20181130

✍️ 🇹🇷 Türkiye, Meis Adası civarında Navtex ilan etti - Turan Salcı

Türkiye, Meis Adası civarında Navtex ilan etti

Turan Salcı- Aydınlık Gazetesi

Yunanistan, Ege ve Akdeniz’de oldubittilerle Türkiye’nin haklarını ihlal etmek isterken Türkiye, yayınladığı Navtex’lerle kendisinin bölgede hak sahibi olduğunu, deniz alanlarında faaliyet yürütebileceğini gösteriyor. Tartışmaların odağındaki yer ise 7 kilometre karelik Meis Adası...

Avuç içi kadar adadan Yunanistan’a hak çıkmaz

Türkiye’nin Antalya açıklarında beş noktada Navtex yayınlaması Yunanistan’da yeniden Meis Adası tartışmalarını alevlendirdi. Yunanistan’da yayın yapan Kathimerini gazetesi Türkiye’nin yayınladığı Navtexlerle Meis Adası’ndaki Yunanistan haklarını görmezden geldiğini ve bu adımın Doğu Akdeniz’deki gerilimle de bağlantılı olduğunu iddia etti.

Meis, Türkiye anakarasına bin 300 metre mesafede bulunan 7 kilometre karelik bir ada. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Meis Adası’nı gerekçe göstererek, deniz yetki alanı sınırlandırmasıyla Türkiye’yi Antalya Körfezi’ne hapsetmek istiyor. Meis’in yakınlarında bulunan, egemenliği tartışmalı birer müstakil ada olan ve Anadolu’nun doğal uzantısı konumundaki Karaada ve Fener Adası’nı da işgal altında bulunduran Yunanistan’ın bu adımlarının uluslararası hukukta hiçbir dayanağı yok.

HAKKANİYETİ ÇİĞNİYORLAR

Ülkeler arası deniz yetki alanı sınırlandırmaları, ikili anlaşmalarla yapılıyor. İki ülke arasındaki eşit uzaklık ve ortay hat gibi ölçülerin yanında, kıyı uzunluğu da göz önünde bulundurularak deniz alanı ayrılıyor. Bu paylaşım sırasında anakara dışındaki adalar, çoğu zaman esas nokta olarak seçilemiyor. 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuk Sözleşmesi’ne göre de bu anlaşmaların “hakkaniyet” ilkesine uygun olması gerekiyor. Doğu Akdeniz’deki en uzun sahil şeridine sahip Türkiye’nin hakları ise Yunanistan tarafından açıkça ihlal ediliyor.

‘ANAKARA BELİRLEYİCİDİR’

Meis Adası üzerinde yürütülen tartışmaları Akdeniz Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Devletler Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı ve Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi Deniz Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Emete Gözügüzelli Aydınlık için yorumladı. “Meis Adası Yunanistan’ın ters tarafında, Türkiye’nin karşı kıyısında bulunuyor” diyen Gözügüzelli, şunları söyledi:

“Türkiye’nin Akdeniz’deki kıyılarının iç bükey bir konumu var. Daha önceki örnek olaylara baktığımızda kararı verecek olan Uluslararası Adalet Divanı mutlaka tarafların kıyılarını, genel konfigirasyonunu hesaba katarak bir değerlendirme yapar. Burada özellikle de Yunanistan’ın ortay hat esasını dikkate alarak hiçbir surette ilgili durumları değerlendirmeden bir sınırlandırma çabası içinde bulunduğunu görüyoruz. Oysa ‘Kara denize hakimdir’ hükmü, Uluslararası Adalet Divanı tarafından pek çok kararda alınan bir tutumdur. Anakara her zaman üst konumdadır ve sınırlandırmadaki önceliği kıyı uzunluğu gibi durumlar da dikkate alınarak bir değerlendirme olur ve bu değerlendirme de Türkiye’nin lehinedir.”

MEİS ADASI ETKİSİZDİR

Yunanistan’ın adalar üzerindeki sınırlandırma çabalarında düz esas hat kullandığını hatırlatan Gözügüzelli, bu konudaki ihtilafa dikkat çekti: “Uluslararası Adalet Divanı tarafından kimi durumlarda adalara tam etki, yarım etki, kısmi etki verebilir veya hiç etki vermeme yoluna gidebilir. Adaların büyüklüğü, anakaraya yakınlığı, egemenlik uyuşmazlığına konu olması halinde hiç etkiye sahip olmaması gibi durumlar da olabilir. İran-Katar arasındaki 1969 Halül Adası örneği var. Meis Adası, anakara olan Türkiye’ye çok yakın bir konumdadır ve Uluslararası Adalet Divanı’nın Tunus-Libya davasında verdiği karar gibi hiçbir etki verilmemesi gerekmektedir. Özellikle de coğrafi olarak kapalı bir bölge olan Akdeniz ve Ege’de Meis, olası bir Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ya da kıta sahanlığı sınırlandırılmasında dikkate alınamayacak durumdadır. Dolayısıyla Meis Adası’nda ne kıta sahanlığı, ne 12 mil karasuyu ne de bir MEB hakkı verilemez.

TÜRKİYE NAVTEX’LERLE MESAJ VERİYOR

“Ters tarafta bulunan adalar, siyasi olarak bağlı bulunduğu devletin anakarasına uzak ve karşı devletin anakarasına yakın adalardır. Bu yüzden Meis Adası ters taraftadır. Bu konum çok önemlidir. Çünkü sınırlandırmada dikkate alınan en önemli konulardan bir tanesidir. Özellikle bu tip adalara bulundukları sahada kendi içerisinde bir çembere alınarak kısa bir karasuları alanı öngörülmesi muhtemeldir. Meis’in Türkiye’ye çok yakın konumda bulunmasından dolayı bunun da çok geniş olamayacağı belirtilebilir. Uluslararası davalarda buna yönelik birçok mahkeme kararı vardır.

“Sınırlandırma esaslarından ortay hat esası, birincil öncelik değildir. Yunanistan’ın ve GKRY’nin ‘Sadece ben ortay hat esasıyla bölge coğrafyasını sınırlandırırım’ tutumu tamamen uluslararası hukuka aykırıdır. Çünkü mahkeme 1969 Kuzey Denizi davalarında beri vermiş olduğu bütün kararlarında ‘eşit uzaklık ilkesini’ veya ‘ortay hat ilkesini’ ilk sırada dikkate alma yoluna gitmemiştir.

“Türkiye bu Navtexlerle kendisinin bölgede hak sahibi olduğunu, deniz alanlarında faaliyet yürütebileceğini gösteriyor. Yunanistan ve GKRY’nin bu safhada yapması gereken bölge ülkeleri arasında ortak akıl yürütmesi ve bölgenin barış ve huzurunu ortadan kaldıracak eylemlerden, sakınmasıdır. Çünkü Türkiye, Akdeniz ve Ege’de mevcut haklarının korunması gerekliliği yönünde net tavrını korumaktadır. Bu anlamda fiili olarak da gerek Navtex yayınlarıyla gerekse de sismik araştırma veya sondaj faaliyetleriyle kendisini göstermektedir.”

Alıntı/Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/turkiye-meis-adasi-civarinda-navtex-ilan-etti-turkiye-kasim-2018

Atatürk artık sadece "naciz bedeni toprak olmuş" bir insan değil, başlı başına bir felsefedir

''Fransa'nin onde gelen yayinlarindan Le Monde, National Geographic ile birlikte cikradigi "Tarih ve Uygarlik" dergisinin son sayisinda, Atatürk'ümüze tam 22 sayfa ayirmis... Fransızlara tesekkur ederiz. Italya da Atatürk icin gecen gun Roma'da yeni bir park acti... Italyanlara da tesekkur ederiz...Butun dunya anladi da, bizdeki sarikli, cubbeli soysuz yobazlar ve dinbazlar hala Atatürk'un evrensel büyüklüğünü bir türlü anlayamadilar... Atatürk artik sadece "naciz bedeni toprak olmus" bir insan degil, başlı başına bir felsefedir... Yasam bicimidir... Öngörüştür (vizyon)... Özgörevdir (misyon)... Anlatimi da aslinda cok kolaydir: Egitim ve cok calisma ile cagdas uygarliklara yetis ve onlari da gec. Bunu yaparken yurtta baris dunyada baris ilkesini gozet... Yurtsever ve milliyetci ol... Dahasi var ama bu kadari yeter herhalde...''

