20200929

'Türk Aşk Düğümü'

TÜRK AŞK DÜĞÜMÜ 

Türk aşk düğümü Türklerin kültür kodlarında kayıtlı olan ve çeşitli sanat eserlerinde görülen, en arkaik arketipik simge ve kadim ikonografidir. Türk Aşk düğümü olarak bilinen ve Türklerin binyıllardır kullandığı buikonografik sembol, Türk halı ve kilimlerinde de varlığını devam ettirmiştir. Kadınlarımızın genetik kodlarında kayıtlı olan bu simge, özel bir kültürel miras olarak kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. "Aşk Düğümü" Kalb-el Akrab olarak da bilinir ve Akrep Takımyıldızının Kalbi,ANTARES'i ifade eder. Bu sembol Astrolojik ve Astronomik minyatürlerde de görülür. Hunlar ve Göktürkler savaş zamanlarında Akrep Takımyıldızı, Mars ve Antares'e "Ant İçer". 

(Kaynak: Nuray Bilgili)



⚽️🇹🇷✍️ Utanç maçlarından onur maçlarına - Cem Zeren

 

Utanç maçlarından onur maçlarına
Cem Zeren


TÜRK futbolu için utanç günüdür, 14 Ekim 2009… Evinde gözü olanı ağırlamak için, kardeşin evden kovulduğu gündür. Türk futbolundaki ihanet günüdür.

14 Ekim 2009’da Bursa’da oynanan Türkiye-Ermenistan futbol maçına Azerbaycan bayrak ve flamaları sokulmadı. Azerbaycan bayrağı ile maça girmek isteyenler dövüldü. Üstelik bu rezaletin FIFA kararı olması kabul gördü. Azerbaycan, FIFA ve UEFA üyesi bir ülkedir. FIFA ve UEFA nasıl kendi üyesinin bayrağını kendi organize ettiği bir maçta yasaklar? FIFA’nın bu kararı alacak ve uygulayacak hiçbir gerekçesi olamaz. FIFA, bu cesareti anca her iki ülkenin desteğiyle gösterebilir. Bu ihanet anca yüreği kırmızı-beyaz değil mavi atan Sevr açılımcılarıyla yapılır. 

Azerbaycan’ın hem ulusal takımının hem kulüp takımlarının maçlarını izlerim. Azerbaycan statlarında Türk Bayrağı eksik olmaz. Güney Kıbrıs takımlarının maçlarında Yunan, Yunan takımlarının maçlarında sözde Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağının eksik olmadığı gibi. Kim, nereden çıkarmış sahadaki iki takımın bayrağından başka bayrağın tribünlerde olmayacağını? Hatta FIFA ve UEFA’nın final organizasyonlarında, tüm üye ülkelerin bayrağının gönderlere çekildiğini görürsünüz. Türkiye’de bir maçta Azerbaycan bayrağını stada sokmamak; aileyi parçalama girişimidir, Türkiye’nin Atlantik’in üvey evlatlığını kabul etmesidir. UEFA, sporun içine düşmanlık sokan bayraklara sesini çıkarmazken şanlı 3 renkli bayrağı hiçbir gerekçe ile yasaklayamaz. Yıllardan beri Güney Kıbrıs ve Yunanistan’daki uluslararası maçlarda Kıbrıs’ın kuzeyinin kana bulandığını gösteren bir bayrak statlara sokulur, özellikle kale arkasına asılır. Her 20 Temmuz’da bu ülkelerin televizyon kanallarında Türkiye’yi Kıbrıs’ta işgalciymiş gibi gösteren bu kara propaganda bayrağını görürsünüz. Ermenistan’ın maçlarında işgal ettikleri Dağlık Karabağ’da kurduklarını iddia ettikleri Artsakh Cumhuriyeti Bayrağı’nı görürsünüz. Hatta, geçtiğimiz sezon Lüksemburg’daki Dudelange-Karabağ arasındaki Avrupa Ligi grup maçında maç oynanırken dron ile bu paçavrayı santra yuvarlağına indirdiler. UEFA kime ceza verdi? Lüksemburg yetkilileri kimi tutukladı? FIFA bu düşmanca bayraklara bile sesini çıkarmazken, kimden aldığı güçle tanınmış ve üyesi olan bir bayrağın Türkiye’deki bir maçta sahaya sokulmasını yasaklayabilir?

BURSA VE ERİVAN'DAKİ MAÇLAR

Bu utanç gününden önce yapılan açıklamaları okudum. Zamanın Bursa Valisi Şahabettin Harput “Gelmek isteyen Ermenilere kapımız açık ama Azerbaycan’a müsamaha yok! Azerbaycan bayrak ve flamalarına engel olacağız” demiş. Bu ülkenin bir valisinin bu sözlerine şaşmamak mümkün değil. Ama şaşılmayacak bir diğer konu 10 yıl sonra bu sözde valinin FETÖ üyeliğinden 8 yıl 9 ay hapis cezası almasıdır. Bu ceza, kardeş Azerbaycan Bayrağı’nı yasaklayanların kimler olduğunu kanıtlıyor.

