20180901

✍️ Kemalist Devrim‘in Milletlerarası Düşünce Kaynakları




Kemalist Devrim‘in Milletlerarası Düşünce Kaynakları
Doğu PERİNÇEK TEORİ DERGİSİ – Haziran 2006

I KEMALİZM


1. Kemalizmin tanımı

Atatürk, Kemalizmi bir "felsefe" veya bir "ideoloji" veya bir "öğreti" olarak değil, Türk Devrimi'nin yaptığı işlerin toplamı olarak tanımladı. Ama o "işler"in, yani o devrimci pratiğinkuşkusuz bir felsefesi, bir dünya görüşü, bir ideolojisi vardı.Kemalist Devrim'in yaptığı işlere yol gösteren düşünsel birikimin temel metinleri şunlardır:13 Eylül 1920 tarihli Halkçılık Programı, 1921 Anayasası, 1924 Anayasası, Cumhuriyet Halk Fırkası 1927, 1931 ve 1934 Programları, Devrim Kanunları. Cumhuriyet Devrimi'nin pratiğine, daha Kurtuluş Savaşı yıllarından başlayarak Kemalizm adıverilmiştir. Ancak Kemalizm'in isim babaları, devrimi yapanlar değil, fakat yabancılardı.Saptayabildiğimiz kadarıyla Kemalizm terimine ilk kez İngiliz belgelerinde rastlanıyor.İngiliz resmî raporlarında, daha 1919 yılı Ağustos ayında "Kemalist" terimi kullanılmış. Kurtuluş Savaşı yıllarında İngiliz ve Amerikan basını, Anadolu'daki hareketi "Kemalist" diye anıyor. Doğan Avcıoğlu, Batı'lı emperyalistlerin bu nitelemeyi Türk Milliyetçiliğini hor görmek için, "Kemal ve çetesi'' anlamında kullandığını belirtiyor.

Sovyet ve Komintern yayın organlarında ise, Kemalizm, Ezilen Dünya'da emperyalizme karşımücadele ateşini tutuşturan Türkiye'nin kurtuluş hareketidir. Sovyet devrimcileri, daha 1920yılından başlayarak "Kemalizm" ve "Kemalist Devrim" kavramlarını kullanmışlardır.

Kemalist adlandırmasını Mustafa Kemal ve arkadaşlarının, Kurtuluş Savaşı yıllarında benimsenmediği görülüyor. Atatürk, G. Ellison'a şöyle diyor: “Bu kelime hareketin ruhunuanlatmıyor. Ben ölsem de, canlı da kalsam hareket devam edecektir.”

Dikkat edilirse, Atatürk, daha en başından kendi davasını bir "hareket" olarak, yani bir "pratik" olarak tanımlamaktadır. Kâzım Karabekir Paşa, Lozan Konferansı arifesinde,Kemalizm adlandırmasından rahatsızdır.

Cumhuriyet Devrimi önderlerinin, Kemalizm adlandırmasına ilişkin tavırları 1930'larda değişiyor. Kemalizm kavramına CHP'nin temel belgelerinde ilk kez 1935 yılında rastlıyoruz. CHP'nin 9 Mart 1935 günü açılan 4. Büyük Kongresi'nde kabul edilen programın önsözündeşöyle denmektedir: “Yalnız birkaç sene için değil istikbale de şamil olan tasavvurlarımızınana hatları burada toplu bir halde yazılmıştır. Partiye şamil olan [doğrusu: esas olan] bütün bu prensipler Kemalizm yoludur”


Görüldüğü gibi, Kemalizm, CHP programındaki ilkeler olarak tanımlanmıştır. Peki, bu ilkeler toplam olarak nedir, ideoloji midir, teori midir, öğreti midir? Bu kavramların hiçbirininkullanılmayıp, "yol" denmesi, anlamlıdır. Bu tutumun açıklamasını, daha önce kabul edilmişolan Cumhuriyet Halk Fırkası 1931 Programında buluyoruz: "Cumhuriyet Halk Fırkası'nın programına temel olan ana fikirler, inkılâbımızın başlangıcından bugüne kadar-ki fiiliyat vetatbikatta aşikârdır."

Fikirleri, “Fiiliyat ve tatbikatla”, yani eylem ve uygulamayla açıklayan bu tanımı, Atatürk,1939 yılında toplanacak CHP Kurultayı için 1937'de kendi eliyle yazdığı program taslağındada aynen benimsemiş, yalnız dilini Türkçeleştirmiştir. "Girit" başlıklı ilk sayfanın ilk cümlesişöyledir: "Cumhuriyet Halk Partisi'nin programına temel olan ana fikirler, Türk Devrimi'nin başlangıcından bugüne kadar yapılmış olan işlerle yalın olarak ortaya konmuştur."

