20230219

📰✍️ Kutadgu Bilig’deki Kerim Devlet - Doğu Perinçek

Devlet, toplumun sınıflara bölünmesinin ürünüdür. Bu nedenle devlet her zaman hâkim sınıfın devletidir. Hâkim sınıf, eski Yunan ve Roma’daki gibi köle sahipleri olabilir, Ortaçağdaki gibi feodal beyler olabilir, kapitalizm dönemindeki gibi sermaye sahipleri veya emperyalizm döneminde tekelci mali sermaye olabilir. Günümüz Çin’inde ise hâkim konumda olan emekçi halktır.

Devlet, hâkim sınıfın silah tekeline sahip olan örgütüdür. Bu gerçeği unutmaksızın devletler hakkında “Kerim Devlet” ve “Ceberrut Devlet” gibi sınıflandırma ve nitelemeler de olmuştur.

TÜRK KAVMİNİN İKİ BİN YILLIK DEVLETLEŞME ATAKLARI

Türk Kavminin MÖ 1000’den MS 1000’e uzanan iki bin yıllık devletleşme ataklarına baktığımız zaman, Kerim Devletin dikkate değer örneklerini görüyoruz. Kuşkusuz bunun toplumsal-ekonomik temelleri vardır.  Türklerde devlet, Mısır, Eski Yunan ve Roma’daki gibi çok gelişmiş meta ekonomisi zemininde kurulmadı. Anılan Akdeniz uygarlıklarında ticaret ve para ekonomisi o kadar gelişmişti ki, insanlar da alınır satılır meta haline getirilmişti. Köleci sistem, devletin zorbalıkta aşırılaşmasının toplumsal-ekonomik koşullarını oluşturdu.

KERİM DEVLETİN TOPLUMSAL-EKONOMİK TEMELİ

Türklerin Sakalar (İskitler) ve Hiungnulardan (Hunlardan) başlayarak Sienbeiler, Göktürkler, Kırgızlar, Karluklar, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular, İdil Bulgarları, Memlükler, Osmanlılar, Altınordu, Babür Hakanlığı vb diye devam eden devlet kurma süreçlerinde, eski Yunan ve Roma’daki gibi derin sınıfsal bölünmeler görülmüyor. Özellikle MS 11. yüzyıla kadarki devlet tecrübeleri Batılı tarihçilerin kimileri tarafından “konfederasyonlar” diye nitelendirildi. Bu devletlerde, Oğuzlardaki isimlendirmeyle “bey, el ve gün” sınıfları arasında aşırı devlet tahakkümüne zemin oluşturacak derin karşıtlıklar yoktu. O nedenle bu devletleri “Kerim Devlet” diye niteleyenler, tarihsel gerçeğe değinmiş olurlar. Nitekim Devlet Teorisi üzerine eser üretmiş olan Türk bilginleri de bu gerçeği vurgulamışlardır. Dahası Türklerde devlet geleneğini Kerim Devlet ile özdeşleştiren tezler de ileri sürülmüştür. Bunlardan en yaygın bilineni Kemal Tahir’dir. Devlet Ana gibi romanlarında bu teoriyi edebi metinler haline getirdi. Büyüğümüz Hikmet Kıvılcımlı’nın Türk tarihine ilişkin devlet ve ordu teorileri de Kerim Devlet sınıflaması içinde nitelenebilir.

TÜRKLERDE DEVLET TEORİSİNİN YÜZYILI

Çin’i bir kenara bırakırsak, Asya’da devlet teorisinin yüzyılı, 11. yüzyılıdır. Kuşkusuz 8. yüzyılın Orhon Yazıtları’nda da devlet teorisi vardır. 11. yüzyılda 1069-1070 yıllarında Yusuf Has Hacib’in yazdığı Kutadgu Bilig ve 1086-1092 yıllarında Nizamülmülk’ün kaleme aldığı Siyasetnâme, devlet teorisinin dünya ölçeğinde kurucu eserleri arasında özel bir yere sahiptir.