Vali, bu senaryonun anca yardımcı oyuncusu olabilir. Baş oyuncular protokol tribünündedir. 2010 Dünya Kupası elemelerinin ilk maçı Erivan’daydı. Erivan’daki ilk maçı zamanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan yan yana izlemişti. 6 Eylül 2008’de oynanan maçtan önce, 2 Eylül 2008’de Sarkisyan’ın Türkiye’nin sınırlarının tanınmasına ve Karabağ’a ilişkin asla taviz verilmeyeceğini söylemesine rağmen. 6 Eylül’de Erivan’daki maçta da Türk Bayrağı sahaya girdiğinde ve İstiklal Marşımız çalınırken tribünler devamlı ıslıkladı. İşgal ettiği topraklardan vazgeçmeyeceğini, senin sınırlarını tanımadığını ve fırsatı olursa onları da işgal edeceğini açıkça beyan eden bir devlet başkanı ile yan yana maç izlenir mi? Bayrağın ve ulusal marşın ıslıklanmasına rağmen; aynı devlet başkanı, kardeşini üzecek imtiyazlarla konuk edilir mi? Hizmet ettiğiniz ülkeniz değilse, edilir.

PLATİNİ'NİN MİSYONU

UEFA Başkanları Türkiye’nin kaç maçını izlemek için Türkiye’ye gelmiştir? Bir elin parmaklarını aşar mı? Bir federasyonun başkanı, asbaşkanı ile bir maçı izliyorsa; bir anlamda baş gözlemcilik yapıyordur, ev sahibi takıma baskı kuruyordur. Zamanın rüşvetçi UEFA Başkanı Platini neden Türkiye-Ermenistan maçını izlemeye gelir, aynı gün Avrupa’nın başka ülkelerinde sportif açıdan çok daha kritik maçlar oynanırken? Kendisine Bursa’da bu görevi uygulama görevi verilmişse, diğer kritik maçların hiçbir önemi kalmaz.

Platini’nin bu rolünden, 2011-12 sezonunda kulüp düzeyinde UEFA’nın FETÖ tertiplerine dayanarak verdiği ihraç kararlarının tutarlılığını da anlıyoruz. Bu utanç gününde, Platini’nin yanında yer alan zamanın UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, FIFA’nın Azerbaycan Bayrağı’nı nasıl yasaklayabildiğini açıklamalı. Açıklayamazsa, bu gibi kararların altında ezilebilecek yöneticiler uluslararası organizasyonlarda görev yapıyor diye boşuna sevinmeyelim, hatta onlar adına üzülelim. Çokuluslu organizasyonlarda mevkilerini Atlantik’in tetikçisi olmalarına muhtaç Platini gibi tetikçiler vardır. Aynı dönemde FETÖ tertibi için; UEFA gibi CEV’in de Fenerbahçe’yi ihraç kararı aldığını hatırladığınızda emperyalizmin uluslararası kumpası daha iyi anlaşılır.

Demek sadece 1933’teki vali, hâkim, savcı, müftü için söylememiş Bursa Nutku’nu; Mustafa Kemal? Bursa gençliğine 2009’da da lazım oluyormuş Bursa Nutku! Bursa Nutku’nun, Bursa Stadı’nın girişine yazılması gerekir. Gerçi; önce Bursa Atatürk Stadı’nın yerine Timsah Arena lafını kullanmaktan vazgeçmek gerekir…


Bursa’da Azerbaycan Bayrağı’nı yasaklayanlara en güzel yanıtı Nigar Cemal verdi, herhalde. 2011’de Azerbaycan Eurovision Şarkı Yarışması’nı kazandığında, Düsseldorf’ta ödülünü almak için sahneye gelen kadın solist Nigar’ın elinde Türk Bayrağı vardı. Nikki, Gül’e kardeşlik dersi vermişti.

2009’daki maç ne kadar utanç dolu ise, iki hafta önce Bakü’de Neftçi ve Galatasaray arasında oynanan Avrupa Ligi ön eleme maçındaki tribünler onur doluydu. Tribünün tam ortasında kocaman Azerbaycan ve Türkiye bayrakları vardı. Galatasaray ve Neftçi’nin amblemli bayraklarının aralarına Mustafa Kemal Atatürk’ün “Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimizdir, kederi bizim kederimizdir” sözü, Haydar Aliyev’in “Azerbaycan ve Türkiye bir millet iki devlettir” sözü, Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bütün imkanlarımızla kardeş Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edeceğiz” sözü ve İlham Aliyev’in “Türkiye-Azerbaycan birliği ve kardeşliği ebedidir” sözleri yazılıydı. Azerbaycan halkının ve Neftçi’nin bu dostluk iletilerini başka hiçbir uluslararası maçta göremezsiniz. Bu maçtan önce ve sonra Fatih Terim’in dostluğu pekiştiren açıklamaları da anlamlıydı.

AZERBAYCAN BAYRAĞI STATLARIMIZA GİRMELİ

Pazar sabahının ilk saatlerinde Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırdığını okuduğumda; Eski Yugoslavya Cumhuriyetlerinden eski Çekoslavakya Cumhuriyetlerine, Afrika ülkelerinden Fransa’ya, Brezilya’dan Japonya’ya dünya televizyonlarının canlı yayınlayacağı Galatasaray-Fenerbahçe maçında tribüne en azından bir Azerbaycan Bayrağı konmasını bekledim. Keşke dostluk söylemleri sözde kalmayıp tribünde de olsaydı. Başakşehir, Sivasspor ve Galatasaray’ın Avrupa Kupası grup maçlarında ve elbette Ulusal Takım’ın Avrupa Ligi ve Dünya Kupası eleme maçlarında bu fırsat kullanılmalı. Azerbaycan bayrağının Türkiye’de statlara girdiğini tüm dünya görmeli!

