20181122

✍️ Adanalılar hakkında bir yazı...


ADANALI OLMAK!..


Veronika arıyordu..
- Ayşe'nin sunumu var. Geçerken seni alacağım hazır ol diyordu..
Canım Veronika'm..
Yıllar önce güzeller güzeli sarışın Alman balerin Veronika, Adanalı bir gence sırılsıklam aşık olmuştu.. Üniversite öğrenimi için Almanya'ya giden Adanalı karayağız Mehmet Arman'a..
Kutas Arman ve Dr Nevzat Arman'ın oğlu Mehmet.. Varlıklı ve çiftçi bir ailenin "Allah'ına kadar Adanalı olma özelliğinde... Çağdaş ve ilerici bir aile" Arman Ailesi... Dr Nevzat Arman aynı zamanda CHP'li senatör..
Almanya'dan uçup gelen zarif ve narin bir kelebek, Adana'nın bereketli bakır renkli topraklarına, Toros Dağları'nın eteklerine... Çukurova'nın uçsuz bucaksız tarlalarına, tozlu yollarına sessiz ve masum konuverir..
O zamanların Adanalısı şaşkındır..
- Adanamız'da kız mı yok gardaşım.. Niye yaban ellerin kızı gönensin ki bizim kızlar dururken ağam derler..
Derler de bu büyük sevdanın karşısında, Veronika'nın inci tanesi yüreğinin karşısısında şapka çıkarılır, başlar öne eğilir..
Veronika ile yolumuz kırk yıl önce benim 23 Nisan çalışmalarımla kesişti.. İlk karşılaştığımız gün tüm değerlerimiz örtüşmüştü.. Yüreğimiz de...
Kurallı ve çalışkandı.. Dakik ve sorumluluğun bilincindeydi.. Saygılı ve sevecendi.. O da çalışmalarımızda beni izlemiş uzun uzun..
- Ülkenizi sevdim.. Adana'yı çok zevdim.. Öğretmenleri de çok severim.. Arkadaş olalım seninle.. Ailem gibi ol benim dedi..
Alman aksanlı Türkçesi ile.. O hareli yeşil gözleri ve içten tebessümü ile öyle güzel bakıyordu ki.. Belli ki bir çok özlemler içindeydi..
O gün yılları damla damla biriktirip derya denize dönüşecek bir dostluk başlamıştı ikimizde..
Ayşe dört yaşındaydı onunla tanıştığımızda..
Hani adam olacak çocuk bir şeyinden belli olurmuş ya.. Yüzü gözü kanter içinde, alevden bir top gibi dalmıştı odaya.. Beni görünce şöyle bir süzdü.. Ben de onu süzüyordum tebessümle..
- Mami kim bu?..
- O bir öğretmen dedi annesi..
Çakmak çakmak gözlerinde zevgiyi ve saygıyı yakaladım o an...
Akıp giden yıllarda hergün biraz daha mayalanan bir dostluk.. Yılları yumak gibi sararak..
Şimdi Amerika'da prof olan oğlum, ben henüz doğum masasındayken, o çırılçıplak ilk Veronika'nın kucağında dünyaya merhaba dedi...
Ayşe'nin yaşam ve mesleğine sevdasını birlikte izledik Veronika ile.. Fikri firarda çılgın Ayşe'mizin..
Zarif Suna'cığım, tatlı Nevzat.. Onur'um, Ezgi'm ve Kıvanç'ım ile birlikte büyüttük onları.. Hukuk okuyan kızımın bale öğretmeni de oldu can arkadaşım.. Adana onunla bir Bale Merkezi'ne kavuşmuştu..
Hiç bir an kopmadık yıllarca acı ve tatlı her günümüzde.. Ben değerli eşimi, o Mehmet'ini kaybettiğinde güç verdik birbirimize..
Telefondaki sesine
- Tamam Megi'm dedim.
Megi Veronika'nın küçük ismi..
Ve o gün 20 Kasım'dı..
