20251119

📖 İzmir’in Antik Çağdaki Akropol Tepesi Kadifekale ve Hava Şehitliği Mevkinde Ele Geçen Arkeolojik Buluntuları Üzerine Bir Değerlendirme


Smyrna (İzmir), Makedonya Kralı Büyük İskender sonrasında, Hellenistik Dönem’in hemen başında, Eski Smyrna’dan bugünkü yerine (Kadifekale-Kemeraltı) taşınması ile birlikte yeni yerinde Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinin ardından Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerinde, 2 bin yılı aşkın bir süre kesintisiz olarak iskân görmüş ve görmeye devam eden bir kent olmuştur. 

Smyrna (İzmir) çevresindeki verimli tarımsal alanları, hemen yanı başından akan Hermos (Gediz) Nehri üzerinden nehir ticaretinin sağladığı olanaklarla Lydia’nın derinliklerindeki ürün çeşitliliğine ulaşması, yakın çevresindeki maden kaynakları, granit-andezit-brej-mermer vb taş ocakları, körfez kıyısındaki tuz tavaları, deniz ve kara ticaret yollarının üzerinde bulunması ile Batı Anadolu coğrafyasının en önemli liman kenti olarak öteden beri varlığını sürdürmüştür. 

Antik dönemde kentlerin kuruluşunu bir kahramana veya bir efsaneye dayandırma geleneği sıklıkla görülmektedir. MÖ. 4. yüzyılın sonunda Pagos (Kadifekale) eteklerindeki kuruluşu da bu geleneğe uygun olarak Büyük İskender’e dayandırılmıştır. Makedonya Kralı İskender’in Anadolu'da Perslere karşı kazanılan ilk zafer olan Granykos Savaşı’nı takiben Sardis'den Ephesos'a giden ana yollardan biri üzerinde bulunan Smyrna'ya kısa bir süre de olsa uğradığı kabul edilir. MS. 2. yüzyılda kentin kuruluş efsanesini kaleme alan Pausanias (Pau.VII, 5), Büyük İskender’in avlanmak üzere geldiği Pagos (Kadifekale) Tepesi eteklerinde, Nemesisler Tapınağı kutsal alanında bir pınarın başında ve bir çınar ağacının altında uykuya daldığını, rüyasında gördüğü iki Nemesis’in (Öç Tanrıçaları) ondan burada bir kent kurmasını ve halkın buraya göç etmesini istediğini anlatır.

Yine efsaneye göre, Tanrıçaların bu isteğini Smyrnalılar, bölgenin ünlü kehanet merkezi Apollon Klarios Tapınağı’na danışırlar. Tanrı Apollon Smyrnalılara “Kutsal Meles’in ötesindeki Pagos tepesinde (Kadifekale) oturacak olanlar eskisine göre üç dört kat mutlu olacaklardır.” yanıtını verir. Bu efsane pek çok Roma Dönemi Smyrna kent sikkesi üzerinde canlandırılmıştır. Hellenistik ve Roma dönemlerinde kent, mükemmel konumu ve yukarıda aktarılan dinamikleri sayesinde kısa zamanda gelişmiş ve Anadolu’nun ve Ege coğrafyasının önemli kentlerinden biri haline gelmiştir. 

MÖ. 1. yüzyılın sonunda Strabon (XIV, I, 37) kentin Büyük İskender’in komutanları Antigonos ve Lysimakhos tarafından inşa edildiğini aktarır. Nitekim Kadifekale surlarının bir bölümünde MÖ. 4. yüzyılın sonu- 3. yüzyılın başına ait olan bazı bölümler halen görülmektedir. Strabon, şehri kendi döneminin örnekleri içinde “en güzel olanı” şeklinde idi. Strabon'a göre Smyrna’nın küçük bir bölümü tepede, büyük kısmı ise tepenin denize doğru uzanan eteklerinde ve düzlükte yer almaktadır. Taş döşeli caddeleri birbirine dik doğrular şeklindeydi ve caddelerinin iki yanında iki katlı portikolar bulunuyordu. Kent ayrıca istenildiğinde kapatılabilen bir limana da sahipti. Bugün bu antik liman Osmanlı Dönemi’nde dolmuş ve üzerinde hemen herkesin Kemeraltı olarak bildiği dünyanın en büyük açık hava alışveriş merkezi durumundaki “Çarşı” oluşmuştur. 

