadına tecavüz etmiş ve sonra göğüslerini keserek işkenceyle öldürmüşlerdir. Nüvend köyünde Ermeniler 100 ihtiyar insanı süngüleyerek öldürmüş, kaçmak isteyen kadın ve çocukların başlarını kesmişlerdir. Şeki köyünde, sokaklarda göğüsleri kesilerek öldürülen kadın ve parçalanmış çocuk cenazeleri vardı. İrmişli köyünde Ermeniler kundaktaki çocukları süngülere takmışlar, Agudi köyünde bütün güzel kızlara tecavüz edilmiş ve öldürülmüşlerdir. Bağırbeyli köyünde Ermeniler 7 erkek ve kadını bir eve doldurarak evi içindekilerle birlikte yakmışlardır. Müslüman cenazelerinin eli, ayağı, başı kesilerek öylece sergilenmiş, ölülere dahi işkenceler yapmışlardır. I. Vartanuzar köyünde çoğu kadın ve çocuk bıçaklarla doğranmış, Rahman Efendi köyünde ihtiyarların gözleri çıkarılmış ve öldürülerek ölüleri yakılmıştı.69

Müslüman köylerinin çoğu Andranik’in silahlı birlikleri kazaya girdiklerinde dağıtılarak yakılmışlardır.

Hadiselerin şahidi olan A. Lalayan 
“Daşnak birlikleri, Türk kadın ve çocuklarını, ihtiyarları ve gençleri mahv etmek için olağanüstü ‘şecaat’ gösteriyorlardı. Daşnak birlikleri tarafından ele geçirilmiş olan köyler insanlardan temizlenmiş ve ucube hale gelmiş cesetlerle dolu harabelere çevriliyorlardı” 

diye yazmaktadır.70

Daşnak eşkıyalarından biri de kendi ‘şecaatlerini’ şöyle tasvir etmektedir:
Ben hiçbir şey ayırt etmeden Basargeçer’de Türkleri mahv ettim. Harcadığım kurşunlara acırdım. Bu itleri öldürmeyin en doğru yol savaştan sonra sağ kalanları toplayıp onları kuyulara doldurmak ve onların içeriden çıkmamaları için üstlerine ağır taşlar dökmek lazımdır. Ben böyle yaptım, bütün erkek, kadın ve çocukları kuyuya doldurup üstünü taşla doldurdum”.71

Erivan bölgesinde Müslüman ahali acımasız teröre maruz kalmıştır. Bir daha belirtmeliyiz ki, Azeriler yeni kurulmuş Ermenistan Cumhuriyeti nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyorlardı. Erivan kazasının kendinde 1914 yılının bilgilerine göre Azeriler Ermenilerden iki misli fazlalıkta idiler.72 Daşnak hükümeti Büyük Ermenistan kurmak için on binlerce insanı öldürmeye hazırdı.

Ermeni silahlı birlikleri Şerur, Dereleyez kazasında özellikle zulm ediyorlardı. Onlar, Vedibasar, Aralık, Vedi, Genibasar, Büyükvedi, Demirci köylerinde toplu katliamlar yapmışlardır. Ancak, burada Albay Doluhanov’un birliği yerli sakinlerin mukavemeti ile karşılaştı. Andranik’in başlıca elamanlarından biri olan General Dron’un (o zaman askeri işler bakanının yardımcısı görevindeydi) komutasınyla Doluhanov’a yardım gönderildi. Ancak, Abbaskulu Bey Şadlınski’nin liderliğindeki Azerbaycan Muhafız birlikleri galip geldi. Ermeniler, savaş meydanında binden fazla ölü bırakarak kaçtılar. İngilizlerin müdahalesi neticesinde askeri faaliyetlere bir müddet ara verildi. Fakat, sonra yeni bir kuvvetle yeniden canlandı. Ancak, Ermeniler, Noraşen ve Şahtahtı’da savaşlarda yeni mağlubiyetlere uğradılar. Meydan muharebelerinde mağlup olan Ermeniler, General Dron’un tabiriyle ifade edersek “arka cepheyi temizlemek için” Şildi, Halsa, Ovşar, Camrkan, Karalar, Küçük Vedi ve Şıhlar köylerini yer yüzünden sildiler. Sadece Iğdır bölgesinde ve Eçmiedzin kazasında 60 Azeri köyü dağıtılmış, erkekleri öldürülmüş kadınları ise esir olarak götürülmüştür.73

