20190819

✍️Türkiye'de Madencilik - Sinan Meydan

TÜRKiYE’DE MADENCiLiK

Osmanlı, 19. yüzyılda yabancı şirketlere 99 ile 15 yıl arasında maden imtiyazları verdi. Genç Cumhuriyet ise madenleri devletleştirip işletti. 1923-1954 arasındaki maden politikası yerli-milli-devletçiydi



II. Abdülhamit döneminden itibaren Osmanlı'da maden arayan yabancı maden şirketleri (Eldem, s. 96).

Kanadalı Alamos Goldve yerli ortağı,Çanakkale Kirazlı'daaltınarıyor. Uzmanlara göre orada şimdilik 195 bin ağaç
kesildi.

2004'te çıkan Maden Kanunu'nagöre madenşirketlerine kolaylıklar tanındı. 2005'ten itibaren Türkiye'de maden aramakiçin ruhsat isteyen yabancı şirket sayısında büyük artış oldu.


Türkiye'nin bugün yabancılaraverdiği “maden ruhsatları”, Osmanlı'nın 19. yüzyıldayabancılara verdiği “maden imtiyazlarına”benziyor. Oysaki genç Cumhuriyet, Osmanlı'nın yabancılara verdiği bu maden imtiyazlarınaaşamalı olarak son vermiş, madenleri devletleştirmiş, yeraltı kaynaklarını yabancı yağmasından kurtarmıştı.


OSMANLI'DA MANDENCİLİK

Osmanlı'da–Ergani Bakır Madeni hariç- birçok maden(borasit, maden kömürü, krom) 19. yüzyılda keşfedilip işletilmeye başlandı.

Osmanlı'da 19. yüzyılın ortalarına kadar madensektöründe “şeri hükümler” uygulandı. Buna göre maden işletenler gelirin beşte birinihazineye vermek zorundaydı. Devlete ait madenlerise ya emaneten işletilir, ya da mukataayöntemiyle mültezimlere ihale edilirdi.


Tanzimat döneminde madencilikle ilgili yeni düzenlemeler yapıldı. 1842'de Maden Hümayun Meclisikuruldu. 1858 Arazi Kanunnamesi ile maden mülkiyeti düzenlendi. 1858'deOrman ve Maden Mektebi kuruldu.


Osmanlı'da, 1810 Fransız Maden Kanunuesas alınarak 1861'de, 1868'de, 1879'da, 1887'deve 1906'da maden nizamnameleriçıkarıldı. Bu nizamnameleri uygulamak için de Orman, Maden ve Ziraat Nezaretikuruldu.
1861 Maden Nizamnamesiile vilayetlerde maden mühendisi bulundurulacaktı. Ancak Osmanlı'dao sırada bir tek maden mühendisivardı. Bu nedenle yabancı maden mühendislerinden yararlanıldı.


Sadrazam Mehmet Sait Paşaşöyle diyordu: “Madenlerden faydalanmak için işten anlar mühendisler kullanmak, madenlerde çalışma ve taşıt araçları bulundurmak, iskelelere kadar muntazam yollar yapılması şart iken bizde bunların hiçbiri mevcut değildir.”


Osmanlı,1867'de yabancılara toprak satın almaizni verdi. Buna paralel yabancılaraOsmanlı topraklarında maden aramaiznide verildi. 1861 Maden Nizamnamesiile ilk defayabancılara “hissedar” olarak maden imtiyazıelde etme hakkı verilmişti. 1869 Maden Nizamnamesi'nde ise yabancılaradoğrudan maden ihalelerinegirme hakkı verildi.

1869 ve 1887 maden nizamnamelerine göre yerli yabancı pek çok kişitek başına veya ortaklık kurarak maden işletme imtiyazıaldı. Osmanlı'dan maden imtiyazı alan yabancılararasında İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, Yunan, Amerikan, Avusturya-Macaristan, Rus ve Karadağvatandaşları vardı.  The Borax Company Limited, Kösendire Şirketi, Balya-Karaydın Şirketi, Karasu Şirketi gibi yabancı sermayeli birçok maden şirketi kurulup Osmanlı topraklarında maden aradılar.


