Bu yazı, bir hafta evveline ait.. Özellikle bugüne beklettim. Birincisi pazar ve tatil, rahat okursunuz. İkincisi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ertesi.. Büyük askeri, siyasi ve sosyal lider Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı zaferle bitirdikten sonra, asıl büyük savaşına başlamıştı..
Anadolu'daki darmadağın insanlardan bir ulus yaratmak.. Ve bu ulusu devrimlerle çağdaş uygarlık düzeyine hızla ulaştırmak.
Ulusa hizmet için Türk Tarih ve Türk Dil Kurumları'nı kurdu. Türk Tarih Kurumu'nun araştırmaları ve sonuçlarını hemen tarih kitaplarımızda görmeye başladık.
"Türklerin anayurdu ve göç yolları!."
Orta Asya'dan dünyaya yayılan yolları gösteren oklarla dolu harita, bizim kuşakların hâlâ ezberinde.. Sonra giderek bu haritayı unutturur oldular.. O tarih tezi ile alay edilmeye başlandı..
Oysa ben, gittiğim yerlerde, o tezi doğrulayan ne izlere rastladım.. Meksika'da, Aztekler'de.. Nevada Çölü'nde, Amerikanlaşmayı reddedip hâlâ eski kovboy filmlerindeki gibi kendilerine ayrılmış bölgede yaşayan Hopi Kızılderilileri arasında.. Finlandiya, İsveç ve Norveç'in kuzeyindeki Laponlar'da..
Hele Laponlar.. Onlar kendilerine takılan ve "Yamalı" anlamına gelen "Lapon" adından nefret eden Laponlar..
Lapon bölgesine gittiğimde, orda bizim Yörük Türklerinin rengârenk kıyafetlerini giymiş insanlar gördüm. Güneyliler bu rengârenkleri "Yama" gibi gördükleri için onlara Lapon demişti zaten.. Evlerindeki kilimler, aynen Anadolu desenleriydi. Kökeni Orta Asya olan desenler.. O zamanlar üstünde durdum ama, ilgilenen olmadı. Dil ve Tarih Kurumları ve üniversiteler dahil..
Geçen hafta Norveçli dünyaca ünlü Koro Şefi Ragnar Rasmussen, ülkemize geldi. Devlet Çoksesli Korosu'nu yönetti. Anadolu Ajansı, ünlü şefle de konuşarak çok önemli bir haber yaptı.. Yazılı basın itibar etmedi. Ben internette bulup okudum. Siz de okuyun istedim ve bu hafta sonu, hem tatil, hem de 23 Nisan ertesi diye, bugüne sakladım.
İşte "Türk ve Norveç Halk Müziği'nin pek çok ortak noktası var" diyen Ragnar Rasmussen haberi..
***
Devlet Çoksesli Korosu, Norveçli ünlü koro şefi Ragnar Rasmussen yönetiminde ve Norveçli besteci Henning Sommerro eşliğinde, cumartesi günü Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın CSO salonunda "Aynı Güneşin Altında" başlıklı bir konserle İskandinav ezgilerini ve dinleyicilerini bir araya getirdi. Adana ve Ankara gösterilerinin ardından Rasmussen, Türkiye ve Norveç halk müziğinin pek çok ortak noktası olduğunu söyledi.
Rasmussen, başkent Ankara'da Anadolu Ajansı'na (AA) yaptığı açıklamada, "Türk halk müziği ile Norveç halk müziğinin pek çok benzerliği ve buluşabileceğimiz pek çok noktası var, bu da onu şimdi yaptığımız gibi bütün bir konser için ilginç kılıyor. Bu yüzden tam olarak buna dayalı bir konsept oluşturduk. Çok ortak noktamız var.
Türk kültürü hakkında ilk düşündüğüm şey onun çok eski olması. Çok eskilere uzanan bir geçmişi var ve bu da onu kendi içinde ilginç kılıyor. Ama sonra, Türk müzisyenler ve şarkıcılarla birlikte çalışmaya başladıktan sonra, o zaman çok şey oldu. Türk Halk Müziği ile Norveç Halk Müziği'nin birçok yönden ne kadar benzer olduğunu açıkça görüyorum" dedi.
