20210627

Neyzen Tevfik’in hatırasına...

"Saz aynı saz bir varsa tel değişti
Yumruk aynı yumruk bir varsa el değişti.
diyen koca Neyzen her daim rahmetle ve sevgiyle hatırlıyoruz Seni.
Hele ki o dönemin vekillerinin bazıları için yazdığın dörtlükler hala yerini koruyor 
"Seni kime sorduysam kimi berduş kimi ayyaş kimi deyyus dediler
Künyeni almak için partiye ettim telefon 'bizdeki kayda göre O şimdi mebus' dediler..

-Alıntı: sosyal medya

....

Gayet mütevazidir Neyzen Tevfik.

Birgün Hocapaşa Camii’nin tabutluğuna gidip bir tabutun içine girer kapağını üzerine örter ve uyur.

Dünya malına zerre tamahı yoktur. Kimseye minneti de yoktur.

“Dünyanın en yüksek tahtına da çıksan yine aynı götle oturacaksın” 
der.

Geçmiş günlere yananlara şöyle seslenir:

“Geçen gençlik günlerine yanmayan
Yok gibidir bense bakar geçerim.
Yoku vara varı hiçe gömerek
Her solukta bir gam yakar geçerim.”


İlk çıkardığı şiir kitabına da “Hiç” adını vermiştir. Kendisine memuriyet teklif eden Talat Paşa’ya "memur olunca sonunda ne olacağım"diye sorar.

Talat Paşa memuriyet silsilelerini saydıktan sonra son kademeye gelir ve en son kademeyi şöyle söyler: "Hiç..!"

Neyzen,Paşaya döner ve şöyle der: “İşte ben bugün de hiçim!”

1940’lı yılarda Bakırköy Akıl Hastanesi’nde 21 numaralı koğuş O’na ayrılır. Hem doktoru hem de dostudur ünlü sinir uzmanı Mazhar Osman. İstediği zaman gider kalır sonra canı istediğinde çıkar.

Gençliğinde hem Mevlevi hem de Bektaşi dergahlarında kalmış pek çok kişiden de feyz almıştır. Ancak hiçbir tarike bağlı kalmamıştır.

Öyle ki; İstanbul’a medrese eğitimi için geldiği yıllarda sarık ve cübbe taşımadığı için medreseden; namaz kılmadığı ve abdest almadığı için de mevlevihaneden kovulur.

Savaş vurguncularından birinin dedikodusu yapılmaktadır.

“Tonla parası var… Herifin bir eli yağda bir eli balda… Nereye gitse hemen yol açıyorlar!” diye.

Neyzen “Gerçekten kenara çekiliyor mu herkes?” diye sorar

“Çekiliyor.” cevabını alınca; “Demek cebindeki pisliğe bulaşmak istemiyorlar…” diye yapıştırır cevabı.

Bir gün Neyzen’e sorarlar: “Neyzen çalarken mi neşelenirsin yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?”

Maliye Bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemdir.

Neyzen: “Maliye Vekili değilim ki çalarken zevk alayım” der.

İkinci Meşrutiyet döneminde nazırlığa getirilen bir zat çok geçmeden yeğeninin vali olarak atanmasını sağlar.

Karşılaştıklarında Neyzen “Maşallah kardeşinizin oğlu tıpkı fasulyeye benziyor.” deyince adam “Genç yasta vali oldu neden fasulyeye benzesin?” diye sorar.

Neyzen de verir cevabı: “İşte ben de onun için benzetiyorum ya fasulye de sırığa sarılarak büyür.”

Hayatı yoksullukla geçmiş Neyzen Tevfik yüreği insan sevgisiyle dolu biridir. Dünya malına hiç değer vermez..

1952 yılında Şehir Komedi Tiyatrosu’nda jübilesinin yapılacağı gün bir arkadaşına telefon açar kendisine bir takım elbise göndermesini ister. Arkadaşı elbiseyi gönderir.

Jübile bitince sahnenin arkasında o elbiseyi çıkartıp oradaki garsonlara verir sonra eski elbiselerini giyer. Bana vereceğiniz parayı da yoksullara dağıtın der.

Nice abdalların bulmak için nice yıllar yanıp tutuştuğu aptalların ise dünya malında bulmayı umduğu o son mertebeyi ne de güzel izah etmiştir Neyzen.

Hiçtir.

Bu yüzden 28 Ocak 1953’de verdiği son nefesinde o “Hiç”i uğurlamak için binlerce insan akın eder Barbaros Bulvarı’na.

En yüksek derecede devlet memurlarından kılıklarına çeki düzen vermeye çalışan sarhoşlara, üniversite profesörlerinden,sokak dilencilerine kadar binlerce insan…

Hiçlik mertebesine erişmiş Neyzen’i “hep” birlikte uğurlarlar…🖤

Alıntı: Sosyal medya

🎞️🇹🇷Türk Dünyası'nın Yeni Bayrağı Ne Anlama Geliyor, Türk Birliği Kurulacak Mı?

ORTAK KÜLTÜR, ORTAK MİRAS  Ortak tarih, ortak edebiyat, ortak kültür... Türk dünyası, gücünü Türk Devletleri Teşkilatı ile artırıyor. Teş...