Hiç düşündünüz mü? Türk milletinin başka bir adı daha olsa idi bu ad ne olurdu?
Cevabını ben vereyim: Yürük… Yani Yörük…
Neden Yürük?
Çünkü, Türklerin tarih içindeki konumunu, yarattığı uygarlığın kaynağını en güzel anlatan sözcük budur. Çünkü Türkler; tarih içinde durmadan yürümüşlerdir. İnsanoğlunun kültürlerini de bir yerden başka bir yere taşıyarak melezlenmesini, çeşitlenmesini sağlamışlardır. Bu halleriyle de dünyada başka hiçbir millete benzemezler ve seçkindirler.
Bu yürüyüş en az 5 bin yıl önce başlamıştır. İtil Irmağı boylarındaki ön Türkler, Kafkaslar’ı aşarak Irak’a kadar gelmişler; buradaki Sümerler’i etkilemişlerdir. Sümerce’deki Türkçe sözcükler bunun kanıtıdır.
Sadece doğudan batıya değil, kuzeyden güneye de yürümüşler; Hindistan’da devlet kurup ünlü Tac Mahal’ı yaratmışlardır.
Bu millet, yani bu Yürükler, gittikleri yeri çekirge sürüleri gibi yağmalayan öteki kavimlerden çok farklıdır. Çünkü Yörük önderleri gidip ele geçirdikleri yerleri “yurt edinme” iç güdüsüyle kullanmışlardır. Böyle olunca da yürüyüşe sadece askerler değil, toplumun bütün bireyleri; yaşlılar, çocuklar, kadınlar; herkes katılmıştır. Hacı Bektaş Veli, Anadolu’yu fetheden Türk boylarına, o ele geçirdikleri yerleri “yurt” olarak verdiğini vurgulamıştır. Anadolu’dan Balkanlar’a açılma da işte bu yurt edinme eylemiyle açıklanabilir.
Bu yüzden şu gösterişsiz Yörükler, dünyanın en büyük fatihleri ve yurt yaratıcılarıdır.
ANTALYA’DA YÖRÜKLER ARASINDA
Dünden beri Antalya’dayım. Burada büyük bir Yörük şöleni var. Antalya merkezli Yörükler Derneği’nin düzenlemiş olduğu 4 günlük etkinliğe ben de okundum.(*) Başkan Abdullah Duman, “Rıza abi sizi mutlaka aramızda görmek istiyoruz!” deyince geri çevirmem mümkün olmadı. Bunu fırsat bilip Elmalı, Tekke Köy’deki Yörük ulularından Abdal Musa Sultan’ın dergâhını da ziyaret edeceğim.
Yörük şöleni gerçekten çok anlamlı ve umut dolu. 50’ye yakın ilimizden 350 dolayında Yörük-Türkmen derneğinin temsilcileri buradalar. Ayrıca Rusya Federasyonu, Afganistan, Balkanlar, Kerkük, Kırgızistan gibi ülkelerden de temsilciler gelmiş bulunuyor.
Has Türklerin has buluşmasında Yörük-Türkmen derneklerinin aralarındaki ilişkilerin geliştirilmesi de konuşulacak.
Bu büyük şölende Türkiye’ye ve dünyaya Türk kimliğinden ışıklar yansıtılıyor. Acaba Kültür Bakanlığı Yörük Dernekleri’mizin bu büyük çabasının farkında mı?
Bu büyük buluşmada emeği geçen herkesi yürekten alkışlıyorum. Tanrı’nın ışığı onlarla olsun.
Yörükler büyüsün, güçlensin; ulusumuz birlikte daha hızlı yürüsün.
Yörükler durdukça Türk milleti de var olmaya devam edecektir.
ESKİ TÜRKİYE’Yİ ÇOK ÖZLEDİM
Yörük-Türkmen deyince Torosların oğlu Musa Eroğlu’nu anmamak olur mu?
Sanıyorum 18 yıl öncesiydi… Kendisini gazeteye çağırdık, geldi.
Onu, gazeteci arkadaşım Mustafa Dolu ile birlikte kaldığımız odada ağırladık.
Kurduk çilingir sofrasını; yürüttük sohbeti…
Musa Eroğlu üstad, çaldı çığırdı, coştu coşturdu…
Sesi salona taştı; öbür arkadaşlar geldiler; selam verdiler.
Gazetenin ortasında böyle bir sofra kurmak… Musa Eroğlu gibi bir ustanın orada türkü söyleyip demlenmesi…
Bunlar ancak o eski Türkiye’de olabilen şeylerdi.
Şimdi o odalarda birileri namaz kılıyor, sonra da bol bol yalan haberler yazıyor.
Çok arayacaksınız o eski Türkiye’yi çok!
Üstad Musa Eroğlu’na saygılar olsun…
Bu Türkmen ulusunu, bugün de aynı zevkle dinliyorum ve huysuzluklarım uçup gidiyor…
Alıntı Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/turk-un-bir-adi-daha-olsa-ne-olurdu-riza-zelyut-kose-yazilari-subat-2018
Cevabını ben vereyim: Yürük… Yani Yörük…
Neden Yürük?