Şaşırtıcı olan bir şey yok. Çünkü Türkler kökleri MÖ 3000’lere uzanan Atlı Çoban Kültürünün oluşturduğu örgütlenme ve silahlı güç birikiminden kuvvet alan devletleşme pratiklerinden geliyorlardı. O tecrübeler, en zengin teorik ürünlerini 11. yüzyılda verdi. Karahanlı Devletinin İkinci Veziri konumundaki Yusuf Has Hacib’in yazdığı Kutadgu Bilig, bu açıdan olağanüstü bir eserdir. Etkisi Çin ve Maçin’den İran ve Akdeniz’e kadar yayılmıştır.

Ne yazık ki bugün elimizde yok. Ancak Kutadgu Bilig’in Mukaddemesinden öğrendiğimize göre, daha önce yazılmış Şehnâme-i Türkîler vardı. Zeki Velidî Togan, devlet teorisine ilişkin o birikimi Yusuf Has Hacib’in “yeni bir şekilde tasnif etmiş” olabileceğine değiniyor (Umumî Türk Tarihine Giriş, 1946, s.81).

HALKI GÖZETEN DEVLET

Kutadgu Bilig’deki devlet, Kerim Devlettir. Evet her feodal devlet gibi Yusuf Has Hacib’in teorisini yaptığı devlet de, büyük mülk sahiplerinindir. Ancak beyler ile “karabodun” diye anılan halk arasında çok derin sınıfsal çelişmeler yoktur. Yusuf Has Hacib, beyler sınıfının halka karşı çok önemli sorumlulukları bulunduğunu vurgular ve halkı gözeten devletin görevlerini etkili bir dille açıklar. Hükümdara ve beyler sınıfına seslenen şu güçlü anlatıma ne buyurulur:

Sen halkı belâdan zulümden koru, iyilik yap;

elinle ve dilinle halkı sevindir.

Sağlığında her şeyi iyilikle karşıla;

malın ve servetin varken, paylaştır ve yedir.

(…)

Bu dünya için kendini ateşe atma;

vücuttan öcünüal, nefsin boynunu kopar.

Sen bu dünyanın beyisin, ona kul olma;

o seni bırakmadan, sen onu dul bırak.

(…)

Başkasının malını alma ve kan dökme;

ölüm döşeğinde insan bu iki günah yüzünden inler.

(…)

Ey hükümdar cimri olma, cömert ol cömert;

cömertliğin adı ebedî kalır, ölmez.

Askere, ata, orduya ve mala güvenme;

ordunun, bu altının, gümüşün sana faydası olmaz.

Kutadgu Bilig, devlet yöneticilerinin ihtişam ve şatafat içinde yaşamalarına karşı doğanın hükmünü hatırlatır. Şu beyitlerde, Yunus Emreleri besleyen geleneği buluyoruz:

Ey devletli hükümdar, saraylar ve köşkler yaptırma;

kara toprağın altında evin hazırdır.

Yüksek, geniş ve süslü sarayların burada kalacak,

sen de inleyerek karanlık toprak evde yatacaksın.

Niçin bu altından gümüşten hazineyi topluyorsun;

senin hissene düşecek şey iki parça bezdir.

(…)

İpek sırma ile örtülen vücudun

kara toprağa serilecektir, ey hakîm

Seni avutan zevklerinle avunan vücudun

kara yerin altında gizlenip sırt üstü yatacaktır.

Sarsmayan, rahvan, küheylan attan inip

acizlik içinde eyersiz bir ağaca bineceksin.

(…)

Harama karışma, zulüm etme,

insan kanı dökme, düşmanlık besleyip kin gütme.

(…)

Eğer devamlı ve ebedî beylik istiyorsan,

adaletten ayrılma ve halk üzerinden zulmü kaldır.

11. yüzyılın olağanüstü etkili ve güzel bir dille yazılmış devlet teorisini incelemek istiyorsanız, Kutadgu Bilig’i başucuna koyunuz.

Teori’nin halen bayilerde bulunan Şubat sayısında Kutadgu Bilig’deki devlet teorisi üzerine çok uzun bir incelememizi bulacaksınız. Tarihimizde devlet teorisi üzerine olağanüstü bir teorik birikim olduğunu bilmek, insanda olağanüstü duyguları ateşliyor.

https://magaza.teoridergisi.com

Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/kutadgu-biligdeki-kerim-devlet-368457