Karaman’da geçmişte bir Sümerbank fabrikası vardı. Sümerbank Karaman Pamuklu Sanayii Müessesesi 1955 yılında kuruldu. 1985 yılında işletmede 1108 işçi ve 56 memur çalışıyordu. Fabrika 8.2.1996 tarihinde özelleştirildi ve kapatıldı.
Karaman’a gittiğimde oradaki arkadaşlar anlattı. Eskiden aileler, evlenme çağına gelen kızlarını, rahat bir hayat sürsünler diye, Sümerbank işçisine vermeye çalışırmış. Sümerbank işçilerinin çalışma ve yaşama koşulları, imrenilecek düzeydeymiş. Şimdi, haylazlık eden kızlara anneleri “seni bisküvide çalışan birine vereyim de, gör gününü” diyormuş.
SÜMERBANK’IN KATKILARI
Türkiye’nin “sanayi mektebi” Sümerbank, Türkiye ekonomisinin geliştirilmesine, halkın refahının yükseltilmesine, Türkiye’nin siyasal bağımsızlığının ekonomik altyapısının oluşturulmasına, halk ile devlet arasındaki bağların güçlendirilmesine ve farklı etnik kökenlerden ve inançlardan insanların ulus ve sınıf bilinçlerinin geliştirilmesine çok önemli katkılarda bulundu. Sümerbank’ın işletmeleri, bulundukları bölgelerde sosyal devletin çekirdekleriydi. Bu nedenle de, emperyalizmin saldırısının ilk hedeflerinden biri, Sümerbank oldu.
1925 yılında 633 sayılı Yasayla Sanayi ve Maadin Bankası kuruldu. Devletin elindeki sanayi kuruluşları bu bankaya devredildi. Sanayi ve Maadin Bankası 1932 yılında Devlet Sanayi Ofisi ve Türkiye Sanayi Kredi Bankası olarak ikiye ayrıldı. Bu iki kuruluş, 3.6.1933 gün ve 2262 sayılı Yasa ile birleştirilerek Sümerbank kuruldu. Sümerbank (Sümer Holding) ve bütün fabrikaları 30.10.1987 tarihinde özelleştirme kapsamına alındı ve bir süreç içinde tahrip edildi.
Sümerbank, ülkemizde demir-çelik tesisleri, çimento fabrikaları, kağıt ve selüloz tesisleri kurdu ve bunların daha sonra kendi bünyesinden ayrılarak ayrı birer kuruluş olmasını sağladı.
BAĞIMSIZ SANAYİLEŞME
1929 dünya ekonomik buhranı, kapitalizmin eksik tüketim eğiliminden kaynaklanmıştı. Diğer bir deyişle, kapitalizmde tüketicilerin tüketme gücü, üretici güçlerin gelişimiyle ortaya çıkan malları tüketmeye yeterli değildi; stoklar birikiyordu. Bu koşullarda, emperyalist ülkelerin yayılma ve sömürgelerde, yarı-sömürgelerde ve diğer azgelişmiş ülkelerde sanayileşmeyi engelleme çabaları önemliydi. Sümerbank, bu koşullarda, Birinci Sanayi Planı çerçevesinde, devletçilik anlayışıyla bir sanayileşme sağladı.
Sümerbank’ın gerçekleştirdiği sanayileşme, emperyalist ülkelerin uluslararası işbölümü çerçevesinde Türkiye için uygun gördükleri alanlarda değil, Türkiye’nin ulusal bağımsızlığı açısından gerekli görülen alanlardaydı.
Sümerbank, bu anlayış çerçevesinde, vasıflı insangücü yetiştirilmesi amacıyla, hem işletmelerinde sürekli eğitim uyguladı, hem de yurtdışına eğitim için öğrenciler gönderdi. Türkiye’nin bağımsızlığı için yapılan millileştirme ve devletleştirmelerde de Sümerbank önemli görevler üstlendi.
Sümerbank, Anadolu’nun değişik bölgelerinde, başka hiçbir sanayi tesisinin olmadığı yerlerde fabrikalar kurdu; istihdam olanağı sağladı. Bölgenin zenginleri ellerindeki parayı ticarette kullanırken veya büyük kentlere aktarırken, devlet, Sümerbank eliyle yatırım yaptı. Birçok bölgede ilk önemli fabrika, Sümerbank’ın işletmesiydi.
Devlet, “kerim devlet,” “baba devlet” veya “sosyal devlet” rolünü, bu fabrikalarla yerine getirdi. Bu fabrikalar, Anadolu’nun birçok bölgesinde işçi sınıfının çekirdeklerini oluşturdu. İşçiler, çok sayıda işçinin bir arada çalıştığı büyük işletmelerde sınıf kimliğini kazandı.
Sümerbank’ı özelleştirenler ve yok edenler, Türkiye’ye, Atatürk’e, halkımıza ve işçi sınıfımıza büyük bir darbe indirdi.
Sümerbank'ın işçi haklarına katkısı
Yıldırım Koç
15 Ağustos 00:56
Kemalist Devrim’in ekonomik kalkınma stratejisi, işçilerin ezilmesine değil, işçilere günün koşullarında insanca yaşama ve çalışma koşullarının sağlanmasına dayanıyordu. Böyle bir anlayışla hareket edildiği içindir ki, Osmanlı’dan son derece zayıf bir sanayi yapısı devralan ülke, kısa süre içinde halkın ihtiyaç duyduğu temel tüketim mallarını üretebilir duruma gelebildi. İşçilere bu hakların tanınabilmesi için eylem yapılmasına da gerek kalmadı.
