20220630

🇹🇷Türk Kara Kuvvetleri'nin kuruluşunu 2231. yıl dönümü

Türk Kara Kuvvetleri'nin kuruluşunu 2231. yıl dönümü kutlu olsun. Her yıl 28 Haziranda kutlanır. Türk Kara Kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak M.Ö. 209 yılı esas alınır. Bu yıl, Xiongnu-Hun Kağanı Mete’nin tahta geçtiği tarihtir.Mete’nin ya da Çinlilerin ona verdiği isimle, Mao-tun’un kurduğu Ordu Birliği, yeryüzünde görülen ilk düzenli ordu birliği olarak bilinmektedir. Mete Kağan ilk kez orduyu 10,100, 1000 ve 10 bin kişilik birliklere ayırarak emir-komuta zincirini oluşturmuştur.

Elbette buna bağlı olarak “Askeri Rütbelerde” oluşturulmuştur. Onbaşı, Yüzbaşı, Binbaşı gibi. Çin imparatoru Pai-Teng Kalesi’nde Mete’nin sayıca az ordusu tarafından kuşatılıp yenilince, kendi ordusunu da bu şekilde düzenlemiştir.

Mete “Atlı Süvari” birliğindeki At renklerini, Türk Kozmolojisindeki renkler ile eşleştirerek, oluşturmuştur. Mete Kağan renk simgeciliği nedeniyle, değişik renklerdeki atlardan oluşan süvari bölüklerinin askerlerini, dört ayrı yöne yerleştirmişti.

Al atlar Güney’e, Ak atlar Batı’ya, kara yağız yani siyah atlar Kuzey’e, doru ya da Demir kırı olan atlar Doğu’ya. İlk düzenli, rütbeli ordu sistemi ve süvari birliği, Mete Kağan tarafından kurulmuştur.

Biz Türkler boş yere erlerimize, “TERTiP” demiyoruz. Kökeni çok eski Türk mantık ve düşünce sistemine, Askeri düzen ve disiplinine kadar gider.

Nuray Bilgili

YORUM:

Oğuz Kağan destanı'nın Uygur varyantında Mete Han-Oğuz Kağan olarak ifade edilir. Oğuzların boylara ayrılması ve ( ordu) düzenine geçmesi, sosyolojik guruplara ayrılması Mete Han dönemi ile ilgili olduğu kesin gözüküyor. İslâmiyet öncesi Oğuzlar bir oba/ bölük, üç oba bir / Tabur

Ümit Doruk @UmitDoruk4

20220629

Yakut Türklerinin Mevsim Döngüsü Bayramlarında Diktikleri GÖK TEREK.

 Yakut Türklerinin Mevsim Döngüsü Bayramlarında Diktikleri GÖK TEREK.

Gök direğinin üzerindeki "Tamga" eski Göktürk Runik harflerindendir ve "ANT" yani "BARIŞ" olarak okunur. Günümüzde Asyanın "Barış Sembolü" olmuştur.




Vatansever Usta sanatçı Cüneyt Arkın hayatını kaybetti...

Sinemamız bir çınarını daha yitirdi: 
Cüneyt Arkın

Burçak Evren
Aydınlık
29 HAZİRAN 2022

Her ünlü oyuncunun geçmişine ilişkin bir öyküsü vardır. Gerçek midir, sonrasında mı yazılmıştır orası pek bilinmez. Bu öykülerin çoğu “neydim, ne oldum” temasını içerir. Özünde zirveye giden yolun nice bedellerin ödenmesi sonucu olduğunun altı çizilir. Bu yolda dibe vuran bir yoksulluk, acı, emek ve de geleceğe ilişkin bir umut vardır. Tıpkı Cüneyt Arkın’ın yaşamında olduğu gibi.

İnşaat işçiliği yapar, sirklerde çalışır, öğrencilik yıllarında Sirkeci’nin en ucuz otellerinde kalır. “Yoksulluktan, yakışıklılığımın bile farkına varmadım” der. 

Kendisiyle yıllar önce röportaj yapan bir gazeteci, filmlerde canlandırdığı tiplemelere bir gönderme yaparak:

-Bizanslılarla mı, hayata karşı mı savaşmak, hangisi zordu? Diye sorar…

O da; Savaşçılık genlerimde var. Sülalem Tatar soyundan. Kırım’dan gelmişler. Babam İstiklal Savaşı gazisi. Eskişehir’de kerpiç bir gecekonduda dünyaya geldim. Tuvalet bile evin en az 200 metre dışında. Ablalarım anan, babam toprağı kazardı, bulduğumuz acı kökleri yerdik. Üstüm başım hep hayvan ve ekşi küspe koktuğundan diğer çocuklar benden uzak dururdu. 13 kardeşten yalnızca 3 kişi hayatta kaldık. Mutsuzluk umutsuzluk diz boyu idi” diyerek yanıt verir.

