🇹🇷TÜRK HALKINDA PAYLAŞMA ‘AŞKININ’ TARİHSEL KÖKENLERİ
Daha dün kimileri Türk halkında dayanışma ruhunun bittiğini söylüyordu. Kimileri ise Türk halkının geri, cahil ya da aptal olduğunu. Kimileri ise ‘depremzedeler çaresiz, yardım eden yok, yandık bittik kül olduk’ diye moral bozucu kapkaranlık yalan tablolar çiziyorlardı. Ama gerek ülke içinde gerekse yurt dışı Türklerindeki rekor dayanışma ve paylaşma seferberliği, bu iddiaların tam tersini kanıtladı. Moral verdi. Sağol Türkiye.
Yardım kampanyaları; halkımızdaki kökleri çok eskilere dayanan, tarihsel ve derin ‘dayanışma ruhu’ konusunda; cami biraz yıkılsa da, mihrap yerinde duruyor sözünü anımsattı. Yardım ve dayanışma ile ilgili atasözlerinin zirve yaptığı dünya dili de bizim dilimizdir:
- Dost kara günde belli olur,
- Komşu komşunun külüne muhtaçtır,
- Baş başa vermeyince taş yerden kalkmaz,
- Ne verirsen elinle, o gider seninle,
- Komşusu açken tok yatan bizden değildir,
- İki taştan değirmen iki baştan muhabbet olur,…
ve daha bunlar gibi onlarcası.
Daha 800 yıl önce “Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir. Gel, Ne olursan ol yine gel” diyen Mevlana’nın Anadolu’sundandır kökenimiz. Mevlana’nın yaşadığı yıllarda, Anadolu ve Suriye, tam 300 yıl süren çileli Haçlı işgal ve savaşları dönemine sahne olmuştu. Yüzlerce yıllık o felaket Haçlıların yenilgi ve çekilmesiyle son bulurken, on binlerce Haçlı askeri bile, kendilerini savaş süren o zamanın Papalık ve feodal Avrupa krallarını lanetleyerek, ülkelerine dönmeyi reddedecek ve Anadolu’ya yerleşmeyi yeğleyeceklerdi. Bu insanlar da Mevlanı’nın vefat gecesi ‘Seb-i Arus’a katılmayı boyunlarının borcu olarak görmüşler ve Mevlana’nın çağrısına uymuşlardı. Bütün bu felaketlerin akabinde, o dönemin bin parçaya bölünmüş ve eski büyük uygarlıkların mirascısı olan kadim ve bilge Anadolu halkımız, 1200-1300 yıllarında, paylaşma, dayanışma ve hoşgörüyle bir kez daha yeniden tanışarak, dünyanın en erken rönesansına adımlarını atacaktı. Yarım kalsa da.
Bilge Türk halkı, taaa o Mevlana ve Yunus Emre zamanlarından beri unutmadığı o dost paylaşmayı ‘gurbet ilinde’ yollara koyulurken yine düşünde görmüş ve vefalı bir ‘mecnun’ olduğunu bu deprem felaketinde yine göstererek tarihe bir kez daha girmiştir. Hala da o yolda yürümektedir. Aynen Yunus Emre’nin söylediği gibi:
“Gurbet ilinde yürürem
Dostu düşümde görürem
Uyanıp mecnun oluram
Gel gör beni aşk neyledi”
Sağolsun yardımsever Türk halkı. Daha çok şey var sırada yapacağı.
Alıntı: https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/paylasma-rekoru-kiran-halk-370752