Ergun Kirlikovali

Alıntı: Sosyal Medya


Yağlı boya, oymacılık, kuru kalem ve ahşap yakma üzerine resim ile tablo yapan Canip Cihangir

✍️ 'Medeni Bilgiler' 📚 Kitabından- Atatürk'ün notlarından 'Türklük ve Tanrı inancı üzerine'.






 
   



20181129

🇹🇷 Türklerin Tarihi'nden

Alt ortadaki kaya kabartmasını -ki anımsadığım kadarıyla Balıkesir'de ve kesin olarak da Batı illerimizden birindeydi- birkaç yıl önce kazıyıp yok ettiler.
Gazi Şimşek

Long Island Türkevi: Türkçe Eğitim

LONG ISLAND TÜRKEVİ: TÜRKÇE EĞİTİM

Hayallerimiz, vazgeçilmezimiz…Neler hayal etmiyoruz ki yaşamımızda! Neleri gerçekleştirebiliyoruz?
Ne kadar başarılıyız?
Hangi hayaliniz gerçek oldu?
Hangi umutla çıktınız çizdiğiniz yola?
İşte böyle bir hayaldi Türkish American Center Long Island Türkevi. 
Yabancı bir ülkede Türk bayrağını gururla göklere çıkarmaktı. 
Türk kültürümüzü, varlığımızı, milli benliğimizi, marşımızı, bayrağımızı, Atamızı, örf ve adetlerimizi, inançlarımızı, bizi biz yapan bütün değerlerimizi, çocuklarımıza, ülkemizi tanımak isteyenlere, bizden sonra gelen emanetçilerimize anlatmak, onlara özlem duydukları Türk sıcaklığını, Türk kültürünü, Türkçe okumayı yazmayı öğretmek, ihtiyaç duydukları eksiklerini tamamlamaktı
Burada yaşayan Türk çocuklarımızın da unutulmadığını, onlarında ülkelerinden uzakta bile olsalar Türkçe eğitim almalarına hiçbir engelin olmadığını göstermekti.    
İşte böyle çıktı yola sayın Yönetim Kurulu Başkanımız Erol Akyürek ve ekibi. Bir hayali gerçekleştirdiler. 

Long Island da Türk ve Amerikan toplumuna hizmet etmek isteyen birkaç iyi niyetli insanın çabası, maddi ve manevi fedakarlığı ile kurduğu merkezdeki hedefimiz, Amerika’da doğup büyüyen çocuklarımızın ve burada yetişmekte olan genç kuşağımızın sahip olduğu anadili ve kültürü korumasına yardımcı olmak, özbenliklerinin farkındalığını sağlarken, içinde yaşadığı toplumun değer ve kavramları ile de uyumlu bir hayat sürmelerine destek olmak, geleneksel aile bağ ve değerlerine sahip bireyler olarak yetişmelerine rehberlik ederek “dünya vatandaşı” olmalarına katkı sağlamaktır.      
Bu hayal ile açılmış Long Island Türkevi velilerimizin yoğun talebiyle, öğrencilerimizin Türkçeyi öğrenmek istemeleriyle ve eğitimcilerimizin “öğretmek” istemesiyle birlikte güçlenmiş her geçen gün büyüyen öğrenci kadrosuyla, kaliteli ve özverili eğitimcileriyle, çocuklar için ellerinden gelen her türlü imkanı kullanmaya çalışan yönetim kuruluyla birlikte daha da büyüyecek, milli değerlerimize hasret kaldığımız bütün ruhsal heyecanı bize yaşatmaya her daim devam edecektir.
Ve sizinde desteğinizle Türk yardımseverliğini ve misafirperverliğinin de bir yansıması olarak düşündüğümüz merkezimiz Long Island Türkevimizi elimizden geldiğince inşaa etmeye ve geliştirmeye devam edeceğiz. 

Sizlerden aldığımız destekle merkezimizde hafta-içi günlerde yetişkinlere yönelik düzenlediğimiz Ebru sanatı,ahşap boyama,el işi ve süsleme sanatları dersleri ile, hafta-sonu çocuklarımıza yönelik verilen Türkçe, Hayat Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Görsel Sanatlar, Müzik, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ve etkinlik çalışmalarımızla hizmetinizdeyiz.

Aynı zamanda dil öğrenmede yaş sınırının olmadığını düşünerek açtığımız Türkçe öğrenmek isteyen velilerimize yönelik Türkçe derslerimiz, İngilizce öğrenmek isteyen velilerimize yönelik İngilizce derslerimizle Türk Amerikan toplumunun inşasına eğitim temelli, katkı sağlamış olmaktan gurur duyuyoruz. 

Yine hafta-içleri çocuklarımızın seviyesine uygun vereceğimiz piyano ve drama dersleriyle onların sanatsal yaratım becerilerine de destek oluyoruz.         
Bizler biliyoruz ki; iyi bir eğitim gönül işidir. Sevgi işidir. Bu merkezi kimsenin desteği olmadan kendi özkaynaklarıyla kuran bu insanlara ayrı ayrı minnettarım.
Foto: Mine Çetin Takıl
Her türlü yasal altyapısı Amerika Birleşik Devletlerinin yasalarına göre tesis edilen ve denetime açık olan merkezimiz, barış ve esenlik kurumu olarak toplumumuzun desteği ile uzun yıllar ayakta kalmayı başaracaktır. Öğrenmenin ne yaşı ne de zamanı vardır. 
Size sunulan sizi düşünen sizin için emek harcayan ve sizi misafir etmekten gurur duyan insanlarla tanışmak, birlik olmak için sizleride okulumuza her daim bekliyoruz.  
Sevgilerimizle                               

Kübra IŞITAN
Long Island Türkevi
Türkçe Öğretmeni   
                                               
Kübra Işıtan: Tokat Gazi Osmanpaşa Üniversitesi işletme fakültesi ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi iktisat fakültesi bölümünden mezun oldu. 2000 yılında Türk Dili ve Edebiyatı kompozisyon dalında il birincisi ve Türkiye altıncısı oldu. Kazakistan Ahmet Yesevi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü burslu kazandıktan sonra Ankara Pusula Eğitim Gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Türk Dili Edebiyatı seminerlerinden sonra kitap çalışması yaparak şiir ve roman dalında Türk Dil Kurumu sertifikası kazandı.  Long Island Türkevinde Türkçe öğretmeni olarak hizmet vermektedir.
– Bu yazı, 18 Kasım 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
U.S. Turkish Library Museum projesi, The Light Millennium Organizasyonu bünyesindedir. New York  Eyaleti kanunları çerçevesinde resmen tüzel bir kişilik kazanarak, 17 Temmuz  2001’de kurumlaşmıştır. NGO/STK (Non-Governmental Organizations) statüsüyle, Birleşmis Milletler’in Kamu Bilgi Birimi’ne (United Nations Department of Public Information | UN.DPI/NGO #UNDPINGO) 2005 yılından itibaren üyedir.
http://www.turkishlibrary.us | http://www.lightmillennium.org

Atatürk'ün İstanbul'a 'Konstantinopolis' denmemesi için şarkı yaptırdığını biliyor muydunuz?