Hellenistik ve Roma Dönemlerinde büyüyen ve gelişen kente ilişkin izlere bugün İzmir kent merkezindeki modern yapılaşmalar nedeniyle ancak birkaç noktada ulaşılabilmektedir. Bunlar Agora (Bazilika – Batı Portiko – Faustina Kapısı), agora ile ilişkili yapılardan Mozaikli Salon, Smyrna Kent Meclisi (Bouleuterion), Agora Roma Hamamı ve Gymnasiumu, bu yapıalrı birbirine bağlayan cadde ve sokaklar, agoranın dışında Kemeraltı Roma Hamamı, Altınpark Arkeolojik Alanı’ndaki konut izleri ve kentin doğuya doğru uzanan şehir dışı yol kalıntısı, Cicipark’daki Roma Caddesi, Kadifekale yamacında Smyrna Tiyatrosu, Yeşildere üzerindeki Kızılçullu Sukemeri ile Roma Dönemi Kemer (Kervanlar) Köprüsü, Kadifekale’de Hellenistik Dönem’den Osmanlı Dönemine kadar izler taşıyan Surlar, Bizans Dönemi Hisarı ve Sarnıcı ile Beylikler Dönemi Mescidi, Eski İtfaiye Kulesi altında Ana Tanrıça kültüne ilişkin kaya nişleri kısmen veya tamamen arkeolojik kazılara ve araştırmalara konu olmuş antik yapı ve alanlardır. 

Kemeraltı ile örtüşen Smyrna’nın limanı ve yakın çevresinde bir Granarium (Silo), Deniz Feneri (Pharos), Liman Kalesi, Bellerophontes Heykeli, Asklepios Tapınağı, Ticari Agora ve düzlükte Metroon, Homereion ve bir Gymnasion, Kadifekale yamaçlarında Stadion, Zeus Akraios ve/veya Olympeion Tapınakları, Smyrna Tiyatrosu yakınında Aphrodite Stratonikis Tapınağı ve bir Nymphaion (anıtsal çeşme) ile kentin değişik yerlerine dağılmış hamam ve gymnasionlar ile kent dışında Balçova’da Apollon Tapınağı ile Halkapınar’da Diana Hamamları yerleri bilinen veya kaynaklarda adı geçen anıt yapılar ve alanlardır. Bunların dışında kaynaklarda adları geçen pek çok yapı daha Konak ilçesinin tarihi kent merkezindeki modern yapılaşmalar altında yer almaktadır. 

Kadifekale sur alanı içinde ve yamaçlarında Smyrna Tiyatrosu ve Smyrna Stadionu’ndan oluşan anıtsal yapılara ev sahipliği yapmaktadır (Fig. 1). Smyrna’nın akropol tepesi olan Kadifekale İzmir tarihi kent merkezindeki arkeolojik alanlardan en iyi bilinenlerden biridir. Hellenistik Dönem’den Osmanlı Dönemi’ne kadar izler taşıyan sur kalıntıları, Bizans Dönemine ait bir iç kale ile bir sarnıç, Beylikleri Dönemi’ne ait Mescid dikkat çeker. Antik Çağ’da Pagos adı ile bilinen Kadifekale, Smyrna’nın savunma merkezinin olduğu bir iç kale durumunda idi. Konumu gereği deniz tarafından tüm İzmir Körfezi’ni, kara tarafından ise Yeşildere Vadisi ile Bornova Ovası’nı kontrol altında tutabilecek bir bakış açısına sahipti. 

Konumu gereği kentin kurulduğu MÖ 4. yüzyılın sonu-3. yüzyılın başından itibaren bir surla çevrelenmiş ve surlar Roma, Bizans ve Erken Osmanlı Dönemlerinde sık sık onarılmış, yenilenmiştir. 

