Güneşin Dili Türkçe
Cumhuriyetin İlk Yılları, Rabia Nur Ağar
11 Haziran 2020, 04:55
Jean Bethke Elshtain Identity kitabında 20. yüzyıl için “milliyetçilik çağımızın büyük tutkusu” demiştir. Bu büyük tutkuyu her zaman var edebilmek için özellikle yeni kurulan ulus devletler için milliyetçilik ateşi harlanmalı ve bir daha sönmemesi şartıyla yanmaya devam etmelidir. Devletler ve örgütler varlık sebeplerini anlamlandıran, açıklayan fikirler çerçevesi üzerinde hareket ederler. Bu fikirlerin bütünü devletin resmi ideolojisini oluşturur. Türkiye Cumhuriyeti de ilk kurulduğu tarihten bu yana bu fikirler bütününü oluşturmak için birçok dil-tarih tezleri üzerinde çalışma yürütmüştür. İşte bu üzerinde çalışılan tezler arasında Güneş Dil Teorisi de vardır. Güneş Dil Teorisi, Türkçenin kökenine inerek öz Türkçeye ulaşabilmek ve Türk tarihini daha kapsamlı araştırabilmek için ortaya çıkmıştır.
TÜRKÇENİN SADELEŞMESİNDE GÜNEŞ DİL TEORİSİNİN ROLÜ
Mustafa Kemal Atatürk, Medeni Bilgiler kitabında da millet olmanın koşullarını sayarken ortak bir dilin de var olması gerektiğinin üstünde durmuştur. Arapça ve Farsça dillerinin karışımından var olan Osmanlı Türkçesi “millet” kavramının şartlarından olan dil şartını karşılamamaktadır. Bunun sebebi ise Osmanlı Türkçesinin yerel halk dışında kullanılmasıydı. Ulus bir devlet olan ve yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti ortak bir dilde buluşmalıydı bunun için de öncelik Türkçenin sadeleştirmesiyle yabancı sözcükler yerine Türkçe sözcükler bulunmasıyla olurdu. Aynı zamanda bir milletin tarihine ancak o milletin dilini bilerek ulaşabiliriz. İşte bu sebeplerin tamamı bize Güneş Dil Teorisi’nin kapılarını açmıştır.
Birinci ve İkinci Dil Kurultaylarında dilimizi yabancı sözcüklerden arındırmak için birçok yabancı sözcüğü kökenbilimsel olarak inceleyerek sözcük köklerinden Türkçe sözcük çıkartılmaya çalışılmıştır. Ancak bu çalışmada sadeleştirme hareket aşırıya gitmiş bazı sözcükler Türk milletinin sözcük dağarcığına dahi yerleşememiştir. Güneş Dil Teorisi, Türkçenin sadeleştirme hareketlerinin aşırıya gitmesinde hem bir kopuş hem de süreklilik haline gelmiştir. Güneş Dil Teorisi ile aşırılılıktan vazgeçildiğini şöyle bir durumla da açıklayabiliriz, dil kurultaylarında kabul edilen her sözcüğü halkın sözcük dağarcığına yerleştirmek için o sözcüklerin propagandasını en başta Mustafa Kemal Atatürk yapmıştır. Üçüncü Türk Dil Kurultayı sonrasında yani Güneş Dil Teorisi’nin kabulünden sonra Atatürk; anlamlı olmaktan uzak sözcüklerden uzak durmuştur. Necmi Dilmen ise Güneş Dil Teorisi’ni “rahatlama” olarak tanımlar. Çünkü artık Türkçeye yabancı zannedilen birçok sözcüğün Türkçe kökenli olduğu kabul edilmiştir.
HEDEF: TÜRKÇEYİ YABANCI SÖZCÜKLERDEN ARINDIRMAK
Türkçe, tarihten önce de tarihten sonra da kültür kavramını göç yoluyla neredeyse dünyanın tamamındaki dillere yayan çok eski ve çok büyük bir kültür dilidir. Güneş Dil Teorisi aslında tarih tezinin başlıca şu hedefini gösteriyordu: Türkçenin ve Türklerin sürekliliğini ispatlamak…
Türk Dil Devrimi’nin başlıca sebebi Türkçeyi Arapça ve Farsçanın etkisinden kurtarmak olmuştur. Cumhuriyet, alfabenin değişiminden Türkçenin sadeleşmesine kadar topyekûn Dil Devrimi’nde iki şey hedeflenmişti: Türkleşmek ve laikleşmekti. Yani Güneş Dil Teorisi ile Türkçe, Arapça ve Farsça dillerinin boyunduruğundan kurtulabilecekti.
