İngiltere destekli Nasturi isyanı sonrasında Musul kaybedildi. Kazım Karabekirin hatıratını okumadığı besbelli. ''Musula girelim'' diyen Gazi Mustafa Kemâl Paşa'ya başta Kazım Karabekir olmak üzere Paşaların karşı çıkması ve Gazi'yi yalnız bırakmaları neticesinde Musul'a girilemedi.
🇹🇷Mehmet Eyüp KIZILOK EE. Msc.Phd.m@mek57
**************
Kitap Künyesi
Yazar: Uğur Mumcu
Yayın Evi: UM:AG Araştımacı Gazetecilik Vakfı
İSBN: 9789758084089
Sayfa Sayısı: 205
Kazım Karabekir Anlatıyor Ne Anlatıyor?
Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Her ihtilal, çatışmalar ve çalkantılar içinde oluşur. Bu çatışma ve çalkantılar, ihtilalcileri karşı karşıya da getirir.
Mustafa Kemal ve Karabekir Paşa, Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızı kesin utkuya ulaştıran iki eski dost, iki eski asker ve iki eski ihtilalcidir. (Ama) yolları, hilafetin kaldırılması ve cumhuriyetin ilanıyla birlikte ayrılmıştır.
İhtilal, evlatlarını yer!
Bu bir değişmez kuraldır. Anadolu İhtilali, Türkiye'de bir yeni dönem açmış, bir çağ değiştirmiştir. Böylesine bir olayda, ihtilalcilerin yollarının ayrılması doğaldır. Doğal olmayan, bu olaylar üzerindeki yasakların şu ya da bu nedenle bu gün bile sürmesi, sürdürülmesidir."
-Uğur Mumcu-
(Arka Kapak)
Kazım Karabekir Anlatıyor Alıntıları - Sözleri
M. Kemal köktenci yöntemlere başvuran devrimci; Karabekir ise devrimleri demokratik yollarla benimsetmek isteyen bir evrimcidir!.
Aradan yıllar geçecek, Karabekir'e ölüm döşeğindeki Atatürk'ün kendisiyle görüşmek istediği haberi gelecektir. Karabekir, "gidecek misiniz?" sorularına karşı "O, Mustafa Kemal. Çağırılınca gidilir. O benim en iyi arkadaşımdır" yanıtını verecektir.
İstiklâl Harbi’nin tehlikeli günlerinde sonuna kadar feragat, fedakâr arkadaşlarının rey ve irşadına ihtiyaç gösteren M. Kemal Paşa artık muzaffer bir başkomutan sıfatıyla maiyet komutanlarına Cumhuriyeti dikte ettirmiştir. Eski arkadaşlarının rakip olabileceği endişesi ile sui şahsiyetler icadı da lâzım gelmişti; bunun için eski arkadaşlarını kötülemek lâzımdı. Bunu da hakkıyla yapmıştır
Hürriyet aşkına verilen kurbanlar ve ızdırap çeken vatandaşlar hürriyetin ebedî olarak manevî kurucusudur, koruyucusudur..
Doğu ve Batı’da halkın, meydana gelmesi doğal olacak olan tepkisine karşı ordularımızın karşı durması imkânı yoktur. Tersine, bu tepkilere ordunun da katılması mümkündür.
"Düşünce akımları cebir ve şiddetle yokedilemez, tersine güçlendirilir." Atatürk
"Aradan yıllar geçecek, Karabekir’e ölüm döşeğindeki Atatürk’ün kendisiyle görüşmek istediği haberi gelecektir.Karabekir, «gidecek misiniz?» sorularına karşı "O Mustafa Kemal. Çağırılınca gidilir. O benim en iyi arkadaşımdır» yanıtını verecektir."
Heyet-i İlmiye'nin bütün azaları müteessir görünüyordu. Şüphe yok ki, yakın günlere kadar Kur'ân'ı ve Peygamberi her yerde medh-ü sena eden ve hatta hutbe okuyan bir insandan bu sözleri beklemek herkese eza (incine duygusu) veriyordu.
İnsanlık, bugünkü ışıklı kilometre taşlarını ihtilâllere borçludur.
“Bizi kurtarmış olan tek kuvvet Türkün birliğidir.”