Yalnızlığım, sevdiklerimden uzaklığımın hüznü; sihirleniverdi.. Yine Veronika ile pırıltılı bir güne dönüştü..
Veronika yanında Ayşe'nin Hindistan'da sivil toplum kuruluşlarına yardım amaçlı proje olarak başlattığı tarifsiz iyiliklere sebep olan SAKAJEWA İYİLİK KOLYELERİ'nden getirmişti bana.. Renk renk takıverdi boynuma.. SAKAWEJA İYİLİK KOLYELERİ.. Dedim ya... Sihirlenivermişti bu gün bana..
Ayşe "Ekonomi Zirvesi Adana" Projesi'nde sunum yaptı.. Özgün, sempatik, esprili, şirin ve içtendi. Konukları vardı. Harika insan; sanatçı, araştırmacı, sunucu en önemlisi tutkulu bir Adanalı..
NEBİL ÖZGENTÜRK..
1999 Türkiye güzeli AYŞE HATUN ÖNAL.. Adana'da bir İstanbullu gelin YELİZ ARMAN..
Adana dilini, geleneklerini, can dostluğunu, yemeklerini, bereketli topraklarını, yetiştirdiği sanatçılarını anlattı tatlı esprileriyle Ayşe..
Her zamanki gibi turkuaz rengiyle, fikri firarıyla, çağıl çağıl akan bir Seyhan Nehri'ydi sahnede Ayşe'miz..
"Hep böyle enerjik kalın lütfen" diyordu annesiyle bana... Program sonrası sohbetimizde..
O, alev yalımındaki enerjisiyle insanları içtenliğine çeken...
Çok sevilen bir yazar, gazeteci, araştırmacı..
Harika bir anne ve evlat...
Portakal çiçeği rayihasında TUTKULU bir ADANALI..
BİZİM KIZ AYŞE!..
Günüm, dostluğun taçlandırdığı büyülü bir güne dönüştü..
ADANALI OLMAK böyle birşey işte.. Toprağından mı, suyundan mı?.. Her an herşey olabilir.. Kış ayında baharı yaşatır insana Çukurova'nın albenili havası.. Toros Dağları, Zorkun Yaylası... Pamuk tarlaları, mis kokulu kebabı, şalgamı, şırdanı...
Bici bicisi, içli köftesi, kömbesi..
Bağ evleri, cibinlikli damları, alabildiğine uzanan kan kırmızı gelincik tarlası..
Rakısı, boğması, cacığı...
Yazlık sinemaları..Kimseyi tınmayan festivalleri..
Dünyaca ünlü sanatçıları, yazarları, güneşe kurşun sıkan çılgınlıkları..
Deli akar Adanalı'nın kanı damarlarında.. Kadınında da, erkeğinde de.. Ateşlidir.. Merttir, yiğittir.. Sevdaya sevdalıdır.. İhanet yazmaz kitabında.. Arkadaşının aşkı bacısıdır onun.. Mahallesi de namusudur..
Aşkı ölümüne yaşar tüm hücrelerinde.. Duygulu, masum, biraz da mahcuptur sevdasında..
Ama ilkelerinde cesur ve gözü karadır erdir, erdemlidir...
Dev şairleri haykırmıştır aşkı, güzelliği, doğayı çağlar boyunca Çukurova topraklarından..
Dost canlısıdır..
Hiç tanımadığı insanları sahiplenen, "bize gidek, bizde kalak" diyen can davetleri.. İlla "ben ödeyeceğim" diye ısrarları..
Hele de meşhur SARISICAĞI...
ADANA!..
IKLİMİ GİBİ SICAK İNSANLAR DİYARI..
ADANA!..
AKDENİZ'İN ÖZELİ ve EN GÜZELİ..
ADANALI OLMAK YAŞAMI RENGARENK YAŞAMAKTIR..
BÜYÜLÜ YAŞAMAK!..

Esma ŞEREF

Alıntı: Sosyal Medya

İzmir'in göbeğinde! Smyrna antik tiyatrosu ortaya çıkıyor

 İzmir'in göbeğinde! Smyrna antik tiyatrosu ortaya çıkıyor İzmir'in tarihi miraslarından Smyrna Antik Kenti'nin 20 bin kişilik a...