Belki şarkıyı duymuşsunuzdur ama ardındaki gerçeği biliyor muydunuz?
ATATÜRK’ÜN İSTANBUL'A KOSTANTİNAPOL DENMEMESİ İÇİN POP ŞARKI YAPTIRDIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ?

Muhtemelen bilmiyorsunuz.
O halde ben söyleyeyim..


Evet, Atatürk'ün İstanbul'a Kostantinapol denilmesin diye tüm Dünya'da tüm dillere pelesenk olacak pop şarkı yaptırtmıştır.

Osmanlı döneminde İstanbul’a, Kostantinopolis denilmeye devam ediliyordu ve batıdan gelen mektup/ evrakların üzerinde 'Kostantinapol' yazılıyordu ve de resmi yazışmalarda bu isim kullanılıyordu.

Atatürk, şehir adı İSTANBUL olarak yazılmayan mektup veya evrakları Avrupa’ya geri iade ettirdi. Bu durum Batı’yı rahatsız etti ama cumhuriyet yönetimi geri adım atmadı. Şehrin adının İSTANBUL olarak belletilmesi için Abd’de dönemin ünlü bir gurubuna pop müzik yaptırılmasını istedi..

Ilk key 1928'de Paul Whiteman ve onun orkestrası tarafından kayıta alınan his


İSTANBUL NOT COSTANTİNAPOL !
Yani, “İstanbul Kostantinapol değildir!” Masrafı Atatürk tarafından karşılandı.

1930'larda bu şarkı bütün dünyaya bütün dillerde duyurulmasına gayret edildi.

Not:
Bu parca asıl 12 Ağustos 1953'te Kanadalı vokal dörtlüsü Four Lads tarafından kaydedildikten sonra popüler oldu.
Bu kayıt 40082 katalog numarası olarak Columbia Records tarafından yayınlandı. İlk olarak 24 Ekim 1953'te Billboard dergisi grafiklerine ulaştı ve ilk 10'da zirveye çıktı ve de grubun ilk "altın rekoru" oldu.

Alıntı/Kaynak: Sosyal Medya

✍️ 🇹🇷 10 Kasımda Atatürk'ü Anmanın Ötesinde, Anlamak ve Anlamlandırmak


10 KASIM ATATÜRK'Ü ANMANIN DIŞINDA, ANLAMANIN AMA ONDAN DA ÖTE ANLAMLANDIRMANIN TARİHİ...

BEN BUGÜN, BİR İĞDE AĞACININ KESİLDİĞİNİ GÖRDÜĞÜNDE AĞLAYAN, BİR DALI KESMEMEK İÇİN DÜNYADA İLK KEZ UYGULANAN İNANILMAZ BİR TEKNİKLE KÖŞKÜ AĞAÇTAN RAYLAR ÜZERİNDE KENARA ÇEKEN ATATÜRK'Ü ANLAMAK İÇİN İLK KARŞIMA ÇIKAN TÜM AĞAÇLARA "MERHABA" DİYEREK ONLARA SELAM VERDİM VE 10 ADET ATAM ADINA FİDAN DİKTİM. YANİ ONU DUYUMSAYARAK, ÖZÜMSÜYEREK ANLAMLANDIRMAYI TERCİH ETTİM...
10 KASIMLAR BENCE "EN BÜYÜK ÇEVRE VE DOĞA UZMANI" ATATÜRK'ÜN BU YÖNÜNÜ ORTAYA KOYAN UYGULAMALARIN YAPILDIĞI GÜNLER OLMALI...
ARDINDAN, "ÇOCUKLUĞUMDA BEN ÇOK FAKİRDİM, EĞER ÇOCUKLUĞUMDA ELİME GEÇEN İKİ KURUŞTAN BİRİNİ KİTAPLARA VERMESEYDİM BUGÜN YAPTIĞIM İŞLERİN HİÇBİRİNİ YAPAMAZDIM" SÖZÜNDEN HAREKETLE GEÇEN 10 KASIMDAN BERİ KAÇ KİTAP OKUDUĞUMUN, KAÇ KİTAP, KAÇ MAKALE YAZDIĞIMIN, KAÇ PROJE GELİŞTİREREK, KAÇ TASARIM YAPTIĞIMIN,KAÇ KONFERANS VEREREK YENİ YETİŞEN MUSTAFA KEMAL' LERE ULAŞTIRABİLDİĞİMİN HESABINI VERDİM ATATÜRK'ÜME...

BENCE 10 KASIMLAR HEPİMİZİN BU HESAPLARI VERDİĞİMİZ GÜN OLMALI...
BENCE 10 KASIMLAR, DÜNYANIN GELMİŞ GEÇMİŞ EN BÜYÜK BARIŞ, EVRENSELLİK VE HÜMANİZM GÖRÜŞÜNÜN SAHİBİ ATATÜRK'ÜN "YURTTA SULH, DÜNYADA SULH" İLKESİNİN NASIL HAYATA GEÇİRİLEBİLECEĞİNİN TARTIŞILDIĞI GÜNLER OLMALI. KENDİSİNİN BARIŞIN CİDDİ TOPLANTILARDA ATILAN CİDDİ İMZALARLA DEĞİL GÖNÜLLERE DOKUNAN ÇOK İNCE SÖZ VEYA DAVRANIŞLARLADA SAĞLANABİLECEĞİNİN ÖRNEKLERİ İLE DOLU YAŞANTISINI İNCELENMELİ TARTIŞILMALI VE UYGULAMAYA KONMALIDIR. KURTULUŞ SAVAŞI İNANÇLARI, KÖKENLERİ, SESLERİ, DOKULARI FARKLI OLSADA BİRBİRLERİNİ ETİKETLEMEDEN, ETİKETLERİNİ MERAK ETMEDEN, SORGULAMADAN, YARGILAMADAN, KUTUPLAŞMADAN, BİRBİRLERİNİ DEĞİŞTİRMEYE BENZEŞTİRMEYE ÇAKIŞMADAN, BİRBİRİNİN YOLUNA ÇIKMADAN BİRLİKTE YOLA ÇIKMANIN DİĞER BİR DEYİŞLE BÖLMEDEN BÖLÜŞMENİN PAY ETMEDEN PAYİDAR ETMENİN NASIL BİR MUCİZEYİ SAĞLADIĞININ EN GÜZEL ÖRNEĞİDİR. 


17 AĞUSTOS DEPREMİNDE TOPRAK ALTINDAN UZATILAN ELE SORDUK MU? HANGİ GÖRÜŞTENSİN?, İNANCIN NE? DİYE... ÇEKTİK ÇIKARDIK, BELKİ O BİRKAÇ GÜN ÖNCE EN BÜYÜK KARŞITINIZDI, O ANDA HİÇ BİR ŞEYİN ÖNEMİ YOKTU KURTARMIŞTINIZ. SARILDINIZ SEVİNÇTEN AĞLADINIZ... PEKİ ETİKETSİZ SARILABİLMEK İÇİN NEDEN MUTLAKA BİR FELAKET BEKLİYORUZ. 
KURTULUŞ SAVAŞI BİR FELAKETTİ KURTULUŞ ETİKETSİZ SARİLABİLMEKLE OLDU KEZA 17 AĞUSTOS DEPREMDİ BU FELAKETİDE AYNI ŞEKİLDE ATLATTIK. KAN ANONSUNDA ŞU GÖRÜŞ, ŞU İNANIŞTAN KİMSENİN KANI ARANIYOR DİYE BİR ANONS YOKTUR. HASTANIZIN BEŞ DAKİKASI VARDIR GELEN KANIN ETİKETİNİN HİÇ BİR ÖNEMİ YOKTUR SİZİN İÇİN...ELLERİMİZ, BİRİ SAĞ BİRİ SOL EL. TÜM PARMAKLARIMIZIN PARMAK İZİ FARKLI,AYRI, ÖTEKİ BİR AN DÜŞÜNDÜM BAKARKEN HANGİSİNE DÜŞMAN OLMALIYIM DİYE. 

