Haydi Türkiye! Yüzbaşı Şerafettin’e vefanı göster!
12 Eyl, 2017
Değerli dostum Turgay Tüfekçioğlu, İzmir’in kurtuluş yıldönümü dolayısıyla geçtiği mesajda “9 Eylül, İzmir’in kurtuluşunu kutladık ama; 15 Mayıs 1915 işgal günü ilk kurşunu atan Saatçi Mustafa’yı anmadık, 9 Eylül 1922 kurtuluş günü Türk sancağını hükümet konağına çeken Yüzbaşı Şerafettin de anılmadı. Eksik oldu, ayıp oldu, yakışmadı.” dedi.
Tüfekçioğlu, sonraki mesajlarında da “Haydi Türkiye! Vefanı göster, Yüzbaşı Şerafettin’in İzmir Konak’ta heykelini dik.” çağrısında bulundu.
Yüzbaşı Şerafettin‘i Atatürk unutmamıştı ama biz unuttuk. İzmir destanının büyük kahramanlarından biri olan Yüzbaşı Şerafettin‘in kim olduğunu yıllar önce birkaç defa yazmıştım.
Esasen Yüzbaşı Şerafettin‘i en iyi anlatan, “Üçüncü Kılıç” adlı eseri ile Prof. Dr. Kemal Arı‘dır. Yüzbaşı Şerafettin ile akrabalığım da vardır. Yüzbaşı Şerafettin, Celalettin Algan ve Nizamettin Algan‘ı da yetiştiren, babaannemin ailesi Sulufoğullarından Bahriye Hanım‘ın oğludur. Bir amca oğlu Şerafettin ağabeyin adı da onun hatırasını canlı tutmak için verilmiştir..
Son olarak Yüzbaşı Şerafettin‘i sevgili Sinan Meydan da Sözcü’de yazdı.
***
Kurtuluş Savaşı sırasında, Orta Asya’daki Türkleri birleştirmeye çalışan Enver Paşa, Buhara Hanı Osman Kocaoğlu‘nun hediyesi olarak Mustafa Kemal Paşa‘ya üç kılıç göndermişti. Mustafa Kemal Paşa, bu üç kılıcın birini kendisi taktı, diğerini İsmet Bey‘e verdi. Üçüncüsünü de İzmir’e ilk giren Türk zabitine ayırdı. O zabit, Yüzbaşı Şerafettin oldu.
Türk Süvarileri 9 Eylül günü İzmir’e girdi ve en başta Yüzbaşı Şerafettin, arkasında müfrezesi; Halkapınar’da tuzağa düşürüldü. 4 şehit verdiler. Pasaport’ta Yüzbaşı Şerafettin, atının ayakları altına atılan bombanın infilak etmesiyle ağır bir yara aldı. Ancak atını değiştirerek, müfrezesinin başında Konak Meydanı’na ulaştı. Koşarak gelen bir genç, elde dokunmuş bir Türk bayrağını kendisine verdi. Koynuna soktu. Koşar adım Hükümet Konağı’na girip, Yunan bayrağını gönderden indirdi ve yerine Türk bayrağını çekti. Bayrağı çekerken, göğsünden sızan kanların bayrağa bulaştığını gördü, “Kanımın bulaştığı bayrağıma şimdi de gözyaşlarım bulaşıyor. Ölsem ne gam” dedi..
Mustafa Kemal Paşa, 15 Eylül günü düzenlenen bir törenle üçüncü kılıcı, Yüzbaşı Şerafettin‘in beline taktı.
Yüzbaşı Şerafettin, yaralarından dolayı kısmi felç oldu ve albay rütbesindeyken emekliye ayrıldı.
Ölmeden önce, İstanbul Valiliği aracılığıyla kılıcı İzmir Belediyesi’ne göndermek istedi: Ancak o kılıç, kayboldu!
***
Balçova Belediyesi, Yüzbaşı Şerafettin Bey adına bir park açtı. Dokuz Eylül Üniversitesi, Sabancı Kültür Sarayı’ndaki salonlarından birine Hasan Tahsin‘in, ötekine Yüzbaşı Şerafettin‘in adını verdi. İzmir’de bir semte ve Alsancak’ta bir sokağa adı verildi. Karşıyaka Belediyesi tarafından yaptırılan Millî Mücadele Açıkhava Müzesi’nde, Mustafa Kemal Paşa‘dan üçüncü kılıcı alırken, Yüzbaşı Şerafettin‘in figürü bir rölyefte yer aldı. Han Tiyatrosu tarafından bu muhteşem tarihi olay oyunlaştırıldı ve “Kordon’da Nal Sesleri” adıyla sahnelendi.
Prof. Kemal Arı ise yıllardır yazıyor: “Son kurşunun atıldığı Konak Meydanı’nda niçin bir kurtuluş anıtı yok? Yapılacak bir anıtta, Üçüncü Kılıç’la Yüzbaşı Şerafettin’in ve silah arkadaşlarının figürüne yer verilse, kurtuluşun ta kendisi olan o tarihi an; yani 9 Eylül günü, Türkiye’yi var eden o muhteşem gün bir yadigâr olarak gelecek kuşaklara aktarılmış olmaz mı?”