Saçlar altın sarısı. Yüz, güneşten hafif yanmış koyu pembe. Alın, dikkati çekecek kadar enli ve kırışık. Kaşlar, gür ve şahlanmış gibi alna doğru kalkık. Gözler, iri, gök mavisi renginde ve çelik parıltılarla dolu. Elmacık kemikleri biraz çıkık. Burun, kusursuz fakat kanatlan dolgun olduğundan büyük görünür. Dudaklar, ince, üst dudak altındakinden daha mütebariz. Çene, azim ve kuvvet ifade eden yapıda geniş. Omuzlar da öyle: Geniş ve yuvarlak. Göğüs kabarık. Pazılar dolgun adaleli fakat ellerle parmaklar ince ve uzun. Karınsız, bacaklar düzgün, ayaklar da eller gibi ince. Atlet vücutlu, zarif endamlı, keskin ve derin bakışlı, ciddi tavırlı, hareketleri canlı ve çalak, her haliyle alımlı bir erkek güzeli. İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün portresi. Boyu 1.74’tü, fakat vücudundaki tenasüp itibariyle daha uzun görünürdü. Kilosu 74 - 76 arasında değişirdi.
Yeni harflere dair fikir ve görüş teatisi için Dolmabahçe Sarayı’na davet edilenler arasında bulunup Atatürk’ü ilk defa orada yakından görmüş olan rahmetli şair Ahmet Haşim onu şöyle tarif ediyor: Bebekleri en garip ve esrarengiz madenlerden yapılmış bir çift gözün; mavi, sarı, yeşil ışıklarla aydınlattığı asabi bir çehre. Yüzde, alında, ellerde bir sıhhat ve bahar rengi. Muntazam taranmış, noksansız, sarı genç saçlar. Bütün zemberekleri çelikten, ince, yumuşak, toplu, gerilmiş ten ve taze bir uzviyet.