Cüneyt Arkın’ın çocukluk ve ilk gençlik yılları da kimi Yeşilçam melodramlarında izlediklerimiz gibidir. Filmlerde görüp de “yok artık…” değimiz her bir şeyi o, hayat diye yaşar…

Ama ünlü oyuncunun yaşamı tıp fakültesine girdikten sonra da değişmez. Hocası Cihan Abaoğlu onu biraz para kazansın diye evlere hastabakıcı olarak gönderir. Gittiği her evde hastanın altını bile değiştirir. Çünkü o yıllarda aldığı burs ayda 60, lira hasta bakımında aldığı para ise günde 15 liradır.

Gerçek adı Fahrettin Cüreklibatur olan sanatçının hem adı hem de yaşamı 1964 yılında artist dergisinin açtığı yarışmada değişir. Yarışmada birinci olunca Halit Refiğ’in yönettiği Gurbet Kuşları filmiyle sinemaya geçer. Halit Refiğ, Şafak Bekçileri filmini çevirirken, onu Hava Kuvvetlerinde yedek subaylığını yaparken keşfeder ve filminde oynatmak ister. Ancak yönetmenlik izin vermediği için bu isteğini gerçekleştiremez. Ama sonrasında sinemadaki ilk yönetmeni olur.

Yeşilçam’ın duygusal ve sonrasında melodramlarında başlayan oyunculuğu giderek serüven filmlerine, çizgi roman kahramanlarına oradan adaletin peşindeki kanun adamlığıyla, dünyayı kurtaran adamlığa kadar uzar. Maden filmi başta olmak üzere kimi toplumsal içerikli filmlerde unutulmaz karakterleri yansıtır. 1976’da oyunculuğunun yanı sıra yönetmenliğe geçer. Deli Şahin’den, Görünmeyen Düşman’a, Vatandaş Rıza’dan Babanın Oğluna dek birçok filmi hem yönetir hem de oynar. 

1963 yılında Gurbet Kuşları ile başladığı oyunculuk serüvenini Yeşilçam’ın popüler olan tüm türlerinde oynayarak öne çıkmış ender sanatçılarından biridir. Unutulmayacak filmleri arasında ilk akla gelenler ise Gurbet Kuşları, Kırık Hayatlar, Sürtük, Haremde Dört Kadın, Cemil, Deli Yusuf, Maden, Vatandaş Rıza ve kült film haline gelen Dünyayı Kurtaran Adam’dır.

Sinemamızın yalnızca bir dönemine değil, bir çok dönemine damga vuran, yaşarken efsaneleşen, oyunculuğu, fiziği denli, çeşitli alanlardaki görüşleri ve yaşam tarzıyla da her daim öne çıkan unutulmayacak oyuncularından biriydi.

Yeşilçam’ın tarihine not düşenler, birer birer tarih oluyor… Ve bizlerin geçmişe ilişkin anılarından da bir şeyleri alıp götürüyor…


‘TAVSİYELERİ ÖRNEK OLSUN’

Ülkemiz herkesin yüreğinde bir yer edinmiş olan Cüneyt Arkın’ı ebediyete uğurladı.

Arkın, “Ben köy çocuğuyum… Eskişehir’de, köyde büyüdüm. Topraktan evlerimiz vardı. Babamın en büyük yardımcısıydım. O koyunlar, onların o munis bakışları… Benim hayat felsefemin özü sevgi. Tabii ki milliyetçiyim. Nasıl olmam! Benim babam Kurtuluş Savaşı gazisi. Öyle bir babanın oğluyum ben. İstiklal Savaşı gibi bir savaşımız, olmuş. Kahramanlarımız var. Atatürk var ya Atatürk! Onun üzerine insan yok. Dehasının üzerine deha yok. Genel kültürü, siyasi ve askeri dehası… Ecdadımızı bilmeliyiz, tanımalıyız. Sahip çıkmalıyız. Kaç yıllık bir tarihi birikimi var benim ecdadımın. Dünyada Türk milleti kadar tarihi birikimi olan başka bir millet yok. Bunları bilir, özümserseniz, milliyetçi olmanız zaten kaçınılmazdır.” 1981’de çekilen ‘Öğretmen Kemal’ filminde “Benim de bir öğretmenim var. Mustafa Kemal. Ben, onun eliyim, diliyim. Bizim aklımız, önderimiz sensin. Senin devrimlerin” repliği ile anılıyor.