GÜNEŞ DİL TEORİSİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Bu bilgilerle birlikte Türkçenin sadeleşme hareketinin tek amacının aydınlanmak olmadığını görebiliyoruz. Çünkü yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin çözmesi gereken başlıca sorun laik ve çağdaş bir Türkiye inşa etmek olmuştu.
Güneş Dil Teorisi, Türkçenin dünya tarihindeki ilk dillerden biri olduğunu kanıtlamak için hazırlanan bir dil teorisidir. Teori 1930 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat desteklendi ve geliştirildi. Güneş Dil Teorisi’nin asıl amacı şu olmuştur, Türkiye Cumhuriyeti’nde var olan halkın vatanını diliyle, tarihiyle sahiplenmesi ve laik, çağdaş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini sağlamlaştırmaktır.
Güneş Dil Teorisi’nin ortaya çıkışı da şöyledir:
Şüphesiz Üçüncü Türk Dil Kurultayı’na damgasını vuran, Dr. Phil H. F. Kvergic’in Atatürk’e gönderdiği Türk dilinin başka dillerle ilişkisi konusunda yeni bir teoriye zemin hazırlayan La Psychologie de quelques elements des langues turques (Türk Dillerindeki Bazı Ögelerin Psikolojisi) adlı çalışmasından ilhamını alan Güneş-Dil Teorisi’dir. Güneş-Dil Teorisi’nde iddia edildiği gibi bütün dillerin Türkçeden geldiğine dair bir tez ortaya koymayan, daha ziyade Antropoloji ve Freud’un psikanaliz yöntemlerinden faydalanarak Türkçenin başka bazı dillerle akrabalığı olabileceğini ileri süren Dr. Kvergic’in Avrupa’da bastıramadığı kırk yedi sayfalık bu tezde Atatürk, kardeş Türk Tarih Tezi ile Türk Dil Tezini taçlandıracak mükemmel bir müttefik bulmuştu. Atatürk’ün talimatıyla Güneş-Dil Teorisi hemen Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde okutulmaya başlandı ve İbrahim Necmi Dilmen, Hasan Reşit Tankut, Saim Ali Dilemre, Agop Dilâçar, İsmail Hami Danişmend, Ragıp Hulûsi Özdem gibi dilciler bu konu üzerinde çalışmaya başladılar. Hatta İbrahim Necmi Dilmen, İkinci Tarih Kurultayı’nda “Güneş-Dil Teorisi’nin Tarih Tezindeki Yeri” başlıklı bir bildiri sundu. Kvergic’in tezinin zamanlaması kusursuzdu ve artık bütün tezler birbirini destekliyordu.2
GÜNEŞ DİL ÜZERİNDEN YAPILAN HATALI DÜŞÜNCELERİN SEBEBİ
Günümüzde ise Güneş Dil Teorisi üzerinden birçok hatalı düşünceler vardır. Her şeyden önce söz konusu olan, taşıdığı evrensellik fikrinin ağır gelmesidir.3 Dilin kaynağına ulaşması her zaman kesin olmamışken Güneş Dil Teorisi kesin bir çözüm önerisi sunmaktadır. Dil teorilerine yönelik temel sınıflandırma çok kaynaklı “poligenesis” ve tek kaynaklı “monogenesis”dir. Pek çok ulus devlet ilk ulus ve ilk dil olma ideaları dolayısıyla monogesis teorileri temel almaktadır.4 Güneş Dil Teorisi de monogesis bir teoridir. Tarihte ilk ulus, ilk dil olma unvanını Türkiye Cumhuriyeti’ne sunmaktadır.
DİL ULUSAL BİRLİĞİN HARCIDIR
Güneş Dil Teorisi bugün dahi okunması ve incelenmesi gereken bir çalışmadır. Dil ulusun ve resmi ideolojinin oluşturulmasında tarihle beraber her daim ilk araçtır. Ulusal birliğin kurulmasında Güneş Dil Teorisi’nin de önemli bir rolü vardır. Güneş Dil Teorisi uluslaşmanın bir parçası olmuştur. İşte bu yazımızdan alacağımız sonuç ise şudur: Türk dilinin gelişmesi ve olumlu yöne ilerlemesi için çalışmalara devam edilmelidir.