Kadifekale antik kentin savunma odağı olduğu kadar kentin kutsal mahallerinden de biriydi. Kadifekale’de yapılan kazı ve araştırmalarda kentin kadim tanrıçası Athena’nın kültüne ve tapınağına ilişkin bilgilere henüz ulaşılmış değildir. Bununla birlikte yine diğer pek çok antik kentte olduğu gibi akropolde diğer tanrı veya tanrıçalara ait tapınakların veya sunakların, tapınma nokta ve alanları olmalıdır. Kazı çalışmaları sırasında ele geçirilen ve üzerinde “Artemis için” yazısı bulunan bir kâse parçası, en azından Artemis kültünün tepe üzerindeki varlığına işaret etmektedir. 
 
Bugün için yeterli arkeolojik belgelere sahip olunmasa da Kadifekale üzerindeki ilk faaliyetlerin Myken dönemine, 2. bin yıllarının sonuna kadar gittiği, ancak MÖ 6. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak bölgede yaklaşık 200 yıl süren Pers iktidarının uzantısı olarak bir gözetleme kalesi veya kulesinin olabileceği değerlendirilmektedir. Nitekim benzer konumdaki çevre tepeler üzerinde, kuzeyde Adatepe, doğuda örneğin Belkahve'de Pers Dönemi’nde aktif olarak kullanılmış olan kaleler bulunmaktadır. Bugün için askeri dahi olsa bir yapı kalıntısına ulaşılmamış olsa da tepenin aktif kullanımının olabileceğini gösteren Smyrna'nın resmi kuruluş tarihinden önceye ait seramik örnekleri ele geçmiştir. 

Sadece erken seramik örnekleri değil aynı zamanda ele geçen MÖ 8. ile 4. yüzyıl arasına tarihlendirilen ok uçları kentin kuruluşundan önceye ilişkin Kadifekale’nin kale veya kule şeklinde bir yapı ile savunma amaçlı olarak kullanıldığına işaret etmektedir. Kadifekale’nin güney, doğu ve kuzey surunun önemli bir kısmı bugün ayakta değildir. Ancak batı yönelimli sur bölümü çeşitli zamanlarda yapılan restorasyon çalışmaları sayesinde daha şanslıdır. Kalenin güney yönelimli sur hattı üzerinde son yıllarda yapılan kazı çalışmaları ile Büyük İskender’in Smyrna’yı ele geçirmesinden sonra Bayraklı’daki eski Smyrna’nın Kadifekale ve eteklerine taşınması sırasında inşa edilen ilk sur kalıntılarına ulaşılmıştır. Kentin buraya taşınmasının Büyük İskender’in komutanları Antigonos Monophtalmos ve Lysimakhos zamanında gerçekleşmişti. Söz konusu Hellenistik sur hem akropol tepesini hem de şehrin tüm yerleşik alanını çevreliyordu. Akropolü çevreleyen yaklaşık 3 m kalınlığındaki sur doğrudan andezit anakaya üzerine inşa edilmiştir. Surun iç ve dış cepheleri bosajlı bloklarla örülmüş ve iç kısmı moloz taş ile dolgulanmış, dörtgen ve yuvarlak kuleler ile güçlendirilmişti. 


Kadifekale'de yaklaşık 600 x 210 m karelik bir alanı çevreleyen Hellenistik sur ilk inşa tarihinden itibaren kısmen veya tümüyle Osmanlı Dönemi'ne kadar değişik dönemlerde onarım ve eklentilerle elden  geçirilmiştir. Özellikle Augustus’un MÖ 27 yılında Roma’nın ilk imparatoru olmasından sonraki 200 yıldan daha fazla bir süre Pax Romana adı verilen Roma Barışı zamanında Roma İmparatorluğu’nun sınır eyaletleri hariç tüm diğer coğrafyalarında huzur ve refah süreci yaşanmış, kentlerde surlar ihmal edilmiş, hatta kentler surların dışına taşmıştı. Bu dönemde şehir surları gibi Kadifekale’deki sur da ihmal edilmiş görünmektedir.

📖 Mübadillerin Karşıyakası

Mübadillerin Karşıyakası  Karşılıklı nüfus değişimi anlamına gelen “mübadele” , barış sürecinde meydana gelen bir süreç olduğu için; sıcak ç...