İki hafta önce yazdım. 10 takımlı Ermenistan Süper Ligi’nin neredeyse tüm takımları Türkiye’den toprak koparma hayaliyle kurulu. 2 takımın adı Ararat, diğerlerinin Eleşkirt, Van, Nuh, Urartu… Ermenistan Futbol Federasyonu’nun ambleminde Ağrı Dağı var. FIFA, Türkiye’deki stada Azerbaycan Bayrağı sokulmamasıyla uğraşacağına; futbolu her fırsatta düşmanlık için kullanan Ermenistan ile uğraşsın. Zaten, Türkiye 2009’da da değil. Azerbaycan’ın her şekilde yanında olacağını açıklayan, kulaklarını Atlantik’in yalanlarına tıkamış ve yüzünü Avrasya’ya dönmüş bir Türkiye var artık. FIFA istese bile, Türkiye’de Azerbaycan bayrağını yasaklayamaz.

Perşembe günü Galatasaray Glasgow’da Avrupa Ligi’nde gruplara kalma mücadelesi verirken; Karabağ da Varşova’da Legia ile karşılaşacak. Avrupa Ligi’nde her hafta; Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunun dünyaya hatırlatılması için Varşova’da kalbimiz kardeşlerimizle çarpacak. Bir gözümüz de Erivan’daki Ararat-Kızılyıldız maçında olacak. Bursa’da Azerbaycan Bayrağı’nı engelleyenler Erivan’da işgalci Artsakh paçavrasına göz yumacaklar mı diye. Bu paçavranın statlara sokulmasını engellemek Türk ve Azerbaycan Futbol Federasyonlarının görevi olmalıdır.

UEFA ve FIFA’daki temsilcimiz Servet Yardımcı, bu paçavranın statlara sokulmaması için yardımcı olmalıdır. Azerbaycan halkı işgali sonlandıracak… Karabağ maçlarını artık Karabağ’da oynayacak…

https://aydinlik.com.tr/haber/utanc-maclarindan-onur-maclarina-219405


20200928

29 Ekim1923

 


Atatürk'ün Azerbaycan kurucusu Resulzade'ye gönderdiği mesaj

Atatürk'ün Azerbaycan kurucusu Resulzade'ye gönderdiği mesaj:
"Mehemmed Emin Bey, men dünyaya senden üç sene erken göz açmışam. Ancag bütün Türk aleminde Türk'ün istiglal bayrağını sen galdırmışsan ve bayrag enmesin deye, men senin elinden alıb Türkiye üzerindedalğalandırmışam. Enmez demişsen bu bayrag, enmeyecektir." Azerbaycan'ın yanındayız. Tek millet iki devletiz.'' 




20200925

🎞 Atatürk: 'Okul, genç beyinlere insanlığa saygıyı, millet ve ülkeye sevgiyi, bağımsızlık onurunu öğretir.'

 

Macar Çoban Köpeği - Çuvaş Türkleri'nden

Bugünkü ikinci köpek cinsimiz KUVASZ O da Macar Çoban Köpeği Adı için iki öneri var: Baba mesleği kavas (ki kelimekökü Arapça) yani bekçi ya da Çuvaş Türkleri'nin ismi. Çuvaşça'nın Macarca'ya etkisini düşünürsek, bence hiç de yabana atılacak bir teori değil.

Bu Kangal tipi köpekler binyıllardır Asya'da bulunmaktadırlar. 






20200921

Paraguaylılar Türk dizi karakterlerinin isimlerini çocuklarına veriyor

Paraguaylılar Türk dizi karakterlerinin isimlerini çocuklarına veriyor

Bütçe ve kalite anlamında dünyanın en iyi dizileri arasında olduğu yabancı kaynaklar tarafından da teyit edilen Türk dizilerinin hayranlıkla takip edildiği Latin Amerika ülkelerinde, bölge halkının çocuklarına dizi karakterlerinin isimlerini vermeye başlaması sosyal medyadaki paylaşımlara yansıdı.

''Fatmagül'ün Suçu Ne'', "Binbir Gece", "Muhteşem Yüzyıl", "İffet" gibi birçok Türk dizisinin ilgiyle takip edildiği Latin Amerika ülkelerinden Paraguay’da, nüfus idaresi olarak görev yapan ''Registro Del Estado Civil'' isimli resmi kuruluş, Twitter hesabından vatandaşların çocuklarına dizilerden esinlenerek verdiği bazı isimleri paylaştı.

Kurumun, ''Buradaki bazı isimler Türk romanlarından ve dizilerinden esinlenilmiş.'' ifadesiyle yaptığı paylaşımda, Şehrazad, Kerim, Kemal, Devran ve Mustafa gibi isimlerin yer aldığı görüldü.

Aynı kurum tarafından yapılan ikinci bir paylaşımda, ''Rahatsız edici veya alay konusu olmayan en sevdiğiniz ismi seçin ancak çocuğunuzu kaydetmek için herhangi bir kayıt ofisine gitmeyi unutmayın.'' ifadelerine yer verildi.

