20190226

✍️ Üstü Örtülen Bir Atatürk Gerçeği Daha: 'Doğu Maneviyatı'




ÜSTÜ ÖRTÜLEN BİR ATATÜRK GERÇEĞİ DAHA: ‘ DOĞU MANEVİYATI’ KAVRAMI

Atatürk’ün, üzerinde hemen hemen hiç durulmayan ama Atatürk’ün ideallerini tanımada birinci derecede önemli olan bir tabir var : ‘Doğu Maneviyatı’ tabiri.

Gazi’nin 6 Mart 1922 tarihli TBMM gizli oturumunda, muhteşem öngörülerle dolu uzun bir konuşması var. Kısa bir bölümünü okuyalım:

“Türkiye, fikir yanlışıyla, zihniyet yanlışıyla
 mâlul olan birtakım adamlar yüzünden her saat, her gün, her asır biraz daha çok gerilemiş ve daha çok düşmüştür. Efendiler, bu düşüş, bu gerileme yalnız maddiyatta olsaydı hiçbir ehemmiyeti yoktu. Ne yazık ki, Türkiye ve Türkiye halkı ahlaken düşüyor ve bu halet incelenirse görülür ki, Türkiye, Doğu maneviyatı ile başlayan ve Batı maneviyatı ile sona erdirilen bu yol üzerinde bulunuyordu. Batı ve Doğu’nun birleştiği yer üzerinde bulunduğumuzu ve ona yaklaştığımızı zannettiğimiz takdirde Batı’nın aslî mayası olan Doğu maneviyatından tamamen kopuyoruz, yalnızlaşıyoruz.”

‘Doğu maneviyatı’ tabiri, Atatürk’ü tanımada anahtar kavram olmanın yanında, Atatürk’ten ürküntünün de temel sebeplerinden biridir. Bu kavram, iki zihniyette Atatürk’e yönelik ürküntü yaratmaktadır :


1. Saltanat dincisi Arapçı zihniyet,
2. Emperyalist-haçlı Batı zihniyeti.

Bilindiği gibi, emperyalist-haçlı kuramcı Huntington, daha doğrusu ABD, medeniyetleri çatıştırmak ve Doğu’nun Batı uygarlığından yararlanmasını engellemek peşindedir. Huntington’a göre, Batı’nın bugün temsil ettiği değerler sadece Batı’nındır; dünyanın ortak malı değildir. Batı bu değerleri üretmede tek ve biricik olduğu gibi, bunlardan yaralanmada da tek hak sahibidir. Bu değerlerden yararlanan ötekiler, bunun faturasını ödemek zorundadırlar. Bu değerleri Batı’ya fatura ödemeden yararlanma alanına sokmak hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir.
Atatürk bu savı, bu inadı, bu egoizmi çok erken bir tarihte kırmıştır. Şunu göstermiştir:
Evrensel bilim ve fikir değerlerinin esas sahipleri Doğululardı. Atatürk bu değerlere ‘maneviyat’ diyor ve ‘Doğu maneviyatı’ tabirini gündeme getiriyor. 
Atatürk’e göre, biz esasında Doğu maneviyatına bağlıyız.
MUHAMMED İKBAL’İN ATATÜRK’LE ÖRTÜŞEN TEZİ

Atatürk’ün Pakistan’daki fikirdaşı, Müslüman düşünür Muhammed İkbal (Atatürk’le aynı yılda öldü), bu noktanın altını çizerken şu yolda konuşuyor:
Batı’nın bugün sahip bulunduğu ve kendisini öne çıkaran değerleri biz ondan almaya kalktığımızda yaptığımız iş, o değerlerin esas sahipleri olan Müslüman ecdadımızın mirasını geri almaktır. Bu yüzden biz, Batı’daki evrensel değerleri alırken aşağılık kompleksine düşmemeliyiz. O değerler, temelde bizim atalarımızın ürettiği ve Batı’ya kaptırdığı değerlerdir. Bu değerler Batı’dan geri alınmalı ve ardından da Batı’nın zulüm ve hegemonyasını yıkmak için kullanılmalıdır.


Atatürkçü geçinen bazı gafiller, Atatürk’ü, Müslümanları Batı’ya teslim eden adam gibi göstermeye çalışan dinci müfterilerle işbirliği yaparcasına Gazi’yi, hayatında hiç telaffuz etmediği ‘Batıcılık’ın öncüsü gibi gösterme gayreti içinde oldular. Bunlar Türk Kurtuluş Savaşı’nı ve Türk inkılaplarını Batılılaşmak, hatta Batı’ya uşaklık olarak telakki etmeyi, Atatürkçülük diye yutturmak için ellerinden geleni yaptılar.


Atatürk’ün ‘Doğu maneviyatı’ ve ‘Avrasya’ tezini bugün bir ölçüde Çin hayata geçirmektedir. Atatürk’ün Çin’de yıllardan beri ders gibi okutulması boşuna değildir. Batı bunu biliyor ve Atatürk’ün altını oyarak gereğini yapıyor. Müslüman Doğu bunu bilmiyor ve Atatürk’ü kendinden saymama ahmaklığını sürdürüyor

Attila İlhan, bu noktaya parmak basarken şöyle demiştir:
“TÜRKLERDE, KURTULUŞU DOĞU’DA GÖREN İLK İHTİLALCİ, MUSTAFA KEMAL İDİ.”
ATATÜRK’ÜN BATI’YI ÇILDIRTAN YANI İŞTE BUDUR. BATI, ATATÜRK’Ü İŞTE BUNUN İÇİN ASLA HAZMEDEMİYOR, ASLA HOŞ GÖREMİYOR.


Yaşar Nuri ÖZTÜRK