20200709

Dizilerden Yayılan Kültür


Kumanda kimin elinde?

Kitle iletişim araçları, toplumun tüm kesimlerine ulaşmanın en kolay ve en etkili yöntemidir. 1980 yılından itibaren televizyon, 2000’li yıllardan itibaren de internet, hayatımızın önemli bir parçası haline geldi. Evimizin baş köşesine kurduk televizyonumuzu, baş ucumuza koyduk telefonumuzu/bilgisayarımızı. Diziler, filmler, yarışmalar, eğlence programları ve çizgi filmler boş zamanımızı değerlendirme yöntemlerimiz oldu.

Bunun da ötesinde zamanımızı bunlar için boşaltır olduk. İşimizden, arkadaşımızdan, sokaktan, uykumuzdan kıstık.

Yakın zamanda yabancı dizilere merak saldık. Sonra geçtik bilgisayarın başına onları izledik “heyecanla”. İnternet dizileri çıktı sonra, ücretli sitelerde yayınlandı. Neyse parası verdik, izlemeye başladık.

Peki dizi ve filmler bizi ne kadar etkiliyor? Etkilemiyor mu? Hiç mi? Öyleyse kalkın ekran başından; dizi ve filmleri ekranın arkasından izleyeceğiz.

LAĞIM ÇUKURU

Hızla gelişen teknolojiyle hayatımıza giren ekranlar davranış ve tutumlarımızı, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmiştir. Bir lise öğrencisi gün içerisinde ortalama 6 saatini ekran başında geçiriyor. Bu süre zarfında izlediği/dinlediği her şey bilincine yerleşiyor ve etkilendiği ölçüde davranışlarına yansıyor. Örneğin geçtiğimiz aylarda Eskişehir’de, yaşları 14 ila 17 arasında değişen üç genç ‘Çukur’ adlı diziden etkilenerek bir çete kurdular. Vücutlarına dizideki gibi dövmeler yaptırıp kendilerinden küçük 6 çocuğun telefonlarını gasp ettiler.

Kurtlar Vadisi isimli dizi, yayınlandıktan sonra reyting rekorları kırmıştı. Dizi, silah kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, tefecilik gibi illegal işler yapan mafyaların üzerine kurgulanmış; şiddeti, cinayeti, hukuku çiğnemeyi meşrulaştırmıştı. Uzun yıllar süren ve hatta sinema filmi de çekilen Kurtlar Vadisi dizisinde etkilenen onlarca genç siyah kabanlar giyip beyaz atkılar takmış, “Ben racon kesmem, kafa keserim.” gibi şiddet içerikli sözler dillere pelesenk olmuştu. Diziyi izleyen ve etkilenen gençler sadece sözlü şiddet değil fiziksel şiddete de başvurmuşlardı.

Dizi ve filmler, kültürün gelişmesine ve yayılmasına da katkı sağlar. Dizi/filmler günümüzde piyasalaşarak bir sektör haline gelmiştir ve emperyalizmin kültür yayma aygıtı olarak kullanılmaktadır. Amerika, dünyaya en fazla dizi ihraç eden ülkedir. Emperyalist sistem, çürümüşlüğünü dünyaya yayarak bizleri milli değerlerimizden, toplumumuzun ahlak değerlerinden uzaklaştırmaya çalıştırmaktadır.

Amerikan komedi dizisi olan ‘Friends’ milyonlarca kişi tarafından arkadaşlığı ve dostluğu anlatan samimi bir dizi olarak görüldü ve 2004 yılında final yapmasına rağmen hala en çok izlenen diziler arasında yer almaktadır. Altı arkadaşın hayatını anlatan dizide, çarpık ilişkiler normalleştirilirken kişilerin dış görünüşleri ve mesleklerine ilişkin ciddi yargılamalar yapılmaktadır. Dizinin ana karakterlerinden olan Ross Geller paleontoloji bölümü mezunu, entelektüel ve birikimlidir. Ross Geller diğer karakterlerden bu yönü ile oldukça farklıdır. Diğer karakterler bilim ve sanat hakkında sohbet etmeyi sıkıcı bulur ve Ross’la sürekli dalga geçerek sıkıcı bulurlar. Dizi kadınlar için kalıplaştırılmış bir güzellik anlayışı sunmakta ve kadın bedenini metalaştırmaktadır. Aptal, güzel ve eğlenceli; zeki, çirkin ve sıkıcı olarak kişileri kategorize etmektedir.

Türk yapımı Kavak Yelleri dizisi de çarpık ilişkiler ve kişileri kategorize etme bağlamında Friends dizisi ile benzerlikler göstermektedir. Bir başka Amerikan dizisi “Shameless” da alkolik bir baba ve altı kardeşin hayatını anlatmaktadır. Dizi de toplumun en küçük birimi olan aile kurumu yıpratılmakta ve ahlaki yozluk gözler önüne serilmektedir. Türk yapımı “Bizim Hikaye” dizisi “Shameless” dizisinin uyarlaması olarak yayına başlamıştır.

Türk yapımı “Kuzey Güney” dizisinde iki kardeşin aynı kişiye aşık olması ve birbirleri ile bu yüzden amansız mücadelelerine yer veriliyor. Baş rollerimizin hepsi yoksul bir mahallede beraber büyümüşler. Kardeşlerden biri şiddet eğilimli, işsiz ancak karizmatik yani ne yapsa mübah; diğeri ise iş sahibi, daha akılcı, dış görünüşüyle ön plana çıkarılmıyor ancak kısa yoldan zengin olma hayalleri peşinde.

Kadın başrol ise lüks, gösterişli bir yaşamın hayali ile yaşıyor. Dizi toplumsal ahlaki değerleri ve hatta tüm insani değerleri yerle bir ediyor. Kişilerin fiziksel özelliklerine göre değerlendirilmesi, şiddetin ve çalışmadan, alın teri dökmeden zengin olmanın özendirilmesi, ailenin değersizleştirilmesi… Tüm bu çürümüşlükler ekran başından izleyicilere pompalanıyor.

ALİ ERDEM KÖZ / ESKİ TLB İZMİR SORUMLUSU
Aydınlık Gazetesi
Alıntı/Kaynak: https://aydinlik.com.tr/haber/kumanda-kimin-elinde-212581