Arkın hayatını anlattığı kitabında, “James Bond filminde oy­namak için teklif alınca, ne kadar Bond filmi varsa dikkatle izledim. Nasıl Amerika dünyada en güçlü, en yenilmez devletse, insan olarak James Bond da her ne kadar İngiliz ajanı olsa da gücü ve yenilmezliğiyle adeta Amerika’yı temsil ediyordu. Genel anlamıyla, kapitalizmin bir ürünüydü. Kapitalizmin şımarık, kibirli, kendinden başka kimseyi sevmeyen, acımasız bir sembolüydü. Aldatmayı, sömürmeyi seviyordu. Güce tapıyor, güçsüzün karşısında zalim kesiliyordu. Gücün, güçlünün iktidarı için savaşıyordu. Kabul edemezdim.”

Ruhu şad, tavsiyeleri özellikle devlet yönetenlere ve muhalefete örnek olsun.

Mehmet Yuva’nın yazısından
Aydınlık Gazetesi

Türkiye Basınında Cüneyt Arkın...











20220627

Hindistan Türk Devleti, Adilşahiler dönemi ve Marsın Kılıcı

 


Hindistan Türk Devleti, Adilşahiler döneminde, II. Ali Adil Şah tarafından yazdırılan Nujum al-'Ulum adlı Yıldızname kitabından Mars İkonografisi. 16. yy. Mars daima Türkler ile ilişkilendirilir ve tüm savaş silahları elinde, tam donanımlı bir savaşçı şeklinde tasvir edilir.

Mars Koç-Koyun üstündedir. Koç ve Koyunun Hunlardan bu yana Türkler ile özdeşleştirildiğini de unutmamak gerekir. Xiongnu-Hun döneminden kalma eserlerde Türkler Koç'a binerken gösterilmiştir. Çinliler "Asıl Hun Geyiği Koç'tur" der. Koç güçlü boynuzları ile savaşın sembolüdür.

Yukarıdaki figür özellikle Türk usulü bağdaş kurarak gösterilmiştir. Kırmızı giysisi Mars'ı simgeler. Mars Koç Burcunu yönetir. Türk Kağanlar Mars ve Koç gibi, devlet kuran liderler ve savaşçı komutanlardır. Sağ elinde üç uçlu dirgen ve Koş Kılıç yani Zülfikar tutar.

Marsın Kılıcı İskitlerden beri bilinir. İslamiyetten sonra Hz. Ali'nin kılıcına dönüşür. Hun ve Göktürkler savaşa gitmeden önce bu kılıç üzerine Ant İçerdi. Günümüzde de TSK'da bu gelenek devam eder. Er'ler silah üzerine ellerini koyarak Ant İçerler.

Alıntı: Nuray Bilgili

20220625

Tıp bilminde İbn-i Sina’nın yeri

 

İbn-i Haldûn’un Tarih Felsefesi
VakıfBank Kültür Yayınları, yirminci yüzyılın en önemli İslam siyaset felsefesi ve Fârâbî uzmanı kabul edilen Prof. Dr. Muhsin Mahdi’nin “İbn-i Haldûn’un Tarih Felsefesi” kitabını yayımlıyor.

İbn-i Haldûn’un Tarih Felsefesi

Türkçeye ilk kez kazandırılan eser, İbn Haldûn araştırmaları için değerli bir referans olmasının yanı sıra, İslâm tarih yazıcılığının ana akımlarına ve klasik felsefenin metinlerine hâkim bir bakışla İbn Haldûn’un hayat hikâyesini okurla buluşturuyor.  Arap tarihi, dili ve felsefesi alanında önde gelen otoritelerden biri olan Prof. Dr. Muhsin Mahdi’nin “İbn-i Haldûn’un Tarih Felsefesi” ilk kez VBKY tarafından Türkçeye kazandırılıyor. 19’uncu yüzyıldan bu yana hem İslam hem de Batı dünyasında tanınmaya başlayan en önemli düşünürlerinden birinin yaşam öyküsünün yer aldığı eser, Batı’da İbn-i Haldun felsefesi üzerine yapılmış ilk doktora tezlerinden biri.  Chicago Üniversitesi profesörlerinden Muhsin Mahdi’nin bu klasikleşmiş eseri, beş bölümden oluşuyor. 