İŞTE BUGÜN TÜM MERASİMLERDE ATATÜRK'ÜN TÜM ANMA TÖRENLERİNDE HERKES SESSİZCE YANINDAKİNE SARILIP ELELE VEREBİLSEYDİ, ATATÜRK'EN BÜYÜK HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİREREK ONU OKUNAN ŞİİRLERDEN, KONUŞMALARDAN ÇOK DAHA FAZLA MUTLU EDECEKLERİ KESİNDİ. 
BİR İNGİLİZ GAZETESİ ÖLÜMÜNDEN SONRA ŞU BAŞLIKLA ÇIKAR "ARKASINDA DÜŞMAN BIRAKMADAN ÖLEN TEK KOMUTAN" BENCE ATATÜRK İÇİN HİÇ BİR ŞEYDE SÖYLEMESEK BU BAŞLIK YETER....

İŞTE 10 KASIMLAR BU SEVGİ, HOŞGÖRÜ, BARIŞ MESAJLARININ VERİLDİĞİ GÜNLER OLMALI BENCE...

BUGÜN PEK ÇOK OKULUMUZDA EN AZ İKİ YABANCI DİL VERİLMEKTE ENTERESAN OLAN HİÇ BİR DİLDE ANLAŞAMIYOR OLMAMIZ. KURTULUŞ MÜCADELESİ SIRASINDA İNSANLAR HANGİ DİLLE ANLAŞTILAR KISMINI İNCELEDİĞİMDE, ONLAR RUSCA DEĞİL RUHÇA, DUYGUCA, KARDEŞCE, BİZCE, İNSANCA DİLLERİNİ KULLANARAK ANLAŞMIŞLAR. İŞTE 10 KASIMLAR OKULLARIMIZIN HAZIRLIK SINIFLARINA SEÇMELİ DEĞİL SES VERMELİ BU DİLLERİNDE OKUTULMAYA BAŞLANDIĞI MÜJDESİNİ ATAMIZA VERDİĞİMİZ GÜNLER OLMALI...

10 KASIMLAR, ÜRETİMDE, BİLİMDE, EKONOMİDE, TIPTA, SANATTA NE GİBİ BAŞARILAR SAĞLADIĞIMIZIN, İLERLEME YOLUNDA NASIL ADIMLAR ATTIĞIMIZIN HESABINI VERDİĞİMİZ GÜNLER OLMALI...

İNGİLİZ TARİHÇİ TOYNBEE "ÖYLE BİR AN DÜŞÜNÜN Kİ BATI DÜNYASINDA RÖNESANS, REFORM VE ENDÜSTRİYEL DEVRİMLERİN HEPSİ BİR TEK İNSANDA TOPLANMIŞ OLSUN VE BİR ÇAĞA SIĞAN BU ETKİNLİKLER 1920-1930 YILLARI ARASINDA BAŞARIYLA UYGULANSIN. BU DÜNYADA Kİ EN İLERİCİ BİR PROGRAMDIR" DER. BİR DOKUYU YANİ BAŞTAN DOKUMAK, HEM DE BU DÜNYANIN BÜTÜN MEDENİ VE İNSANİ BAĞLARIYLA DOKUYABİLMEK... İŞTE ATATÜRK'ÜN YAPTIĞI BUDUR. BUNUN İÇİN İRAN GAZETESİ ÖLÜMÜNDEN SONRA "ATATÜRK YALNIZCA KAHRAMAN ULUSUNUN BÜYÜK BİR ŞEFİ OLARAK KALMAMIŞTIR. O, AYNI ZAMANDA İNSANLIĞIN EN BÜYÜK EVLADIDIR" BAŞLIĞINI ATMIŞTIR.

İŞTE 10 KASIMLAR, ATATÜRK'Ü KARGA KOVALADI ŞEKLİNDE EZBERLETİLEN ŞEKİLCİLİĞİ BIRAKARAK , ONUN İLKELERİNİ, BUGÜNKÜ VE YARINKİ TÜM SORUNLARIMIZA IŞIK TUTACAK KADAR GÜNCEL, GEÇERLİ VE ÇÖZÜMSEL ÖNERİLERİNİ, ÖNEMİNİ, NEDENLERİNİ, NİÇİNLERİNİ, TARTIŞARAK AÇIKLAYARAK, DÜŞÜNEREK, BENİMSEYEREK, ANLAYARAK, UYGULAYARAK, ÖĞRENECEĞİMİZ, SEVDİRECEĞİMİZ, VE UYGULATACAĞIMIZ BİR HALE NASIL GETİREBİLECEĞİMİZİ DÜŞÜNME GÜNLERİ OLMALI...


10 KASIMLAR ONU ÖZLEDİĞİMİZİ HAYKIRDIĞIMIZ BİR GÜN OLMANIN YERİNE ATATÜRK YOLUNDA KARARLIĞIMIZI YENİLEME, YİNELEME, VAZİFELERİMİZİ KONTROL ETME GÜNLERİ OLMALIDIR. 

YANİ ZAMAN
ONU SEVGİYLE OKUYARAK
ONURLA ÜRETEREK,ÇALIŞARAK
BİLİNÇLE ANLAYARAK, ÖĞRENEREK
ÇOŞKUYLA İLERLEYEREK
BARIŞLA ÖVÜNEREK
SANATLA GELİŞEREK
SAYGIYLA KAVRAYARAK
ANARAK DEĞİL ANLAYARAK VE ANLAMLANDIRARAK
ÖZLEYEREK DEĞİL, ÖZÜMSEYEREK
YAKAMIZDA DEĞİL, FİKİR VE EYLEMLERİMİZMDE TAŞIMANIN ZAMANIDIR.

Çok okuyan danışan düşünen yaptırımcı katılımcı çok yönlü ve çok açılı etkinlik yetkinlik ve cesaretin en buyuk örneği Atatürk'e onun sayesinde kazandığım tüm hakları sonuna kadar kullanan bir Türk kadını olarak sonsuz minnet ve saygılarımla...

ARAŞTIRMACI YAZAR İlknur Kalıpçı

Alıntı/ Kaynak: Sosyal Medya

''Bir Ulusun Hayatında Bu Kadar Az Sürede Bu Denli Kökten Değişiklik Pek Seyrek Gerçekleşir.''

“BİR ULUSUN HAYATINDA BU KADAR AZ SÜREDE BU DENLİ KÖKTEN DEĞİŞİKLİK PEK SEYREK GERÇEKLEŞİR…”

“Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir. Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.”– Eleftherios Venizelos, Yunanistan Başbakanı, 1933“Şavaşta Türkiyeyi kurtaran, savaştan sonra da Türk Ulusunu yeniden dirilten Atatürkün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın Onun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiyenin Atasına layık bir tezahürden başka birşey değildir.”Winston Churchill, İngiltere Başbakanı, 1938


Naci Kaptan / 10 Kasım 2018

Bugün 10 Kasım. Ulus önderimizi kaybettiğimizin 80. yılı.

Bağımsızlık ve kurtuluş savaşımızın Cumhuriyet ve aydınlanma devrimlerimizin önderi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve özlemle anıyoruz.

