20200804

Lozan ve Ayasofya




LOZAN VE AYASOFYA..


Istanbul'un bir an önce işgalden kurtarılması ve barışa kavuşarak, ülkenin imarına başlanabilmesi amacıyla 23 Temmuz 1923 günü Lozan'da, "İleride düzeltiriz" düşüncesi ile,iki önemli konuda taviz verdik ve ertesi gün anlaşmayı, 24 Temmuz 1923 te imzaladık..

Tavizlerimiz; 

1-Osmanlı'nın borçlarını ödemeyi kabul ettik. 
2-İngiltere,Fransa,İtalya ve Japonya'nın boğazlara yönelik tehditlere karşı garantör olacağı bir "Boğazlar Komisyonu" kurulmasını ve boğazlara Türk askeri yerleştirilmemesini kabul ettik.. 

Osmanlı borçlarının ödenmesini ele aldık. 1930'a kadar borçların bugünkü değerle 42 milyar dolarlık kısmını ödedik.. Aralık 1932'de borçların geri kalanında indirim yapılmasını,aksi halde ödeme yapmayacağımızı bildirdik.. Nisan 1933'te yapılan görüşmeler sonunda borçlarda; %90.8 indirim, nöbetçi asker bile koyamıyorduk.. 

Mayıs 1933'te Londra'da yapılan Silahsızlanma toplantısına katılarak, Lozan anlaşması'nın Boğazlar Komisyonu maddesinin iptal edilmesini talep ettik, ancak bu talebimiz kabul edilmedi.. Bunun üzerine önce Sovyet Rusya ile görüşerek Mussolini ve Hitler'in, Boğazların güvenliğini tehdit ettiğini,Sovyet Rusya'nın güvenliği için de Türk askerinin Boğazlara yerleştirilmesi gerektiğini söyledik.. Ayrıca,Ortodoks Rusya'yı yanımıza çekmek amacıyla 24 Kasım 1934 te Bakanlar Kurulu kararıyla Ayasofya'yı müze yaparak atağa geçtik.. 

Lozan Anlaşması'da yapılacak değişikliği tüm imzacı ülkelerin kabul etmesi gerekiyordu. Ayasofya kararı imzacı devletlerden Yunanistan üzerinde de etkili oldu,çünkü Yunanistan'da Ortodoks tur.. Milletler Cemiyeti'nin Nisan ve Eylül 1935'te yapılan toplantılarında Lozan Anlaşması'nın Boğazlar maddesinin iptalini istedik.. Değişen dünya koşullarında (Mussolini ve Hitler'i kastederek) Türkiye'nin güvenliği konusunda endişe duyduğumuzu belirttik.. 

Ayasofya tavizi ve baskı diplomasimizin etkisiyle Sovyet Rusya ve Yunanistan delegeleri, Türkiye'nin talebinin "makul olduğunu" belirterek desteklediler.. Bunun üzerine, İtalya dışındaki diğer ülkeler de talebimizin mâkul olduğunu kabul edince, 11 Nisan 1936'da, Montrö'deki Milletler Cemiyeti toplantısında Boğazlar konusunda yeni bir anlaşmaya hazır olduğumuzu belirten bir nota verdik.. 20 Temmuz 1936'da, "Montrö Boğazlar Sözleşmesi" imzalandı. TBMM'de onayladı ve Resmi Gazete'de yayınlanması bile beklenmeden 30000 Türk Askeri,o gece yarısı İstanbul ve Çanakkale Boğazları'na konuşlandı. Anlaşma 5 Ağustos 1936 günü Resmi Gazete'de yayımlandı.. 


*** 

Görüldüğü gibi Ayasofya bir amaçla, Atatürk tarafından "Müze" yaptırılmıştır.. Amaç hasıl olunca Atatürk,Ayasofya'yanın müze değil,cami olarak tescil edilmesi emrini verdi. Çünkü,Montrö imzalanmış ve Ayasofya'nın müze hâlinin devamına gerek kalmamıştır.. 

Montrö'den 5 ay sonra, 19 Kasım 1936'da düzenlenen Ayasofya'nın tapusu şöyledir; Vasfı:Türbe,akaret, Muvakkithane ve Medrese-i müştemil, 
AYASOFYAYI KEBİR CAMİİ ŞERİFİ 
Sahibi: Ebulfetih Sultan Mehmet Vakfı. 

Alıntı
---

Müzeydi,camiydi, kalsaydı,kalmasaydı, kılıç hakkıydı derken,iş Atatürk'ün Fatih Sultan Mehmet'le kıyaslanmasına ve nihayetinde Atatürk'e tek bir satır dua edilmemesine kadar vardırdılar.. Zamanın şartlarını ve zorunlulukları okuyunca belki mahcup olanlar olur.. Elbette ki Fatih Sultan Mehmet Istanbul'u fethederek Ayasofya'yı da bize kazandırdı.. Ama korunması, günümüze kadar gelmesi ve hikâyesi yukarıda anlatıldığı gibi okunursa belki Atatürk'ün ruhuna da bir fatiha okuyanlar olur. Ben her fırsatta kendisini saygıyla yâd edip dua ediyorum


Sakaryalı#ANDIMIZ#  @beynevit63