Erivan bölgesinin yalnız güney kısmında yüzlerce Azeri köyü yakılıp yok edilmiştir. Bu bölgelerdeki sürgün ve kaçkınların sayısı 100. 000 kişiyi aşmaktaydı. Arşiv kayıtlarına göre bu tür köylerin sayısı 155’e ulaşmaktaydı.74

1919 yılının Ağustos ve Eylül ayları içinde Erivan bölgesinde Eçimeddin kazasında 62 köy, Sürmeli kazasında daha 34 köy dağıtılmış, Erivan kazasında da 34 köy de dağıtılıp, Erivan kazasında Zengibasar bölgesindeki köyler istisna olmak üzere Azeri köyleri yok edildi.75
Azerbaycan hükümetinin müttefik devletlerin Ali Komiserine takdim ettiği bilgide 1919 yılının Ağustos ve Eylül aylarında Ermeni askeri birlikleri Eçmeddin, Sürmeli, Erivan, Yeni Bayad kazalarında Müslüman köylerini dağıttıklarını bildiriliyordu.

Eçmeddin kazasında bir köy saldırıdan kurtulmuş, Sürmeli kazasında ise 4 köye dokunulmamıştı. Erivan kazasının Zengibasar bölgesinin Azeri köylerinin ahalisi müdafaaya hazır oldukları için Ermeniler onlara dokunamamışlardır.

1918 yılının sonbaharında Zengezur’un bir kısmında kuvvetlenen Andronik burada bir çeşit Ermeni “Gubernatorluğu” teşkil ederek Gorus’u onun merkezine çevirdi sonra da “başkent” Şuşa olacak, “Küçük Ermenistan” devletini kurmaya çalıştı.76 Zengezur kaza reisi 12 Eylül 1918 tarihli 3 numaralı raporunda Andranik’in liderliği ile Ermenilerin Rut, Darabas, Ahadu, Hidi köylerini dağıttıklarını Erikli, Şükür, Melikli, Pulkend, Şeki, Kızılcık köyleri ile Karakilse, İrlik, Tahıllı, Darabas, Kürdler, Hotanan, Sisyan ve Zabadur köylerinin Müslüman mahallelerinin yakıldığını, bu sırada kurtulabilen 500 erkek, kadın ve çocuğun katledildiği haberini veriyordu.77

Mudros antlaşmasına esasen Osmanlı askeri birliklerinin Azerbaycan’dan çıkması ile Ermeni birlikleri yeniden faalleşti. Ermeni birliklerinin tecavüzünün önlemek için 1918 yılının Kasım ayında Nahçıvan bölgesinde Aras Türk Cumhuriyeti kurulmuştur. Onun arazisi Nahçıvan, Şarur Dereleyez ve Ordubad kazalarını ve Serdarabad, Uluhanlı, Verdibasar, Kemerli, Mehri gibi şehirleri ihtiva etmişti. Merkezi ise Nahçıvan şehri idi. Bu devlet 1919 yılının Martı’na kadar mevcut olmuştur.78

Birinci dünya savaşı bittikten sonra Kafkasya’da o cümleden Azerbaycan’da sağlamlaştırmaya çalışan İngilizler kendi amaçlarına ulaşmak için Ermenilerden de istifade etmeye başladılar. Kendi açılarından Lord Kerzon’un “… Elahazret hükümetinin başlıca amacı Ermenilerin azad edilmesidir” fikrinden hayat bulan Ermeniler de İngilizlerin siyasetinden faydalanmaya çalışıyorlardı.79