Paraguay'ın nüfus idaresi, vatandaşlara yerel isimlerle Türkçe isimlerin nasıl kullanılabileceği konusunda, 

''Onur Juan Jose'', 

''Sherazade Verenice'', 

''Wilson Kemal'', 

''Salvano Mustafa'' 

gibi eşleşmelerden de örnekler verdi.

— Registro del Estado Civil (@registrocivilpy) September 21, 2020

Türk dizileri Latin Amerika'da izlenme rekorları kırıyor

2015 yılından itibaren Türk dizlerinin Latin Amerika ülkelerinde izlenme rekorları kırdığı biliniyor.

İlk önce Şili'de başlayan Türk dizi furyası sonucu, bu ülkede de doğan bazı çocuklara Türkçe isimler verilmeye başlanmış, Türk oyuncular Latin Amerika'daki çeşitli organizasyonlara davet edilmişti.

Alıntı/Kaynak: https://www.trthaber.com/haber/dunya/paraguaylilar-turk-dizi-karakterlerinin-isimlerini-cocuklarina-veriyor-517705.html

🎞 Atatürk'ün nadir bilinen görüntüleri

 

İngiliz İstanbul'da osmanlı devleti vatandaşını kontrol ediyor. 1919



Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk denizaltılarını inşa ettirmiştir

 


📷 25 Nisan 1915 sabahı Çanakkale Arıburnu'nda düşmanı ilk karşılayan 27. Alay'ın kahraman astsubay/subayları.

 


20200920

✍️ 9 Eylül'de Türk olmak mı zordu Rum olmak mı - Hüseyin Özbek


21.09.2020

 9 Eylülde İzmir'de Rum Olmak

Zor be kardeşim,

Eylül’de İzmir’de Rum olmak zor

hem de çok zor…

Eylül ayı ironik bir şekilde Dünya Barış Günü ile başlar,

6-7 Eylül olayları ile devam eder,

9 Eylül ile zirveye çıkar,

muhtelif ilçelerin kurtuluş günleri ile de biter.

Eylül’de İzmir’de Rum olmak zor.

O denize dökülenlerin artığı olarak direnmek,

anlatamamak,

ifade edememek zor…

Bu arada küçük bir dip not,

9 Eylül’de denize dökülenler

Yunan ordusunun mensubu askerler değil,

bu toprakların yerel halkı Rumlardı.

Türk Ordusu İzmir’e girmeden önce

Yunanlı askerler, körfezde onları bekleyen

İngiliz

Amerikan

İtalyan

gemilerine binip gitmişlerdi.

Osmanlı tebaası Rumların da

bu toprakları terk etmeleri emri gelmişti.

Ermeniler ise resmen arada kaynamıştı.

Erkeklerin çoğunluğu kamplardaydı,

kadın, çocuk ve yaşlılar ise kıyı şeridinde…

Kimdi peki bu Rumlar?

Bu toprakların kadim halklarından,

1000 küsur yıllık Doğu Roma İmparatorluğunun torunları

Osmanlı tebaası

has be has Anadolu çocuklarıydı…

100 yıl öncesinde bu topraklar da büyük acılar yaşandı.

Etkilenmeyen yoktu.

9 Eylül

Türkler için zafer,

Yunanlar için hezimet,

Anadolu Rumları içinse büyük felaketti…

Ben yine de derim;

savaşın kazananı yoktur…

Bu sabah Kültürparkın Basmane kapısında,

büyük yangın öncesi Ermeni Mahallesi olan yerde,

Fuar programına bakıyorum.

İki isme gözüm takılı kaldı.

8 Eylül Glykeria

10 Eylül Ara Malikian…

Konserler çim alanda gerçekleşecek,

1922 öncesi Aya Katerini diye bilinen mahallede.

Mahalle adını o görkemli kiliseden alıyordu;

şimdiki kaskatlı havuzun olduğu yerde bulunan

Aya Katerini Kilisesinden.

Tam 97 yıl önce çıkan o korkunç yangın,

İzmir’in Rum ve Ermeni mahallerini silip süpürmüştü.

Tam 97 yıl sonra

9 Eylülden bir gün önce

bu konumda

Yunanlı bir sanatçı sahne alacak.

Tam 97 yıl sonra

9 Eylülden bir gün sonra

bu konumda

Ermeni bir sanatçı sahne alacak.

Tam 97 yıl sonra

dökülenlerin artığı ben,

Yunanlı ve Ermeni sanatçıları

yanımda Türk arkadaşlarımla alkışlayacağım.

100 yıl öncesinin sorumlusu

ne benim ne de yanımdaki Türk arkadaşlarım.

Ama bundan 100 yıl sonrasının sorumlusu BİZ olacağız.

O yüzden inatla bir kez daha BARIŞ diyorum.

Yaşanan acılar asla unutulmasın,

unutulmasın ki bir daha yaşanmasın…

-Teodora Haccudi-


"9 Eylülde İzmir'de Rum Olmak" yazısı üzerine...

TEODORA HACCUDİ'YE SORULAR


Tarihsel bağlamından koparılarak, emperyalizmin Yunanistan'ı Küçük Asya seferine heveslendirmesi göz ardı edilerek, olayların neden sonuç ilişkisi dikkate alınmadan yazılan güzellemeler ya da ağıtlar insanları duygulandırır ama tarihsel gerçekliği asla yok edemez. 

Teodora Haccidi'nin bu tanıma uygun yazısına karşı dönem gerçekliğini kısaca sıralayalım isterseniz. 