Hoşçakalın Türkçe Kalın!
Rabia Nur Ağar
DİPNOT:
1-Gökhan Yavuz Demir, “Türk Tarih Tezi ile Türk Dil Tezinin Kavşağında Güneş Dil Teorisi”, U.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler, 11, 9. 2010, s. 392
2-Demir, s. 391
3-Özlem Şendeniz, Erken Cumhuriyet Dönemi Dil Politikaları
4- Demir, s. 387
KAYNAKÇA:
1- Gökhan Yavuz Demir, “Türk Tarih Tezi ile Türk Dil Tezinin Kavşağında Güneş Dil Teorisi”, U.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler, 11, 9. 2010
2-Agop Dilaçar,Dil Yazıları, Türk Dil Kurumu Yayınları
3-Özlem Şendeniz, Erken Cumhuriyet Dönemi Dil Politikaları
4-Cumhuriyet, 25.08.1936
5-Ömer Demircan, Güneş Teorisi
6-Dil, Tarih Coğrafya Fakültesi, Güneş Dil Teorisi Üzerine Ders Notları
7-Özlem Bayraktar, Güneş Dil Teorisi: “Batı” ve “Türk” Arasındaki Sınırı İdare Etmek
Alıntı/Kaynak: http://inciraltitarihcemiyeti.com/gunesin-dili-turkce/
Atatürk’ün unutturulan Güneş Dil Teorisi kitabı 84 yıl sonra yayınlandı!
84 yıl sonra Alaca Yayınları tarafından kitaplaştırılan bu yazılar Güneş-Dil Teorisini yeniden tartışmaya açıyor.
2 Aralık 2019
Viyana Üniversitesinde Doğu Filolojisi doktorası yapmış olan Hermann F. Kvergié’in, 1935 yılı ocak ayında Viyana’da hazırlayıp Atatürk’e göndermiş olduğu “Türk Dillerindeki Bazı Öğelerin Psikolojisi” (La Psychologie de quelques éléments des langues turques) adlı yazısını Atatürk, 1935 yılının Şubat-Ağustos aylarında yakından ilgilenmiş ve onu incelemiştir.
İncelemeler sonrası Atatürk, önce Güneş-Dil Teorisinin ana hatlarını belirttiği Etimolojik, Morfolojik ve Fonetik Bakımından Türk Dili kitabını Ulus Basımevinde imzasız olarak yayımlar ve ardından da 2 Kasım – 7 Aralık tarihleri arasında Ulus gazetesinde “Ulus’un Dil Yazıları” başlığı altında Güneş-Dil Teorisince incelediği kırkı aşkın sözcüğü yine imzasız olarak yayımlar.
Atatürk, Afet İnan’a 25-26 Kasım’da gönderdiği mektup da bu konu hakkında şöyle bahsetmektedir:
“…Ben bildiğin gibi dil ile meşgul oluyorum. Sen giderken basılmış olan ilk broşürü tashih ve tadil ettirerek yeniden bastırttım. Bunun bir de ufak özetini broşür halinde bütün Ulus okurlarına dağıttılar. Sen de almış olacaksın. Bunlardan sana yeniden beşer tane gönderiyorum. Bunlarla beraber şimdiye kadar teorinin tatbikatı olmak Üzere Ulus’a yazdığım yazıların da kupürlerini toplu olarak gönderiyorum. Henüz basılmamış olanların suretleri de beraberdir. Buna dair arada çıkacak bazı arkadaşların yazıları da enteresan olacaktır. Bunları takip edecek olan yazıları sen toplar ve hepsini incelersin. Bence Güneş-Dil Teorisi isabet etmiştir. Hint-Avrupa dillerine de tatbiki mümkündür. Sen kendin gönderdiğim tatbikat notlarıyla teoriyi kavramaya çalış. Anlaşılmayan yerleri sor, izah edeyim. Ondan sonra belki lengüistik profesörünle beraber inceler ve eleştirir, onun da görüşünü bana bildirirsin. Kısa dediğim broşürü senin için Fransızcaya tercüme ettiriyorum, göndereceğim…”
84 yıl sonra Alaca Yayınları tarafından yeniden kitaplaştırılan bu yazılar Güneş-Dil Teorisini yeniden tartışmaya açıyor.
Alıntı/Kaynak: https://veryansintv.com/ataturkun-unutturulan-gunes-dil-teorisi-kitabi-84-yil-sonra-yayinlandi/