“Bir Biyografinin Tarihsel Arka Planı ve Bölümleri”nde İbn Haldûn’un düşüncesinin doğuşuna, dönemin Doğu ve Batı Müslüman dünyasına, siyasi ve ilmi kariyerine; erken dönem hayatına ve eğitimine; 
“Felsefe ve Hukuk” başlığını taşıyan ikinci bölümde ilimler tasnifine, felsefe eleştirisine ve metnini kaleme alırken takip ettiği üslubuna; 
“Tarihten Kültür İlmine” başlıklı üçüncü bölümde İbn Haldûn’a kadar İslam tarih yazımında yaşanan gelişmelere, 
“Kültür İlmi: Konusu ve Problemleri” başlığını taşıyan dördüncü bölümde devlet, şehir, ekonomik hayat, tarih ve kültür ilmine,  
“Kültür İlmi: İlkeleri ve Yönetimi” başlıklı son bölümde ise kültürü doğasına, devlet ve kültür ilişkisine yer veriliyor.

Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/haber/ibn-i-haldunun-tarih-felsefesi-323038

20220613

💬🇹🇷Türk Kültürü: Düzen nasıl korunur?

 


📚📖Kitap: Türkçe Kökler

 

Doğu Perinçek bu kitabında okurları Türkçeyle uğraşmanın büyülü dünyasına götürüyor ve
dil bilincini geliştirmek, Türkçeye merakı ateşlemek için eşsiz bir başvuru kaynağı ortaya koyuyor.

Türkçe, yalnız edebiyatçı, siyasetçi, öğretmen, sanatçı, ekonomici, hukukçu, idareci, için değil, dili en az kullandığı sanılan matematikçi, fizikçi, kimyacı için de aynı derecede önemlidir.

Üretim, bilim, sanat, siyaset hepsi dille tasarlanır. Batı ekonomileriyle bütünleşme programının uygulandığı 1980 sonrasında Türkçe derslerinin önemsizleştirilmesinin maliyeti her alanda ağır olmuştur.

Atlantik devletlerinin Türkiye'yi denetim altına alma süreci, Türkçeyi bozma ve esir alma girişimiyle el ele yürütülmüştür. O nedenle Türkçenin kurtuluşu Türkiye'nin kurtuluşudur.

Doğu Perinçek kitabı okuyucuya eğlenceli bir dille sunmayı yeğliyor, bunu yaparken bilimsel
kaygılardan da ödün vermiyor.

Türkçe Kökler, okurları Orta Asya bozkırlarından İskandinavya’ya, oradan Amerika’ya götürüyor ve Türkçenin yüzyıllar içindeki serüvenini gururla takip ettiriyor.


Alfabemizin harfleri... Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün el yazısıyla...

 


🗺Çeşme, İzmir... Türkiye’de yaz...

 




20220605

İlber Ortaylı’dan uyarı: “Televizyonda yanlış Türkçe konuşuluyor”

 

İlber Ortaylı’dan uyarı: “Televizyonda yanlış Türkçe konuşuluyor”

Aydınlık

Tarihçi yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, televizyonlarda yanlış Türkçe konuşulduğunu belirterek “RTÜK denen yere hep tembih ediyoruz. Bir konuda çalışırsanız herkes sizi tutar, alkışlar. Televizyonda yanlış Türkçe konuşuluyor” dedi.

Tarihçi yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, İlkadım Belediyesi tarafından bir alışveriş merkezinde düzenlenen kitap fuarındaki söyleşiye katıldı. Etkinlik İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş’ın konuşmasıyla başladı.

Ardından sözü alan Prof. Dr. Ortaylı, yaptığı konuşmasında televizyonda yanlış Türkçe konuşulduğunu söyleyerek, RTÜK’ün bu konuya eğilmesini istedi. Ortaylı, “Bu RTÜK denen yere hep tembih ediyoruz.

"Bir konuda çalışırsanız herkes sizi tutar, alkışlar. En azından benim gibiler. Televizyonda yanlış Türkçe konuşuluyor. Bütün sunucular, bütün spikerler, beyler ve bilhassa hanımlar. Türkçede 8 tane sesli vardır. Bir sürü dilin aksine vurgulama yoktur” diye konuştu.

Günlük hayatta yaşadığı bir olaydan da bahsederek Türkçenin doğru kullanılmasını isteyen Ortaylı, “Lüzumsuz yere de her sesliyi uzatamazsın. Çünkü Türkçede sesli harf olmayan hece yoktur. İki sessiz yan yana gelmez.

"Türk hecesi dediğin mutlaka bir sesli ihtiva eder. Daha ne diye vurguluyorsun seslileri. Kim öğretiyor bunu sana. Rahmetli Sinanoğlu ‘Casuslar yapıyor bunu’ derdi sinirlendiğinde” diye konuştu.


Selahattın Eyyubiye ait para