Bu uygulamaların en güzel örneklerini Sümerbank işyerlerinde görmek mümkündür.
SÜMERBANK İŞLETMELERİNDE KOŞULLAR
1940'lı yıllarda "Başta devlete ait müesseseler olmak üzere, kanuni bir mecburiyet bulunmaksızın bazı büyük işyerleri, işçilere parasız bir, hatta iki öğün yemek, iç çamaşırı, pijama, elbise, ayakkabı vermekte, Sümerbank müesseseleri ise, aynen işçilere ücretli yıllık izin vermektedir." (Çalışma Bakanlığı, Çalışma Dergisi, Sayı 17, Nisan 1947, s.67)
Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası'nın 10. kuruluş yıldönümü vesilesiyle yayınlanan bir yazıda, 1940'lı yılların ortalarındaki durum şöyle anlatılıyordu:
"Gerçekten işçi ve memur, bütün çalışanların sağlık ihtiyaçlarının karşılanması için kurulmuş bulunan hastahane, kreş ve bakım odaları ve buralarda kullanılan çeşitli malzeme ve araçlar ileri bir tekniği temsil etmekte idi. İşçilerin ihtiyaçlarının işletme tarafından parasız olarak temin edilmesi için tertiplenen teşkilat ve tesisler temiz, bakımlı ve memnun edici bir yeterlikte idi. Diğer taraftan işçilerin okuma yazma öğrenmelerinden başlayıp bilgili işçi olarak yetişmelerini mümkün kılan işçi kursları ve çırak okulu bu alanda yapılanların güzel bir örneğini teşkil ediyordu.
"Bu faaliyetlerin yanında çocuk, kadın işçilerin korunması için alınan tedbirler, memur ve işçi çocuklarının sağlam ve bilgili yetişmesine yarayacak mektepler, besleme sistemleri, bakım evleri ayrı ayrı üzerinde durulacak içtimai önemi olan işlerdi. Bunların yanında Adalet Bakanlığı ile yapılan bir anlaşma ile iş esasına göre kurulmuş olan kadın mahkûmların fabrikada çalıştırılmasına dayanan cezaevi gerek ceza sistemimiz gerek iş hayatımız için başlı başına içtimai ve hukuki bir varlıktır. (...) 1 Haziran Cumartesi akşamı fabrika işçi ve memurları tarafından tiyatro oynandı. (...) Pazar gecesi Fabrikanın kuruluşundan beri mevcut olan geniş yüzme havuzu etrafında bir toplantı tertiplendi." (Çalışma Bakanlığı, Çalışma Dergisi, Sayı 7, Haziran 1946, s. 57)
KIDEM TAZMİNATI ÖNCE SÜMERBANK’TA UYGULANDI
Sümerbank işyerlerinde 1933 sonrasında uygulanan Sümerbank Fabrikaları Müstahdemin Usta ve İşçilere Ait Hastalık ve Vefat Yardımı Talimatnamesine göre, işçinin hizmet akdinin belirli koşullarda işçi veya işveren tarafından feshedilmesi veya işçinin emekliye ayrılması durumunda, ilk sene için 30 ve daha sonraki her bir yıl için 10 yevmiye tutarında “terki hizmet tazminatı” ödenmesi öngörülüyordu. Diğer bir deyişle, işyerinde kıdem tazminatı uygulanıyordu.
İŞÇİ VE MEMUR LOJMANLARI
Sümerbank işçilerine sağlanan barındırma hizmeti de, günün koşullarında, son derece önemliydi. A.A.Özeken bu konuda şu bilgileri vermektedir:
"Sümer Bank camiasına dahil ve sayısı yuvarlak rakamla 30 bine varan işçi ve memurun yüzde 20'si işletmelerce barındırılmış bulunmakta idi.
"Bunların yüzde 10'u bekar olarak işçi koğuşlarında -amele pavyonlarında- ve ancak yüzde 7'si ailelerile beraber, fabrikalar civarında inşa edilmiş memur ve amele evlerinde yerleştirilmiş bulunmakta idi. (...)
"Sümer Bankça, barındırma politikası hizmetinde, kuruluştan 1945 sonuna kadar, 30 milyon lira sarfedilmiş bulunuyordu. Bu suretle 1123 münferit işçi ve memur evi, 118 apartman, 29 bekar amele paviyonu, 249 baraka inşa edilmiş, ayrıca, bankanın kira ile tuttuğu 200 evde de, fabrika memur ve işçilerinin barındırıldığı tespit edilmiştir. Evli işçilerin, ailelerile birlikte barındırılma nispeti: Gemlik Suni İpek Fabrikasında: % 44; Konya Ereğlisi Bez Fabrikas ile Kayseri Mensucat Kombinasında: % 35'er; Hereke'de % 20 (1950'de % 40); Nazilli'de % 16; Karabük'te % 40'tı." (Özeken, A.A., "Türkiye Sanayiinde İşçiyi Barındırma Problemi," İçtimai Siyaset Konferansları, Kitap 3, İstanbul, 1950, S.121)
Sümerbank işyerlerinde işçilere sağlanan bu haklar, özel sektör işçileri açısından da bir örnek oluşturuyordu. Ayrıca, Sümerbank gibi kamu işletmelerinde, yürürlükteki kanun, tüzük ve yönetmelikler tam olarak uygulanıyordu. 1946 yılından itibaren de sendikalaşmanın başını kamu işçileri çekti.
Atatürk’ün işçi haklarına saygı temelindeki kalkınma modeli, günümüz açısından da yol göstericidir.