Atatürk kendi elyazısıyla yazdığı bu sayfanın son cümlesinde ise, Türk Devrimi'ningerçekleştirdiği bütün bu işlere, "Kamâlizm Prensipleri" adı verilmektedir: "Partinin güttüğü bütün bu esaslar 'Kamâlizm Prensipleri'dir."


Kemalizm isimlendirmesi, 1935 yılında CHP 4. Kongre kararıyla kabul edildikten sonrayaygın olarak kullanılır olmuştur. 1936 yılında “Kemalizm” veya "Kamâlizm" başlığınıtaşıyan iki kitap yayımlanmıştır. Birisi Edirne Mebusu Şeref Aykut'un Kamalizm isimlikitabıdır. Alt başlıkta, “C. H. Partisi Programı'nın İzahı” açıklaması yer almaktadır.


Kemalist Devrim'in düşünürlerinden Tekin Alp de, yine 1936 yılında yazdığı kitabaKemalizm adını vermiştir.


Mahmut Esat Bozkurt, Devrim Tarihi derslerinde CHP Programıyla uyumlu bir Kemalizmtanım yapmıştır: "Türk ihtilalinin verimi, sembolik Altı Ok içindedir ki, buna Kemalizmdiyoruz ve diyorlar."

Prof. Dr. Afet İnan’da, "Atatürk'ün uğraştığı ve kendi mesuliyeti altında tahakkuk ettirmek istediği inkılâplardın, "ona izafeten 'Kemalizm' tabiriyle tarihte yer aldığını" belirtmektedir .

Yukarda gösterildiği gibi, Kemalizm, CHP programlarında ve Atatürk'ün elyazılarında, ısrarla, devrimin pratiğiyle tanımlamıştır. Bu, toplumsal pratiğin düşünceyi belirlediğini kabuleden, materyalist bir tanımdır. Ancak bu tanım yapıldıktan sonra, Kemalizmin esaslarının sistemli ve bilimsel ölçülerde belirlenmesi ve yazılması istemi, CHP Kongrelerinde ve siyasal düzlemlerde sık sık dilegetirilmiştir.

Hatta Kadro dergisi, kendi yayımlanma nedenini bu ihtiyaca bağlamıştır.Kadrocular, Kemalist Devrim'in, kendi ilkelerini yaşatacak ve buna bilinç oluşturacak bütünteorik ve fikri unsurlara sahip olduğunu, ancak bunların, devrime "ideoloji olabilecek bir fikriyat içinde" birleştirilip sistemleştirilmediğini belirtmişlerdir.

Ancak Kadro dergisinin Kemalizmin teorisini yapma iddiasının pek başarılı sonuç verdiğisöylenemez. Bu nedenle Kemalizmin sistemleştirilmesi ve teorileştirilmesi konusundaki bunalım devam etmiştir. Örneğin Tekin Alp'in Kemalizm kitabı, bu bunalımı çok iyi yansıtır.Tekin Alp, Kemalizmin, bir ideoloji mi, nazariye mi, doktrin mi, sistem mi, yoksa bir rejimmi olduğu tartışmasını yapanlardandır. Ona göre, Kemalizm ihtilali, "Türkiye'nin rejimi"dir.Kemalizm, bir "sistemedir; bir "ideolojidir ve gelecekte azimle takip edilecek olan "yol"dur.

Burada Tekin Alp'in ve bir çok Kemalist düşünürün İdeoloji ile öğreti (doktrin) ve teori (nazariye) kavramlarını birbirlerine karıştırdıkları ve bu kavramları bilimsel ölçülerde tanımlamadıkları görülüyor. Kısaca değinelim, ideoloji toplumsal sistemlerin, dolayısıylasınıfların fikir, kurum ve değerlerinin bütünüdür. Bu nedenle ideolojiler, doktrin veya teoriler gibi belli önder veya düşünürlerin damgasını taşımazlar; bir sınıfın yüzlerce yıllık maddi ve manevi kültür ürünlerinin bileşimini ifade ederler. İdeolojileri, kişiler değil, tarihsel süreçler yaratır. Kavramların tanımındaki belirsizlik bir yana, Tekin Alp, Kemalist Devrim'in CHP Programındaki tanımını anlayamamıştır. Atatürk, Kemalizmi, "Türk devrimiyle gerçekleştirilen işler" diye tanımlayarak, bir öğreti veya teori kurma iddiasında bulunmadığını ortaya koymuştur. Nitekim Yakup Kadri, Atatürk'ün "Doktrin istemem. Donar kalırız. Bizyürüyüş halindeyiz." dediğini aktarır.

