20250511

📖 Türklerin Erken Kökenleri: Geniş Kapsamlı Tarihsel Bir İnceleme

Türklerin Erken Kökenleri: Geniş Kapsamlı Tarihsel Bir İnceleme

Bu makale, Göktürkler (Tujue) ortaya çıkmadan çok önce, Türklerin ilk izlerini incelemektedir. 

Antik Greko-Romen metinleri, İslami rivayetler ve Hint-Pers-Arap kaynakları aracılığıyla, “Türk” adının en geç (!) M.Ö. 1. yüzyıldan itibaren nasıl yayıldığını göstermektedir.

---

1. Mezopotamya Kaynakları (M.Ö. 2000–1200)

Turukku 

> Asur ve Akkad çivi yazılı metinlerinde sıkça geçen Turukku halkı, özellikle Zagros Dağları çevresinde yaşayan göçebe savaşçı topluluklardan biri olarak tanımlanır. Adları, tarihçiler tarafından daha sonraki Türk etnonimiyle ilişkili olabilecek en erken örnek olarak değerlendirilmiştir.

---

2. Eski Mısır Kaynakları (M.Ö. 1350-1300)

Tarku/Tursha 

> Amarna mektuplarında adı geçen Turša ya da Tarku halkı, Mısırın kıyılarına kadar faaliyet gösteren savaşçı bir topluluktur. Toros Dağları ile Levant bölgesi arasında bulunmuşlardır.

---

3. Güney Asya Kaynakları (M.Ö. 4. yüzyıl – 12. yüzyıl)

Turuşka/Turukha

> Mahābhārata'da Tusharas (turuṣka) halkı Sakalar gibi Himalaya ötesi sınır halkları arasında anılır.

Purāṇalar (3. yüzyıldan itibaren)

> Vāyu, Brahmāṇḍa ve Vāmanapurāṇa metinleri, Turuṣkaları yine Saka gibi Udīcya kabileleri arasında sayar.

Somadeva (1060–1085), Kathāsaritsāgara 19. Bölüm

> Udayana destanında, Turuṣkalar süvari bir topluluk olarak betimlenir.

Kalhana (1148), Rājataraṅgiṇī V, 152

> turuṣkāḥ ifadesi, çok savaşçı bir kavim olarak ifade edilen Türklerin adı olarak görülür (Turukha).

》Sonuç: Güney Asya’da “turuṣka” kavramı Mahābhārata’dan beri Türkler için kullanılan bir etnik terimdir.

---

4. Antik Greko-Romen Kaynakları (M.Ö. 1. yüzyıl – M.S. 4. yüzyıl)

Pomponius Mela (M.S. 45 civarı), Chorographia II, 9

> “Odrisliler ile Maiotlar arasında, İskitlerden farklı (benzeyen) bir halk olan Turcae milleti yaşar. Ayrıca Mela'ya ait bir haritanın üzerinde yine Karadenizin kuzeyinde Turcii adı yer almaktadır. Kelimelerin ikisi de muhtemelen aynı halka aittir.”

Plinius, Naturalis Historia VI, 19 (M.S. 77)

> “Borysthenes’in kuzeydoğusunda, Maeotis Gölü’nün batı kıyısında yaşayan, göçebe bir Süvari halkı olan Tyrcae bulunur.”

Ptolemaios (2. yüzyıl), Geographia V, 9, 2

> “Tyrkaoi, Ixomatae halkının doğusunda, Maeotis Gölü’nün kuzey kıyısında yer alır.”

Strabon (M.Ö. 1. yüzyıl – M.S. 1. yüzyıl), Geographika XI, 2, 1

> Tyrgateis’i bahseder ve onları Tyrcae’ye yakın konumlandırır.

Bizanslı Faustus (6. yüzyıl)

> Bizans kaynaklarında “T’urk’” topluluğu Kuzeybatı Kafkasya bölgesindeki göçebe süvari halklarından biri olarak tanımlanır.

Ammianus Marcellinus (4. yüzyıl), Rerum Gestarum XXVII, 8

> Limes’in ötesindeki “Hunni-Tourkoi”den söz ederek Hunlar ile Türkleri göçebe Süvariler olarak birleştirir.