Tüm Dünya ülkelerinin Türkiye’yi ve Türk’leri gerçekten kıskandığı bir konu vardır ve bu kıskançlık ise TÜRK olarak bizleri gururlandıran ve onurlandıran bir mutluluktur. Bu kıskançlığın adı Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Osmanlı’nın bir manda olmayı kabullenerek ve parçalanarak yok oluşa gidişi evresinde “İngiliz ve Amerikan himayesine sığınmaktan başka çare yoktur” diyenlere inat, Dünya tarih sahnesine çıkan bir albayın, imparatorların dahi yapamadığını yaparak Dünya’nın en güçlü ordularını ve en güçlü siyasetçilerin kurduğu bir ittifakı yenerek Osmanlı’nın küllerinden Türkiye Cumhuriyetini yaratmış olmasıdır. Atatürk’ün askeri başarıları, üstün askeri zekasına ve Truva savaşlarından bu yana dünya savaş tarihini ve savaş stratejilerini incelemiş ve araştırmış olmasına bağlanır.

Atatürk; Trablusgarp Savaşı’nın (1911 – 1912), Balkan Harbi’nin (1912 – 1913), Birinci Dünya Savaşı’nın (1914 – 1918), Sykes – Picot Antlaşması’nın (1916), Balfour Deklarasyonu’nun (1917), Mondros Mütarekesi’nin (1918), Sevr Antlaşması’nın (1920) tasfiye ettiği Osmanlı Devleti’nin sonunu, yıllar önce saptamış ve yakın çevresiyle paylaşmış, ufkun ötesini gören bir dehadır. 1907’de, kolağasıyken (kıdemli yüzbaşı), devletin coğrafi açıdan daha küçük, nüfus açısından daha türdeş bir yapıya dönüşmesinin kaçınılmaz olduğunu belirten, düşündüklerini söylemekten çekinmeyen, gerçekçi, uzak görüşlü bir aydındır.( Cumhuriyet 10.11.2018 Barış Doster)

Atatürk düşmanlarının bile övgü ve saygısını kazanmıştır . Bakınız Mustafa Kemal’in cephelerde yendiği devletlerin yöneticileri neler demiştir?

Aristide Briand,Fransız Başbakanı, 1921
Yeni Türk Devleti ile Ankara Andlaşması’nın imzalanması nedeniyle; “Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaştı” diyenlere Fransız Başbakanının Mecliste verdiği cevap: “Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O’nun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir andlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum.”

Eleftherios Venizelos, Yunanistan Başbakanı, 1933
“Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir. Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.”

Winston Churchill, İngiltere Başbakanı, 1938
“Şavaşta Türkiye’yi kurtaran, savaştan sonra da Türk Ulusu’nu yeniden dirilten Atatürk’ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın O’nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye’nin Ata’sına layık bir tezahürden başka birşey değildir.”

Atatürk sadece çok başarılı bir komutan olmayıp İslam coğrafyasında ve yoksul ülkeler arasında eşi benzeri görülmemiş iktisadi, sosyal ve kültürel devrimlere imza attı ki biz bunlara “aydınlanma devrimleri” diyoruz..

Aşağıda sayın Sümer Aygen’in paylaşımından, Atatürk’ün cenaze töreninden pek bilinmeyen bir anıyı sunuyorum.
ATATÜRK’ün CENAZE TÖRENİNDEN BİR ANI TOPAL BACAKLI ANZAK MAREŞAL

Atatürk’ün cenaze töreninde balkonda yabancı üniformalı ve tabutu selamlayan yaşlı bir asker var. Kıyafetine bakılırsa Türk değil gibi. Ama yüksek rütbeli bir asker olduğu belli. Hadi gelin bu adamın hikayesine kulak verelim. Bu adamın duygu dolu ibretlik hikayesine..

Gördüğünüz kişi Sir William Birdwood. Çanakkale savaşında Anzak Orduları Başkomutanı. Asker ve donanım açısından daha üstün olmalarına rağmen Atatürk’e üç kere yenilir savaşta, bacağı da sakatlanır ama buna rağmen onun dehasına ve kişiliğine karşı büyük hayranlığı vardır.

Bu hayranlık savaş sonrasında da devam eder. 1935 yılında Mareşal olur son görevi “Hindistan Ordusu Başkomutanlığı”dır. Atatürk hayranlığı ve sevgisi hala sıcaklığını korumaktadır.

Atatürk öldüğünde de rahatsızlığına ve emekli olmasına rağmen İngiltere adına cenaze törenine katılmak için talepte bulunur. Talebi kabul edilince İstanbul’a gelir. Bacağını sürükleye sürükleye tabutunun ardında yürür. Ankara’daki törende artık ayağı incinmiş ayakta zor durmaktadır. Halkevi binası balkonuna çıkarırlar.. Geçici kabrine götürülecek olan tabutun geçişi sırasında kılıcından destek alarak ayağa kalkar elindeki asayı kaldırarak selamlar onu. Bu sırada artık duygularını kontrol edemeyerek ağlamaktadır.


Tören sonrasında hemen ayrılmaz birkaç gün daha kalır Ankara’da. Bir gün etrafında Türk yetkililerin de olduğu bir ortamda cebinden bir kalem ve üzerinde kroki olan bir kağıt çıkararak masaya koyar, şu anıyı anlatır onlara:

Tarih 20 Kasım 1918 (Bir kaynağa göre 16 Kasım).. Birdwood karargahı ile Pera Palas oteline yerleşmiştir. Mustafa Kemal’in de otelde bir dairesi olduğunu bilen Birdwood onunla görüşmek ister. Bunun için kendisine refakat subayı olarak verilmiş olan sporcu Sedat Rıza Bey’i araya sokar.

–“Buyursunlar” der Mustafa Kemal.

İki general karşı karşıyadır. Birdwood çok saygılıdır. Mustafa Kemal Paşa’nın yanında Rasim Ferit Bey de vardır. Hoşbeşten sonra Birdwood, iki yıldır kafasını kemiren “bizi nasıl yendi?” sorusunun yanıtını almak ister:

–“Sayın komutan bizi nasıl yendiniz?”

Mustafa Kemal’den bir başkası, dünya savaş tarihinde benzerine az rastlanır bu başarısından böbürlenebilirdi. Oysa o, -tıpkı Trikopis’e davrandığı gibi “yenilginin ezilmişliği altındaki bu general”in onurunu korur.

“–Sizin de, bizim de tarih dergilerimiz var”, der; tarih yazar. Birdwood ricasını yineler:

–“Ekselans, sizin ağzınızdan dinlemek istiyorum. Lütfediniz.”
Mustafa Kemal, yanındaki Rasim Ferit Bey’den kağıt kalem ister; o da bir parça kağıt ile altın muhafazalı kurşun kalemini uzatır. Mustafa Kemal bir kroki çizer, kağıt üzerindeki yerlerini işaret ederek;

–“Su tarihte karaya çıktınız, der; filanca saate kadar şurada durdunuz. Biz de şu hattaydık. Her şey sizin lehinizdeydi. Niçin çizgide durdunuz ve niçin ilerlemediniz?”

–“Askerlerimiz çok yorulmuştu”, diye yanıtlar Birdwood.

Mustafa Kemal bu kez de Conkbayırı krokisini çizer:

–“Siz filanca gün şu yöne hareket ettiniz, şu durumu aldınız; niçin ilerlemediniz?”

–“Biz ilerledikçe arkadan su yetişmedi. Askerlerimiz susuz kaldı ve durdu.”

Atalarımız yaralıya kurşun atılmaz der. Mustafa Kemal de Türk soyluluk ve erdemini şu esprisiyle dile getirir:

–“Görüyorsunuz ya ben bir şey yapmadım. Önce yorgunluk, sonra susuzluk durdurdu ordunuzu.”
Birdwood ayağa kalkar, Mustafa Kemal’i kucaklar:

–“Sizin gibi kahraman ve yüksek karakterli bir asker tanımadım,” dedikten sonra krokiyi ve kalemi işaret ederek:
–“İzin verir misiniz” der; “bu kroki ve kalemi değerli bir hatıra olarak saklayayım.” Ve saklar.

Mareşal anı olarak aldıklarını cenaze törenine gelirken de yanında getirmiştir.

