ATATÜRK'ÜN SAMSUNA ÇIKIŞI...
Mustafa Kemal, Samsun yolculuğuna hazırlanırken, acı bir haberle karşılaşmıştı. Bu haberde, Yunanlıların İzmir’e asker çıkardıkları söyleniyordu. Bunun üzerine O, Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey’e; “Ya? Bu da mı oldu?” diye cevap verdi. Ve sordu:
– Ne yapmayı düşünüyorsunuz?
– Protesto edeceğiz.
– Protesto lazım. Fakat protesto ile Yunanlılar İzmir’den geri giderler mi?
– Başka ne yapabiliriz?
– Belki daha kesin tedbirler düşünülebilir.
– Meselâ ne gibi? Nazırlardan biri:
– Eğer öyle tedbirlere kalkışırsak bize ne yaparlar bilir misin? Mustafa Kemal hiç ses çıkarmadı. Bu olay karşısında üzüntüsü bir kat daha artmıştı. Ancak inancı ve kararı da o ölçüde güçlenmişti.
Mustafa Kemal son geceyi evinde annesi (Zübeyde Hanım) ve kardeşi (Makbule) ile geçirir. 16 Mayıs günü Şişli’deki evinden otomobile binerek Galata rıhtımına geldi ve hazırlandığı söylenen Bandırma Vapuruna bindi. ( Akşam üzeri saat beşe doğru)
Yanında, karargâh üyeleri olarak, Kurmay Albay Kâzım Bey (Dirik), Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey (Gerede), Albay Arif Bey (İzmir suikastı olayında idam edilmiştir), Dr. İbrahim Tali Bey (Öngören), Dr. Refik Bey (Saydam), Albay Refet Bey (Bele) (Sivas’taki 3. Kolordu Komutanlığı’na atanmıştır), Yaver Cevat Abbas Bey (Gürer), ve Muzaffer Bey (Kılıç) bulunmaktadır. Muzaffer Kılıç İstanbul’dan hareketi şöyle anlatıyor:
“Anadolu’ya geçerken, hareketimizden az önce Rauf Bey (Orbay), İngilizlerin bineceğimiz vapuru takip ettirmeleri, hatta batırmaları ihtimalinden bahsettiği zaman, Mustafa Kemal Paşa;
“Burada esir gibi yaşamaktansa, Karadeniz’de batmayı tercih ederim.” demişti.
Sonra yanındakilere Dolmabahçe önünde demirli düşman gemilerini göstererek:
– Bunlar işte böyle… Dayandıkları şey yalnızca demir, çelik ve silahlı kuvvet! Bildikleri şey yalnız madde… Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz Anadolu’ya silah ve cephane değil, ideal ve iman götürüyoruz, dedi.
Boğaz’dan çıktıktan sonra, gece yarısına doğru kaptanın yanına gitti ve aralarında şöyle bir konuşma geçti:
– Karadeniz’de bu kaçıncı seferiniz kaptan?
(İsmail Hakkı Durusu): – Marmara’dan dışarı ilk çıkışımdır Paşam…
– Denizin tehlikeli yerlerini bilir misin?
Kaptan harita üzerinden bir yer göstererek:
– Paşam şu Kerempe burnunu geçersek, tehlikeyi kısmen atlatmış oluruz.
– Demek, devamlı tehlike içindeyiz, diyen Mustafa Kemal Paşa haritayı göstere göstere kaptana şu direktif verdi:
-Bu normal rotayı takip etmeyeceksiniz. Kayalara çarpmamak şartıyla, mümkün olduğu kadar sahili takip eden bir rota ile gideceksiniz. Ve icabında gemiyi, hiç tereddütsüz sahile vuracaksınız.
– Gemiyi feda ettikten sonra, istediğiniz noktaya çıkarım Paşam…
– Evet… İcap ederse, istediğimiz yere gideceğiz. Bir an susup, düşünerek tekrar sordu:
– Kaç mil gidiyoruz kaptan? …
– Paşam, sekiz on mil ama, havaya bakar…
– Ne havası?
– Yani deniz olur da, dalgaların üstünde bocalarken, pervane havada boşa dönerse... Pek yol alamayız... Samsun’a vardığımız zaman, Mustafa Kemal Paşa’nın rotayı değiştirmekte ne kadar isabet etmiş olduğunu anladık. Çünkü gerçekten bizi takibe çıkarılmış olduğu anlaşılan İngiliz torpidosu da bizden bir saat sonra Samsun’a geldi.”
Bu varıştan sonra gemi yolcuları hayatları kurtulduğu için Tanrı’ya şükrederler. Ancak, asıl kurtuluş bundan sonra olacak, 19 Mayıs 1919 ile yalnız bir avuç insan değil, bütün bir ülke, bütün bir millet kurtulacaktır.
– Karadeniz’de bu kaçıncı seferiniz kaptan?
(İsmail Hakkı Durusu): – Marmara’dan dışarı ilk çıkışımdır Paşam…
– Denizin tehlikeli yerlerini bilir misin?
Kaptan harita üzerinden bir yer göstererek:
– Paşam şu Kerempe burnunu geçersek, tehlikeyi kısmen atlatmış oluruz.
– Demek, devamlı tehlike içindeyiz, diyen Mustafa Kemal Paşa haritayı göstere göstere kaptana şu direktif verdi:
-Bu normal rotayı takip etmeyeceksiniz. Kayalara çarpmamak şartıyla, mümkün olduğu kadar sahili takip eden bir rota ile gideceksiniz. Ve icabında gemiyi, hiç tereddütsüz sahile vuracaksınız.
– Gemiyi feda ettikten sonra, istediğiniz noktaya çıkarım Paşam…
– Evet… İcap ederse, istediğimiz yere gideceğiz. Bir an susup, düşünerek tekrar sordu:
– Kaç mil gidiyoruz kaptan? …
– Paşam, sekiz on mil ama, havaya bakar…
– Ne havası?
– Yani deniz olur da, dalgaların üstünde bocalarken, pervane havada boşa dönerse... Pek yol alamayız... Samsun’a vardığımız zaman, Mustafa Kemal Paşa’nın rotayı değiştirmekte ne kadar isabet etmiş olduğunu anladık. Çünkü gerçekten bizi takibe çıkarılmış olduğu anlaşılan İngiliz torpidosu da bizden bir saat sonra Samsun’a geldi.”
Bu varıştan sonra gemi yolcuları hayatları kurtulduğu için Tanrı’ya şükrederler. Ancak, asıl kurtuluş bundan sonra olacak, 19 Mayıs 1919 ile yalnız bir avuç insan değil, bütün bir ülke, bütün bir millet kurtulacaktır.