19.yüzyılda, Osmanlı madenlerini işletecekbu yabancı şirketlere 99 ile15 yıl arasında işletme imtiyazları verildi.


Örneğin, Sultançay borakslarını İngiliz Borax Company Limited, Balya ve Karaaydın'daki simli kurşun ve linyiti Fransız Balya-Karaaydın Osmanlı Şirketi, Ereğli'deki maden kömürünü Fransız Ereğli Maden Şirketi, Kozlu'daki maden kömürünü İtalyan-Yunan sermayeli Közlü Kömür Maden Şirketi işletti. Vedat Eldem'in ifadesiyle “Madenlerin büyük çoğunluğu yabancı sermayenin elinde idi.”


Osmanlı,1870-1899 arasında 144 maden imtiyazı, 1900-1911 arasında ise 138 maden imtiyazıverdi. Bu maden imtiyazlarınınönemli bir bölümü yabancılaraverilmişti. Başlangıçta maden üretiminin(maden kömürü hariç) beşte ikisini Türkler elinde bulundururken sonradan bu oran beşte biregeriledi. 1902-1911 arasında(maden kömürü hariç) Osmanlı maden üretiminin yarıdan fazlasıyabancıların eline geçti. 1913 yılıitibariyle yabancı sermayeninOsmanlı madencilik sektöründeki yatırım değeri 123 milyon kuruşa çıktı.
Etibank'ın kurup işlettiği yerli-milli maden ve elektrik işletmeleri.

1815'te Bandırma'da borasit madenikeşfedildi. Osmanlı, borasit madenini, 1867'de “Compagnie İndustrielle des Masures” adlı bir Fransız şirketine 20 yıl süreyle ihale etti. Bu Fransız şirketelindeki imtiyazı 1887'deİngiliz sermayeli “The Borax Consolidated Limited”edevretti.

Sermayesi 250 bin Sterlinolan The Borax Consolidated Limited, II. Abdülhamit döneminde,1888'den 1909'a kadar borasitişletmesinden 285 bin Sterlin, yani 31.4 milyon kuruş kârelde etti.


II. Abdülhamit döneminde, 3 Temmuz 1887'de Hüdavendigar vilayeti Karasi sancağı Fart kazası Susurluk köyündeki iki borasit madenindenbiri 50 yıllığına Avusturya ve Fransa vatandaşları Grabler dö Majörve ortağına, diğeri de aynı süreyle Almanyave İngiltere vatandaşları Fredric Sabuh ve Şarl Henson'aihale edildi. Daha sonra her iki boraks madeninin imtiyazı İngiliz vatandaşı Lord Helington'a devredildi. Bu iki maden 1 milyon İngiliz Lirasısermayeli “Borafisi Kumpani” adlı İngiliz kumpanyasınca yönetildi.
II. Abdülhamit döneminde,13 Kasım 1889'da Hüdavendigar vilayeti Karesi sancağı Fart kazası Sultançayırı'ndaki borasit madeni ise Osmanlı vatandaşı Fuat Paşa'ya99 yıllığına ihale edildi. Ancak bu maden de daha sonra bir Fransıza devredildi.


Borasit madeni Osmanlı'da kullanılmadığındançıkarılan madenin tamamı ihraç edildi.


Doğan Avcıoğlu, “Borax Consolidated Limited”in 1890'dan itibaren Osmanlı'da bor üretiminiazalttığını; üretimi 12 bin tondan 3 bin tona indirdiğini, 1950'den sonra da üretimi büsbütün durdurduğunu, bu arada hiçbir arama yapmayarakcevher bulan yerli müteşebbislerin ellerinden o cevheri satın aldığını yazıyor.