***

NOT: Ne denir ki.. Düşmanlarının bile sevdiği, değerini takdir ettiği, hayranlık duyduğu bir adam. Günahıyla sevabıyla ülkenin kurucusu. Çok daha fazlası olmalı elbet ama sakat bacağıyla acı çeke çeke onun tabutunun arkasından yürüyen şu adamın gösterdiği saygıyı gösteremeyen ve yetmezmiş gibi bilir bilmez hakkında atıp tutan, hakaretler eden insanlarımız var.

Kaynak: 1– Atatürk’ün İstanbul’daki Çalışmaları, (1899 – 16 Mayıs 1919), Sadi Borak, 2. Basım 1998, Kaynak Yayınları, ISBN: 975-343-233-X. Sayfa:153-155 2- Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü. Prof. Dr. Utkan Kocatürk. Atatürk Araştırma Merkezi.Ankara 2007 İkinci Basım. ISBN: 975-16-1

– Bu yazı, www.NaciKaptan.Com sitesiyle ortak bir yayındır. 18 Kasım 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

U.S. Turkish Library Museum projesi, The Light Millennium Organizasyonu bünyesindedir. New York Eyaleti kanunları çerçevesinde resmen tüzel bir kişilik kazanarak, 17 Temmuz 2001’de kurumlaşmıştır. NGO/STK (Non-Governmental Organizations) statüsüyle, Birleşmis Milletler’in Kamu Bilgi Birimi’ne (United Nations Department of Public Information | UN.DPI/NGO #UNDPINGO) 2005 yılından itibaren üyedir.
http://www.turkishlibrary.us | http://www.lightmillennium.org

Mustafa Kemal Atatürk Fransız tarih dergisinin kapağında



Mustafa Kemal Atatürk Fransız tarih dergisinin kapağında

29.11.2018

Avrupa basınının önemli yayın organlarından Fransız Le Monde gazetesi ile National Geographic'in birlikte hazırladığı tarih dergisi 'Histoire & Civilisations' Aralık sayısını Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e ayırdı.

Kapağına Atatürk’ün kalpaklı fotoğrafını taşıyan dergi, dosya konusuna tam 22 sayfa ayırdı.

Dergi, 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’in kurulduğu 1923’e kadar geçen süreçteki tarihsel gelişmeleri, çöken imparatorluğun ardından ortaya çıkan Türkiye Cumhuriyeti’ni okurlarına aktardı.

Dergi, Atatürk’ün askeri başarılarının yanı sıra gerçekleştirdiği devrimlerin önemini de okurlarına ayrıntılı biçimde vurguladı.

Dergi, Fransa’nın yanı sıra Belçika’da da satışa sunuluyor.

Amerika'daki ilk Türkçe Öğretim kurumu: 'New York Atatürk Okulu'


“Bizler birer aileyiz” anlayışı ile evrensel değerlere sahip çağımızın tüm yeniliklerine açık, Amerika’da Türkçe eğitiminde ilk ve öncü kuruluş olarak 47 yıldır New York’ta çocuklarımıza Türkçe öğretiyoruz.”

ATKB Yönetim Kurulu, 24 Kasım’ın Öğretmenler Günü oluşu nedeniyle başta ilk öğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anarak, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyor ve başarılı bir öğretim yılı diliyoruz.
TARİHÇEMİZ:
Atatürk Okulu 1971 yılında zamanın Amerika Türk Kadınlar Birliği Başkanı Sayın “Ayla Erdamar”ın büyük çaba ve çalışmaları sonucunda Rockefeller Center’deki Konsolosluk binasında Başkonsolos Sayın Sait Saipoğlu‘nun himayelerinde, 30 öğrenci ile eğitime başlamıştır.

Ertesi yıl öğrenci sayısının artması üzerinde, Okul Birliği kira ödeyerek tuttuğu “New York Theological Seminary” binasındaki odalara taşınmıştır. 1974 yılında “Birleşmiş Milletler Uluslararası Okulu”nun bulunduğu binada, dört oda kiralamış ve üç yıl o binada öğretime devam etmiştir. 1977 yılında Türkevi binasının satın alınmasından sonra, gene o yıllarda Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcimiz olan Büyükelçi  Sayın Ílter Türkmen ile o zamanın Başkonsolosu Sayın Sıtkı Coşkun’un büyük yardımlarıyla ATATÜRK Okulu öğretime devam etmek üzere, Türkevi Binasına alınmıştır.

ATKB’nin ATATÜRK Okulu’nu ana faaliyet olarak benimsemesi ve şartlar ne olursa olsun okulu devam ettirmekteki azmi, ATATÜRK Okulu Müdür ve Öğretmenlerinin her öğretim yılını bir öncekinden daha başarılı hale getirmek için fedakarca çalışmaları, velilerin yakın ilgisi ve güvenleri, okulumuzu bugünkü başarılı ve verimli durumuna getirmiştir.

Atatürk Okulu Misyonumuz:   Öğrencilerimize Atatürk İlke ve İnkılapları ışığında Türkçe öğretip, milli ve manevi değerlerimize bağlı, bilgi donanımı yüksek, değişime ve gelişime açık, insanlığa yararlı, örnek ve önder bireyler yetiştirmek.

Atatürk Okulu Vizyonumuz: “Bizler birer aileyiz” anlayışı ile evrensel değerlere sahip çağımızın tüm yeniliklerine açık, Amerika’da Türkçe eğitiminde ilk ve öncü kuruluş olarak 47 yıldır New York’ta çocuklarımıza Türkçe öğretiyoruz.
Atatürk Okulu, Amerika Türk Kadınlar Birliği’nin himayelerinde her Cumartesi günleri 5 ile 14 yaşları arasındaki öğrencilerimize Türkçe okuma ve yazmayı, Atatürk ilke ve inkılaplarını, milli ve manevi değerlerimizi, Türk tarihimizi, kültürümüzü, müziğimizi başarı ile öğretmekte olup okulumuzdan mezun olan öğrencilerimize uygulanan Türkçe yeterlilik sınavında 85 ve üzeri puan alan öğrencilerimiz devam ettikleri Amerikan Okullarında yabancı dil derslerine yönelik 3.5 kredilik ekstra puan alma şansına sahip olmaktadır.

1971 yılından günümüze kadar yüzlerce başarılı  öğrenciyi  mezun eden Atatürk Okulu New York’ta “haftasonu” okullar kategorisinde kurulmuş olan  en köklü  ve etkin Türk eğitim kuruluşudur.. Mezunlarımız, toplumun her kesiminde, profesyonel iş yaşamının yanısıra  kamusal ve  akademik alanda da başarıyla yer almaktadır.
Amerika’nın saygın üniversitelerinde akademik kariyer yapan mezunlarımız vardır. Öğrencilerimizi hayata hazır bireyler olarak, kendilerine güvenli, liderlik nitelikleri gelişmiş, sorunlara farklı perspektiflerden yaklaşıp çözüm üretebilen, iletişim becerileri kuvvetli, sosyal bireyler olduklarını görmek en büyük gururumuzdur.  Atatürk Okulu , New York’daki Başkonsolosluk binasının yenilenmesi sürecinde, Manhattan bölgesinde  devlet okullarından derslik kiralayarak aralıksız olarak eğitime devam etmektedir.

2017 Öğretim Yılından beri  45 East 81 Street adresindeki  PS 6 Okulu’nda her Cumartesi günü sabah saat 10 ile 4;15 pm arasında eğitim-öğretim ile kültürel ve sosyal faaliyetlerini çalışmalarını başarı ile sürdürmektedir. Genel olarak Eylül ayının son haftası veya Ekim ayında açılır ve Haziran’ın son haftasına kadar eğitim-öğretimine yıllık bazda ve 5 yıllık ilköğretim programı olarak devam etmektedir.
Amerika Türk Kadınlar Birliği Atatürk Okulu’müz  2011 yılından beri  her yıl,  23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını yabancı ülke  çocuk topluluklarıyla beraber uluslarası boyutta  kutlamakta  olup geçen yıl 8 ülkenin katılımı ve büyük bir coşku ile Ata’mızın Çocuklara armağanı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Uluslararası Çocuk Şenliği’nin 7.sini  büyük bir  başarı ile gerçekleştirmiştir.



