Roman Edebiyat Tarih
“ZESTO PSOMİ…”
Bu romanda anlatılanlar, kaderi bir gecede değişen yüzbinlerce insanın hikâyesi. Ve çocukluğumdan beri benim de aklımda kalanlarla sanki birebir aynısı. Giritli bir babaannenin torunu olarak etkiledi beni, tanıdık geldi anlatılanlar..
Aradan yüz yıl da geçse, mübadele ile gelenler, acılarını ve hikâyelerini daima yanlarında taşırlar. Bu roman daimi bir yara olan zorunlu nüfus değişimini tüm yakıcılığıyla anlatır.
Kendisi de mübadil bir ailede büyüyen yazarımızFeyza Hepçilingirler Ayvalık doğumlu. Bu kitabın hikâyesi de onun memleketi Ayvalık’ta geçiyor. Bilirsinizdir ki Ayvalık mübadele şehirlerinden bir tanesi. Zamanında Girit’ten ve Midilli adalarından getirilen Türkler buralara yerleştirilmiş. Hâlâ öncesinde yaşamış olan Rumların izlerini taşır Ayvalık.. 1914’te Türklerin oranı burada %2 bile değilmiş. Kurtuluş Savaşından sonra yapılan anlaşmalarla Yunanistan’la karşılıklı nüfus değişimi yapılmış; 1.200.000 Rum Yunan’a, 500.000 Türk de Türkiye’ye göç ettirilmiş.
itap gerçek bir hikâyeyi anlatıyor. Romandaki birçok karakter de mübadeleyi yaşamış olan insanlardan oluşuyor. İnsanların yerini, yurdunu, evini, ocağını geride bırakıp bir bilinmezliğe yol almaları gerçekten zor ve bu insanlar için bir travma olmuş. Geri dönme umuduyla çıktıkları bir yolculuk. Her ne kadar Türkiye diye bir anavatana doğru da olsa, burası hiç bilmedikleri, görmedikleri bir yurttu onlar için. Geldiği yerden kopamayan, gittiği yere bağlanamayan insanların yaşadığı ikilemlerden bahsediliyor çokça. Vatan olgusu, memleket ve aidiyet duyguları güzel anlatılmış bu romanda.
K
Birçok kişi aslında mübadelenin Türklerle Yunanlar arasında yapıldığını düşünür. Ama gerçek öyle değil; aslında Müslüman Türklerle - Rum Ortodoksları arasında yapılmıştır. Mübadeleyi belirleyici kılan Irk değil Din’dir.
Ama sadece bu değil işte. Mübadele ile gelenler Dillerini de orada bıraktılar. Bu insanların hiçbiri ülkemize geldiklerinde Türkçe bilmiyordu ve bu konuda da zorluk çektiler. Bu kitapta bundan da bahsediyor; Türk oldukları için Girit’ten Ayvalık’a getirtilen bir aileyi konu alıyor. Ancak bu Türk aile Türkçe konuşamıyor. Örn. fırına gidiyorlar, ‘Sıcak Ekmek’ isteyecekler, Yunanca ‘
Ve yazar hikâyeyi anlatırken Dil meselesini de merkezde tutuyor sürekli. Bu hususta da farklıydı daha önce okuduğum diğer Mübadele konulu kitaplardan. Çünkü mübadele ile gelenlerin hep sadece yurt değiştirdiğini okuruz ya.
Zesto Psomi’ dedikleri için dışlanıyorlar. Bunun gibi yer yer hüzünlü, yer yer de trajikomik, bazen de neşeli bir dille, bir imzayla kaderleri değişen insanları anlatmış. Yazarın romana Rumca bir ad vermesinin nedeni de yaşanan yoksulluğu Dil bariyeri üzerinden hissettirmek istemesi.
ir de EROTOKRİTOS’tan bahsetmek istiyorum. Roman kahramanlarından biri bu kitabı (Yunancası: Ερωτόκριτος) elinden hiç bırakmıyor. (Bknz. #256980593). Hatta Türkiye’ye gelirken bütün zor koşullara karşın yanında getiriyor. Peki nedir bu Erotokritos, derseniz; babaannem Girit’ten gelirken de yanında getirmiş Erotokritos’u. Gerçi onun bu kitaba bakmasına bile gerek yoktu, kitap adeta ezberindeydi. Erotokritos önemliydi onlar için. Giritlilerin güç aldıkları bir dayanaktı. Bu sıradan bir kitap değil, bir Girit destanıdır. Giritli eski bir yazarın cesaret ve vatanseverlik konularında yazılmış destansı bir şiir bu. Bugün bile birçok Giritli tarafından Girit kemençesi eşliğinde ezbere söylenmekte..
B
Aklımda kalan acı bir anı daha, ve ne tesadüftür ki bu kitapta da aynısı anlatılmış:
“Yerleşmek için terk edilmiş evlerden birinin kapısını açıp içeri girdikleri evde, sofrayı yerde kurulu bulmuşlar. Tabaklarda çorbalar bile öylece duruyormuş. O sofranın başına oturup ağlamışlar hep birlikte…”
Son olarak da bir alıntı, Sıcak Ekmeği anlatan:
‘Barış, sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların,
Sıcacık bir ekmektir, o masası üstünde dünyanın.’
Göçmenlerin yaşadıklarını anlamak için lütfen okuyun…·Alıntı: https://1000kitap.com/gonderi/257597284?oku=1·