20180212

✍️ 🇹🇷 Vatan şairi Mehmet Akif Ersoy'un Sultan II. Abdülhamid'i 'Baykuş'a Benzettiği Şiir: İstibdad

Mehmet Akif Ersoy'un Sultan II. Abdülhamid'i 'Baykuş'a Benzettiği Şiir: İstibdad

Mehmet Akif Ersoy’u dindar kimliği ile biliriz. Dindar olan kimliği bilim ve akıldan hiçbir zaman uzaklaşmamış bir şairdir Akif.  Biat eden dindar algısından öte aydın akıl ve bilimle sentezlenmiş realist bir İslam anlayışını savunmuştur.

Osmanlı’nın son döneminin sancılı günlerini görmüş ve buna duyarsız kalmamış bir şairdir. II. Abdülhamid Han’ı eleştirdiği “İstibdad” adlı şiirini çoğu insan kulak ardı eder bir kısmı ise görmezden gelir. Hatta Cemil Meriç “Akif, keşke  Abdülhamid aleyhine yazdığı bu hicviyeyi Safahat’ına almasaydı.” demiştir.


İstibdad şiirini ilk İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yayımları arasında görmüştüm. Akif gibi dindar bir adamın yine dindar bir padişahı eleştirdiğini ilk okuduğumda şaşırmıştım. Yakın zamanda tarihçi Sinan Meydan’ın  “Öteki Mehmet Akif/ Vaiz” adlı kitabında İstibdad şirini ve padişahı eleştirisini yeniden gördüm. Bu şiirle ve Akif’in hayatına dair ilginç ayrıntıyı, Akif’in hayata bakış açısını kaynak belirtilerek aktarılan birçok bilgiyi bu kitapta elde edebilirsiniz.
II. Abdülhamit, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşını bahane ederek parlamentoyu, (Meşrutiyeti) lağvetti. II. Meşrutiyet ilan edilene kadar geçen döneme  Abdülhamid’in İstibdat (baskı) dönemi  denir. Bu dönemde anayasal haklar kısıtlanmış ve baskılar artmıştır. 

Akif din konusunda çevresindeki insanlara ve ailesine asla baskı yapmamış, hatta kızlarının başının açık olmasına dahi dayatma yapmamış bir şairin sözlerini açık açık söyleyemeyeceği “istibdad”a karşı gelmesini doğal karşılamak gerekir.

İstibdad (baskı)’ı eleştirmeyen Meşrutiyet aydını yok gibidir. Ancak Akif’in  II. Abdülhamid’i eleştirileri ağır denecek türdedir. İstibdad adlı şiirden bir iki kesit koyacak olursak:

“Zaman gelsin de görsün böyle dünyalar kadar zillet( aşağılanma)
Otuz üç yıl devam etsin, başından gitmesin nekbet(uğursuz)” 
Padişahı uğursuz olarak nitelendirmiş ve dünyalar kadar aşağılanmanın, hor görülmenin otuz üç yıl diyerek tahtta otuz üç yıl kalan padişaha atıfta bulunmuştur. ,

Hatta “Ne ali(yüce) kavim idik sen geldin sefil ettin.” demiştir.  
“Düşürdün milletin en kahraman evladını ye’se( keder)
Ne melunsun( lanetlenmiş) ki rahmetler okuttun ruh-i İblis’e”
Rezil eden, lanetlenmiş demek ile yetinmemiş “ruh-i İblis’e rahmet okutan” diyerek şeytan ruhlu bir insan olarak nitelendirmiştir.

“Gölgesinden korkup bağıran bir ödlek
Otuz üç yıl bizi korkuttu “şeriat” diyerek”
Akif burada sultanı gölgesinden korkmakla nitelendirmiş, milleti “şeriat” diyerek korkutan bir din istismarcısı rolü biçmiştir. Bir kesimin sultanı  “evliya” diye nitelendirmesine karşın, “Kızıl Sultan” yakıştırmasını ilk kullanan Akif olmuştur.
“Ah efendim o herif yok mu Kızıl Kafirdi” diyerek Sultan hakkında ağır ithamlarda bulunmuştur.

Akif başka bir şirinde  
“Ortalık şöyle fena, böyle müzebzeb işler,
Ah o Yıldız’daki baykuş ölüvermezse eğer”   
 
diyerek Yıldız Sarayındaki padişahı Baykuş’a benzetmiştir.  Otuz üç yıl boyunca baskı ile ülkeyi yönettiği için Sultan’ı ağır şekilde eleştirmiştir.

“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem” diyen  Akif’in başka şekilde bir duruş sergilemesi düşünülemezdi zaten. 27 Aralık 1936 yılında aramızdan ayrılan Mehmet Akif Ersoy’u ölümünün sene-i devriyesinde rahmet ve özlemle anıyoruz.