20171128

Adana biraz da Türkiye’dir! / Feridun Andaç



Yakın zamanda Adana’ya üç kez geldim. Bu gelişimde Yaşar Kemal Sanat Günleri’nde usta yazarımızı konuşacaktık.

Çukurova dendi mi ilk akla gelen Orhan Kemal’dir, Yaşar Kemal’dir. Benim için biraz da Reşat Enis’tir, Yılmaz Güney’dir, Demirtaş Ceyhun’dur. Onların buraya dair yazdıkları, anlattıklarıdır.
Kenti adımlarken o duyguya kapılırsınız. İzler, renkler, sesler ararsınız yazdıklarından. Her ne kadar Adana da küreselleşme salgınından payını almışsa da kenti adımladığınızda yer yer sözünü ettiğim izlere rastlamanız mümkün.

Bir kenti var eden, tarihsel/kültürel doku kadar, gündelik yaşama seyridir. Ve elbette ki o kentin ekonomisi, doğası... Bu bağlamda Adana kadim bir kent... Doğu Akdeniz uygarlığının kavşağında bir yerde olması onu, buluşturan dönüştüren, hatta taşıyan kent kimliğine büründürmüştür bence.

MAHSULAT-I HAYAT SATIŞEVİ

Sanatın, kültürün neredeyse her alanında birçok insanı var etmesi rastlantı değildir. Aynı zamanda ülke ekonomisinin dinamosu olması da öyle...

Dünkü Adana’dan bugünkü Adana’ya kıyas yapacak değilim, öyle bir dağarcığım da yok. Ama okuduklarım kadar görüp gözleyebildiklerimin bana anlattığı şu ki; dünkü Adana, geleceği kurma düşlerini insanlara taşıyan birikime sahipmiş. Bunu nereye/neye dayanarak söylüyorum?
Edebî okumalarımın yanı sıra yüzümü döndüğüm tarih çok şey söylüyordu aslında. Hele hele Millî Mensucat Fabrikası’nın tarihçesini okuduğumda gördüğüm başlı başına bir ülke gerçeğiydi. Ama bu gelişimde karşıma çıkan bir kitap vardı ki; okumaya başladığımda Adana’nın yüz yıllık yakın tarihi ile karşı karşıya kalmıştım. Bu yörede simge bir ad olan Selahattin Canka’nın “Bitpazarı: Ticaret, Sanayi, Hırdavat, Siyaset, Matbuat, Zuhurat, Hitabet, Kitabet, Vukuat, Hikâyet, Tezvirat, Tevkifat ve tüm mahsulat-ı hayat. Satışevi” adını verdiği kitabı hem bu öyküyü baştan sona anlatıyor, hem de size Türkiye’nin neden “AKP” den ibaret olmadığını gösteriyordu.



GÜNEY SANAYİİ’Nİ KİM BATIRDI


Bugün Adana için İstanbul’dan daha çok Türkiye diyebilirsiniz. Ama küresel kapitalizmin adeta simgesi haline gelen siyasi bir angajmanı Türkiye kılamazsınız.

1904 yılında Millî Mensucat Fabrikasının kuran Adana, ülkenin tarımsal ekonomisinin geleceğe dönük ibresini pekâlâ gösterir size. Canka’nın anlattıklarında karşımıza çıkan gerçeklikte de bunları bulabiliriz. Bir kentin yakın tarihini onun tanıklıklarından okurken aslında ülkenin tarihine de notlar düştüğünü gözleriz. Adana aynı zamanda yükseliş ve düşüşlerin de kentidir. Türkiye’nin ekonomisi kadar siyasetini de oradan okuyabiliriz. Canka’nın “Bitpazarı” adını verdiği tanıklık öyküsünde okuduklarımız bizi şaşırttığı gibi birçok gerçeği de karşımıza çıkarıyor.

Adana’nın önemli tekstil fabrikası Güney Sanayii’nin batışında dönemin siyasi aktörü Turgut Özal’ın rolünün ne olduğunu anlatan Canka, siyasilerin ülke ekonomisini/sanayicisini yıkıma nasıl sürüklediklerini de gözler önüne serer. Bir bakıma, ya bendensin ya da değilsin denerek üstelik.

....
....

Alıntı Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/adana-biraz-da-turkiye-dir-feridun-andac-kose-yazilari-kasim-2017