"Türk Halk Müziği kulağa çok farklı şeyler içeriyormuş gibi geliyor" dedi.
Türkiye'nin Akdeniz, Ege ve Karadeniz kıyılarına atıfta bulunarak, "Yani üç farklı sahil şeridinden müziğiniz var" dedi.
"Yani, tabii ki İskandinavyalıyım. Bu benim için egzotik. Aynı zamanda çok dokunaklı, bu yüzden aynı iplere dokunuyor."
Rasmussen, daha önce Türkiye'de bulunduğunu söyledi.
"Bu bir ayrıcalık. Ankara'ya döndüğüm için kendimi çok ayrıcalıklı hissediyorum. Şu anda oturduğumuz bu salonda, bu toplulukla daha önce bir konser vermiştim" dedi.
Aralık 2020'de hizmete giren yeni konser salonuna atıfta bulundu: "Ankara'da sahip olduğunuz bu harika mekânda bir konser daha yapma fırsatı bulmanın benim için büyük bir ayrıcalık."
Türk insanının sanata ve müziğe olan ilgisiyle ilgili olarak, "Türkiye'deki otellerimde veya lokantalarımda tanıştığım normal insanlarla yaptığım konuşmalardan anladığım kadarıyla insanlar buna çok meraklıymış gibi geliyor. Ve bu da tabii, burada performans sergilememe izin verilmesini daha da güzel kılıyor" dedi.
Sanat ve müziğin gücünün, siyasi ve diğer farklılıklara rağmen insanları birbirine bağlayabileceğini vurguladı: "Müzik güçlüdür, gerçekten güçlüdür ve iyiye de kötüye de kullanılabilir."
Rasmussen, bir müzisyen, koro ve orkestra şefi olarak insanları bir araya getirebileceğini hissettiğini söyledi. Bu nedenle kolektif müzisyenlikle çalışıyor.
"Bizi bir araya getir ve sonra her şeyi farklı görmemizi sağla. Gör ki hepimiz aynı güneşin altında yaşıyoruz" dedi.
"Biz kardeşiz ve farklılıkları beslemeli ve kutlamalı ve birbirimizi sevmek için çok çalışmalıyız. Bu kolay değil."
Müziğin insanlığın uyumundaki rolünü övdü: "Milliyetçi müzik yapmak istemiyorum. Şu anda buna ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum ama farklı kültürlerin bir araya gelmesi gerekiyor. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz."
***
LAPONLAR, TÜRK ASILLI İNSANLAR!..
İsveç, Norveç ve Finlandiya'ya birkaç kez gittim. Kuzey Kutbu yakınlarına, yani Lapon ülkesine de çıktım. Gördüklerim beni çok şaşırttı. Her halleri ile Orta Asya'dan göçtükleri belliydi. Az bir araştırma ile konuştukları dilin de "Ural/Altay" yani Orta Asya kökenli olduğunu öğrendim.
Rasmussen'in Anadolu Ajansı'yla yaptığı röportajdan sonra, Laponlar'ı bir daha araştırdım. Üç İskandinav ülkesi, kuzeylerindeki Laponlar'ı asimile etmek, kendilerine karıştırmak istiyorlardı ama, onların ne ülkelerini, ne gelenek ve göreneklerini ve de hatta bayraklarını terk etme niyetleri yoktu..
Vikipedi'de Laponlar'ı buldum. Çok ama çok ilginç şeyler vardı.
Buyurun siz de okuyun. Okuyun da, Norveç ve Türk Halk Müzikleri arasındaki ortak şeylerin kökenini görün, sevgili dostlar!.
***
Toplam 80 ile 100 bin arası nüfusa sahip olan bu halk , kendilerine Lapyalı denmesini kesinlikle istemiyorlar, çünkü "Lapp" yama anlamına geliyor ve Samiler rengârenk giysileri dolayısıyla kendilerine verilen bu adla alay edildiğini düşünüyorlar.
Samiler bu bölgeye yaklaşık 4000 yıl önce gelmişler. Vikingler ve onları takip eden ortaçağ yıllarında en kalabalık toplumun Samiler olduğu biliniyor.
Bu yıllarda Vikinglerle sürekli savaş halinde olan Samiler, Vikingler tarafından kutup dairesi dolaylarına doğru sürülürler. Bir süre sonra dünyayı keşfe çıkan Vikingler, Samilerin ticaret ortağı haline gelirler.