Çünkü, Türklerin tarih içindeki konumunu, yarattığı uygarlığın kaynağını en güzel anlatan sözcük budur. Çünkü Türkler; tarih içinde durmadan yürümüşlerdir. İnsanoğlunun kültürlerini de bir yerden başka bir yere taşıyarak melezlenmesini, çeşitlenmesini sağlamışlardır. Bu halleriyle de dünyada başka hiçbir millete benzemezler ve seçkindirler.
Bu yürüyüş en az 5 bin yıl önce başlamıştır. İtil Irmağı boylarındaki ön Türkler, Kafkaslar’ı aşarak Irak’a kadar gelmişler; buradaki Sümerler’i etkilemişlerdir. Sümerce’deki Türkçe sözcükler bunun kanıtıdır.
Sadece doğudan batıya değil, kuzeyden güneye de yürümüşler; Hindistan’da devlet kurup ünlü Tac Mahal’ı yaratmışlardır.
Bu millet, yani bu Yürükler, gittikleri yeri çekirge sürüleri gibi yağmalayan öteki kavimlerden çok farklıdır. Çünkü Yörük önderleri gidip ele geçirdikleri yerleri “yurt edinme” iç güdüsüyle kullanmışlardır. Böyle olunca da yürüyüşe sadece askerler değil, toplumun bütün bireyleri; yaşlılar, çocuklar, kadınlar; herkes katılmıştır. Hacı Bektaş Veli, Anadolu’yu fetheden Türk boylarına, o ele geçirdikleri yerleri “yurt” olarak verdiğini vurgulamıştır. Anadolu’dan Balkanlar’a açılma da işte bu yurt edinme eylemiyle açıklanabilir.
Bu yüzden şu gösterişsiz Yörükler, dünyanın en büyük fatihleri ve yurt yaratıcılarıdır.
ANTALYA’DA YÖRÜKLER ARASINDA
Dünden beri Antalya’dayım. Burada büyük bir Yörük şöleni var. Antalya merkezli Yörükler Derneği’nin düzenlemiş olduğu 4 günlük etkinliğe ben de okundum.(*) Başkan Abdullah Duman, “Rıza abi sizi mutlaka aramızda görmek istiyoruz!” deyince geri çevirmem mümkün olmadı. Bunu fırsat bilip Elmalı, Tekke Köy’deki Yörük ulularından Abdal Musa Sultan’ın dergâhını da ziyaret edeceğim.
Yörük şöleni gerçekten çok anlamlı ve umut dolu. 50’ye yakın ilimizden 350 dolayında Yörük-Türkmen derneğinin temsilcileri buradalar. Ayrıca Rusya Federasyonu, Afganistan, Balkanlar, Kerkük, Kırgızistan gibi ülkelerden de temsilciler gelmiş bulunuyor.
Has Türklerin has buluşmasında Yörük-Türkmen derneklerinin aralarındaki ilişkilerin geliştirilmesi de konuşulacak.
Bu büyük şölende Türkiye’ye ve dünyaya Türk kimliğinden ışıklar yansıtılıyor. Acaba Kültür Bakanlığı Yörük Dernekleri’mizin bu büyük çabasının farkında mı?
Bu büyük buluşmada emeği geçen herkesi yürekten alkışlıyorum. Tanrı’nın ışığı onlarla olsun.
Yörükler büyüsün, güçlensin; ulusumuz birlikte daha hızlı yürüsün.
Yörükler durdukça Türk milleti de var olmaya devam edecektir.
ESKİ TÜRKİYE’Yİ ÇOK ÖZLEDİM
Yörük-Türkmen deyince Torosların oğlu Musa Eroğlu’nu anmamak olur mu?
Sanıyorum 18 yıl öncesiydi… Kendisini gazeteye çağırdık, geldi.
Onu, gazeteci arkadaşım Mustafa Dolu ile birlikte kaldığımız odada ağırladık.
Kurduk çilingir sofrasını; yürüttük sohbeti…
Musa Eroğlu üstad, çaldı çığırdı, coştu coşturdu…
Sesi salona taştı; öbür arkadaşlar geldiler; selam verdiler.
Gazetenin ortasında böyle bir sofra kurmak… Musa Eroğlu gibi bir ustanın orada türkü söyleyip demlenmesi…
Bunlar ancak o eski Türkiye’de olabilen şeylerdi.
Şimdi o odalarda birileri namaz kılıyor, sonra da bol bol yalan haberler yazıyor.
Çok arayacaksınız o eski Türkiye’yi çok!
Üstad Musa Eroğlu’na saygılar olsun…
Bu Türkmen ulusunu, bugün de aynı zevkle dinliyorum ve huysuzluklarım uçup gidiyor…
Alıntı Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/turk-un-bir-adi-daha-olsa-ne-olurdu-riza-zelyut-kose-yazilari-subat-2018