20170609

Dede Korkut Hikayeleri




Dede Korkut Hikayeleri (Kitab-ı Dede Korkut) 


  • Oğuz Türklerinin diğer Türk boylarıyla ya da Rum, Abaza ve Gürcülerle yaptıkları savaşlara ait destanî hikâyelerdir. 
  • Halk arasında söylene söylene XIV. yüzyılda son şeklini almış, 15. ve 16. yüzyılda yazıya geçirilmiştir. 
  • Hikâyelerin yazarı belli değildir. 
  • Dede Korkut hikâyelerinin biri Almanya’da Dresden Kütüphanesi’nde, diğeri Vatikan’da olmak üzere, iki yazma nüshası vardır. 
  • Dede Korkut un kişiliği üzerinde yeterli bilgimiz yoktur. 
  • Korkut-Ata adıyla da tanınan Dede Korkut, söylentilere göre Oğuzların Bayat Boyundan Kara Hoca’nın oğludur. Onun, IX. ve XI. yüzyıllar arasında Türkistan’da Sir-Derya nehrinin Aral Gölüne döküldüğü yerde doğduğu, Ürgeç Dede adında bir oğlu olduğu, Oğuz Türklerinden büyük saygı gördüğü, bu bölgelerde hüküm süren Türk hakanlarına akıl hocalığı ve danışmanlık ettiği hikâyelerden anlaşılmaktadır. 



Dede Korkut Hikayeleri’nin özellikleri şunlardır: 

  • Dede Korkut hikâyeleri on iki hikâye ile bir önsözden oluşmaktadır. 
  • Hikâyelerde olaylar nesir, kahramanların duygu ve düşünceleri nazımla dile getirilmiştir. 
  • Arı bir dil kullanılmış, olağanüstü olaylara yer verilmiştir. 
  • Türkçenin canlı ve doğal anlatım güzelliğini gösteren hikâyelerde ses tekrarlan da sıkça yer almaktadır. 
  • Dede Korkut un Türkler arasında, ağızdan ağıza, dilden dile dolaşan hikâyeleri XV. yüzyılda Akkoyunlular devrinde Dede Korkut Kitabı adıyla bir kitapta toplanmış, böylelikle sözden yazıya dökülmüştür. 
  • Bu hikâyeler, Türk ruhuna, Türk düşüncesine, Türk kültürüne ve hayat tarzına ışık tutan en açık belgelerdir. 
  • Dede Korkut, Oğuz Türklerini, onların inanışlarını, yaşayışlarını, gelenek ve göreneklerini, yiğitliklerini, sağlam karakteri ve ahlakını, ruh enginliğini, saf, arı, duru bir Türkçe ile dile getirir. 
  • Hikâyelerdeki şiirlerde, çalınan kopuzların kıvrak ritmi, yanık havası vardır. 
  • Dede Korkut un kahramanları, iyiliği ve doğruluğu öğütler. Güçsüzlerin, çaresizlerin, her zaman yanındadır. Tok sözlü, sözlerinin eridirler. 
  • Türk milletinin birlik ve beraberliğini, millî dayanışmayı, el ele tutuşmayı öne çıkarır. 


Dede Korkut Hikayeleri’nin Edebi Değeri ve İçeriği 

  • Türk edebiyatının en önemli eserlerinden birisi 12 hikâyeyi içine alan Dede Korkut Kitabı’dır. 
  • Bu eser üzerinde yerli ve yabancı araştırıcılar tarafından yüzlerce çalışma yapılmıştır. 
  • Eserin iki önemli yazması bulunmakta olup bunlar Almanya’nın Dresden şehrinde ve Vatikan’dadır.
  • Bir giriş ve on iki hikâyeden oluşan Dede Korkut hikâyelerinin konusu da çeşitlilik göstermektedir. 
  • Bunlardan birinci (Dirse Han Oğlu Boğaç Han) ve on ikinci (İç Oğuzun Dış Oğuza Asi Olup Beyrek’in Öldürülmesi) hikâyelerde Oğuzların kendi aralarındaki mücadeleler anlatılmaktadır. 
  • Basat’ın Tepegöz’ü Öldürdüğü Hikâye ile Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Hikâyesinde ise Oğuzların olağanüstü güçlerle olan mücadelesi ele alınmıştır. 
  • Kalan sekiz hikâyede (Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması, Kam Püre Oğlu Bamsı Beyrek, Kazan Bey’in Oğlu Uruz Bey’in Esir Düşmesi, Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı, Kazılık Koca Oğlu Yigenek, Begil Oğlu Emren, Uşun Koca Oğlu Segrek, Salur Kazan’ın Tutsak Olup Oğlu Uruz’un Kurtarması) ise Oğuzların komşuları ile olan mücadelelerini görmekteyiz. 
  • Dede Korkut hikâyelerinin birinci derecede kahramanı Dede Korkut, Kazakistan kaynaklarına göre Kızılordalıdır ve mezarı Sırderya Irmağı’nın kenarındadır. 
  • Hikâye kahramanı Dede Korkut’un doğumu, mitoloji ve efsane ile süslenerek 36 ayda dünyaya gerçekleşmiştir. O, doğduğunda olağanüstülükler olmuş, mevsim değişmiştir. 
  • Tıpkı doğumu gibi Dede Korkut’un ölümü de olağanüstülüklerle doludur. Bir rivayete göre 295 yıl yaşamıştır. Öleceğini hissedince dört bir yana gitmiş, ama her gittiği yerde kendi mezarını kazanlarla karşılaşmıştır. Bunun üzerine ölümden kaçamayacağını anlamış ve Sırderya Irmağı’nın üzerine seccadesini sermiş ve ibadet etmeye başlamıştır. Bu sırada bir yılan onu sokmuş ve ırmağın dalgaları Dede Korkut’u bugünkü mezarının olduğu yere bırakmıştır.
Kaynak: Dede Korkut Hikayeleri / Ekrem Bektaş