1- 9 Eylül'de İzmir'den kaçanlar öncelikle 15 Mayıs 1919'da Küçük Asya'yı fethetmek üzere gelen işgalci Yunan Ordusu mensuplarıdır. 

2- Kaçanların bir bölümü, bizim Ortodoks ( Rum) yurttaşlarımız olup, yaşadıkları ülke, yani Türkiye işgale uğradığında, ülkelerini savunmak yerine "Zito Venizolos" alkışıyla evlerine ve işyerlerine Yunan bayrağı asıp, işgal ordusunun hizmetinde uyruğu olduğu devlete, yurttaşlarına ve komşularına silah çekenlerdir.

3- Kaçanların bir kısmı, uyruğu oldukları devlet ve yaşadıkları ülkeye karşı en ufak bir sorumluluk ve aidiyet duygusu taşımayan (özellikle Ayvalık ve Körfez çevesi) askerlik çagı geldiğinde Ege adalarında konuşlu Yunan Kolordusunda, yani başka bir devletin ordusunda askerlik yaptıktan sonra işinin başına, Anadolu'ya dönenlerdir.

4- Kaçanların bir kısmı, Yunan ordusunun örgütleyip donatıp silahlandırdığı, bir kolordu teşkil ettiği, askeri üniformalı, "Küçük Asya Savunma Örgütü" mensuplarıdır.

5- Kaçanların bir bölümü, işgalden sonra Yunan Ordusu hizmetine giren, eski Manisa Mutasarrıfı Hüsnü bey gibi yerli işbirlikçiler, yani Hüsnüyadis'lerdir. 

6- 9 Eylül'de Anadolu tümüyle boşaltılmamıştır. Yunan Ordusu Bandırma'yı 18 Eylülde, Kuşadası'nı vs. 14 Eylül'de tahliye etmiştir.

7- Haccudi, Lozan konferası sürerken 30 Ocak 1923 tarhinde Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan Mübadele Protokolünden her nedense hiç bahsetmemektedir! Yunan Baş delegesi Venizelos'un hararetle savunduğu bu protokole göre Batı Trakya hariç olmak üzere Yunanistan yurttaşı Müslümanlar Türkiye'ye, Türk yurttaşı Ortodokslar ise İstanbul'da yaşayanlar hariç olmak üzere Yunanistan'a gönderilecektir. Yani karşılıklı Mübadeleye tabi tutulacaklardır. Kısacası ortada zorla, tek taraflı bir göçürme yoktur! Haccudi'nin her nedense es geçtiği husus budur. Türkiye'den karşıya gidenlerin en büyük rakamı, bu protokole göre, yani hukuka uygun olarak gönderilen Mübadillerdir Haccudi, Mübadele ve Mübadiller hakkında ne düşünmektedir?

8- Teodora Haccudi, sivil halka karşı uyguladıkları vahşet nedeniyle Atatürk'ün; "Askerlik şerefinden yoksun katiller sürüsü" olarak tanımladığı Yunan Ordusu hakkında ne düşünmektedir ?

9- Yavuz hırsız ev sahibini bastırır çok doğru bir sözdür. 15 Mayıs 1919 da fatih edasıyla çıktıkları İzmir'i 9 Eylül 1922 de utanç içinde terk edenlerin, işgal döneminde Anadolu'da sivil halka karşı uyguladıkları vahşet nedeniyle özür dilemeleri gerekirken, tam tersi bir tutumla parlamentolarından çıkardıkları iki yasadan kısaca bahsetmenin zamanıdır. 
A- 19 Mayıs 1919'u Atatürk'ün Samsun'a çıkışı olarak biliyorsanız yanılıyorsunuz! 19 Mayıs 1919, Yunan Parlamentosunun çıkardığı bir kanunla Pontus Rumlarının Soykırımı günü olarak kabul edilmiştir.

B- 14 Eylül 1922 ( Son Yunan birliklerinin Batı Anadolu'yu terk ettiği tarih) yine Yunan parlamentosunun çıkardığı bir kanunla Küçük Asya Helenlerinin Soykırımı tarihi olarak kabul edilmiştir. 

Sözün burasında Teodora Haccudi'ye hep birlikte soralım:

-19 Mayıs 1919'u Kurtuluşun ilk adımı olarak mı yoksa Pontus Soykırımı olarak mı kabul ediyorsunuz?

- 14 Eylül 1922'yi komşu bir ülkeyi işgale gelenlerin yenilgisi olarak mı yoksa Küçük Asya Helenlerinin Soykırımı tarihi olarak mı kabul ediyorsunuz? 

Tarihi gerçekleri, Türklerin yaşadığı trajediyi ıskalayıp, suyun öte yakasının prizmasından bakarak bu tür duygusal yazılar kaleme alanlara da bir çift sözümüz var: 

- 15 Mayıs 1919'da işgalci Yunan Ordusu karaya ayak basarken İzmir de Türk olmak ister miydiniz? 

- 9 Eylül 1922'de işgalcilerin ardından Mızraklı Süvariler Kordon'a dörtnal girerken İzmir'de Türk olmayı, Türklere çok görmeyin.

Biraz insaf, biraz vicdan, biraz nesnel tarih bilgisi lütfen!