Paşam, görüyorum ki, siz din ve hilâfet kuvvetlerine çok ehemmiyet veriyorsunuz; şu halde muhafazakârlara dayanmak istiyorsunuz… Din, vicdan kanaatidir; münakaşaya gelmez. İlim adamı olan bizlerin ve hele sizin bunu ele almanızı katiyen doğru bulmuyorum.
. M. Kemal köktenci yöntemlere başvuran devrimci; Karabekir ise devrimleri demokratik yollarla benimsetmek isteyen bir evrimcidir! Devrimciler köktenci olurlar, devrimlerin sarsıcı toplumsal etkilerinden çekinen evrimciler de demokrat görünürler. Devrimciler ve evrimcilerin yolları bir yerde çatışır, bir yerde birleşir. .
Mustafa Kemal köktenci yöntemlere başvuran devrimci; Karabekir ise devrimleri demokratik yollarla benimsetmek isteyen bir evrimcidir.
Milletin kuvveti, halkın kuvvetidir. Bunun da manası Cumhuriyet'i ifade eder.
"Vatandaş! Milletin hürriyetini tehlike de görürsen, karşında kim olursa olsun, tek dağ başı mezar oluncaya kadar mücadele etmek vazifendir! Çünkü İnsanlarda hayat denen şeyin kıymeti ancak hürriyet iledir. Hür öl! Esir yaşama!”
************
Uğur Mumcu – Kazım Karabekir Anlatıyor
Kâzım Karabekir, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın en önemli komutanlardan birisidir. 1882 yılında İstanbul’da doğan Karabekir, 1902’de Harp Okulu’nu, 1905 yılında da Harp Akademisi’ni birincilikle bitirdikten sonra Manastır’a atanmış;
Enver Bey ile sonradan «îttihat ve Terakki» adını alan «Osmanlı Hürriyet Cemiyeti»ni Manastır merkezini kurmuş; bölgede Rum ve Bulgar çetelerine karşı savaşmış; 1907’de de İttihat ve Terakki Derneği’nin İstanbul’daki örgütlenmelerinde görev almıştır. Meşrutiyet’in ilanı ve 31 Mart gerici ayaklanmasının bastırılmasında etkin görevler almıştır.
l.Dünya Savaşı’nda İran ve Irak cephelerinde savaşmış; 1918 yılında Erzincan ve Erzurum’u, Rus ve Ermeni ordularından kurtaran birliklere kumanda etmiş; İngilizlere karşı Azerbaycan seferini düzenleiştir. 1919 yılında da Erzurum’daki 15. kolordu komutanlığına atanan Karabekir, Erzurum Kongresinin toplanmasına öncülük etmiş ve kolordusu ile birlikte hakkında İstanbul hükümetine tutuklama kararı çıkartılan M. Kemal Paşa’nın emrine girmiştir.
Kâzım Karabekir Paşa, Sarıkamış, Kars ve Gümrü kalelerini Ermenilerden geri almış; Ermeni Taşnak hükümeti ile yapılan barış görüşmeleriyle Sovyetler’le yapılan Kars Muahedesinde «Murahhas Heti Reisi» olarak görev yapmıştır. Doğu’da savaş yıllarında ana ve babalarını yitien 4000 kimsesiz çocuk için okullar kurmuştur. Karabekir, Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet’in ilk yıllarında Edirne ve İstanbul milletvekilliği yapmışır.
1926 yılında Atatürk’e karşı düzenlenen «İzmir suikastı» nedeniyle İstiklal Mahkemesi’nce tutuklanış, yapılan yargılama sonunda aklanmıştır. Cumhuriyet’in ilânından sonra «Birinci Ordu Müfettişliği'ne» atanan Karabekir, 1927 yılında emekliye ayrılmış ve «Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası» adıya kurulan partinin de liderliğine getirilmişti. 1938 yılında yeniden TBMM’ne giren Karabekir, 1948 yılında TBMM başkanlığına seçilmiş, 1948 yılına da ölmüştür.
Her ihtilâl, çatışmalar ve çalkantılar içinde oluşur! Bu çalkantı ve çatışmalar, ihtilâlcileri karşı karşı karşıya da getirir. Mustafa Kemal ve Karabekir Paşa, Ulusal Kuruluş Savaşımızı kesin utkuya ulaştıran iki eski dost, iki eski arkadaş, iki eski asker ve iki eski ihtilâlcidir. Yollar, hilâfetin kaldırılması ve Cumhuriyet’in ilâı ile birlikte ayrılmıştır. Karabekir, Atatürk’e neden karşı çıkmıştı? Bu iki eski dost, bu iki kahraman asker niçin karşı karşıya gelmişlerdi?