Atatürk'ün1935'te kurduğu Etibank,1950'lerde borasit madeniyleilgilenmeye başladı. Etibank,1958'de bor yataklarına ciddi yatırımlaryaptı.1960'ta bor üretiminebaşlandı. Üretim kısa sürede 97.5 tonayükseldi. 1964'te Bandırma Boraks ve Asit Borik Fabrikalarının temeli atıldı. 1978'de 2172 Sayılı “Devletçe İşletilecek Madenler Hakkında Kanun”ile tüm bor sahaları Etibank'a devredilerek bor madenleri kamulaştırıldı.Sonrası malum:12 Eylül; liberal politikalar,özelleştirmeler derken, ne Etibank kaldı ne bor…



II. Abdülhamit, Balıkesir'in Balya ilçesindeki maden imtiyazlarını Fransız sermayeli Balya Karaaydın Şirketi'ne vermişti.

Maden arayanların uyacağı kurallar

İmtiyaz sahibinin bir kere ödediği harçlar veher yıl ödediği (yüzde 5 ila yüzde 10 arasında değişen) vergiler vardı. Yabancı şirketlervergi yerine, buldukları madenin yüzde 25'inidevlete bırakabiliyordu. 1869 Maden Nizamnamesi'nin 7. maddesine görebir maden imtiyazı miras bırakılabilmekte, satılabilmekte ve başkalarına devredilebilmekteydi.
1868 Maden Nizamnamesi'nin12. maddesine göre bir köy ve kasabaya aitpazar yeri, mera, korugibi alanlarda maden araması yapılacaksaoralar incelenerek köy ve kasaba halkına zarar verilmeyeceğianlaşılırsa ruhsat verilecekti. Halkın güvenliğini tehdit edenbir durum olursa devletin kazıyı durdurmayetkisi vardı. Ayrıca maden hafriyatının su yollarına, bentlere, kara ve demir yollarına75 ila 150 metre uzaklıkta olması gerekiyordu



1923'te İzmir İktisat Kongresi'nde “yeraltı ve yerüstü doğal kaynaklarımızı kendimiz işleyeceğiz” ilkesiyle yerli-millimaden politikaları belirlendi.
12 Nisan 1925'te çıkarılan 608 sayılı kanunlaTürkiye'de madenleri işletmek isteyen şirketlerin sermayesininyüzde51'inin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait olmasışartı getirildi. 26 Mayıs 1929'da yapılan düzenleme ile madenlerde “yüzde 51 T.C. vatandaşı” şartı yerine madenler “Türk şirketlerine ihale olur” şartı getirildi.


1923'te kurulan İş Bankasıve 1925'te kurulan Sanayi ve Maden Bankasımadencilik alanlarında da yatırım yaptılar. İş Bankası1926'da üç anonim şirketkurarak Ereğli Kömür Havzası'nagirdi.


1924'de Zonguldak'ta Yüksek Maden ve Sanayi Mektebiaçıldı.
24 Mart 1926'da 792 sayılı “Petrol Kanunu”çıkarıldı. 22 maddelik bu kanunun 1. maddesinde “T.C. sınırları içinde petrol dâhil tüm madenlerin işletilmesi devlete aittir”denilerek madenler devletleştirildi.20 Mayıs 1933 tarihli ve 2189 sayılı kanun ile Türkiye'de altınve petrol aramak ve işletmekiçin “Altın ve Petrol Arama ve İşletme İdaresi”kuruldu.
1935'te 2804 sayılı kanunla Türkiye'deki madenve petrolarama işleri için “Maden Teknik Arama Enstitüsü (MTA)”kuruldu.
Petrol aramalarında yerli-milli dönem olan 1923-1954arasında Türkiye'de 37 arama, 7 tespit, 13 üretim, 19 test olmak üzere toplam 76 kuyuaçıldı. Bu dönemdeMTA, 160 bin ton petrol üretti.


1935'te 2805 sayılı yasa ile devletleştirilen madenleri işletmekamacıyla Etibankkuruldu. Etibank kanununun 7. maddesindebankanın kuracağı şirketlerin “hissedarlarının Türk olması” şartı yer aldı.