1919 yılının Şubat’ında Nahçıvan bölgesine az sayıda İngiliz askeri getirildi. Aynı zamanda Ermenistan’ın komşu bölümleri Zengezur-Nahçıvan-Karabağ bölgelerine tecavüzünü daha da genişletti. İngilizler, Nahçıvan bölgesini geçici olarak tarafsız bölge ilan ederek burada kendi askeri yönetimlerinin kurulduğunu ilan ettiler.80

İngilizlerin Nahçıvan’a girmelerine rağmen Azerbaycan hükümeti bu bölge üzerinde olan yönetim yetkisini geri çekmedi. Bununla birlikte, mevcut fiili durumu da dikkate alarak 1919 yılı Şubat ayında Nahçıvan askeri yönetiminin kurulması husunudaki kararı da kabul etti. Behram Han da bu yönetime başkan tayin edildi.81

Osmanlı orduları gittikten sonra Ermenistan tarafından yönlendirilen ve techiz olunan Andranik kendi silahlı birliği ile Zengezur’da yeni yeni olaylara sebep oldu. Andranik’in kendi silahlı birliği ile 22 Kasım 1918 tarihinde Zengezur kazasının merkezi olan Gorus’a geldi. Ermeni silahlı güçleri kısa bir müddet adzında kazanın 30’dan fazla Azeri köyünü yaktılar.82 Yalnız 9 Aralık 1918’de yalnız bir günde Ermeniler 120’den fazla köyü yakmışlardı.83

Andranik’in ve birliğinin Zengezur’da Azerilere karşı yaptığı katliam ve kırgınlar 1918 yılının Mart ayına kadar devam etti. Zengezur kaza reisinin Gence Yönetimine gönderdiği 28 Şubat 1919 tarihli mektubunda şu kayıtlar bulunmaktadır: Kana susamış Ermeniler Andranik’in komutasında en katı vahşiliklerini ve zulümlerini Hekerin’den Aras’a, Minkend’den Bazarçay’a ve Nahçıvan kazasının sınırlarından uzanan araziye tatbik etmişlerdir.84

1919 yılının Şubat ayının sonlarında Andranik katliamlarını genişletti. Zengezur kaza reisinin ADR’nin Dahili İşler ve Harbi Bakanlıklarına gönderdiği 28 Şubat 1919 tarihli belgede, 23 Şubat’ta Andranik silahlı ve kuvvetli bir birlikle Gorus’tan Dağ istikametine hareket etmiş aynı zamanda da onun birliğinin 4 bölüğü Ağarak köyüne gelmiştir.85

15-17 Şubat 1919 tarihlerinde yapılan bölge toplantısında Zengezur’da şimdiye kadar 166 köyün dağıtılmış olduğu ve ahalisinin %30’unun katledildiği belirtilerek onun bölgeden çıkartılması gerektiği hususu görüşüldü.86 ADR Hükümetinin isteğini dikkate alan müttefik komutanlığı Andranik’in silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan’dan çıkarılması isteğini kabul etti. Aynı karara göre Andranik’in 1300 kişi piyade, 500 atlı birliklerinden ibaret bölüğü 7-11 Mart tarihleri arasında şose yolu ile Yevlah’a geçmesine izin verilmişti. Onun burada silahdan arındırılarak Erivan’a gönderilmesi gerekiyordu.87

Andranik’in kendi birliği Eçmiedzi’nde katolikosa tehvil vererek harice gitmiş ve bir müddet orada “Büyük Ermenistan” kurulması uğrunda Daşnak Hükümeti adıyla “diplomatik görüşmeler yapılmıştı”.88 Onun silahlı birlikleri Azerbaycan’dan gittikten sonra bazı bölgelerde bu arada Zengezur’da Ermenilerin fitnekar emelleri devam etmiştir. Resmi Erivan’ın desteklediği Karabağ Ermenilerinin isyankar hareketleri ve yerli Müslüman ahaliye karşı yaptıkları zulümleri önlemek, Andranik’in başıbozuk birliklerini uzaklaştırmak için güçlü bir idare organı kurmak amacıyla Azerbaycan hükümeti 1919 yılı Ocak ayında Karabağ Genel Yönetimi kurmak ve Hüsrev Bey Sultanov’un genel yönetici olarak tayin edilmesi hususunda karar kabul etti.89

Karabağ ve Zengezur’a dair ikibaşlı ve birbirine ters siyaset yürüten İngilizler Azerbaycan’ın bu bölgelere hukuklarını resmen tanısalar da bölgelerde hakimiyet aslında Azerbaycan’a değil Ermeni Milli Şurası’na vermiş hatta Ermenilerin Karabağ ve Zengezur’da kuvvetlenmesine mani olan bir şahıs gibi Hüsrev Beyi vazifesinden uzaklaştırmaya niyet etmişlerdir.