Hüseyin Özbek

Alıntı/ Kaynak: https://odatv4.com/9-eylulde-turk-olmak-mi-zordu-rum-olmak-mi-21092004.html

🇬🇷🗣Yunan milletvekili Dimitris Keridis: ''Meis Adasını bile kaybedebiliriz.''

 

Yunan milletvekili Dimitris Keridis: 

''Türklerin de Ege'de kıyısı var. Türkiye'nin gözünden bakarsak eğer ortada çok büyük adaletsizlik var. Uluslararası suların Yunan denizi olmadığı gerçeğini, sadece Türkler değil; geri kalan gezegen de söylüyor.
Yunanistan, Adalet Divanı'na gitmekten yana değil. Mahkemeden, Yunanistan'ın lehine bir karar çıkmaz. Atina kaybetmekten korkuyor. Meis Adasını bile kaybedebiliriz.''


20200918

Şaman mitolojideki savaşçı kadınlar motifi

Ve Sibirya yerlisi Şaman Türklerden Hakasların ezelden beri yaşadığı Hakas'ta yaklaşık 3000 yıllık savaşçı kadın mezarları keşfedilmiştir. Böylece Hakas Türklerine ait Şaman mitolojideki binlerce yıllık destanlarda geçen savaşçı kadınlar motifinin kurgu olmadığı anlaşılmıştır.

Dr. Timur B. Davletov @aronberk
Böylece kimi Türkologların ileri sürdüğü Şamanizm güneyli anaerkil halklardan Türklere "bulaşmıştır" savvı sona eriyor, çünkü Türkçede 'dayı' kavramı, Şaman mitolojide kadın başkahraman ve hatta Hanlar var, ayrıca anne yönünden ayrı ata ruhları kültü vs var. İşte kurgular sönüyor
Dr. Timur B. Davletov @aronberk




📚 "Doğu Akdeniz mücadelenin merkezidir"

 "Doğu Akdeniz mücadelenin merkezidir" Yeni kitabımız "Doğu Akdeniz'de Satranç / Küresel Güç Odağında Kıbrıs Sorunu ve Bölgesel Enerji Denklemi" (Kaan Cenk Salihoğlu) Prof.Dr. Ata Atun'un sunuşu, Amiral Cem Gürdeniz'in arka kapak tanıtım yazısıyla... kaynakyayinlari.com



20200916

Rus muhabirin Atatürk hayranlığı

Rus muhabirin Atatürk hayranlığı

Rus resmi haber ajansının Türkiye muhabiri gazeteci Alyona Palajçenko, Türkiye'de karşılaştığı Atatürk hayranlığından nasıl etkilendiğini aktardı.

Rus resmi haber ajansı Ria Novosti, Türkiye özel muhabiri Alyona Palajçenko, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e olan halk sevgisinden çok etkilendiğini ve bunu yaşadığı bir olayla anlattı. Ankara'daki bir kuaför salonunda yaşadığı bir olayı Rus gazeteci, kendi sosyal medya sayfasında şöyle aktardı:

"Atatürk'ü anlatan süper köşe, taze çiçekler, pahalı karelerdeki fotoğrafları ve unutulmaz bir albüm, üstelik bu da ucuz değil! Sizce burası neresi? Burası, tesadüfen karşılaştığımız bir kuaför. Türkiye'de böylesine ‘sivil köşelerle’ tanışmak çok güzel!"

DikGazete'den Fuad Safarov'un haberine göre Rus gazeteci, etkilendiği "Atatürk köşesinin" fotoğrafını da paylaştı.

Bu arada, 2017 yılında, Atatürk'ün Selçuk Çamlık Lokomotif Müzesi'de sergilenen tarihi vagonundan etkilenen Rus muhabir Palajçenko, vagonun resmini de çizmişti. Rus gazeteci, sosyal medya sayfasında o günlerde duygularını şöyle aktarmıştı:

"Atatürk'ün tarihi vagonunda 1,5 saat oturdum. Atatürk bu vagonuyla ülkesini gezmişti... Güzel bir yer, aynı anda tabii ki resmini de çiziyorum."


2016 yılında da Palajçenko, kendi doğum gününde Atatürk’ün naaşının bulunduğu Anıtkabir’i ziyaret etmişti. Facebook sayfasında duygularını paylaşan Rus gazeteci, doğum günü için Anıtkabir’i ziyaret ettiğini vurgulamıştı.

Palajçenko, “Atatürk Mozolesi, çok etkileyici ve büyüleyici bir yer. Ankara’ya gelen herkese ilk olarak Anıtkabir’i ziyaret etmesini tavsiye ediyorum. Bu arada, Atatürk’ün Rus diline tercüme edilmiş Nutuk kitabını da aldım” diyerek duygularını aktarmıştı.


Odatv.com

mm

Alyona Palajçenko: Anadolu'nun mehtaplı gecelerindeki küçük evlerin manzarasına "aşık" bir Rus gazeteci, ressam

MOSKOVA - ÖZEL

Rusya resmi haber ajansı Ria Novosti, Türkiye özel muhabiri Rus gazeteci Alyona Palajçenko, Anadolu’nun mehtaplı gecelerindeki küçük evlerinin manzarasına "aşık" olduğunu kendi elleriyle çizdiği resimleriyle anlatıyor.