Etibank, 1945'te (Ergani Bakır Türk A.Ş., Kuvarshan Bakır Madeni İşletmesi ve Murgul Bakır Madeni İşletmesi'ni birleştirerek) merkezi Ankara'da “Türk Bakır İşletmeleri Kurumu”nu kurdu.


1951'egelindiğinde Türkiye'deki kömür, linyit, krom, demir, bakırve kükürt yataklarını Etibank işletiyordu. Etibank'ın 1951 yılı itibarıyla sermayesi 142 milyon 600 binTürk Lirası'ydı.


1935'te Sümerbankve İş Bankasıortaklığıyla Keçiborlu Kükürt İşletmesi kuruldu.
1935'te Zonguldak'ta İş Bankasıiştirakiyle Antrasit Fabrikası kuruldu.
1937'de hazırlanan İkinci Sanayi Planı'nda madenler konusuna çok geniş yer verildi.
1937'de temeli atılan Karabük Demir Çelik Fabrikası 1939'da üretime başladı.
1939'da Divriği Demir Madenleri İşletmesi kuruldu.
Cumhuriyet'in yerli-milli maden politikaları sonunda Türkiye'de maden üretiminde ciddi artışlaroldu. 1930'da 9 bin ton olan linyit üretimi 1939'da 185 bin tona, 1946'da 460 bin tona, 1957'de ise 1 milyon 712 bin tona yükseldi. 1930 ile 1940 arasında kömür üretimi 1.59 milyon tondan 3 milyon tona çıktı. Aynı dönemde krom üretimi 28 bin tondan 170 bin tona çıktı. Aynı dönemde Karabük'te demir üretimi sıfırdan 130 bin tona çıktı. Toplam maden üretimi,1930 yılı 100 olarak alınırsa, 1935'te 157'ye, 1940'da232'ye yükseldi.
Demem o ki, genç Cumhuriyet, vatan topraklarının üstüne olduğu gibi altınada sahip çıktı. 1923-1954 arasındaki maden politikaları yerli-milli-devletçiydi. Ancak DP döneminde,1954'te ABD'li uzmanların gözetiminde hazırlanan 6326 saylı (Petrol Kanunu) ve 1957'deki 6987 sayılı kanunlarla petrollerimiz ve madenlerimizyeniden yabancı şirketlere teslim edildi.
Sonrasını anlatmama gerek yok sanırım!


Kaynaklar

1. Doğan Avcıoğlu, Türkiye'nin Düzeni, Birinci Kitap, İstanbul, 2001.
2. Ertan Gökmen, “II. Abdülhamit Dönemi Osmanlı Maden İmtiyazları, (1878-1899)”, Belleten, C. LXX, S. 262, Yıl 2007, s. 969-995
3. Kemalettin Apak, Cevdet Aydınelli, Mehmet Akın, Türkiye'de Devlet Sanayi ve Maadin İşletmeleri, İzmit, 1952.
4. Özkan Keskin, “Osmanlı Devleti'nde Maden Hukukunun Tekâmülü (1861-1906)”, OTAM, 29/Bahar 2011, s. 126-148.
5. Sinan Meydan, Yalanlara, Çarpıtmalara, İftiralara Panzehir, 5. bas, İstanbul, 2016.
6. Stanford J. Show, Ezel Kural Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, C.2, İstanbul, 1983.
7. Uğur Selçuk Akalın, Suat Tüfekçi, “Türkiye'nin Petrol Politikaları ve Enerji Özelleştirmelerine Bir Bakış”, İktisat Politikaları Araştırmaları Dergisi, C.1, S.1, Yıl 2014.
8. Vedat Eldem, Osmanlı İmparatorluğu'nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, 1970.
9. Volan Ş. Ediger, Osmanlı'da Neft ve Petrol, Ankara, 2006.
Katkılarından dolayı Olcay Girgiç'e teşekkür ediyorum.