1919 yılının yazında Ermenistan’ın Nahçıvan topraklarını işgal etme niyetleri daha da kuvvetlendi Ermeniler İngilizlerin bu işte onları himaye edeceklerini ümid ediyorlardı. 19 Mart 1919’da Ermenistan ordusunun Nahçıvan sınırındaki birliğinin komutanının kendi hükümeti DİN’e gönderdiği raporda “Nahçıvan’daki İngiliz birliklerinin komutanı Albay Temberleyin kendisine İngiltere Genelkurmayının Şarur kazası, Aralık ve diğer köylerinin alınmasına itiraz etmediklerini söylediğini” yazmaktadır.90
1919 yılının Nisan ayının ortalarından itibaren Nahçıvan bölgesinin Müslüman ahalisi arasında bu bölgenin Ermenistan’ın idaresine verildiği hakkında haberler yayılmaya başladı. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Erivan’da diplomatik temsilciliği teşkilatı, Ermeniler, Karabağ’ın talan ederek Nahçıvan’da bir kişi bile Ermeni olmamasına rağmen burayı işgal etmek hususunda konuşurlar, diye bildirmiştir.91

Teklinski, 20 Nisan 1919 tarihli telgrafında yayılan haberlere göre İngilizlerin Kars, Şerur ve Nahçıvan’ı Ermenilere verdiklerini yazmaktaydı. Müttefiklere bu şaiyanın doğruluğunu araştırmak için soruştururlar bunun doğru olması halinde birkaç milyon Müslüman ahalinin yarım milyonluk Ermenilere tabi edilmesi halinde bütün İslam alemi daimi Sulh konferansında buna itiraz edilmesini zaruri sayıyordu.92

Azerbaycan tarafının kesin itirazlarına rağmen İngiliz generali Devi ve Erivan askeri birliğinin komutanı Dro 30 Mayıs 1919’da Nahçıvan bölgesinin Ermenistan Cumhuriyetinin geçici yönetimine verilmesi hususunda bir emir imzaladılar.93

Aynı emre uygun olarak 14 Mayıs 1919’da General Devi ve Ermenistan Cumhuriyeti’nin Başbakanı G. Hatisyan Nahçıvan istasyonuna geldiler. Ahalinin itirazlarına rağmen onlar temsilci olarak G. Varsamyan’ı Nahçıvan’da muhafaza ederek aynı gün Erivan’a döndüler.94

Haziran’an ayının sonlarına kadar -yani tahminen 2 aylık süre zarfında- Nahçıvan Bölegesinde Ermeni yönetimi kaldı. Ermeniler kontrolü ele aldıkları ilk günlerden itibaren ahaliye karşı gaddarca davranmaya başladılar. Ermeniler tarafından bölgenin muhtelif yerlerinde baskılar ve talanlar başlatıldı. Sebepsiz yere soruşturmalar başlatıldı bazı nüfuzlu şahıslar İslamcı ve Türkçü suçlamalarıyla hapsedildi. Hayli işkenceler tatbik edildi, bunlardan kurtulmak isteyenler kaçmak durumuna düştüler. Ermenilerin kısa süreli yönetimindesadece Nahçıvan’da 500-600 kişi hapsedildi. 100-150 kişi işkence gördü.95 Azerbaycan gazetesi 2 Haziran 1919 tarihli sayısında Nahçıvan’da Azerbaycan Türklerinin Ermeniler tarafından öldürülmelerinin çoğaldığını 18 Haziran’da Ermeni zırhlı birliğinin Baş Noraşen yakınlarındaki Müslüman köyünü ateşe tuttuğunu yazdı.96