Ankara'da karşılaştığı mehtaplı gecedeki manzarayı tuvaline aktaran Rus gazeteci Palajçenko, çizdiği resmi kendi sosyal medya hesabında paylaşarak, "Geceleri (mehtap geceleri) küçük evlerin manzarasına çok bayılıyorum. Zira uzun süre aynı manzaraları çizmeye devam edeceğim" diyerek duygularını paylaştı.

Bazı sosyal medya takipçilerinin yorumları üzerine, Rus gazeteci, mehtaplı gecelerdeki evlerin manzarasını ressam olarak çok sevdiğini tekrar belirtti.

Rus gazeteci Palajçenko, geçtiğimiz aylarda da Bolu'nun Yenisefa köyünün gece saatlerindeki "güzelliğini" çizdiği resimle anlatmıştı.

Palajçenko, daha önce de kendi resimlerini takdir eden takipçilerine Türkiye'yi karış karış gezmeleri tavsiyesinde bulunarak, "..Türkiye'ye gelin, Antalya'ya değil, İstanbul'a değil, bölgelere seyahat etmeniz gerekiyor” diyerek duygularını aktarmıştı.

Fuad Safarov, dikGAZETE.com

https://www.dikgazete.com/ozel-haber/alyona-palajcenko-anadolu-nun-mehtapli-gecelerindeki-kucuk-h548513.html


Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu - 16 Eylül 2020

 


20200914

🎞 Onların ata mesleği ünlü çubuk turşusu

Ankara'da atadan kalma turşuculuk mesleğini sürdüren Üstün ailesi, ünlü Çubuk turşularını üretiyor. Kendileri 3 kuşaktan bu yana turşuculuk yapan anne baba, şimdi oğul ve gelinine bayrağı devretmek üzere.

Ankara'nın turşusuyla ünlü Çubuk ilçesinde yaşayan Üstün ailesi için turşuculuk kuşaktan kuşağa aktarılan bir meslek. Çubuk turşusunun sırrı, bu işi yapan aileler tarafından nesilden nesile aktarılıyor. Bu ailelerden biri de Çubuk'un Aşağı Çavundur Mahallesi'nde yaşayan Üstün ailesi.

72 yaşındaki Ekrem Üstün ata mesleğini yarım asırdır sürdürüyor.

Eşi Hatice Üstün, yaptıkları turşu çeşitlerini sıraladı.

Üstün çifti, ata mesleğinin püf noktalarını oğlu ve gelinine de öğretti. Bu mesleği çocuklarının sürdürecek olmasının huzurunu yaşıyor. Oğul Sadettin üstün mesleği eşiyle sürdürüyor.

Gelin Sevgi Üstün, turşuculuğu evlendikten sonra öğrenmiş.

Üstün aiesi, yaklaşık 50 çeşit turşu üretiyor. Bunlar arasında ananas, yumurta, muz, şeftali, kaya koruğu ve acı biber çeşitleri de var. Türkiye'de bir marka haline gelen Çubuk turşusu, 6 aylık bir emeğin sonunda sofralara geliyor.

🎞 🇹🇷🌊Mavi Vatan'ımızı ne kadar tanıyoruz? - Ekolog Prof. Dr. Tuncay Neyişçi anlatıyor




Yeni Ufuklar - 13 Eylül 2020 
Ekolog Prof. Dr. Tuncay Neyişçi 
Şule Perinçek - Ulusal Kanal

  • Mavi Vatan'ımızı ne kadar tanıyoruz? 
  • Akdeniz'deki zenginliklerimiz neler?
  • Denizin ötesinde bir bölge: Akdeniz
  • Akdeniz Bölgesi'nin eşsiz zenginlikleri
  • Doğalgaz ve denizin ilişkisi nedir?
  • Atina ve Anadolu'nun ortak kültürleri
  • Akdeniz'in müzik ve edebiyat kültürü
  • Akdeniz'in ticaret yollarındaki önemi
  • 'Semep Projesi' nedir?
  • Akdeniz'İn dilini anlıyor muyuz?

🎞🇹🇷 Türkiye'nin Milli İktisat Tarihi



Ulusal Özel-14 Eylül 2020 
Prof. Dr. Zafer Toprak 
Dr. Mehmet Perinçek 
Çağdaş Cengiz

🇹🇷👩🏻‍✈️✈️ Bir Türk kadın pilot

 




Türklerde Damgalar

 


20200913

Etrüsk milleti

 "Romalılar Etrüsk milletini yok edip manen ve maddeten gömdüklerini zannederken, kendilerine en büyük oyunu oynayan #Etrüsk mezarları olmuştur." 

Adile Ayda

https://gunturkbetikevi.files.wordpress.com/2010/12/etrusk




20200911

Türklerde metal işleme ve silah üreimindeki yetenekleri

''Türkler tarihin bilinen eski çağlarında beri metal işleme ve silah üretimindeki yetenekleri ile bilinir. Özellikle İskitler ve Göktürk'ler metal işletmedeki yetenekleri ile dünyaya nam salmışlardır. Osmanlı'da da bu üstünlük devam etti. Sanayi devrimi ile üstünlük Batı'ya kaydı''

MaviVatan.net @mavivatannet




20200910

📚📖 Kitap : 🇹🇷"Türklerin Büyük Sırrı: Atatürk ve Varlığın Birliği" - Tolga Er



Türklerin binlerce yıllık kadim tarihine dair bilinmeyenler. Türkler bugünlere hangi derin inanışı barındırarak geldiler? Bunun insanlığın diğer kadim inanışlarıyla ortak yönü nedir? Türkler diğer dünya halklarıyla nasıl ortaklaştılar ve büyük bir medeniyet kurdular? Bu kadim inanış Cumhuriyeti ve Türk Devrimini nasıl şekillendirdi? Atatürk'ün bu kadim inanış ile olan ilişkisi nedir? Bu kadim inanış Avrupa aydınlanmasını nasıl etkiledi? Osmanlı'nın bu kadim inanışla ilişkisi nedir? Atatürk kimdir? Türk aslında nedir? Hakikat nedir?