Atatürk Okulu Müdiresi Sayın Tülay Taşkent 1995 yılından beri aralıksız olarak eğitim kurulu başkanlığını büyük bir mutlulukla yürütmektedir.

Atatürk Okulu’muzda Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Müfredatı’nı uyguluyoruz. Öğrencilerimiz Atatürk Okulu’muzda, Türkiye’de öğretmenlik mesleğini yapmış, tecrübeli eğitimcilerimiz tarafından,  Türkçe okuma ve yazma, Atatürk ilkeleri, Türk tarih ve coğrafyası, gelenek ve adetlerimiz hakkında eğitim alıyorlar. Aynı zamanda çocuklarımıza, müzik ve halk dansları konusunda da eğitim veriyoruz. Kültürüne, Türkiye’mize,milli ve manevi değerlerine bağlı, saygılı kendinden emin nesiller yetiştirmeyi amaçlıyoruz.

Okulda, MEB’in sistemine uygun olarak, yaş ve Türkçe seviyesine göre sınıflar oluşturduk. Öğretmenlerimizin hepsi Türkiye’de öğretmenlik eğitimi görmüş, mesleklerinde tecrübeli Sınıf Öğretmenleri’dir. Sınıflar, Ana Sınıfı’ndan başlayarak, 5. Sınıfa kadar devam etmektedir. Okul Öncesi Eğitim, 5-6 yaş grubundan 2 tane sınıfımız, hiç Türkçe bilmeyen öğrencilerimiz için de Türkçe hazırlık sınıfımız vardır. Okul Öncesi Eğitim ve 1.sınıflar için öncelikli amacımız, Türkçe okuma-yazmayı öğretmek.

Masallar, oyunlar, müzik ve bilgi yarışmaları saatleri ile de öğrencilerimizin severek büyük istekle Türkçe öğrenmelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Çocuklarımızın öğrenmesi için, milli günlerimizi, belirli günler ve haftaları, dini, milli bayramları da, arkadaşlık ortamı içinde hep birlikte coşku içinde kutluyoruz. Müzik ve halk dansları dersleri de mesleğinde çok tecrübeli uzman öğretmenlerimiz tarafından verilmektedir.


2018-2019 Öğretim Yılı Atatürk Okulu Eğitim Kurulu Öğretmenlerimiz:
Nuran Kuçur, Necmiye Kacaroğlu, Neriman Yılmaz, Dilek Özhan, Aynur İşcan, Hilal Açikel, Ayseli Turgut, Sultan Çıkar, Müge Çılıngır, Nedim Katgi, Halil Kanol, Gülizar Kısa, Hülya Işıktır.
1972 Yılından beri Atatürk okulundan yaklaşık 550 öğrenci mezun olmuştur.


Amerikan Türk Kadınlar Birliği | ATKB
17 Eylül 1958 yılında, New York şehrinde Non profit bir organizasyon olarak kurulan Amerikan Türk Kadınlar Birliği, Türk dili ve kültürünü yaymak için kurulmuştur. En büyük aktivitesi Atatürk okulunu devamiyeti  sağlamaktır. Birliğin misyonu Amerikalı ve Türk kadınlar arasında dostluk ve anlayışın gelişmesine imkan verecek gerekli faaliyetler de bulunmak ve benzeri çalışmaları desteklemektir. Bugünkü mevcut üye sayısı 110 olan Amerikan Türk Kadınlar Birliği aynı zamanda, üyeleri için sosyal ve kültürel toplantılar ,seminerler ve  diğer programlar organize etmektedir.Derneğin suan ki başkanlığını Şermin Özcilingir hanımefendi yapmaktadır. Kendileri 14 yıldır derneğin yönetiminde olup. Bunun son on yılını dernek başkanı olarak yürütmektedir. 25 yıldan beri New York ta kendisi yaşamaktadır.

Amerika Türk Kadınlar Birliği tamamen gönüllü çalışan değerli arkadaşlarımız tarafından yönetilmektedir. 
Kadromuz: Başkan Şermin Özcilingir; Fatma Aldaş, Başkan Yardımcısı; Vaside Güler Ünal-Haznedarİlknur Mısırlıoğlu Hüyük, Tutanak Sekreteri; Nevin Osman Sarı, İletişim ve Haberleşme Sekreteri; Songül Yıldız Gastriğer, Berna Gürdal ve Halide Ekingen Eser, Yönetim Kurulu Üyeleri.
ATKB MİSYONUMUZ:
• Gelişim ve değişim süreçlerine ayak uydurabilen,
• Ulusal kültürümüzle evrensel kültüre ve bilimselliğe varabilen,
• Atatürk ilke ve düşüncelerini özümseyen,
• Okuyan, sorgulayan ve çözüm üretebilen,
• Özgüveni gelişmiş, dürüst, duyarlı, sorumluluklarını bilen,
• İnsan haklarına dayanan, farklılıklara saygılı,
• Kendisi ve çevresiyle barışık, iletişimi güçlü,
• Spora ve sanata yaşamında yer veren, doğayı seven,
• Birden fazla yabancı dil becerisini etkin bir şekilde kullanabilen,
ve
• Üst eğitim kurumları için gerekli bilgi ve becerileri kazanmış aktif bireyler yetiştiren Atatürk okulumuzun devamlılığını sağlamaktır.

ATKB VİZYONUMUZ:
Sürekli gelişen eğitim sürecinde, ulusal ve uluslarası düzeyde, üstün nitelikleri ile öncü , örnek bir kurum olmak.
ATKB Yönetim Kurulu, 24 Kasım’ın Öğretmenler Günü oluşu nedeniyle başta ilk öğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anarak, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyor ve başarılı bir öğretim yılı diliyoruz.
Berna Gürdal
Amerika Türk Kadınlar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi

20181128

✍️ ✈️ Yeni havalimanını teftiş ettim! - Gülse Birsel

Yeni havalimanını teftiş ettim!

YOLU, güvenliği, rüzgârı, doğaya ne kadar zarar verdiği, işçilerin şartları, yağmurda su basıp basmayacağı... Merak ve rivayet çok. O yüzden de “Ben uçmam abi, birkaç ay otursun orası, sonra bakarım” düşüncesi yaygın. Gittim, gördüm, gezdim, IGA’nın (Istanbul Grand Airport) farklı alanlardaki yetkililerine her şeyi sordum.

Öncelikle “Çok uzakmış” hikâyesi doğru değil. En yoğun saati seçip 16.15’te Nişantaşı’ndan çıktım, yirmi dakika mahalle trafiğinde takıldıktan sonra 17.00’de havalimanındaydım. Dönüşte 19.15’te çıkıp 20.00’de eve vardım. Yol düzgün. Fakat ıssız. 18 km kadar benzinci, gözlemeci, hatta sucu bile yok, haberiniz olsun.

İç ve dış hatların aynı çatı altında olduğu devasa bir bina. İlk intiba: Arabadan inince minyon biri olmamama rağmen rüzgârdan havalanıp gidiyordum arkadaş! Nişantaşı’nda da rüzgâr vardı, ama o bölge uçuyordu! Sormaya oradan başladım.