1919 yılının Haziran’ında yine Ermenilerin yüzünden Nahçıvan bölgesinde siyasi askeri hal netleşti. Ermeniler sunni olarak Azerilerin isyanlarını çıkartmak sonra da onu yatıştırmak bahanesi ile bölgeyi Müslümanlardan temizlemeye onların yerine derhal Ermenileri göç ettirip böylelikle sayı olarak çoğunluğu sağlamayı bu yolla bölgeyi Ermenistanla birleştirmeyi hedefliyorlardı. 1919 yılının Ağustos ayında İngiliz ordularının Kafkasya’yı terk etmeleriyle ortaya çıkacak şartları elverişli bir durum farzeden Ermeniler bölgeyi tamamıyla ele geçirmek için kötü emellerine devam ettiler. Nahçıvan şehri ahalisi 25 Haziran’da Ermenilerin Elihanlı mahallesine yaptığı saldırıyı geriye püskürterek onların Yeni Bayazıt kazasının sınırlarına doğru kaçmaya mecbur bıraktılar.97

Böylelikle, Nahçıvan bölgesindeki Ermeni yönetimi başarısız kalarak rezil bir şekilde bitti. Noraşen istasyonundaki ve Vedi yakınlarındaki çatışmalar Azeri Türklerinin galibiyeti ile sonuçlandı. Vedi etrafında Ermeniler 4.000 kişi ve askeri malzeme kaybederk geri çekildiler.98

Bu mağlubiyetten gazaba gelen Ermeniler Ağustos ayının başlarında İğdır ve Eçmieddin kazasında 60 köyü talan edip dağıttılar. Ermeni birliğinin komutanı Dro kendisinin zorbalıklarını Türk gruplarının saldırılarından korunmak adıyla güya stratejik şartlar gereği yaptığını savunuyordu.99

Bunların dışında bir çok bölgeler de Ermeni talancılarının vahşi saldırılarına maruz kalıyordu. Erivan bölgesi Yeni Bayazid kazasının Daşkend köyünün sakinleri 23 Ocak 1919’da Ermenistan Hükümetinin resmi askeri birlikleri kazanın 22 köyünü darmadağın etmiş 9’unu ise tamamıyla yakmışlardır.100

Yeni Bayazid kazasında Ermenilerin ayaklanmalıyla ilgili Azerbaycan gazetesi 8 Şubat 1919 tarihli 29 numaralı sayısında, subaylar Filimov ve Nikolaiov’un lidirlik ettiği Ermeniler kazanın Göyce bölgesinin Kızıl Veng, Subatan ve Zagalı köylerini dağıttıkları, 4 erkek ve 6 kadının öldürüldüğü haberi veriliyordu. Aynı haberde, insanlarının başlarının, kadınların göğüslerinin kesildiği, Şarab köyünde bütün insanlarının öldürüldüğü, çocukların tandırlara atılarak yakıldığı ve 8 kadına sekiz boyunca tecavüz edildiği de bildiriliyordu.

Ermeniler, İngilizlerin himayesiyle Nahçıvan bölgesinde kendi yönetimlerini kurmaya teşebbüs etmişlerdir. Kısa süreli Ermeni yönetimini zamanında rmenilerin yaptıkları katliam, işkence ve zulümler yapmışlardır. 19-25 Haziran 1919’da yapılan çatışmalar sonucunda Ermeni yönetiminin bölgeden kovulması ile sonuçlandı.101