Atatürk'ü anlayan devrim önderleri kuşkusuz vardır. Nitekim CHP Genel Sekreteri Recep Peker, Kemalizmi açıklarken şöyle der: "Parti programının hayat anlayışı, nazariyecilikten değil, hayattan gelir."

Manisa Mebusu Kazım Nami Duru da, tıpkı Recep Peker gibi olayı anlamıştır: "Arkadaşlar, Kemalizm bir ideal değildir. Tahakkuk ettirilmiş bir takım realitelerdir."

Aslında Tekin Alp de, Kemalizmin içeriğini, "Şefin tespit ettiği ideale yönelik emekler" diye belirlerken, birçok yanlışın arasında gerçeği de yakalamış oluyor.

Daha birçok örnek verilebilir. Devrimin uygulayıcıları ve düşünürleri, genellikle Kemalizm tanımında pratiğe verilen önceliğin altını çizerler. Özetlenecek olursa, Kemalizm, Kemalist Devrim denen uygulamaların toplamıdır. Kemalizmi, o devrimci pratikten koparmak, hayatın dışında, dünyanın dışında, insanlığın veverili toplumsal ekonomik sistemlerinin dışında, "ideolojiler üstü" metafizik konumlara yerleştirmek, yani Kemalist Devrimi tepetakla etmek, daha çok 1940 sonrası Küçük Amerika döneminde görülen bir hurafedir. Kuşkusuz daha Atatürk'ün yaşadığı zaman, Şükrü Kayagibi, “Kemalizm, sağ veya sol formüllerin dar çerçevesi içine alınamaz” diyenler de bulunmaktadır. Aslında bu tür nitelemeler, "Kemalizm diye bir şey yoktur" anlamına gelir.Çünkü dünyada ideolojilerin üstünde ve dışında, gerici, tutucu veya devrimci gibinitelemelerin dışında bir fikir, bir siyaset, bir sistem, bir rejim bulunmaz. Bütün siyasal akımlar, verili toplumsal-ekonomik sistemler içinde bir yere otururlar. 


Atatürk, Fransız Devrimi’nin yolunu izlediğini ve Sovyet Devrimi'nden etkilendiğini her zaman açık ifadelerle belirtmiştir. Atatürk ve arkadaşları, 1920'den itibaren "Devlet Sosyalizmi"ni savunduklarını, felsefede Tarihsel Materyalist veya Maddiyatçı Determinist olduklarını, vb sık sık ifade etmişve ders kitaplarına da yazmışlardır. Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik; ideolojiler ve siyasal teoriler dışındaki kavramlar değildir. Bu ilkelerin hepsi Türk Devrimi'nden ve Atatürk'ten önce vardı ve böyle olması da doğaldır. Her siyaset ve felsefe akımı, kendisindenönce ortaya çıkan toplumsal ilişkiler ve değerler üzerinde yükselir. O nedenle teori veöğretiler, insanlar tarafından uydurulmuş değillerdir; belli tarihsel zeminler üzerindeyükselirler. Atatürk'ün üstünlüğü, yaşadığı toplumun ve dünyanın gerçeklerini çok iyi tanımlaması, yaşanan süreci dinamik bir akış içinde dünü ve yarınıyla anlaması ve bu verilitabloda, bir devrimin yapabileceği işlerin sınırlarını sonuna kadar zorlamasıdır. Kuşkusuz buson derece yaratıcı ve engin devrimci tavrın temelinde bir dünya görüşü bulunmaktadır ve enönemlisi bu dünya görüşünün belirlediği bir hedef vardır. Yanlış olan bu dünya görüşünü, bu felsefeyi, dünyada verili sistemlerden, rejimlerden, doktrinlerden kopararak, cennetteki Tuğba ağacı gibi kökleri gökyüzünde olan bir masal öğesine benzetmektir. Evet, Kemalizm, Atatürk'ün deyişiyle bir "yürüyüş"tür, o nedenle CHP Programı'nda "yol" diye tanımlanmıştır. O yolun kuşkusuz bir yol göstericisi vardır. Atatürk, o yol göstericinin bilim olduğunu açıklayarak. Materyalist bir felsefeye sahip olduğunu belirlemiştir. Daha 23 yaşındayken, 1904 yılında not defterine, "Evvela sosyalist olmalı, maddeyi anlamalı" diye yazmıştır.

Bu maddeyi anlama çabası, aslında Atatürk'ün bütün başarılarının esasıdır.

2. Kemalizmin içeriği

Peki, nedir Kemalizmin felsefesi veya ideolojisi?Kemalistler, kendilerini Halkçı kavramıyla tanımladılar. Halkçılık, 1930’larda formülleştirilenAltı Ok'tan biriydi, ancak aynı zamanda Kemalist Devrim pratiğinin tamamını da ifadeediyordu, Nitekim kurdukları partiye Cumhuriyet Halk Fırkası adını verdiler. Kemalist Devrim’in ilk resmî programı, Halkçılık Programı diye adlandırıldı.