Hıristiyanlık inanışı ile Türklerin kadim Varlığın Birliği inanışı arasındaki bağlantı nedir? Türklerin ve Asya'nın bilgeliği tüm dinleri nasıl etkilemiştir? Türkler müslüman mıdır? Türk İslamı nedir? Türkler aslında hangi inancı yaydılar? Türk İslamı denilen kavram, İslam'ın bir yorumu mudur, Hıristiyanlıktan alıntı mıdır, güncelleme midir yoksa hepsinden eski midir? Hıristiyanlık aslında nedir? Türklerle bağlantısı nedir? Alevilik, Bektaşilik, Melamilik nedir? İsa, Musa, Muhammed, Buda kimdir? 

Atatürk, "Türk milleti daha dindar olmalıdır" derken neyi anlatmaya çalışıyordu, hangi dinden bahsediyordu? Kişileştirilmiş tanrı nedir? Din nasıl yozlaştırılmıştır? Osmanlı neden çökmüştür? Ortadoğu dinleri neden çatışmaya yol açmaktadır?

Atatürk'ün Türk ve insanlık tarihindeki rolü nedir? Türklük neden dünya için son derece önemlidir? Atatürk Dünya Devrimi nedir? Atatürk neden aslında dünyayı kurtarmıştır? Türk kültürü ve Türklük neden sonuna kadar korunmak zorundadır

Türklerin yolculuğundaki derin sır nedir? Türkler işgalci midir, barbar mıdır? Türklerin öz yönetim biçimi nedir? Türk aydınlanması nedir? Laiklik nedir ve neden yaşamsaldır?

Dünyayla ilgili sorun nedir? Dünyadaki Kötülüğün kökeni nedir? Emperyalizmin kökeni nedir? Türklerin bu konudaki misyonu nedir?

İnsanın varoluşsal sorunsalı nedir? Hakikat nedir? İnsan neyi aramaktadır? Dünyamızı için için kemiren sorun nedir? Dinlerin kökeni nedir? Yaradılış efsanesi neyi anlatmaktadır?

Aydınlanma insanlığın ilk başında var mıydı? Aydınlanma aslında nedir? İnsanlığın ulaşmaya çalıştığı nedir? Avrupa nasıl aydınlanma sürecine girmiştir? Türklerin bunda rolü nedir?

Türk Kam / Şamanları, Varlığın Birliği / Enel Hak düşüncesine nasıl ulaştılar? Vahiy mi, ruhsal bir yolculuk, bir deneyim mi? İnanmak mı, bilmek mi?

Türkün inancının bilimsel kökleri nelerdir? Kuantum fiziğiyle nasıl bir bağlantısı vardır? İnsanın yapısıyla ilgili sır nedir? İnsan aslında nedir?

Nereden geldiğini bilen tür ne demektir? Orhun yazıtları sanıldığından eski midir? Türklerin tarihini insanlığın en kökünde mi aramak gerekir? Atatürk neden "Türk bütün adamların birliğidir" demiştir? Damarlardaki asil kan nedir? Güneş Kültü ve Ok kültürünün önemi nedir?

Türkiye nasıl kurtulur ve dünyayı aydnlatma misyonuna nasıl yeninden kavuşur?

Yazar Hakkında

1975 Ankara doğumludur. İTÜ Elektrik Mühendisliği Mezunudur. Mesleği ile ilgili aldığı eğitim dışında 35 yıl tarih, felsefe, ontoloji, sosyoloji, psikoloji, antropoloji, siyaset, dinler tarihi, ezoterizm konularında araştırmalarını sürdürmüştür. Bugüne dek biriktirdiklerini Türklerin Büyük Sırrı kitabında okuyucuya sunmuştur...

Alıntı/Kaynak:https://www.google.com/books/edition/TÜRKLERİN_BÜYÜK_SIRRI/8vnCDwAAQBAJ?hl=en&gbpv=0#pli=1


ABD’de sigara endüstrisinin en önde gelen patronlarından Manisalı Moris Şinasi

ABD’de sigara endüstrisinin en önde gelen patronlarından Manisalı Moris Şinasi’ye Sultan Abdülhamid tarafından verilen  4. Derece Mecidiye nişanı ve beratın resmini gönderdi bugün torunu. 

Şinasi, sigaralarda Türk tütününü kullanarak Osmanlı ekonomisine büyük katkıda bulunmuştu.


Asıl ismi Musa olan Moris Şinasi, yoksul bir Sefarad Yahudisi ailenin oğlu olarak dünyaya Manisa’da gelmişti. 

ABD’de sigara endüstrisinin devi haline gelen Şinasi’ye verilen Mecidiye Nişanında "Gayret, Hamiyet, Sadakat" yazıyor.


Alıntı: Işıl Acehan Kadın dedektif @IsilAcehan