17. yüzyıldan itibaren Norveç ve İsveç krallıkları tarafından asimile edilmeye başlanan halk, geçmişlerini bırakarak Hıristiyanlığı seçmeye zorlanır, dillerini konuşmaları yasaklanır.
İsveç, Norveç, Finlandiya ve Rusya ulusal sınırlarının çizilmesinden sonra, Samiler yaşamak zorunda oldukları ülkenin kültürüne ve diline adapte olmak zorunda kalırlar.
1956'da Finlandiya, İsveç ve Norveç'te yaşayan Samiler, Kuzey Sami Konseyi'ni kurduktan sonra hakları için mücadele etmeye başladılar ve bugün bu ülkelerde resmi olarak azınlık statüsünde olsalar, dillerini ve kültürlerini okullarında öğrenebilseler de, halen toprak ve doğal kaynaklar konusundaki mücadeleleri devam ediyor.
11 Aralık 2006 günü TRT'de yayınlanan "Banu Avar'la Sınırlar Arasında/İsveç'in Nobeli" bölümünde (TRT) 1900'lü yıllarda soykırıma uğradıkları ve zorla kısırlaştırıldıkları söylenmiştir.
Mitoloji
İsveç'in modern tarih biliminin kurucusu olarak da anılan Prof. Sven Lagerbring, yaklaşık 250 yıl önce yazdığı "İsveç İmparatorluğu Tarihi" kitabında Kuzey Avrupalı halkların esas olarak Türk kökenli olduklarını ya da en azından Laponların Türk olabileceklerini ileri sürmektedir.
Ayrıca Avrupa kuzey halkları mitolojisi hakkında araştırma yapan belgesel yönetmeni Tekin Gün, "İskandinavların Türk Ataları" adlı araştırma yazı notları arasında geçen Şamanlara, Eskimolar'da Angakok, Sabir Türklerinde Soyok, Laponlar'da Noide, Samoyetler'de Tadibca, diğer bazı Türk kavimleri arasında Kam ismi verildiğini aktarmaktadır.
Abdullah Gürgün'ün kitabında geçen Laponlar, kendilerini Same diye adlandırıyor ve yerleşik oldukları yere de Sampi diyor. Bunlar uzun süre Fin kökenli olarak görülmüş ama hem Şaman özellikleriyle hem de kullandıkları araç ve gereçler dikkate alındığında, yani kültürel özellikleri nedeniyle Türklerle aynı kökene sahip oldukları belirtilmektedir.
Müzik
En bilinen Sami müzikleri, İngiliz edebiyatında da rastlanan "joik"lerdir. Joiklerde taklit önemli bir yer tutar. Sözleri özellikle ruhani konularla ilgilenir.
Lavu denen diğer bir şarkı türünün şiirsi sözleri vardır.
Vuelie'ler ise bir kişi ya da olayın müzik eşliğinde anlatılmasıdır. Bu üç müzik türü de halen Samiler arasında biliniyor.
Genç kuşaklar ise modern ritim aletleri ile müziklerini besliyorlar. Yerli çalgılar son derece ilkel. Bir ağaç parçasına ya da bir boynuza tel gerilerek yapılıyor. Müzisyen, telin boyu ve gerginliği ile oynayarak nota üretiyor.
Samiler, Enigma isimli müzik grubunun kendi müziklerini tanıttığını düşünüyorlar. Ayrıca ünlü caz saksofoncusu Jan Garbarek'in "Legend Of The Seven Dreams" albümünde, Sami melodileri Finlandiya'da yaşayan Sami sanatçı Nils-Aslak Valkeapaa'nın eşliği ile çalınıyor. Yine Norveç'te yaşayan Marie Boine de, Peter Gabriel'in albümlerinden tanınıyor.
Sami müziğinde Şaman ayinleri de önemli bir yer tutuyor.
***
Şimdi söyleyin bakalım, Türk ve Norveç halk müziklerindeki ortak noktalar nerden kaynaklanıyor, sizce?.
Alıntı/Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/uluc/2022/04/24/turk-ve-norvec-halk-muziginde-ortak-noktalar