Theophylact Simocatta (6. yüzyıl), Historiae I, 8, § 5 ve III, 6, § 9

> “İskitlerden gelen Hunlar, aslında Türklerin kabilelerinden biridir.”; “Eski zamanlardan beri Hunlar, bugün Türk olarak adlandırılır.”

John Zonaras (12. yüzyıl), Epitome Historiarum III, 12

> “Bir zamanlar Roma halkına zulmeden Hunlar, bugün Türk adıyla bilinir.”

Agathias Myrina (6.–7. yüzyıl), Historiae V, 13

> “İskitler, Hunlar ve Türkler aynı soydandır.”

Sonuç: Karadeniz-Hazar bölgesinde Dinyester, Dinyeper, Don Nehri ve Maeotis Gölü çevresinde M.Ö. 1. yüzyıldan itibaren Turcii/Turcae/Tyrcae etnik adının bağımsız olarak yerleşik olduğunu gösterir.

---

5. İslami Rivayetler (7. yüzyıl)

Sahih Muslim, Kitap 41 No. 6959 / Kitap 54 No. 2912d

> “Abdullah b. Hüreyre’den rivayetle: Allah Resûlü (s.a.v.) buyurdu ki: Müslümanlar Türklerle savaşmadan kıyamet kopmayacaktır; yüzleri simli miğfer gibi, saçtan yapılmış elbiseler ve saçtan ayakkabılar giyen bir halktır.”

Sahih Muslim, Kitap 53 No. 7313

> Aynı metin tekrarlanılır.

Sunan Ebû Dâvûd, Hadis 4302

> “Onlar size karışmadıkça, Türkleri kendi hallerine bırakın.”

Sonuç: 7. yüzyılda Türklerin etnik adı, Hz. Muhammed’in zamanında Arap-İslam dünyasında bilinen bir terimdi.

---

6. Pers-Arap Coğrafi Eserleri (10.–11. yüzyıl)

Hudūd al-ʿĀlam (982)

> Choresm ve Sogdiana ötesindeki Türkistan bölgesinde Turka/Torkā/Turuṣka halkı olarak geçirir.

El-Birunî (1030), Kitāb al-Hind

> Turukha/Turuṣka halkını ayrı bir etnik grup olarak tanımlar ve İslam’ı “Turuka-Dharma” (Türklerin dini) olarak niteler.

Sonuç: Orta Çağ Pers-Arap coğrafyalarında da “Türk” etnik adı Orta Asya göçebe halkları için kullanılmıştır.

---

7. Ek Görüşler: Dil, Arkeoloji ve Etkinin Devamı

Dilbilimsel İzler: Erken Türk dilleri, M.S. 6. yüzyıldan önce İran ve Hint dillerine, özellikle Eski Farsça ve Veda metinlerine, ödünç kelimeler bırakmıştır. *turuṣka* adının Proto-Türkçe *turuk/*turk köküne işaret ettiği düşünülmektedir.

Arkeolojik Kanıtlar: Karadeniz-Hazar bölgesindeki süvari göçebe topluluklara ait at koşum takımları ve kürk giysiler gibi tipik buluntular M.Ö. 2. yüzyıla tarihlenir ve edebi kaynaklarla paralellik gösterir.

Kültürel Süreklilik: İskitler-Hunlar-Turcae hattından başlayarak antik Turcae’lere ve ortaçağ Turuṣka topluluklarına uzanan etnonimik zincir, bölge elitleri ve seyyahları tarafından yüzyıllar boyunca etnik kimlik ve adlandırma biçimi olarak kullanılmıştır.

---

Genel Sonuç

M.Ö. 14. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar uzanan bu kaynaklar, “Türk” etnik adının Karadeniz steplerinden Hindukuş’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada, Göktürklerin ortaya çıkışından çok önce, kesintisiz bir şekilde kullanıldığını göstermektedir.


Alıntı/ Kaynak: Tamgha  

📖 Beşiktaş’taki 5.500 Yıllık Kurganların Sayısı 78’e Çıktı

Beşiktaş’taki 5.500 Yıllık Kurganların Sayısı 78’e Çıktı Yazar: Arkeofili on 20 Nisan 2019 Beşiktaş metro istasyonu kazılarında bulunan 5.50...