Bu çatışmanın nedenlerini, Karabekir’in günü gününe yazdığı ''İnkılâp Hareketleri'' neden oldu, nasıl oldu?» adlı anılarından öğreneceğiz. Bu anılan, Kâzım Karabekir’in kızları sayın Hayat Karabekir Feyzioğlu ile sayın Timsal Karabekir ile Karabekir’in bir süre önce ölen kızı Emel Özerengin’in eşi sayın Prof. Faruk Özerengin’den aldım. Kendilerine teşekkür ediyorum. Atatürk ile Karabekir arasında kamuoyu önüneki ilk tartışma 1933 yılı mayıs ayında Milliyet Gazetesi’nde olmuş.
Tartışma sırasında «Millici» takma adıyla yazılar yazan yazar, Karabekir’e şu çağrıyı yapmış.- — Herhalde muhterem Paşa neşrettikleri (Şarkı8 lı ibret) eseri yerine İstiklal Harbi’nin birkaç safhaına varan çocuklarına öğretecek başka eser hediye etseydi, tarih ve hakikat namına daha büyük hizet görmüş, efkâr-ı umumiyenin kendi haklarında, milli mücadeledeki hizmet ve tesirleri hakkında kaalarda yarattığı müphem hükümlere kendi dilleriye, kendi yazıları ile hakiki istikametlerini vermiş olurardı! Karabekir, bu açık çağrı üzerine Milliyet Gazetesi’ne 7 mektup göndermiş, bu mektupların altısı yaınlanmış; yedincisi ise yayınlanmamış.
Tartışmanın kesilmesi üzerine Karabekir, «İstikal Harbimizin Esasları» adlı kitabı yazmış; bu kitap, daha baskıdayken toplatılıp yakılmış; Paşa’nın İstan- bul Erenköy’deki köşkü basılarak kitabın kaynağı olan belgelere el konmuş. 1933’de yakılan bu kitap, 1951 yılında yeniden yayınlanmış. Atatürk, yakılan bu kitabı inceleyerek Kâzım Ka-rabekir’e 9 sayfa tutan yanıtlar vermiş. Atatürk’ün el yazısı ile yazdığı bu notları Türk milli eğitiminin unutulmaz adı eski Milli Eğitim baanlarından Hasan Ali Yücel’in kızı sayın Canan Eronat’dan aldım.
Sayın Eronat’a teşekkür borçluyum; kamuoyu önünde kendisine teşekkür ediyorum. Karabekir, yaşarken anılarının serbestçe okunmasına tanık olamamış. Gazeteci Hikmet Münir, Kâzım Karabekir ile 1939 yılı Şubat ayında Yedigün adlı dergisinde röportaj yapmış; ancak bu yayın da devrin hükümetinden geliği ileri sürülen baskı ile kesilmiş. Karabekir, daha sonra «istiklâl Harbimizin Esasarı» adlı kitabını genişleterek «İstiklâl Harbimiz» adlı kitabı hazırlamış. Bu kitap ancak 1960 yılında yayınlanabilmiş, Bu kitap hakkında da dava açılmış; ancak yapılan yargılama sonunda davanın düşmesine karar verilmiş. Karabekir’in anılarını yayına hazırlarken o dönemlerin Meclis tutanaklarının ve gazete kolleksiyonlarının da incelenmesinde bana yardımcı olan TBMM Kitaplığı müdür yardımcısı sayın Ali Rıza Cihan ve kitaplık görevlilerine teşekkür ediyorum.
Enver Paşa’nın mektuplarını özel arşivini açarak inceleme olanağı sağlayan tarih araştırmacısı sayın Arı İnan’a da teşekkür borçluyum. Karabekir’in anılan Devrim Tarihimizin bir boşluğunu dolduruyor. Amacımız yakın tarihin karanlıkta kalan bir bölümünün aydınlatılmasına yardımcı olmaktır. Bu anılarda Anadolu ihtilâlini başlatanların yol ayrımlarını ve Devrim yıllarının dalgalanmalarını göreceksiniz. «İhtilâl evlâtlarını yer»! Bu bir değişmez kuraldır.