Bilindiği gibi. Heyeti Vekile (Bakanlar Kurulu) adına BMM Reisi Muştala Kemal imzasıyla, Anayasa tasarısıolarak 13 Eylül 1920 günü Meclisi sunuldu. Devrim'in ilk anayasası, Halkçılık Programı'nıngeliştirilmesiyle 20 Ocak 1921 günü kabul edildi. Halkçılık, Büyük Fransız Devrimi'nin temsil ettiği burjuva-demokratik akım ile Doğu Avrupa'daki Halkçılık (Narodnizm) ve SovyetDevrimi'nin, Türkiye gerçekleri zemininde kaynaştırılmasıydı. Kemalist Devrim. Osmanlı devletini yıktı, emperyalizme karşı tarihin ilk başarılı kurtuluşsavaşını verdi; 1930'ların devletçi ve planlı ekonomi uygulamasıyla bir kalkınma modelikurdu ve bu pratiklerden geçerek evrensel düzlemde Mazlum Milletler'in öncüsükonumundaki yerini belirginleşirdi.İşte bu tarihsel pratik, Kemalizm’in tanımını da belirler: Kemalizm, Türkiye'nin 19. yüzyılınikinci yarısında başlayan milli demokratik devriminin İstiklâl Savaşı ve Cumhuriyet'in inşası dönemindeki pratiğidir.


Kemalizmi uluslararası alandaki yerine oturtacak olursak, bir yönüyle Batı'ya göre gecikmiş bir burjuva demokratik devrimdi. Ancak Kemalist Devrim'e Ezilen Dünya'dan bakacak olursak, bir öncü devrim saptamasında bulunuruz. Türkiye'nin milli demokratik devrimi, kapitalizmin yükseliş çağında değil, çürümeye başladığı dönemde, yani emperyalizm aşamasında. Ezilen Dünya'nın en ileri ülkelerinden birinde yaşandı. Bu nedenle Kemalizmin içeriğini, emperyalizme karşı kurtuluş mücadelesi belirledi. Bu mücadele, İstiklâl Savaşı'yla sınırlı değildir. Türkiye, 18. yüzyıldan beri dışıticaret çağındaki yayılmacı kapitalizme ve emperyalizme karşı savaşıyordu. Türkiye, burjuva demokratik devrimi, dünya burjuvazisine rağmen gerçekleştirmek durumundaydı. Ezilen Dünya'da bağımsız bir millî devlet ve çağdaş bir millet, Batı'nın gelişmiş kapitalistülkelerindeki gibi, bireysel çıkarı esas itici güç sayan liberalizmle kurulamazdı. Bu nedenleKemalizm, Türk Devrimi'nin daha önce belirginleşmiş halkçı geleneğinden beslenerek veSovyet Devrimi'nin kamucu karakterinden etkilenerek, demokratik devrim pratiğini halkçı-devletçi bir rotaya oturttu ve Ezilen Dünya ülkelerine esin veren bir model üretti.19. yüzyılın sonlarına doğru belirginleşen Türk Devrimi'nin milliyetçiliği, o tarihlerde tekelci aşamaya varan İngiliz ve Fransızlarınki gibi emperyalist değil, bağımsızlıkçıydı ve diğer milletlerle uyum içinde yaşamayı öngörüyordu; bireyci değil, toplumcuydu (halkçı) özelçıkarcı değil, kamucuydu; merkezkaç eğilimli değil, merkeziyetçi idi. Kemalizm, Türk Devrimi'nin pratiğini emperyalizm ve feodalizme karşı devrimci bir zafere ulaştırırken,devrimin bu özelliklerini, Sovyet Devrimi'nden de kuvvetle etkilenerek iyice belirginleşirdi vezorunlu olarak Batı'nın burjuva Demokratik devrimlerinden farklı bir yola yöneldi ve farklı bir pratik ve öğreti yarattı.Türkiye'nin demokratik devrimi, kapitalizmin kuruluşuna önderlik eden Batı Avrupa burjuvazisinin gerçekleştirdiği burjuva demokratik devrimin tarihsel işlevini, emperyalizm çağında, bir Ezilen Dünya ülkesinde gündeme getirdi.
Alıntı / Kaynak: Kemalist Devrim‘in Milletlerarası Düşünce Kaynakları
Doğu PERİNÇEK - TEORİ DERGİSİ – Haziran 2006



📖 Hakas tarihi, gelenekleri ve Türk runik alfabesi

Hakas Devlet Üniversitesi Tarih 1. sınıf öğrencileri için Sibirya Türklerinden Hakasların atalarının MÖ 7.yy'da inşa ettiği kurganların ...