-Şehrin bu bölgesindeki sert rüzgâr uçuş için tehlike yaratmaz mı?
Son 30 yılın tüm rüzgâr analizlerine bakıldı. Pist eğimleri ve açıları ona göre yapıldı. Tüm iniş ve kalkışlar kuzey-güney yönünde olacak. Uçağın sevdiği bir rüzgâr vardır, havalanması için avantaj olan. Pistlerin yerleşimi ona göre yapıldı. Aşırı rüzgâr, sis, kar fırtınası gibi zor hava koşulları için de özel bir sistem var. Pilot hiçbir şey görmese bile otomatik pilot uçağı 60 santime kadar indiriyor. Bunun için pistlerde belli bir genişlik ve uzunluk olması gerekiyor. Bu özellik Atatürk Havalimanı’nda yoktu, burada var.  

-Pistler doldurma, çökme ihtimalleri var mı? Ayrıca ihaleden sonra değişiklik yapıldığı ve arazinin deniz seviyesinden 90 metre değil 60 metre yükseltildiği söylendi.
Şartnamelere göre yerleşimler biraz değiştirildi, çünkü o şartların istenen vakitte bitmesi mümkün değildi! İyi de oldu, dolgu mesafesi azaldı, daha sağlam zemin oldu. Zemin analizleri yapıldı, yurtiçi ve dışından danışmanlar okey verince inşaata devam ettik.

-Sosyal medyadaki pistlerin çöktüğünü gösteren fotoğraflar neydi?
Apron değildi orası. Otoparkın 300 metre yanından metro hattı geçiyordu. O hat üzerindeki çalışma sırasında olan çökmenin fotoğrafı.

-Sosyal medyadaki su basma fotoğraflarının bazıları yurtdışıydı. Bir tanesinde de TAV ibaresi vardı, Atatürk Havalimanı’ydı. Ama buraya ait olan bir görüntü de var.
Bizdeki su basma görüntüsü 29 Ekim’den hemen önce, asma tavandaki yangına karşı su fışkırtma sisteminin test sürecinde olan bir arızaydı. İnşaat sırasında çatı ilk yapıldığında akıyordu, her yağmurda test ederek çözüldü. Şu an belki bir iki noktada sızma kalmıştır.

-Bölge kuş sürülerinin geçiş rotası, uçaklar için büyük tehlike değil mi?
Hem Kanada’dan alınan kuş radarını kullanarak veri topluyoruz, hem 4 ornitolog farklı noktalarda gözlem yapıyor. 5 yıllık bilgi, analiz ve bir kuş tahmin modelimiz var. Aslında göçmen kuşlar ilkbaharda İstanbul’un kuzey yarısından, sonbaharda ise yavrular sebebiyle sayıları bir buçuk kat artarak İstanbul’un güney yarısından geçiyorlar. Yani Atatürk ve Sabiha Gökçen havalimanlarının olduğu bölgeden. Göçmen değil, yerli türler için de etraftaki cazip noktaları yok ediyoruz, mesela katı atık merkezleri. Lazerden ultrasona kuş kaçırıcı teknikler de var.


-Peki bu havalimanı yüzünden ne kadar orman alanı kaybettik?
7650 hektarlık bir alanımız vardı, bunun orman olarak tanımlanan kısmı 2300 hektardı.

-İnşaatta çalışan işçilerin fotoğraflarından oluşan bir sergi var. Görür görmez insanın aklına şu geliyor: Hâlâ o protestolar yüzünden tutuklu işçiler var.
En son 26 kişiydi. Aslında o gün o gösteri çok haklı bir sebeple başladı. Ama iş değişti, lastik yakma vesaire gibi endişe verici durumlara gitti.

-Yine de bu yüzden tutukluluk saçma değil mi? Böyle bir projede buna gerek var mıydı?
Bazısı aslında dışarıdan gelen kişiler. Bir de tabii bu emniyetin kararıdır, havalimanının değil.

-Peki sizce bu protestoya yol açan sebepler kimin hatasıydı? 
Orada 22 bin insan çalışıyordu. Kaldıkları yer adeta ufak bir şehir. O kamp içindeki halı sahaları, market, cep sineması bile vardı. Ama bu kadar çok insanın yemekleri, inşaata gidip gelmeleri, kalacak yerleri, büyük operasyon. Bunların hepsinden sorumlu insanlar var. Ama bazı şeyler atlanmış, olmaması gerekirdi. Kısa vadede telafi edildi.

-30 Aralık’ı 31 Aralık’a bağlayan gece Atatürk Havalimanı buraya taşınacak ve bir daha biz sıradan ölümlüler oradan uçamayacağız. Bu taşınmak için çok kısa bir zaman değil mi?
Otomasyon sistemlerinin çalışmasıyla ilgili kurulum bitti. Aslında taşınma dediğimiz sistemler değil, sadece kamyonlar, merdivenler, yer araçları, ofis eşyaları vs.

-1 gecede taşımak niye? Ev bile taşınmaz o sürede.
Aslında 1 günde değil, dört güne yayılmış bir süreç.

-Peki bu arada İstanbul hava trafiğine kapatılacak mı?
12 saat kapatılacak. Bilişim sistemlerinin testi için. 30 Aralık gece ikiden 31 Aralık gündüz 14.00’e kadar. Uçmak zorunda olanlar bu 12 saatte Sabiha Gökçen’den uçabilecek sadece. 1 Ocak’tan itibaren de Atatürk Havalimanı’ndan uçuş olmayacak, burası kullanılacak. Orayı özel jetler vs kullanacak.

-‘Yetişiyor yetişti’ duygusu yolcuda endişe yaratıyor. ‘Aman aman, şöyle bir otursun da’ düşüncesi hâkim. Niye bu kadar acele? Seneye olsa ölür müydük?
(Kikirdiyorlar. Öyle istendi, kem küm diyorlar. Bu konu konuştuğum yetkililerin inisiyatifinde değil tabii. Ama eksiğin olmadığını, taşınma için en uygun ayların da bu aylar olduğunu, mesela ilkbahar-yazda zor olacağını, en az uçuşun kış ocak ayında olduğunu söylediler.)

-Burası dünyanın en büyük havalimanı olacak dendi, sonra bir sürü daha büyük havalimanları olduğu söylendi. Listeler ortaya çıktı. Hangisi doğru?
1.4 milyon metrekare bir bina bu. Tek blok yapı altındaki dünyanın en büyük terminal binası. Yolcu sayısı olarak değil, tek çatı altında metrekare olarak dünyanın en büyük havalimanı. Yolcu sayısı olarak Atlanta birinci. Ama 5 ayrı binası var.



İSKOÇLARDAN BURAYA ÖZEL VİSKİ 
GELELİM izlenimlerime.

Teknoloji konusunda hiç eksik yok, hatta fazla var diyebilirim!Hiçbir insanoğluyla göz teması bile yaşamadan uçuş kartınızı okutup, bagajınızı verip uçağa binme imkânınız olacak, tabii isterseniz. 

-Ferah, görkemli bir bina.Gün ışığı, ahşap, bitki kullanılması güzel. Tavanlar çok yüksek. Fotoğraflarını zaten görmüşsünüzdür, beğenip beğenmemek zevkinize kalmış.
-Lüks ve alışveriş konusunda zirveye oynuyorlar.Louis Vuitton’dan Hermes’e birçok marka, gösterişli VIP lounge’lar, ünlü şeflerin konuk olacağı restoranlar, hatta İstanbul Havalimanı’na özel ürünler. Mesela İskoçların İstanbul’a özel üreteceği, sadece bu havalimanında satılacak bir viski bile olacak!

Ezcümle, “Biraz otursun da öyle gideriz” fikrim gidip gezdikten sonra daha pozitif bir yere geldi. 1 Ocak’tan itibaren yoğunluk başlayınca neler yaşanacak, yeni yılın ilk seyahatçilerinden dinleyeceğiz...

Alıntı/ Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/gulse-birsel/yeni-havalimanini-teftis-ettim-41033402