Anadolu ihtilâli, Türiye’de bir yeni dönem açmış; bir çağ değiştirmiştir. Böylesine bir olayda ihtilâlcilerin yollarının ayrılmalaı doğaldır. Doğal olmayan bu olaylar üzerindeki yaakların şu ya da bu nedenle bugün bile sürmesi ve sürdürülmesidir! Ulusal Bağımsızlık Savaşının başkomutanı ve -devrimlerin lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile açıksözlü asker ve yurtsever komutan Kâzım Karabekir’i bugün bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Uğur Mumcu BİR «Çünkü her gittiğiniz yerde aleyhte bulundunuz. Yazık değil mi? Tarihe geçecek O’nun yaptığı şeyler.» Bu sözler Mustafa Kemal Paşa’nındı. Mustafa Kemal’in TBMM’deki gizli oturumda savunuğu komutan da Şark Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’ydı. Günlerden cumartesiydi. Tarih de 22 Ocak 1921. «Kâzım Paşa’yı içinizde tanıyanlar ve tanımayanlar vardır. Karabekir Paşa, gayet zeki, üstün ahlâklı, namuslu, fevkalâde iyi huylu, namuskâr, tedbirli bir adamdır.»
Mustafa Kemal Paşa, arkadaşı Kazım Karabekir Paşa’yı «komünistlikle» suçlayan Erzurum milletvekili Hüsein Avni Bey’e karşı bu sözlerle savunuyordu. Bursa milletvekili ve Diyarbakır istiklâl Mahkemesi üyesi Şeyh Servet Efendi’nin «komünizm propagandası yaptığına dair şifreli telgrafım Genelkurmay Başkan Vekili Fevzi Paşa’nın yazısı üzerinde ihbar üzerine o gün TBMM’de gizli görüşme başlamıştı.
Erzurum milletvekili Hüseyin Avni Bey, Kâzım Karabekir Paşa’yı o günkü moda ve yaygın deyişle «bolşeviklikle» suçluyordu. Hüseyin Avni Bey, Karabekir Paşa’nın bolşevik oluğundan kuşkulanmış; bu kuşkusunu da gizli oturumda şöyle dile getirmişti: «Erzurum’a girdiğimiz zaman çeşitli akımlar vardı. İçlerine girdim.
Birtakım subaylar arasında (bolşevikliğin) askere de yansıyacağından korkuyorlardı. ..Ordunun başındaki Kâzım Paşa Hazretlerine başvurduk. Orduda bir düzen olabilir mi?., dedik. Mamafih dedi., kanıma gelince: Belki efendiler, garip gelecektir sözüm, benim kanıma kalırsa, islâmiyetle bolşeviklik arasında pek az fark vardır., dedi. Bunda miras, zekât yoktur Paşam., dedim. Bizim ilkelerimize uymaz.
Beni mi kandırıyorsunuz? Yoksa ne buyuruyorsunuz? Kâzım Paşa dedi ki: Bugün iki siyaset vardır: Batı ve Doğu siyaseti. Bizim, Batı ile İngilizlerle anlaşmamız olasılığı var mıdır? Yoktur., dedim. O halde bizim Doğu ile anlaşmamız zorunludur. Doğu siyasetini izlemek zorundayız… dediler. (..)
Bizim için başka kurtuluş yolu yoktur. Ve bana bolşevikler söz verdi. Ben,askerî delege olarak atandım. Bu örgütü ülke içinde kuracağım., buyurdular.» Erzurum milletvekili Hüseyin Avni Bey, Türkiye Komünist Partisi kurucusu Mustafa Suphi’nin «yüksek zevat ile temas ettiğini öğrendiğini» ve Mustafa Suphi ile Kâım Karabekir Paşa’nın ilişkileri olduğunu söylüyor ve Pauc1şa’yı açıkça komünistlik ile suçluyordu. Hüseyin Avni Bey, sözlerini «Doğu Cephesi’ne bir heyet gönderin., ben gerçeği söylüyorum. Söylediklerimin tersi çıkarsa namussuzum» diyerek noktalıyordu. Hüseyin Avni Bey’in bu ağır suçlamalarına kim yanıt verecekti?
Alıntı: https://onlinekitapoku.com/ugur-mumcu-kazim-karabekir-anlatiyor/