İngilizlerin mevkilerinin zayıfladığı zamanda, yani +9+9 yılının ikinci yarısında faal hale gelen ABŞ hükümeti Ermeni-Azeri çatışmalarından faydalanmaya çalıştı. Nahçıvan bölgesi ile ilgili konularda aslında Ermeni yanlısı olan ABŞ bölgeye yeterince silahlı kuvvet getiremediği ve ahalinin güçlü mukavemeti sebebiyle burada iki yüzlü siyaset yürütüyordu. Müttefiklerin Ermenistandaki Ali Komiseri Albay Haskel Zengezur ve Karabağı Azerbaycan’ın dahilinde olduğunu kabul ederek Ermenilerle Müslümanlar arasında normal münasebetler kurulması gerekçesiyle Nahçıvan ve Şerur-Derelez kazalarının geçici olarak özel tarafsız bölge ilan edilmesi ve burada Amerika askeri yönetimi kurulmasını teklinifini yaptı.102 23 Kasım 1913’te Amerikalıların gözetiminde Tiflis’te Azerbaycan ve Ermenistan arasında beş maddeden ibaret anlaşma imzalandı.103

Azerbaycan hükümeti bu geçici antlaşmaya inanarak ve müttefiklerin girişimlerini esas alarak anlaşılan konular neticelenmeden kendi askeri birliklerini Zengezur’dan çıkardı. Halbuki, Ermenistan hükümeti bundan istifade ederek derhal bölgeye ilava kuvvet göndererek orada daha geniş askeri müdahalelere başladı.

1920 yılının başlarında Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal etmek arzuları güçlense de Azerbaycan hükümetinin siyasi ve askeri tedbirleri Daşnakların planlarının gerçekleşmesine fırsat vermedi.

1 “Azerbaycan” Gazetesi, 27 Mart 1998.
2 ” ‘Azerbaycan” Gazetesi, 27 Mart 1998.
3 Kavibi, “Krasnaya Kniga”, İstoriya Azerbaydjana po Documentam İ. Publizatsiya, Bakü 1990, s. 159.
4 A.g.e., s. 159-160.
5 M. S.Ordubadi, Ganlı İller (1905-1906-cı İllerde Afgazda Baş Veren Ermeni-Müselman Davasının Tarihi), Bakü 1991, s. 10-11.
6 A.g.e., s. 13.
7 Nadjalov B., itso Vraga, çast 1, Bakü 1993, s. 182.
8. M. S. Ordubadi, a.g.e., s.18-22.
9 Nadjalov B., a.g.e., s. 184-185.
10 M. S. Ordubadi, a.g.e., s. 26.
11 A.g.e., s., 40.
12 A.g.e., s., 55, 61-62.
13 A.g.e., s., 82-85.
14 A.g.e., s., 120-224.
15 A.g.e., s., 128-134.
16 Nadjalov B., a.g.e., 1 Hisse, s. 71-75.
17 M. S. Ordubadi, a.g.e., s.71-75.
18 A.g.e., s., 80-81.
19 Arutunyan A. O., Kafkazskiy Front (1914-1917), Yerevan 1971, s. 299-320.
20 Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, 4. Baskı, İstanbul 1986 240. s.; Van’da Ermeni Mezalimi. 1895-1920 “Ruslara göre Ermenilerin Türklere Yaptığı Mezalim” Ankara, 1987, s. 9-59.
21 Joren Malevil,Armyanskaya Tragediya 1915 (çev. Ayten Kazımov), Bakü 1990, s. 64­65, 90.
22 Abdulhaluk Çay, “Ermenilerin Baku’da yaptığı 31 Mart 1918 Katliamı” “Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu Erzurum 8-12 Ekim 1984”. 243. s.
23 H.Agamaliyeva, R. Hudiyev, Azerbaydjanskaya Respublica, Stranitsı Poliçeskoy İstorii (1918-1920), Bakü 1944, s. 5.
24 Nadjov B., a.g.e., 11 Hisse, s. 54, 55; AzerbaycanGazetesi No: 19, 21 (24, 04, 82, 01, 05. 92).
25 Nadjalov B., a.g.e., 11 Hisse, Bakü 1994, s. 54-55; Azerbaycan Gazetesi No: 12;21 (24.04.92; 01.04.92)
26 Nadjolov B., a.g.e., 11 Hisse, s. 55-57.
27 Nadjolov B., a.g.e., 11 Hisse, s. 58.
28 A.g.e., s., 59.
29 Azerbaycan Gazetesi, No: 19,21.
30 Nadjalov b., a.g.e., 11 Hisse, s. 67.

1916'da Almanya'ya gönderilen çocuklar